Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - halukgta

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 29
21
Bugün sizlerle konuşmak ve üzerinde birlikte düşünmeye davet etmek istediğim konu, Allah ın Resulüne nasıl bir görev verdiği, bu görevin tanımı, yetki ve sorumluluklar konusunda olacaktır. Önce Allah ın Resulüne Kur’an ı daha rahat tebliğ edebilmesi, sözlerinin dinlenmesi için, bakın elçisine kesinlikle itaat edilmesini nasıl emrediyor.

Ali İmran 32: Şunu da söyle: “ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN.”Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre sapanları sevmez.

Ali İmran 132: ALLAH’A VE RESULE İTAAT EDİN Kİ, MERHAMET GÖREBİLESİNİZ.

Nisa 80:  RESULE İTAAT EDEN ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLUR. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.

Yukarıdaki ayetlere benzer onlarca ayet vardır ki, Allah Resulüne kesin itaati emreder. Eğer benim doğru bir kulum olmak ve cennetime gitmek istiyorsanız, onun sözlerine uyun diyerek, kullarını Resulüne itaat etmesi konusunda uyarır. UNUTMAMAMIZ GEREKEN BU İKAZLAR, RESULÜN KUR’AN I TEBLİĞ EDERKEN, ONA  YARDIM ETMEK, İŞİNİ KOLAYLAŞTIRMAK İLE DOĞRUDAN İLGİLİDİR. Bakın bu sözüyle Rabbimiz neyi kast eder?

Nisa 170: Ey insanlar! RESUL SİZE RABBİNİZDEN GERÇEĞİ GETİRDİ, ŞU HALDE KENDİ İYİLİĞİNİZE OLARAK ONA İMAN EDİN. Eğer inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz hepsi Allah’ındır. Allah geniş ilim ve hikmet sahibidir.

Bakın ayet ne güzel açıklıyor ve Ey iman edenler diyor, Resulünüz size benim gönderdiğim gerçekleri, yani Kur’an ı getirdi. Demek ki Resulün bizlere vereceği, Allah ın gönderdiği gerçek yol gösterici Kur’an dan başka bir şey olmadığı, çok açık anlaşılıyor. Kur’an da Haşr suresi 7. ayette şöyle bir cümle geçer. İki farklı mealden yazmak istiyorum ki, daha iyi anlaşılsın.

—RESUL SİZE NE VERDİYSE ONU ALIN, NEYİ DE SİZE YASAK ETTİYSE ONDAN VAZGEÇİN.

—RESUL SİZE [ONDAN] NE KADAR VERİRSE [GÖNÜLDEN] KABUL EDİN VE SİZE VERMEDİĞİ ŞEY[İ İSTEMEK]TEN KAÇININ.

Bu ayette geçen bu cümleyi örnek göstererek, bakın Resul ne verdiyse onu alın, neleri yasakladıysa, haram kıldıysa ondan uzaklaşın diye anlatarak, Resulünde dine hüküm koyabileceği, helal ve haramlar getirebileceği çıkartılmıştır. İşte Allah ın ayetlerini, Kur’an ın diğer ayetlerine gözlerini kapatıp, kendi hurafe inançlarımızı aklamak, temize çıkarmak için, ancak ayetler böyle kullanılır, tahrif edilir demekten kendimi alamıyorum.

Farklı mealden yazdığım cümle, aslında çok açık ayetin anlatmak istediğini anlatıyor. Lütfen ayetin tamamını ve önceki/sonraki ayetleriyle birlikte okuyup düşününüz. Bu ayette savaşa katılmadığı halde, ganimetlerden pay almak isteyen ve bizlerinde hakları var diyenlere, Allah ın uyarısıdır. Resulüm size ganimeti dağıtırken kime ne verdiyse onu alsın, vermeyenler benimde hakkım var diyerek istemesin, itiraz etmesin diyor.

Tüm bu ayetlerden sonra, şimdide Kur’an a tekrar bakalım, acaba Allah nasıl bir görev vermiş Resulüne? DAHA AÇIKÇASI RESULÜN GÖREV TANIMINI NASIL YAPIYOR. Bunu öğrendikten sonra, işimiz çok daha kolay olacak. Çünkü görevi veren Allah, elbette Resulünün yetki ve sorumluluklarını da, O tespit edecektir. Eğer Rabbin vermediği bir yetkiyi bizler vermeye kalkarsak, çok büyük bir günah işlemiş, RABBİMİZE YALAN BİR SÖZ İSNAT ETMİŞ OLURUZ. Bunu yapanların, hesap günü yüzlerine bile bakmayacağım, onların yüzleri kapkara olacaktır diyor Allah. Bakın Yaradan, Resulün görev tanımını nasıl yapıyor.

Ahkaf 9: De ki: ‘Ben RESULLERDEN bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. BEN, YALNIZCA BANA VAH YEDİLMEKTE OLANA UYUYORUM VE BEN, APAÇIK BİR UYARICIDAN BAŞKASI DEĞİLİM.

Cin 21: De ki: “Şüphesiz ben, SİZE NE ZARAR VEREBİLİR NE DE FAYDA SAĞLAYABİLİRİM.”

Enam 50: De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. BEN SADECE, BANA GÖNDERİLEN VAHYE UYUYORUM.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz?”

Ankebut 18: Eğer siz yalanlarsanız, bilin ki, sizden önce bir takım milletler de yalanlamışlardı. RESULÜN GÖREVİ İSE AÇIK BİR TEBLİĞDEN İBARETTİR.

Ahzap 45–46: Ey Resul! Biz seni hakikaten BİR ŞAHİT, BİR MÜJDELEYİCİ VE BİR UYARICI OLARAK GÖNDERDİK. ALLAH’IN İZNİYLE, BİR DAVETÇİ VE NÛR SAÇAN BİR KANDİL OLARAK (gönderdik).

Neml 92: ‘Ve Kur’an’ı okumakla da (emrolundum). Artık kim hidayete gelirse, kendi nefsi için hidayete gelmiştir; kim sapacak olursa, de ki: ‘BEN YALNIZCA UYARICILARDANIM.

Enam 57: De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız. Sizin acele istediğiniz azap benim elimde değil. HÜKÜM YALNIZCA ALLAH’A AİTTİR. O, HAKKI ANLATIR. O, hakkı batıldan ayırt edenlerin en hayırlısıdır.”.

Rad 40: Onlara va’dettiğimiz azabın bir kısmını sana göstersek de, (göstermeden) senin ruhunu alsak da SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR. HESAP GÖRMEK İSE BİZE AİTTİR.

Nur 54: De ki: Allah’a itaat edin; Peygamber’e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber’in sorumluluğu kendisine yüklenen (tebliğ görevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. RESULE DÜŞEN, SADECE AÇIK-SEÇİK DUYURMAKTIR.

Araf 188: De ki: ‘Allah’ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiç bir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. BEN, İMAN EDEN BİR TOPLULUK İÇİN, BİR UYARICI VE BİR MÜJDE VERİCİDEN BAŞKASI DEĞİLİM.

Enam 48: BİZ, RESULLERİ ANCAK MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur. Onlar üzüntü de çekmeyecekler.

Gaşiye 21: Artık sen, öğüt verip-hatırlat. SEN, YALNIZCA BİR ÖĞÜT VERİCİ-BİR HATIRLATICISIN.

Kehf 56: BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ. Kâfir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler. Onlar ayetlerimizi ve uyarıldıkları şeyleri alaya almışlardır.

Allah çok açık ve net, görev verdiği Resulünün görev tanımını yapmış. Lütfen dikkatle tekrar okuyunuz, bu görevin içinde, Kur’an ın vermediği hükümleri de Resulü verir, Kur’an dışından helal haram koyma yetkisi de vardır, benim hüküm verdiğim gibi, hüküm koyma yetkisini de ona veriyorum, türünden tek bir görevi var mı, böyle bir yetkiyi Rabbimiz vermiş mi Resulüne? Elbette hayır. Çünkü Allah hükmü yalnız ben veririm diyor açıkça. HÜKMÜME HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEM, DEMİYOR MUYDU? Adı üstünde Resul/Elçi. Verileni, iletmek istenileni, hiç değiştirmeden direk ileten anlamındadır. Buraya kadar iki konuyu gördük, birincisi Allah kesinlikle Resulüne uyulmasını, ikincisi ise Allah ın Resulüne verdiği görev ve yetkisinin sınırları neler olduğu konusunda, açıklamalar vardı. Şimdide acaba Allah bu görevi Resulüne verirken, bizzat kendisine nasıl bir tembihte bulunmuş ve görev esnasında nasıl hareket etmesini istemiş, onu anlamaya çalışalım. Çünkü Allah Resulüne bir görev verdiyse, sınırlarını da belirlemiş olmalı, kendisine bizzat bazı tembihler, ikazlar yapmış olmalı, şimdide onları araştıralım.

Maide 67: EY RESUL! RABBİNDEN SANA İNDİRİLENİ TEBLİĞ ET. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.

Zühruf 43: SEN, SANA VAH YEDİLENE SIMSIKI SARIL!  Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.

Tur 48: Artık, RABBİNİN HÜKMÜNE SABRET; çünkü gerçekten sen, gözlerimizin önündesin. Ve her kalkışında Rabbini hamd ile tesbih et.

Hakka 44; EĞER BAZI LAFLARI BİZİM SÖZLERİMİZ DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, 45- Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46 -Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.

Yukarıdaki ayetlere dikkat ederseniz, Allah Resulüne hitaben yapıyor ve bakın neler söylüyor. “Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği Resullük görevini yerine getirmemiş olursun.” Demek ki asıl görevi, ALLAH IN İNDİRDİĞİ KUR’AN I TEBLİĞ ETMEK, TOPLUMA BUNLARI ANLATMAK ONLARI İKNA ETMEK olduğu çok açık. Daha sonrada çok açık bir tembihte bulunuyor. “SEN, SANA VAH YEDİLENE SIMSIKI SARIL.” Demek ki Resulün sarılacağı, dayanacağı tebliğ edeceği kitap yalnız ve yalnız Kur’an. Şimdide Resulünü bakın Rabbimiz, görevi konusunda nasıl açıkça uyarıyor ve ne söylüyor?  “BAZI LAFLARI ALLAH SÖZDÜR DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, ONUN CANINI ALIRDIK.”

Sanırım her şey çok açık. Bu kadar açık bir tembih alan Allah ın Resulü, Allah ın emretmediği, hüküm vermediği bir konuda hükümler verir mi? Zaten verilen hükümlerde Kur’an da apaçık var. Demek ki Allah ın Resulü, yalnız Kur’an a uymuş ve yalnız Kur’an ı tebliğ etmiş. Tur 48. ayetinde de Allah ın hükmü konusunda SABRET diyor. Yani gerektiğinde ben, hükmümü gönderirim bilgisini veriyor. Allah bir ayetinde Resulünden bahsederek, O KENDİ HEVASINDAN KONUŞMAZ DER. PEKİ, NEREDEN ESİNLENEREK KONUŞUR DEMEMİZ GEREKİR, TÜM BU BİLGİLERDEN SONRA? ELBETTE KUR’AN DAN ALDIĞI BİLGİLER IŞIĞINDA KONUŞUR DİYOR. Nasıl olurda bunu farklı anlarız.

Kur’an a baktığımızda bazı ayetlerde, Allah ın Resulünü bazı konularda uyardığının örneklerini görürüz. Peki, niçin bu örnekleri verir ve bu olayları anlatır Rabbimiz bizlere Kur’an da? İsteseydi Kur’an a geçirmeden, bizlere bildirmeden bizzat kendisine yapabilirdi bu ikazları. Elbette hiçbirisi boşuna değildir, bizlere çok önemli mesajları vardır bu ayetlerin. Tüm bu ayetlerle Rabbimiz şunu anlatıyor bizlere. Ben Resulümü/Elçimi yalnız bırakmadım, benim kontrolümdedir, gerektiğinde onu ben uyarıyorum. O benim yönetimimde/gözetimimde asla yanlış yapmaz, onun için onun sözlerine kesinlikle uyunuz, onun söyledikleri benim sizlere gönderdiğim vahyim Kur’an dır diyor. ÇÜNKÜ O SİZLERİ YALNIZ VE YALNIZ BENİM GÖNDERDİĞİM KUR’AN İLE UYARACAKTIR, diye bizlere kesin garanti veriyor. Hatırlayınız Allah bir ayetinde, SİZLERİ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM demiyor muydu? Bu sözü veren Yaradan, Kur’an da olmayan bir hükümden, sorumlu tutar mı bizleri? Bakın bahsettiğimiz ayetlerden, birkaç örnek verelim.

İsra 73: ONLAR NEREDEYSE, SANA VAH YETTİĞİMİZDEN BAŞKASINI BİZE KARŞI DÜZÜP UYDURMAN İÇİN SENİ FİTNEYE DÜŞÜRECEKLERDİ; O ZAMAN SENİ DOST EDİNECEKLERDİ.  74.  EĞER BİZ SENİ SAĞLAMLAŞTIRMASAYDIK, ANDOLSUN, ONLARA AZ BİR ŞEY (DE OLSA) EĞİLİM GÖSTERECEKTİN.

Buradan da anlıyoruz ki, Allah işi garantiye almış, Resulünün/Elçisinin yalnız Kur’an ile hükmetmesi için kontrol altında tutuyor. Allah ın kontrolündeki Resul içinde, kullarına bakın ne diyor?

Ahzap 21: Yemin olsun, Allah resulünde sizin için, Allah’ı ve âhiret gününü arzu edenlerle Allah’ı çok ananlara güzel bir ÖRNEK VARDIR.

Peki, Allah örnek olarak sunduğu Resulünün, nesini örnek almamızı istiyor olabilir? Elbette yaşamı, davranışları, batıl e rivayetlerden uzak, gerçeklerin arayışında oluşunu, Kur’an ı hayatına geçirmesindeki örneklik, adalet anlayışı hepsi Allah ın Resulünde toplanmış ki, sizler için en güzel örnek benim Resulümdür diyor.

Buraya kadar Allah ın açıkça verdiği görev, yetki ve sorumlulukları tembihleri, ikazları gördük. Dikkat ederseniz bu görevleri arasında, Kur’an da hiç bahsedilmeyen konularda, hüküm verme konusunda Resulüm benim adıma hükümler verir demiyor. Hatta tam tersini söylüyor ve Resulüm sizleri yalnız Kur’an ile uyarma görevi almıştır diyor. ALLAH IN VERDİĞİ, KUR’AN IN HÜKÜMLERİNDEN YOLA ÇIKARAK, RESULÜN HÜKÜM KOYMA, YANİ KARAR VERME YETKİSİ VAR. Zaten bakın hüküm verme konusunda çok net hükmünü veriyor ve neler söylüyor bizlere Rabbimiz?

Kehf 26:…. O HİÇBİR KİMSEYİ HÜKMÜNDE ORTAK KABUL ETMEZ.

Enam 57: De ki: Şüphesiz ben Rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. HÜKÜM ANCAK ALLAH’INDIR. O HAKKI ANLATIR VE O, DOĞRU HÜKÜM VERENLERİN EN HAYIRLISIDIR.

Yunus 109:  SANA VAHYOLUNANA UY VE ALLAH HÜKMÜNÜ VERİNCEYE KADAR SABRET. O, hüküm verenlerin en iyisidir.

Bu ayetlerden de açıkça anlaşılıyor ki, hüküm verme konusu yalnız Allah a aitmiş. Hiç kimseyi hükmüne ortak etmeyeceğini, hükmü verecek yalnız kendisinin olduğu ve herhangi bir konuda Allah, hüküm verinceye kadar sabırla bekle, yalnız sana vah yettiğimize uy diyor. Şimdi de şöyle düşünelim. Peki, Allah ın Resulünün görevi yalnız tebliğ etmek miydi? Elbette hayır, eğer öyle olsaydı onca savaşlar yapılmazdı. Demek ki bu iş bu kadar kolay değil. Toplumu Allah dan gelen yeni bir kitaba alıştırmak, onlara yeni gelen ayetlerin nedenlerini, sebeplerini sabırla ve hoş görüyle anlatmak ve en zoru onları ikna etmek, sanırım o kadar kolay olmasa gerek. İşte Allah ın Resulüne/Elçisine verdiği HİKMET burada devreye giriyor ve bu görevi de layığı ile yapıyor. ÇÜNKÜ HİKMET, İLİM VE BİLGELİK VERİR İNSANA.

Kur’an da öyle ayetler var ki, daha önce indirilen kitaplarda hükmü olup ama hükmü Kur’an ile kaldırılıp, yerine yenileri gelmiş ayetler vardı. Bu durumda Ehli kitabı ikna etmek, çok zor olsa gerek. İşte onun içindir ki Allah ın Resulü, o günkü isyankâr topluma, bu gerçekleri anlatması, onları ikna etmesi yönünde, çok zor bir görevi de vardı. Alışkanlıklardan, geleneklerden, özellikle ataların inançlarından vazgeçmek kolay değildir. Allah ın Resulü o devrin uslanmaz, isyankâr, fuhşun, sapıklığın kol gezdiği bir ortamda, Allah ın kitabını, dinini tebliğ etmek, anlatmak yaymak büyük bir beceri ister. Allah Kur’an da, toplumları yöneten ister Resulü olsun, ister toplumu yöneten liderler olsun, bakın topluma nasıl hükmedilmesini istiyor.

Maide 44: Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte ONLAR KÂFİRLERİN TA KENDİLERİDİR.

Maide 45: Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar ZALİMLERDİR.

Buradan da çok net anlaşılıyor ki, Allah ın Resulü yada onun vefatından sonra ki toplumların yöneticileri, Allah ın Anayasası olan, yalnız KUR’AN dan hüküm veriyordu ve Allah ta Kur’an ın dışına çıkılmaması gerektiği konusunda, çok açık bizleri uyarıyor. Tabi tüm bu uyarılara, bizleri yönetenler ne kadar uyuyor, ya da geçmişte uymuş, yorum sizlerin. Şeriat izlenecek doğru yol demektir. TEK BİR ŞERİAT VARDIR, ODA KUR’AN IN EMRETTİĞİ ŞERİATTIR.

Buradan da anlaşılıyor ki, Allah ın Resulü din ve inanç adına hükümler veriyor, ama Allah ın anayasa konumundaki KUR’AN dan yola çıkarak veriyordu. Din harici verdiği hükümler ise devletin başı olarak, o devrin, dönemin şartlarında toplumu yönetmek adına verdiği kararlardır. Bunları lütfen din ve iman ile karıştırmayalım. Bu kanunlar ve hükümler, zamana ve mekâna göre değişen konulardır ve din değildir. Yukarıda sizlere birçok örnekler verdim. Hüküm koyucu, yalnız Allah ın olduğu çok açık anlaşılıyor. Bir an tüm ayetleri unutalım ve aşağıdaki ayeti yalnız hatırlayalım.

Zühruf 44: Doğrusu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.

Değerli kardeşlerim, Allah ın, Zühruf suresi 44. ayetinde, sizleri hesap günü Kur’an dan sorumlu tutacağım dediği halde, bizleri Kur’an da apaçık verilmeyen hükümlerden de sorumlu tutar mı Allah? Böyle bir düşünceyi, adaletsizliği Rabbimize isnat etmekle, nasıl bir adaleti Rahman a uygun gördüğümüzün farkın damıyız? Hiç sanmıyorum, farkında olsaydık Allah a yaptığımız saygısızlıktan dolayı, oturup günlerce Allah a bağışlaması için yalvarırdık. Bizlere düşen elde Kur’an, bizlere rivayet edilen ve Allah ın Resulünün hadisleridir dedikleri her sözü, Kur’an süzgecinden geçirmek, onun onayını almak olmalıdır. Kur’an ın onayını alan her bilgi bizlerin başının tacıdır.

Allah ın Resulü söylemediği halde, bu Resulün sözüdür demenin, büyük yanılgısının, günahın, iftiranın sonuçlarına katlanmak istemiyorsak, İslam ı Kur’an merkezinde yaşamalıyız. Çünkü Allah ın Resulü yalnız Kur’an a uymuş, yalnız Kur’an ile topluma hükmetmiştir. Bunu Kur’an dan öğreniyoruz. Hepimiz bu dünyada imtihanını yaşıyor. Ama imtihanımızında Kur’andan olduğunu lütfen unutmayalım. Ben Allah ın mesajları olan Kur’an ı düşünerek okuduğumda, bu gerçekleri gördüm. Söylediklerim, yazdıklarım benim imtihanımdır, yalnız beni bağlar. Sizlere düşen aynı yolu izleyip, Allah ın ayetlerini anlayarak ve düşünerek okumak olmalıdır. Hepimiz hata yapabiliriz. Önemli olan batıl ve rivayetlerden uzak, yalnız Kur’an ın ipine sarılıp aklımızı kullanarak, en az hata yapanlardan olmaktır. Dilerim en az hata yapanların arasında oluruz.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

22
Bazı arkadaşlarım, yayımladığım yazılarıma ya da videolarıma şöyle cevap veriyorlar. “YALNIZ KUR’AN DİYENLER MÜSLÜMAN DEĞİLDİR.” Gerçekten bu düşünce doğru olabilir mi? Hiç Kur’an ı okumamış bir Müslüman, eğer zerre kadar yalnız aklını kullanmış olsa bile, bunu asla söylemez. Çünkü yalnız Kur’an ile İslam yaşanmayacaksa, Allah neden Kur’an ı göndersin. İnancımız adına yeterli olmayan bir kitaptan, neden sorumlu tutsun bizleri. Eğer bizlere Kur’an yetmiyorsa, Allah kullarını kendisinden başka kullarına da mı muhtaç etti Kur’an ı anlamaları için? HANİ DİNDE RUHBAN SINIFI YOKTU, HANİ ALLAH BİZLERİN YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILMAMIZI İSTİYORDU,  HANİ ALLAH KUR’AN DA NİCE ÖRNEKLERİ, DEĞİŞİK İFADELERLE VERDİK Kİ HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYORDU. Bu ve benzeri ayetlere yoksa bizler iman eder gibi görünüyor, ama gereğini hayatımıza geçirmiyor muyuz yoksa? Madem Kur’an yetmez, Kur’an ı anlayabilmek için, kimlere güvenmeliyiz? Çok yakın geçmişte öve öve göklere çıkardıkları şahsın, kendisine güvenip inananlara neler yaptığını, devletine halkına karşı nasıl ihanet ettirdiğini hala unutmadık. Bizler nasıl bileceğiz doğru insanlar olduğunu? Hatırlatırım Allah ne diyor ve uyardu bizleri. KİMİN TAKVACA ÜSTÜN OLDUĞUNU, DOĞRU YOLDA GİTTİĞİNİ YALNIZ BEN BİLİRİM. Yoksa aramızda, Allah dan başka takvalı insanlarıda bilenler mi var? Söylediklerinin Allah’ın istediği bir inanç olduğundan nasıl emin olacağız, buna kefil olan var mı aramızda?

Bu soruma şöyle cevap verenlerin olduğuna eminim. ALLAH RESULÜNÜ POSTACI DİYEMİ GÖNDERDİ, ONUN RİVAYET HADİSLERİ YOK MU? İŞTE ONLARIN YARDIMIYLA ANCAK KUR’AN I ANLAYABİLİRİZ. YOKSA KUR’AN ANLAŞILMAZ KAPALI KALIRDI DİYENLERİ, HATIRLAYIN LÜTFEN. Bunu söyleyenlere hatırlatmak isterim. Allah Resulünün görev tanımını yaparken ne diyordu hatırlayalım. “BİZ RESULLERİ, SADECE MÜJDELEYİCİLER VE UYARICILAR OLARAK GÖNDERİRİZ.”(Kehf 56) “SENİN GÖREVİN SADECE TEBLİĞ ETMEKTİR.” (Rad 40) Yoksa Allah ın vermediği yetkileri, bizler mi vermeye çalışıyoruz, batılı rivayetleri yaşayabilmek adına. Allah ın Resulünün hadisleri/sözleri olmadan İslam yaşanmaz ve Kur’an anlaşılmaz olsaydı, Allah ın Resulü Kur’an ı kayda aldırırken, kendi sözlerini/hadislerini de kayda aldırırdı. Hatırlatırım bizlere ulaşan hadislerin tamamı, BİR RİVAYETE GÖRE DİYE BAŞLAR. Devamında hadisi nakleden kişinin duydukları nakledilir. PEKİ, BİZLER BU BİLGİLERE GÖREMİ İSLAM I YAŞAYACAĞIZ, YA DA BU BİLGİLERLEMİ KUR’AN I ANLAYACAĞIZ? HANİ ALLAH, EMİN OLMADIĞIN BİLGİNİN ARDINA DÜŞMEYİN HESABINI SORARIM, YALNIZ KUR’AN IN İPİNE SARILIN DİYORDU, UNUTTUK MU BU İKAZI YOKSA.

Hani Allah hükmüme hiç kimseyi ortak etmem, kitabı açıklamak bizim görevimiz diyordu. Yoksa Allah a güvenmiyor muyuz? Gelin Kur’an a birlikte bakalım. Acaba YALNIZ KUR’AN DİYENLER Mİ MÜSLÜMAN DEĞİL, YOKSA İSLAM I YAŞAYABİLMEK İÇİN, YALNIZ KUR’AN YETMEZ DİYENLER Mİ MÜSLÜMAN DEĞİL. BAKALM ALLAH BU SORUMUZA NASIL CEVAP VERİYOR KUR’AN DA.

Casiye 6: İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. ARTIK ALLAH’TAN VE O’NUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ HADİSE/SÖZE İNANACAKLAR? (Diyanet meali)

Ankebut 51: Kendilerine OKUNAN KİTABI SANA İNDİRMİŞ OLMAMIZ ONLARA YETMEDİ Mİ? Şüphesiz bunda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir öğüt vardır. (Diyanet meali)

Enbiya 10: ANDOLSUN, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ( Diyanet meali)

Zuhruf 44: Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ONDAN HESABA ÇEKİLECEKSİNİZ. (Diyanet meali)

Kalem 36–37: SİZE NE OLUYOR, NASIL HÜKÜM VERİYORSUNUZ? YOKSA SİZE AİT BİR KİTABINIZ VAR DA (BU BATIL HÜKÜMLERİ) ONDAN MI OKUYORSUNUZ? (Diyanet meali)

Şura 16: ALLAH’IN ÇAĞRISINA UYULDUKTAN SONRA, O’NUN HAKKINDA TARTIŞMAYA GİRENLERİN DELİLLERİ, RABLERİ KATINDA BATILDIR. ONLARA BİR GAZAP VARDIR. ONLAR İÇİN ÇETİN BİR AZAP VARDIR. (Diyanet meali)

Muhammed 3: BUNUN SEBEBİ, İNKÂR EDENLERİN BATILA UYMALARI, İNANANLARIN DA RABBLERİNDEN GELEN HAKKA UYMUŞ OLMALARIDIR. İŞTE ALLAH, İNSANLARA KENDİLERİYLE İLGİLİ DURUMLARI BÖYLE ÖRNEK VERMEKTEDİR. (Bayraktar Bayraklı)

Zuhruf 5: SİZ HADDİ AŞAN KİMSELER OLDUNUZ DİYE, SİZİ KUR’ÂN İLE UYARMAKTAN VAZ MI GEÇELİM? (Bayraktar Bayraklı)

Enfal 64: Ey nebi! ALLAH, SANA DA SANA UYAN MÜMİNLERE DE YETER. (Süleymaniye vakfı)

Bakara 170: ONLARA “ALLAH’IN İNDİRDİKLERİNE UYUN!” DENİLDİĞİ ZAMAN, “HAYIR, BİZ ATALARIMIZI ÜZERİNDE BULDUĞUMUZ GELENEĞE UYARIZ!” derler. Ya ataları hiç akıllarını kullanmamış ve doğru yolu bulamamışlarsa? (Mustafa İslamoğlu)

Enam 155: Bu (Kur’an) da bizim indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır. ARTIK ONA UYUN VE ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKININ Kİ SİZE MERHAMET EDİLSİN. (Diyanet meali)

Bakara 5: İŞTE ONLAR, RABLERİNDEN GELEN BİR HİDAYET ÜZEREDİRLER VE İŞTE ONLAR KURTULUŞA ERENLERİN TA KENDİLERİDİRLER. (Bayraktar Bayraklı)

Enam 51: Kendileri için Allah’tan başka ne bir dost, ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, ALLAH’A KARŞI GELMEKTEN SAKINSINLAR DİYE, ONUNLA/ KUR’AN İLE UYAR. (Diyanet meali)

Yunus 36: ONLARIN ÇOĞU ZANDAN BAŞKA BİR ŞEYE UYMAZ. ŞÜPHESİZ Kİ ZAN, GERÇEKLİK BAKIMINDAN HİÇBİR ŞEY İFADE ETMEZ. Şüphesiz ki Allah onların yapmakta olduklarını bilendir. (Mehmet Okuyan)

Araf 3: (Ey insanlar) RABBİNİZDEN, SİZE İNDİRİLENE UYUN VE O’NDAN BAŞKA DOSTLARA UYMAYIN. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! (Elmalılı meali)

NE DERSİNİZ DOSTLARIM, ALLAH YALNIZ KUR’AN DİYENLER MÜSLÜMAN DEĞİLDİR Mİ DİYOR BU AYETLERİNDE, YOKSA YALNIZ KURAN IN İPİNE SARILMAYIP RİVAYET, SANI, ZANNA UYUP, ATALARINDAN ÖĞRENDİKLERİ RİVAYETLERİDE DİN DİYE YAŞAYANLAR MI MÜSLÜMAN DEĞİLDİR DİYOR, NE DERSİNİZ? ALLAH BOŞUNA AKLINIZI KULLANIN EY KULLARIM DEMİYOR. ALLAH IN UYARILARINA UYAN, HESAP GÜNÜ YÜZLERİ GÜLENLERİN SAFINDA OLACAKTIR.

Rabbimiz mülk suresi 29. Ayetinde, Allah dan başka güvenecekleri ipler arayanları, bakın nasıl uyarıyor. Dilerin batıl ve sanıdan uzak, Allah’ın ipine sarılan halis kulları arasında oluruz.

Mülk 29: DE Kİ: “BİZİM RABBİMİZ RAHMÂN’DIR. O’NA İNANDIK VE YALNIZ O’NA GÜVENDİK. YAKINDA, KİMİN APAÇIK BİR SAPIKLIK İÇİNDE OLDUĞUNU BİLECEKSİNİZ.” (Bayraktar Bayraklı)

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

23
Bu makalemde, sizlerin düşünmesine vesile olmak istediğim konu, Allah tüm kullarına nasıl bir ömür veriyor konusu üzerine olacak. Yani Allah yeni doğmuş bir bebek birkaç ay yaşıyor ve ölüyor. Ona Allah bu kadar mı ömür vermiş demeliyiz. Ya da 20 yaşında, 30 yaşında ölen ile 80–100 yaşında ölen kullarına da, böyle bir ömür mü biçmiş Allah. Bu konu hakkında hiç düşündünüz mü? Kur’an bu konulara da elbette cevap veriyor ama açıklanmayan detaylarını Allah bilir diyerek, bizler açıklanan kısımlarını anlamaya çalışmalıyız. Bizler bu konu hakkında Kur’an dan çok fazla bilgi sahibi olmadığımız için, ölen her kim olursa olsun genellikle arkasından, ALLAH’IN TAKDİRİ BU KADARMIŞ diyerek, ölen yakınlarımızın tüm ölümlerinde, KENDİLERİNİN HİÇBİR ETKİLERİ OLMADIĞINI DÜŞÜNEREK, ÖLÜMLERİNİ ALLAH A NİSPET EDERİZ. Bu düşünce sizce doğru olabilir mi? Gelin bu konuyu Kur’an a danışalım. Bakın Allah Fatır suresi 37. ve Enam 2. ayetinde ne diyor.

Fatır 37: Onlar orada, “Ey Rabbimiz! Bizi çıkar. Daha önce yaptıklarımızın aksine iyi işler yapalım” diye feryat ederler. Kendilerine, “SİZE, DÜŞÜNECEK KİMSENİN DÜŞÜNEBİLECEĞİ KADAR BİR ÖMÜR VERMEDİK Mİ? Size uyarıcı da gelmedi mi? Şimdi tadın azabı! Zalimlerin yardımcısı yoktur” denir. (Bayraktar Bayraklı)

Enam 2: SİZİ BALÇIKTAN YARATAN VE SONRA SİZİN İÇİN BİR ÖMÜR TAYİN EDEN O’DUR. Bir de O’nun katında belirli bir ömür/ecel vardır. Fakat siz hâlâ şüphe edip duruyorsunuz. (Bayraktar Bayraklı)

İlk ayetin detayına girmeden, ayette geçen BİZLERE BU DÜNYADA ALLAH, DÜŞÜNÜP İMTİHANIMIZI YAŞAYACAĞIMIZ KADAR BİR ÖMÜR VERDİĞİNİ, ÇOK NET SÖYLÜYOR. Tabi küçük yaşta bebek ölümleri ne olacak diye sorabilirsiniz. Aslında yanlış inançlarımızın etkisinde kalmazsak ve Kur’an ı bir bütün olarak anlamaya çalışırsak, bu ayet bile bu sorumuza cevap veriyor. Demek ki daha sonra onlara bir hak daha tanıyor olmalı değil mi sizce? Lütfen unutmayalım, Allah sözünde durandır. Enam 2. ayetin de, ALLAH YARATTIĞI KULLARINA BİR ÖMÜR TAYİN EDİYOR AMA O ÖMÜR ÇOK KISA DEĞİL, İMTİHANIMIZI VEREBİLECEĞİMİZ KADAR UZUN. ALLAH IN ADALETİNİ LÜTFEN GÖZ ARDI ETMEYELİM VE KUR’AN IN ONAYLAMADIĞI RİVAYET SANI SÖZLERİN ETKİSİNDE KALMAYALIM. HATIRLATMAK İSTERİM, TAYİN EDİLEN ÖMRÜN ÜST SINIRINI ALLAH KOYUYOR. AMA İMTİHANIMIZ GEREĞİ, O ÜST SINIRIN ALTINDA ÖLÜMLERİMİZDEN, KISMEN BİZLERDE SORUMLUYUZ. Konumuzu anlamaya devam edelim. Bakın Allah bir ayetinde bu konu hakkında ne diyor.

Münafikun 11: ALLAH, ECELİ GELDİĞİNDE, HİÇBİR KİMSEYİ ASLA ERTELEMEZ. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Diyanet meali)

Bakın ayet çok net bir sorumuza da cevap veriyor. Allah Eceli geldiğinde hiç kimseyi asla ertelemez diyor. Ecel kelimesi, hayatın sonu anlamına geliyor. Demek ki takdir edilen ömrün sonu geldiğinde, ölümü Allah ertelemeyeceğini söylüyor. Demek ki Allah’ın kullarına, imtihanlarını verebileceği kadar uzun bir ömür veriyor, önce bunu unutmayalım. Bu ayeti okuduğunuzda, şu soru geldi sanırım hemen aklınıza. Allah’ın verdiği ömrü uzatamayız ama kısaltma erken ölme konusu ne olacak. Çünkü insanlar birbirilerini öldürüyorlar. Hatta kendilerini öldüren intihar edenler var. BUNLARA DA ALLAH IN TAKDİRİ DİYEMEYİZ. Bırakın bunları, Allah’ın verdiği o eşsiz bedeni hor kullanıp, ona iyi bakmayıp, hatalar yanlışlar yapıp birçok hastalıklara yakalanıp, erken ölenler ne olacak diyebilirsiniz. DEMEK Kİ YAŞAMIMIZDA Kİ ÖMRÜN ALT SINIRININ BELİRLİ BİR KISMI, ELİMİZDE OLDUĞU ANLAŞILIYOR. Elbette Allah ona da cevap veriyor ve bakın ne diyor bu konuda.

Ali İmran 145: HİÇ KİMSE, TAYİN EDİLMİŞ BELLİ BİR VADEDEN ÖNCE, ALLAH’IN İZNİ OLMADAN ÖLMEZ. Kim bu dünyanın nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz; kim de âhiretin nimetlerini arzularsa kendisine ondan vereceğiz ve şükredenleri ödüllendireceğiz. (Bayraktar Bayraklı)

Demek ki Allah ın koyduğu yaşamın üst sınırına gelmeden önce bir ölüm var. Ama Allah ın izni olmadan yani Allah olayların akışı neticesinde kuluna gelmiş ölümü onaylaması gerekiyor. Demek ki Allah verdiği ömrün üst sınırı gelmeden, farklı nedenlerden ölüm aşamasına gelen kullarının ölümlerini onaylıyor yoksa ölümleri gerçekleşemez. Bazen duyarsınız. Çaresiz bir hastalığı olan kişiye doktorlar 3 ay ömrü kalmış derler, ama bakarsın o kişi 3 yıl sonra ölür. BU AYETLERDEN DE ŞUNU ANLIYORUZ, ALLAH IN VERDİĞİ ÖMRÜN ÜST SINIRINI HİÇ KİMSE UZATAMAZ. BU ÜST SINIRIN NE OLDUĞUNU BİLEMİYORUZ. AMA BİZLERİN İMTİHANI GEREĞİ YAPTIKLARIMIZIN SONUCUNDA, ÖMRÜMÜZÜ KENDİ ELLERİMİZLE KISALTMAMIZ YA DA BAŞKALARININ ETKİSİYLE ÖMRÜMÜZÜN SONA ERMESİNE İZİN VERENİN, YİNE ALLAH OLDUĞU ÇOK AÇIK AYETTEN ANLAŞILIYOR. ELBETTE BUNLARIN HEPSİ İMTİHANIMIZIN SONUÇLARIDIR. ALLAH İMTİHANIMIZA KARIŞMIYOR VE GERÇEKLEŞMESİNE İZİN VERİYOR. BURADANDA ŞUNU ÇOK AÇIK ANLIYORUZ. ÖLÜM VE YAŞAM ÇİZGİMİZİ ALLAH, ELLERİMİZE VERMİŞ. BUDA ÖZGÜRCE YAŞADIĞIMIZ İMTİHANIMIZIN BİR SONUCUDUR. Fatır suresi 11. ayette bu konuda Allah, bakın nasıl bir bilgi veriyor.

Fatır 11: Allah sizi topraktan, sonra embriyodan yarattı. Sonra sizi çiftler kıldı. O’nun bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalır, ne de doğurur. BİR CANLIYA ÖMÜR VERİLMESİ DE, ONUN ÖMRÜNDEN AZALTILMASI DA MUTLAKA BİR KİTAPTADIR. Şüphesiz bunlar, Allah’a kolaydır. (Bayraktar Bayraklı)

Bu ayet aslında bu konuda kafamızda oluşan sorulara cevap verdiği gibi, Allah’ın bizlerin geleceği hakkında bilgisinin de olduğunu, yani geleceği bildiğini de söylüyor. Dikkat ederseniz ayet yalnız insandan bahsetmiyor ve bir canlıya ömür verilmesi ya da ömrünün kısaltılması, bir kitapta yazılıdır, yani ALLAH IN KANUNLARI, KURALLARI DAHA BAŞTAN YAZILMIŞTIR. BİZLER BU KURALLARA GÖRE ÖZGÜRCE YAŞIYOR, İMTİHANIMIZI VERİYORUZ DEMEKTİR. Ayete dikkat ettiyseniz bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da Allah ın hükmüne bağlıdır diyor. UZUN ÖMRÜ VEREN ALLAH, DEMEK Kİ GEREKTİĞİNDE BU ÖMRÜ KISALTTIĞINIDA ANLIYORUZ. Mümin 67. ayette de bu konu hakkında bakın nasıl bilgi verilir. “İÇİNİZDEN BİR KISMI, DAHA ÖNCE VEFAT ETTİRİLİYOR. BÜTÜN BUNLAR, BELİRLENEN BİR SÜREYE ULAŞMANIZ VE AKLINIZI KULLANASINIZ DİYEDİR.” Demek ki verilen ömür gerektiğinde Allah ın izniyle kısalabiliyor muş. Konumuzun daha iyi anlaşılması için, bir ayet daha hatırlatmak istiyorum.

Fatır 45: Şayet Allah, insanları yaptıklarıyla hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. FAKAT ONLARI BELİRLENEN BİR VAKTE KADAR ERTELEMEKTEDİR. Vakitleri gelince Allah, onları cezalandıracaktır. Çünkü Allah kullarını kesinlikle gözlemektedir. (Bayraktar Bayraklı)

Bu ayetten de anlıyoruz ki, Allah’ın verdiği hayatın o üst sınırına gelmeden öncede Allah, yaptıklarımızın karşılığında, ceza olarak da canlarımızı alabiliyormuş. Ama onlara yaptıklarını düzeltebilmeleri için zaman tanıyor, hemen ceza vermiyor. Lütfen unutmayalım, Allah’ın kanununda KISASA KISAS VARDIR. Detayını Allah bilir. Ayette, eğer her yaptıklarımızın karşılığında Allah bizlere, ölüm cezası vermiş olsaydı, yeryüzünde insan kalmazdı diyor. Bu konuyla ilgili Kur’an da, Hz. Musa nın bir kıssası vardır. Kehf suresi 71 ile 82. ayetler arasında. Lütfen bu ayetleri okuyunuz. Konumuza ışık tutacaktır.

Dilerim Allah dan batıl ve hurafeden uzak,  yalnız Kur’an ın ipine sarılan, Allah’ın halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

24

 Bizler eğer Kur’an ı rehber almış ve Allah ın uyarılarının bilincinde olsaydık, bugün yaptığımız çok büyük yanlışları asla yapmazdık. Onun için bizlere düşen en önemli görev, Allah ın uyardığı gibi yalnız Kur’an’ın ipine sarılıp, onun ışığıyla aydınlanmak olmalıdır. Size bu yazımda öyle bir ayet hatırlatmak istiyorum ki, bugün yaptığımız çok önemli yanlışlarımıza ışık tutuyor. Ayeti önce yazalım.
Cin suresi 26–27–28: Allah bütün gaybı bilir. Sırlarını kimseye açıklamaz. Ancak hoşnut olduğu Elçiler hariçtir. ÇÜNKÜ O, ELÇİLERİN ÖNÜNDEN VE ARDINDAN GÖZETLEYİCİLER GÖNDERİR Kİ RABLERİNİN EMİRLERİNİ TEBLİĞ ETTİKLERİNİ BİLSİN. Allah onları çepeçevre kuşatmıştır ve her şeyi bir bir saymıştır.

Aslında ayette ilk dikkatimizi çeken, gaybı yalnız Allah ın kendisinin bildiği, herkese açıklamadığı ama yalnız istediği elçilerine açıkladığını bildiriyor. Hatta aynı bilgiyi Allah, Ali İmran 179. ayetinde şöyle tekrarlıyor. “ALLAH, SİZE GAYBI BİLDİRECEK DEĞİLDİR. FAKAT ALLAH, RESULLERİNDEN DİLEDİĞİNİ SEÇER, ONLARA BİLDİRİR.” Peki, açıkladığı elçileri, bu bilgileri kendisine mi saklıyor? Burası çok önemli. Eğer Allah ın elçisi, verilen bilgiyi saklamış olsaydı, bizlere hiçbir faydası olmazdı.

Ayetin devamında ise bu sorumuza da cevap veriyor ve diyor ki Yaradan. Gaybın sırlarını bildirdiğimiz elçimizi izleriz, takip ederiz. Önünden ve arkasından gözetleyici melekler göndeririz ki, Allah ın verdiği bilgileri, topluma tam ve doğru bir şekilde tebliğ edip edilmediği bilinsin. Bu bilgi çok önemli. Buradan da anlıyoruz ki, Allah ın elçisine bildirdiği her şey, kontrol altında ve izleniyor tebliğ ediliyor, tabi kayda alınıyor. Onun için Allah Kur’an ı ben koruyorum diyor. Hatırlatırım, yalnız kendi vahyi Kur’an ı koruyor.

Bu bilgilerin ışığında, günümüzde yaptığımız bir yanlışı aydınlatalım şimdi de. Acaba Allah’ın elçisi, Allah ın bildirdiklerinin dışında, bunlarda benim sözlerim diye din ve iman adına başka sözler/hadisler söylemiş olabilir mi? Bunun mümkün olmadığını bu ayetten anlıyoruz. Çünkü Allah yalnız elçisine söylediklerini tebliğ edilmesini istiyor ve ayrıca, melekler ile de takip ettiriyor. Allah ın Elçisi onun için, vahiy dışından sağlığında tek bir söz ümmetine, din adına bildirmemiştir, kayda geçirmemiştir. Hatta Allah Hakka suresi 44. ayetinde, “EĞER BAZI LAFLARI, BİZİM SÖZLERİMİZ DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, ONUN CAN DAMARINI KESERDİK.” Diye bizlere bildirmiştir.

Allah ın Elçisi ümmetine, yalnız Kur’an ile hükmetmiştir. Çünkü Allah ın emriydi bu. Ayrıca bu ayetten alacağımız farklı bir derse gelince. Kur’an ın dışından, Allah ın Resulünün sözleri diye bizlere iletilen bilgilere, asla güvenemeyeceğimiz gerçeğidir. Çünkü rivayet hadisler, bilgiler dilden dile nakil esnasında, mutlaka değişecek ve kişinin düşünce ve fikirleri ile farklı anlamlara bürünecektir. ÇÜNKÜ AYETLERİN KONTROL VE DENETİMİ GİBİ, EMİN OLABİLECEĞİMİZ, HİÇBİR KONTROL, DENETİM YOK. HATTA KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN DE, ARAYA GİRİP GİRMEDİĞİNİ HİÇ BİRİMİZ BİLEMEYİZ. Onun için Allah, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin emrini veriyor. Ama Kur’an ayetleri Allah’ın korumasında, hatta ayetleri Resulün doğru tebliğ edip kayda geçirilmesine kadar, meleklerin takibinde olduğunu görüyoruz. Buradan da anlıyoruz ki Allah, yalnız vahyini koruma altına almış, elçisini bile izletmiş takip etmiştir.

Kur’an indirilirken, Allah ın Elçisinin yakınlarındakiler, her zaman vahiyle, elçisinin sözlerini ayıra bilmek için Allah ın Elçisine, “BU SİZİN SÖZÜNÜZ MÜ, YOKSA ALLAH IN VAHYİMİ” diye özellikle soruyorlarmış. Ne yazık ki bu titizliği, bizler günümüzde gösteremiyoruz. Onun içinde Allah ın dini bölündü, parçalandı, batıl ve rivayetlerin kuşatması altına girdi. Öyle olunca da Allah ın has, katıksız dinini yaşayamaz olduk.

Günümüzde milyonları bulan hadisler, yani Resulün sözleri olduğu iddia edilen bilgiler, Resul tarafından asla kayda alınmamıştır. Hatta günümüzde Resulün sözü diye nakledilen bilgilerden, Allah’ın Resulünün hiçbir bilgisi haberi ve onayı da yoktur. Sizce bu yöntemi izlemek büyük risklerle dolu değil mi? Çünkü Allah ın Resulü, Kur’an dışından benden söz nakletmeyin diye uyarmıştır sağlığında. Bu uyarı ve ikaz, dört halife devrinde de devam etmiş ve hadis nakletmek yasaklanmıştı. YASAKLANMASININ NEDENİ, ALLAH IN RESULÜ HAYATTAYKEN ONUN ADI KULLANILARAK, FARKLI ŞEKİLLERDE VE FARKLI ANLAMLARLA ALLAH IN RESULÜNÜN SÖZLERİ/HADİSLERİ NAKLEDİLİYOR VE RESULÜN SÖYLEMEDİĞİ ANLAMLARLA İLETİLİYORDU. BUNU GÖREN ALLAH IN RESULÜ, BENDEN HİÇBİR ŞEY İLETMEYİN, ALLAH IN VAHYİNİ BİRBİRİNİZE İLETİN EMRİNİ VERMİŞTİR..

Hadis yazımı ve kayda alınması, dört halife devrinin sona ermesi, dinin mezheplere bölünmeye başlaması ile Resulün vefatından yaklaşık 200–250 yıl sonra hadisler toplanmaya, kayda alınmaya başlanmıştır. BU BİLGİLER, SÖZLER RESULÜN SAĞLINDA BİLE YANLIŞ VE FARKLI ŞEKİLDE İNSANLAR ARASINDA DOLAŞIYORSA, BUNDAN 250 YIL SONRA, BU BİLGİLERİN NE DERECE SAĞLIKLI GÜNÜMÜZE KADAR İLETİLECEĞİ KONUSUNUN YORUMUNU, SİZLERE BIRAKIYORUM.

Tekrar etmek istiyorum, onun içindir ki Allah, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye bizleri uyarmıştır. Bunları söylediğimizde, rivayet hadisleri de Kur’an ayeti gibi gören kişiler, şöyle bir savunma yapıyorlar. “ALLAH PEYGAMBERİMİZİN HADİSLERİNİ DE, TIPKI KUR’AN GİBİ KORUMA ALTINA ALMIŞTIR.” Her nedense Allah Kur’an ı ben koruyorum diye apaçık Kur’an da yazdığı halde, bu yanlış düşünceye inananlar, neden Resulün hadislerininde korunduğu Kur’an da yok diye sormuyorlar. Onun içindir ki böyle yanlış ve batıl sözlere inanmak, dipsiz bir kuyuya atlamaktan farksızdır. Örneğini verdiğimiz Cin suresinde, Allah elçisine ilettiği bilgileri, melekleri tarafından izlettiğini ve doğru tebliğ edilip kayda alınıp alınmadığını kontrol ediyorsa, bunun dışında, hatta Resulün vefatından yüzlerce yıl sonra kayda alınmış hadislerin/sözlerin, doğruluğuna nasıl inanırız. Allah Kur’an da bahsetmediği halde, onlarıda Allah koruyor nasıl deriz. Bunu söylemek ve inanmak, Kur’an a şirk koşmaktır, lütfen unutmayalım. Sizlere Kur’an dan mahşer günü Hz. İsa nın bir örneğini vermek istiyorum. Ayeti önce yazalım.

Maide 117: “BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM. ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk ediniz’ dedim. İÇLERİNDE BULUNDUĞUM MÜDDETÇE ONLAR ÜZERİNDE KONTROLCÜ İDİM. BENİ VEFAT ETTİRİNCE, ARTIK ONLAR ÜZERİNDE GÖZETLEYİCİ YALNIZ SEN OLDUN. Sen her şeyi hakkı ile görensin.”

Bakın Hz. İsa Allah ın sorduğu soruya nasıl bir cevap veriyor. ““BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM” Devamında söylediği ise, günümüzde yaptığımız, o çok büyük yanlışımıza ışk tutuyor ve bakın ne diyor. “İÇLERİNDE BULUNDUĞUM MÜDDETÇE ONLAR ÜZERİNDE KONTROLCÜ İDİM. BENİ VEFAT ETTİRİNCE, ARTIK ONLAR ÜZERİNDE GÖZETLEYİCİ YALNIZ SEN OLDUN. ” Bu kıssadan alacağımız hisseye gelince. Allah ın Resulu O örnek insan. Hz. Muhammed vefat etmeden önce, ümmeti üzerinde kontrol gücü vardı. Ama Allah ın Resulü vefat ettikte sonra, artık ümmeti üzerinde hiç bir kontrolü olmadığı için, kitap Ehlinin yaptığı yanlışları bizlerde yaptık ve Allah ın kitabına sarılacağımız yerde, rivayet ve sani bilgilerin ardına düştük. İŞTE BİZLER BÖYLE BÜYÜK BİR YANLIŞ İLE İSLAM I YAŞIYORUZ, AMA FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.

Lütfen unutmayalım, bizlerin sorumlu olduğu yalnız Kur’an dır. Allah sizleri yalnız Kur’an dan sorumlu tutuyorum diye bizleri uyarmış ve apaçık hükmünü vermiştir. Emanetimizi teslim etmeden önce, dilerim Kur’an gerçeklerinin farkında olan, Allah ın halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


25
İslam yani Kur’an akla çok önem vermiş ve Allah’ın Resulü de, aklı olmayanın dinide olmayacağını, Kur’an öğretisine göre çok açık ümmetine bildirmiştir. Buradan şunu çıkarmamız doğru olacaktır. İMANINI YAŞARKEN AKLINI KULLANMAYAN, İNANCINI DOĞRU YAŞADIĞINDAN, ASLA EMİN OLAMAZ. Hatta Allah, AKLINI KULLANMAYANLARI PİSLİK İÇİNDE BIRAKACAĞI uyarısını yaparak, her söylenen söz üzerinde düşünmemizi, aklımızı mutlaka kullanmamızı emretmiştir. Allah bırakın beşeri sözler üzerinde düşünmemizi, kendi vahyi Kur’an ayetleri üzerinde bile düşünmemizi istemiştir. Çünkü hangi konu olursa olsun, onu düşünerek anlamaya çalışan, anlatılanı anladığında, kalbi ve aklı tatmin olduğunda ancak, hayatına içten ve samimi olarak eksiksiz geçirebilir. Eğer anlamadan yaşıyorsa, onu hayatına geçirirken, aksaklıklar ve hatalar mutlaka olacaktır.  EĞER BİZLER DÜŞÜNMEDEN HER SÖYLENEN RİVAYETİ DİN DİYE YAŞIYORSAK, O ALLAH IN DEĞİL, RİVAYETLERİN YARATTIĞI BİR DİN OLMASI KAÇINILMAZDIR. İnancımızdan emin olmak istiyorsak, elde Kur’an her söylenen sözün/hadisin doğruluğunu, Kur’an süzgecinden geçirip, düşünerek kabul etmeliyiz.

Günümüzde Kur’an öğretisinden uzak yaşanan İslam anlayışı, öyle bir öğreti ve inancı topluma inandırdı ki, KUR’AN IN AKIL İLE  DÜŞÜNEREK ASLA, HERKESİN ANLAYAMAYACAĞI DÜŞÜNCESİNİ, TOPLUMA KABUL ETTİRDİLER. Böylece kargaşa, kuşku yaratarak Müslümanları düşünmekten alı koyan cemaatler, tarikat ve kendisini veli, şeyh ilan edenler, kendi hükümranlıklarını devam ettirebilmek için, HANGİ AKILLA, KİMİN AKLIYLA KUR’AN I ANLAYIP, İSLAM I YAŞAYACAKSIN. HERKESİN AKLIYLA KUR’AN’I ANLAMAYA KALKARSANIZ, MİYONLARCA DİN ORTAYA ÇIKAR DİYEREK, TOPLUMDA TEDİRGİNLİK YARATTILAR.  Hatta her insan bir olmaz, çok akıllısıda var az akıllısıda var, süper zekalısı var. Az aklı olan kişi ne yapacak şeklindeki sorularla, toplumun mutlaka birilerine muhtaç olduğu düşüncesini topluma kabul ettirmeye çalışıyorlar. İLK ÇABAYI ALLAH KULUM GÖSTERMELİDİR DİYOR, DAHA SONRA SORUP ARAŞTIRMAKTA BİZLERİN GÖREVİDİR. KUR'AN I ANLADIĞI DİLDEN HİÇ OKUMAYANLARIN, BAŞKALARI TARAFINDAN RAHATLIKLA ALDATILACAĞI ÇOK AÇIKTIR. ALLAH BUNUN ÖNÜNE GEÇMEK İSTİYOR. Halbuki Allah Enam 152. ayetinde,"BİZ HERKESİ ANCAK GÜCÜNÜN YETTİĞİ KADARIYLA SORUMLU TUTARIZ." dediği gerçeğini görmek istemezler. Yine Bakara 286. ayetinde; "ALLAH, BİR KİMSEYİ ANCAK GÜCÜNÜN YETTİĞİ ŞEYLE YÜKÜMLÜ KILAR." Lütfen batıl inancımızı yaşayabilmek adına, yanlışı doğru göstermeyelim. ALLAH BİZLERİ İMTİHAN EDİYOR HATIRLATIRIM. ACABA KULUM VAHYİM OLAN KUR'AN I ÖĞRENEBİLMEK İÇİN ÇABA GÖSTERİYOR MU DİYE. ÇABA BİZDEN, YARDIM ALLAH DAN.

SİZCE MÜSLÜMAN TOPLUMLAR OLARAK BİZLER, ALLAH IN UYARISI IŞIĞINDA MI KUR’AN I OKUYORUZ?  EĞER ÖYLE OKUSAYDIK, DİNDE MEZHEPLERE, CEMAAT VE TARİKATLARA BÖLÜNMEZ, KUR’AN I OKUYAN HER MÜSLÜMANDA FARKLI ANLAMAZ, KUR’AN I AYNI ANLARDI. BEŞERİN YAZDIĞI BİLİMSEL BİR KİTABI, HANGİ DİLE ÇEVİRSENİZ ÇEVİRİN, HER OKUYAN AYNI BİLGİYİ ALIR, HİÇ KİMSE FARKLI ANLAMAZ. İŞ KUR’AN A GELİNCE, NEDEN FARKLI ANLIYOR? İŞTE NEFİS VE BATIL İNANÇALRIMIZ ETKİSİYLE KUR’AN I ANLAMAYA ÇALIŞTIĞIMIZDA, BATIL GERÇEKLERİN ÜSTÜNÜ BÖYLE ÖRTÜYOR. Allah boşuna aklını kullanmayanı pislik, rezillik içinde bırakırım demiyor.
 
Halbuki Allah, birey olarak bu dünyada Kur’an dan, bizzat kendisinin imtihan olduğunu söyleyerek, HER MÜSLÜMANIN, LÜTFEN BURAYA DİKKAT BAŞKASININ AKLIYLA, ONLARIN SÖYLEMLERİ İLE DEĞİL, KENDİ AKLIYLA BİZZAT KUR’AN I DÜŞÜNEREK KENDİLERİ ANLAMASI GEREKTİĞİNİN DİKKATİNİ ÇEKİYOR. Çünkü hepimiz Kur’an dan, Allah ın vahyinden imtihan oluyoruz. İmtihanımız sorumlu olacağımız Kur’an’dan olacağına göre, bizlerin aklıyla anlayamayacağımız bir imtihandan geçtiğimizi, nasıl söyleriz ve inanırız. Onun içinde Allah bizlerin, emin olamayacağımız rivayet ve sanı bilgilerin ardına düşmeden, yalnız Kur’an’ın ipine sarılıp, ayetler üzerinde dikkatle, bizzat kendimizin düşünerek iman etmemizi emreder. HATIRLATIRIM İSLAM DİNİNDE, RUHBAN SINIFI YOKTUR. OLMADIĞI İÇİNDE ALLAH, HER KULUNU DİKKATLE KUR’AN I OKUYUP DÜŞÜNEREK, AKLINI KULLANARAK, ANLAMAYA DAVET EDİYOR. İMTİHANIN DA GEREĞİ, BU DEĞİL Mİ ZATEN. BAŞKALARININ AKLIYLA, NASIL İMTİHANIMIZI VERİRİZ? BAŞKALARININ AKLIYLA İMTİHANINI VERENLER, DERSİNE ÇALIŞMAYIP, TELAŞLA YANLIŞ BİLGİLERİ KOPYE ÇEKEREK, SINIFTA KALAN ÖĞRENCİ GİBİDİR. LÜTFEN UNUTMAYALIM.

Allah birçok ayetinde, Kur’an ı yemin ederek kolaylaştırdığını, izah edip açıkladığını söyler ve devamında, YOKMU AKLINI KULLANAN, DÜŞÜNEN diyerek uyarır. Kur’an ı dikkatle düşünerek okuduğunda, anlamış olmasaydık, Allah böylemi derdi? Aklını ayetler üzerinde kullanmayan, Allah a nasıl en doğru ibadet edeceğini, Allah’ın biz kullarından neler istediğini doğru anlayamayacağı için, İSLAM DİNİNDE HERŞEYDEN İLK ÖNCE AKLI KULLANMAK ÖNEMLİDİR. YANİ AKLI KULLANMAK BİR MÜSLÜMANIN, İLK YERİNE GETİRMESİ GEREKEN, ALLAH IN FARZ EMRİDİR. Mülk 10. ayetinde de hesap günü pişman olacakların o gün söyleyecekleri sözü, şimdiden bakın nasıl bizlere anlatıyor Allah. “EĞER SÖZ DİNLESEYDİK YAHUT AKLIMIZI KULLANSAYDIK, ŞU ÇILGIN ATEŞ HALKI ARASINDA BULUNMAZDIK DİYECEKLER” ALLAH HER KULUNA, BİZZAT KENDİSİNİN DÜŞÜNÜP, AKLINI KULLANARAK BAŞARIYA ULAŞACAĞI BİR BEYİN VERMİŞ VE DİĞER CANLILARDAN ÜSTÜN KILMIŞTIR. Onun için Allah birçok ayetinde, EY AKIL SAHİPLERİ DİYE HİTAP EDER BİZLERE. BEN KUR’AN DAN ANLAYAMAM DİYEN, ALLAH IN İMTİHANINDAN KAÇMAYA ÇALIŞAN, AKLINI KULLANMAK İSTEMEYENLERDİR.

Kur’an da bazı ayetlerde, akıl sahipleri için büyük ibretler vardır diyerek, ayetler üzerinde düşünen, aklını kullanan her kulunun, çabası nispetince Kur’an dan faydalanacağı bilgisi verilir. BİR BAŞKA DEYİŞLE ALLAH, AKLI BAŞINDA YARATTIĞI HER KULUNUN, BİZZAT KENDİSİNE GÜVEN VEREREK, DÜŞÜNMESİNİ İSTEMİŞ VE ONUN ÇABA GÖSTERİP DÜŞÜNDÜĞÜNDE, KUR’AN I ANLAYACAĞINI, KUR’AN ONLARIN GÖNÜL GÖZÜNÜ AÇACAĞINI BİRÇOK AYETİNDE BİLDİRMİŞ, KULLARINA GÜVEN VERMİŞTİR. Allah İbrahim suresi 52. ayetinde bakın akıl sahibi kullarını, düşünmeye nasıl teşvik ediyor. Benzeri birçok ayeti Kur’an da görebiliriz.

“BU KUR’AN, KENDİSİYLE UYARILSINLAR, ALLAH’IN ANCAK TEK İLÂH OLDUĞUNU BİLSİNLER VE AKIL SAHİPLERİ DÜŞÜNÜP ÖĞÜT ALSINLAR DİYE İNSANLARA BİR BİLDİRİDİR.” İbrahim 52

Sizce Allah, kullarına Kur’an ı bir bildiri, tebliğ olarak gönderip, her kulunun okuyup düşündüğünde anlayamayacağı bir mesaj gönderip, daha sonrada emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye uyardığı halde, KULLARINI KUR’AN DAN SORUMLU TUTAR MI? Lütfen Allah a nispet ettiğimiz yanlışların, farkında olalım. İnanın hesap günü, yüzleri simsiyah olan müşriklerin safında buluruz kendimizi. Bakın Allah ayetinde, akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye Kur’an ı bir bildiri, uyarı olarak gönderdim diyor. BUNCA AÇIK BİLDİRİYİ TEBLİĞ ALDIĞIMIZ HALDE, NASIL OLURDA ALLAH IN BİLDİRİSİNİ, AKLI BAŞINDA HERKES DÜŞÜNÜP ANLAYAMAZ DERİZ.  Kuran ı anlayabilmek için, bilmem kaç yıl ilim tahsil etmen lazım diyerek, topluma korku salıp tedirgin etmek isteyenler, Allah’ın yemin olsun ki anlayasınız ve hiç kimseye muhtaç olmayasınız diye Kur’an ı kolaylaştırdım ve açıkladım diyerek uyardığı ayetlerin üstünü örtüp, gerçekleri gizlemeye çalışıp Allah a iftira atılmaktadır.

Peki, bunca açık ayetleri gördüğümüz halde, neden akılla din yaşanmaz, Kur’an ayetleri akılla düşünerek anlaşılmaz diyoruz, bunu hiç düşündünüz mü? Çünkü bunu söyleyip inananların hepsi, akıllarını bir kenara bırakıp, düşünmeyi başkalarına bıraktılar da ondan. Bunu yapan kişiler, Allah’ın diğer canlılardan üstün kıldığı aklı kullanmadıkları için, her türlü aldatılmaya açık oluyorlar ve kandırılabiliyorlar. Bizlerin Kur’an ile aramıza girenler, Kur’an ı anlayarak ve düşünerek okumamızı engelledikleri için, bizler Allah’ın mesajını, tebliğini de doğru anlayamadık. NE ANLATTILARSA, ALLAH IN KELAMINDAN ZANNETİK. Şunu lütfen unutmayalım, Allah biz insanları çok özel ve eşsiz yaratmıştır. ÖNCE ALLAH A, DAHA SONRADA KENDİMİZE, AKLIMIZA GÜVENELİM VE YALNIZ ALLAH A DAYANALIM. KENDİMİZE ALLAH IN BERİSİNDEN VELİLER, EFENDİLER EDİNİP, ONLARADA SORGUSUZCA DİN ADINA GÜVENİR VE DAYANIRSAK, KUR’AN I ONLARIN VERDİĞİ AKILLA ANLAMAYA DEVAM EDERSEK, LÜTFEN UNUTMAYALIM, Allah böyle yapanların, hesap günü çok üzülenlerin safında olacağı uyarısını yapıyor.

Allah Kur’an ı doğru anlayabilmemizin yol ve yöntemini de bizlere elbette anlatıyor ve uyarıyor. Hatta Allah ın Resulünün de yalnız Kur’an a iman edip, biz ümmetine yalnız Kur’an ı tebliğ etme görevi aldığınıda, çok açık ayetlerinde bizlere bildiriyor.  Nahl suresi 98. ayetinde, Kur’an ı okumaya başlamadan önce batılın, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların bizlere dayattığı tüm batıl-hurafe, sanı inançlarımızdan önce sıyrılıp, kendimizi kurtarıp, yalnız Allah a güvenip ona sığınarak Kur’an ı okumaya başlamamız gerektiği uyarısını yapıyor. Yani Allah’ın vahyine, onun ipine tutunarak Kur’an ı okumaya başlarsak, Allah da bu niyetle Kur’an ı okuma çabasında olan kullarımın, gönül gözünü açar, onları gerçeklerle buluştururum diyor. AMA BİZLER NELER SÖYLÜYORUZ; “MEZHEPLER DİN ALİMLERİ VE RESULÜN RİVAYET HADİSLERİ OLMSAYDI KUR’AN ANLAŞILMAZ, KAPALI KALIRDI.”

Dilerim Kur’an gerçeklerinin farkında olan, yalnız Allah a güvenip ona dayanan, Allah ın halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

26
Bu makalemde, sizlerin düşünmenize vesile olmak istediğim konu, KUR’AN ALLAH KELAMI MI, YOKSA RESULÜN KELAMIMIDIR, konusu üzerine olacak. Konumuza geçmeden önce, KELAM ne anlama geliyor ona bakalım. “KELAM SÖZ, SÖYLEME BİÇİMİ, ŞEKLİ ANLAMLARINA GELİR. SÖZ KELİMESİNİN ANLAMI DA, BİR DUYGUYU, BİR DÜŞÜNCEYİ EKSİKSİZ OLARAK ANLATAN SÖZCÜK, YA DA SÖZCÜK DİZİSİ ANLAMLARINA GELİR.”

Bu bilgilerden sonra, bu konu da bazı kişilerin ya da kurumların düşüncelerine önce yer verelim. Bakalım bu konuda neler söyleniyor, iki farklı düşünceye örnek vermek istiyorum. “KUR’AN-I KERİM, LAFIZ VE MANASIYLA ALLAH’IN KELAMIDIR.” Bir başka düşünceye göre. “KUR’AN, ALLAH KELAMI DEĞİLDİR. HZ. MUHAMMED’İN KELAMIDIR. HZ. MUHAMMED ALLAH TARAFINDAN KALBİNE VAHYEDİLEN İLAHİ MANALARI SÖZE / KELAMA DÖKMÜŞTÜR. KUR’AN’A ALLAH KELAMI DEMEK, ALLAH’I HÂŞÂ ARAPÇA KONUŞAN BİRİ GİBİ DÜŞÜNMEKTİR. KUR’AN MANA OLARAK ALLAH’A, SÖZ / KELAM OLARAK PEYGAMBERE AİTTİR. PEYGAMBER ALLAH’IN MANA VAHYİNİ DEĞİŞTİREMEZ. AYNEN OLDUĞU GİBİ SÖZE DÖKER”

Ne dersiniz sizce Kur’an Allah kelamı, yani Allah’ın sözleri değil de, Resulün kelamı, yani sözleri midir?  ALLAH VAHYETTİĞİ AYETLERİNİN MANASINI, ANLAMINI ANLADIĞI DİLDEN KULUNA, ELÇİSİNE AKTARAMAZ MI? Bizler önce şunu, çok net bir şekilde ortaya koymalıyız. Kur’an yalnız Arapça kelimelerden mi ibarettir? Eğer evet dersek Kur’an’ın yalnız Arapça okunması gerektiğini ve yalnız Araplara indirildiğini, yalnız Arapların Kur’an dan sorumlu olduğuna inanmış oluruz. Hâlbuki Kur’an tüm âleme, tüm insanlara indirilmiş Allah’ın Tebliğdir, mesajıdır.  Onun için Allah tüm kullarını Kur’an dan sorumlu tutacağına hükmetmiştir. Konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için, Âlim İmamı Azam Ebu Hanifenin, bu konudaki düşüncelerini de, sizlere hatırlatmak istiyorum.

“KUR’AN KÂĞITLARDA YAZILMIŞ VE BİZİM OKUDUĞUMUZ LAFIZLAR DEĞİLDİR. ESAS KURAN O LAFIZLARIN TAŞIDIĞI MANADIR Kİ, BİR KELAM-İ NEFSİ ( ALLAH IN ZATİ İLE VAR OLMAYA DEVAM EDEN SÖZ ) OLARAK KALIPTAN KALIBA DÖKÜLÜR. O KALIPLAR SONRADAN YARATILMIŞ ( MUHDES ) VARLIKLARDIR. OYSAKİ ESAS KURAN, MAHLÛK OLMAYAN BİR MANADIR. O HALDE ESASİ İTİBARİ İLE MANA OLAN KURAN I ARAPÇA LAFIZ YERİNE, BAŞKA LAFIZLARDAKİ ÇEVİRİSİNDEN OKUMAK MÜMKÜNDÜR.”

Gerçektende Kur’an, Arapça sözler değil MANADIR, ANLAMIDIR AMA ALLAH VAHYİNİ, EKSİKSİZ ELÇİSİNE KENDİ KELAMIYLA  TOPLUMUN DİLİNDEN İNDİRMİŞTİR Kİ, O GÜNTÜ TOPLUM AYETLERİNİ ANLAYABİLSİN. Bu durumda Kur’an Resulün kelamıdır/sözleridir demek büyük hata olur. Hatasız hiçbir insan olmaz, eğer Resulünün kelamı/onun sözleridir dersek, hata yapma riskinin olabileceğini de lütfen unutmayalım. ALLAH KUR’AN IN KENDİ SÖZLERİ OLDUĞUNUN KANITI OLARAK, HADİ BİR BENZERİNİ GETİRİN BAKALIM DİYE, BİZLERE MEYDAN OKUMAKTADIR.  Eğer asıl Kur’an, Resulün Arapça kelimelerle tebliğ ettiği sözlerdir, yani Resulün kelamıdır dersek, Arapça dışında ki tercümelere Kur’an diyemeyiz, tercüme edenin kelamıdır dememiz gerekir ki, buda büyük hata olur, toplumda şüpheler yaratır.

KUR’AN, ALLAH DAN ALDIĞI KELAMI/SÖZÜ DİREK RESULÜ TARAFINDAN BİZLERE ULAŞTIRILMIŞTIR Kİ, HİÇ KİMSENİN BUNDAN ŞÜPHESİ OLMASIN. Kur’an’ın Arapça şekline Allah kelamıdır demenin, Allah ı Arapça konuşan birisi gibi görmektir demek, aklın ve mantığın ötesinde, ALLAH IN GÜCÜNÜ, KÜÇÜMSEMEK VE SINIRLAMAK OLUR. HATIRLAYINIZ ALLAH, NEDEN KUR’AN I ARAPÇA GÖNDERDİĞİNİN NEDENİNİ AÇIKLARKEN, ANLAŞILMASI VE HAYATA GEÇİRİLMESİ OLARAK AÇIKLAR. DEMEK Kİ KUR’AN, RESULÜNE GELİRKEN ARAPÇA GELMİŞ, BU APAÇIK AYETLE SABİTTİR. DÜNYADA KONUŞULAN TÜM DİLLERİ YARATAN ALLAH TIR VE İNSANLARIN YANI BAŞLARINDA, ONLARI İZLEYEN VE YAŞANANLARI KAYDEDEN MELEKLERDE, TÜM DİLLERİ BİLMEKTEDİR. YOKSA NASIL KAYIT YAPSINLAR, TÜM İNSANLARIN YAPTIKLARINI.

Söylediğim gibi Allah, Cebrail tarafından Elçisine ayetleri, bizzat onun diliyle tebliğ etmiştir. Bunun nedeni olarak, anlaşılması ve üzerinde düşünülmesi içindir diye izah eder. Yani söylendiği gibi Kur’an, Allah tarafından Resulün kalbine vah yedilen, MANALARI ALLAH A AİT OLAN AYETLER, ELÇİSİ TARAFINDAN SÖZE/KELAMA DÖNÜŞTÜRMÜŞ DEĞİLDİR. Bizzat Cibril/Cebrail tarafından vahiy, Resulün anlayacağı dilden tebliğ edilmiştir. Allah ın Resulü kelimesine bile dokunmadan aldığı sözlü vahyi, önce ezberlemiş, ezberletmiş ve daha sonra yazıya geçirmiştir. Kur’an da bunun birçok örneği vardır ki ayetler, CİBRİL/Cebrail tarafından bizzat tebliğ edildiği geçer. Şunu söylemek isterim. Şura suresi 51. ayetinde, Allah bir insanla şu yollardan konuşabileceği örneğini verir. LÜTFEN DİKKAT, RESULLERİ İLE DEMİYOR, TÜM İNSANLARI KAST EDEREK SÖYLÜYOR. Birincisi İLHAM YOLUYLA. Bunun detayını çok fazla bilemeyiz ama söz olmadan, Allah’ın kullarına yardımcı olabileceğini anlayabiliriz. Örneğin Allah arıya vah yettiğini söylüyor ve onun yapması gerekenleri bu yolla yaptığı örneği veriliyor. İkinci olarak Allah’ın kulları ile kendisini göstermeden, PERDE ARKASINDAN GÖRÜŞTÜĞÜ ÖRNEĞİ VERİLİR. Üçüncü bir yoldan da bahsediyor Allah, kulları ile konuşma örneğini verirken. ELÇİLER GÖNDERİP, AYETLERİNİ TEBLİĞ ETTİRİR. Konumuza açıklık getirecek bazı ayetleri sizlere hatırlatmak istiyorum.

“VAHYİ EZBERLEMEK İÇİN DİLİNİ ACELE KIPIRDATMA! ŞÜPHESİZ ONU TOPLAMAK VE OKUMAK BİZE AİTTİR. O HÂLDE, BİZ ONU OKUDUĞUMUZ ZAMAN, ONUN OKUNUŞUNA UY. SONRA ONU AÇIKLAMAK DA BİZE AİTTİR.” KIYAME 16–17–18–19

“SANA KUR’AN’I OKUTACAĞIZ VE SEN ALLAH’IN DİLEMESİ HARİÇ- (ONU) UNUTMAYACAKSIN. ŞÜPHESİZ Kİ O, AÇIĞI DA GİZLİ OLANI DA BİLİR.” (A’la 6–7)

“KUR’ÂN’I KESİNLİKLE BİZ İNDİRDİK; ELBETTE ONU YİNE BİZ KORUYACAĞIZ.” (Hicr 9)

VAHYİN EZBERLENMESİ İÇİN, DİLİNİ ACELE KIPIRDATMA DENİYORSA, VAHİY RESULÜN KALBİNE SESSİZ BİR ŞEKİLDE İLHAM İLE DEĞİL AÇIK VE ONUN ANLADIĞI BİR DİLDE, ALLAH IN KELAMIYLA İNMİŞ DEMEKTİR. Bundan daha açık kanıt mı olur. Kur’an da hiçbir ayetinde, ben Resulüme Kur’an’ı ilham yoluyla ayetleri kalbine vah yettim demez. Tam tersine vahyi uyanık ve kendindeyken bizzat Cibril/Cebrail tarafından tebliğ ettiği örneklerini verir. Yukarıdaki ayetlerden de bunu çok açık anlıyoruz.  Allah Kur’an ı biz indirdik, onu da biz koruyacağız diyorsa, BU KUR’AN KELAMIYLA, LAFSIYLA, MANASIYLA tüm kullarının anlayacağı şekilde, Allah tarafından indirilmiş demektir. Hz. Musa ile de kendisini göstermeden, bizzat konuştuğu örneğini, hepimiz biliyoruz Kur’an dan. Kalbine vah yedilme ya da İLHAM yoluyla, ister uyanık olsun, ister uyurken rüyada olsun sessiz ve biliç devre dışı yapıldığından, yani Allah’ın ilhamı kulu tarafından fark edilmeden yapılır. Bu vahiy tüm insanlığı değil, ancak o şahsı ilgilendiren konular için gerçekleşir. Tekrar etmek istiyorum, Allah yalnız insanlara değil tüm canlılara, bitkilere hayvanlara da vah yeder, ilhamı ile yardımcı olur, bunuda Kur’an dan öğreniyoruz. Örneğin İpek böceğinin yaptığını da Allah, onlara ilhamla vah yetmiştir.  ALLAH IN VAHYİ KUR’AN YA DA DİĞER KİTAPLAR, CEBRAİL YA DA BİZZAT ALLAH TARAFINDAN KENDİSİNİ GÖSTERMEDEN TEBLİĞ EDİLMİŞTİRKİ, ALLAH IN RESULÜ BU TEBLİĞİ ALIRKEN VE TEBLİĞ EDERKEN ŞÜPHEYE DÜŞMESİN.

Hz. İbrahim’i hatırlayınız lütfen. Rüyasında oğlunu Kurban ederken görüyor ve bunu Allah istedi zannediyor, gerçekleştirmek istiyor. Allah hemen müdahale ediyor ve ona başka bir kurbanlık göndererek, benim için Kurban keseceksen, bunu kes diyor. Rüyada gördüklerimizin, ne anlama gelebileceği konusunda bizlerin kesin bilgisi yoktur. Rüya tabiri örneğini Kur’an dan görüyoruz ve Allah bu bilgeliği çok özel Elçilerine verdiğinide anlıyoruz. Lütfen rüya tabiri konusunda, anlatılan rivayetlere inanmayalm. Buradan da şunu anlıyoruz, ALLAH TÜM KULLARINA TEBLİĞ EDİLECEK VAHYİNİ, Resulünün kalbine sessiz sedasız değil, çok net ve açık bir şekilde, ya Cebrail tarafından yada kendisini göstermeden Allah, perde arkasından konuştuğunu, kullarının anlayacağı dilden vah yettiğini Kur’an dan anlıyoruz. Makalemin başında, bu konuyla ilgili bir örnek vermiştim ve ne diyorlardı. “KUR’AN’A ALLAH KELAMI DEMEK, ALLAH’I HÂŞÂ ARAPÇA KONUŞAN BİRİ GİBİ DÜŞÜNMEKTİR.” Bu düşüncenin doğru olması asla mümkün olamaz. Sizce Allah perde arkasından, Hz. Musa ile konuşurken, hangi dilde konuştu? Elbette Resulünün anladığı konuştuğu dilinde konuşmuştur ki, vahyini anlayabilsin. Bu durumda Allah, yalnız o dili konuşan biri diye mi düşünmeliyiz? ELBETTE HAYIR, TÜM DİLLERİ YARATAN ALLAHTIR VE O HER DİLİ BİLİR.

Buradan şunu çok açık anlıyoruz. KUR’AN LAFIS VE MANASIYLA ALLAH’IN KELAMIDIR VE RESULÜ ALLAH IN KELAMINI, SÖZLERİNİN TEK BİR HARFİNİ DEĞİŞTİRMEDEN KAYDA ALDIRMIŞ, TEBLİĞ ETMİŞTİR. Eğer böyle yapmamış olsaydı, Allah ın kelamını kendi lafızlarıyla/sözleriyle aktarmış olsaydı, KENDİ SÖZLERİ İLE NAKLEDERKEN ANLAMINI, MANASINI DEĞİŞTİRME TEHLİKESİ OLABİLİRDİ. HATTA ACABA YANLIŞLIK YAPTIM MI DİYE, KENDİSİ BİLE ŞÜPHEYE DÜŞEBİLİRDİ. Örnek vermek gerekirse, insanlar Kur’an ı farklı dillere tercüme ederken, ayetlere bazen inançlarının, duygularının etkisinde kalarak, kendi rivayet inançlarına delil yaratabilmek adına, kendi sözlerini,/kelamını ilave ettiklerini görüyoruz. AMA KUR’AN IN ORJİNALİNDE, ASLA BUNU YAPAMIYORLAR. Kendi sözleri/kelamları ile yaptıkları tahrifat, bir müddet sonra ALLAH IN KELAMI KUR’AN İLE fark ediliyor. ONUN İÇİN ALLAH ARAŞTIR, DÜŞÜN VE GÜVENMEDİĞİN SÖZLERİN ARDINA DÜŞME DİYE BİZLERİ UYARIYOR. DAHADA ÖNEMLİSİ, BİZLERİN YALNIZ KUR’AN’A SARILMAMIZI, ÇÜNKÜ BİZLERİ YALNIZ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİNİ BİLDİRİYOR. BUNU ALLAH NEDEN SÖYLÜYOR? ÇÜNKÜ KUR’AN KELAMIYLA, MANASIYLA ALLAH IN VAHYİDİR DE ONDAN. Kur’an Allah kelamı olmasaydı, Allah böylemi söylerdi?

Dilerim Kur’an gerçeklerinin farkında olan, batıl ve hurafeden uzak İslam ı yaşayan, Allah’ın halis kullarından oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

27
Bugünkü makalemin konusu, Allah dünyayı yarattığından beri, kullarını uyarmak için, SİZCE KADIN RESUL/ELÇİ GÖNDERDİMİ, GÖNDERMEDİMİ? Böyle bir soru ile karşılaştığımızda, elbette ilk müracaat etmeniz delil, kanıt aramanız gereken kaynak Kur’an olmalıdır. Allah açıkça kadın Resul göndermedim diyorsa, Allah a karşı boynumuz kıldan ince, dinledik iman ettik deriz.  Mezheplerin öğretisi olan geleneksel İslam,  Allah ın kadın Resul göndermediğini özellikle söylüyor ve YUSUF SURESİ 109, NAHL SURESİ 43,  ENBİYA SURESİ 7. AYETLERİ, delil gösteriyorlar.  Gerçekten bu ayetlerde Allah, ben kadın Resul göndermedim, gönderdiğim Resullerin tamamı erkekti mi diyor? YOKSA BU AYETLERDE GEÇEN BAZI KELİMELERE FARKLI ANLAMLAR VEREREK, BATIL İNANÇLARINA KANIT MI YARATIYORLAR? Gelin bu konuyu birlikte, anlamaya çalışalım. Örnek verdikleri tüm ayetleri, farklı meallerden önce yazalım ki, yapılmak isteneni daha doğru anlayabilelim.

Yusuf 109: SENDEN ÖNCE KASABALAR HALKINDAN ŞÜPHESİZ, KENDİLERİNE VAH YETTİĞİMİZ BİR TAKIM İNSANLAR GÖNDERDİK. Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden önce geçenlerin sonlarının ne olduğunu görsünler? Ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için hayırlıdır. Akletmez misiniz? (Diyanet eski meali)

Yusuf 109: BİZ SENDEN ÖNCE DE, MEMLEKETLER HALKINDAN ANCAK KENDİLERİNE VAH YETTİĞİMİZ BİRTAKIM ERKEKLERİ PEYGAMBER OLARAK GÖNDERDİK. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz? (Diyanet yeni meali)

Yusuf 109: SENDEN ÖNCE GÖNDERDİĞİMİZ RASULLER, KENTLERİN AHALİSİNDEN (SEÇİP) KENDİLERİNE VAH YETTİĞİMİZ ADAMLARDAN BAŞKASI DEĞİLDİ. Hem onlar yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı? Öyle yapsalardı, kendilerinden öncekilerin başına gelen feci akıbeti görmüş olurlardı! Ve Allah bilincine ulaşanlar için âhiret yurdu elbette daha hayırlıdır: Bunu dahi akletmiyor musunuz? ( Mustafa İslamoğlu meali)

Farklı tercümeleri okuduğunuzda, sanırım kafanız karıştı. Diyanetin eski mealinde RİCALEN kelimesi, İNSANLAR olarak tercüme edilmiş. Yani herhangi cinsiyeti belirtmiyor, toplumun halkın içinden Resul gönderildiği bilgisi veriliyor. Ama Yenilenen Diyanetin mealinde aynı kelime, ERKEKLER diye tercüme edilmiş. Çok daha ilginci, Mustafa İslamoğlu mealinde aynı sözcük, ADAMLAR diye tercüme edilmiş. Adam kelimesi de, Adem oğlu anlamında olup, cinsiyet belirtmez. Peki, hangisi doğru olabilir? Arapçada RİCAL kelimesini araştırdığınızda şu bilgileri alırsınız.

“RİCAL, ARAPÇA RCL KÖKÜNDEN GELEN RİCĀL رجال “ERKÂN, İNSANLAR, ÖZELLİKLE YÜKSEK RÜTBELİ KİŞİLER” SÖZCÜĞÜNDEN ALINTIDIR. BU SÖZCÜK ARAPÇA RACUL رجل “İNSAN, ADAM («AYAKTA DURAN, İKİ AYAK ÜZERİNDE YÜRÜYEN» ANLAMINDA)” SÖZCÜĞÜNÜN FİˁĀL VEZNİNDE ÇOĞULUDUR. BU SÖZCÜK ARAPÇA RİCL رجل “AYAK” SÖZCÜĞÜNÜN TEKİLİDİR.”

TÜRK DİL KURUMUNDA, BU KELİMENİN ANLAMINA BAKTIĞINIZDA ERKEKLER, YÜKSEK MAKAMLARDAKİ DEVLET ADAMLARI DİYE ÇEVRİLMİŞ. HATIRLATMAK İSTERİM, ADAM KELİMESİNİN TÜRK DİL KURUMUNDA NE ANLAMA GELDİĞİNE BAKTIĞINIZDA İSE HERHANGİ BİR CİNSİYET BELİRTMEYEN BİR ANLAM VEREREK HEM İNSAN, ÂDEMOĞLU ANLAMINA GELDİĞİNİ YAZDIĞI GİBİ, BİRDE ERKEK ANLAMINA GELDİĞİ YAZILMIŞ. ÇELİŞKİLİ BİR İFADE DEĞİL Mİ SİZCE? İŞTE KAFALAR BÖYLE KARIŞTIRILIYOR.

Ne dersiniz, RİCALEN kelimesi cinsiyet belirten bir kelime olmadığı halde, nasıl olurda ayette geçen bu kelimeye erkekler anlamı vererek, ayetin asla bahsetmediği bir anlamı yükleriz. Bu şekliyle ayeti anlayınca Allah ın vermediği bir hükmü bizler ayeti tahrif ederek, Allah kadın Resul göndermemiştir, nasıl deriz. AYETTE ÇOK AÇIK ŞUNU SÖYLÜYOR. SENDEN ÖNCE GÖNDERDİĞİMİZ RESULLERİ, TIPKI SENİN GİBİ, HALKIN İÇİNDEN, GÜVENİLİR ÖNEMLİ KİŞİLERDEN SEÇTİK DİYOR. Yoksa ayette biz her zaman erkeklerden Resul gönderdik asla demiyor. Gelelim örnek verdikleri, diğer ayete.

Nahl 43: DOĞRUSU SENDEN ÖNCE DE KENDİLERİNE KİTABLAR VE BELGELERLE VAH YETTİĞİMİZ BİR TAKIM ADAMLAR GÖNDERDİK. Bilmiyorsanız kitaplılara sorun….(Diyanet eski meali)

Nahl 43: (EY RASUL!) SENDEN ÖNCE GÖNDERDİKLERİMİZ DE KENDİLERİNE VAHYETTİĞİMİZ (ÂDEMOĞULLARINA MENSUP) ADAMLARDAN BAŞKASI DEĞİLDİ, eğer bilmiyorsanız (önceki) vahiylerin mensuplarına sorabilirsiniz. (Mustafa İslamoğlu meali)

Nahl 43: Senden önce de ancak, kendilerine vah yettiğimiz BİRTAKIM ERKEKLERİ PEYGAMBER OLARAK GÖNDERDİK. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun. (Diyanet meali yeni)

Aynı ayeti üç farklı tercümeden özellikle yazdım ki, geleneksel İslam ı topluma kabul ettirmeye çalışanlar, ayetlerin anlamları ile bakın nasıl oynadıkları ortaya çıksın. Diyanet eski meali, yine biraz önce örnek verdiğimiz ayette geçen RİCALEN kelimesini, ADAMLAR diye tercüme etmiş. Hatırlatmak isterim ADAMLAR kelimesi herhangi bir cinsiyeti belirten kelime değildir. Âdemoğulları yani tüm insanlar için söylenen bir kelimedir. Say. Mustafa İslamoğlu da mealinde, RİCALEN kelimesine, daha önceki ayette verdiği aynı anlamı vererek, ADAMLAR kelimesini özellikle kullanmış. Gelelim yeni Diyanet mealine. Bu tercümede de yine aynı kelime, ERKEKLER diye tercüme edilmiş. Tekrar söylüyorum, ricalen kelimesi cinsiyet belirten bir kelime değildir. BU AYETTE ALLAH, KİTAP EHLİNİN KENDİSİNİN RESUL OLARAK GÖNDERİLMESİNE İTİRAZ EDEREK, ALLAH RESUL GÖNDERSEYDİ, BİR MELEK GÖNDERİRDİ İTİRAZLARINA KARŞI İNDİRİLMİŞTİR. (Müminun 24) BU AYETTE KONUYA AÇIKLAMA GETİRİYOR ALLAH VE DİYORKİ, DAHA ÖNCEKİ KİTAP EHLİNE İNDİRİLEN KİTAPLARA BAKIN, ONLARA İNANANLARA SORUN, BİZ DAHA ÖNCEDE RESUL OLARAK, SENİN GİBİ İNSANLARDAN GÖNDERDİK DİYOR. Gelelim kadın Resul gönderilmediğine örnek gösterdikleri 3. ayete. Bakalım bu ayette gerçekten biz, kadın Resul göndermedik mi diyor, yoksa bu ayette geçen aynı kelimenin anlamı ile mi oynanıyor.

Enbiya 7: SENDEN ÖNCE DE ANCAK KENDİLERİNE VAH YETTİĞİMİZ BİRTAKIM ERKEKLERİ PEYGAMBER GÖNDERDİK. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun. (Diyanet yeni meali)

Enbiya 7: BİZ SENDEN ÖNCE DE KENDİLERİNE MESAJLARIMIZI İLETTİĞİMİZ (ÖLÜMLÜ) İNSANLARDAN BAŞKA BİRİLERİNİ ELÇİ OLARAK GÖNDERMEDİK. Hem eğer (bu konuda bir şey) bilmiyorsanız, (geçmiş) vahiylerin mensuplarına sorun! (Mustafa İslamoğlu)

Enbiya 7: BİZ SENDEN ÖNCE DE [EY MUHAMMED,] KENDİLERİNE VAHİY İNDİRİLEN [ÖLÜMLÜ] ADAMLARDAN BAŞKASINI [ELÇİ OLARAK] GÖNDERMEDİK; bunun içindir ki, [o inkârcılara de ki:] “Eğer kendiniz bilmiyorsanız, önceki kitapları okuyup izleyen kimselere ⁹ sorun”. (Muhammed Esed meali)

Bu ayete de baktığımızda, Diyanetin yeni mealinde aynı kelime, ERKEKLER diye tercüme edilmiş. Ama Diyanetin eski mealinde yine bu ayette,  herhangi bir cinsiyeti belirtmeyen ADAMLAR diye tercüme edilmiş. Sanırım Diyanet işleri başkanları değişince, inançlarda da değişiklikler oluyor gibi geldi bana. Bayraktar Bayraklı hocamızda bu ayette RİCALEN kelimesini erkekler değil, cinsiyet belirtmeyen KİŞİLERDEN olarak tercüme edilmiş. Mustafa İslamoğlu hocamızda diğer ayetinde kullandığı benzer anlamı kullanarak, İNSANLARDAN kelimesini kullanmış. Bu kelimede asla cinsiyet belirtmez.

Allah kadın Resul göndermemiştir diye delil gösterdikleri üç ayete de baktığımızda, Allah ın böyle bir hüküm vermediğini görüyoruz. ALLAH BU KONUDA AÇIKÇA BİR HÜKÜM VERMEDİYSE, BİZLER AYETLERİN ANLAMLARI İLE OYNAYIP, AYETLERİ BATIL İNANÇLARIMIZA UYDURMAYA ÇALIŞMAMIZ, ASLA DOĞRU OLMAZ. ALLAH KADIN RESUL GÖNDERMEMİŞTE OLABİLİR, AMA BU KONUDA AÇIK VE KESİN BİR HÜKMÜ KUR’AN DA YOK. BİZLERİN AÇIKLANMAMIŞ KONULAR ÜZERİNDE YORUMLAR YAPARAK, KANITLAR YARATMA ÇABASINDA OLMAMIZ, YANLIŞA YÖNELMEMİZE NEDEN OLUR. BİZLERE DÜŞEN AÇIKLANANLAR ÜZERİNDE DÜŞÜNMEK, AKLIMIZI KULLANMAK OLMALIDIR.

Kur’an ı dikkatle okuduğumuzda bizlere anlatılanların, verilen örneklerin sınırlı olduğunu görüyoruz. Elbette bunun bir nedeni vardır, nedenini bizler bilemeyiz Allah bilir. Bizler geçmişte, binlerce, onbinlerce yıl önce yaşamış insanların hangi koşullarda yaşadığını bilemeyiz.  O toplumların anlayış ve kültürlerinin neler olabileceği konusunda, detaylı bilgiye sahip de değiliz. Bu durumda yorumlar yapmak yerine, Kur’an ın verdiği hükümleri anlamaya çalışmalıyız.

BİNLERCE, ONBİNLERCE YIL ÖNCE, BELKİDE ÖYLE BİR TOPLUM VARDI Kİ, ONLARI KADINLAR YÖNETİYOR, HATTA ALLAH ONLARA KADIN RESUL GÖNDERMİŞ OLABİLİR. GÖNDERMEMİŞ DE OLABİLİR. KUR’AN DA KADIN HÜKÜMDARDAN BAHSEDİLDİĞİNİDE, UNUTMAYALIM LÜTFEN. ALLAH KADIN HÜKÜMDAR ÖRNEĞİNİ NEDEN VERMİŞ OLABİLİR? BUNUDA DÜŞÜNELİM LÜTFEN. EĞER GÖNDERDİYSE, O DÖNEMİN GEREKLERİ, KOŞULLARI ÖYLE OLDUĞU İÇİN GÖNDERMİŞTİR, DİYE DÜŞÜNMELİYİZ. KUR’AN IN İNDİRİLDİĞİ DÖNEMLERİ HATIRLAYIN. KADININ ADI BİLE YOK. KIZ ÇOCUKLARINA YAPTIKLARINI HEPİMİZ BİLİYORUZ. KADININ BİR MAL GİBİ, ALINIP SATILDIĞI BİR TOPLUMDAN BAHSEDİYORUZ. BU TOPLUMA KADIN RESUL GÖNDERDİM DEMİŞ OLSAYDI ALLAH, ACABA BU TOPLUM BUNU NASIL KARŞILARDI? YORUMUNU SİZLERE BIRAKIYORUM.

EN DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR AMA BİZLERE DÜŞEN DOĞRUNUN ARAYIŞINI, DÜŞÜNEREK KUR’AN IŞIĞINDA GERÇEKLERİ ANLAMAYA ÇALIŞMAK OLMALIDIR. DİLERİM BU YOLDA YÜRÜYEN, ALLAH IN HALİS KULLARINDAN OLURUZ.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

28
Bu günkü makalemin konusu, Kur’an da geçen CİN-ŞEYTAN konusu üzerinde olacak. Kur’an Zariyat 56. ayetinde İnsan ve cinleri, Allah a kulluk etmesi için yarattığı bilgisini verir. Peki, şeytan dediğimiz kimler? Yalnız Cinlerden mi şeytan oluyor? Bu kelimenin önce anlamına bakalım. Şeytan Arapça da,  uzaklaşmak anlamına gelen bir fiil olup, KİBİRLENİP, İSYANKÂR OLAN KÖTÜLÜK EDENLER İÇİN KULLANILIR. Onun içinde Kur’an da, aslında Cin olan, ama Allah’ın Hz. Âdem ile ilgili emrine karşı çıktığı için, ona ŞEYTAN ismi verilmiştir. Yani şeytan kısaca İSYANKÂR, YOLDAN SAPMIŞ olanlara Kur’an bu ismi veriyor. Ayrıca düzen bozucu anlamında ŞEYTANA, İBLİS diye de bahsedilir.

Kur’an dan öğrendiğimiz kadarıyla Cinlerinde, İnsanlarında iman edenleri olduğunu, onlara da uyarıcılar gönderildiğini, her iki toplum içinden iman edenlerin olduğu gibi, yoldan sapmışların da olacağı bilgisi verilir. Hatta Cinlerin bir kısmının, Kur’an okunurken dinledikleri ve toplumlarına aktardıkları bilgisi de verilir Kur’an da. Elbette biz insanların Cinleri görmemiz mümkün olmadığı için, direk irtibatta kuramayız. Onlarında bizlere direk zarar vermelerinin, mümkün olmadığını Kur’an dan öğreniyoruz.  Kur’an da ŞEYTAN diye geçen bazı ayetlerde kast edilenin,  yalnız Cinlerin arasındaki Şeytanlar olmadığını, bazen de ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLAR OLDUĞUNU VE KUR’AN BUNLARDAN BAHSEDERKEN, ONLARADA ŞEYTAN DEDİĞİNİ, LÜTFEN UNUTMAYALIM. Hemen bir örnek verelim.

Enam 112: İşte böylece biz her Nebiye İNSAN VE CİN ŞEYTANLARINI DÜŞMAN KILDIK. BUNLAR ALDATMAK İÇİN BİRBİRLERİNE YALDIZLI LAFLAR FISILDARLAR. Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak. (Diyanet meali)

Bu ayetten de anlıyoruz ki Kur’an, ister cinlerden ister insanlardan olsun, doğru yoldan saptıranların hepsine, ŞEYTAN diyor. Şeytan ismi geçen ayetleri de lütfen bu ayet ışığında anlamalıyız. Yoksa Cinlerin içinden, şeytan olmuşlar insan kılığında gelip, bizleri aldatıp kandıramazlar. Yukarıdaki ayete dikkatle baktığımızda, bunlar aldatmak için birbirilerine güzel, aldatıcı laflar fısıldarlar diyor. Demek ki insanları kandıran, aldatıcı şeytan insanlar olduğu gibi, Cinlerden şeytan olmuşlarda insanlara vesvese verip, yani kafalarda kuşku uyandırıp, akıllarını karıştırmasına neden olabiliyormuş. Mücadele 10. ayetinde Allah, bakın bu konuda nasıl bir bilgi veriyor.

Mücadele 10: İnananları üzmek için gizli toplantılar yapmak, ŞEYTANDANDIR. HÂLBUKİ ALLAH’IN İZNİ OLMADAN, ŞEYTAN ONLARA HİÇBİR ZARAR VEREMEZ. İnananlar yalnız Allah’a güvensinler. (Bayraktar Bayraklı)

Sizce bu ayette geçen Şeytan, yalnız Cinlerden olan şeytan mı? Bunu sınırlarsak ayeti eksik anlamış oluruz. Gizli toplantılar yaparak, toplumda fitne, fesat ve kargaşa çıkaranlar, sizce bizlerin görmediği, iletişim kuramadığımız Cinlerden olan şeytan mıdır, yoksa Allah ın düzenini bozmaya çalışan, insanlar arasında kargaşa yaratan İNSAN ŞEYTANLAR MIDIR,  ne dersiniz? Bildiğimiz Cinlerden olan şeytanlar, ancak bizlere vesvese verip, kafamızda kuşku yaratarak, kötüyü doğru gibi görmemize yardımcı olabilirler. Elbette kendimizi eğitir ve Allah ın kitabıyla buluşursak, bunu da asla yapamaz. Şeytan ancak kafası karışık olanlara vesvese verir, kafalarında kuşku yaratırlar. YANİ İMANLARINDAN EMİN OLMAYANLARI, İMANLARINI KUR’AN İLE GÜÇLENDİRMEYENLERİ ETKİLERLER. Ama içimizdeki Şeytanlaşmış İnsanlar, her türlü kötülüğü yaparak bizleri aldatabilir ve yoldan sapmamızı sağlarlar. İster Cinlerin içindeki ŞEYTANLAR olsun, ister İnsanların içindeki ŞEYTANLAŞMIŞ insanlar olsun, bunların hiç birisi, Allah ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler.

Peki, kimlere zarar verip, yoldan saptırırlar? Bunu da Allah açıklıyor ve bakın ne diyor.  “KİM RAHMAN’IN ZİKRİNDEN/ÖĞÜDÜNDEN YÜZ ÇEVİRİRSE, ONA BİR ŞEYTAN SALARIZ; O, ONUN YOLDAŞI OLUR.”( Zuhruf 36) Demek ki Allah’ın Vahyini görmezden gelip, Allah’ın sınırlarını aşarak, rivayet ve batıl bir inancın peşi sıra gidenlere Allah, bir şeytan musallat ederiz diyor. Kur’an ın tabiriyle Allah ın dinini yaşıyorum diye, araştırıp sormadan atalarının dinini yaşayanlardan bahsediyor. SİZCE MUSALLAT OLAN ŞEYTAN, YALNIZ CİNLERDEN OLAN ŞEYTAN MI, YOKSA İNSANLARIN İÇİNDEN İNSAN ŞEYTANLARIDA MUSALLAT EDİYOR MU? NE DERSİNİZ?

Şeytanın, şeytanlaşmış insanların ancak, kimleri korkutup zarar verebileceğine, yine bir başka örnek verelim. “İŞTE O ŞEYTAN, ANCAK KENDİ DOSTLARINI KORKUTUR. ŞU HALDE, EĞER İMAN ETMİŞ KİMSELER İSENİZ ONLARDAN KORKMAYINIZ, BENDEN KORKUNUZ.” (Ali İmran 175) Kur’an ayetlerini düşünen ve aklını kullanan, gerçeklerle buluşuyor çok şükür. Konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, sizlere başka bir ayet örnek vermek istiyorum.

Bakara 168: EY İNSANLAR! YERYÜZÜNDEKİ ŞEYLERİN HELÂL VE TEMİZ OLANLARINDAN YİYİN! ŞEYTANIN İZİNDEN YÜRÜMEYİN. ÇÜNKÜ O SİZİN İÇİN APAÇIK BİR DÜŞMANDIR. (Diyanet meali)

Sizce bu ayette bahsedilen ŞEYTAN ve onun izinden yürümekten, kimler kast ediliyor olabilir? Ayete dikkat ettiyseniz, Allah öyle bir şeytandan bahsediyor ki, onunla direk irtibat içinde olunup, Allah ın helal ya da haram dediklerinin dışına çıkanların olabileceğinden bahsediliyor. Bu ayeti doğru anlayabilmemiz için, öncesindeki ayetleri dikkatle okumamız gerekir. Bakara 165. ayetinde, Allah ın yanında ona eş tutarak, şirk koşanlardan bahsediyor.  Yapılan bu yanlış konusunda uyarıp, güvenilecek ve saygı duyulacak yalnız Allah ın olduğu bildiriliyor. Bakara 166. ayetinde de hesap günü, güvendikleri kişilerin, velilerin onları nasıl terk edecekleri örneği veriliyor. 167. ayette de yaptıkları yanlışlardan, nasıl pişman olacakları anlatılıyor. Yukarıda yazdığım, Bakara 168. ayette de ŞEYTANIN, ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLARIN batıl sözlerine kanarak, hakkı batıl yaptıkları, hatta helali haramlaştırıp Allah ın yolundan sapıp şeytanlaşmış insanların izinden gittikleri anlatılıyor. BU AYETTE BAHSEDİLENLER APAÇIK ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLAR, ÇÜNKÜ BAHSETTİĞİM AYETLERDE GEÇENLERİN HEPSİ İNSAN VE BİRBİRİLERİNİ ALLAH İLE ALDATIYORLAR. Konumuzla ilgili son bir örnek ayet daha vermek istiyorum.

“ŞEYTAN SİZİ FAKİRLİKLE KORKUTUR VE CİMRİLİĞİ EMREDER. OYSA ALLAH SİZE BAĞIŞLAMASINI VE LÜTFUNU VAAD EDER. ALLAH’IN LÜTFU BOLDUR; O, HER ŞEYİ BİLİR.” (Bakara 268)

Sizce bu ayette insanları fakirlikle korkutup, insanların birbirine yardım etmesini engelleyen cimriliğe yönelten, hiçbir zaman karşı karşıya gelmediğimiz, göremediğimiz, konuşamadığımız Cinlerden olan ŞEYTAN olabilir mi? Hangimiz bir şeytanla karşılaştık da, böyle şeyleri bizlere öğütledi? Ama ayette bahsedilenleri, aramızdaki şeytanlaşmış insanlar sürekli yapıyor. Toplumu fakirlikle korkutuyor, onları kullanıyor ve fakirliğin sürmesi için, ALLAH IN ZEKÂT EMRİNİ, YARDIMLAŞMA HÜKÜMLERİNİ TOPLUMUN UNUTMASINI SAĞLAYAN, YADA YARDIMI YALNIZ KENDİ YAKINLARINA LAYIK GÖRENLER YOKMU? HATTA TOPLUMUN FAKİR KALABİLMESİ İÇİN ÇABA GÖSTEREN, BÖYLECE KENDİLERİNE MUHTAÇ BIRAKAN, İÇİMİZDE İNSANLAR YOK MU? YORUMUNU SİZLERE BIRAKIYORUM.

Dilerim cümlemiz, Hakkı batıldan ayıran, yalnız Allah’ın ipine sarılarak rivayet ve sanıdan uzak duran, Allah’ın azınlık halis kullar arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

29
Bir ilahiyat Profesörü, bakın konuşmasında neler söylüyor. Sizlerin düşünmenize vesile olmak ve yaşadığımız rivayet ve sanı bilgilerin şekillendirdiği, Allahın çizdiği yoldan sapmış İslamın boyutlarını, daha iyi anlayabilmenize vesile olmak için, konuşmasından alıntı yapmak istiyorum.

RESULULLAH A GELEN VAHİY SADECE KURAN İLE SINIRLI DEĞİLDİ. KURAN BİR KELAMDIR VE SOYUTTUR. BU KELAMIN HAYATA AKSETTİRİLMESİ, SOMUTTA KARŞILIK BULMASI İÇİN RESULULLAH A İNDİRİLMİŞTİR.

ALLAH RESULÜNE YALNIZ, METLÜV VAHİY KANALIYLA DEĞİL, GAYRİ METLUV KANALIYLA SOYUTU AŞAN, SOMUT BİLGİLERİDE ULAŞTIRMIŞTIR.

Bu yanlış bilgilerin etkisiyle, günümüzde İslamı mezhep ve tarikat merkezli yaşayan kardeşlerimiz, bu düşüncelerin etkisiyle şunu rahatlıkla söyleyebiliyorlar. KURÂN NE YAPACAĞIMIZI, SÜNNET İSE NASIL YAPACAĞIMIZI ÖĞRETİR. Allah Kuran ı bizlere, Rehber yol gösterici olsun diye gönderdiğini söyler Kuran da. Rehber olarak gönderilen bir kitap nasıl olurda SOYUT olur, SOMUT olmaz. Bu söylenenler, Allahın kitabına yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Kuran bir kelamdır, yani Allahın sözleridir Allahın vahyidir. Allahın Resulüne gönderdiği vahiy, sizce Kuran ile sınırlı değil midir? Kuran dışından da Allah ın Resulüne vahiy bildirilmiş olabilir mi? Eğer bildirmiş ise neden Kuran a geçmesin? Bu konudan Kuran da tek kelime bile bahsedilmediği halde, atalarımızın rivayet inancını yaşayabilmek adına, nasıl böyle şeyler söyleyebiliriz. Sizce Kuran yani Allah ın ayetleri söylendiği gibi, SOYUT yani okunduğunda anlaşılmayan, kavranılması zor, hayata geçirilmeyecek bir durumda olabilir mi? Eğer böyle olduğuna inanırsak, bizlerin Kuran dan sorumlu olmamız, asla mümkün olamaz. Ama Allah sizleri Zuhruf 44. ayetinde, indirdiği vahyinden yani Kuran dan sorumlu olduğumuzu bildirip, YALNIZ KURAN IN İPİNE SARILMAMIZI EMREDİYOR. Konumuzun detayına geçmeden önce, hatırlatmak istediğim bir konu var. Kuran bizlerin sorumlu olduğu, yani dinin anası, temeli olan ayetlerin MUHKEM OLDUĞUNU, yani şüphe duyulmayacak kadar açık, anlaşılır ve hayata geçirilecek bir şekilde gönderildiğini Allah bildiriyor.

Söyledikleri gibi, Kuran ayetleri soyut ise Resulü somut hale yani açıklanmış ve gözle görülür apaçık hayata geçirilir hale dönüştürmüş ise, bizlerin Kuran a müracaat etmemizi ve yalnız onun ipine sarılmamızı hiç kimsenin beklemesini düşünemeyiz. Açıklanmamış, somut olmayan soyut olan bir kitaptan hiç kimse istifade edemez, faydalanamaz. Bir an diyelim ki Kuran soyuttur, somut hale Allah ın Resulünün hadisleri getirmiştir, bu durumda İslam ı yaşayabilmemiz için, rivayet edilen hadislerle ancak Kuran ı doğru anlar, İslam ı doğru yaşayabiliriz mantığını kabul etmemiz gerekir. Ama Allah Kuran ı ben koruyorum diyor, onun dışında günümüze BİR RİVAYETE GÖRE diye başlayan, Allah ın Resulüne ait olduğu iddia edilen sözleri/hadisleri de ben koruyorum demiyor. Ya da ayetlerim soyut, somut hale yani anlaşılır hale Resulüm getirecek, o sizlere Kuran dışından öğretecek, onları Kuran a almadım demiyor. TAM TERSİNİ SÖYLÜYOR VE SAKIN EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN, KURAN IN İPİNE SARILIN, YOKSA HESABINI SORARIM DİYE UYARIYOR. HİÇ KİMSEYE MUHTAÇ OLMAYASINIZ DİYE, KURANI NİCE ÖRNEKLERLE BİZ AÇIKLADIK, DEDİĞİ AYETLERİ YOKSA GÖRMEZDEN Mİ GELİYORUZ.

Araştırınız lütfen, hadislerin yazılması, toplanması, Allah ın Resulünün vefatından yaklaşık 200250 yıl sonra yazılmaya ve toplanmaya başlandığı rivayet edilir. Sizce Müslümanlar onca yıl, madem Kuran ayetleri somut değil soyuttu, İslam ı nasıl yaşadılar? Sizce birbirlerinden nasıl gördülerse namazı öyle kıldılar, oruçlarını öyle tuttular dememiz, ne kadar mantıklı olur? SİZCE BU DÜŞÜNCE MANTIK VE İNANÇ, ALLAH IN KİTABINA SAYGISIZLIK DEĞİL MİDİR? Mezheplere ve her mezhebin doğru kabul ettiği hadis kitaplarına bakın lütfen, hepsinde aynı konunun farklı olduğu konuları göreceksiniz. Bırakın mezhepleri, KÜTÜB-İ SİTTEDEKİ hadisleri okuyun, aynı konularda bile bir birine tamamen ters olan hadislerin olduğunu görebilirsiniz. SİZCE ALLAH İNDİRDİĞİ KURAN I SOYUT YANİ AÇIKLANMAMIŞ, HAYATA GEÇİRLECEK ŞEKLİYLE GÖNDERMEYİP, BİZLERİ EMİN OLAMAYACAĞIMIZ BİLGİLERE ALLAH MUHTAÇ BIRAKARAK, İSLAM I YAŞAMAMIZI İSTER Mİ? Buna asla izin vermediğini, zaten Kuran da açıklıyor ve bizleri uyarıyor.

Kuran ayetleri söyledikleri gibi gerçekten, soyut yani açıklanmamış hayata geçirilecek durumda olmayabilir mi? Gelin ona da bakalım Kuran dan. Allah Nahl suresi 89. ayetinde, bakın Kuran ı ne için indirdik diyor. SANA BU KİTABI; HER ŞEY İÇİN BİR AÇIKLAMA, DOĞRU YOLU GÖSTEREN BİR REHBER, BİR RAHMET VE MÜSLÜMANLAR İÇİN BİR MÜJDE OLARAK İNDİRDİK. Bakın Allah Kuran ı açıkladığını ve bizlere rehber olsun diye gönderdiğini söylüyor. Ama bizler hala bu rehber kitabı SOYUT yani açıklanmamış hayata geçirilemeyecek bir konumda olduğunu söyleyebiliyoruz. Yine Enam suresi 115. ayetinde, RABBİNİN SÖZÜ, DOĞRULUK VE ADALET BAKIMINDAN TAMAMLANMIŞTIR. ONUN SÖZLERİNİ DEĞİŞTİRECEK KİMSE YOKTUR. O İŞİTENDİR; BİLENDİR. Allah sözlerinin, ayetlerinin tamamlandığını söylediği halde, bizler adeta Allah ın sözlerini soyut yani açık olmayan, anlaşılmayan ilan edip, bir beşer tarafından açıklanmaya muhtaç olduğunu ilan edebiliyoruz. Allah Enam suresi 38. ayetinde, BİZ KİTAPTA HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK. Dediği halde, atalarının batıl inançlarını yaşayabilmek için, bu ayet Kuran dan bahsetmiyor, Allah katındaki kitaptan bahsediyor diyerek, adeta Kuran haşa eksik, detaysız, açıklanmayan, kendi tabirleriyle SOYUT bir kitap olduğunu ilan etmekten çekinmiyorlar. Lütfen unutmayalım, birçok ayet vardır ki Allah Elçisine, kullarıma sana indirdiğim Kuran ile hükmet, yalnız Kuran ı tebliğ et emrini vermiştir.

Gelelim Allah ın Resulüne, Kuran dışından, kayda alınmamış bizlerin sorumlu olduğu vahiy gelmiş midir sorusuna. Tek cümleyle cevap vermek gerekirse, eğer gelmiş olsaydı Allah, Zuhruf 44. ayetinde, sizleri Kuran dan hesaba çekeceğim hükmünü vermezdi. Önce bu iki kelimenin, ne anlama geldiğini söylemek isterim. Bizlere Cebrail tarafından gelen ve kayda alınan METLUV vahiy yani Kuran, diğeri yazılı olmayan, GAYRİ METLUV Allah ın Resulüne direk Allah dan farklı şekillerde sözlü olarak gelen, kayda alınmayan vahiy anlamında kullanılıyor. İYİDE ALLAH ELÇİSİNE, GENEL HÜKÜMLERİ KURAN A YAZ AMA AYETLERİN HAYATA NASIL GEÇİRLECEK DETAYLARINI, KURANA YAZMA DEMİŞ OLACAĞINA NASIL İNANIRIZ. İŞTE BU YANLIŞ YOLA İNANDIRILAN İSLAM TOPLUMU, İSTENİLDİĞİ GİBİ İNANCIYLA OYNANMIŞ VE YÖNLENDİRİLMİŞ.

Önce şunu hatırlatmak isterim. Allah Elçileri ile elbette her zaman görüşebilir. Ama bizlerinde sorumlu olacağımız bir görüşme, mutlaka kayda alınmış bir görüşme olacağını, lütfen unutmayalım. Hatırlayınız Allah, Resulünü ikaz ettiği ayetlerini bile, Kuran a geçirilmesini istiyor. Allahın Resulüne, Kuran dışından gayri Metluv vahiy gönderdiğini ve ayetleri açıklayıp izah ettiğine Kuran dan açık bir kanıt bulamayanlar, atalarının rivayet inançlarını da yaşamak istediklerinden, Allah ın Resulüne gayri Metluv vahiy gelebileceğine Şura suresi 51. ayeti örnek gösteriyorlar. Ayeti yazalım. ALLAH, BİR İNSANLA ANCAK VAHİY YOLUYLA YAHUT PERDE ARKASINDAN KONUŞUR. YAHUT BİR ELÇİ GÖNDERİP, İZNİYLE ONA DİLEDİĞİNİ VAHYEDER. ŞÜPHESİZ O YÜCEDİR, HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİDİR. Bu ayette Allah kulları ile genel olarak nasıl iletişime geçtiği örneklerini veriyor ve Kuran da da bunlardan zaten bahsediyor. En son Elçisi olan Hz. Muhammed ile de nasıl iletişime geçtiğini örnekler vererek anlatıyor ve görev verdiği Elçisi CİBRİL ile vahyini tebliğ ettiğini bildiriyor.

Atalarımızın rivayet inançlarını yaşayabilmek adına, ayetlere kendimizce yorumlar yapıp, kanıtlar yaratmak adına, ALLAH NEDEN HZ. MUHAMMET İLE DİĞER RESULLERLE İLETİŞİM KURDUĞU GİBİ, CİBRİL DIŞINDAN VAHİY ALMASIN DİYEREK, KURAN IN TEK KELİME BİLE BAHSETMEDİĞİ, KENDİ ŞAHSİ DÜŞÜNCELERİMİZ VE YORUMLARIMIZLA, ALLAH RESULÜNE KURAN DIŞINDAN DA VAHİY İNDİRMİŞTİR. AYETLERİNİ AÇIK VE HAYATA GEÇİRMEMİZİ BU ŞEKİLDE SAĞLAMIŞTIR NASIL DERİZ. BU DÜŞÜNCE ANCAK BİZLERİN ŞAHSİ TAHMİN VE SANILARINDAN ÖTE GİDEMEZ. İSLAMIN DA ZATEN BÖYLE BİLGİLERLE YAŞANAMAYACAĞINI ALLAH SÖYLÜYOR VE EMİN OLMADIĞINIZ BİLGİLERİN ARDINA DÜŞMEYİN DİYE UYARIYOR.

Allah Ankebut 18. ayetinde, RESULE DÜŞEN APAÇIK TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. Diyorsa, bizler nasıl olurda Allah ın Resulünün, Kuran dışından vahiy alıp ayetleri açıkladığını hayata geçirecek hale getirdiğini söyleriz. TEKRAR SÖYLEMEK İSTİYORUM, CEBRAİL DIŞINDAN ALLAH IN RESULÜ ALLAH DAN DİREK VAHİY ALDIYSA, NEDEN KURAN I KAYDA ALDIRDIĞI GİBİ, ONLARIDA KAYDA ALDIRMASIN, BUNUDA MI DÜŞÜNEMİYORUZ? İsra 89. ayetinde, Andolsun biz Kuran da insanlara her türlü misali değişik şekilde açıkladık dediği halde, bizler Kuran açık ve detaylı değildir, ayetleri Resulü açıklamış ve yaşanır hale getirmiştir, nasıl deriz. Enam 19. ayetinde, BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM. Diye tebliğ edilen ayet, sizce Kuran ın soyut yani açıklanmamış hayata geçirilemeyecek bir kitap olduğunu mu söylüyor, yoksa tam tersine Allah ın Resulü bizlere rehber olan, açıklanmış bir kitaptan mı bahsediyor, ne dersiniz? KURAN I AÇIKLAMAK BİZİM GÖREVİMİZDİR DİYE UYARAN, AYETTENDE Mİ HABERİMİZ YOK? Sizlere son olarak konumuzla ilgili iki ayeti hatırlatmak istiyorum. Sizce bu ayetler, Kuran ın açıklanmamış, detay vermeyen SOYUT bir kitap olduğunu mu söylüyor, yoksa Kuran Allah tarafından açıklanmış SOMUT olduğunu mu söylüyor. KİME, NEYE İNANACAĞINIZ SİZE KALMIŞ. YAPTIĞIMIZ BU YANLIŞ İNANÇLARIMIZ SAYESİNDE, ELLERİMİZLE KURAN DA ÇELİŞKİ YARATTIĞIMIZIN, FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.

HUD SURESİ 12: Elif Lâm Râ. BU KURAN; AYETLERİ, HÜKÜM VE HİKMET SAHİBİ (BULUNAN VE HER ŞEYDEN) HAKKIYLA HABERDAR OLAN ALLAH TARAFINDAN MUHKEM (EKSİKSİZ, SAĞLAM VE AÇIK) KILINMIŞ, SONRA DA ALLAHTAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYESİNİZ DİYE AYRI AYRI AÇIKLANMIŞ BİR KİTAPTIR. (De ki) Şüphesiz ben size Onun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.

Nisa 174: EY İNSANLAR! ŞÜPHESİZ SİZE RABBİNİZDEN KESİN BİR DELİL GELDİ VE SİZE APAÇIK BİR NUR İNDİRDİK.

Saygılarımla

Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap...press.com/

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap.c...RANA_DAVET

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap...

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap...anadavet1/

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap...gspot.com/

30
Bizler batıl inançlarımızı yaşayabilmek için, aklın ve mantığın kabul etmediği öyle kanıtlar yaratıyoruz ki kendimize, adeta Kur’an dan uzak bir din yaşıyoruz. Kur’an bir rehberdir ve Allah ın mesajıdır. Allah Kur’an ı anlayalım ve hiç kimseye muhtaç olmayalım diye kolaylaştırdığını söyler. Ayetlerinde yasakladığı, haram saydığı konuları tek tek açıklar, açıklamadıkları zaten serbest olanlardır, onlardan bahsedilmez. Onun için Allah, ayetler üzerinde düşün aklını kullan emrini verir.  Çok daha düşündürücü olan ise Kur’an dan sorumlu olacağımızı bildirdikten sonra, Onun ipine sarılmamız emrini verir.  Bir arkadaşımız Müminun suresi 34. ayetinde, “ KENDİNİZ GİBİ BİR BEŞERE İTAAT EDERSENİZ, MUTLAKA ZİYANA UĞRARSINIZ.” Şeklinde geçen ayette bahsedilen sözlerin, Allah a ait olmadığı, müşriklerin sözleri olduğunu da söyleyerek, bakın bana nasıl bir cevap veriyor.

“NEBİYE UYMAYIN, SİZİN GİBİ BEŞERDİR DİYEN” ayeti yazar mısınız? İtaata (Uyma) gelince ALLAH a itaat ayrıdır. Resul / Nebiye itaat ayrıdır. Komutana, Amire itaat ayrıdır. Ana babaya itaat ayrıdır. Öğretmene itaat ayrıdır, büyüğe itaat ayrıdır. Sapla saman karışmasın. Ama önce Muminin 34 Kimin sözü?”

İlginçtir bu arkadaşımız, Nebiye uymayın, sizin gibi beşerdir diye geçen bir ayet arıyor. Allah uyulması gerekenleri ya da haram saydıklarını açıklar, daha sonrada bizlerin ayetler üzerinde düşünmemizi, aklımızı kullanmamızı emreder. Kur’an da Resulüme uyun der ama hiçbir ayette Nebime uyun demez. Peki neden? İşte bunu Kur’an ı anlayarak ve düşünerek okuyan anlar da ondan. Örneğin şunlar haramdır yemeyin ya da yapmayın dedikten sonra, helal olanları ya da yapılması gerekenleri saymasına gerek yoktur. Allah Elçisine Deki onara diyerek, Fussilet 6. ayetinde ne diyordu hatırlayalım. “DE Kİ: ‘BEN ANCAK BENZERİNİZ OLAN BİR BEŞERİM. BANA YALNIZCA, SİZİN İLAHINIZIN BİR TEK İLAH OLDUĞU VAHYOLUNUR. ÖYLEYSE O’NA YÖNELİN VE O’NDAN MAĞFİRET DİLEYİN. VAY HALİNE O MÜŞRİKLERİN.” Bakın bu ayette Allah ın Elçisi bende sizin gibi bir beşerim, insanım dedikten sonra, bana yalnız tek bir ilah olduğu ve YALNIZ ONA YÖNELMEMİZ GEREKTİĞİ, ondan başka hiç kimseden mağfiret, yani şefaat yardım dilenmeyeceği bildirildi diyor. Yani Resul/Elçi bana değil Allah a uymanız ve yalnız ondan bağışlanma dilememiz gerektiğinden bahsediyor. DEMEK Kİ ALLAH, BİZLER GİBİ BİR BEŞERE DEĞİL, ALLAH A ONUN VAHYİNE UYMAMIZI EMREDİYOR.

Kur’an da itaat konusundan bahsedilirken, Allah hiçbir ayetinde bana ve Nebime uyun diye geçmez. Bana ve Resulüme yani Elçime uyun der. Çünkü Allah Elçisine verdiği görev gereği, O yalnız Allah dan aldığı vahyi tebliğ edecekte ondan. Nisa suresi 80. ayetinde Allah bakın ne diyor. “KİM RESUL’E İTAAT EDERSE, HİÇ ŞÜPHESİZ ALLAH’A İTAAT ETMİŞ OLUR.”  Peki, Allah Elçisine nasıl bir emir vermişti şimdide onu hatırlayalım. “BU KURAN BANA VAHYOLUNDU Kİ, ONUNLA SİZİ VE ULAŞTIĞI HERKESİ UYARAYIM.” (Enam 19) Demek ki Allah Elçisine, kullarımı Kur’an ile uyar diyor. Yani Elçime uyun derken, onun tebliğ ettiği Kur’an a uyun emrini vermiş oluyor bizlere. Çok ilginçtir Enfal suresi 64. ayetinde Allah, Nebisine hitaben, Ey Nebi Allah sana da, sana uyan müminlere de yeter diyor. Peki, burada neden Nebi diyor da Resul demiyor, hiç düşündünüz mü? ÇÜNKÜ RESULLÜK, AYETLERİ TEBLİĞ ETTİĞİNDE GERÇEKLEŞİR. Nebi bizler gibi bir beşerdir ve oda bizler gibi bir insan olduğu için, onunda bizler gibi yalnız Kur’an a, yani Allah ın vahyine uyması gerektiği ve Allah ın bizlere yettiği gibi, Nebisine de Allah ın yeteceği uyarısını yapıyor.  Hatırlayınız Casiye 6. ayetinde nasıl bir uyarı vardı. “ALLAH’TAN VE O’NUN AYETLERİNDEN SONRA HANGİ SÖZE İNANACAKLAR?” Demek ki hüküm yalnız Allah ın dır ayeti gereği, Allah ın hükmünün dışında, iman edenlerin inanacağı hiçbir bilgi, kaynak yoktur. YANİ ALLAH BİZLERİN BEŞERİ SÖZLERE DEĞİL, ALLAH IN VAHYİNE UYMAMIZI EMREDİYOR.

İslam dininde itaat, boyun eğmek, sorgusuz kabul etmek, yalnız Allah a karşı yapılır. Eğer din ve iman adına Allah ın yanında itaat edeceğin kişiler varsa, Allah a şirk koşuyorsun demektir. Anne babaya ya da büyüklere itaat din ve iman adına yapılmaz. Bunlar farklı konulardır. İMAN yalnız Allah a karşı yapılır. Onun için Allah  a itaat etmek başka, Resule itaat etmek başka diyemeyiz. ALLAH IN RESULÜ, YALNIZ ALLAH A İTAAT ETTİYSE, BİZLERE DE YALNIZ ALLAH A İTAAT ETMEMİZ VE YALNIZ ONDAN YARDIM DİLEMEMİZ GEREKTİĞİNİ AYETLERDE TEBLİĞ ETTİYSE, NASIL OLURDA ALLAH A BAŞKA, RESULÜNE BAŞKA İTAAT DERİZ. Günümüzde Allah ın resulü yaşamıyor, onun adına söylenen sözlerin, onun sözü olup olmadığını nasıl bileceğiz? Bilemiyorsak, Allah ın ve Elçisinin önerdiği yolu izlemeli ve yalnız Kur’an ın ipine sarılmalıyız.  ALLAH KULA KULLUKLUK YAPAMAYACAĞIMIZI, YALNIZ ALLAH A KULLUK YAPMAMIZ GEREKTİĞİ UYARISINI YAPAR. Kitap Ehli Allah ın Elçisinden, vahyin dışında da hükümler vermesini istediğinde, Allah nasıl bir ayet indirmişti hatırlayalım.

“ONLARA HERHANGİ BİR DELİL GETİRMEDİĞİN ZAMAN, “ONU DA DERLEYİP GETİRSEYDİN YA!” DERLER. DE Kİ: “BEN SADECE RABBİMDEN BANA VAH YEDİLENE UYUYORUM. BU KUR’AN, RABBİNİZDEN GELEN ÖNGÖRÜLERDİR; (AYRICA) İNANAN BİR TOPLUM İÇİN YOL GÖSTERME VE MERHAMETTİR.” (ARAF 203)

Demek ki bizler dinimizi ve imanımızı yaşayabilmek adına, Allah ın Resulüne değil, onun bizlere tebliğ ettiği, Allah ın ayetlerine itaat ediyoruz. Onun içindir ki Allah,  atalarının batıl inançlarını yaşayabilmek adına beşeri uydurma rivayet, sanı sözleri öne sürerek, Allah ın vahyinin tam tersi sözleri söyleyenlere Rabbimiz, Müminun suresi 34. ayette sesleniyor ve nasıl uyarıyordu hatırlayalım. “KENDİNİZ GİBİ BİR BEŞERE İTAAT EDERSENİZ, MUTLAKA ZİYANA UĞRARSINIZ.” Onun için Allah, güvenilecek veliniz yalnız benim, sakın veliler edinmeyin diye bizleri uyarıyor. Bu ayetin gerçeklerini günümüzde kabul etmek istemeyenler, bu sözler Allah ın sözleri değil, inkârcıların sözleri olduğunu söyleyebilmektedirler. Allah ın sözleri olduğunu kabul ettikleri andan itibaren, inandıkları onca atalarının rivayet ve sanı bilgilerinin/sözlerin doğru olmayabileceği gerçeği çıkıyor ortaya. BU GERÇEK NE YAZIK Kİ, BAZI KİŞİLERDE KORKU VE TELAŞA NEDEN OLUYOR.  Bahsettiğimiz ayetin devamına baktığımızda, bakın Allah ayetlerinde ne diyor ve Elçisi ile arasında nasıl bir diyalog geçiyor.

Müminun 38: “O, Allah hakkında yalan uyduran bir kişiden başka biri değildir. Biz, ona asla inanmıyoruz.” Müminun 39–40: (Elçi) dedi ki: “Rabbim! ONLARIN BENİ YALANLAMALARINA KARŞI BANA YARDIM ET!” (Allah da) şöyle buyurmuştu: “Pek yakında onlar mutlaka pişman olacaklar!”

Bakın bu ayetin devamında Allah ın Elçisi için, inkârcılar ne diyorlar. O Allah hakkında yalan uyduruyor ve ona inanmayacaklarnı söylüyorlar. Peki, inanmamalarının nedenleri neydi? Çünkü onlara öğretilen beşeri bilgi ve inançlarının etkisindelerdi de ondan. Allah da 34. ayetinde sizlere anlatılan beşerin sözlerine, rivayetlerine sanı bilgilerine uyarsanız, ziyana uğrarsınız diye uyarıyordu. 39 ve 40. ayetinde de Allah ın Elçisi Allah a, Rabbim onların beni yalanlamalarına karşı bana yardım et diyor. Yani bu anlattıklarım benim sözlerim olmadığını, Allah ın vahyi olduğunu onlara göster demek istiyor. Allah da Elçisini yatıştırıyor ve yakında gerçekleri görecekler diyor. DEMEK Kİ MÜMİNUN 34. AYETTE ALLAH, İNKÂRCILARI UYARIYOR VE ATALARINIZIN BEŞERİ YALANLARINA UYARSANIZ, ZİYANA UĞRARSINIZ DİYOR. Bu ayeti daha iyi anlayabilmemiz için öncesindeki ayetlerle birlikte anlamaya çalışalım.

Müminun suresi 32. ayetinde Allah şöyle bir ayet gönderiyor. “ONLARA İÇLERİNDEN, “ALLAH’A KULLUK EDİNİZ, SİZİN O’NDAN BAŞKA HİÇBİR İLAHINIZ YOKTUR, SAYGI DUYMUYOR MUSUNUZ?” DİYEN BİR RESUL GÖNDERDİK.” Bu ayetin bu uyarının sonunda, inkârda ısrar edenler ne demişti 33. Ayetinde hatırlayalım. “BU DA SİZİN GİBİ, İNSANDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. YEDİĞİNİZDEN YİYOR, İÇTİĞİNİZDEN İÇİYOR.” Şimdide 34. ayete bakalım, acaba bu ayette söylenen sözleri Allah mı söylüyor, yoksa inkârda ısrar edenler mi? Bunları söyleyenler inkârda ısrar edenler. Hemen devamında ise Allah bu sözleri söyleyenlere cevap veriyor ve “KENDİNİZ GİBİ BİR BEŞERE İTAAT EDERSENİZ, MUTLAKA ZİYANA UĞRARSINIZ.” Diyerek atalarının bunca yalan ve iftiralarına inanan bu insanlara Allah, sizin söyledikleriniz sizin gibi bir beşerin sözleridir diyor. Eğer bir beşerin sözlerine inanırsanız, mutlaka kaybeder ve ziyana uğrarsınız diye de açıklama yapıyor.  ÇÜNKÜ ALLAH IN RESULÜNÜN TEBLİĞ ETTİĞİ SÖZLER/AYETLER ONUN KENDİ SÖZLERİ DEĞİL, ALLAH IN SÖZLERİ/AYETLERİDİR. Onun için Allah güvenilecek Veliniz yalnız benim, sakın veliler edinip ardı sıra gitmeyin, Kur’an ın ipine sarılım, sizleri Kur’an dan hesaba çekeceğim uyarısını yapıyor.

Ne yazık ki bizler, inançlarımıza uygun düşmeyen ayetlerin anlamlarını bile değiştirmeye, başka anlamlar vermeye çalışıyoruz. Tabi kaybedenlerden olduğumuzun farkında bile olamıyoruz. Allah Enbiya suresi 10. ayetinde, “Andolsun, SİZE ÖYLE BİR KİTAP İNDİRDİK Kİ, SİZİN BÜTÜN ŞEREF VE ŞANINIZ ONDADIR.” Dediği halde, hala güveneceğimiz itaat edeceğimiz rehberler, veli kişiler aramaktan çekinmiyor, hatta Allah ın Resulünün adını kullanarak, Kur’an ın hiç bahsetmediği, onaylamadığı sözleri ona isnat ederek, atalarımızın rivayet-sanı inançlarını yaşamak adına, ayetlere yanlış anlamlar bile vermekten korkmuyoruz.  Müminun suresi 34. ayetinde geçen,  KENDİNİZ GİBİ BİR BEŞERE İTAAT EDERSENİZ KAYBEDENLERDEN OLURSUNUZ sözünün Allah a ayet olduğunun, bir başka ayet ile de kanıtlamak istiyorum. Çünkü Kur’an, kendisini anlatan ve açıklayan eşsiz bir nurdur.

“BİZ, SENDEN ÖNCE HİÇBİR RASÛL VE NEBİ GÖNDERMEDİK Kİ O, BİR TEMENNİDE BULUNDUĞUNDA, ŞEYTAN ONUN DİLEĞİNE İLLE DE BEŞERİ ARZULAR KATMAYA KALKIŞMASIN. NE VAR Kİ ALLAH, ŞEYTANIN KATACAĞI ŞEYİ İPTAL EDER. SONRA ALLAH, KENDİ AYETLERİNİ SAĞLAM OLARAK YERLEŞTİRİR. Allah, bilendir; hikmet sahibidir.” (Hac 52)

Bakın Allah ın vahyinin dışında, beşeri kişilere ve onların sözlerine Kur’an dan delilsiz ve kanıtsız uymanın ne kadar yanlış olduğunu söylüyor.  ALLAH GÖNDERDİĞİM RESULLERİME BİLE, ŞEYTAN MÜDAHALE EDEREK, DÜŞÜNCELERİNE BEŞERİ ARZULAR KATTIĞINI BİLDİRİYOR. Ama Allah görev verdiği Elçisini sürekli izleyip, ikaz edip, vahyin asla değişmeden tebliğini bizzat sağladığını ve şeytanın görev verdiği Resulünün düşüncelerine müdahale etmesine izin vermediğini bildiriyor. ONUN İÇİN ALLAH, DÜŞÜNMEDEN KESİN KANIT OLMADAN, ATALARINIZIN İNANCINIZI YAŞAYABİLMEK İÇİN, KENDİNİZ GİBİ BİR BEŞERE UYARSANIZ, ZİYANA UĞRARSINIZ DİYOR. Bu konuyu daha iyi anlayabilmemiz için, Mümin suresi 83. ayette bakalım şimdide.

“RESUL ONLARA APAÇIK BİLGİLER GETİRİNCE, ONLAR KENDİLERİNDE BULUNAN BEŞERİ BİLGİYE GÜVENDİLER (onu alaya aldılar). Alaya aldıkları şey kendilerini boğuverdi.” (Mümin 83)

Bakın Resul, nereden apaçık bilgileri getiriyormuş? Elbette Allah dan. DEMEK Kİ BİZLER RESULE DEĞİL, ONUN GETİRDİĞİ VAHYE UYUYORUZ. Resul apaçık bilgiler/ayetler getirdiğinde, inkarcılar kendilerinde bulunan beşeri rivayet batıl bilgilere güvenip inandıkları için, Resulün Allah dan getirdiği vahyi alaya aldılar diyor. Demek ki Müminun suresi 34. ayetinde Allah, inkârda ısrar edenlere karşı, sizin beşeri sözleriniz birer iftiradır. Kendiniz gibi bir beşere uyarsanız, ziyana uğrarsınız diye bizzat Allah uyarıyor. BU GERÇEĞİ KABULLENMEKTE ZORLANANLAR, BU SÖZLERİ İNKÂRCILAR ALLAH IN ELÇİSİNE SÖYLÜYOR DİYEREK, BÜYÜK BİR GERÇEĞİN ÜSTÜNÜ ÖRTÜYORLAR. Bu konuda bir ayet daha hatırlatmak istiyorum. Çünkü Allah Elçime uymak bana uymak gibidir dedikten sonra, birçok ayetinde Resulüm sizleri benim vahyimle uyaracak, asla kendisinden hiçbir şey ilave etmeyecek, hatta kendince şunlarda Allah ın emri demiş olsaydı, onun şah damarını keserdik diye uyardığını, lütfen unutmadan konuyu anlamaya çalışalım. KUR’AN A UYAN, RESULÜNE UYMUŞ, ONUN YOLUNDAN GİDİYOR DEMEKTİR.

Kehf 110: DE Kİ: BEN, YALNIZCA SİZİN GİBİ BİR BEŞERİM. (Şu var ki) bana, İlâh’ınızın, sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

Bakın Allah, Elçisinin ne söylemesini istiyor. Bende sizin gibi bir beşerim. Çünkü benim söylediklerim, sizlerin yaşadığınız gibi atalarının beşeri sözleri değil, Allah ın sözleri/ayetleridir. Ben sizleri bana değil, Allah a uymaya, ona itaat etmeye davet ediyorum. Yani hepimizin ilahı tektir ve yalnız Allah a ibadet eder, yalnız ondan yardım dileriz, diye de açıklama getiriyor. TÜM BU BİLGİLERDEN SONRA, ÇOK AÇIK ŞUNU ANLIYORUZ. ALLAH MÜMİNUN SURESİ 34. AYETİNDE YAPTIĞI UYARIYI BİZLERE AÇIKLIYOR VE ALLAH DAN BAŞKA HİÇ KİMSE DİNDE HÜKÜM KOYAMAZ, YANİ HÜKÜM KOYMAK ALLAH A MAHSUSTUR VE UYACAĞIMIZ, İTAAT EDECEĞİMİZ YALNIZ ALLAH TIR, ONUN VAHYİ KUR’AN DIR. SAKIN ATALARINIZIN UYDURMA RİVAYET BEŞERİ SÖZLERİNE İNANARAK, KAYBEDENLERDEN OLMAYIN DİYOR.

Dilerim batıl ve rivayetlerin etkisinde kalmadan, Allah ın ipine sarılan, Allah ın azınlık halis kulları arasında oluruz.

Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Sayfa: 1 2 [3] 4 5 ... 29
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.