Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - sevdaligul

Sayfa: 1 ... 1276 1277 [1278] 1279 1280 1281
12771
Moda, Bakım, Makyaj ve Güzellik / Rimel
« : 04 Mart 2007, 18:58:16 »
Rimel, bakışlarınıza yoğunluk, anlam ve güç kazandırır. Yorgun görünümü bir anda yok eder, canlılık verir. Seçtiğiniz rimelin özelliğine göre, kirpiklerinizi uzatabilir, kıvırabilir ya da onlara hacim kazandırabilirsiniz. Seçim sizin!
Rimelinizin fırçasını düzenli olarak temizleyin. Böylelikle daha önceki kullanımlarınızdan kalmış olan artıklar kirpiklerinizin üzerinde topçuklar oluşturmaz.
 
UYGULAMA UYGULAMA UYGULAMA UYGULAMA

 
1
  Rimelin iyi tutması için kirpikleriniz temiz ve kuru olmalı. Eğer lens kullanıyorsanız, rimeli sürmeden önce lenslerinizi takmayı unutmayın.
 

 
2
  Uygulamaya üst kirpiklerden başlayın. Aşağıdan yukarı yani köklerden uçlara doğru fırçayı sürekli döndürerek ilk katı sürün.

 
3
  Kirpiklerinizin kurumasını bekleyin, daha sonra ikinci katı uygulayın.


4
  Alt kirpiklerinize hacim kazandırmak istiyorsanız, fırçayı kirpik diplerinde yatay olarak gezdirin. Eğer uzun görünsünler istiyorsanız, fırçayı dik olarak tutup kirpikleri tek tek boyayın.

 
5
  Kirpik fırçası ile fazlalıkları alın ve kirpikleri birbirlerinden ayırın.

 

  Uygulama sırasında göz çevrenize rimel bulaştırdıysanız bir kaç saniye bekleyin ve bir pamuklu çubuk yardımıyla temizleyin.
 
 

12772
Moda, Bakım, Makyaj ve Güzellik / Allık
« : 04 Mart 2007, 18:56:36 »
Allık, yüze mutlu bir görünüm verir ve cilde canlılık kazandırır.
Göz ve dudaklar arasındaki renk dengesini koruduğu için seçtiğiniz rengin ruj renginizle uyumuna özen gösterin.

UYgulama


 
 
1
  Gülümseyin ve allığı yanağınızın en yüksek noktasına sürün.
 

 
2
  Yoğun görünmemesi, ayrı bir bölüm gibi durmaması için rengi azar azar ve fırçadaki fazlalıkları üfleyerek uygulayın.

 
3
  Yüzün dışına doğru, dairesel ve hafif hareketlerle uygulamayı sürdürün.

 
4
  Görünümde bütünlük sağlamak için, fırçanızı burun ucu, çene ve alnınıza da hafifçe dokundurun.

 
5
  Renginiz çok koyu veya yoğun kaçtıysa ten renginizden daha açık bir pudra ile yoğunluğu azaltın.
 

12773
Moda, Bakım, Makyaj ve Güzellik / Pudra
« : 04 Mart 2007, 18:55:12 »
Pudra, makyajın vazgeçilmezidir. Teni matlaştırır, bütünlüğü sağlar ve fondöteni sabitler. İki türü vardır: Toz pudralar, çok ince ve hafif bir yapıya sahiptir; fondöteni matlaştırır ve şeffaf bir görünüm sağlar. Kompakt pudralar ise, taşınma ve kullanım kolaylığından dolayı daha çok tercih edilir. Makyajı sabitlemek ve gün boyu rötuş yapmak için idealdirler; toz pudralara göre daha pudralı bir sonuç verirler

UYGULAMA

 
 
1
  Toz pudra kullanıyorsanız uygulama için pudra ponponu tercih edin. ( Ponpon yoksa, bir pamuk pedin arasını açıp biraz toz pudra koyarak geçici bir ponpon yapabilirsiniz. )
Pudrayı hafif vuruşlarla, tüm yüzünüze uygulayın. Daha sonra, büyük bir fırçayla fazlalıkları alın.
 

2
  Kompakt pudra için fırça kullanmak en uygunudur. Pudrayı uygularken fırçayı yüzünüzde hızlı hareketlerle sağdan sola ve yukarıdan aşağıya dolaştırın. Böylece pudra yüzünüze eşit olarak dağılacaktır.   
 

12774
Fondöten, yüzünüze pürüzsüzlük sağlar ve onu makyaja hazırlar. Düzgün görünümlü bir ten ve makyajda başarılı bir sonuç için fondöten seçimi çok önemlidir.
Kullandığınız fondötenin yapısı ve rengi cildinizin tipine ve rengine uygun olmalıdır; cilt renginizden daha açık bir fondöten rengi seçmek akıllıca olacaktır.
Fondöten her zaman temiz ve nemlendirilmiş cilde uygulanmalıdır.

UYGULAMA

1  Kompakt fondöten dışında tüm fondötenleri sürerken parmak uçlarınızı kullanın. Elin ısısı fondötenin akıcılığını artırdığı için hem cilde yedirmek daha kolay olur hem de dayanıklılığı artar. En önemlisi daha doğal bir görünüm sağlar.
........................................................
 
2
  Fondöteni alnınıza, burnunuza, yanaklarınıza ve çenenize benek benek sürün. Az miktar ile başlayın, gerekirse ilave edersiniz. Çok fazla miktar, sürülmeyi zorlaştıracağı gibi maske etkisi de yaratır.
........................................................
 
3
  Cildinize parmaklarınızla basınç uygulayarak ortadan kenarlara doğru tüm yüzünüze yayın. Boyun ve kulaklara doğru rengi iyice yedirin.
........................................................
 
4
  Yüzde renk bütünlüğü sağlamak için göz kapaklarınızın üzerine ve gözün alt kısmına da ( kirpiklere değmeden ) sürün.
........................................................
 
5
  Profesyonel bir sonuç istiyorsanız, nemli bir sünger ile yüzün dışına doğru fondötenin üzerinden geçin.
........................................................
 
6
  Diğer uygulamalara geçmeden önce fondötenin cildinize iyice oturması için bir süre bekleyin.
........................................................
 
  Fondöteni yeni sürmenize rağmen sivilce veya göz altı halkaları tam kapanmamış olabilir. Bir kapatıcı ( concealer ) ile bu hataları düzeltmek gerekir.   

12775
Ceylan gibi yüzün olsun
Selvi gibi boyun olsun
Talihin hep açık olsun
Uyan güzel kızım uyan melek kızım
Uyan canım kızım uyan uyan
Uyan güzel kızım uyan melek kızım
Uyan canım kızım uyan uyan
Akan sular ömrün olsun
Rüyalarım senin olsun
Annen sana kurban olsun
Uyan güzel kızım uyan melek kızım
Uyan canım kızım uyan uyan
Uyan güzel kızım uyan melek kızım
Uyan canım kızım uyan uyan
Uyan güzel kızım uyan melek kızım
Uyan canım kızım uyan uyan

12776
Şarkı Sözleri / Mız Mız
« : 04 Mart 2007, 18:30:20 »
miz miz sevgilim cok sexisin
miz miz sevgilim cocuktan da betersin
bir gidip gelirsin ne istersin
miz miz olup ta beni kaybettin

hani beni sevgiyle saracaktin
beni siki siki tutup benim oldugunu anlayacaktin
gök yüzünden yildizlari alacaktin
günden güne sevgimiz artacakti
ben sana sen bana tapacaktin

hic sanmam fazla kalayim senin gibi mizmiz mizmizla mizmizla
hic sanmam fazla durayim senin gibi mizmiz mizmizla mizmizla

miz miz sevgilim cok sexisin
miz miz sevgilim cocuktan da betersin
bir gidip gelirsin ne istersin
miz miz olup ta beni kaybettin

bu sacma yalanlardan ben usandim
aslinda ben seni ah cok simarttim
yalan laflardan ben dinleyip dinleyip ben bikmisim
ama sen de sastin hep dirdir yaptin
sende attin attin bol keseden attin
canim birtanesi bile bile tutmadi

hic sanmam fazla kalayim senin gibi mizmiz mizmizla mizmizla
hic sanmam fazla durayim senin gibi mizmiz mizmizla mizmizla

miz miz sevgilim cok sexisin
miz miz sevgilim cocuktan da betersin
bir gidip gelirsin ne istersin
miz miz olup ta beni kaybettin

-ingilizce-

hani beni sevdigini saracaktin
beni siki siki tutup benim oldugunu anlayacaktin
gök yüzünden yildizlari alacaktin
günden güne sevgimiz artacakti
ben sana sen bana tapacaktin

hic sanmam fazla kalayım senin gibi mizmiz mizmizla mizmizla
hic sanmam fazla durayim senin gibi mizmiz mizmizla mizmizla

miz miz sevgilim cok sexisin
miz miz sevgilim cocuktan da betersin
bir gidip gelirsin ne istersin
miz miz olup ta beni kaybettin

12777
Duyurular / Forum Kuralları
« : 04 Mart 2007, 18:23:01 »
1.). Forumda yazılan mesajlardan tamamen yazan forum üyesi sorumludur. Şahısların yazdıkları yazılardan dolayı Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap hiçbir sorumluluk kabul etmez.

2. Forumda, Türkiye Cumhuriyeti yasalarını ve uluslararası kanunları, anlaşmaları, tüzükleri çiğneyen mesajlar yazılamaz, ilgili materyal gönderilemez.

3. Forumda dini, siyasi veya politik içerikli mesajlar yazmak ve propaganda yapmak yasaktır.

4. Fıkra dahi olsa Türk gelenek ve göreneklerine aykırı yazılar yayınlamak; din, dil, ırk ayrımına yönelik iletiler göndermek; kaba, kin dolu, saldırgan, başkalarının kişisel haklarını zedeleyen, cinsellik içeren yazılar yazmak ve bu konularda resimler yayınlamak; küfürlü konuşmak, küçük düşürücü laflar söylemek yasaktır

5. Forumda yasal olmayan site adresleri vermek; h-a-c-k, c-r-a-c-k, w-a-r-e-z, s-e-r-i-a-l, e-do-nkey isteği içeren mesajlar yazmak; mp3 isteğinde bulunmak; yazılım telif hakları sebebiyle Türkiye'de temsilciliği bulunan firmalara ait korsan yazılım linkleri vermek; site şifreleri dağıtmak; illegal link, içerik ve yazı yollamak kesinlikle yasaktır ve üyelik iptali nedenidir.

6. Foruma mesaj gönderirken; boş mesaj göndermek, arka arkaya birden fazla mesaj göndermek, konuyla alakası olmayan mesaj göndermek, "+1, bence de, güzel," gibi belli bir amacı, paylaşımı olmayan mesaj göndermek, sadece smiley kullanmak ayrıca yeni başlık açarken "yardımmmmmmmmm", "YaRdIm EdeRmİsiz", "Acil Yardım", "Lütfen Bakar mısınız" gibi mesaj konusu ile ilgisi olmayan uzun cümleler ve karizmatik görünsün diye garip şekilli harfler kullanmak yasaktır.

7. Özel mesaj atarak üyeleri rahatasız edici mesajlar göndermek yasaktır.

8. İmzada aşırı büyük fontla yazı yazmak yasaktır. İmzaya resim eklenebilir ancak eklediğiniz resim reklam amacı taşımamalı ve ebatı 300x75 pixelden, boyutu ise 15-20 KB'tan büyük olmamalıdır.

 

9. Herhangi bir kullanıcının kişisel bilgilerini (ad, soyad, adres, tel no vb.) yayınlamak kesinlikle yasaktır.

10. Başka bir site katılımcısını ya da üçüncü bir şahsı veya bir kurumu küçültücü veya hakaret edici yazılar yazılamaz.

11. Forum ortamına kişisel problemler ve anlaşmazlıklar taşınamaz. Kullanıcıların birbirine karşı kişisel saldırılar yapmalarına izin verilemez.

12. Forum yöneticilerini ve kullanıcılarını küçümser davranışlar sergilemek uyarısız sistemden uzaklaştırılma nedenidir.

13. Konular, ilgili konu başlığı altında açılmalıdır. Yöneticiler, yazılan yazının konusuyla ilgili olmayan bir bölümde yazıldığına karar verirlerse yazıyı uygun bölüme taşırlar veya silerler.

14. Yeni başlık açmadan önce, daha önce yazılıp yazılmadığını kontrol ediniz Yeni başlık açarken URL adresi yazılamaz. Daha önce açılmış konular herhangi bir uyarı yapılmaksızın silinir.

15. Yöneticiler her yazılan mesajı yönetemeyebilirler. Yöneticilerden önce uygunsuz bir mesajla karşılaştığınızda lütfen o bölümden sorumlu yöneticilere bildiriniz.

16. Forum'un işleyiş ve kuralları konusunda katılımcıları bilgilendirmek pano yöneticilerinin veya moderatörlerin görevi değildir. Katılımcılar bu kuralları okuyup uymak zorundadır.

17. Site yöneticileri uygun olmayan mesajları silme, editleme taşıma ve kilitleme yetkisine sahiptir; itiraz edilemez.

18. Forum kuralları her zaman değiştirilebilir ve değiştikten sonra hemen geçerlidir; itiraz edilemez.

19. Forumdan memnun kalmadığınız taktirde forumu terk edebilirsiniz. Fakat üyeliğimi iptal edin, silin diye bir talepte bulunmaya hakkınız yoktur. Bu hak sahipliği tamamen sevdaligul.Com 'a aittir. Üyeliğimi iptal edin silin talebinde bulunduğunuz durumda üyelik grubunuz normal üyelik grubundan Yasaklı grubu olarak değiştirilir forum hakkında birdaha bildiri ya da reklam mesajı almazsınız.

20. Güncel haberler katagorisine actiğınız konuların altına kaynak belirtmek zorunluluğu vardır.

21. Sitemizde acılan konular ilgili bölümlerde değilse yönetici acılan konuyu gereksiz konular bölümüne yada  arşiv bölümüne atabilir veya tüm yetkilerini kullanarak konuları silmede özgürdür.

22.İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.


Site ve Forum İçindeki Linkler
Site ve Forum içindeki linkler her zaman denetlenemeyeceği gibi içerikleri hakkında uygunsuz olan herhangi bir olaydan Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap yöneticileri sorumlu değildir.



Gizlilik İlkeleri
Foruma üye olurken girdiğiniz kişisel bilgiler sadece forum adminleri tarafından görülecektir. Girmiş olduğunuz bilgileri istediğiniz zaman değiştirebilirsiniz. (kullanıcı adı ve E-Mail hariç)

Forum Kullanımı ve Çerez’ler
Çerez’ler, (cookie) tarafımızdan kişisel bilgi toplama aracı olarak kullanılmayacaktır.

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

12778
Türk Tarihindeki Hükümdarlar / Yıldırım Bayezid
« : 04 Mart 2007, 17:11:35 »
Osmanlı pâdişâhlarının dördüncüsü. Babası Murâd-ı Hüdâvendigâr, annesi Gülçiçek Hâtundur. 1360’ta doğdu. Küçük yaştan îtibâren zamânın en mümtaz âlimlerinden din ve fen ilimlerini tahsil etti. Değerli kumandanlardan sevk ve idâre dersleri aldı. 1381 yılında devlet idâresini öğrenmesi için Kütahya’ya vâli tâyin edildi. 1389’da yapılan Birinci Kosova Savaşına katılarak büyük kahramanlık gösterdi. Savaş sonunda babası Sultan Murâd’ın şehâdeti üzerine tahta çıktı. Cesâret ve gözü pekliğiyle ün yaptığından kendisine “Yıldırım” lakabı verilmiştir.
Tahta geçtikten sonra ilk olarak Sırbistan işlerini düzene koydu. Bu sırada saltanat değişikliğinden faydalanmak isteyen Karamanoğulları ve diğer Anadolu beyliklerinin Osmanlılara âit yerleri tahribe başlamaları üzerine, Yıldırım Bayezid güçlü bir orduyla 1389 kışında harekete geçti. Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşe ve Hamid beylikleri topraklarını ülkesine kattı. Bundan sonra adına yaraşır bir hızla Karaman ülkesine girdi ve Konya’yı muhâsara etti. Karamanoğlu, Çarşamba Suyu sınır olmak şartıyla, anlaşmak zorunda kaldı. Denizciliğe de önem veren Yıldırım Bayezid Han, 1390 sonbaharında Sakız ve Eğriboz adalarıyle Ege Denizindeki Venedik kıyılarına seferler düzenledi.

Yıldırım Bayezid Anadolu’dayken Eflak Kralı Mirça, Osmanlı sınırını geçerek Karinâbâd’a kadar olan bölgede yağmalama hareketinde bulunmuştu. Sefer dönüşünde, hemen Rumeli’ye geçen Pâdişâh, Edirne’de kuvvetlerini toparladı ve Niğbolu ile Silistre’den Eflak içlerine akıncılar gönderdi. Bu kuvvetler Mirça’yı yakalayarak Bursa’ya gönderdiler. Mirça, her sene Osmanlı hazînesine 3000 duka altın vermek ve Macarlar üzerine yapılacak seferlerde Osmanlı ordusuna yardım etmek kaydıyla serbest bırakıldı. Yıldırım Bayezid, bundan sonra Macarlarla ittifak kurmaya çalışan Bizanslılar üzerine yürüdü ve 1391’de İstanbul’u muhâsara altına aldı. Yedi aylık bir kuşatmadan sonra şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir câmi yapılması ve yıllık verginin arttırılması şartlarıyla antlaşma imzâlandı.

Yıldırım Bayezid 1392’de yeniden Anadolu üzerine yürüdü. Bu harekât sırasında Candaroğullarının Kastamonu şûbesi, 1392 ilkbaharında ele geçti. Bu arada Bayezid’in oğullarından Şehzâde Çelebi Mehmed Amasya’yı; Süleymân Çelebi ise Tırnova, Silistre, Niğbolu ve Vidin’i zaptettiler.

1394’te Selânik ve Yenişehir’i (Mora) de alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk’a kadar ilerlediler. Bayezid Han, İstanbul’un birinci muhâsarasından sonra imparatorun şehirde bir Müslüman mahallesi tesisi, bir câmi inşâsı ve bir kadı bulundurulması husûsundaki vaadini yerine getirmemesi üzerine, şehri ikinci defâ kuşattı. 1395 yılındaki bu kuşatma, yaz boyunca devâm etti. Bu sırada Yunanistan’dan Tırhala, Domasia ve Patros şehirleri alındı. İstanbul Muhâsarası, Balkanlarda büyük bir Haçlı ordusu hazırlandığı haberi üzerine kaldırıldı. Macar kralının propagandası ve papanın tahrikleri netîcesinde bir Haçlı ordusu kuruldu. Mevcûdu 100.000’den fazla olan bu Haçlı ordusu, Tuna’yı geçerek Vidin, Orsova ve Rahova şehirlerini ele geçirerek, Doğan Beyin müdâfaa ettiği Niğbolu’yu muhâsara etti. Ancak Edirne’den yola çıkarak süratle gelen Sultan Bayezid, Haçlı ordusunu,Niğbolu Kalesi önünde ağır bir bozguna uğrattı (25 Eylül 1396). Esir edilen ve fidye karşılığı serbest bırakıldıktan sonra, Pâdişâh’a karşı bir daha savaşmamaya yemin eden Avrupalı asilzâdeler ve şövalyelere Yıldırım Bayezid Han, şöyle diyordu:

“Ettiğiniz yeminleri size iâde ediyorum. Gidiniz, ordular toplayınız ve bizim üzerimize geliniz. Bana bir kere daha zafer kazanma imkânı sağlamış olursunuz. Zîrâ ben, Allahü teâlânın dînini yaymak ve O’nun rızâsına kavuşmak için dünyâya gelmişim.”

Niğbolu Zaferinden sonra, Bayezid, İstanbul Boğazının en dar yerinde Anadolu tarafında “Güzelcehisarı” (Anadolu Hisarı) inşâ ettirdi. İstanbul 1397’de yeniden muhâsara edildi ve muhâsara sırasında Yunanistan ve Anadolu üzerine seferler yapıldı. Teselya ve Yenişehir’i aldıktan sonra hiçbir mukâvemetle karşılaşmadan Orta Yunanistan’a giren Yıldırım Bayezid bölgedeki bâzı dükalıkları fethederek geri döndü. Turhan Beyi Mora içlerine akınlar yapmakla görevlendirdi. Bunun neticesinde Yunan Despotu Teodoros, eskisi gibi Osmanlı hâkimiyetini tanımayı ve vergi vermeyi kabul etti.

Diğer taraftan Niğbolu Savaşı esnâsında Karamanoğulları Ankara’yı basıp, Sarı Timurtaş’ı esir almışlardı. Bu sebeple Bayezid Han, Yunan meselesini hallettikten sonra Karaman ülkesi üzerine sefere çıktı. 1397’de Akçay Ovasında yapılan savaşta Karaman kuvvetleri büyük bir bozguna uğradı. Konya ve Lârende (Karaman), Osmanlılar eline geçti.

Yıldırım Bayezid, 1398 ilkbaharında Samsun üzerine yürüdü ve Müslüman Samsun’u aldı. Böylece Osmanlı sınırı Karadeniz havâlisinde Trabzon İmparatorluğu sınırına dayandı. 1398 sonlarında Kadı Burhâneddîn, Akkoyunlu hükümdârı Karayülük Osman’a mağlup olmuştu. Bunun üzerine Bayezid, şehzâdelerinden birini Sivas’a göndererek burayı zaptettirdi. Böylece Tokat, Kayseri, Niksar, Şarkikarahisar, Kırşehir ve Aksaray şehirleri Osmanlı ülkesine katıldı. Bayezid, Dulkadiroğullarından Elbistan’ı aldıktan sonra Memlûkların elindeki Malatya, Divriği ve Besni gibi şehirleri de sınırları içine kattı. Böylece,Osmanlı sınırı, Fırat kıyılarına kadar dayandı.

Bu arada Bizanslılar, Hıristiyan devletlerden yardım istemişler ve Türklere baskı yapmaya başlamışlardı. Boğaziçi ve İzmit Körfezi kıyılarını vurmaları üzerine Bayezid, 1400 baharında İstanbul’u dördüncü defâ kuşattı. Bu kuşatma diğer kuşatmalardan daha şiddetliydi. Ancak Doğu’da Timur tehlikesi ortaya çıkınca, kuşatmaya son verilmek zorunda kalındı (1402).

Bayezid’in hükümdârlıklarına son verdiği beyler Timur’un yanına giderek, Bayezid aleyhine propaganda yapmaktaydılar. Bu sırada Timur Han'dan kaçan Karakoyunlu ve Celâyir beyleri de Yıldırım Bayezid’i, Timur’a karşı tahrik ediyorlardı. Bu tahrikler ve Timur’un, Osmanlılara âit Sivas’ı zaptetmesi, netîcede iki büyük Türk hâkânını Ankara’da karşı karşıya getirdi. Çubuk Ovasında yapılan ve çok şiddetli geçen muhârebe sonunda, Osmanlı ordusu, mağlûbiyete uğrarken, Yıldırım Bayezid de esir düştü (28 Temmuz 1402). Esâret zilletini çekemeyen Yıldırım Bayezid Han, yedi ay kadar sonra kederinden ve nefes darlığından kırk dört yaşında vefât etti (1403). Timur Han, ölüm haberini alınca; “Yazık oldu, büyük bir mücâhidi kaybettik” demekten kendini alamadı.

Yıldırım Bayezid, çevik, atılgan, cesûr, zamânının hâdiselerini kavramış iyi bir kumandan ve iyi bir sultandı. Âni olaylar karşısında soğukkanlılığını muhâfaza ederek karârını verir ve ordusunu süratle istediği yere sevk ederdi. Bu yüzden düşmanları çok ihtiyatlı davranırlardı. Ömrünü cepheden cepheye koşmakla geçirmiş, Türklüğün ve İslâmiyetin, Rumeli’de yerleşmesini sağlamıştır.

Adâleti çok meşhurdu. Her gün belirli bir zamanda herkesin kendisini görebileceği bir yere gelir ve dört bir yandan gelen tebaasının şikâyet ve arzûlarını dinler, haksızlığa uğrayanların haklarını derhal iâde ederdi. Kadıların hükümlerine kesinlikle karışmaz ve kimseyi de karıştırmazdı. Âlimlerin sohbetlerinde bulunur, onların Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildiren sözlerini canla başla kabul ederdi. Evliyâya çok hürmette bulunurdu. Osmanlı topraklarının her tarafında ilim yuvaları kurdu. Memleketin her tarafında câmi, mescit, dârüşşifâ, medrese, imâret ve misâfirhâneler yaptırdı. Bunlardan en meşhuru Bursa’da yaptırdığı Ulu Câmidir. Ayrıca bütün bu imâretler için geniş vakıflar kurdu.


12779
Türk Tarihindeki Hükümdarlar / Ertuğrul Gazi
« : 04 Mart 2007, 17:07:21 »
Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gâzinin babası. Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı boyundan Süleyman Şahın oğludur. Cengiz’in İslâm memleketini talan ettiği sırada babası, Selçuklu topraklarında yaşamak üzere kabîlesiyle berâber ülkesini terk etmiş, Amu Deryâ’yı geçip, Oğuzların yoğun olduğu Ard havzasına gelmişti. 1220’lerde Horasan’ın kuzey sınırına, oradan Karakum Gölünün güneyine, oradan da Merv yoluyla Ahlat’a ulaşmıştı. Moğol ateşinin Doğu Anadolu’yu da sarması üzerine kabîlesine daha uygun bir yer arayan Süleyman Şah, Rakka civarında Ca’ber Kalesi yakınında Fırat Nehrinden geçerken boğuldu.
Babalarının vefâtından sonra, Ertuğrul Gâzi kabîleye reis seçildi. Ağabeyleri Sungur Tekin ve Gündoğdu, kendilerine tâbi kabîle mensuplarıyla berâber Ahlat’a geri döndüler. Ertuğrul Gâzi ise, kardeşi Dündâr Beyle berâber batıya hareket etti.

Sivas yakınlarında konakladıkları sırada Selçuklu ordusu ile büyük bir Moğol birliğinin savaşına şâhid oldular. Selçukluların yenilmekte olduğunu görünce, yiğitlik ve mertlik esaslarına göre, kuvvetleriyle onların yardımına koşan Ertuğrul Gâzi gâlip gelmelerini sağladı. Bunun üzerine Selçuklu Devletinin hükümdârı bulunan Sultan Alâeddîn, Ertuğrul Gâziye iltifât ederek hil’at gönderdi ve Ankara yakınındaki Karadağlar mıntıkasını ıktâ olarak verdi (1230). Ertuğrul Bey, bir müddet burada kaldıktan sonra, oğlu Savcı Beyi Konya’ya gönderince, Bursa ile Kütahya arasındaki Domaniç Dağları yaylak, Söğüt ile Karacaşehir kışlak olmak üzere kendilerine verildi. Bunun üzerine Ertuğrul Gâzî aşiretiyle berâber gelip, Söğüt ve Domaniç’e yerleşti. O civarlarda oturan Afşar (yâhut Alişar) ve Çavdar aşîretlerinin etrâfa verdikleri zararlara mâni oldu. Hıristiyan tekfûrlarla da iyi geçinmeye dikkat etti. Adâleti, halka olan iyi muâmele ve yardımları o kadar çoktu ki, Hıristiyan tebaa bile kendisini sevip sayıyordu. Ertuğrul Gâzinin günden güne kuvvetlenmesi Karacahisar tekfûrunu kendisine cephe almaya yöneltti. Bunun üzerine Ertuğrul Gâzi Konya’ya giderek Sultan Alâeddîn’i bu hisarın fethine teşvik etti ve berâberce gelerek Karacahisar’ı kuşattılar. Moğolların Konya Ereğlisi’ni kuşatması üzerine, Sultan Alâeddîn geri döndü. Ancak Ertuğrul Gâzi muhâsaraya devâm etti. Bir müddet sonra kaleyi fetheden Ertuğrul Gâzi, tekfûru ve diğer esirleri kardeşi Dündar Gâzi ile birlikte Konya’ya Sultan’a gönderdi.

Ertuğrul Gâzi, Selçuklu Sultânı Alâeddîn’in vefâtına kadar altı sene etrâfın fethi ve İslâmiyetin yayılması için bütün gayreti ile çalıştı. Sultânın vefâtından sonra, Selçuklu hükümdârları arasındaki taht ve taç kavgalarına karışmayarak Söğüt uç bölgesinde tekfûrlarla mücâdeleye devâm etti. 1281 yılında 92 veya 96 yaşındayken Söğüt’te vefât ederek oraya defnedildi.

Ertuğrul Gâzi, çevresinde bulunan beyliklerden devletlerin durumlarını ve siyâsî şartlarını gâyet iyi değerlendirirdi. Komşuları ile dâimâ iyi geçinerek aşîret ve tebaasını güçlü bir durumda huzûr ve râhat içinde yaşattı. Çok cömert olan Ertuğrul Gâzi, fakirlere, düşkünlere dâimâ yardım ederdi. Yarım asır adâletle idâre ettiği bölgede Hıristiyanlara da İslâmiyeti sevdirdi.

Ertuğrul Gâzinin ölümünden sonra, küçük oğlu Osmân Gâzi, kavim ve kabîlesinin reisi oldu. Osman Beyin bağrından çıkarak denizleri, diyarları, kıtaları ve ülkeleri muhteşem dalları arasına alacak olan çınarın kökü toprağa yayılmaya başladı. Öyle ki, bu çınarın gölgesi altında bütün insanlık, Asr-ı Saâdetten sonra, bir daha görüp hayâl edemediği bir şekilde tam altı asır yaşadı.

 

12780
Osmanlı Tarihi / Osmanlı Devletinin Beylik Dönemi
« : 04 Mart 2007, 17:06:11 »
Kösedağ Savaşı'ndan sonra (1243) Anadolu, giderek artan ölçülerle Moğol egemenliğine girmeye başladı. 13.yy. sonlarında Anadolu Selçuklu Devleti tümüyle tarih sahnesinden silindi; Anadolu'nun doğu ve orta kesimleri doğrudan İlhanlı İmparatorluğu'na bağlanırken, Anadolu Selçuklu Devleti'nin, uç beyi olarak Bizans sınırına yerleştirdikleri Türkmenler de yer yer, biçim bakımından İlhanlılar'a bağlı, ama gerçekte bağımsız beylikler kurmaya başladılar. 13.yy. sonlarında, 14.yy. başlarında Anadolu'nun batı kısımlarında pek çok Türkmen beyliği ortaya çıktı. Bu beyliklerin en küçüğü, Eskişehir - Sakarya - Söğüt dolaylarındaki Osmanlı Beyliği idi. Bu küçük beylik, kısa sürede Anadoluamın ucunda ve Balkanlar'da yayılacak, büyük bir dünya devleti olarak Türkiye ve Dünya tarihinde önemli bir yer işgâl edecektir.

Osmanlı Beyliği, artık iyice zayıflamış olan Bizans İmparatorluğu ile karadan sınıra sahip tek Türkmen beyliği idi. Bu dönemde Bizans, iktisâdi bağımsızlığını tümüyle kaybetmiş, ülkede hemen tüm iktisâdi faaliyetler, İtalyan tüccar cumhuriyetleri Venedik ve Cenova'nın eline geçmişti.

Osmanlı Beyliği'nin doğduğu topraklar, Bizans İmparatorluğu'nun Marmara bölgesi topraklarıyla komşuydu. Bu topraklarda Bizans'ın büyük kent ve kasabaları bulunuyordu. Bu durum, Bizans kent iktisâdıyla Türkmenler'in göçebe hayvancılık iktisâdı birbirini tamamlayan bir bütün oluşturmasına neden oluyordu. Bölgede, Bizans kent iktisâdının ürünleriyle göçebe Türkmenlerin hayvancılık ürünlerinin pazarlandığı, değiş tokuş edildiği büyük pazarlar kuruluyor, bu pazarlar bölgeye, dolayısıyla Osmanlı Beyliği'ne büyük bir iktisâdi güç kazandırıyordu. Osmanlı Beyliği'nin ilk koyduğu vergilerden birinin Osman Bey zamanında "pazar rüsumu" olması, bu pazarların iktisâdi gücünü ve Osmanlı iktisâdına katkılarını gösteren bir kanıttır. Ayrıca, Osmanlı Beyliği'nin kurulduğu topraklar, Bizans'ı Tebriz'e bağlayan ticâret yolu üzerinde bulunuyordu. Bu işlek ticâret yolunun Osmanlı Beyliği'nin topraklarından geçmesi, vegi, haraç ya da yağma biçiminde, beyliğe büyük zenginlikler kazandırıyordu.

Osmanlı Beyliği'nin kurulduğu Eskişehir - Sakarya - Söğüt dolayları Anadolu'da biçim bakımından İlhanlılar'a bağlı olsa da, Moğol İlhanlı etkisinin uzanamayacağı kadar batıda yer alan bir bölgeydi. Bu yüzden Osmanlı Beyliği'nin toprakları, Moğol baskısından kaçan Oğuz aşiretleri, Anadolu Selçuklu asker, memur ve bilim adamı için bir sığınak yeri işlevini yerine getiriyordu. Bu ise, başlangıçta toprakları küçük, nüfusu az, asker, yönetici ve bilim adamı olarak deneyimli kimselere gereksinim duyan Osmanlı Beyliği'nin insan yetisini güçlendiriyordu.

Osmanlı Beyliği'nin topraklarının karadan Bizans ile sınırdaş olması, beyliğe öteki Türkmen beyliklerinin sahip olmadığı bazı moral değerler de kazandırıyordu. Osmanlı Beyliği'nin karadan Bizans'la yapptığı savaşlar ona, Anadolu Türk - İslâm kamuoyunda, İslâm'ın dinsel görevlerinden biri olan gaza fârizasını yerine getiren bir beylik olarak saygınlık kazandırırken, bu fârizayı yerine getirmek isteyen gazileri ve yapılan savaşlardan ganimet elde etmek isteyen savaşçıları onun topraklarına çekiyordu.

Osmanlı Beyliği'nin kurulduğu sıralarda, Bektaşilik ve Babailik gibi tarikatlar, bölgede etkili bulunuyordu. Bunun gibi dinsel kimliği olan Âhiler de, Osmanlı Beyliği kurulduğu sıralarda bölgede ve bölge insanları üzerinde etkili olan bir esnaf kuruluşuydu. Osmanlı Beyliği'nin kurucusu kabul edilen Osman Bey'in bölgenin nüfuzlu şeyhlerinden olan Şeyh Edebali'nin kızı Bala Hatun ile evlenebilmek için ısrar etmesi, onun hem siyâsi ileri görüşlülüğünü, hem de Şey Edebâli'nin bölge insanları üzerindeki büyük nüfuzunu gösterir. Nitekim Osman Bey ile Bâlâ Hatun'un evlilikleri gerçekleştikten sonra Âhilerin önde gelenlerinden Şeyh Mahmut Gazi, Âhi Şemsettin ve oğlu Âhi Hasan ve Cendereli (Çandarlı) Kara Halil, Osmanlı Beyliği'nin hizmetine girmişler ve bu beyliğin kuruluşunda, büyümesinde ve örgütlenmesinde, en azından Osmanlı hanedânı mensupları kadar önemli roller oynamışlardır.

Sayfa: 1 ... 1276 1277 [1278] 1279 1280 1281
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.