Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - orkide

Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 165
51
Kur'an-ı Kerim / Ramazan'da Verilen Beş Nimet
« : 11 Ağustos 2010, 00:42:10 »

Ramazan'da Verilen Beş Nimet

    Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyurmuştur:

    Ümmetime Ramazan ayında beş şey ihsan edildi. Bunlar daha önceki peygamberlerin ümmetine verilmemiştir.

    1. Ramazan ayının ilk gecesi olunca Cenab-ı Hak onlara rahmetiyle bakar. Allah kime rahmetiyle bakarsai onu hiçbir zaman azaba çarptırmaz.

    2. Oruç tutanların ağızlarının kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur.

    3. Gece ve gündüz melekler oruç tutanların bağışlanması için Allah'a yalvarırlar.

    4. Allah o gün Cennet'ine emir verir ve şöyle buyurur: "Ey cennet, kullarım için hazırlan, süslen. Dünya sıkıntılarından kurtulup Benim huzuruma ve ikramıma gelip istirahat etmeleri yaklaştı."

    5. Ramazan2ın son gecesi gelince de, Allah oruç tutan kullarının hepsini affeder.

    Sahabilerden bir zat sordu: "Ya Resulullah, bu gece kKadir Gecesi midir?"
    Peygamberimiz (a.s.m.): "Hayır" dedi, "Bilmez misiniz, işçiler gün boyu çalışıp da işlerini bitirdikleri zaman ücretlerini almıyorlar mı?"

    ...alıntıdır
[/b]

52
Hayata Dair Yazılar / Aşk kadına yakıştı
« : 11 Ağustos 2010, 00:36:34 »
Aşk kadına yakıştı


    Kimliği belirsiz bir duyguyla,

    neye, niçin ve ne amaçla bağlandığını bilmeden,

    yüreği cesur, içi çocuk,

    bedeni dişi, zihni erkek bir kaygıyla,

    gözlerinde ışıldadı aşk.

    Teni değişti,

    biraz pembe, biraz şeffaf, aydınlık ve serindi artık.

    Saçlarının dokusu da değişti.

    Serin bir ilkbahar sabahında, rüzgârla dalgalanan genç bir erik ağacı gibi hevesle savruldu,

    Çiçekleri her esintide binlerce güzel koku saçarken evrene.

    Dudakları değişti en çok.

    Yüzünde daha önce hiç kimsenin görmediği bir tebessüm vardı artık.

    İsmi yoktu, tarifi de pek mümkün değildi. Bir bebek gibi sıcacık, bir kadın gibi ihtiraslı, bir genç kız gibi ürkek ve bir güneş gibi ışıl ışıl.

    Duruşu değişti.

    Konuşması, bakışı, ellerini uzatışı, bir şeylere dokunuşu, ardına bakışı, etrafı gözleyişi,

    arabaya binişi, masasına oturuşu, fincanı tutuşu, saçlarını kulağının arkasına atışı.

    Hepsinde onu izleyen bir göz vardı sanki.

    Bir adam, her an yanında olmak istediği bir adam. Her an onun izindeymiş gibi, tüm hareketlerine dikkat eder oldu. Başka bir erkek ile göz göze gelse, çok büyük bir ihanete sebep olacakmış gibi kaçırdı gözlerini.

    Bedenini bile sakınmak için arkasını döner oldu.

    Giydiği bluzun yakasına uzandı elleri, refleks olarak kapadı göğüslerinin üzerini.

    Sandalyeye ilişirken bedeni, eteğini kenarlarından tutar oldu.

    Çok rahat görünmemek için hiç kimseye,

    Hiçbir açık bırakmamak için diyaloglarında, hep dik oturdu. Arkadaşlarıyla kahve içerken sahilde, şen kahkahalar atmaz oldu artık. Tebessümlerinde başını öne eğmesi gerektiğini düşündü. Işıl ışıl gözlerle, o tatlı gülümseyişi ile hiçbir erkek büyülenmemeliydi. Kimsenin arzusu, kimsenin sevdası, kimsenin geleceği olmamalıydı artık.

    Evde iken onunla, işte iken onunla, sokaklarda onunla, her yerde onunla olma isteği sardı benliğini.

    Kimsenin sözünü dinleyemez oldu.

    Kimsenin yüzünü de hatırlayamıyordu net olarak. Verdiği sözleri, alışveriş listelerini,

    yapacağı işleri, randevulaştığı müşterilerini, arkadaşının doğum gününü, kedisinin mamasını,

    terziye vereceği elbisesini, kuru temizlemedeki mantosunu unutuverdi.

    Gün geceyi, gece günü kovalar oldu önce.

    Sabah olsa da konuşsak, akşam olsa da buluşsak diye geçti günler.

    Uyku tutmaz oldu bazı geceler.

    Bazı günler de işler yetmez oldu. Giyilen kıyafetler, takılar, ayakkabılar, her şey büyük bir uyuma kavuştu. İtina bir yaşam biçimi oldu. Beğenilmek, takdir edilmek, daha çok birlikte olmak için teşvik aracı oldu.

    Bedeni değişti, zihni değişti.

    Benliği sevgi denen duygunun esiri oldu. Her şey bir başka görünmeye başladı. Renkler daha bir canlıydı. Doğa daha mükemmel. Gün batımları eskisi gibi geçmişi çağrıştırmıyordu artık.

    Ve sabah serinlikleri, boş kollarını bedenine doladığı bir yalnızlık anı değildi.

    Yanında olmak değildi yalnız olmamak. Zihninde olmaktı bir insanın. Yüreğinde olmaktı bir adamın. Özlendiğini bilmek, sevildiğini de. Beklendiğini bir yerlerde. Ve istendiğini birilerinin hayatında.

    Yalnızlık eskisi gibi teknik bir problem değildi artık.

    Aşılabilir, unutulabilir, yok edilebilir bir şeydi.

    Her şey mümkündü, hayata dair.

    Kaybetmenin acısı yumuşamıştı biraz, çok sevdiği bazı şeyleri. Hırsları törpülenmiş, inatları müşfik bir eda ile boyun eğmişti yüreğinin coşkusuna. Öfkesi yatışmıştı, insanların ayıplarına.

    Kendisine gelen zararları, gelebilecek olanlarla mukayese etmez oldu. Kendini sakınmamak, kendini korumamak gibi bir rehavete düştü benliği. Dünya cennet oldu ve herkes melek.

    Öyle mutlu olunca görünmez oldu çirkinlikler.

    Filmler mutlu sonlarla bitenlerden seçilir oldu. Kitaplar mizahi ve ya aşka dair satırlarla okunur oldu. Dostlar iyi gün için, arkadaşlar eğlence için yanında olma, mutluluğunun keyfine artık hak ettikleri şekilde ortak olma lüksüne sahip oldu.

    Ve kadın, aşık oldu.

    Kadın, yüreğine birinin dokunmasına izin verdiği an evrimini başlatmış oldu. Bedeni, yüreği,

    bilinci artık asla eskisi gibi olmayacaktı. Bu bir ölüm anıydı ve bir doğum anı. Ölmeyi tercih etti kadın ve bir başka insan olarak doğmayı.

    Ve aşk kadına yine yakıştı…

    Aşık bir kadının değişimini izleyen ve onun an be an nasıl Tanrıçalaştığını gören her kadın,

    onun gibi olmayı istedi yürekten. Ölmek pahasına aşkla yaşamak, cesaretin gerçek adı bu.

    Aşk yine kadına yakıştı.

    Bu evrende hiçbir şeyin,

    hiçbir şeye bu kadar yakıştığını kimseler görmedi…

53
Burçlara Göre Hayalinizdeki Otomobil


    Hangi gün doğduğumuz bir çok karakter özelliğimiz üzerinde etkili olduğu gibi, sürüş alışkanlıklarımız ve seçtiğimiz otomobiller üzerinde de belirleyici rol oynuyor.

    Başak burcundan birine asla kırmızı, spor bir otomobil aldıramazken aynı şey koç burcunun hayalini süsleyebiliyor. İşte bütün bunları göz önüne alarak hazırladığımız, burçlara göre otomobil tercihleri ve sürüş alışkanlıkları rehberi, sizi derin kararsızlıklardan kurtarıp aydınlığa çıkarıyor.

    Koç (21 Mart-21 Nisan)

    Direksiyon başındayken başka bir otomobilin kendisini geçmesine çok sinirlenir. Koç sürücüsü hızlı araba kullanmaya bayılır. Refleksleri çok iyidir ve tam zamanında önlemini alıp, tehlikeyi önlemesini bilir. Bir tavsiyede bizden; Koç burcu insanını araba kullanırken rahatsız etmeyin,içindeki trafik canavarını uyandırabilirsiniz!

    Hayalindeki otomobil: Koç burcu insanının hayalini kırmızı bir spor otomobil süsler. Otomobilin müzik sisteminin iyi olması onlar için hayati önem taşır.

    Boğa (22 Nisan–21 Mayıs)

    Boğa burcu yaşama ve ondan haz almaya düşkün bir burçtur. Boğa burcu insanı genelde sakin olarak tanınır. ancak trafiğe çıktığında iş değişir. Kinci ve maceraperest olmaları onların direksiyon başındaki tavırları üzerinde belirleyici rol oynar. Boğa burcu sürücüsüne karşı trafikte dikkatli olmak gerekir.

    Hayalindeki otomobil: Doğaya düşkünlüğü otomobil seçiminde de kendisini gösterir. İçinde rahat edebilecekleri otomobilleri seçerler. Gri ve kırmızı en çok tercih ettikleri renklerdir.

    İkizler (22 Mayıs-21 Haziran)

    İkizler burcu insanı gençliğin ve dinamizmin sembolüdür. Bunun nedeni ikizler insanının hangi yaşta olursa olsun genç ve çocuksu kalmayı başarmasıdır. Maceradan hoşlanırlar ve çok meraklıdırlar. İkizler sürücüsü hızlı, sinirli ve sabırsızdır.

    Hayalindeki otomobil: Onun değişken karakteri farklı otomobilleri beğenmesine yol açar. Biraz maymun iştahlı olduğu söylenebilir. Seçtiği otomobil mutlaka gündemde ve modern olmalıdır.

    Yengeç (22 Haziran - 21 Temmuz)

    Çok duygusal, hayalci, çocuksu insanlardır. Yengeçler ölçülü ve dikkatlidirler. Direksiyon başında da dikkatlidirler. Trafik kurallarına uymaya özen gösterirler ve birisi bir hata yaptığında oldukça sinirlenirler. Emniyet kemeri takmadan asla yola çıkmazlar.

    Hayalindeki otomobil: Görünüş ve lüksten çok, fonksiyon önemlidir. Aile otomobillerini tercih ederler. Fazla hız yapmamalarına rağmen güçlü motorlu otomobilleri tercih ederler. Bir markaya güven duyarlarsa kesinlikle değiştirmezler.


    Aslan (22 Temmuz - 21 Ağustos)

    Otomobil kullanırken kendine çok güvenir. Can sıkıcı olaylar karşısında soğukkanlılığını korumayı başardığı için hemen hemen hiç hata yapmaz.

    Hayalindeki otomobil: Soğukkanlı olan aslan burcu insanı kendine güven veren, güçlü ve sağlam otomobilleri tercih eder. Bu nedenle aslan burcu insanının hayalini her türlü lüks ve konfora sahip araçlar süsler.


    Başak (22 Ağustos - 21 Eylül)

    Hayatının bir parçası olan titizliği otomobil sürerken de gösterir. Kurallara oldukça özen gösterir. Ancak sabahları sinirli olur ve otomobil kullandığında etrafına öfke saçabilir.

    Hayalindeki otomobil: Detaylara önem verir, otomobilinde de konfor ister. Sağlam geniş ve ekonomik bir otomobil tam onlara göredir

    Terazi (22 Eylül - 21 Ekim)

    Trafikte son derece kibar olmalarına karşın oldukça kararsız davranışlar sergilerler. Sürekli diğer arabalara bakarlar. Otomobil kullanmak onlar için kesinlikle bir zevk değildir.

    Hayalindeki otomobil: İç ve dış dizaynı önem taşır. Teknik ayrıntılar genellikle fazla önem taşımaz. Bir terazi için otomobilin çizilmesi tam bir felakettir.




    Akrep (22 Ekim - 21 Kasım)

    Çok kıskanç olmasıyla tanınan akrep burcu, hataları affetmeyen ve saldırmak için fırsat kollayan bir karakter barındırırlar. Sakin görünseler de bir hata ile karşılaştıklarında bağırıp çağırmaktan geri kalmazlar.

    Hayalindeki otomobil: En son model hızlı ve güçlü otomobillerden hoşlanırlar. Motor sır dolu bir kutu değil, yakından ilgilendikleri bilgi sahibi oldukları bir şeydir. Güçlü otomobille hava atmaya bayılır. Siz siz olun sakın otomobilini eleştirmeyin.

    Yay (22 Kasım - 21 Aralık)

    Özgürlüğüne düşkün olan yay burcu maceraya bayılır. Kendisini çok iyi tanır ve özelliklerinin farkındadır. Trafikte korkusuzdur. Trafik kurallarına uyar ve diğer sürücülere saygılıdır.

    Hayalindeki otomobil: Konforlu ve sevimli otomobillerden hoşlanır. Otomobillerinin herkeste bulunmasını istemezler Üstü açık ya da en azından sunrooflu, bir otomobil tercih ederler.


    Oğlak (22 Aralık - 21 Ocak)

    Oğlak burcu yönetici olmak için yaratılmıştır. Organizasyon yeteneği güçlüdür. Reflekslerine, hızına yani otomobiline hakimdir. İyi bir sürücüdür.
    Hayalindeki otomobil: Kullandığı otomobil mutlaka en son model olmalıdır. Satış sonrası servise de büyük önem verir.


    Kova (22 Ocak - 21 Şubat)

    Hayatını olduğu gibi trafik kurallarını da hiçe sayar. Diğer sürücüleri küçümseyen bir tavrı vardır.

    Hayalindeki otomobil: Kova burcu insanı otomobilinin dikkat çekici ve son model olmasını ister. Uyumlu bir dizayn, eksantrik bir iç donanım, büyük boyutlu geniş bir panel ve güçlü motor otomobilinde aradığı özelliklerdir.


    Balık (22 Şubat - 20 Mart)

    Hayalci ve romantik balık burcu insanı trafikte kurallara bağlıdır. Balıklar yolda tehlikeden uzak dururlar. Çok dalgın oldukları için tehlikeli durumlar yaratabilirler.

    Hayalindeki otomobil: Canlı renkleri severler. Kullanılmış otomobil almaktan hiç çekinmezler. Eski otomobil alıp yenilemeye üşenmezler. Gezmeye meraklı oldukları için otomobilin rahatlığı da çok önemlidir.
[/font]

54
Geyik ve Sohbet Yeri / Bayanların Şifreli Soruları
« : 30 Temmuz 2010, 22:28:28 »
Bayanların Şifreli Soruları

    1)İşyerine servisiniz var mı? Zor oluyordur yollarda sürünmek

    - Araban var mı?"nın kadıncası

    2) İstanbul' da yaşanmaz oldu kiralar ateş pahası sizin oralarda nasıl kira durumları?

    – "Evin kira mı kendine mi ait"

    3- Şu borsada da ve var anlamış değilim insan birikimlerini hiç böyle riskli şeylerde değerlendirir mi yatır bankaya değil mi?

    – Çok kritik soru mali durumunuzu deşifre eder.

    4-Sizin işlerde personel kolay harcanıyormuş duyduğum kadarıyla haliyle yükselmek de biraz zor demi?

    – Aşağı yukarı ne zaman terfi edersin.

    5- Dün annem "yanlışlıkla" gönderdiğin mesajı okumuş. Kim bu diye sordu anlatmak zorunda kaldım.

    – E ufak ufak evlenme hazırlıklarına başla
 Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap  Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap  Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

55
Hayata Dair Yazılar / Bir kadını ağlatmak
« : 29 Temmuz 2010, 00:34:41 »


Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme bir şarkı sözleriya bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! - İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra.
Bir kadını ağlatmak..
Ağlamayacağım der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!

Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını kapansa bile izinin kalacağı bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü. Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan ağlama niye ağlıyorsun ki değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları. Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı... Çok ağlayan kadınlar bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü yenilmez mağrur ve aşka inanmayan... İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların.

E.. o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!

AZİZ NESİN

56

İşte aşkın ''net'' ömrü !


    Yapılan araştırmalara göre, aşkın ömrü 2 yıl 11 ay 8 günmüş...

    İngiliz evlilik sitesi “confeti.co.uk” tarafından yapılan araştırmaya göre; aşkın ömrü 2 yıl 11 ay 8 gün sürüyor.

    4 bin çifte evliliklerinin hangi döneminde mutlu oldukları soruldu. Çiftlerin en mutlu zamanlarını ilişkilerinin üçüncü yılına doğru yaşadıkları, bu noktadan sonra beraberliklerin çöküşe geçtiği görüldü. Üç yılın sonunda hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

    Evlilik sitesinde mutlu evliliğin reçetesi aşağıdaki gibi verildi:

    - Her gün kendinize 1 saat 15 dakika zaman ayırın.

    - Eşinize ev işlerine yardım ettiğinde teşekkür edin.

    - Ayda bir açık havada yürüyüş yapın.

    - Günde en az bir kere partnerinize çay ya da kahve içmeyi teklif edin.

    - Yatağa girmeden önce 24 dakika dertleşin.

    - Kavga da etseniz uyumadan önce öpüşüp barışın.

    - Günde beş kez kucaklaşın ve en az bir kere ‘Seni seviyorum’ deyin.

    - Eşiniz iş yerindeyken mesaj, telefon ya da e-posta yoluyla dört kez haberleşin.

    - Haftada üç geceyi kanepede kıvrılıp oturarak geçirin.

    - İki günde bir birbirinize iltifat edin.
[/font]

57


    Sıcak havalarda, günde 2 litre su içilmesi öneriliyor. Ancak terle kaybedilen sodyumun içilen suyla da yoğunluğunun düşmesi su zehirlenmelerine neden olabiliyor.


    ANTALYA- Akdeniz Üniversitesi Aile Hekimliği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Hakan Yaman, sıcak havalarda günde en az 2 litre su tüketilmesini önerdi. Prof.Dr. Yaman, tuzlu içecek alınarak sodyum takviyesi yapılmaması durumunda su zehirlenmesi olabileceği uyarısında da bulundu.

    Çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalar ile yoğun ilaç kullananların bunaltıcı sıcaklardan aşırı derecede etkilendiğini söyleyen Prof.Dr. Yaman, özellikle sıvı almak ve tuz kaybını önlemek gerektiğini belirtti. Prof.Dr. Hakan Yaman, sıcak nedeniyle aşırı terleyen kişinin kaybettiği sıvıyı telafi etmek üzere su içmesi gerektiğini, ancak terle kaybettiği sodyumu yerine koymadığı takdirde zaten az olan sodyumun, içilen su nedeniyle yoğunluğunun düşmesi sonucu su zehirlenmesi yaşanacağını kaydetti. Prof.Dr. Yaman, “Sodyum dengelenmezse, ileri seviyede kramp ve kusmalar yaşanabilir, bilinç düzeyi gittikçe kötüleşir ve kişi komaya girer” dedi. Sıcak havalarda su tüketiminin yanında tuzlu içecekler alınarak vücuttaki sodyum dengelemesinin yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Hakan Yaman, su zehirlenmesinin kalıcı körlüğe de neden olabileceği uyarısında bulundu.

    Prof.Dr. Hakan Yaman, aşırı sıcağın etkisi altında kalan vücudun serinletici içeceklerle desteklenmesinin büyük yarar sağlayacağını söyledi. Prof.Dr. Yaman, “Güneşin dik açıyla geldiği 10.00- 16.00 saatleri arası, ultraviyole ışınların daha zararlı olduğu göz önünde bulundurularak sokağa zorunlu olmadıkça çıkılmamalı. Çıkarlarsa da şapka takmaları önerilir. Sıvı alımı kesinlikle ihmal edilmemeli, ertelenmemeli. Yaşlılar evde yalnız bırakılmamalı” diye konuştu.

    Prof. Dr. Yaman, sıcaklardan daha çok çocukların ve yaşlıların etkilendiğini dile getirdi. Prof. Dr. Yaman, “Rahat bir uyku için, uyumadan birkaç saat önce yemek yemeyin, özellikle ağır yemeklerden gün boyu kaçının. Uykudan en az 5 saat önce alkol alımını kesin. İnce ve pamuklu pijamalar giyin. Uyumadan önce duş alın. Klimalı ortamda uyumaktan kaçının” uyarılarını yaptı.
Alinti

58
Türk Mutfağı / Güvec
« : 28 Temmuz 2010, 01:31:36 »


Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

* Yarım kilogram kuşbaşı kuzu eti
* 2 adet patlıcan
* 2 adet kabak
* 2 adet havuç
* 5 diş sarımsak
* 2 adet soğan
* 3 adet patates
* 4 adet sivribiber
* 3 adet domates
* 4 çorba kaşığı sıvı yağ
* Tuz ve karabiber

Hazırlanışı;

1. Güveç tenceresinin dibine yıkanmış kuşbaşı kuzu etlerini koyun.
2. Etlerin üzerine patatesleri, onların üzerine havuçları, aralara sarımsakları, sırasıyla soğan, kabak, patlıcan ve biberi üstüste yerleştirin. En üste yine sarımsak ve rendelenmiş domatesleri koyun.
3. Tuz, karabiber ve suyu ekleyip yağını üzerinde gezdirerek güveç tenceresinin kapağını kapatın ve fırına verin. 1 saat pişirin

59
Faydalı Bilgiler / En çok merak edilen 25 soru..
« : 27 Temmuz 2010, 00:28:04 »
En çok merak edilen 25 soru..

    1)Solaklar daha mı zeki?
    Şimdiye kadarki bilimsel araştırmalar, solakların sağ elini kullananlardan daha yaratıcı ya da zeki olduğunu göstermedi.

    2)Kaşınmak tam olarak ne demek?
    Kaşınmak, cilidin çok hafifçe uyarılmasıdır. Bunun böcek ısırığına karşı bir savunma mekanizması olarak geliştirildiği tahmin ediliyor.

    3)Neden ateşimiz çıktığında üşürüz?
    Ateş, vücudun kendi termostatının ısısını yükseltmesiyle ortaya çıkar. Ancak kişi terlemediği ya da kan basıncı yükselmediği için üşür.

    4)Neden soğan doğramak ağlatıyor?
    Soğan doğrandığında havaya lachrymatoryfactor isimli bir enzim yayılıyor ve bu da göz kaşıntı yapıyor. Göz ise kendini savunmak için gözyaşlarını kullanıyor.

    5)Parmaklar suda kalınca neden buruşuyor?
    Eğer hücrelerinizin sahip olduğundan daha az yoğunlukta ya da az tuz çözeltisinin olduğu suya girerseniz, su osmos yöntemiyle vücuda emilir. Bu da derideki hücrelerin şişmesine neden olur. Hücreler alt tabakadaki dokulara bağlı olduklarından deri bu duruma uyum sağlayabilmek için buruşur.

    6)Tiryaki olmak için kaç sigara içilmeli?
    Önemli olan sigara sayısı değil. Bağımlılık sabah uyandıktan sonra ilk sigarayı ne zaman yaktığınızla ilgili. İlk sigara içişten sonra bağımlılık bir yıl içinde tamamlanıyor.

    7)Arka koltukta neden araba tutuyor?
    Arkada oturunca ufuk çizgisi görülmüyor. Araç tutması, iç kulakta hareket algılanırken, gözlerden sabit olduğunuz bilgisinin gelmesi nedeniyle yaşanır. Yani arkada otururken, beyin aracın hareket ettiğini anlamaz ve böylece vücut dengesi bozulur.

    8 )Deniz havası almak sağlıklı mı?
    Şehirden uzak deniz kıyısında yaşamak sağlıklı olabilir. “Deniz havası” yani denizin neden olduğu güzel koku, sahilde yaşayan bir bakteri sayesinde ortaya çıkar. Ama uzmanlar bakterinin, limanlardaki egzoz gazının havayı daha da kirletmesine neden olduğunu ortaya koydu.

    9)Herkes evinde kalsa grip salgını biter mi?
    Evet. Küresel bir karantina grip salgınının sonu olabilir ancak tek bir kişinin bile dışarı çıkması virüsün yeniden yayılmasına neden olur.

    10)Bitkiler yaşlılık nedeniyle ölür mü?
    Bazı bitkiler iyi bakıldığında sonsuza kadar yaşayabiliyor. Ancak mevsimlik bitkilerin ömrü kısa olur.

    11)Sakız sonsuza dek midede kalır mı?
    Hayır. Sakız, yutulduğunda sindirilemez ancak en geç üç gün içinde vücuttan atılır.

    12)Kendi kendine konuşanlar deli mi?
    Hayır. İnsanların yalnız ya da sıkıntılı olduğunda kendi kendilerine konuşması oldukça normal bir durumdur.

    13)Erkeklerde selülit olur mu?
    Portakal kabuğu gibi bir cilt sadece kadınlarda değil erkeklerde de bulunuyor. Ancak erkeklerde selülit daha çok boyun ve karın bölgesinde görülüyor.

    14)Çay içmek gerçekten harareti alır mı?
    Evet. Sıcak içecekler vücudun kendisini olduğundan daha sıcak zannetmesine yol açar. Vücut daha çok terler ve bu da ısı kaybına yol açar.

    15)Üzüm mü, şarap mı daha faydalı mı?
    Şaraptaki sağlığa yararlı madde olan antioksidanların miktarı, üzümden iki kat daha fazla.

    16)Neden tek yumurta ikizlerinin parmak izleri birbirini tutmuyor?
    Tek yumurta ikizleri aynı DNA’ya sahip olsalar da hücre-hücre aynı değildir, dış görünüşünüzü genleriniz belirler. Parmak izleri ise vücutta maruz kalınan hormonlara bağlıdır. İki hücrenin hormon seviyesi farklı olduğu için, parmak izleri de aynı olmaz.

    17)Kuşlar gerçekten ıslanmaz mı?
    Kuşlar gagalarında ürettikleri yağı alarak tüylerine sürer. Bu da suyun yağı geçerek tüylere ulaşmasını engeller. Yani kuş tüyleri suya dayanıklıdır.

    18 )Evrenin en soğuk yeri nerede?
    Dünyanın 5 bin ışık yılı uzağında yer olan büyük bir toz ve gaz bulutu Boomerang Nebula’da sıcaklık eksi 272 derece olarak tahmin ediliyor.

    19)Eşekarısı bal yapar mı?
    Hayır. Eşekarıları yalnızca çiçek özlerini emer ve ve bu özü yavrularını beslemek için de kullanır.

    20)Dijital fotoğraflar 100 yıl saklanır mı?
    Kağıda basılır ya da güneş ışınlarından korunacak şekilde CD’de saklanırsa, evet.

    21)Havaya atılan su buz olarak düşer mi?
    Eksi 30 derecede havaya atılan su yere buz olarak düşer.

    22)OK (Tamam) neyin kısaltılmasıdır?
    Bununla ilgili en popüler teori “All Correct”in (herşey yolunda) kasıtlı olarak ’Oll Korreckt’ biçiminde yanlış yazılması ve buradan yapılan kısaltma olduğu yönündedir. OK, gülünç olması için sözcüklerin yanlış yazılmasının moda olduğu 1840’larda Boston gazetelerinde popüler oldu.

    23)Neden ozon tabakasını, ozon gazıyla dolduramıyoruz?
    Antarktika üzerindeki ozon deliğinin kapladığı alan, ABD’nin yüzölçümünden daha büyüktür ve buranın tekrar doldurulması için on milyonlarca ton ozon gerekir. Bu miktarda ozonun nakliyesinin maliyeti bile astronomik olur.

    24)Kusursuz görüş nedir?
    Göz doktorlarında bulunan harfli çizelgenin tamamını 6 metrelik bir uzaklıktan görmek kusursuz görüşün işaretidir

    25)Mikroplara da mikrop bulaşır mı?
    Evet. Mikroplara da bulaşan daha küçük mikroplar bulunuyor.

60

Karadeniz zekası sineği bitirdi



    Sineklerden muzdarip olan Karadeniz köylüsü kıvrak zekasıyla bu dertten kurtuldu. Hem de hiçbir ücret ödemeden.

    Trabzon'da bazı köylüler ve esnaf, yaz aylarında artan, insanlara büyük rahatsızlık veren sinekleri, lambanın yakınına astıkları şeffaf poşet içindeki su ile uzaklaştırmayı başardı.

    Trabzon merkeze bağlı Akoluk beldesine bağlı köylerde yaşayan bazı vatandaşlar ile belde esnafı, bir süre önce şeffaf bir poşet içine doldurulan suyun lambanın yanına asılması halinde sineklerin ortamdan uzaklaştığını fark etti.

    Karadenizlinin kıvrak zekasının ürünü olarak gösterilen yöntem, işe yaradığını fark eden diğer köylülerin de kullanmaya başlamasıyla yaygınlık kazandı.

    Böylece köylüler, sineklerin su dolu poşetten neden uzaklaştıklarını tam olarak çözemeseler de ilaç ve sinek kovucu parası vermekten kurtuldular. Beldede sineklerden kurtulmak için doğaya zarar verdiği belirtilen ilaçlar, kimyasal spreyler ya da bazı cihazların kullanımı azaldı. Bu ilginç sineksavarla evlerinde, iş yerlerinde rahat rahat oturma, uyuma imkanı bulduklarını belirten belde sakinleri hallerinden son derece memnun olduklarını dile getirdi.

    POŞET ASILAN LAMBAYA SİNEK GELMİYOR Beldede kahvehanesine kurduğu bu yöntemlerle müşterilerini de memnun eden 25 yıllık kahvehane işletmecisi Hasan Karaahmet, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yöntemi, arkadaşının tavsiyesi üzerine kullanarak sinek sorununa son verdiğini vurguladı.

    Sineklerin, ışığın suda yansımasıyla gözlerinin kamaştığını, dolayısıyla ortamdan uzaklaşmış olabileceklerini düşündüğünü belirten Karaahmet, şunları söyledi: ''Yaz sezonu olduğu için müşterilerimiz genelde salona gimeyip kahvehanenin önünde oturuyor, sinek fazla olduğu için de rahatsız oluyorlar. Bir arkadaş bu yöntemi tavsiye etti, ben de denedim. Bayağı da faydası oldu. Sineklerin ortamdan ışığın suda yansımasıyla mı, yoksa başka nedenle mi uzaklaştığını bilmiyorum. Yanında su dolu poşet bulunan lambaya sinek gelmezken, diğer lambaya sinek gelebiliyor. Yöntemi her lamba için uygulamak en faydalısı. Hiçbir maliyeti de yok.'' ''KIRILAN ÜZÜM BAĞINA, YARA BANDIYLA ÇÖZÜM'' Müşteri Kadir Uzunismail de ilginç sineksavarı ilk gördüklerinde çok güldüklerini ifade ederek, şunları söyledi: ''Hasan ağabey sürekli bu tür icatlar yapar, sineksavarı gördüğümüzde güldük ama fazla da yadırgamadık. Hasan ağabeyin daha önce kırılmış üzüm asmasını yeniden kaynaması için yara bandı ile sardığını bile görmüştük. İşe de yaramıştı. Bu yöntemin de onlardan biri olduğunu düşündük. Gerçekten de işe yaradı'' dedi.

    Kahvehanenin bazı müşterileri de ilginç sineksavara, ''telefondan sonra en büyük icat'' benzetmesi yaptılar.

    Öte yandan, kahvehanedeki lambanın yanına poşet asıldığını gören bazı muzip müşterilerin toplu iğne ile poşeti delip suyun masada oturan arkadaşlarını ıslatmasıyla eğlendikleri öğrenildi.Beldede aynı yöntemi kullanıp sinek sorunundan kurtulan bazı esnaf ve köylüler de yöntemden memnun olduklarını anlattılar

Sayfa: 1 ... 4 5 [6] 7 8 ... 165
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.