Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - orkide

Sayfa: 1 ... 159 160 [161] 162 163 ... 165
1601
Memleketimiz Köşesi / ADIYAMAN VE NEMRUT DAGI
« : 03 Kasım 2007, 23:42:23 »
Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan bir kültür ve turizm kentidir.
 
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün evrelerine dair bulgular elde edilmiştir. Adıyaman, dünyanın 8. harikası olarak anılan Nemrut Dağı eserleri, Kommagene uygarlığının kalıntıları, dünyanın 4. büyük barajı olan Atatürk Barajı,Çamgazi barajı, kış kampı organizasyonu, dünya birinciliğine sahip halk oyunları ile öne çıkan bir kenttir.

İLÇELER: Adıyaman (merkez), Besni, Çelikhan, Gerger, Gölbaşı, Kâhta, Samsat, Sincik, Tut.

Besni:
Adıyaman'ın batı kesiminde yer alan Besni en eski yerleşim yerlerinden biridir. Önemli tarihi kalıntıları arasında Besni ilçesine 15 km. uzaklıktaki Sofraz Tümülüsü, 33 km uzaklıktaki Sesönk (Dikilitaş) sayılabilir. Besni İlçesinin 6 km. kuzeydoğusunda yeralan Besni İçmesinin suyu böbrek taşlarına, kronik kabızlık, bağırsak ve mide iltihaplarında faydalıdır.

Çelikhan
: Adıyaman'ın kuzeyinde yeralan ilçenin Korucak köyünde bulunan içme suyu birçok hastalığa deva olup, şifalı bir su olarak her yıl birçok kişi gelmektedir.

Gerger:
Adıyaman'ın 100 km kuzeydoğusunda yeralan Gerger ilçesi, İ.Ö. II. yüzyılda Kommageneliler'in atası olan Arsames tarafından kurulan Gerger Kalesi ile anılmaktadır.

Kahta
: İlin 34 km. doğusunda yer alan doğu ve güneydoğu sınırları boyunca Fırat nehri uzanır. İlin en büyük ilçesi olan Kahta, Nemrut Dağı Tümülüsü ve Tanrı heykelleri ile yaratıcısı Kommagene Uygarlığı eserlerinin büyük bölümünü ilçe sınırlarında barındırır. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen Nemrut Dağı'na gelenlerin durak ve konaklama noktasıdır.

Samsat: Üç tarafı Atatürk Barajı gölü sularıyla çevrili bir yarım ada şeklindeki Samsat Adıyaman'a 47 km uzaklıktadır. Yapılan arkeoloji araştırma ve kazılarda eski Samsat ve civarında tarihi saraylar, Su kemerleri, Kaleler ve kıymetli eşyalar bulunmuştur.

NEMRUT DAGI

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde 2150 m yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarında M.Ö. 69-36 yıllarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrıları ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. Doğu terası kutsal merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunmaktadır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmıştır ve 8-10 m. yüksekliktedirler.


Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

1602
Faydalı Bilgiler / MUTFAGA AIT PÜF NOKTALAR
« : 02 Kasım 2007, 17:37:48 »

Acı patlıcanın...
 
Doğranıp soyulmuş patlıcanların acılığını almak için yarım saat kadar tuzlu suda bekletmeniz yeterli...
 
Baklagilleri pişirirken...
 
Kuru fasulye, mercimek, nohut gibi besinlerin vitamin ve mineralleri haşlandıkları suya geçtiğinden, haşlandıkları bu suyla pişirilmelidir. Bu yiyeceklerin çabuk pişmesi için yemeğin içine karbonat ilave etmek ise başlı başına bir hatadır, çünkü böylelikle bütün vitaminleri yok etmiş olursunuz. 
 
Balık ayıklarken
 
Pullarını ayıklamadan önce balıkları 5-10 dakika soğuk suda bekletin. Daha sonra yıkayın ve bir bıçak yardımıyla kuyruktan başa doğru pulları kazıyın. Bir diğer yol da pulu kazımak yerine balığın derisini komple çıkarmaktır

Bol sulu limonlar için...
 
Üç dakika suda beklettiğiniz taze limon hem daha kolay sıkılır hem de bol su verir

Börek bekletilince... 

 
Yapacağınız böreğin, lezzetli olması ve kıvamında pişmesini istiyorsanız, ateşe koymadan önce birkaç saat bekletin. Çoğu usta aşçının böreği pişirmeden önce bir gece buzdolabında beklettiğini unutmayın.

Daha da lezzetli zeytinyağlılar için...
 
Zeytinyağlı yemeklere bir-iki adet kesme şeker atarsanız yemeğin lezzeti daha artacaktır. 
Daha lezzetli çaylar için…
 
Çay ne kadar çok demlenirse, tadının o kadar iyi olacağı fikri bilinenin aksine yanlıştır. Çayın uzun süre demlenmesi içindeki bazı maddelerin oranını değiştirdiğinden bu da çayın tadını etkiler. Çayınızı en fazla 10 dakika demleyin, tadının daha lezzetli olduğunu fark edeceksiniz.

Daha lezzetli soğanlar...

 
Soğanın daha lezzetli olmasını istiyorsanız kavururken içine biraz şeker atın. 

Daha yumuşak ve lezzetli etler için…
 
Eti kemiğinden ayırmadan çiçek yağında bir müddet dinlendirin. Bunun sonucunda etinizin hem daha yumuşak hem de daha lezzetli olacağını siz de fark edeceksiniz. Eti yumuşatmanın bir başka yolu ise limon suyudur. Hiç pişmeyecek gibi görünen sert etler bile limon suyu (ya da yemeğine göre sirke) ilavesiyle hem daha yumuşak hem daha lezzetli olur hem de çabuk pişer. Sert etleri yumuşatmak için kullanılan bir başka yöntem ise tencereye bir parça ekmek atmaktır. 

Domatesin kabuğu
... 
 
Domates kabuğunun kolayca soyulabilmesi için domatesleri kaynar suda bir dakika bekletin. 

Eldeki balık kokusunu gidermenin yolları... 
 
Elinizdeki balık kokusunu gidermek için elinizi soğuk suyla yıkadıktan sonra sirke veya limonla ovalayın. Pişirdiğiniz kaplardaki balık kokusunu da yine bu yöntemle sirkeli suyla çıkarabilirsiniz.

En güzel patates kızartması ve püresi...
 
Patates kızartmasının kıtır kıtır, gevrek olmasını istiyorsanız, patatesleri una buladıktan sonra tavaya atmalısınız. Patates pürenize değişik bir koku ve tat vermenin yoluysa içine bir miktar hindistan cevizi atmaktan geçiyor... 
 
Graten yapacağınız yemeği…

 
Graten yapacağınız yemeğin üzerine galeta tozu serperek daha iyi kızarmasını sağlayabilirsiniz. 
 
Havucun rengini korumanın yolu
 
Havucu kaynar suda haşladıktan sonra onları hemen soğuk suyun içine atacak olursanız, renklerini kaybetmelerinin önüne geçmiş olursunuz. 

Kızartma yaparken yağ sıçramaması için
 
Kızartma yaparken kızgın yağın çevreye sıçramasından çok pratik bir yolla kendinizi koruyabilirsiniz. Yağı kızdırmadan önce tavanın içine bir miktar tuz atarsanız, yağınız sıçramayacağı için güvenle kızartma yapabilirsiniz. Tuz yağın içindeki sıçramaya neden olan nemi alacaktır

Komposto ve şerbet yaparken dikkat edilecek hususlar... 
 
Taze ve yumuşak meyvelerden komposto veya şerbet yaparken, önce şekerli suyu kaynatıp meyveyi sonradan eklerseniz meyvenin parçalanmasını önlersiniz. Kuru ve sert meyvelerde ise tam tersine şeker, meyve piştikten sonra eklenmelidir.

Kuruyan kahveler… 
 
Türk kahvesinin tazeliğini ve kokusunu kaybetmemesi için paketi kavanoza boşalttıktan sonra içine iki-üç tane kesme şeker atın. Böylece kavanozdaki kahve bitene kadar tazeliğini koruyacaktır

Küfsüz ekmekler...
 

Ekmeğin küflenmemesi için ekmek kutusuna koysanız da kısa sürede küflenir. Bunu önlemek için de yapılacak en iyi şey tuza başvurmak. Artan ekmeği kutusuna koyarken ufak bir kabın içine de tuz koyun, emin olun yararını göreceksiniz.
 
Salata için doğru soğan...
 
Salataya doğrayacağınız soğanı bir süre buzlukta bekletmenizde fayda var. Bu sayede hem doğrarken gözünüzü yakmaz, hem kolay dilimlenir, hem de görünüşü daha parlak olur.

Yemeğiniz yağlı olduysa...
 
Yağı fazla olan yemeğin üzerine iki dilim bayat ekmek koyarak kapağını kapatın. Bu işlem yemeğin buharıyla birlikte yağını da çekmesini sağlar. 
 
Yeşil sebzeler renk değiştiriyorsa... 
 
Yeşil sebzeleri pişirirken tencerenin kapağını sürekli kapalı tutmayıp arada bir açarsanız sebzenin orijinal rengini kaybedip kahverengi bir görünüm almasını engellemiş olursunuz. Kimileri kahverengileşmeyi önlemek için pişirme işlemi sırasında yemeğin içine soda atma yoluna başvurur. Ama bilinenin aksine bu doğru bir yöntem değildir, çünkü soda hem yemekteki besin değerini düşürür hem de lezzeti bozar

Yumurta fazla pişerse..

 
Yumurta gereğinden uzun süre pişirilirse sarısı ile beyazı arasında yeşil bir halka oluşur. Bu halka oluşana kadar pişen yumurtanın kokusu rahatsız edici, hazmı zor olabilir. Yumurtanın maksimum pişme süresi 12 dakika olmalıdır. 

Zeytinyağlı yemekler… 
 
Zeytinyağlı yemeklerin soğumadan kapaklarını açmamalısınız. Yoksa yemeğinizin rengi kararır ve vitaminini kaybeder. 

1603
Forum Hakkında İstek ve Şikâyetler / Imdaatt!!
« : 01 Kasım 2007, 22:11:01 »
Arkadaslar, mesajlarimin basina kendi istemim disinda bir seyler geliyor. Bu neyin nesidir bana anlatin lütfen.

1604
Ülkemizde özürlü birey sayısı ne  kadardır?

Bugün ülkemizde 5.5-6 milyonun üzerinde özürlü bireyin olduğu tahmin edilmektedir. Aileleriyle birlikte düşünüldüğünde yaklaşık 20 milyon vatandaşımızı ilgilendirmektedir. Bunları bedensel, zihinsel  ve sosyal özürlülük olarak sınıflayabiliriz. Bu özürlülükleri engelleyebilmek için nedenleri ortaya koymak gerekir. 

Özürlülüğün nedenleri nelerdir?

Genel olarak nedenler:

1.Doğumsal olanlar

2.Çevresel  olanlar (annenin sağlık problemleri, rahime ait nedenler, plasenta-eşe ait nedenler, doğumsal nedenler, bebeğin oksijensiz kalması, gebelik döneminde zararlı ilaç ve kimyasal)
3.Akraba evlilikleridir.

Ülkemizde akraba evliliklerinin durumu 

Ülkemizin kültürel ve sosyo-ekonomik koşulları da özel problemleri de beraberinde getirmektedir. Bilindiği gibi ülkemiz akraba evliliklerinin yoğun olduğu ülkelerdendir. Teyze, amca, hala-dayı çocukları arasındaki evlilikler I. kuzen (yeğen) evlilikler, kardeş torunları arasındaki evlilikler ise II. kuzen evlilikler olarak tanımlanmaktdır. Türkiyede ise yapılan her beş evlilikten birinde eşler akrabadır (%21.7) ve bunların %70’i  I. kuzenler arasında gerçekleşmektedir.

Genetik hastalıklarda akraba evliliklerinin rolü nedir?

Ancak akraba evlilikleri bazı tıbbi sakıncaları da beraber getirmekte ve bazı genetik hastalıkların görülme riski artmaktadır. Ülkemizde doğumsal olan hastalıkların önemli bir bölümünü ise otozomal resesif dediğimiz gizli geçen hastalıklar oluşturmaktadır.

Akraba evliliği yapmış ailelerde özürlü çocuk olma olasılığı ne kadardır?

Genel olarak  doğan her 100 çocuktan  2’sinde herhangi bir nedene bağlı olarak doğuştan bir anomali saptanırken akraba evliliğinden doğan çocuklarda bu risk yaklaşık iki kat oranda artmaktadır ki bu oran genetik hastalıklar için oldukça artmış bir risktir. Genel olarak bu risk I. kuzen evliliklerinde II. kuzen evliliklerine göre daha yüksektir.   

Bu genetik hastalıklar nasıl ortaya çıkar?


Irsi olarak geçen bu hastalıklar “gen” adı verilen kalıtım maddesindeki değişimler (mutasyon) sonucu ortaya çıkmaktdır. Bu değişimlerin bazıları kendini göstererek hastalığa neden olabilir bazıları ise “gizli-çekinik” olarak sonraki kuşaklara geçerler. Her insan hiç bir hastalık belirtisi göstermeksizin bu bozuk genleri taşıyabilir ve kuşaklar boyu sağlıklı çocuklarına aktarabilir. Hasta bir çocuğu yada yakını olmayan kişilerde bu taşıyıcığı saptamak çoğu kez mümkün değildir. Çocukta ise çekinik geçen hastalığın ortaya çıkması için hem annenin hem babanın kendileri sağlıklı olmalarına karşın aynı hastalığa neden olan bozuk geni taşımları gerekir. Bu olasılık tüm evliliklerde olmakla birlikte aynı atadan gelenlerde daha yüksektir. Bu kişiler bozuk geni taşımalarına rağmen sağlıklı oldukları için yakın akrabaları ile evlenmelerinde sakınca olmadığı düşünülebilir. Çoğu zaman da akraba eviliği yapmış olan sağlıklı eşlerin aynı bozuk geni taşıdığı, genetik yönden hasta bir çocuğu olduğunda ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda bundan sonra sonra doğacak her çocuk için hasta olma riski, kaçıncı çocuk olursa
olsun çok yüksektir.

Bu genetik hastalıkların belirtileri nelerdir? Tedavi edilebilir mi?


Ciddi bir toplum sorunu olarak karşımıza çıkan bu kalıtsal (ırsi) hastalıklar, kimilerinde sadece fiziksel kusur, kimilerinde ise zihinsel etkilenme olmakta bazen de hem zihinsel hem de fiziksel etkilenme olmaktadır. Ancak bu hastaların çoğuna sağlanılan sosyal destek ve tıbbi rehabilitasyon sınırlı olmaktadır. Ve bu tedaviler de güç ve pahalıdır. Bu nedenle  bu tip çocuğa sahip ailenin çektiği sıkıntı da düşünülürse bu tür hastalıklara daha duyarlı olmamız gereği ortaya çıkmaktdır. Bu tür geçiş gösteren hastalıklarda amaç tedavi değil bu hastalıkları önleyebilmektir.

Akraba evliliğinde daha sık görülen genetik hastalıklar önlenebilir mi?

Burada en önemli önlem bu tür evliliklerin riskleri konusunda toplumu bilgilendirmektir. Akraba evliliği yapmış olanlarda gözlenen bu artmış riski önemli ölçüde azaltmak da mümkün değildir. Çünkü bu kalıtsal hastalıkların sayıları oldukça fazladır. Bu rakamın tahmini olarak 10.000 civarında olduğu söylenebilir. Bu kadar çeşitlilik gösteren ve kişide kendini göstermeyen bu hastalıklarda “taşıyıcılar” sınırlı sayıda hastalık için tetkik yapılabilmektedir. Bu nedenle akraba evliliği yapmış olan bireylerin gebelikten önce bu sınırlı sayıda hastalıklar araştırılmalı ve gebelik olunca da genetik hastalıkların teşhisinde deneyimli tıp merkezleri tarafından  gebeliklerin takibi yapılmalıdır. Akraba evliliğinden kaynaklanan hastalığa sahip çocuğu olan aileler ise yeni bebek düşünmeden önce “Genetik Hastalıklar Tanı Merkezlerine” başvurmalıdırlar.     
        

 

1605
Hayata Dair Yazılar / SUUR HAREKETI (LÜTFEN OKUYUN)
« : 01 Kasım 2007, 19:18:21 »

Savaş resmen baslamiş bulunmaktadir!!Hala bogazindan Coca-Cola geçebiliyorsa Hala McDonalds'in hamburgerlerini yiyebiliyorsan hala Marlboro içiyorsan!!(bilinen tüm; geliri amerika ve yahudilere giden,firmalarin ürünlerini kullaniyorsan) bunlara derhal para yatırmayı bırak ve herkesi bilinçlendir! Kökenin ne olursa olsun Şehitlerimiz'e  üzülüyorsan Amerika'ya para verip onlarIn Pkk'ya silah yollamalarına izin  verme!!Toplu boykot hareketi zamanı hepimiz birlik olalım!! Çünkü bu  memleket tarihte Türk'tü YINE ''TÜRK'' KALACAKTIR...
(LÜTFEN BUNU ŞEHİTLERİMİZİN HATRINA HERKESE YOLLAYINIZ.

1606
Hayata Dair Yazılar / AKSAMLARI EVDE NE YAPIYORSUNUZ???
« : 01 Kasım 2007, 00:59:56 »
 
Anneler babalar çocuklar!!!

Kolay ve devamlilik arzeden bir soru size:

Aksamlari evde ne yapiyorsunuz?

Koltuga uzanip, hiç tanimadiginiz Amerikali dedektiflerle, hiç tanimadiginiz Amerikali haydutlari mi kovaliyorsunuz?
Yoksa yerli dizilere kaptirip hiç bilmediginiz konaklarda yasanan hayatlari mi seyrediyoruz?

Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalismak kadar beyni yordugunu biliyor musunuz?

Iki türlü hayat var:
1. Yasanan hayat,
2. Seyredilen hayat,

Aksamlariniz televizyona kilitliyse, bilin ki,
Hayati sadece seyrediyorsunuz!

Aksamlari evde ne yapiyorsunuz? Aksamlarinizi nasil geçiriyorsunuz?

"Pek çogu gibi biz de çekirdek çitlatip saatlerce televizyon izliyoruz" diyorsaniz,
durup bir düsünün lütfen;
dünyaya birkaç kez daha geleceginize mi inaniyorsunuz?
Böyle bir sey olsaydi, simdiki hayatimizin bir bölümünü ziyan etmek
simdiki kadar aci sonuçlar dogurmayabilirdi belki.
Ne çare ki sadece bir hayatimiz var.
Bu da maalesef, çok kisa.
Ortalama altmis yilin yirmi yili uykuda geçiyor.
Kalan kirk yilin yirmi yili çocukluk, egitim, vesaire...

Son yirmi yili da ziyan edersek, bize yasanacak bir sey kalmaz.

Aksamlarinizi sadece televizyona veriyorsaniz,
sayili nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atiyorsunuz demektir!

Çünkü televizyon izleyen kisi hayatta degildir, zira hiçbir sey yapmamakta, hiçbir deger üretmemektedir; bu da bir anlamda yasamamak sayilir.

Ne mi yapmali?..

1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
Nasil tanistiginizi, ilk nerede görüstügünüzü, sikilip sikilmadiginizi, nerede nasil evlendiginizi, nikâh sahitlerinizi, dügününüzü anlatin çocuklariniza, onlari hem dinleyin, hem de okumaya çalisin.

2. Gezin:
Gezmek için ille de bir maksat olmasi gerekmez, en büyük maksat hayati paylasmaktir. Yakinsaniz deniz kenarina inin, ayaklarinizi denize sokun ve becerebiliyorsaniz tas sektirme yarisina girin. Sonra da günesin pembe gülücükler saçarak batmasini seyredin. (Inanin televizyon
seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir)
Ormanda hep birlikte yürüyün, agaçlara isim takin, yol boyu açan çiçekleri sevin ve çocuklariniza bunlarla sevmeyi ögretin. (Ama bilin ki hayat ögrenmek ve ögretmekten ibaret degildir. Dinlenmek, eglenmek gibi olgular da hayatin bir parçasidir) Çocuklarinizla iliskilerinizde asla ögretmen tavri takinmayin. Onlarla arkadaslik etmek dünyanin en keyifli isidir.

3. Akraba ve komsularla ilgi bagi kurun:
Onlara ya gidin, ya da onlari size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadi çiksin. Birbirinizi gerçekten tanimaya çalisin. Bilirsiniz, "Komsu komsunun külüne muhtaçtir."

4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katilin.
(Konferans, seminer, sergi, dogru sinema ve tiyatro) Hayatinizi biraz olsun renklendirecek baska seyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir seyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediginiz seye ulasirsiniz. "Olmaz ki" diyedüsünüp taleplerinizi ertelerseniz,hiçbir yere ulasamazsiniz.

Aile baglarinin güçlenmesi, paylasacak seylerin çokluguyla mümkündür. Ne kadar çok sey paylasirsaniz aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktir.

Hatira defterine televizyon dizilerini yazamazsiniz. Oraya ancak yasadiklarinizi yazabilirsiniz.
Her gün bir seyler yasamali ve bunlari deftere geçirerek gelecege tarih düsürmelisiniz.

Bugün öyle bir hayat yasayin ki, yarina da kalsin. Torunlariniza filan anlatacaklariniz olsun.

Ayrica unutmayin ki ;
Hayati biriktiremezsiniz;
ya her anini yasayacaksiniz,
ya da ziyan edeceksiniz.

Artik cevap gelsin:

Aksamlari ne yapiyorsunuz?..

Yasiyor musunuz,

yoksa seyrediyor musunuz?


derleme: Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap 
 
 

1607
Faydalı Bilgiler / SAGLIKLI BESLENMENIN PÜF NOKTALARI
« : 30 Ekim 2007, 00:35:59 »
Sağlık Beslenmenin Püf Noktaları
Vücudun gelişimi, yenilenmesi ve çalışması için her kişinin yaş, fiziksel aktivite düzeyine uygun miktarlarda ve çeşitte besin öğelerinin alınmasıdır.

ÖGÜN ATLAMAYIN

Yeterli ve dengeli beslenmek için öğün atlamayınız. Çünkü atlanan her öğünden sonra bir sonraki öğüne kadar daha çok acıkacaksınız ve karşınıza çıkan her yemeğe zararlı, zararsız, fazla, az demeden saldıracaksınız. Bu nedenle azar azar, sık sık beslenmelisiniz. Bu sayede eğer yediklerinizin miktarını değiştirmeden öğün sayınızı arttırırsanız vücutta sindirim işlemi artacağından daha fazla kalori yakarsınız, metabolizmanızı hızlandırırsınız.

KAHVALTI COK ÖNEMLI
Kilo vermeye çalışıyorsanız kahvaltı sizin için çok önemlidir. Düzenli olarak kahvaltı edenlerin, etmeyenlere göre daha ince kaldıkları kanıtlanmıştır. Eğer kahvaltı etmezseniz kan şekeriniz iyice düşer. Bu da, yüksek miktarda yağ ya da şeker içeren besinleri yeme arzusu uyandırır.

ÖGÜNÜNÜZ CÖK ÖNEMLI
Mümkün olduğu kadar çok çeşitli beslenmeye özen gösteriniz. Her öğünde tüm besin gruplarına yer vermeye çalışın. Süt (yoğurt, peynir vb.), et (yumurta, tavuk, balık vb.) sebze (meyve) ve tahıl olmak üzere toplam dört besin grubu vardır. Örneğin tavuk, bulgur pilavı, salata ve yoğurt gibi bir öğün tüm grupları içerdiğinden oldukça yeterli ve dengelidir.

BOL SEBZE VE MEYVE TÜKETIN
Artık hepimizin bildiği gibi sebze ve meyveler bol su ve vitamin-mineral içerip, az kalorilidirler. Bol miktarda ve değişik renklerde sebze, meyve tüketmeniz hem kilo kontrolünü sağlamak hem de bir çok hastalıktan (kanser, kalp-damar hastalıkları) korunmanızı sağlayacaktır. Örneğin soğan, sarımsağın bağışıklık sistemini güçlendirdiği, enfeksiyonlara ve kalp hastalıklarını önlediği saptanmıştır.

SEBZEYI AZ SUDA PISIRIN

Sebzeler; vitamin ve minerallerden zengindirler. Ancak yanlış hazırlama ve pişirme yöntemleri kayba neden olmaktadır. Bu nedenle sebzelerimizi ayıklayıp, yıkayıp sonra doğramalıyız. Az suda pişirmeli, haşlama suyunu dökmemeliyiz. Aslında iyi ve doğru şekilde yıkanmışsa sebze ve meyveleri çiğ olarak tüketmek en yararlısıdır. Limonlu, az yağlı salataları her öğünde tüketmeye çalışın ancak yemeğe oturmadan az önce hazırlamaya özen gösterin.

BEYAZ ETI TERCIH EDIN

Protein kaynaklarının (et, süt, yumurta, peynir, kurubaklagil) çeşitli ve yeterli olmasına dikkat edin. Et olarak daha çok tavuk, balık gibi beyaz etleri tercih edin, kırmızı eti haftada 1-2 kez tüketin ve yağsız olanlarını kullanın.

SÜT GURUBUNDAN ÜC ÖGÜN ALIN

Kemik, diş gelişiminin sağlanması, kemik erimesinin önlenmesi için kalsiyum kaynağı olan süt, yoğurt, peynir tüketiminize dikkat edin. Bunlar aynı zamanda fazla miktarda yağ içerdiğinden light (düşük kalorili) olanlarını tercih etmelisiniz. Günlük kalsiyum ihtiyacınızı karşılamak için süt grubundan günde en az 3 porsiyon almalısınız. Yapılan bir araştırma alınan kalsiyumun azalması durumunda, vücuttaki yağın artabileceğini ortaya koymuş. Bunun nedeni, kalsiyumun vücudu ısıtması ve bunun da yağın daha etkili bir biçimde yakılmasını sağlaması olabileceği belirtilmiş.

YOGURDUN SUYUNU ATMAYIN
Yoğurt da çok iyi bir protein kaynağıdır. Ancak çok sık yapılan bir yanlış yoğurdun suyunu atmaktır. Oysa en yararlı kısmı sayılabilecek suyunda birçok vitamin vardır.

CIG YUMURTA ICMEYIN

Yumurta anne sütünden sonra en yararlı protein kaynağıdır. Kolesterol içeriğinin fazla olmasından dolayı eleştiri oklarına maruzdur. Ancak sağlıklı bireyler haftada 1-2 defa haşlanmış yumurta yiyebilirler. Kolesterol yumurtanın sarısındadır, akında hiç kolesterol yoktur. Yapılan bir diğer yanlış ise çiğ yumurta içilmesidir. Bunun hiçbir yararı olmadığı gibi bazı vitaminlerin emilimini engelleyip, zararlı bakteri içermesi gibi zararları da vardır.

YAG TÜKETIMINI AZALTIN

Diyetinizdeki yağ tüketimini azaltın. Özellikle katı yağlardan (margarin, tereyağ vb.) uzak durun, daha çok bitkisel sıvı yağları tercih edin. Bir günde en fazla 3 yemek kaşığı yağ tüketin (bu miktara yemeklerden aldığınız yağlar da dahildir).

SOGANI SUYLA KAVURUN
Yağ yemeklere yakılmadan eklenmelidir. Soğan, sebze kavuracaksanız suyla kavurup yağı daha sonra konmalıdır.

KIZARTMA YERINE IZGARA TERCIH EDIN

Besinlerinizi hazırlarken kızartma yerine ızgara, fırın kullanın.

YANMIS YAG KULLANMAYIN

Kızartma yaparsanız besinleri koyacağınız tabağa 1-2 kat peçete serip, yağı çekmesini sağlayın. Kızartma yaptığınız yağı en fazla 3-4 kez kullanın her kullanım sonrası yağı süzün, cam kavanoza koyup, buzdolabında muhafaza edin. Yanmış yağ kanserojen maddeler içerdiğinden sağlık için çok zararlıdır.

KURU BAKLAGIL VE KEPEKLI ÜRÜNLERI TÜKETIN

Karbonhidratlı besinler zayıflama diyetlerinden çıkarılmamalıdır. Bunun yerine tüketilen karbonhidrat türü ve miktarına dikkat edilmelidir. Şeker, unlu besinler gibi basit şekerler yerine tokluk hissini arttıran, kabızlığı engelleyen ve kilo kontrolünü kolaylaştıran kurubaklagil ve kepekli besinler gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir.

ABUR CUBURDAN UZAK DURUN

Abur cubur, cips, çikolata gibi besinler fazla miktarda yağ ve kolesterol içerdiğinden hem kilo yapıcı hem de hastalıklara yatkınlığı arttırıcıdır. Bunlardan uzak durmaya çalışın.

GÜNDE EN AZ 2 LITRE SU ICIN

İnsan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli öğe de su�dur. İnsan açlığa haftalarca dayanabilirken suzuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Vücut ısısının dengelenmesi, metabolizmanın devamı ve vücuttan zehirli artık maddelerin atılması için su çok elzemdir. Unutmayın insan vücudunun %60-70�i sudur. Bundan dolayı günde 2,5-3 litre sıvı tüketin ve bunun yaklaşık 2 litresi mutlaka su olmalıdır. Bardak bardak çay, neskafe içip �ben bol su alıyorum� diye düşünmeyin.

ALKOL ALIYORSANIZ AZALTIN
Alkollü içki tüketme alışkanlığınız varsa bundan vazgeçmeye çalışın, bırakamıyorsanız da azaltın. Ayrıca içkinin çeşidi de önemlidir. Viski, konyak, votka gibi sert alkollü içkiler bira ve şaraba oranla daha yüksek kalorilidir. Alkol boş enerjidir, bize dönüşü yağ şeklinde olmaktadır. Araştırmalara göre kilolu kişiler alkol de içiyorlarsa daha kolay kilo alırlar. Alınan bu fazla kaloriler de daha çok karın bölgesinde depolanır. Alkol alırken, yanında atıştırdığınız kuru yemiş, cips türünde besinlerin son derece kalorili olduklarını da unutmamalısınız.

EGZERSIZI IMAL ETMEYIN

Diyetin daha yararlı olması için mutlaka egzersizle takviye edilmelidir. Yalnız diyet yapıldığında yağ kitlesinin yanısıra kas ve su kitlesi de kaybedilir, egzersiz bunu engellemektedir. Yapılacak egzersizde doğru seçilmelidir. Kişinin yaşam boyu alışkanlık haline dönüştürebileceği, günlük işlerini aksatmayacak şekilde ayarlanmalıdır. Bunun için en kolay yapılabilecekler; yürüyüş yapmak, asansör yerine merdiveni kullanmak, müzik eşliğinde dans etmek olabilir..
[/b]
[/size]

1608

3 arkadas,  para birlestirip bir radyo almaya gidiyorlar.

Radyo 30 lira. Hepsi 10'ar lira koyup radyoyu alip gidiyorlar.

Fakat sonra tezgâhtar radyonun indirime girdigini ve 25 liraya düstügünü hatirliyor.
Ve Çiragina 5 lira verip gidip para üstünü iade etmesini istiyor.


Çirak 5 lirayi 3 kisiye bölüstüremeyecegini düsünüp

2 lirayi cebine atiyor ve 3 lirayi  3 kisi arasinda bölüstürüyor.

Böylece radyoyu 9'ar liraya almis oluyorlar.

Simdi: 9 x 3 = 27 lira.

Çirak da cebine 2 lira atti,  27 + 2 = 29 lira. eder.

Peki geri kalan 1 liraya ne oldu.Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap?

Haydi arkadaslar kücük bir beyin jimnastigine..!






1609
sevgili yöneticiler, Cevapladigim mesajlarima haber verilsin diye isaretlemistim baslangicta.Ama  Mail-posta girisime ayni mailden sayilarca geliyor. Iptal etmek icin "evet" yerini tikladigim halde hala devam ediyor. Ne olur sizler iptal eder misiniz ?

1610
Karışık Fıkralar / EVLADA MEKTUP
« : 27 Ekim 2007, 17:30:01 »

Evlada Mektup
Ankara, 23 Temmuz 2007  Evladım, sen artık Türk değil ''Türkiyeli'' sin.
16 milyon kişinin oyuyla yeniden iktidar olan parti öyle buyuruyor. Biz
artık Türk Milleti değil, hepimiz Türkiyeliyiz.  Kendinden bahsederken de
sakın 'vatansever' kelimesini kullanma, çete mensubu olmakla
suçlanabilirsin, başın derde girebilir.  Milliyetçilik, ulusalcılık gibi
söylemlerde de bulunma ırkçılıkla suçlanabilirsin.  Ülkeyi ne kadar
sevdiğinden, ülkeye bağlılığından kimseye söz etme, ''bu topraklar
edebiyatı'' yapmakla suçlanırsın, ciddiye alınmazsın.  Zaten, vatan
dediğin nedir ki, imara açılabilir Hazine arazisi, satılabilir liman, para
karşılığı devredilebilir nehir, maden falan filan demektir.  Ha unutmadan,
büyük dedenin Çanakkale, Suriye, Kafkas cephelerinde çekilmiş subay
üniformalı resimleriyle Atatürk  takvimini de indir duvardan. Kendini
suçlu hissetmemen açısından söylüyorum yani. Bakışlarından rahatsız
olabilirsin.  Bundan sonra PKK'lılar haraç almaya geldiklerinde onlara iyi
davran. Ödemelerini yap, bir de yemek ısmarla. Öcalan posteri, PKK bayrağı
verirlerse kabul et. Artık Meclis'te "PKK ile aramıza mesafe koyamayız"
diyen, Türkçe'yi kabız konuşabilen milletvekilleri tarafından alenen
temsil ediliyorlar. Bölünmüş, Güneydoğusu'nda Kürdistan yazan Türkiye
haritası açarlarsa itiraz etme. ''Büyük Ortadoğu Projesi böyle bir harita
  gerektirmektedir' ' de ve kabullen.  Yavrum, artık kibar, zarif, efendi,
çelebi, dürüst, namuslu olmana da gerek yok. ıstediğin zaman argo
konuşabilir ve hatta küfredebilirsin. Kendini tutamadığında ya da etrafta
seni durduracak birileri olmadığında   karşındakine tekme tokat da
girişebilirsin. Karşı çıkanı ez, döv, parçala, hayatı zindan et. Emin ol
hiç kimse yaptıklarının hesabını sormayacaktır. Yasalar ancak onlara
uyanlar için vardır. Türkiye'de yasalar kişinin maddi   gücüne bağlı
olarak esnetilebilir, değiştirilebilir. Yapabilirsen kendine hemen bir
silah edin, gücün daha da  'tartışılmaz' hale gelir.  Sana rüşvet,
komisyon, bahşiş teklif edildiğini anlarsan sakın direnme, biraz
Pazarlıkla fiyatını artırmaya bak ve verilen avantayı hemen kabul et. ınan
ki hiç bir sakıncası yok. Tersine, rüşvet almak, çalmak artık insana
saygınlık kazandıran, gücüne güç katan faziletler.  Bu ülkenin yarısı
sadece maddiyata tapınıyor artık.  Maddiyatın kaynağı önemli değil.
Servetini uyuşturucu, silah, kadın satarak, rüşvet alarak edinmiş
olabilirsin. Bundan utanma.  ınsanların dini inançlarını kullanarak büyük
miktarda paralar da toplamış olabilirsin, bunu da  vicdan meselesi yapma.
Hiç sorun değil. Bütün yapman gereken bir banka kurarak 'kara' paranı
aklamak   olacaktır. Hesap sormaya cesaret eden olamaz. Olursa eğer ''Ben
soyguncu değilim'' dersin, ''Banka soymadım,  banka kurdum''. Namustu,
dürüstlüktü, boş ver bunları. Turgut Özal'dan beri para etmiyor bu
hasletler.  Küreselleşmeye, özelleştirmelere, yabancılara satışlara karşı
çıkma. Ülkenin bankaları, petrol yatakları, madenleri,   nehirleri,
limanları, barajları satıldı zaten. Biraz yakılacak orman, biraz da imara
açılabilecek kamu arazisi kaldı ki; buraların satışı konusunda da
spekülatif hareketlerde bulunabiliyorsan bulun, bulunamıyorsan yabancılara
satışına aracılık et.  ''Komisyonculuk bana göre iş değil'' diyorsan biraz
kredi bul bir gemi al, deniz nakliyatına el at.  ''Rant''  konusunda
yaratıcı ol. Farz et ki bu toprağın üzerindeki her şey yabancılara
satıldı, şunu bil ki hala satılacak   birşeyler vardır. Dön toprağın
altına bak. Tarihi eserleri satabilir, müzeleri özelleştirebilirsin. O da
mı bitti? Ülkeyi işgal eden bunca emperyalistin köleye/hizmetçiye, başka
ülkelere kaydıracak askere ihtiyacı olacaktır. ınsanını pazarla.  Her
tercih bir vazgeçiştir oğlum. 16 milyon seçmen yanılıyor olamaz.
Anglo-Saksonların dediği gibi: "Eat  shit! 50 billion flies can't be wrong
!". Vardır bir bildikleri. 16 milyon kişi dinin insan gırtlağına bastığı
bir hayat tarzı istiyor. 16 milyon kişi kadınların eve kapatılıp aksesuar
niyetine kullanıldığı bir hayat istiyor. Gümbür gümbür ezan sesleriyle,
içkisiz, müziksiz, eğlencesiz, tesettürlü yaşamak istiyor. Gittikçe
karararak yaşamak istiyor. Uymak zorundasın oğlum.  Bundan böyle bira
yerine elma suyu iç, biraz da namaz figürü öğren. Takıyye yapmanda bir
sakınca yok. Elma suyu içer gibi yapıp bira içmen, figürleri doğru yapıp
kulağında ipodla namaz kılman da mümkün. Önemli olan dışarı verdiğin
resimdir, kafanın içinde ne var, yeteneklerin nedir, bilgin ne düzeydedir,
  uzmanlığın ne derecedir bunların önemi yok artık. Güç sahiplerine yanaş,
onlardan bulaşacak güçle kendini daha   da güçlendir.  Hiçbir zaman ''Ben
torpil, tavassut istemem'' demek gibi bir enayilik yapma. Her zaman kendin
için ayrıcalık talep et. Güçlü yakınların olduğunu iddia et. Güçlünün
önünde eğil, bükül.  Ben Yeni Zelanda'da bir çocuk  bakıcılığı işi buldum,
oraya gidiyorum. Dolapta zeytinyağlı fasulye var, kavrulmuş kıyma
buzlukta. Yol parası için senin okul taksitini de bankadan çekmek zorunda
kaldım, kusura bakma. Sen de kendine bir iş bul artık. Son iki ayın kirası
ödenmemişti, bir icabına bakıver. Hukuk okumayı bırakıp iş hayatına
atılsan daha pragmatik bir seçim   olabilir diye düşünüyorum.  Ben
kadınların kıçındaki selülitin, kimin kimle yattığının haber olduğu TV
programlarına daha fazla dayanamayacağım. Ucuz, tapon Çin mallarına, adam
yerine soyguncuya, magandaya alıştırılmış ahalinin yeni Meclis'i oluşturma
tercihine sonsuz saygı duyuyorum. Sen de benim kaçma hakkıma saygı duy
lütfen. Tencerede biraz musakka var, bozulmasın.  ıktidar partisine git,
'yardıma muhtaç seçmen' kaydı yaptır. Oradan biraz yiyecek kolisi falan
gelir idare edersin. ışimi yoluna koyunca davetiye gönderir seni de
aldırırım Yeni Zelanda'ya, ama sen en iyisi bul bir hacı kızı da evlen.
Sırtın yere gelmez. Baktın olmadı, ya memlekette cirit atan Hıristiyan
misyonerlere yanaş, kilise sana baksın, ya da bir proje üretir gibi yap
AB'den, Soros vakıflarından biraz para kap. Benim aklımda yıllardır ''Bok
  kenefe düştüğünde su sıçramasını engelleyecek köpük icadı'' projesi
vardır mesela, bu projeyi hayata geçirebilir,  paraya tahvil edebilirsin.
Her işin başı maddiyat evladım.  Akepe'ye emanet ol yavrum.  Gözlerinden
öperim-- Osman Güler



Sayfa: 1 ... 159 160 [161] 162 163 ... 165
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.