Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - orkide

Sayfa: 1 ... 160 161 [162] 163 164 165
1611
Karışık Fıkralar / cok Komik...Mutlaka okuyun
« : 27 Ekim 2007, 16:47:52 »
Zamanın birinde Erzurum'dan bir grup insan hacca gitmek için yola çıkmışlar. Van'a gelmişler.
Van'ın bir köyünde konaklamaya karar vermişler.
O köyün de imamı yokmuş. Köylüler aralarında konuşmuşlar ve Erzurum'dan çıkıp hacca giden bu
topluluktan birini imam yapmaya karar vermişler.
Bu insanlar hacca gidiyorlarsa boş insan değillerdir diye düşünmüşler.
Nitekim tekliflerini içlerinden birisi kabul etmiş. Her yıl 400 koyun verilecekmiş imama.
Adam hacca gidip masraf yapacağıma burada kalıp yalandan imamlık yapar ve
her yıl 400 koyun sahibi olurum diyerek işe başlamış.
Köylü camide toplanmış namaz kılınacak. Sayın imam başlamış namazı kıldırmaya :
- Erzurum'dan çıktım yola Van'da verdim mola 400 koyun verdiler bana, Allahuekber. ..
Bu günlerce aynı biçimde devam etmiş. Köylü bu işe biraz şaşırmış ve konuşmuşlar aralarında :
- Daha önceki imam mı yanlış kıldırıyordu, yeni imam mi yanlış kıldırıyor? Bunu gidip Müftüye soralım.
Sayın müftü has Trabzon’lu JJ

 Müftüye gelen halk her şeyi anlatmış. Müftü köylüye dönerek :

- Siz şimdi hiç imama çaktırmadan köyünüze dönün ve namaz vakti camide toplanın ben de namaza geleceğim, diye emir verir.
Herkes köyüne döner ve namaz vakti cemaat camide toplanır. Tabi ki Sayın müftüde camidedir. İmam namazı kıldırmaya başlar.

Birinci rekat :
- Erzurum'dan çıktım yola, Van'da verdim mola, 400 koyun verdiler bana, Allahuekber. .. der hoca.
Arkadan "öhö.. öhö!.." şeklinde bir ses duyulur. İmam yakalandım herhalde diye korkmaya başlar.
 
İkinci rekatta sözlerinde biraz değişiklik yapar :
- Erzurum'dan çıktım yola, Van'da verdim mola, 400 Koyun verdiler bana, yarısı sana yarısı bana... Allahuekber. ..
Namaz bitince köylü Müftüye dönerek "İmam efendi namazı doğru mu kıldırıyor? diye sorar. Müftünün cevabı :
- Haçen birinci rekatta biraz şaşirdi ama ikinci rekatta işi düzeltti...

1612
Türk Mutfağı / IRMIK HELVASI
« : 25 Ekim 2007, 22:37:28 »

MALZEMELER
2 su bard. irmik
150 gr. tereyağ
500 gr. toz şeker
4 su bard. süt
1 kahve fincanı fıstık
HAZIRLANMASI:
1-Tereyağını tencereye ilave edip kızdırın.İçerisine fıstığı ve irmiği ilave edin.Fıstıklar pembeleşinceye ve irmik kendini salıncaya kadar yaklaşık 35-40 dk. kısık ateşte sürekli karıştırarak kavurun.
2-Diğer tarafta kaynattığınız sütü kaynar halde irmiğin üzerine boşaltın.Birkaç kez karıştırdıktan sonra şekeri de ilave edin ve iyice karışmasını sağlayın.Tencerenin kapağını kapatıp 20 dk. kısık ateşte demlenmeye bırakın.Pişme işlemi tamamlandıktan sonra 30 dk. kadar dinlendirip servis yapın.
Afiyet olsun...


1613
Hastalıklar / KOLESTEROL (Sagligimiz icin cok önemli)
« : 23 Ekim 2007, 13:20:18 »
Soru : Kolesterol nedir ? hangi gıdalarda bulunur ?
Cevap : Kolesterol, yaşam için gerekli olan mum kıvamında yağımsı bir maddedir. Kolesterol, beyin, sinirler, kalp, bağırsaklar, kaslar, karaciğer başta olmak üzere tüm vücutta yaygın olarak bulunur. Vücut kolesterolü kullanarak hormon (kortizon, seks hormonu), D vitamini ve yağları sindiren safra asitlerini üretir. Bu işlemler için kanda çok az miktarda kolesterol bulunması yeterlidir. Eğer kanda fazla miktarda kolesterol varsa, bu kan damarlarında birikir ve kan damarlarının sertleşmesine, daralmasına yol açar. Buda kalp-damar hastalıklarına yol açar. Kolesterol hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunur, bitkisel yağların hiç birinde kolesterol yoktur.

Soru : İyi ve kötü kolesterol nedir ?
Cevap: LDL (Low Density Lipoprotein, düşük yoğunluklu lipoprotein): Kötü huylu kolesteroldür.
HDL (High Density Lipoprotein, yüksek yoğunluklu lipoprotein): İyi huylu kolesteroldür.

Soru : Kolesterol niçin önemlidir ?
Cevap: Kalp ve damar hastalıkları, Türkiye'de ve diğer ülkelerde ölümlere ve kalıcı sakatlıklara yol açan yaygın sorunlardır. Türkiye'de, 6 milyon kişide kan kolesterol düzeyi sınırda yüksek (200-239 mg/dl) ve 2 milyon kişide yüksektir (240 mg/dl ve üstü). Gelişmiş ülkelerde ölüm nedenleri arasında, kalp ve damar hastalıkları ilk sıradadır ve yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, şişmanlık gibi sorunların düzeltilmesi ile bu ölümler önlenebilir veya geciktirilebilir. Bu nedenle, Dünya Sağlık Örgütü, kalp ve damar hastalıklarını 1 numaralı insanlık düşmanı ilan etmiştir.

1614
 
Soru : Doymuş yağ nedir?
Cevap : Doymuş yağların yapısında bulunan karbon atomları 4 bağ yapmıştır ve buna doymuş yağlar denir. Doymuş yağlar margarin, tereyağı gibi yağlarda çok fazla bulunur ve damarları bir borunun kireçle kaplanması gibi tıkayarak kalp-damar hastalıklarına yol açarlar.

Soru : Doymamış yağ nedir ?
Cevap : Doymamış yağlar iki gruba ayrılır ; tekli ve çoklu doyamamış yağlar. Tekli doymamış yağlar karbon atomlarının yalnızca iki tanesinin çift bağla bağlanması ile oluşur. Çoklu doymamış yağlar ise 2'den fazla karbon atomunun birbiri ile çift bağ yapmasıyla oluşur. Çoklu doymamış yağ oranı yüksek olan yağlar (Örneğin soya, omega-3 yağ asitleri, ayçiçek yağı, mısır yağı) kalp damar hastalıklarını önlerler, vücutta kötü kolesterol olarak bilinen LDL'nin , iyi kolesterol olarak bilinen HDL ile dengelenerek azaltılmasına yardımcı olurlar, hipertansiyon tedavisinde yararlı etkiye sahiptirler.

 Soru : Zeytinyağı ve fındık yağı donar mı ?
Cevap : Zeytinyağı ve fındık yağı kimyasal özellikleri bakımından birbirine benzerdir ve her iki yağda soğukta muhafaza edildiğinde donar. Donan zeytinyağı veya fındık yağı tekrar oda sıcaklığına geldiğinde sıvı haline döner ve bu arada yağın kalitesi bozulmaz.

Soru : Sıvı yağlar nasıl muhafaza edilmelidir ?
Cevap : Yağlarda bekleme sırasında bozulma ısı, hava ve güneş ışığının etkisiyle hızlanır. Bunu önlemek için yağların güneş ışığı almayan kapalı dolaplarda ağzı kapalı bir şekilde oda sıcaklığında muhafaza edilmesi gerekmektedir.

Soru : Son kullanım tarihi geçmiş yağı ne yapmak gerekiyor ?
Cevap : Son kullanım tarihi geçmiş yağların sağlığa direkt bir zararı yoktur. Fakat tadında bir acılaşma görülebilir bu da mideyi rahatsız edebilir.

Soru : Hangi yağ daha sağlıklıdır ?
Cevap : Tüm sıvı yağlar doymamış yağ oranları yüksek olduğu için kalp-damar hastalıklarına yol açmazlar. Bütün sıvı yağlar sağlıklıdır.

Soru : Sızma zeytinyağı ve riviera zeytinyağı arasındaki fark nedir
?

Cevap : Sızma zeytinyağı zeytinin sıkılması ile oluşan ve maksimum 1 asitliğe sahip, mükemmel tat ve kokuya sahip hiçbir kimyasal işlemden geçirilmemiş zeytinyağıdır. Riviera zeytinyağı ise asitlik derecesi yüksek olan ham zeytinyağının rafine edilmesi ve 1,5 asitliğe sahip iyi tat ve kokuya sahip yemeklik zeytinyağı ile karıştırılması ile oluşur.

Soru : Açık renkli yağ hafif midir ?

Cevap : Renk açma işleminde yağda doğal olarak bulunan renk verici maddeler alınır. Bu maddelerin yağın kalitesine bir etkisi yoktur. Yağın hafif olması koku alma işlemi (deodorizasyon) 'nin iyi yapılması ile mümkündür. Sonuç olarak açık yağ hafiftir denilemez ve renk bir kalite kriteri değildir.

Soru : Fındık yağı hangi fındıklardan elde edilir ?

Cevap : Fındık yağı çerezlik olarak tüketilen fındıkların kavrulmamış olan ham halinden üretilir.

Sağlıklı beslenmek için yağlar nasıl kullanılmalıdır?

Cevap: Sağlıklı beslenmek için almamız gereken günlük enerjinin %30'unu yağlardan karşılamalıyız. Bu oran içerisinde yağlar %10 doymuş, %10 tekli doymamış ve %10 çoklu doymamış şeklinde olmalıdır. Hiçbir diyet yağsız olmamalıdır. Sıvı yağlar vücut için elzemdir. (yani dışarıdan gıdalarla alınması zorunludur) A,D, E ve K vitaminleri yağda eridiğinden yağlarla alınması gerekir.

Soru: Sıvı yağlarda ne kadar kalori vardır?

Cevap: Tüm sıvı yağların kalorisi birbirinin aynısıdır. Sıvı yağların 1 gramında 9 kilo kalori. bulunmaktadır.

Soru: Omega 3 nedir? Neden tüketilmesi gereklidir ?

Cevap: Omega 3 kalp sağlığı, hücre ve beyin gelişimi için gerekli olan ve vücut tarafından üretilemeyen dışarıdan besinlerle zorunlu alınması gereken bir grup çoklu doymamış yağ asidine verilen isimdir.
Omega 3 yağ asitleri bilindiği üzere vücut tarafından sentezlenemediği için , besinlerle alınması gerekmektedir. Bir çok gıdada örneğin yeşil yapraklı bitkilerde bulunan Alfa linoleik asit vücutta enzimler yardımıyla EPA ve DHA' ya (Omega 3) dönüşür. Fakat günümüz beslenme alışkanlıklarının değişmesi, kolesterol içeren gıdaların fazla tüketimi, stres gibi nedenlerle bu çevrim gerçekleşmez. Bunun için Omega 3'ü direk olarak alabileceğimiz kaynaklar Omega-3 katkılı gıdalar ve soğuk deniz balıklarıdır. ( Ringa ve somon)

Soru: Omega 3'ün yararları nelerdir ?

· Kalp-kroner hastalıklarına karşı koruyucu etki
· Hipertansiyon tedavisi
· Bağışıklık Sistemi Hastalıklarında önleyici ve tedavi edici
· Meme kanseri, bağırsak kanseri ve prostat kanserlerinde önleyici ve tedavi edici
· Beynin gelişiminin sağlanması
· Göz retinasının sağlığı
· Atopik egzama gibi bazı deri hastalıklarında tedavi edici.

1615
Hastalıklar / Lyme hastalığı (Borreliosis)
« : 23 Ekim 2007, 12:44:49 »

Lyme hastalığı (Borreliosis) genelde Ixodes ricinus türü kenelerin isirmasi ile insana geçen Borrelia burgdorferi adlı bakterinin yol açtığı bir hastalıktır.


Selam armagan arkadasim,
Senin saglikci oldugunu bilmiyordum. Forumumuza daha önce Lyme hastaligi ile ilgili de bir yazi yazmistim.(eger tekrar okursan) Bu da yakalanan insani neredeyse süründüren bir hastalikmis.(agrilar, sizilar, sinirsel bozukluklar) Teyzemin kizi hala antibiyotik almakta.Insaallah az bir hasarla atlatir diye umuyoruz, cünkü erken harekete gecildi.Oradan buradan topladigimiz bilgilerle doktorumuzu yönlendirip acele arekete gecirdik.
Simdi sana bunlari yazmamdaki sebep:Bu hastalikla ilgili sen ne dersin? Her doktorun , hastaligin teshisi ve tedavisi hakkinda bilgisi olmadigi tezime katiliyor musun?  Belki inandirici degil ama biz bunlari yasadik Ayrica Almanyada yasadigimi da vurgulamak istiyorum.
Sevgiler..

1616
Hastalıklar / EPILEPSI
« : 22 Ekim 2007, 20:18:21 »
Epilepsi, beyin hücrelerinin ani faaliyeti sonucu, kişinin o an yapmakta olduğu davranışın kesintiye uğramasıdır.

Epilepsi nedir?

Bu olaya, ani meydana geldiği için havale, nöbet ya da atak denir. Nöbetlerin tekrarlayıcı karakterde olmaları epilepsy olarak bilinir. Ancak, kişinin davranışlarının ani kesintiye uğraması ve üstelik bunun tekrarlayıcı olması epilepsiden farklı sebepler ile de ortaya çıkabilir. Tekrarlayıcı nöbetlerin epilepsy olması için; nöbetlerin beyin hücrelerinin aşırı ve ani elektrik deşarjı yapıyor olmaları gerekir.

Çocukluk çağlarında daha sık olmakla birlikte, epilepsi toplumda sık görülen bir beyin hastalığıdır. Her 100.000 kişide 50 ile 85 arasında değişen oranda epilepsili olduğu bilinmektedir. Çocukluk çağının, epilepsi olmadığı halde, ateşli havale olarak bilinen nöbetleri de çocukta olası bir epilepsiyi araştırma tedirginliğine neden olacağı düşünülürse, 5 yaşın altında %2-4 çocuk ve ailesi epilepsy terimi ile karşılaşır.

Epilepsi nöbetleri

Milyonlarca beyin hücresinin ve üstelik de bu hücrelerin alt yapılarının sonsuz sayıda kombinasyonu sonucu ortaya çıkabilecek nöbetlerin şekli de doğal olarak sonsuz sayıda olabilecektir. Ayrıca, epilepsili bir kişinin ilerleyen yaşı ile birlikte geçirmekte olduğu nöbetlerin şekli de değişebilir. Bu her zaman epilepsinin kötü yönde ilerlemekte olduğu anlamında değildir. İleryen yaşla birlikte, beynin verdiği reaksiyonların şekli değişmektedir.

Nöbetlerin şeklini belirleyen beynin elektrik faaliyetindeki aksamaların sonsuz sayıda çeşidi olması teorik olarak mümkün olduğu halde nöbetlerin daha sık olarak görüldükleri şekiller tanımlanabilir. Bunlar arasında; yüz kol ve bacak kaslarında küçükten büyüğe değişen kasılmalar olabilir. Yani, nöbet sırasında sadece göz kapakları seyirebildiği gibi dudak kenarı hafif çekilebilir. Ancak, unutulmamalıdır ki her göz seyirmesi ve her dudak çekilmesi epilepsy değildir. O nedenle, bu yazı okuyana gereksiz endişe vermemelidir.

Ellerde, parmaklarda küçük titremeler olabilir. Ya da kol ve bacaklarda şidfdetli kasılmalar meydana gelebilir. Küçük kasılmalar bir bölgeden başlayıp, vücudun diğer bölgelerine yayılarak ve üstelik büyük kasılmalara dönüşerek devam edebilir. Bir noktaya sabit bakmak, dudakların morarması, ağızdan köpük gelmesi, altına çiş ya da kaka kaçırmak nöbete eşlik edebilir.

Aniden tüm vücudun kasılması ile birlikte kişiyi karşıya fırlatan nöbetler olabileceği gibi kişinin pelte gibi olduğu yere yığıldığı nöbetler de olabilir. Sadece anlık dalmalar şeklinde seyreden, bir hareketi tekrarlayarak, ya da baş dönmesi, ağızda metal tadına benzer bir tat hissedilmesi, sedece karın ağrısı ya da derin derin nefes alıp verme şeklinde ortaya çıkan nöbetler de olabilir.

Epilepsi'nin hormonal yönü

Bazı epilepsi türleri kişinin hormonal dengesi ile ilişkili olduğu gibi bazıları da kişinin hormonal dengesini bozarlar. Sadece kadınların adet dönemlerinde ortaya çıkan nöbetler vardır. Nöbet kontrolü sağlandığı takdirde, ne epilepsi ne de epilepsi ilaçları kişinin cinsel yaşamını ve doğurganlığını etkilemez. Gerek erkek, gerekse kadının cinsel yaşamını etkileyecek derecedeki sosyal baskı mutlaka ortadan kaldırılmalıdır.

Bu, ancak kişinin olduğu kadar eşinin epilepsy konusunda bilgilendirilmesi ile olur. Bilgilendirme, tüm olumsuzlukları ortaya serecek açıklık ve netlikte olmalı, ve her türlü olası olumsuzluk karşısında önerileri de sunmalıdır. Epilepsinin eşlerden gizlenmesi asla düşünülmemelidir. Epilepsili kişiler pek ala mükemmel eşler olabilirler. Bu yönlerini gizleyerek, mükemmel bir eş olabilecekleri konusunda kendileri şüphe duyduklarını peşinen kabul etmiş olurlar. Eş seçiminde akraba evliliğinden uzak durulması da ayrıca gündeme getirilmelidir.

Epilepsi'nin iyi yönü


Tarihte epilepsisi olup yaratıcı kişilikleri, liderlik gibi üstün vasıfları ile tanınan kişiler vardır. Bunlar arasında; Büyük İskender, Sezar, Napolyon, Dostoyevski ve Van Gogh ilk akla gelenlerdir. Epilepsiye neden olan deşarjların kaynaklandığı beyin alanı kişiyi hırçın, agresif, depresif ve unutkanlık yapabildiği ve akademik ve sosyal başarısını düşürebildiği gibi, beynin dikkat, hafıza, aritmetik, cesaret, duygulanım alanlarını olumlu yönde etkileyerek üstün vasıfların ortaya çıkmasına da neden olabilir.

Epilepsinin milyonlarca beyin hücresinden bir ya da bir kaçını bir grubunu ya da büyük bir bölümünü tutrarak sonsuz sayıda epilepsi seçeneği ortaya çıkacağından kişinin epilepsisi kişiye özgüdür. Birinin epileptik nöbeti bir diğerine asla uymaz. O nedenle , her epilepsili kişinin zeka ve akademik sorunları olmayacağı gibi her epilepsili kişinin üstün yeteneklere sahip olacağı da anlaşılmamalıdır. Epilepsinin iyi yönünün olduğu göz ardı edilmemelidir.

Epilepsi'nin nöropsikiyatrik yönü

Epilepsiye neden olan elektrik deşarjı beynin duygulanımları da etkileyen bölümünden ortaya çıkıyorsa doğal olarak kişinin duygu ve düşünce sistemlerin de de aksamalar ortaya çıkacaktır.

Tedavi sadece nöbetlere yoğunlaşıp, kişinin davranışlarında hırçınlık, huzursuzluk, unutkanlık vs gibi durumları göz ardı etmemelidir.

Sadece nöbetlere odaklanıp jkişinin yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürdüğü halde, nöbetler kadar aşikar olmadıkları için epilepsili kişi tarafından dile getirilemeyen ya da onun tarafından ‘Böyle olacak, herhalde.’ Diye algılanabilen bu durumlar da mutlaka gün ışığına çıkarılıp tedavi edilmelidir.

Epilepsiye yol açan sebebin aynı zamanda neden olduğu bu davranış , düşünce ve duygulanım sorunları ile epilepsinin psikososyal yönünün kişinin üzerine yaptığı baskı sonunda ortaya çıkan depresyon belirtileri sıklıkla birbirine benzer. Ancak tedavileri başkadır. O nedenle, epilepsili kişinin davranışsal sıkıntıları dile getirilmekle kalınmamalı, bu sıkıntıların gerçek sebebi bulunarak ona gore özellikli tedaviler planlanmalıdır. Amaç epilepsili kişinin hiç epileposi olmamışçasına epilepsisi ile baş edebilmesine olanak yaratmaktır. Burada esas olan epilepsy ile mücadelenin epilepsiyi iyi -kötü her yönü ile tanımakla mümkün olabilir.

Epilepsi'nin psikososyal yönü

Aynı süratle hiç bir şey olmamışçasına kendine gelivermesi, hemen hemen her kültürde, yüzyıllardır epilepsiye ‘ruhlar dünyasının’ kapısını aralayan psikososyal yaşamda bir anlam yüklemiştir. Epilepsili kişiler, çevrelerinde özellikli olarak kabul edilmişler, çevrelerinde çekince halesi oluşturan kişiler olmuşlardır.

20. Yüzyılın özellikle ikinci yarısından sonra beynin yapılarının net bir şekilde açıklanır olması ve epilepsinin de beyin yapıları içindeki yerinin belirlenmesi ile birlikte epilepsi karanlık yüzünü kaybetmiş tedavi edilir hastalıklar arasında yerini almıştır. Hatta bazı epilepsy türlerine hastalık gözüyle değil de o beyne ait bir özellik şeklinde bakmak bile doğru olur. Nöbetlerin beklenmedik bir şekilde ani olarak ortaya çıkmaları epilepsili kişide her an nöbetin ortaya çıkacağı kaygısına dolayısı ile bir huzursuzluk ve tedirginliğe neden olur. Sebebi ne olursa olsun, kaygı yaşam sevincini azaltır depresyon ortaya çıkar. Bu nedenle, toplumun epilepsiye yüklediği yükten başka, epilepsili kişi de elinde olmadan kendini sıkıntıya sokar. Bunun ortadan kalkması epilepsili kişinin epilepsy hakkında, epielpsi ilaçlarının etki mekanizmaları hakkında yeterince bilgilendirilmesi ile olur. Epilepsinin karakteri gereği, nöbetlerin ani ortaya çıkma özellikleri engellenemese bile kişiye ilerideki yaşamı haklkında gerçekle örtüşen bilgiler aktarılarak ondaki belirsizlik kaygısı ortadan kaldırılmalıdır.

Epilepsi'nin ilaç tedavisi

Epilepsinin tedavisi iki aşamalı düşünülmelidir. Nöbetin o anki tedavisi ayrı, nöbetlerin tekrarlamaması için yapılacak tedavi ayrı ele alınır. Nöbet tedavisi acildir. Mutlaka hastane bakımı gerektirir. İvedilikle yapılmalıdır. Bu nedenle damardan verilen ilaçlar tercih edilir. Nöbetlerin tekrarlamaması için yapılması için ise muntazam aralıklarla ve aksatmadan ilaç alımı gerekir. Her ilacın uygun aluınmama koşullarında yan etkisi olacağı doğaldır. Epilepsi ilaçlarının yan etkilerinin ortaya çıkmaması ve tedavinin etkili bir şekilde devamının sağlanması, ve ayrıca epilepsili kişinin ilaç alımını bırakmasının önüne geçilmesi için epilepsy tedavisi sürekli takip gerektirir.

Epilepsi milyonlarca hücre barındıran beyinde ve bu hücrelerin yapısal özellikleri de düşünüldüğünde, ayrıca hücrelerin tek tek ya da gruplar halinde tutulmaları da söz konusu olacağından, çok değişik biçimlerde ortaya çıkabilecektir. O nedenle hiç bir kimsenin bir diğerinin epilepsisi ile eş değildir. Sonuç olarak, tedavi de kişiye özgün olan epilepsiye uygun olarak yine kişinin epilepsisine özgün olacaktır. Kaldı ki artan yaşla birlikte değişen beyin yapıları göz önüne alındığında kişinin kendi epilepsisi bile zaman içinde yine kendine özgü değişiklikler gösterir. Kısacası, bir kişinin epilepsy tedavisi bile zaman içinde değiştirilmek durumunda kalınabilir.

Epilepsi'nin kalıtsal yönü

Epilepsinin kalıtım yolu nile nesillere aktarılması mümkündür. Epilepsinin oluş mekanizmaları anlatılırken asolunan beynin hücresel yapıları, kişinin kaş-göz, boy-pos, kişilik gibi diğer tüm özellikleri gibi kalıtım yolu ile aktarılır. Epilepsinin kalıtsal geçişi her nesilde mutlaka ortaya çıkacak şekilde güçlü değildir. Örneğin, toplumun geneli ile karşılaştırıldığında, epilepsili bir olgunun olduğu ailelerde, bir sonraki nesilde olmak şartı ile değil, ilerideki nesillerde epilepsinin ortaya çıkma riski yaklaşık 10 kat daha fazladır. O nedenle, kalıtsal epilepsy olduğuna kanaat getirilen epilepsili bir kişinino nesil akrabaları arasında başka epilepsili bir kişi olmayabilir. Ancak, kalıtsal materyal, kişilerin ömürleri ile sınırlı olmadan nesiller boyu fire vermeden aktarılmaya devam eder. İki nesil öncesini hatırlamayan, anneannesinin mezarının yerini bilmeyen, kısacası geçmişi ile fazla ilgilenmeyen bizlerin epilepsili yakınlarımızı bilmememiz doğaldır. Üstelik epilepsinin, kendini batıl itikatlardan kurtarıp, gerçek anlamdaki tıbbi yerini almasının öyküsü henüz çok yenidir. O nedenle, toplumca, epilepsili yakınlarımızı gizlemiş saklamış olmamaız da ihtimal dahilindedir. Sonuç olarak, her epilepsy kalıtsal değildir. Kelıtsal olduğu kesinleşmiş ise, yakın çevrede epilepsy kişinin olmaması o epilepsinin kalıtsal olmadığını düşündürmemelidir.

Epilepsi'ye eşlik eden durumlar

Bazı epilepsiler belli başka hastalık halleri ile birlikte ortaya çıkarlar. Tüberoz skleroz denen kalıtsal bir durumda olduğu gibi. Burada zeka ilgili sorunalrın yanısıra hastanın hareket yeteneği, beynin elektrik aktivitesinde aksamadan başka kalp, böbrekler vs gibi başka organlarda da sorunlar öbeği hep birlikte ortaya çıkabilir. Bunlar da ayrıca tek tek ele alınması gereken tıbbi durumlardır. Bu gibi hallerde epilepsi tek başına değil, diğer belirtiler ile birlikte tedavi edilir. Epilepsi, spastisite, felç ile birlikte olabildiği gibi zeka geriliği, otizm, down sendromu, konuşma bozuklukları, uyku düzensizlikleri ile birlikte olabilir.

Epilepsi ilaçları devamlı alınmalıdır

Epilepsi ilaçlarının kullanım özellikleri vardır. ‘Canım istediği zaman alırım istemezsem almam’ yaklaşımı epilepsi ilaçları için asla geçerli değildir. Çok şükür ki nöbetlerin 2/3’ünden çoğunda ilaçlar bir gün kesilebilir ve kişi ilaçsız yaşamına devam eder. Epilepsili kişilerin yaklaşık 1/3’ü ise yaşam boyu ilaç almak durumunda kalabilirler. Bunlardan bir bölümü hiç bir ilaca yanıt vermez. Yanıt vermeyen epilepsi türlerinde, nöbetlerin ortadan kalkması bir kenara bırakılıp sayısının azaltılması çabası sürdürülür. Ancak, ilaca yanıt vermeyen grup genellikle zeka geriliği, diğer beyin hastalıkları ile seyreden epilepsilerdir. O nedenle, normal zihinsel gelişme gösteren epilepsili kişilerin bu korkun ile yaşamaları gerekmez. Tedavinin başında ilaç seçimi kişiye özel olduğundan bir iki ilaç değişikliğinin yapılıyor olması bu kişilerin moralini bozmamalıdır. Mutlaka kişiye özgün bir ilaç kombinasyonu vardır o da bir iki denemeden sonra bulunur.

Epilepsi ilaçları tam iyileşme halinde kesilir

Belli bir sure nöbet geçirmeyen ve EEG tetkikleri de normale dönen kişilerin uygun görüldüğünde ilaçları kesilebilir. Buradan hemen anlaşılmalıdır ki epilepsy ilaçları bağımlılık yapmazlar. Bazı kişiler ömür boyu ilaç almak durumunda kalabilirler buradan da abnlaşılacağı gibi epilepsy ilaçları bağışıklık da yapmazlar.

Epilepsi ilaçlarının yan etkileri

Epilepsi ilaçları da diğer ilaçlar gibi karaciğerde işlenir kana karışır görevlerini yaptıktan sonra idrarla atılırlar. Bu süreç her ilaç için ayrı bir zaman dilimine ihtiyaç gösterdiğiniden epilepsy ilaçlarının kanda devamlı durmalarının sağlanması ancak söz konusu ilaç idrarla atımı sıfır noktasına düşmeden tekrar alınmasını gerektirir. Epilepsi ilaçlarının sürekli alınmasını gerektiren de bu durumdur. Sonuç olarak, devamlı alınmak durumunda olunan epilepsi ilaçları karaciğer ve böbreğe bir yük teşkil etmeye başlarlar.

Epilepsili kişinin başka ilaçlar da almak durumunda kaldığı durumlar da ayrıcalık gösterir. Şöyle ki , kişinin epilepsisi dışında, örneğin; bir grip vs gibi durumda almak zorunda olduğu ilaçlar, epilepsi ilaçlarının karaciğerden atılma mekanizmaları üzerinden vücuttan atılıyorlarsa hem epilepsy ilacının kandaki düzeyinde değişiklik olacak hem de karaciğere olumsuz bir yük binecektir. Ancak bu durumların hiç biri kontrol edilemiyecek durumlar değildir. Epilepsili kişi de yakınları dab u konuda asla endişe duymamalıdırlar. Epilepsi ilaçları çok çeşitli testlerle gerek atılım hızları gerekse etki mekanizmaları ile çok iyi çalışılmış ilaçlardır. Her yönü ile yan etkileri control edilebilir. Kaldı ki, karaciğer ve böbrek fonksiyonları da gerektiğinde takip edilerek konuya her açıdan çözüm getirilebilir. Bu nedenlerle, epilepsi hekim takibinde tedavi edilmesi gereken bir durumdur.

Hamilelikte epilepsi ilaçları


Ancak, çok iyi bilinmesi gereken bir durum bazı epilepsi ilaçlarının anne karnındaki bebeğe kalıcı hasar vermeleridir. Epilepsili kadın, bu ilaçları kullanmakta ise, hamile kalmadan once ilaçları, bebeğe yan etkisi olmayanlara değiştirilmelidir. Anne adayının, karnındaki bebeğini koruma iç güdüsü ile hiç ilaç almamayı denememesi çok yanlış olur. Annenin, hamileleğin getirdiği hormonal ve psikolojik stres ve ayrıca epilepsinin bebeğinde de ortaya çıkma endişesi ile birlikte nöbet geçirme riski, bebeği ilaçlardan daha fazla olumsuz etkiler.

Nöbet ve bayılma

Nöbet; beynin elektrik faaliyetindeki aksama, adından da anlaşıldığı gibi elektriğin akım süratinde olur. Kişi de onunlşa o sırada birlikte olanlar da daha ne olduğunu anlayamadan olay cereyan ediverir. Böyle bir ani elektrik deşerjına karşı beynin kendini koruma mekanizmaları sayesinde kişi yine aynı süratte kendine gelebilir. Ya da beyin kendini toparlayabilmekl üzere bir sure dinlenmeye çekilir. Böyle ise kişi bir sure uyuduktan sonra hiç bir şey olmamış gibi kendine gelebilir. Bu nedenle ani olup ani ortadan kalkan bu olaylar ‘NÖBET’ kelimesi ile adlandırılırlar. BAYILMA Şuur kaybı ile seyreden ve ‘nöbet’ şeklinde anlık gelip giden ve beynin çalışmasını bozan olaylar sadece beynin elektrik aktivitesi ile ilgili değildir. Örneğin, kan şekeri düşen bir kişi de gözleri kararır yüzü beyazlar şuurunu kaybedip yere düşebilir. Bu ‘BAYILMA’dır ve tekrarlasa bile epilepsi değildir. Kişiler aşırı ruhsal sıkıntı nyani anksiyete diğer bir terimle panik atak yaşadıklarında day ere yığılıp bayılabilirler. Ani ortaya çıkan beyin aktivitesi aksamasının epilepsi teşhisi alması için beynin elektrik aktivitesinin aksaması gereklidir.

Nöbetlerin beyinde kalıcı hasar oluşturması

Elektrik aktivitesindeki aksamanın süresi uzarsa, beynin kendini korumaya yönelik rezervleri tükenir. Bunun sonucunda beyinde nöbete bağlı geriye dönüşü olmayan bir hasar meydana gelir. Nöbetlerin ne kadar süreceği önceden tahmin edilemediği için, her nöbetin uzayacağı dolayısı ile beyne geriye dönüşü olmayan hasar vereceği gözü ile bakıp gerekli tedbirin alınmasında yarar vardır. Ayrıca, henüz bayin kendinbi toparlamadan peş peşe diğer nöbetler meydana gelebilir. Bunlar da kısa bile sürseler beyinde kalıcı hasarlara neden olabilirler. Peşpeşe gelen nöbetler varlığında da gerekşi tedbirin alınması gerekli tedavinin yapılması gerekir. Ancak, bir kere daha altıu çizilerek söylenmesi gereken, kısa süreli nöbetlerin genellikle beyne geriye dönüşü olmayan hasar vermedikleridir.

Teşhis

Nöbetlerin teşhisi için en önemli yöntem, beynin elektriğini kaydeden elektroansefalografidir (EEG) . Ancak, yukarıda anlatılan nöbet oluş mekanizmaları tekrar gözden geçirildiğinde her nöbetin EEG’ye yansımayacağı kolaylıkla anlaşılır. O nedenle, EEG bulguları, epilepsili kişideki diğer bulgular ile birlikte değerlendirildiğinde anlamlıdır.

Yine, yukarıda açıklanan epilepsy oluş mekanizmalarından anlaşılacağı üzere, epilepsy varlığında beyinde damarsal, zarsal, yapısal şekil bozukluklarından şüphelenildiği hallerde magnetik rezonanas (MR) ( beynin radio dalgaları ile görüntülenmesi) ya da tomografi (BT) (beynin Röntgen ışınları ile görüntülenmesi) gerekebilir. Her epilepsy olayında görüntüleme tekniklerine başvurulması gerekmez. Görüntüleme beyinde şekil bozukluğu şüphesi varlığında öngörülebilir. Beynin radioaktif madde verilerek kan akımı incelenerek de epileptic bir nöbetin varlığı ortaya çıkarılabilir. Epilepsiye eşlik eden kompleks hastalıkların varlığından (sendrom) şüphe ediliyorsa, kan tahlilleri de ayrıca gerekebilir.

Sonuç ne olacak?

Epilepsili kişi ve yakınlarının en çok üzerinde durduğu konu gelecekte ne olacağıdır. Epilepsili kişinin durumunun giderek kötüye gidip gitmeyeceği, kendi yaşamını bağımsız sürdürüp sürdüremeyeceği, aile kurup çoluk çocuğa karışıp karışamayacağı, her bir nöbetin beyne zarar verip vermediği, ilaçların yan etkisi olup olmayacağı, devamlı kullanılma halinde ilaçların bağımlılık ya da bağışıklık yapıp yapmayacağı merak edilen konular arasındadır. Bu soruların yanıtlarının da kişiye özgün olacağı buraya kadar anlatılanlardan açıktır.

Genel bir görüş belirtmek gerekirse, epilepsinin kötü yönde ilerlemekte olduğunun en önemli delili nöbet sıklığının ve sürelerinin uzuyor, epilepsili kişinin sahip olduğu hareket, duygu, düşünce ve davranış yeteneklerinde kayıpların ortaya çıkıyor olmasıdır. Öte yandan geleceği epilepsinin birlikte olduğu zeka geriliği, spastisite, otizm vs gibi diğer durumlar belirler.
   

 

1617
Türk Mutfağı / Kadin budu Köfte
« : 22 Ekim 2007, 01:19:43 »

Malzemeler:

500 gr. kıyma
2 çorba kaşığı pirinç
3-4 çorba kaşığı galeta unu
1 kuru soğan
3 yumurta
1/2 demet maydonoz
tuz ,karabiber

Hazırlanışı:

Pirinç bir bardaktan biraz daha az su ile haşlanır.Suyu çektirilir.Diğer tarafta rendelenmiş soğan ile kıymanın yarısı yağsız olarak kavrulur.Çiğ kıymaya ilave edilir.Bunlara haşlanmış pirinç maydonoz tuz karabiber ve bir yumurta ilave edilerek yoğrulur.Köfte hamurundan yumurta büyüklüğünde parçalar alınarak oval köfteler yapılır.Önce galeta ununa sonra çırpılmış yumurtaya bulanıp kızgın yağda kızartılır.


 

1618
Soru- Cevap ve Dua Bölümü / SÜNNET NEDIR?
« : 21 Ekim 2007, 22:32:34 »
Sünnet, Peygamber'imizin yaptigi ve islam halkina yap dedigi seyler olarak bilirdim ben.Oysa daha bir cok anlami varmis. Konu hakkinda bilgili arkadaslar bilmiyenleri bilgilendirsinler lütfen.

1619
Hayata Dair Yazılar / Cem Yilmazdan alintilar
« : 21 Ekim 2007, 21:09:49 »


- Mademki dünya bir hiç, gece de iç, gündüz de iç.
- Bende şeytan tüyü yok, epilasyonla aldırdım.
- Hırsızlık yapmayın, Hükümet rekabetten hoşlanmaz.
- Nefes kesen bir roman yazdım. Tüm okurlarım öldü.
- Hakan yarın ki maçta forma giyemeyecek... Çıplak
Oynayacak.
- Her aşk bitki isimleri ile başlar, hayvan isimleri
İle biter.
- Oğlumun adını mafya koydum, artık ben de mafya
Babasıyım.
- Yazılıdan sıfır aldım ama, önemli olan katılmaktı.
- Eğer turist sezonundaysak, neden onları
Avlayamıyoruz?
- 1959'da içilen kahvelerin hatırı doldu, duyurulur.
- Şiddete karşı savaş açın, şiddet yanlılarını
Kurşunlayın.
- Ölüm korkusu sürekli değil, mezarda biten geçici bir duygudur.
- Adamın biri eczaneye sinek ilacı almaya gitmiş.
Eczacı ona "sineğinizin nesi var acaba" demiş.
- Sık sık ameliyat olun, içiniz açılır.
- Sizde bit şampuanı var mı? Kirlendi hayvancıklar.
- Beşbinkere söyledim; abartmayı bırak.
- Bu tüp bebek hatalı; hep gaz kaçırıyor.
- Yes abicim. Türkçe eğitime benden de okey!
- Bir fil elektrik direğinden daha yükseğe
Zıplayabilir mi? Elektrik direği zıplayamaz ki...
- Selam! Ben Aydan Şener. Hadi yaa. Ben de dünyadan
Neil Armstrong.
- Çocuğun biri bir gün kafasını ıslatmadan yıkamaya
Başlamış. Annesi de "oğlum hiç saç ıslatılmadan
Şampuanlanır mı?" deyince çocuk: ama anne bu şampuanda
Kuru saçlar için yazıyor.
- Temel Fransa'ya gitmiş. Tabelada Fransa yazıyormuş.
O da " Aaaa... burayı da mı Sabancı aldı" demiş.
- Gençliğim acı veriyordu. Ameliyatla aldırdım.
- Ey yükselen yeni nesil! İn ulan aşağı!
- Son gülen sen olacaksın. Çünkü geç anlıyorsun
- İnsanlık bugün de para karşısında değer kaybetti.
- Karınızla aranızdaki ortak yan ne? Aynı günde
Evlendik.
- Hayatım boyunca kararsız biri oldum ama artık emin
Değilim.
- Karımı o kadar seviyorum ki eskimesin diye
Başkalarının karılarını kullanıyorum.
- Size yapılmasını istemediğiniz şeyleri başkalarına
Yapın, çok zevkli.
- Demokrasi, seks gibidir. İyisi de, kötüsü de "iyi"
Dir.
- AIDS virusu de, Ebola virusu de maymun patentli.
Maymundan gelip gelmediğimiz belli değil ama,
Maymundan gideceğimiz kesin.
- Soğuk savaştan sıcak savaşa geçiverdik bir anda.
Dünya çatlamasa bari.
- Asansor bozuk. En yakın asansör karşı binadadır.
- İçerken araba kullanmayın. Bir yere çarparsanız
Biranız dökülür.
- Yarın yapabileceğin bir şeyi, Asla bügünden yapma.
- Tanrım! Kendim için bir şey istemiyorum. Yalnızca
Anneme paralı ve güzel bir gelin nasip et!




1620
Karışık Fıkralar / Akilli er
« : 21 Ekim 2007, 20:46:00 »

Bir albay, bir er, bir yasli kadin ve bir de genc kiz trende ayni kompartmanda yolculuk etmektedir. Tren bir tunele girip kompartman karardigi zaman, MUCUK bir öpücük sesi ve ardindan SIIRRRRAAAK ! diye bir tokat sesi duyulur. Tünelden ciktıktan sonra yasli kadin "Aferin genc kiza Nasil yapistirdi tokadi" diye düsünmekte ve kafasini sallamaktadir.
Genc kiz da "Zevksiz herif bu morukta ne buldu ki , bi de öpmeye kalkti ama kadin da iyi yapistirdi " diye düsünmektedir.
Albay ise "Ulan bizim esoglusu er, kizi öptü. Tokadi biz yedik" diye yanarken, er de icinden soyle düsünmektedir:
"Hehe. Aferin lan bana. elimi öpüp nasil yapistirdim tokadi albaya...

Sayfa: 1 ... 160 161 [162] 163 164 165
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.