Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - halukgta

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 29
41

İslam’ı yaşamaya çalışan bizler, gerçekten nasıl hareket edeceğimizi, kimlere inanacağımızı bilemez durumda hissediyoruz kendimizi. Elbette bunun tek bir nedeni var. BİZLER ÖNCE SORGUSUZCA ÖĞRENDİĞİMİZ VE BİLİNÇALTIMIZA YERLEŞTİRDİĞİMİZ DİNİ BİLGİLERİMİZİN, TÜM ÖN YARGILARINDAN KURTULMALIYIZ. Yani Allah ın NAHL suresi 98. ayetinde önerdiği gibi, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların düşünce ve fikirlerine dayanmadan onlara güvenmekten vazgeçip, yalnız Allah a güvenip dayanarak Kur’an ı okumaya başlamalı ve okuduğumuzu anlayabilmek adına, düşünerek çaba gösterdiğimiz andan itibaren, Allah bizlerin gönül gözünü açacağını ve Kur’an ı anlayabileceğimizi söylüyor. NE YAZIK Kİ BİZLER BUNU YAPMIYORUZ. GENEL ÇOĞUNLUĞUMUZUN PEK YAPMAYADA, NİYETİ YOK GİBİ GÖRÜNÜYOR.

MÜSLÜMAN OLAN BİR KİŞİ, KUR’AN I DÜŞÜNEREK OKUDUĞUNDA ANLAYABİLECEĞİNE, ÖNCE İNANMALIDIR. Peki, inanıyor muyuz? Kesinlikle hayır. Çünkü bizlere Kur’an ı herkesin anlayamayacağını, Onu ancak Âlimlerin Veli kişilerin anlayacağına inandırdılar da ondan. Bu düşünceyi bizler BİLİNÇALTIMIZDAN ÇIKARMADIĞIMIZ SÜRECE, KUR’AN I DİREK ANLAYABİLMEK ADINA, ASLA ÇABA HARCAMAYIZ. Şöyle düşünün lütfen,  Allah Kur’an ı yalnız Araplara değil, tüm insanlığa indirdiğini söylüyorsa, sizce tüm dünya Kur’an ı okuyup anlayabilmesi için, ARAPÇAMI ÖĞRENMELİDİR? Eğer evet her Müslüman Arapça öğrenmez ise Kur’an ı doğru anlayamaz, çünkü Kur’an başka dillere doğru çevrilemez diyorsanız, kusura bakmayın ama siz önce kendinizi kandırmış, daha sonrada Allah a ve kitabına çok büyük saygısızlık yapıyorsunuz demektir. BU DÜŞÜNCE VE İNANÇ, DİNİ KENDİ TEK ELLERİNE ALMAK İSTEYEN KİŞİLERİN, İSLAM TOPLUMUNA KURDUKLARI BİR TUZAKTIR. LÜTFEN BUNUN FARKINA VARALIM.

Bir arkadaşımız siz eğer tebliğ yapıyorsanız hele ki tefsir yapıyorsanız, Arapça öğrenip Orijinalinden yapmalısınız diyor. İlginç olan bu düşünceye inanan ve rivayet hadisler olmasaydı Kur’an anlaşılamazdı diyenler, rivayet edilen aslı Arapça olan Hadisleri Türkçeye çevirdiklerinde hiç yanlış anlamıyorlar ve her ne hikmetse Arapça hadisler Türkçeye tam çevrilemez demiyorlar. İŞ KUR’AN A GELİNCE HER ŞEY BİR DEN BİRE DEĞİŞİYOR VE BEŞERİN SÖYLEDİĞİ VE YAZDIKLARINA HİÇ BİR TAVIR ALINMADIĞI HALDE, KUR’AN IN HER DİLE TAM ÇEVRİLEMEYECEĞİ İFTİRASI, TOPLUMA KABUL ETTİRİLEBİLİYOR.  Daha önce de bir makalemde söylediğim gibi, Kur’an ın Muhkem ayetlerinin yani dinin anası temeli, sorumlu olduğumuz ayetlerin tefsire asla ihtiyacı yoktur ve bende kesinlikle tefsir yapmıyorum ve günümüzde yaşanan İslam ın yanlışlıklarına dikkat çekmeye çalışıyor ve din kardeşlerimi bu konularda düşünmeye davet ediyorum o kadar. Zaten buda her Müslüman ın görevidir. Hatırlayalım Tefsir kelimesi ne anlama geliyordu?

“KURAN’IN SURELERİNİ AÇIKLAYARAK, GÖRÜŞLER İLERİ SÜRME VE BUNLARI YAZMA, YORUMLAMA. KURAN’IN SURELERİNİ AÇIKLAYAN YAPIT.”

Eğer bir kişi bir ayete yorum yapıyor ve kendi görüşlerini ileri sürüyorsa, o ayete kendi şahsi düşüncesini de ilave ediyor demektir ki, bu durumda her zaman yanlışlıklar olacaktır. Allah dinin anası, temeli muhkem ayetlerden bahsederken, Kur’an ı nice örneklerle biz açıkladık ki, hiç kimseye muhtaç olmayasınız diyor. ÇOK DAHA NET BU KONUDA AÇIKLAMA YAPARAK, KUR’AN I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREİMİZDİR diyerek, Kur’an ı Allah’ın açıkladığını bildiriyor. Bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, tüm bu gerçeklerin üzerini, BİLİNÇALTIMIZDAKİ BATIL İNANÇLARIMIZ ÖRTÜYOR VE BİZERİN DOĞRULARI FARK ETMEMİZİ ENGELLİYOR.

Çok ilginçtir dünya üzerinde birçok bilim adamının, bilimsel kitapları buna Arap âlimler de dâhil, kendi dillerinde ki kitapları,  onlarca farklı dile çevriliyor. O toplumlar bu bilgilerden faydalanıyor, üniversitelerinde okutuluyor ama hiç birisi kendi dillerine tercüme edilmiş, bu kitap bizim dilimize tam tercüme edilmemiş, eksik kalmış biz şu kısmını anlayamadık demiyor. Ama iş Kur’an a gelince her şey birden bire değişiyor ve deniyor ki. ARAPÇA, HER DİLE TAM ÇEVRİLEMEZ. ONUN İÇİN KUR’AN I ANLAMAK İSTİYORSANIZ ARAPÇA ÖĞRENECEKSİNİZ YA DA VELİ KİŞİLERE TABİ OLACAKSINIZ.  Lütfen artık bu mantıksız tuzağa düşmeyelim. Kur’an her dile çevrilir ama çevirenler yeter ki ön yargılı olmasın, bilinçaltındaki inançlarını Kur’an a ilave etmeye çalışmasın. Kur’an tercümelerine bakıyorsun, aynı ayet çok farklı anlamlara gelecek şekilde tercüme edilmiş. Bunu gören Müslümanlarda elbette korkuyor ve tedirgin oluyor. Hâlbuki yapılan yanlış bilinçli yapılıyor ve toplum kendi inançlarının haklılığını, Kur’an a söyletmeye çalışıyor. BU FARKLILIK KUR’AN IN HER DİLE ÇEVRİLMEDİĞİNDEN DEĞİL, İNSANLARIN ART NİYETLİ TUTUMLARINDAN OLUYOR. Ama Allah Kullarının tüm bunları yapacaklarını bildiğinden, aynı konu Kur’an ın farklı ayetinde birçok kez tekrar edilmiş ki, aklını kullanan kulları yapılan yanlışı fark edebilsin.

Diyelim ki bazı kişilerin söylediği gibi, Kur’an ı doğru anlayabilmek, insanlara anlatabilmek için mutlaka Arapçayı öğrenmeli ve Kur’an ı Orijinalinden okumalıyız diye bir an düşünelim. YANİ KUR’AN I DOĞRU ANLAMANIN YOLU, ARAPÇAYI BİLMEKTEN GEÇER DÜŞÜNCESİ ÜZERİNDE DÜŞÜNELİM. Hemen şu soruyu sorarlım kendimize. Araplar kendi dilinden inen Kur’an ı günümüzde en doğru, en güzel mi anlamıştır ve yaşıyorlardır. Ne dersiniz? Bu satırları okuduğunuzda, gülümsediğinizi çok iyi biliyorum. Günümüzde Arapların İslam ı, Kur’an dan çok uzak yaşandığını hepimiz biliyoruz.  HANİ ARAPÇA KUR’AN I OKUYAN, KUR’AN I EN DOĞRU ANLAR VE YAŞARDI NE OLDU?  BURADAN DA ANLIYORUZ Kİ, SORUN ÇOK DAHA FARKLI? BİZLER O SORUNUN NE OLDUĞUNU, ÖNCE ARAMALIYIZ.

Demek ki İslam toplumunda kangren olmuş sorun, Kur’an ın doğru tercümesi olup olmadığı değil, yada Arapçanın Türkçeye doğru çevrilip çevrilmediğinden başka, ASIL SORUN AYETLERİ ALLAH IN KUR’AN DA VERDİĞİ DİĞER ÖRNEKLER IŞIĞINDA ANLAMAYA ÇALIŞMAYIP, RİVAYETLER IŞIĞINDA ANLAMAYA ÇALIŞMAMIZ, BİZLERİ KUR’AN DAN ALLAH IN YOLUNDAN SAPTIRIYOR VE YANLIŞ KUR’AN TERCÜMELERİ YAPILMASINA NEDEN OLUYOR. Peygamberimizin rivayet hadisleri olmasaydı, Kur’an kapalı kalır anlaşılamazdı diyen bir toplum, Kur’an ı doğru anlar ya da doğru tercüme yapar mı? Elbette yapamaz. 

Bazı kişiler Kur’an, günümüz şartlarına göre güncellenmelidir diyorlar. Kur’an her çağa hitap eden bir ışıktır, KUR’AN DEĞİL AMA İNSANLARIN KAFALARININ İÇİNDEKİLER GÜNCELLENMELİDİR. BİZLERİN YAPTIĞI EN BÜYÜK YANLIŞ YALNIZ ALLAH A GÜVENMEYİP, DOĞRULUĞUNDAN EMİN OLAMAYACAĞIMIZ RİVAYETLERE, YA DA EDİNDİĞİMİZ VELİLERİN SÖZLERİNE GÜVENMEMİZDEN KAYNAKLANIYOR.

Özet olarak söylemek gerekirse, her Müslüman Kur’an ın tercümesini mutlaka tarafsız ve tüm batıl inançlardan arınarak okumalıdır. Tek bir tercümeye güvenmeden, çok farklı tercümelerden/meallerden de istifade etmelidir. ELBETTE DÜŞÜNEREK VE AKLINI KULLANARAK, DİĞER AYETLERLERLEDE BAĞLANTI KURARAK OKUMALIDIR. Belki ilk önceleri kafamız biraz karışacaktır, benimde karışmıştı. Ama yalnız Allah a güvenerek, ona dayanarak Kur’an ı anlayabilmek adına çabamızı artırdığımızda, zaman geçtikçe Allah ın gerçek HAK olan doğruları ile buluştuğunuzu fark edeceksiniz. ÖNEMLİ OLAN İYİ NİYETLE GERÇEKLERİN PEŞİ SIRA GİTMEKTİR. GÜNÜMÜZDE BATILIN IŞIĞINDA TERCÜME EDİLMİŞ BİRÇOK KUR’AN MEALİ OLDUĞU GİBİ, ŞÜKÜRLER OLSUN GERÇEĞE ÇOK YAKIN OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜM TERCÜMELERDE VAR. ONLARINDA YAPTIKLARI YANLIŞLAR, ZAMANLA DÜZELECEKTİR. ÖNEMLİ OLAN GERÇEKLERİN ARAYIŞINDA OLMAKTIR.

Allah farkında olmadan, iyi niyetle yaptığımız küçük yanlışlarımızı affedeceğini söylüyor. Kur’an ı anlayabilmek adına da çaba harcayanların, GÖNÜL GÖZLERİNİ AÇACAĞINI VE GERÇEKLERLE BULUŞTURACAĞINI BİLDİRİYORSA, ÇABA BİZDEN YADIM ALLAH DAN. DİLERİM BU ÇABAMIZDA ALLAH, CÜMLEMİZİN YARDIMCISI OLUR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

42
Allah Bakara suresi 255. ayetinde, kendilerine şefaatçiler edinerek onlardan yardım isteyen medet uman kitap ehlini ikaz ederek, bakın şefaatin yalnız kendi tekelinde olduğunu anlatmak için Allah ne diyor. ” İZNİ OLMAKSIZIN, O’NUN KATINDA ŞEFAATTE BULUNACAK KİMDİR?”Yani bu güç yalnız bana aittir diyor. Yine Taha suresi 109. ayetinde tahrifat yaparak, onlarca ayete ters düşecek bir tercümeyle, bakın nasıl batıl inançlarını hayata geçirmeye çalışıyorlar. “O GÜN, RAHMÂN’IN İZİN VERDİĞİ VE SÖZÜNDEN RAZI OLDUĞU KİMSEDEN BAŞKASININ ŞEFAATİ FAYDA VERMEZ.” Bunuda okuduğunuzda, bakın Allah kendisinden başka kişilerede şefaat yetkisini veriyormuş diyerek, kendi yanlış inançlarına kanıt yaratabiliyorlar.

Sizce Allah bu ikazında, bazı kişilerede şefaat etme yetkisini veriyor olabilir mi? Gelin onuda Kur’an ın şefaat konusunda çok net açıklama yaptığı diğer ayetlerinden anlamaya çalışalım. Tabi Taha suresi 109. ayetide Kur’an bütünlüğünde doğru anlayarak.

“O GÜN, RAHMAN’IN İZİN VERDİĞİ VE SÖZÜNDEN HOŞNUT OLDUĞU KİMSELERDEN BAŞKASINA, ŞEFAAT FAYDA VERMEZ.” (Taha 109)

DE Kİ: “ŞEFAAT TÜMÜYLE ALLAH’A AİTTİR. GÖKLERİN VE YERİN HÜKÜMRANLIĞI O’NUNDUR. SONRA YALNIZ O’NA DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.”Zümer 44

“KİMSENİN KİMSE NAMINA BİR ŞEY ÖDEMEYECEĞİ, HİÇ KİMSEDEN FİDYE ALINMAYACAĞI, KİMSEYE ŞEFAATİN (ARACILIĞIN) YARAR SAĞLAMAYACAĞI VE HİÇ KİMSENİN HİÇBİR TARAFTAN YARDIM GÖREMEYECEĞİ GÜNDEN SAKININ.” (Bakara 123)

“YOKSA ALLAH’TAN BAŞKA ŞEFAATÇİLER Mİ EDİNDİLER? DE Kİ: “HİÇBİR ŞEYE GÜÇLERİ YETMESE VE DÜŞÜNEMİYOR OLSALAR DA MI?” Zümer 43)

“HİÇ KİMSENİN BAŞKASINA FAYDA VEREMEYECEĞİ, ŞEFAATİN KABUL EDİLMEYECEĞİ, FİDYE ALINMAYACAĞI VE YARDIM YAPILMAYACAĞI BİR GÜNDEN SAKININIZ.” (BAKARA 48)

“KENDİLERİNE ZARAR VERMEYECEK, FAYDA DA SAĞLAMAYACAK OLAN ŞEYİ ALLAH İLE ARALARINA KOYUP KUL OLURLAR. BİR DE DERLER Kİ “BUNLAR ALLAH’IN YANINDA BİZİ YANINA ALACAK (ŞEFAAT EDECEK) OLANLARDIR.” DE Kİ “SİZ ALLAH’A, GÖKLERDE VE YERDE BİLMEDİĞİ BİR ŞEYİ Mİ HABER VERİYORSUNUZ?” O, ONLARIN ORTAK SAYDIKLARINDAN UZAK VE YÜCEDİR.” (Yunus 18)

“ALLAH, GÖKLERİ, YERİ VE BUNLARIN ARASINDAKİLERİ ALTI GÜNDE/EVREDE/DÖNEMDE YARATAN, SONRA ARŞI HAKİMİYETİ ALTINA ALANDIR. O’NDAN BAŞKA NE BİR DOST NE DE BİR ŞEFAATÇİNİZ VARDIR. DÜŞÜNÜP DERS ALMIYOR MUSUNUZ?” (Secde 4)

“ARTIK ONLARA, ŞEFAATÇİLERİN ŞEFAATİ FAYDA VERMEZ.“(Müddesir 48)

Sizce Allah bunca açık, kesin muhkem ayetlerinden ve verdiği sözden sonra, hala Allah ın şefaat yetkisini yani kendi tek elinde tuttuğu bağışlama gücünü birilerine de vermiş olabilir mi? AKLINI KUR’AN İLE KULLANAN, BU SORUNUN CEVABINI HEMEN BULACAKTIR. AKLINI KULLANMAYANI ZATEN ALLAH, PİSLİK İÇİNDE BIRAKIR REZİL EDERİM DİYOR.

SAYGILARIMLA

Haluk GÜMÜŞTABAK

43
Kur’an da birçok ayette Allah iman ettiğini söyleyen kullarına, sakın bana ortak/şirk koşmayın yoksa yaptığınız bütün işleriniz, iyi amelleriniz boşa gider diye uyarıyor. Bu konuda birçok makale yazdım, ama gerçekten bu konu çok önemli ve birbirimizi defalarca uyarmalıyız ki, yaptığımız bu korkunç hatamızın farkına varabilelim. Peki, bu kadar önemli olan Allah a ortak koşmak sözüyle Allah, nasıl bir ortak koşmaktan bahsediyor olabilir? Sanırım burası çok önemli. Sizlere makalemin başında hatırlatmak istediğim, Allah ın çok önemli bir ayeti var. Bakın Allah Yusuf suresi 106. ayetinde ne diyor. “ONLARIN ÇOĞU, ORTAK KOŞMADAN, ALLAH’A İNANMAZLAR.” Demek ki iman edenlerin genel çoğunluğunun, yaptığı çok büyük bir yanlışlık var ki, Allah bu konuda bizleri uyarıyor. Bu uyarıya lütfen kulak verelim. Bizlerde Allah ın bu çok önemli ikazını doğru anlamalıyız ki, hesabın görüleceği o çetin gün şaşkınların ve affedilmeyenlerin safında olmayalım. Mutlaka inancımızı sorgulayalım, sakın bizde farkında olmadan, Allah a ortak koşanların arasında olmayalım? Size bu konuda iki ayeti önce örnek vermek istiyorum.

Zümer 65: Yemin olsun ki sana da senden öncekilere de şöyle vahyolunmuştur. ŞÜPHESİZ Kİ (ALLAH’A) ORTAK KOŞARSAN, İŞLERİN ELBETTE BOŞA GİDER ve elbette kaybedenlerden olursun! (Mehmet okuyan meali)

Enam 88: İşte bu, Allah’ın hidayetidir, kullarından dileyeni ona iletir. EĞER ONLAR DA ALLAH’A ORTAK KOŞSALARDI, YAPMAKTA OLDUKLARI AMELLERİ ELBETTE BOŞA GİDERDİ. (Bayraktar Bayraklı)

İlk ayette Allah Elçisini uyarıyor ve diyor ki, sana da senden öncekilere de Allah a ortak koşmayın, koşarsan yaptığın tüm güzel şeyler boşa gider diyerek, Elçisini kesin bir dille uyarıyor. Bu çok ilginç, önce Allah görev verdiği Elçisini uyarıyor. Diğer ayette de, tüm iman eden kullarından bahsederek, onlarda Allah a ortak koşsalardı, yapmakta oldukları amelleri yani Allah ın rızasını kazanmak için yaptıkları güzel şeyler, boşa giderdi diyor. DEMEK Kİ ALLAH KENDİSİNE ORTAK KOŞMAYI, ASLA KABUL ETMİYOR. Bizlere de düşen bu konuyu doğru anlamalıyız ki, geçmişte yapılan hataları tekrar etmeyelim ve Allah ın bağışlamayacağı bu yanlışı yapmayalım.

ÖNCE ŞUNU UNUTMAYALIM, GEÇMİŞTE ALLAH A ORTAK KOŞANLARIN YAPTIĞI YANLIŞTA, HİÇ KİMSE BUDA İKİNCİ ALLAH TIR DEMİYOR. Çünkü tüm kitap ehli biliyor ki tek bir Allah var. Peki, nasıl bir hata, yanlış yapılıyor da, Allah’a ortak koşmakla yani başka bir tabirle ŞİRK KOŞMAK ile suçlanıyorlar, burası çok önemli.

Enam 14: De ki: “Göklerin ve yerin yaratıcısı olan, beslediği hâlde beslenmeye ihtiyacı olmayan, ALLAH’TAN BAŞKASINI MI DOST/VELİ EDİNECEĞİM.” De ki: “Bana, (Allah’a) teslim olanların ilki olmam emredildi ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma (denildi).” (Diyanet meali)

Enam 56: De ki “ALLAH İLE ARANIZA KOYUP YARDIM İSTEDİKLERİNİZE KUL OLMAM, BANA YASAKLANMIŞTIR. Ben, sizin arzularınıza da uymam. Öyle yapsam sapıtmış olurum ve doğru yolda olamam.” (Süleymaniye vakfı)

Bu iki ayete benzer onlarca ayet vardır ki, Allaha ortak/şirk koşmak konusunda Allah, çok dikkat çekici uyarıcı ayetler indirdiği halde, birileri bunları görmemizi engellemek ve atalarının batıl inançlarını topluma yaşatmaya devam etmek için, büyük çaba harcamaktadırlar. BU İKAZLARA KULAKLARINI TIKAYIP, DUYMAYARAK ALLAH A ORTAK /ŞİRK koşanlar, asla huzurda hesap veremeyeceklerdir. Bakın ilk ayette Allah a ortak koşmanın ne olduğuna, çok açık bir örneği nasıl veriyor. Dinimiz ve imanımız adına kuşku duymadan güveneceğimiz VELİMİZ/DOSTUMUZUN yalnız Allah olduğunu söylüyor. Onun dışında hatasız, günahsız hiç kimsenin olamayacağını, bizlerin Allah ın yanında asla bizlere yol gösteren, inancımıza yön veren hiçbir veli/dost edinemeyeceğimizi bildiriyor. EDİNDİKLERİ VELİLERİN, ŞEYHLERİN SÖZLERİNE GÜVENİP, ONLARIN ARDINA DÜŞENLERİN, ALLAH A ORTAK KOŞMAK, YANİ ŞİRK KOŞMAK OLDUĞUNU VE BUNU YAPANLARI ASLA AFFETMEYECEĞİNİ SÖYLÜYOR ALLAH. Araf suresi 3. ayetinde de Allah ne diyordu hatırlayalım. “RABBİNİZDEN SİZE İNDİRİLENE UYUN, O’NDAN BAŞKA VELİLERE UYMAYIN.” Ne dersiniz bizler bu hatayı yapıyor muyuz, yoksa yapmıyor muyuz? Eğer aramızda Allah dan başka veli edinmeyi meşrulaştırmak adına, Velisi olmayanın velisi şeytandır diyenler varsa, aslında onlar şeytanı veli edinmişler ama farkında olmayanlardır, hatırlatmak isterim. BİR MÜSLÜMANIN GÜVENİLECEK TEK VELİSİ ALLAH BENİM DİYOR. İsteyen Allah a inanır güvenir, isteyen edindikleri velilere. Allah bu yanlışları yapanlara, ortak/şirk koşanlar diyor.

Enam suresi 56. ayette ise, sanırım geçmişte ve günümüzde yapılan çok büyük yanlışa Allah açıklık getiriyor ve bizleri uyarıyor. Allah yapılan bu yanlışı Elçisi aracılığıyla bizlere anlatıyor ve deki kullarıma diyerek konuya açıklık getiriyor. Allah ın Elçisinin şöyle demesini istiyor topluma.  SİZLERİN YAPTIĞI GİBİ, ALLAH İLE ARANIZA EDİNDİĞİNİZ VELİLERİ, DOSTLARI KOYUP, ONLARDAN YARDIM İSTEDİKLERİNİZE BEN KUL OLMAM VE ONLARI ASLA ALLAH İLE ARACI YAPAMAM. ÇÜNKÜ BUNU YAPMAM BANA YASAKLANMIŞTIR DİYOR. Peki, bizler Allah ın bu yasağını dinliyor ve Allah ile aramıza veliler, dostlar, şeyhler efendiler koymuyor muyuz, yoksa bunca ikaz ve uyarıları gördüğümüz halde, aynı yanlışı yapmaya devam mı ediyoruz, ne dersiniz?

Hatırlatmak isterim Allah, Nisa 48. ayetinde, kendisine ortak, şirk koşanları asla bağışlamaz diyor. Bunların dışında kalanları, dilediği kimse için bağışlayacağı bilgisini veriyor. Devamında da, kim Allah a ortak/şirk koşarsa büyük bir günaha girmiş olacağını ve Allah a iftira edeceğini bizlere bildiriyor. Hangimiz böyle bir duruma mahşerde düşmek isteriz?

Kur’an da birçok ayetinde, Allah ın yanında hiç kimseden yardım istenmeyeceği, onları aracı yapılamayacağı, onlara dua edilemeyeceği uyarısı yapılır. ALLAH IN TEK ELİNDE OLAN YETKİLERİNİ EĞER BİZLER, EDİNDİĞİMİZ VELİLERE, ŞEYHLERE VE EFENDİLERE VERİYOR DA, ONLARI ALLAH İLE ARAMIZA ARACI, ŞEFAATÇİ YAPIYOR VE ONLARA ADETA KUL OLUYORSAK, BU YAPILANIN ALLAH A ORTAK KOŞMAK, YANİ ŞİRK KOŞMAK OLDUĞU KUR’AN DA ONLARCA AYETİNDE ANLATILIYOR.

Değerli dostlarım, geçmişte kitap ehlinin yaptığı yanlışları, ne yazık ki günümüzde genel çoğunluk devam ettiriyor. Gelin elimizde Kur’an onu anlayarak, düşünerek ve araştırarak, hiçbir etki altında kalmadan anlamaya çalışalım. Allah Nahl suresi 98. ayetinde, Kur’an ı okumaya başlamadan önce, kovulmuş şeytandan, onun yolunu izleyen insanların batıl ve hurafe sözlerinden sıyrılıp, yalnız Allah a güvenip dayanarak, Allah a sığınarak, Kur’an ı okumamızı emrediyor. Eğer Allah ın bu tavsiyesine uyar ve Kur’an ı hiçbir beşeri batıl bilginin etkisinde olmadan okur ve anlamaya çalışırsak, inanın tüm yanlışlarımızı fark edeceğiz ve Allah ın hak dini olan İslam ı ile de buluşacağız.

DİLERİM BİR GÜN CÜMLEMİZ, ALLAH IN NURU KUR’AN IN IŞIĞI İLE AYDINLANIR VE ALLAH A ŞİRK KOŞMADAN DOĞRU YOLDA YÜRÜYEN, ALLAH IN HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

44
Bilinç ve bilinçaltı konusunu uzmanlar anlatırken, insanların toplam davranışları içinde BİLİNCİN ORANI YÜZDE 5 KEN, BİLİNÇALTININ YÜZDE 95. OLDUĞUNU SÖYLÜYORLAR. Çok ilginç ve düşündürücü değil mi? Bu durumda bizleri çok daha fazla etkileyen, bilinçaltının ne olduğunu doğru anlamamız gerekir. Düşünmeden yaptığımız her şeyin, bilinçaltı tarafından yönlendirildiğini söylüyor bilim adamları. BUNLARDA KÜÇÜKLÜĞÜMÜZDEN BERİ ÖĞRENDİĞİMİZ VE DOĞRU KABUL ETTİĞİMİZ HER ŞEY DİYEBİLİRİZ. Bir eylemi iyi ya da kötü öğrendikten ve bilinçaltımıza kaydettikten sonra, bilinçaltı bu bilgilerle bizlere hükmeder diyebiliriz. Böyle durumlarda çok nadir bilinç devreye girer. TABİ BİLİNCİN DEVREYE GİRMESİNİ, ÖZELLİKLE BİZLERİN İSTEMESİ GEREKİR. Peki BİLİNÇ NE DEMEK burası çok önemli. Bakın bilim adamları bilinci şöyle tarif ediyor. “İNSANIN ÇEVRESİNİ VE KENDİSİNİ TANIMA YETENEĞİ, ŞUUR. TEMEL BİLGİ TEMEL GÖRÜŞ. ALGI VE BİLGİLERİN ZİHİNDE DURU VE AYDINLIK OLARAK İZLENME SÜRECİ.”

Demek ki bilinç de akıl, düşünme devrede. YANİ BİLİNÇLİ İNSAN, BİLGE İNSANDIR DİYEBİLİRİZ. Bir bilge kişi şöyle diyor bilinç için. “BİLİNÇ, GERÇEKTEN VAROLDUĞUMUZUN, TEK GERÇEK KANITIDIR.” “BİLİNÇ, DÜŞÜNCENİN FAALİYETTE BULUNDUĞU VE İLİŞKİLERİN VAR OLDUĞU ALANDIR.” Bilinçaltında ise daha önce kaydedilen alışkanlıklar, bilgiler ve inançlar düşünmeden doğruyu araştırmadan devreye girer. Tabi bilinçaltına yerleştirdiğimiz bilgi, bu durumda çok önem taşıyor.  Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz. Düşünmeden yaptıklarımızda bilinçaltı devrededir, düşünerek yaptıklarımızda ise aklımız, şuurumuz devrededir diyebiliriz. Bilim yani akıldan bir komut gelmiyorsa, bilinçaltı tüm davranışlarımızı yönetir, yönlendirir de diyebiliriz. Bu bilgilerden sonra şunu söyleyebiliriz. ÇOCUKLARIMIZI KÜÇÜK YAŞTA YETİŞTİRİRKEN, ONA DOĞRU BİLGİ YA DA DOĞRU İNANÇ, DİN ÖĞRETMEDİYSEK, ÇOCUĞUMUZUN DOĞRULARLA, HAK OLAN GERÇEK DİN İLE İLERİDE BULUŞMAS ÇOK ZOR OLACAKTIR.

Yine bilim adamlarının ortaya koyduğu bilimsel verilere göre, BİLİNÇALTI ÇOK HIZLI VE SİNİR SİSTEMİYLE ÇALIŞIYORMUŞ. Genelde bütün duygularımız, alışkanlıklarımız ve yaşadığımız her türlü duygusal deneyimler, öğrendiklerimiz bilinçaltı tarafından kaydediliyor. Sizlere bilinçaltımızın özelliği konusunda, çok dikkat çekici bir bilgi vermek istiyorum. BİLİNÇALTININ ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖZELLİĞİ, OLUMSUZ KOMUTLARI YANİ DAHA ÖNCE KAYDA ALDIĞI BİLGİLERİN TERSİNE SÖYLENENLERİ, KABUL ETMEDİĞİNİ, HATTA TAM TERSİNİ ANLADIĞINI BİLİMSEL ÇALIŞMALAR ORTAYA KOYMUŞ. ÖRNEĞİN BİLİNÇALTIMIZ SİGARA İÇMENİN HİÇBİR SAKINCASI OLMADIĞINI, HATTA KEYİF VERİP MUTLULUK VERDİĞİNİ BİLİNÇALTIMIZA KAYDETTİYSE, BİLİNÇALTIMIZ SİGARA İÇME ÖLÜRSÜN KOMUTUNU KABUL ETMEYİP, TAM TERSİNİ YAPTIĞI ORTAYA ÇIKMIŞ. Eğer bilinçaltımızı akılla, şuurlu bir şekilde güçlendirmiyorsak, onun kontrolünden geçirmiyorsak, geçmişte öğrendiklerimizin etkisinden kurtulmamızda mümkün olamayacağı anlaşılıyor. Bilinçaltının bir başka özelliğine gelince. “BİLİNÇALTI, SIRADAN SÖZCÜK VE İFADELERİ DEĞİL, SİZİN GERÇEKTEN DOĞRU OLDUĞUNA İNANDIKLARINIZI KABUL EDER.” Bilinçaltı konusunda, bilim adamları bakın nasıl bir tespit yapıyorlar.

“DUYGULARA SAHİP OLAN VE KONTROL EDEN, ZİHNE HÂKİM OLUR. BU GÜÇ İNSANLARIN ÇOK BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNDA BİLİNÇALTINDADIR. BİLİNÇALTI DUYGULARIN EVİDİR. DUYGULAR ARZULARI YARATIR. BUNLAR GÜÇLÜ ARZULARDIR VE DAVRANIŞLARIMIZI YÖNETİR. YANİ BİLİNÇALTI İDARE GÜCÜNÜ ELİNDE TUTAR. DUYGULARINI KONTROL EDEMEYEN İNSAN, BİLİNÇALTININ KONTROLÜ ALTINDA KALIR. BİLİNÇALTI DUYGULARI ÜRETİR VE SAKLAR.”

“ÇATIŞAN ARZULARIMIZ OLDUĞUNDA, BİLİNÇALTI KAZANIR. YERLEŞİK DİNİ VE AHLAKİ İNANÇLAR, GÜÇLÜ BİLİNÇLİ KARAR VE İSTEKLERİ ENGELLER. BİLİNÇALTI İSTENMEYEN DAVRANIŞLARI SÜRDÜRÜR. GENELLİKLE EN ÇOK ARZU ETTİĞİMİZ ŞEYİ YAPARIZ. DAVRANIŞLARIMIZI BELİRLEYEN BAŞKA BİR ARZUYU YENEN, BASKIN DÜRTÜDÜR. BİLİNÇALTININ DOĞRUYU YANLIŞTAN AYIRT ETME GÜCÜ YOKTUR. SÖYLENEN HER ŞEYİ DOĞRU KABUL EDER.”

Tüm bu bilgilerden sonra sizleri, günümüzde yaşanan İslam ın ne kadar bilinçaltı düşünce ve inançlarımızla yaşadığımız konusunda, düşünmeye davet etmek istiyorum. HATIRLARSIN ALLAH ÖZELLİKLE KALPLERİ OLUP TA ONUNLA DÜŞÜNMEYENLERDEN BAHSEDER. Buna benzer birçok ayette de aslında Allah, bilinçaltımıza seslenerek, nefsimizin duygularımızın etkisinde kalmadan, şuurlu kararlar vermemizi ve bilinçaltına kaydettiğimiz bilgileri gözden geçirerek, duygularımızın esiri olmamamız uyarısını yapar. Kap belki düşünme organı değildir ama kalp duygumuzun merkezi olarak düşünmemizi, beynimizi etkileyen çok önemli bir merkezdir. KUR’AN’I DİKKATLE OKUYUP, AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDE, İNANILMAZ KUR’AN GERÇEKLERİYLE, İŞTE BÖYLE BULUŞABİLİYORUZ. Allah boşuna düşün, aklını kullan ey kulum demiyor. Hatta düşünmeyenleri, pislik içinde bırakacağı uyarısını da yapıyor.

Allah ın apaçık ayetlerini gördüğümüz ve tebliğ aldığımız halde,  bu bilgilerin etkisinde kalmamız gerekirken atalarımızdan, dedelerimizden, babalarımızdan duyduklarımızla İslam ı yaşamamız, bizlerin bilinçaltına yerleşmiş. ALLAH IN AKLINI KULLAN, DÜŞÜN ŞUURLU OL EMRİNİ DE GÖZ ARDI ETTİĞİMİZDEN, NE YAZIK Kİ BİLİNÇALTIMIZA YERLEŞTİRDİĞİMİZ VE DOĞRU KABUL ETTİĞİMİZ YANLIŞ BİLGİLERDEN KURTULAMIYOR VE O YANLIŞ İNANÇLARIMIZIN YERİNE, DOĞRULARINI KOYAMIYORUZ.

Toplumları kendi çıkarları doğrultusunda yönetmek isteyenler, insanlara bilinçaltı operasyonları yaparak, onları adeta robotlaştırılabileceği anlaşılmış. Hatırlarsınız bir insana kırk kere deli deseniz, kendisinden yavaş yavaş şüphelenmeye başlar. BİREYİN YA DA TOPLUMUN BİLİNÇALTINA GELENEK, GÖRENEK, İNANÇ VE ALIŞKANLIKLARINI SÜREKLİ TEKRAR EDİLEN MESAJLAR İLE DEĞİŞTİRMENİN mümkün olacağını bilenler, ne yazık ki toplumun inancını da, istedikleri gibi yönetmeyi başarmışlardır. TOPLUMLARA TELEVİZYON VE MEDYA ARACILIĞI İLE ADETA BİLİNÇALTI OPERASYONLARI YAPILARAK, HALK İSTEDİKLERİ GİBİ YÖNLENDİRİLİYOR AMA TOPLUM BUNUN FARKINDA BİLE DEĞİL.

Bizler eğer bilinçaltımıza depo edip, doğru diye yerleştirdiğimi yanlış bilgi ve inançları temizleme gayretinde bulunmazsak, BİLİNÇALTIMIZIN DA ETKİSİNDEN ASLA KURTULAMAYIZ. BU DURUMDA BİLİNCİMİZ BİZLERE HÜKMETMESİ GEREKİRKEN, BİLİNÇALTIMIZ BİZLERE HÜKMEDER. Kendisine güvenen, bilinçli araştıran ve aklını kullanan bir insan, bilinçaltına hükmederek BİLİNÇALTINDA TEMİZLİK YAPAR yani, buraya yerleşen yanlış bilgi ve inançlardan kurtulabilir ve bilinçaltına doğru bilgileri kaydederek, hem ruhsal hem de fiziksel rahatlama sağlayabilir.

Günümüzde yaşanan İslam ın özünde, toplumun genelini etkileyen, ne yazık ki bilinçaltına yerleşen yanlış bilgilerin etkisi çok büyük. DİLERİM TOPLUM OLARAK BU BİLİNCİN FARKINA VARARAK BİLİNÇALTIMIZA YERLEŞEN YANLIŞ BİLGİ VE İNANÇLARDAN BİR GÜN KURTULUR VE İSLAM’IN ÖZÜNÜ, DOĞRU BİLGİLERİ BİLİNÇALTIMIZA YERLEŞTİRİRİZ. ALLAH IN GERÇEKLERİ İLE BULUŞMAMIZIN, BAŞKA ÇARESİ YOK.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

45
Değerli dostlarım. Ömür bir su gibi akıp gidiyor. Allah a karşı sorumluluklarımızın lütfen farkında olalım. Her an emaneti teslim edip, bu dünyadan göçebiliriz. ONUN İÇİN İMANIMIZI YAŞARKEN TİTİZ DAVRANALIM VE EN GARANTİ KULBA YAPIŞALIM. İNANCIMIZI RİSKE ATMAYA DEĞERMİ? Allah a karşı verdiğimiz, inandık iman ettik sözümüzün gereklerini lütfen yerine getirmek için çaba harcayalım. Ne yazık ki bizler yapmamız gerekenleri yapmadığımız için, bu yanlışlarımızdan faydalanıp, bizleri ALLAH İLE ALDATIYORLAR VE BİZLERDE ONLARIN TUZAĞINA, FARKINDA OLMADAN DÜŞÜYORUZ.

Lütfen unutmayalım, Allah gönderdiği rehber Kur’an ile bizleri imtihan ettiğini söylüyor. Şeytanın temsilcilerinin tuzağına düşmek istemiyorsak, gelin Allah ın sizler için rehber olsun diye gönderdim dediği Kur’an a sarılalım. Doğruluğundan emin olmadığımız aklın ve mantığın kabul etmediği sözlere/hadislere kapılıp ardı sıra gitmeyelim, inanın hesap günü çok ama çok pişman oluruz. Topluma İslam ı anlattığını söyleyen Cüppeli Ahmet ismiyle bilinen kişinin video konuşmasından alıntı yapmak istiyorum sizlere. Bu sözler, yalnız Kur’an ı rehber edinmediğimizde, bizleri din adına nerelere götürdüğüne ve bizlerin din diye nelere inanacağımıza dikkat çekici bir örnek.

“ŞUNU DİYEBİLİRİZ Kİ HADİSLER KUR’AN I İZAH EDER, TEFSİR EDER, BEYAN EDER FETVA VERİLECEĞİ ZAMAN HÜKÜM NEREDEN ÇIKAR,  AYETLE HADİS ÇELİŞSE, HADİSTEN HÜKÜM ALINIR. ÇÜNKÜ HADİSTE VAHİYDİR, KUR’AN DA VAHİYDİR. MEVLA KİTAPTA VAH YETMİŞTİR,  BAZEN AYETLE VAH YETTİĞİNİ SONRA HADİSLE NESH ETMİŞTİR. ONUN İÇİN RESULULLAH BİR ŞEY BUYURDUKTAN SONRA, AYETTE BÖYLE VAR DENMEZ. ÇÜNKÜ RESULULLAH BUYURUYOR, AYETTE VAR DİYEREK KİME ANLATIYORSUN. VAHİY ONA NAZİL OLMUŞ SEN NE ANLATIYORSUN.” CÜPPELİ AHMET.

Aklını zerre kadar kullanan, hatta Kur’an ı hiç okumamış, dini konularda da hiçbir bilgisi olmayan bir insan, bu sözler karşısında irkilir hatta tedirgin olur, böyle bir inançtan korkar. Allah yemin ederek anlayalım diye Kur’an ı kolaylaştırdığını söyleyecek, ama birileri çıkacak Kur’an ı herkes anlayamaz, Allah ın Resulü Kur’an ı en doğru anlamış ve hadisleri ile açıklamış diyecek ve bizler buna inanacağız, öylemi?  İlginç olan, Allah önce Kur’an da vahyettiği ayetin hükmünü, hadisle yani sözlü olarak Elçisine hükmünün  kaldırdığının söylenmesi. Akıl devreden çıkınca işte böyle sözlere, düşüncelere inanılabiliyor. Vahiy Kur’an da duruyor ama hadis onun hükmünü kaldırıyor öylemi? ALLAH AKIL FİKİR VERSİN.

Allah Kur’an ı biz açıkladık diyor ve Kur’an ı da biz koruyoruz diyerek, en sağlam bilginin Kur’an olduğunu, yalnız onun ipine sarılmamız gerektiğini de Kur’an da bildiriyor. Ama birisi çıkıyor, doğruluğundan emin olamayacağımız, hatta birbiriyle çelişen rivayet edilen hadislerin, tıpkı Kur’an gibi vahiy olduğunu söylüyor. Yetmiyor bu hadisler ayetleri açıklıyor, gerekirse hadisler ayetlerin hükmünü kaldırıyor yani nesh ediyor diyerek, toplumu emin olamayacağı sözlere yönlendiriyor.  ADETA DİPSİZ BİR KUYU, ALLAH A VE KİTABINA ŞİRK BATAĞI.

Kur’an ı önce ezberleten, daha sonra ezberleyenlerin savaşlarda ölmeye başlamasıyla birlikte, yazdıran kayda aldıran Allah ın Resulü, acaba Kur’an ı açıkladığına inandıkları rivayet hadisleri neden Allah ın Resulü Kur’an ile birlikte yazdırmamış? Madem rivayet hadisler ayetleri açıklıyor. SORMAK İSTERİM HADİSLERİ NAKLEDERKEN BU DURUMDA, NEDEN RİVAYET KELİMESİ KULLANILIYOR DA, DİREK ALLAH IN RESULÜ ŞÖYLE BİLDİRİYOR, AÇIKLIYOR DENMİYOR? Hâşâ Peygamberimiz görevini eksik mi yaptı da, yüzlerce yıl sonra birilerinin aklına geldi kayda aldırdı ve böylece bizlerin imanını mı kurtardı ve onlardan mı naklediliyor bu hadisler. NE DEDİĞİMİZİN FARKINDA MIYIZ? Böyle dediğimizde ise nereden biliyorsun yazdırmadığını, hadisleri daha önce yasaklamış, çünkü ayetlerle karışma tehlikesi varmış, daha sonra yazdırmış dediklerini duyarsınız. MADEM RİVAYET EDİLEN HADİSLERDE VAHİY, NEDEN KARIŞSIN? SÖYLEDİKLERİ DOĞRU İSE HATTA KESİNLİKLE KUR’AN GİBİ HEMEN YAZILMASI GEREKMEZ Mİ? Çünkü hadislerin ayetleri açıkladığını, tefsir ettiğini söylüyorlar. HAŞA ALLAH KULLARINA ANLATAMIYOR MU?

Lütfen kendimizi kandırmayalım, inanın çok ama çok pişman olanların safında oluruz. Cüppelinin mantığı ve inancına göre, AYETLE HADİS ÇELİŞSE, HADİSTEN HÜKÜM ALINIR DİYOR. AKLI OLAN ŞUNU SÖYLER. AYETLE HADİS ÇELİŞİYORSA, HADİS BATIL VE HURAFEDİR DEMEKTİR. ONUN İÇİN ALLAH AKLINI KULLANMAYANI, PİSLİK İÇİNDE BIRAKIRIM DİYOR. Böyle bir inançtan Rabbim beni ve cümlemizi korusun.  İşin kolayı bulunmuş, ayette Allah katından, hadiste Allah katından dır diyerek, Kur’an ın bahsetmediği binlerce rivayet, din diye işte böyle kabul ettiriliyor topluma. BUNA İNANAN BİR MÜSLÜMAN, ŞUNADA İNANMIŞ OLUYOR HATIRLATIRIM. ALLAH ÖNCE HÜKMÜNÜ GÖNDERİYOR KUR’AN DA AMA DAHA SONRA FİKRİNİ DEĞİŞTİRİYOR, ONU NESH EDİYOR, KUR’AN DA DEĞİLDE SÖZLÜ OLARAK RESULÜNE BİLDİRİYOR. HATIRLATMAK İSTERİM KUR’AN İÇİNDE ASLA HÜKMÜ KALKMIŞ, NESH EDİLMİŞ AYET YOKTUR. KUR’AN NESİHTEN BAHSEDER AMA KUR’AN İÇİNDE DEĞİL, DAHA ÖNCE GÖNDERİLEN KİTAPLAR ARASINDA NESHİN OLDUĞU BİLDİRİLİR.

Sizce Allah önce Kur’an da hükmedip, hükmünü değiştirmek istediğinde, Kur’an dışından vahiyle değiştirir mi? BU YÖNTEM BİZLERİN KAFASINI KARIŞTIRMAZ MI? TOPLUM ARASINDA KARMAŞA YARATMAZ MI? ELBETTE YARATIR. BÖYLE BİR ŞEY YAPMADIĞINI, KUR’AN I DİKKATLE OKUYAN VE AYETLER ÜZERİNDE DÜŞÜNEN HER MÜSLÜMAN FARK EDECEKTİR. LÜTFEN ALLAH A KULAK VERELİM, RİVAYETLERE DEĞİL.

Ayette hadiste Allah vahyidir diyenler, Ayetle hadis çeliştiğinde hadisi doğru kabul eder, onun hükmünü kabul ederiz dediklerinde, ALLAH GELECEĞİ GÖREMEDİĞİ İÇİN, OLAYLAR YAŞANDIKÇA HÜKMÜNÜ DEĞİŞTİRİYOR demiş olduklarının, lütfen farkına varmalıdırlar. Allah geleceği ve olacakları bilir, hükmünü de ona göre verir. Geçmiş toplumlarda verdiği bazı hükümlerini değiştirme nedenlerinin bir kısmını Allah açıklar Kur’an da, bir kısmı hakkında ise detaylı bilgi vermez. Nedenini Allah bilir, bizler doğru değerlendiremeye biliriz.  Allah en emin en doğru bilginin, Kur’an olduğunu söyler ve kaynağından emin olamadığınız sözlerin, bilgininde ardına düşmeyin diye uyarır.

Değerli kardeşlerime hatırlatmak isterim, rivayet edilen tüm hadisler, Peygamberimizin vefatından yaklaşık 200 yıl sonra kayda alınıp yazılmaya başlanmıştır. YANİ BU HADİSLER ALLAH IN RESULÜNDEN BİZLERE NAKLEDİLMİŞ DEĞİLDİR, ONUN KONTROLÜNDENDE GEÇMEMİŞTİR. O günlerde bile toplanan hadis sayısının 500 civarında olduğu rivayet edilir. Onun içindir ki hadislerden bahsedilirken söze, BİR RİVAYETE GÖRE DİYE BAŞLANIR VE HADİSLER İKİNCİ, ÜÇÜNCÜ ŞAHIŞLARIN NAKLİDİR. Sizce böyle bir bilgiyi, Allah ın vahyi kabul edip, Kur’an ile Eş tutabilir miyiz? O günlerde toplanan hadislerin sayısını hatırlayın, birde günümüzde, dinde sakın bölünmeyin emrine inat mezheplere bölünen ve onların kabul ettiği rivayet hadisleri bir araştırın bakalım, sayılarının milyonu bulduğunu göreceksiniz. BU BİLGİLERİ VAHİY DİYE KABUL EDEN, ALLAH A ASLA HESAP VEREMEZ HATIRLATIRIM.

Mezhepleri lütfen araştırınız. Her mezhebin doğru kabul ettiği rivayet hadisler farklıdır. Bazılarına inananlar kâfirlikle suçlanır. Onun içindir ki mezhepler birbirine düşmandır. Kütübi siteyi bir araştırın, Hadislerin içinde bir birine ters düşen ve Peygamberimize atfedilen öyle hadisler vardır ki, insanlar bunlara vahiy gözüyle bakarsa, ne yapacağını bilmez bir durumda kalır. Sizce Allah kullarına böyle bir yöntemle İslam ı yaşamasına izin verir mi? Karar sizin, İmtihan sizin imtihanınız.

Lütfen İslam ı cemaat, tarikat ya da mezheplerin öğretilerinden uzak, önce Kur’an ı anlayarak ve üzerinde düşünerek anlamaya ve yaşamaya çalışalım. Daha sonra taşların yerine oturduğunu ve gerçeklerle buluştuğumuzu göreceksiniz. Çünkü günümüz İslam toplumunda, bazı kişiler ortaya çıkıp, insanların inançlarını kendi çıkarları doğrultusunda yönetmeye çalışıyorlar. ALLAH IN HUZURUNDA MAHCUP OLMAK İSTEMEYEN, YALNIZ VE YALNIZ ALLAH IN İPİNE SARILIR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

46
Allah Adiyat suresi 6. ayetinde, çok dikkat çekici bir uyarıda bulunuyor bizlere ve bakın ne diyor.

Adiyat 6:  İNSAN, RABBİNE KARŞI ÇOK NANKÖRDÜR. (Bayraktar Bayraklı meali)

Sizce Allah bu sözleri ile ne demek istiyor olabilir? Çünkü bu ayet bizler için uyarı ve ikaz konumundadır. Bir insanın, kendisini yaratmış Rabbine karşı nasıl olurda nankör olur. Burası gerçekten çok önemli, onun için bu uyarıları dikkatle araştırmalı ve Allah a karşı nankörlük yapmamak için, elimizden geleni yapmalıyız.

İsterseniz önce biz insanların özelliklerinden bahsedelim ama Kur’an ı rehber alarak elbette.  Hatırlatmak isterim Allah bizleri bu dünyada, imtihan için yarattığını söylüyor. Onun içinde bu dünyada bizlere akıl, muhakeme gücü verip özgür bıraktığını da bildiriyor. Çünkü imtihan olmanın olmazsa olmazı, aklın olmasının yanında, bu aklı özgürse kullanması gerekir.  Allah yarattığı bizlerle birlikte yaşayan canlıların en üstün olanının, insan olduğunu söyler.

Allah akıl ve özgür irade vermiş ama yarattığı biz kullarına birde kendi içimizde adeta aklımıza genellikle muhalefet eden bir NEFİS vermiş.  Eğer bizler O nefsi akılla kontrol altına almazsak, özgür iradenin hiçbir değeri kalmıyor, işe yaramıyor. ÇÜNKÜ NEFİS AKLA GALİP GELİRSE, AKLIN ÖNÜNE GEÇİYOR. Allah aslında bizleri kendi kendimizle imtihan ediyor. Kur’an biz insanın özelliklerinden bahsederken, TARTIŞMAYA MEYİLLİDİR, ACELECİ TABİATTA YARATILMIŞTIR, İNSAN ZAYIF YARATILMIŞTIR, diyerek bizlerin eksikliklerimizi bildirmiş ve bizlere rehber olsun diye gönderdiği kitapları da kolaylaştırarak, doğruyu bulmamızı sağlamıştır. Bizler bu özelliklerimizi iyi anlayıp, hata yapmamak için çaba harcamalıyız, yoksa yanılmamız hata yapmamız kaçınılmaz olacaktır.

Bizler Kur’an ı referans almak yerine, rivayet ve sanı inançları izlediğimizden, Allah ın özellikle kolaylaştırdığı dini, ellerimizle zorlaştırdığımız için, yaradılışımızın özünden çok rahatlıkla sapıyor ve böylece HAKTAN UZAKLAŞIP BATILA YÖNELEBİLİYORUZ. Allah ın Kur’an da yaptığı ikaz ve uyarılarından habersiz olmamız, bizlerin büyük hatalar yapmamıza neden oluyor ve bizler farkında olmadan, ALLAH’A KARŞI NANKÖRLÜK YAPIYORUZ. Allah yemin ederek Kur’an ı kolaylaştırdığını söylediği halde, bizler kolayda ne kadar kolay diyerek, ALLAH IN DİNİNİ İLAVELERLE ZORLAŞTIRIYORSAK, ALLAH A KARŞI NANKÖRLÜK YAPIYORUZ DEMEKTİR.

Nankör kelime anlamı olarak, iyilikten anlamaz, iyilikbilmez, değer bilmez anlamındadır.  Aslında nankör insan bencildir, yalnız kendisini düşünür çıkarlarını ön planda tutar, kolayına geleni yapar. Bunun kaynağı da düşünmeden, araştırmadan öfke ve nefretle hareket etmenin sonucudur. ÖZET OLARAK KISACA SÖYLEMEK GEREKİRSE, NANKÖRLÜK ŞÜKRÜN KARŞITI ANLAMINDADIR DİYEBİLİRİZ. Bazı anne ve babalar evladının kendilerine nankörlük yaptığını söyler. Çünkü anne baba evladına her şeyi vermek için çaba gösterir ve anne babada evladından en azından büyüdüğünde bir saygı bekler. Bizler sizce Allah a, gereken saygıyı gösteriyor muyuz, yoksa hepsi lafta kalıyor da, nankörlük mü yapıyoruz?

Allah da Kur’an da ve gönderdiği tüm kitaplarında, geçmiş toplumların yaptığı yanlışlardan örnekler vererek bizleri uyarıyor ve bizlerin özelliklerimiz gereği nefsimizi eğitmediğimiz için, aklımızı da kullanmadığımızdan, Allah ın bizleri özene bezene yaratıp, bu dünyada her canlıdan üstün yarattığı gerçeğini görmeden, Allah a karşı nankörlük yaparak, onun istediği kullar ne yazık ki olamıyoruz. YANİ BİZ İNSANLAR, ALLAH IN BİZLERE VERDİĞİ DEĞERİN KARŞILIĞINI BİZLER, ALLAH A VERMEDİĞİMİZ İÇİNDİR Kİ, ALLAH A NANKÖRLÜK YAPMIŞ OLUYORUZ.

İsterseniz yaptığımız nankörlüklerimizden bazı örnekler verelim. Allah şefaat tümden bana aittir, hiçbir şefaatin fayda etmediği o günden sakının diyor ama bizler hala bu uyarıları göz ardı edip, kendimize Allah ın yanında şefaatçiler edinmekten çekinmiyoruz. Bu tavrımız nankörlük değil de nedir sizce. Allah sakınacağınız, yardım isteyeceğiniz tek güç benim diyor, bizlerse bunun tam tersine inanıyoruz.

Allah ben hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, hüküm verenlerin en hayırlısı benim, yalnız Kur’an ın ipine sarılın ve sakın emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin, çünkü sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim dediği halde, bizler ne diyoruz hatırlayalım. Ne yani Allah Resulünü Postacı olarak mı gönderdi, onunda dinde hüküm koyma yetkisi vardır, onun rivayet hadisleri de ayet hükmündedir. Hadisler olmasaydı Kur’an ı anlayamazdık, Kur’an kapalı kalırdı diyorsak, BİZLER ALLAH A VE ONUN KİTABINA KARŞI NANKÖRLÜK YAPIYORUZ DEMEKTİR. Her namaz kılarken Allah a bir söz veriyoruz birçok kez ve diyoruz ki, YALLIZ SANA KULLUK EDERİZ YALNIZ SENDEN YARDIM DİLERİZ. Peki Allah a verdiğimiz bu sözü tutuyor ve yalnız Allah dan mı şefaat/yardım istiyoruz? Tüm bu yanlışlarımız bizlerin, Allah a karşı nankörlüklerimizdir ama farkında bile değiliz.

Verecek o kadar çok yaptığımız yanlış örneklerimiz var ki, doğrusu Kur’an dan uzak oluşumuz, atalarımızın inancını takip etmemiz bizleri, Allah a karşı nankörlerin safında olmaya her gün biraz daha fazla yaklaştırıyor.  Kur’an da biz kulların, Allah a nankörlüğümüze çok güzel bir örneğini daha sizlere hatırlatmak istiyorum. Bakın Allah biz iman ettiğini söyleyenlere, nasıl iman ettiğimiz konusunda uyarıyor. Lütfen üzerinde dikkatle düşünelim.

Yusuf 106: ONLARIN ÇOĞU ANCAK ORTAK KOŞARAK ALLAH’A İMAN EDERLER. (Mehmet Okuyan meali)

Bu ayet ve bizlere yapılan uyarı, aslında iman ettiğini söyleyenlerin nasıl bir durumda olduğumuzun, şirkin iman edenlerin içinde adeta gizlenmiş, pusuya yatmış bir şeytanın bekçisi olduğu gerçeğini bizlere bildiriyor.

Değerli kardeşlerim, lütfen imanımızı Kur’an ile gözden geçirelim, yoksa Allah a karşı yapacağımız nankörlüklerimizin farkına varamayız ve gerçek iman edenler den olduğumuzu zannedip, şirk batağına batanların arasında yer alırız. DİLERİM TÜM GERÇEKLERİN FARKINDA OLAN VE ALLAH A KARŞI NANKÖRLÜK YAPMADAN, ŞİRKTEN UZAK, ALLAH IN SEVGİLİ KULLARI ARASINDA OLURUZ İNŞALLAH.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

47
Bu makalemde sizleri, günümüzde çok konuşulan, konu hakkında çok fazla bilgi sahibi olmadığı için, toplumun kafasının karıştığı ŞERİAT konusu üzerinde düşünmeye davet etmek istiyorum. Lütfen unutmayalım İslam hukuku, Allah ın şeriatı yalnız Kur’an dır. Onun için Allah, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim hükmünü vermiştir. Kur’an ın bahsetmediği şeriat batıldır, hurafedir. Bakın bu konuyla ilgili, Allah Elçisine ayetinde ne diyor.

“SONRA SANA DA EMRİMİZDEN BİR ŞERİAT/ YASA/KANUN BELİRLEDİK, ARTIK ONA UY, BİLMEYENLERİN ARZULARINA UYMA!” (Casiye 18)

“SANA DA, DAHA ÖNCEKİ KİTABI DOĞRULAMAK VE ONU KORUMAK ÜZERE HAK OLARAK KİTAB’I (KUR’AN’I) GÖNDERDİK. ARTIK ARALARINDA ALLAH’IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET; SANA GELEN GERÇEĞİ BIRAKIP DA ONLARIN ARZULARINA UYMA.  HER BİRİNİZE BİR ŞERÎAT VE BİR YOL BELİRLEDİK……. “(Maide 48)

Bu ayetlerden de çok açık anlaşıldığı gibi, ALLAH ELÇİSİNE DİN ADINA SANA ŞERİATI BİZ BELİRLEDİK, din adına yasayı, kanunu biz Kur’an da koyduk, O ŞERİATA UY, sakın kendi nefislerinde yarattıkları şeriata, din adına koydukları yasalara uyma diye Allah Elçisini uyarıyor. Bu uyarıyı ve ikazı alan Allah ın Resulü, kendiside Kur’an ın dışından şeriat kanunları koyar mı? Aklı olan Kur’an ile buluşan, tüm gerçeklerin farkında olacaktır. DEMEK Kİ ALLAH IN ELÇİSİNİN UYDUĞU ŞERİAT-KANUNLAR, KUR’AN IN KOYDUĞU ŞERİAT OLDUĞUNU ÇOK AÇIK ANLIYORUZ. Devleti yönetenler, çağın gerekleri doğrultusunda, toplumun huzuru ve mutluluğu için farklı kanunlar çıkartır. Bu kanunlar zamanı geldiğinde değiştirilebilir. Bu kanunlarla lütfen Allah ın şeriatını, dinini karıştırmayalım, çünkü Allah ın kanunu değişmez. Allah geleceği bildiği için, kullarının yaşam şekline çok fazla müdahale etmemiş, bazı konularda uyarılarda bulunmuştur. ALLAH IN ŞERİATI KUR’AN DA EMREDİLEN ŞERİATTIR VE BİZLERİ DİN ADINA İLGİLENDİREN KONULAR OLDUĞU GİBİ, DEVLETİ YÖNETENLERİN ÖZÜNDE UYMASI GEREKEN KURALLARDIR.

Peki, günümüzde bazı Müslümanların ağızlarından düşürmediği şeriat ile Allah ın emrettiği ve Kur’an da bahsedilen şeriat aynımı? Elbette hayır.  Çünkü günümüzde şeriatla yönetildiğini iddia eden ülkelerin şeriatı,  ALLAH IN KANUNLARI DEĞİL, RİVAYET VE SANI SÖZLERİN, MEZHEPLERİN FIKIH İNANCININ, YANİ İNSANLARIN YARATTIĞI VE ŞEKİLLENDİRDİĞİ ŞERİATTIR. Hatta Taliban kadınların spor yarışmalarına girmesini yasakladı ve İslam buna izin vermez dedi. İzin vermeyen Allah n İslam ı değil, kendi nefislerinde yarattıkları ve adına İslam dedikleri inanç onlara izin vermiyor. ONUN İÇİNDE BU ŞERİAT, KENDİLERİNİN YARATTIKLARI İSLAM, İNSANLARIN YAPISINA, KAREKTERİNE VE RUHUNA UYMUYOR. ALLAH YARATTIĞI KULUNUN ÖZELLİKLERİNE GÖRE, KOLAYLAŞTIRILMIŞ BİR ŞERİATI, İSLAM I BİZLERE SEÇMİŞ VE KUR’AN DA BU ŞERİATIMA UYUN EMRİNİ VERMİŞTİR.

GÜNÜMÜZDE YAŞANAN ŞERİAT, ALLAH IN ŞERİATIDIR DİYE, ALLAH A VE RESULÜNE İFTİRA ATARAK YAŞANAN ŞERİATTIR. ONUN İÇİNDİR Kİ MÜSLÜMAN TOPLUMLARIN ÇOĞU, BU ŞERİATTAN MEMNUN OLMADIKLARI İÇİN, O ÜLKELERDEN KAÇIYORLAR. İLGİNÇ OLAN İSE, MÜSLÜMAN OLMAYAN TOPLUMLARA SIĞINIYORLAR. Eğer Allah ın koyduğu bir şeriat/kanun ve kurallar olsaydı, böylemi olurdu? Elbette hayır. Günümüzde şeriatla yönetildiğini iddia ettikleri ülkelerin kanunları, Peygamberimizin hadisleridir diye iddia ettikleri sözlerin, rivayet ve sanı bilgilerin yarattığı şeriattır ki, BUNLARIN ALLAH IN ŞERİATI İLE ASLA BİR İLGİSİ YOKTUR.

Kur’an ı anlayarak ve düşünerek okuyan bir Müslüman, İslam dininde kanun koyucu, şeriat belirleyici yalnız Allah olduğunu onlarca ayetinden görür ve tebliğ alır. Çünkü Allah Elçisine, sana indirdiğim şeriatla, kanunlarla kullarıma hükmet emrini vermiş ve Allah hükmüne hiç kimseyi ortak etmeyeceğini açıkça bildirmiştir. LÜTFEN ALLAH IN ŞERİATINI, KUR’AN DAN DİKKATLE OKUYARAK ÖĞRENİNİZ. NE DEMEK İSTEDİĞİMİ, İŞTE O ZAMAN ANLAYACAKSINIZ.  Bakın İsra 77.ve fetih 23. ayetlerinde Allah ne diyor Elçisine.

“SENDEN ÖNCE GÖNDERDİĞİMİZ RESULLER HAKKINDAKİ, ALLAH IN SÜNNETİ,  KANUNU DA BUDUR. BİZİM KANUNUMUZDA, HİÇBİR DEĞİŞİKLİK BULAMAZSIN.” İsra 77

“ALLAH’IN ÖTEDEN BERİ İŞLEYİP DURAN SÜNNETİ/KANUNU BUDUR. ALLAH’IN SÜNNETİNDE/KANUNUNDA ASLA BİR DEĞİŞİKLİK BULAMAZSIN.” Fetih 23

Allah İslam şeriatında, sünnetinde, kanunlarında asla değişiklik yapmadığını, daha önce görev verdiği Resullere ne gönderdiyse, sana da özünde aynı İslam ı şeriatı, sünneti gönderdim diyor. Ama bizlerin Kur’an ile bağımızı kestikleri için, MEZHEPLERİN VE RİVAYETLERİN ŞEKİLLENDİRDİĞİ ŞERİATI, SÜNNETİ ALLAH IN ŞERİATI, SÜNNETİ ZANNEDİYORUZ. İSLAM DİNİNDE TEK BİR SÜNNET, ŞERİAT VARDIR ODA KUR’AN DA EMREDİLEN ALLAH IN SÜNNETİ, ŞERİATIDIR. ONUN İÇİNDİR Kİ PEYGAMBERİMİZ YALNIZ ALLAH IN SÜNNETİNE VE ŞERİATINA UYMUŞ, ÜMMETİNE ALLAH IN SÜNNETİNİ VE ŞERİATINI TEBLİĞ ETMİŞTİR. Ama bizler ne yazık ki kendimize, ALLAH IN ŞERİATINI YETERLİ GÖRMEDİĞİMİZ İÇİN, mezheplerin rivayetlerin etkisinde beşeri sünnetler, şeriatlar ediniyoruz. lütfen bu gerçeği Kur’an dan araştıralım ki, bizlere kurulan  BEŞERİ ŞERİAT, SÜNNET TUZAĞINA DÜŞMEYELİM. HUZUR BULMAK İSTİYORSAK, SAHTE İSLAM I DEĞİL, ALLAH N İSLAMINI YAŞAYALIM.

Allah ın şeriatını, yani kanunlarını Kur’an da ikiye ayırabiliriz. Birincisi her Müslüman ın bizzat kendisinin uyması gereken kanun ve kurallar ki, bunların hiç birisinin yaşanması adına, hiç kimse bir başka kişiye zorlama yapamaz. ÇÜNKÜ HER MÜSLÜMAN, ALLAH IN BİZZAT KİŞİNİN ÖZGÜR İRADESİ İLE YAŞAMASI GEREKEN KANUNLARIYLA, BİZLERİ İMTİHAN EDİYOR. Zorla imtihan olur mu? Detayını çok fazla vermek istemiyorum ama birkaç tanesini sayalım. Allah a karşı ibadetlerimiz, bunu SALÂT başlığı altında toplayabiliriz. Yani Allah a karşı saygımızı belirtmek adına namaz kılmak, yalnız ona kulluk edip, yalnız ondan yardım istemek. İhtiyaç sahiplerine mal ve mülkümüzden paylaşmak, onlara yardım/infak etmek ve toplum içinde Müslümanların bir birine destek olması diye, kısaca sayabiliriz. 

Bunların dışında da Kur’an ın bahsettiği ve dikkatimizi çektiği, tek başımıza özgür irademizle yapmamızı Allah ın istediği tüm konuları da unutmayalım. ALLAH IN EMRETTİĞİ VE KİŞİSEL OLARAK YAPMAMIZI İSTEDİĞİ KONULARI YERİNE GETİRMEDİĞİMİZDE, BU DÜNYADA HİÇ KİMSE NEDEN YAPMADIN DİYE CEZALANDIRAMAZ. CEZAYI VE MÜKÂFATI VEREN YALNIZ ALLAH TIR. LÜTFEN BUNU UNUTMAYALIM. ÇÜNÜ İMTİHANINDA HİÇ KİMSE ZORLANAMAZ. Bu kanun ve kurallara, yani Allah ın şeriatına uyduğumuz takdirde, hem kişisel olarak bizlerin daha mutlu, huzurlu yaşamamızı sağlayacağı gibi, toplum olarak da adaletli ve eşit yaşamamızı sağlayacaktır. ALLAH BAKARA 256. AYETİNDE ŞÖYLE BUYURUYOR. “DİNDE ZORLAMA YOKTUR. ARTIK DOĞRU, YANLIŞTAN AYRILMIŞTIR.” Buda çok açık şunu anlatıyor bizlere. Hiç kimseyi imtihanı gereği, din adına zorlayamazsınız. Aklını Kur’an ile kullanan Allah ın kulu, doğru ile yanlışın birçok örneklerle anlatıldığı Kur’an da, yani Allah ın şeriatında gerçekleri görecektir. Yanlıştan doğruyu ayıran, huzuru ve mutluluğu bulacaktır.

Bunca açık ayetlerden sonra, Allah ın şeriatına kendi nefislerimizce, atalarımızın inançlarını ilave ederde bunlarda Allah ın şeriatı dersek, Allah ın hükmüne ortak olmuş ve hâşâ sanki doğru ve eğriyi hakla batılı Allah, tam açıklamamış ve Kur’an da bildirmemiş gibi, kendimizce ilaveler yaparak ALLAH IN ŞERİATINA KARŞI, BEŞERİ ŞERİAT YARATMIŞ OLURUZ. BUDA AÇIKÇA ŞİRKTİR. ALLAH IN DİNİNE ORTAK OLMA ÇABASIDIR. NE YAZIK Kİ GÜNÜMÜZDE ŞERİAT KELİMESİNDEN MÜSLÜMANLAR KORKUYOR VE ADETA YARATILAN BEŞERİ ŞERİATTAN KAÇIYORLAR. ALLAH ŞERİATINI KUR’AN İLE GÖNDERMİŞ VE KUR’AN İLE SINIRLARINI ÇİZMİŞTİR. ÇÜNKÜ ALLAH IN ŞERİATI, ALLAH IN YEMİNLE SÖYLEDİĞİ GİBİ, KOLAYLAŞTIRILMIŞTIR. Kur’an ın bahsettiği ikinci şeriat konusuna gelince. Bu kanun ve hükümlerde, halkın yetki verdiği ve seçtiği devlet yöneticilerini ilgilendiriyor. Allah onlara da seslenerek ne diyordu hatırlayalım.

“ALLAH SİZE, MUTLAKA EMANETLERİ EHİL OLANLARA VERMENİZİ VE İNSANLAR ARASINDA HÜKMETTİĞİNİZ ZAMAN ADALETLE HÜKMETMENİZİ EMREDER. ALLAH SİZE NE KADAR GÜZEL ÖĞÜTLER VERİYOR! ŞÜPHESİZ ALLAH, HER ŞEYİ İŞİTENDİR; HER ŞEYİ GÖRENDİR.” Nisa 58

Demek ki bizler önce, işin ehli insanları yönetici olarak seçeceğiz ve onlarda bizleri adaletle, hakkın kanunları ile yönetecek, BEŞERİN YARATTIĞI MEZHEPLERİN ŞERİATI İLE DEĞİL. İşte Allah ın şeriatının toplum yönetiminde olmazsa olmaz emri, kanunu.  Devleti yönetenler, Allah ın şeriatında hükmettiği gibi toplum, İslam ı yaşarken baskı yapmadan, imtihanlarına karışmadan, onların özgürce imtihanlarını yaşamaları için zemin hazırlanması da, şeriatın görevidir. Maide 8. ayetinde Allah Müslümanları bakın nasıl uyarıyor. “EY İMAN EDENLER! ALLAH İÇİN HAKKI AYAKTA TUTAN, ADALETLE ŞAHİTLİK EDEN KİMSELER OLUNUZ. BİR TOPLULUĞA DUYDUĞUNUZ KİN, SİZİ ÂDİL DAVRANMAMAYA İTMESİN” Demek ki Allah ın şeriatında, karşımızda kim olursa olsun, adaletli davranmak var. Bugün şeriatla yönetildiğini iddia edenler, sizce Allah ın kanunlarına/şeriatına uyuyorlar mı?

Örneğin Allah, toplu yaşamın kuralları arasında, zinayı yasaklamıştır. Bunun nedenide toplumun huzurunu sağlamak adınadır. Eğer bizleri yönetenler Allah ın bu hükmünü görmezden geliyorlarsa, o toplumda huzur ve aile birliği olmayacaktır. Toplumu ilgilendiren kurallar, toplumun huzuru içindir ve herkezin sorumluluğundadır. Yerine getirilmediğinde de cezası vardır. Yine Allah ın şeriatında kişi ve devleti yönetenlere dikkat çekici bir uyarıda, Araf 181. ayetinde bakın ne diyor. “YARATTIKLARIMIZDAN, HAKKA SARILARAK DOĞRU YOLU GÖSTEREN VE HAK İLE ADALETİ GERÇEKLEŞTİREN BİR TOPLULUK VARDIR.” İşte Allah ın şeriatı bunları emrediyor. Allah ın emrettiği gibi ayrım yapmadan sizden, bizden demeden adaleti ayakta tutarak hakkın/Allah ın kanunları ile yaşamak. Ama bizler Allah ın kanunlarını, şeriatını yeterli görmediğimiz için, MEZHEPLERİN KENDİ ŞERİATINI YARATARAK, BUNLAR ALLAH IN VE RESULÜNÜN ŞERİATI DİYEREK, HEM ALLAH A HEMDE RESULÜNE İFTİRA ATMAKTAN KORKMUYORUZ. Elbette yaptıklarımızın sonucunu da görüyoruz. Acı, mutsuzluk, adaletsizlik, İslam toplumundan eksik olmuyor. Allah Müslüman olmayan toplumlara bile iyi davranmamızı, onlara kötülük yapmamızı emretmez, tam tersine iyilikle, adaletle karşılık verin der,

“ALLAH SİZİNLE DİN UĞRUNDA SAVAŞMAYAN VE SİZİ YURTLARINIZDAN ÇIKARMAYANLARA İYİLİK YAPMANIZI VE ONLARA ADİL DAVRANMANIZI YASAKLAMAZ. ŞÜPHESİZ Kİ ALLAH ADİL DAVRANANLARI SEVER.” Mümtehine 8

Bu ayetlere benzer birçok ayet vardır ki, Allah ın şeriatı herkesin adaletle ve huzur içinde yaşamayı arzu ettiği bir şeriattır ama ne yazık ki dünya üzerinde böyle bir şeriat yaşanmıyor. LÜTFEN İSLAM IN ŞERİATI DİYE ÖNE SÜRDÜKLERİ, BEŞERİ ŞERİATLARIN TUZAĞINA DÜŞMEYELİM. KUR’AN I DİKKATLE ANLADIĞIMIZ DİLDEN OKUYALIM VE ALLAH IN ŞERİATINI ÖĞRENELİM. DİLERİM BİR GÜN, KUR’AN DA BAHSEDİLEN ALLAH IN ADALETLİ, HUZUR VEREN ŞERİATI FARK EDİLİR VE YAŞANIR.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

48
Bizler Kur’an dan uzak, kendimize öyle bir din yarattık ki, bu yanlış inançla eğer Allah ın huzuruna gidersek, inanın hesabını veremeyenlerin safında buluruz kendimizi. İslam toplumunda Kur’an ne yazık ki devre dışı kaldı. DAHA AÇIKÇASI KUR’AN IN İSLAM DİNİNDE ADI KALDI, ama Kur’an yani Allah ın vahyi anlaşılmayan, açıklanmamış herkesin anlayamayacağı bir kitap ilan edilip, Kur’an asıldır ama diyerek, bakın Allah ın kitabına karşı nasıl bir tavır aldık ve Yüce Rabbimizin dinine nasıl bir gözle bakarak, paralel dinler yarattık.

“KUR’AN ASILDIR, SÜNNET USUL. USUL OLMADAN VÜSUL OLMAZ. HZ. PEYGAMBERİ DEVRE DIŞI BIRAKAN, KENDİNİ ONUN YERİNE YERLEŞTİRİR. SONUÇ SAHTE DİNDİR.”

İsterseniz günümüz İslam anlayışının, bu düşünce ve inançtan yola çıkarak, farkında bile olmadıkları şirkin batağına, nasıl battıklarını anlamaya çalışalım. Kur’an asıl olandır diyorlar ama O asıl olan Kur’an ın, Peygamberimizin sünneti onun USULÜ olmadan anlaşılamayacağı iddia ediliyor. ASIL OLAN ALLAH KATINDAN GELİYORSA, NASIL OLURDA BEŞERİ BİR AÇIKLAMAYA, USULE MUHTAÇ OLUR KUR’AN. BU DÜŞÜNCE VE İNANÇ, RİVAYET EDİLEN HADİSLER OLMADAN KUR’AN IN BİR ANLAMI OLMAZ, DEME CESARETİNİ GÖSTERİYOR. Allah bu zihniyete akıl fikir versin. Peki, buradaki USUL kelimesinin anlamı nedir? Usul kelimesi bir amaca erişmek için, izlenen düzenli yol, yöntem anlamındadır. Hani deriz ya, bir işi usulüne göre yapacaksın diye.

Sizce Allah Kur’an ı usulüne göre, detaylı ve açık bir anlatımla göndermemiş olabilir mi? Kur’an ı usulüne göre açıklayan, anlaşılır yaşanacak hale getiren Allah değil de Resulümüydü? Kur’an ı bir kez anlayarak ve düşünerek okuyan bir Müslüman, Kur’an a Allah ın kitabına yapılan bu iftirayı asla kabul etmez. Birde hiç korkmadan, usul olmadan, vusul olmaz diyorlar. Yani usul kelimesiyle önce izlenecek yol yöntemi bileceksiniz ama bu Kur’an da yoktur, daha sonrada VUSULA ereceksiniz yani doğru sonuca ulaşacaksınız diyebiliyorlar. BİR BAŞKA DEYİŞLE HAŞA ALLAH IN KİTABI TEK BAŞINA, RESULÜN HADİSLERİ/SÜNNETİ OLMADAN, BİZLERİ VUSULE ERDİREMEZ, YANİ DOĞRU SONUCA ULAŞTIRAMAZ, DEME GAFLETİNE DÜŞÜYORLAR.

BUNLARI SÖYLEMEK, DÜŞÜNMEK KUR’AN A ŞİRK KOŞMAKTIR, KUR’AN A YAPILABİLECEK EN BÜYÜK SAYGISIZLIKTIR. AYRICA ALLAH IN ELÇİSİNE İFTİRA ATARAK, KENDİ NEFSİMİZCE SAHTE DİNLER YARATMAKTIR. BUGÜN YAŞANAN İSLAM IN MEZHEPLERE, CEMAATLERE, TARİKATLARA BÖLÜNMESİNİN DE TEK NEDENİ, BU YANLIŞ İNANCIN PEŞİ SIRA GİTMEKTİR.

Allah Kur’an ı açıklamak, bizim görevimizdir diyor. Yani sizlere indirdiğimiz dinin yol ve yöntemini, hangi usulle İslam ı yaşamamız gerektiğini ve böylece Vusule ereceğimizi bizlere her şeyden nice örnekler vererek açıkladığını, birçok ayetinde biz iman eden Müslümanlara iletiyor. Allah İman ettim demekle, her şeyin bitmediğini, bir Müslüman ın gerçek iman edenlerden olabilmesi için,  batıl ve hurafelerden uzak, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILMASI GEREKTİĞİ UYARISINI YAPIYOR.

Hiç düşünemiyor muyuz, Allah usulünü açıkça bildirmediği rehber bir kitap gönderip, daha sonrada o kitaptan hesap sorar mı kullarına? Bu düşünce ve fikirlere ancak Kur’an ı anladığı dilden hiç okumamış ve aklını zerre kadar kullanmamış olanlar inanır. Hatırlatırım Allah ın Resulü ÜMMİYDİ. Yani daha önce dini konularda hiçbir kitap ehline tabi olmadığı için, din adına hiçbir bilgisi de yoktu. DİN ADINA NE ÖĞRENDİYSE, ALLAH IN KİTABINDAN/VAHYİNDEN ÖĞRENDİ. Bunu da Kur’an dan çok açık anlıyoruz.

Allah İslam ın yolunu, usulünü, yöntemini doğru öğrenip, vusule erebilmemiz için, Kur’an ı okumaya başlamadan önce, yapmamız gereken çok önemli bir konuda Nahl suresi 98. ayetinde bizleri uyarıyor ve şöyle ikaz ediyor.  KUR’AN I OKUMAYA BAŞLADAN ÖNCE, KOVULMUŞ ŞEYTANDAN, ONUN BATIL VE HURAFE VESVESELERİNDEN KENDİNİZİ SIYIRIN, UZAKLAŞIN, YALNIZ ALLAH’A ONUN KİTABINA GÜVENEREK, ALLAH A SIĞINARAK KUR’AN I OKUMAYA BAŞLAYIN DİYOR.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Ama bizlere, öyle uydurulmuş bir dini Allah ın dini diye öğrettiler ki, şimdide hangisinin HAK, hangisinin BATIL olduğunu anlayamıyoruz.  Çünkü biz Müslümanların Kur’an ile bağını kestiler ve Allah ın gerçekleri ile buluşmamızı engellediler.  ALLAH IN KANUNLARINI, KENDİ USULLERİ İLE TOPLUMA ANLATTILAR, ALLAH IN USULÜNÜ, SÜNNETİNİ BİZDEN GİZLEDİLER. BÖYLE OLUNCADA VUSULE VARMAMIZ, YANİ DOĞRU BİR SONUCA ERİŞMEMİZ, ASLA MÜMKÜN OLAMIYOR.

DİLERİM BİR GÜN BATIL VE HURAFELERDEN UZAK, ALLAH IN HAK YOLU İLE BULUŞAN, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILARAK, KUR’AN IN AÇIKLADIĞI, DETAY VERDİĞİ VE ONUN USULÜNE GÖRE YAŞAYIP, VUSULE EREN, ALLAH IN AZINLIK HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

 

49
Bu makalemde sizlerin, üzerinde düşünmenize vesile olmak istediğim ayet, Ali İmran suresi 173. ayet olacak. Bu ayet üzerinde Allah ın emrettiği gibi eğer düşünürsek, çok ama çok büyük dersler alırız ve günümüzde yaptığımız y O büyük yanlışlarımızın da farkında oluruz. Önce ayeti yazalım.

Ali İmran 173: Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İNSANLAR SİZE KARŞI ORDU TOPLAMIŞLAR, ONLARDAN KORKUN” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “ALLAH BİZE YETER, O NE GÜZEL VEKİLDİR!” dediler. (Diyanet meali)

Ayeti okuduğumuzda,  Müslümanlara karşı açılmış savaştan bahsettiğini anlıyoruz. MÜSLÜMANLAR ADETA KORKUTULMAYA ÇALIŞILIYOR ve bir kısım insanlar diyorlar ki, size savaş açmak ve sizleri öldürmek üzere,  büyük ordular toplanmış ve size savaş açacaklar, onlardan korkun diyor. Bunu söyleyenlerin, Müslüman olmadıkları ve Müslümanları korkutmaya çalıştıkları anlaşılıyor.

Ayette özellikle dikkatimizi çeken ise genel çoğunluk halkın bu sözleri,  gerçek iman edenlere söylediklerinde, iman edenlerin verdikleri cevaplardır. Hatta onları korkutmak yerine, imanlarını artırdığını söylüyor.  Kendilerini zor durumda hissetmeleri gerekirken, bakın kimden güç aldığını ve kendilerinin yanında yer aldığını onun içinde asla bizlere korku yok diyerek, “ALLAH BİZE YETER, O NE GÜZEL VEKİLDİR!” diyorlar.

HATIRLATMAK İSTERİM, ALLAH IN ELÇİSİ YANLARINDA AMA BİZLERİN VEKİLİ PEYGAMBERİMİZ VAR YANIMIZDA O BİZE YETER, ALLAH IN ELÇİSİ BİZİMLE BİRLİKTEYKEN BİZLERİ KİMSE YENEMEZ DEMİYORLAR. Peki, ne diyorlar? ALLAH BİZE YETER, O NE GÜZEL VEKİLDİR DİYORLAR.  Bundan alacağımız çok büyük dersler var. Şimdide bu sözler üzerinde düşünelim. Gerçek İman edenler, Allah bize yeter derken yardım istenecek, yardım ettiği takdirde asla yenilmeyecek tek güç Allah ın olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorlar.  Onun için Allah bize yeter diyorlar. İsterseniz bu sözleri kendi yaşantımızda düşünelim. Zor bir anımızda, yardım isteme gereği duyduğumuzda bizler yardımı yalnız Allah dan mı istiyoruz, yoksa edindiğimiz velilerden, şeyhlerden, efendilerden yada Peygamberimizden mi istiyoruz? Ne dersiniz? Doğrusu bunun cevabını ben vermek istemiyorum, çünkü yazmaya utanıyorum. Sizler sanırım ne demek istediğimi çok iyi anladınız.

Ayetin son kısmında ise O NE GÜZEL VEKİLDİR diyor. Yani Allah ın bizlerin en sağlam en güçlü vekilimiz olduğunu söylüyor. Peki, ne demek isteniyor bu sözlerle. VEKİL BİRİNE GÜVENMEK, BİR İŞİ GÜVENİLİR BİRİNE BIRAKMAK ANLAMINDADIR. Bu sözlerin Kur’an diliyle açıklanmasına gelirsek,  O VEKİLDİR Kİ, İNSANLARIN GÜVENECEĞİ TEK DAYANAĞI ALLAH TIR.  Yunus suresi 108. ayetinde de özellikle Allah Resulüne, ümmetine şöyle söylemesini emrediyor. ”BEN SİZİN ÜZERİNİZE VEKİL DEĞİLİM.” Kur’an din ve iman adına, Allah dan başka hiç kimseye güvenemeyeceğimizi, ondan başkasından yardım isteyemeyeceğimizi hatırlatmak için, Ahzab 3. ayetinde de, ALLAH’A GÜVEN. VEKİL OLARAK ALLAH YETER DİYOR. Nisa suresi 109. ayetinde Allah kendilerine veliler, şeyhler, efendiler, koruyucular edinenleri bakın nasıl uyarıyor.

“HAYDİ, SİZ DÜNYA HAYATINDA ONLARA TARAF ÇIKIP SAVUNDUNUZ, YA KIYAMET GÜNÜ ALLAH’A KARŞI ONLARI KİM SAVUNACAK, YAHUT ONLARA KİM VEKİL OLACAK?” Nisa 109

Bizlerin ve Allah ın Elçisinin vekilinin, YALNIZ ALLAH OLDUĞU ikazını yapan, birkaç ayet daha hatırlayalım.

“KÂFİRLERE VE MÜNAFIKLARA İTAAT ETME! ONLARIN EZİYETLERİNE ALDIRMA VE ALLAH’A TEVEKKÜL ET. VEKİL OLARAK ALLAH YETER. Ahzab 48”

“ALLAH, HER ŞEYİN YARATICISIDIR VE HER ŞEYE VEKİLDİR. Zümer 62”

“RABBİNİZ, SİZİ EN İYİ BİLENDİR. DİLERSE SİZE MERHAMET EDER; DİLERSE SİZİ CEZALANDIRIR. BİZ, SENİ ONLARIN ÜZERİNE BİR VEKİL OLARAK GÖNDERMEDİK.” İsra 54

Dinimiz ve imanımız adına yol gösterici, Allah dan başka güvenilecek, bizlere vekil olacak hiç kimse yoktur, O hakkı anlatır ve adaletle hükmeden, yardım eden, şefaat eden yalnız Allah tır. YANİ TEK VEKİLİMİZ ALLAH TIR. ONUN İÇİN ALLAH, BİRÇOK AYETİNDE, VEKİL OLARAK ALLAH SİZLERE YETER DİYOR.

Allah yalnız, iman ettim demekle her şeyin biteceğinin zannedilmemesi gerektiğine, Kur’an da çok güzel örnekler vermiştir. Yine Müslümanların savaşları konusunda kendilerine güç ve kuvvet verebilmek adına, Enfal suresi 65 ve 66. ayetlerde çok önemli dersler vermiştir. 65. ayetinde, iman edenlerden sabırlı 20 kişinin, kâfirlerden iki yüz kişiye bedel olacağını söyleyerek, onlara moral vermiştir. Ama İman edenlerin bizzat güç sarf ederek savaşmalarını, Allah bizim yerimize işi halleder denmesini istemediğini, yine 66. ayetinde indirdiği ayette hatırlatarak, “SİZDE ZAYIFLIK OLDUĞUNU BİLDİ. O HALDE SİZDEN SABIRLI YÜZ KİŞİ BULUNURSA, ONLARDAN İKİ YÜZ KİŞİYE GALİP GELİR” diyerek, azimle savaşta güçlerini bizzat göstermeleri gerektiği uyarısını yapmıştır. Yani Allah bu ayetle, yardımın gücünü düşürdüğünü bildiriyor. Hatta hatırlayınız Uhud savaşında, nasıl olsa Allah bize yardım eder diye, zayıflık gösterdiklerinden dolayı ders vermek adına Allah, savaşı kaybetmelerine Allah göz yummuştu.

Konuyu özetlememiz gerekirse, Allah ın Elçisinin zamanında bile Müslümanlar, en zor anlarında bile yardımı Allah dan istiyorlar, yardımı Allah dan bekliyorlardı. Biz Müslümanların vekilinin, bırakın edindikleri veli ya da şeyhlerin olabileceğini, Allah ın Elçisinin bile vekilinin yalnız Allah olduğu, ondan başka yardımcı olmadığı anlatılıyor ayetlerde bizlere. Ne yazık ki bizlerin günümüzde, Kur’an ile bağımızı kestikleri ve Kur’an ı anladığımız dilden okutmadıkları için, bu uyarıları ve ikazları alamıyor, ALLAH DAN BAŞKA VEKİLLER EDİNİYORUZ KENDİMİZE. Ondan sonrada Kur’an meali Kur’an değildir, Kur’an Arapça metnidir diyerek toplumu Kur’an sız bırakıyorlar, ondan istifade etmenin önünü kesiyorlar. Kur’an ı her an yanında taşımak önemli değildir, önemli olan onun emirlerinin farkında olup, anlayarak okuyup üzerinde düşünerek hayata geçirmektir. Şimdide Ali İmran suresi 173. ayetin bir öncesindeki ayete bakalım.

Ali İmran 172: Onlar yaralandıktan sonra Allah’ın ve Resulünün davetine uyan kimselerdir. ONLARDAN GÜZEL DAVRANIP İYİLİK EDENLERE VE ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINANLARA, BÜYÜK BİR MÜKÂFAT VARDIR. (Diyanet meali)

Bakın bu ayette de yine, savaş halinde bulunan Müslümanlardan bahsediliyor. Savaşta yara bile alsalar, Allah ın ve Resulünün davetine uymaya devam ederler diyor. Kur’an da birçok ayette Allah a ve Resulüne uyun şeklinde birlikte geçer. Bu ayetten de çok açık anlaşılacağı gibi, Allah Resulüne emrini veriyor ve Resulü de iman eden Müminlere tebliğ ediyor. Bu ayette de Müslümanlara, kendilerini savunmaları için savaşa hazırlanın daveti, Allah dan geliyor. Elçisinin bunu iletmesiyle Müminler, Allah ın davetine uymuş oluyorlar. Zaten ayetin son kısmından bunu anlıyoruz ve bakın ne diyor. “ONLARDAN GÜZEL DAVRANIP İYİLİK EDENLERE VE ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINANLARA, BÜYÜK BİR MÜKÂFAT VARDIR.” Yani Allah ın davetine hükmüne uyanlar, karşı gelmeyip gereğini yapanlara Allah katında, büyük bir mükâfat vardır diyor. MÜKÂFAT, ÖDÜL VE ŞEFAATİN YALNIZ ALLAH KATINDAN GELDİĞİ, ÇOK DAHA AÇIK ANLAŞILIYOR.

Dilerim Kur’an ı anlayabilmek adına çaba harcayan, YALNIZ ALLAH I VEKİL EDİNEN, Allah ın vahyini anlayarak ve düşünerek okuyarak tebliğ alıp hayata geçiren, Allah ın azınlık halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

50

İslam dünyası öyle bir yozlaşma, batıl ve hurafenin batağındaki akıl, mantıkla açıklamak mümkün değil. Günümüzde yaşanan, ülkelerinden kaçan Müslüman göçleri üzerinde zerre kadar düşünen, İslam toplumlarının ne denli kargaşa, acı ve adaletsizliklerle yönetildiğini görecektir. SİZCE GÜNÜMÜZDE YAŞANAN BU DİNİN ADI, İSLAM OLABİLİR Mİ? Lütfen unutmayınız İslam toplumu dediğimiz ülkelerin adaletsizlik ve baskısından kaçanlar, Müslüman ülkelere değil, özellikle Hristiyan ülkelerine gitmek istiyorlar. Acaba neden diye, bu soruyu kendimize hiç soruyor muyuz? Hiç sanmıyorum. İlginç olan bu toplumlarda Müslümanlara, Müslüman olduğunu söyleyenler tarafından adaletsizlikler, baskılar yapılıyor ve bir birilerini hiç acımadan öldürebiliyorlar. HANİ MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN KARDEŞİYDİ?

Hani İslam hoşgörü diniydi, hani İslam adalet ve özgürlük diniydi? Hani, hangi inanca inanırsa inansın aralarında adaletle hükmedilecekti, dinde zorlama yoktu, ne oldu Allah ın Kur’an da ki bu uyarıları? Ne yazık ki hepsi rivayetlere kurban gitti ve Kur’an ı duyan, hisseden yok. İSLAM TOPLUMLARI BATILIN VE HURAFENİN BATAĞINA BATTIKÇA, BAŞKA DÜŞMANA GEREK KALMADI. Biz Müslümanlar bir birimize düşman olduk, birbirimizi öldürüyor ve savaş açıyoruz. Bütün dünya, İslam toplumlarındaki bu karmaşayı, özellikle kadınlar üzerindeki baskıyı görüyorlar. Sizce bu toplumlara, bu kötü örnekler ortada dururken İslam ı anlatıp, onları Müslümanlığa davet edebilir miyiz? Elbette hayır. Müslüman olmayan ve bu zulmü seyredenlerin İçlerinden ne geçtiğini çok iyi tahmin ediyorum, ama dilim varmıyor söylemeye. ALLAH NE YAPARSANIZ, ONUN KARŞILIĞINI GÖRÜRSÜNÜZ DER KUR’AN DA BİZLERE. BİZLERDE YAPTIKLARIMIZIN KARŞILIĞINI GÖRÜYORUZ.

İslam toplumları olarak, Kur’an dan o kadar uzaklaştık ve kendimize rivayet ve sanı bilgilerden öyle bir din yaratık ki, şimdide sen Müslüman olamazsın, sen kâfirsin, sen sünnet inkârcısısın diye bir birimizi imansızlıkla suçluyoruz. HÂLBUKİ ALLAH IN TEK BİR SÜNNETİ YANİ İZLENMESİ GEREK YOLU VARDI, ODA KUR’AN DI. Bizler dinde delil ve kanıt olarak yalnız Kur’an ı kabul etmeyip, doğruluğundan asla emin olamayacağımız, Kur’an ın hiç bahsetmediği konularda rivayet edilen sözleri/hadisleri din edindik ve dinin asli unsuru yaptık.  YALNIZ BU RİVAYETLERLE, KUR’AN I ANLAYACAĞIMIZA İNANDIRILDIK. Allah ın dinde sakın bölünenler gibi olmayın uyarısını göz ardı ederek, dinde bölünmekte zenginlik bereket vardır dedik, böylece her Müslüman toplum, ülke adeta kendi dinini, inancını elleriyle yarattı, Allah ın dinini kendi nefislerince şekillendirdi. SONUCUNUDA HEP BİRLİKTE GÖRÜYOR VE ÇOK ÜZÜLÜYORUZ. 

Bölünmüşlüğümüze ve yoldan sapmamıza birçok batıl ve sanı bilgiler etken olmuştur. Çünkü bizler Kur’an ın etkisinden sıyrılıp rivayet ve sanı bilgilerin etkisine girdik. Bu hatamıza çok güzel bir örnek vermek istiyorum. Geçen gün bir yazımın altına, şöyle bir cevap yazmış bir arkadaşımız, bizlere ders olması adına, sizlerle paylaşmak istiyorum. BU VE BENZERİ İNANÇLAR BİZLERİ, İSLAM I ALLAH IN YOLUNDA YAŞAMAKTAN SAPTIRMIŞ VE BİR BİLİNMEYENE DOĞRU BİZLERİ SÜRÜKLEMEKTEDİR. ÇÜNKÜ EMİN OLAMAYACAĞIMIZ SÖZLERİN ARDINDAN GİDEN, ASLA ALLAH IN GERÇEKLERİ İLE BULUŞAMAZ VE BÖYLECE ZOR ANIMIZDA, ALLAH I DA YANINDA BULAMAZ. Bakın arkadaşımız ne diyor, kendi inancı ile ilgili.

“KİTABIN SAHİBİ PEYGAMBERDİR. BEN KİTAP HUSUSUNDA ONA TABİYİM. Çünkü Allah’ın kasdını ve muradını en iyi o bilir. Hamaset edebiyatı yapıp, peygamberi bir kenara bırakarak peygamberliğe soyunmayın. Çok sırıtıyor tahrifatınız. Siz mealcilerin sapık özelliği ayetleri ya maksatlarından çıkarmak veya madalyonun bir yüzünü gösterip, diğer yüzünü göstermemek. Ayetleri ideolojinize alet etmek. Tüm bu ayetler Resule itaat edin ayetinden ayrı okunmazlar.

Bak! SANA(resule) !!! Diyor Resule. Yani ona indirmiştir. Senle bana değil. Yani onun üzerinden bütün insanlığa. ŞİMDİ BEŞERİYET AÇISINDAN BEN HZ. MUHAMMED (SAV) İLE MUHATABIM. DİREK KİTAPLA DEĞİL. O KİTABA, ONUNLA BERABER UYMALIYIM. Onu devreden çıkartıp uymaya kalkmak, peygambere ihanettir. Böyle bir şeyi, sahabenin yapmış olması düşünülemez. Ki Peygambere nasıl tabi oldukları sabittir.”

Ne dersiniz, böyle bir inanç Allah ın dini/sünneti olabilir mi? ARKADAŞIMIZ KİTABIN YANİ KUR’AN IN SAHİBİ PEYGAMBERDİR DİYOR. Aman Allah ım. Çok daha ilginci sözlerinin devamında, ben kitap hususunda ona tabiyim diyor. Tabi olduğu kitabın neler olacağını da devamında anlatıyor.  Kur’an da geçen ayetlerin, uyarıların neyi kast ettiğini bizler anlayamayız, yalnız Allah ın Elçisi anlar, bizlerde onun rivayet hadislerinden, Kur’an ayetlerinin gerçek anlamını anlarız diyor. BUNUN APAÇIK ŞİRK OLDUĞUNUN, NE YAZIK Kİ FARKINDA DEĞİL. Hatırlatırım bizler günümüze ulaşan ve Peygamberimize ait olduğu iddia edilen hadisleri Allah ın Elçisinden değil, Peygamberimizden yüzlerce yıl sonra yaşamış, BUHARİ, MÜSLİM, TIRMIZİ gibi kişilere ait olduğu söylenen, kitaplardan öğreniyoruz. Bu sözlerin/hadislerin gerçekten Peygamberimize ait olduğuna, kim şahit olmuşta bu kadar rahat inanıyoruz, işte bunu anlamakta zorluk çekiyorum.

Bu kişi, Allah ın emrettiği gibi Kur’an ı anlayarak ve düşünerek tercümesinden okuyanlara da sapık diyor. Kimin sapık olduğunu, huzura vardığımızda hep birlikte göreceğiz. Allah birçok ayetinde Resule itaat edin diyor, çünkü Kur’an ı ilk insanlara tebliğ eden elçisiydi de ondan. Ama neden Resule uymamız gerektiğini de açıklıyor Allah ve Resulün yetkisinin, görevinin yalnız apaçık tebliğ olduğu örneklerini de Kur’an da veriyor. Bu ayetleri görmek istemeyenlere ayetleri hatırlatmanın da, hiçbir faydası olmuyor ne yazık ki. Tabi anlamak ve görmek istemeyenler, perdelenmiş gözleriyle göremeyecek, mühürlenmiş kalp ve kulakları ile de duyamayacak hissedemeyecektir.

Hiç düşünmüyor muyuz, Allah hükümlerini neden tüm kullarının anlayacağı şekilde göndermeyip, yalnız Resulünün anlayacağı şekilde göndersin? Nasıl bir adalet anlayışını, Allah a nispet ettiğimizin farkında mısınız? Hangi kitabın yazarı kitabını yazarken, yazdığım bu kitabı her okuyanın anlamasına gerek yok, akıllı bir kişi okusun topluma anlatsın diye yazar?  Hatırlayınız lütfen, Allah  sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum diyordu. Diyelim ki ayetlerin gerçek anlamını yalnız Peygamberimiz anladı, neden Allah ın Resulü Kur’an ı kayda aldırırken, bizlerin anlayacağı şekilde yazdırmadı da, bizler bu ayetleri dilden dile dolaşan, kayda yüzlerce yıl sonra alınan bilgilerle/hadislerle anlamaya çalışıyoruz. HANİ ALLAH BİZLERİ UYARMIŞTI KUR’AN DA HATIRLAYINIZ, EMİN OLMADIĞINIZ SÖZLERİN ARDINA DÜŞMEYİN, TÜM BUNLARDAN SORUMLU OLURSUNUZ DİYORDU. Bu uyarılar bizleri hiç mi ilgilendirmiyor? 

İslam toplumlarının içinde yaşadığı bu acı ve üzücü gerçeklerin asıl nedeni, Kur’an ı dinde tek kaynak kanıt, delil kabul etmeyip, kendimizce seçtiğimiz rivayet edilen hadisleri kesin doğru kabul edip, İslam ı Kur’an a göre değil, rivayet sözlere göre yaşamamız biz Müslümanları içinden çıkılamayacak bataklığa sürüklemiştir. İLGİNÇ OLAN ARKADAŞIMIZIN DİNDE KANIT OLARAK GÖRDÜĞÜ RİVAYET HADİSLER, HER MEZHEPTE, CEMAATE, TARİKATTA ÇOK FARKLI ANLATILIYOR VE İÇLERİNDEN SEÇİLİP BİR KISMI BATIL İLAN EDİLEBİLİYOR. BUNA KİM VE HANGİ ŞARTLARDA KARAR VERİYOR, SORAN BİLE YOK. BİRİNİN DOĞRU KABUL ETTİĞİNİ, DİĞERİ KABUL ETMİYOR VE BİRBİRLERİNİ KÂFİRLİKLE SUÇLUYORLAR. 

Tenkit ettiğimiz, söylemleri ve yaptıkları ile kınadığımız TALİBAN ve İŞİT in yaşadığı İslam, aslında ülkemizde mezheplerin kabul ettiği İslam la aynı. Sünni ve Şii inancına bakın araştırın, Taliban ın ve işittin yaşadığı inançla aynı olduğunu göreceksiniz. İçimizde bazı cemaat ve tarikatlar, ülkemizin yönetimini tam olarak ele geçirseler ve her istediklerini yapabilecek güçleri olsa, Taliban ya da İşit den hiç farklarının olmadığını göreceksiniz. ESKİ AYASOFYA CAMİSİNİN İMAMININ, ALLAH TALİBAN IN YARDIMCISI OLSUN SÖZLERİ İLE TALİBAN I ÖVMESİ, DESTEKLEMESİ TÜM GERÇEKLERİ ORTAYA KOYUYOR.

Arkadaşımız beşeriyet açısından, ben Hz. Muhammed ile muhatabım diyerek, Kur’an ne yazık ki terk ediliyor ve rivayet edilen hadislerle din yaşanıyor. Hatırlatırım Allah ın Elçisi aramızda değil, yani muhatabımız şu anda yalnız Kur’an. Bu sözler/hadisler sana mı ait diye Peygamberimize soramıyoruz. Bunu yapamıyorsak, nasıl olur da emin olamayacağımız sözlerle İslam ı yaşarız ve muhatabımız bu hadisler deriz? Böyle olunca da sonuç ortada. Bir Müslüman bu sözleri nasıl söyler, doğrusu aklım almıyor. Bakın sözlerinin son kısmında ne diyor. Ben Hz. Muhammed ile muhatabım dedikten sonra, DİREK KİTAPLA DEĞİL DİYOR. Yani bu zihniyetin muhatabı direk Kur’an değil, Peygamberimize ait olduğunu iddia ettikleri ve Kur’an ı açıkladığını söyledikleri, RİVAYET HADİSLER, BU ZİHNİYETİN İLK MUHATABIYMIŞ. O RİVAYETLER IŞIĞINDA KUR’AN I ANCAK ANLAYABİLİRİZ DİYOR. RABBİM BİZLERİ BU ZİHNİYETİN ŞERRİNDEN KORU NE OLURSUN.

Lütfen unutmayalım, Allah ın Elçisi yalnız Kur’an a uymuş ve yalnız Kur’an ile hükmetme görevi almıştır. Kur’an ın yanında da asla hiçbir bilgi söz/hadis yazdırmamış ümmetine bunlarla ancak Kur’an ayetlerini anlayabilirsiniz dememiştir. DEMEDİĞİNİ KUR’AN DAN ÇOK AÇIK ANLIYORUZ. ANCAK KUR’AN İLE BULUŞAN BU GERÇEĞİN FARKINDA OLUR. Zaten Allah yalnız Kur’an ı koruması altına alarak, bizlerin yalnız Kur’an ın ipine sarılmamızı emretmiştir. Arkadaşımız sahabelerden örnek vermiş. Bende Allah ın Elçisinin en yakınındakilerin, vahye ve Resulün sözlerine karşı nasıl bir tavır içinde olduklarına, İslam ı yaşarken nasıl dikkatli ve titiz davrandıklarına, güzel bir örnek vermek istiyorum. Bakın sahabeler bazen Allah ın Resulüne ne diyorlarmış.

“YA RESULALLAH! BU SENİN FİKRİN Mİ VAHİY Mİ? ŞAYET SENİN FİKRİN İSE KATILMIYORUM, ŞAYET VAHİY GELMİŞSE BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERİ VAR!’

“MÜSLÜMANLARIN İLK GAZVESİ BEDİR HARBİ’NDE, RESULULLAH (ASM) YER TESBİTİNDE BULUNUYORDU. ASKERLERİN BEDİR KUYULARI ÖNÜNDE KONUŞLANMALARINI İSTEDİ. SAHABELERDEN BİRİSİ HUBAB B. MÜNZİR DEDİ Kİ; -YA RESULALLAH(ASM), ORDUNUN BURAYA KONUŞLANMASI SENİN FİKRİN Mİ, YOKSA BU KONUDA SANA VAHİY Mİ GELDİ? BU ALLAH’IN EMRİ Mİ?”

Sahabe gerektiğinde bu kadar açık ve net Allah ın Resulü ile böyle bir diyalog içindeydi. Allah ın Resulüde buna izin veriyordu. Çünkü İslam danışmayı, birlikte karar vermeyi emrediyor. Ama günümüzde cemaat ya da tarikat liderlerine hele böyle bir soru sor da göreyim, diyesi geliyor insanın. İslam böyle bir din ama bizler ne hale getirdik. Birilerinin rivayet sözleri ile İslam ı yaşayanlar, asla acı keder ve adaletsizlikten kurtulamazlar, lütfen bu gerçeği unutmayalım ve ELDE KUR’AN ONUN ASLA SINIRLARINI AŞMADAN ANLAYARAK VE DÜŞÜNEREK KUR’AN I OKUYALIM, ALLAH IN EN DOĞRU YOLUNU BULMA ÇABASINDA OLALIM.

ALLAH CÜMLEMİZİN YARDIMCISI OLSUN İNŞALLAH.


Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK


Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 29
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.