Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - sevdaligul

Sayfa: [1] 2 3 ... 1281
1
Serbest Şiir Köşesi / Ynt: Benim Köyüm
« : 20 Kasım 2014, 14:20:24 »
BENİM KÖYÜM

Baharda şenlenir bağı, bahçesi
Kokusu başkadır benim köyümün
Unutturur adama gamı, kederi
Havası başkadır benim köyümün
XXX
Akşam olur herkes döner evine
Can kurban inan ki benim köyüme
Gülabi'nin torunları derler bizlere
Özü başkadır benim köyümün
XXX
Yeşil yeşil meşeleri var dağında
Meyve ağaçları çiçek açar bağında
Her çeşit otlar yeşerir toprağında
Yeşili başkadır benim köyümün
XXX
Köyümün kenarından akar çayı
Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı
Unuttum sanma orda olmayı
Dostluğu başkadır benim köyümün
XXX
Yaz gelince çıkarlar yaylaya
Gurbetçiler hasretle döner sılaya
Benden selam olsun Aziz Ağa'ya
Sevgisi başkadır benim köyümün

İbrahim SEVİNDİK

Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

arkadaşımızın istegiyle düzeltildi

2
Gereksiz Konular / Ynt: Kalorifer Petek Temizliği
« : 25 Nisan 2014, 22:19:23 »
konu ilgili konuya acıldmadıgından ve forum kurallarımız geregi gereksiz konular bölümüne taşınmıştır

3
Gençlik Yaşam ve Sağlığı Köşesi / İmplant nedir
« : 09 Şubat 2014, 12:59:11 »
İmplant nedir? Nasıl uygulanır?
Halk arasında çakma diş, gömme diş veya vidalı diş olarak da ifade edilen implant, eksik dişlerin fonksiyon ve estetiğini tekrar sağlamak amacıyla çene kemiğine yerleştirilen ve doku dostu bir madde olan titanyumdan yapılan vidaya benzer şekle sahip yapay diş köküdür. Özellikle 1960-90 lı yıllarda daha farklı şekilleri de üretilmekle birlikte günümüzde artık en uygun form olan vida şekilli kemik içi implantlar standart olarak kabul edilmektedir.

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş YapResimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Diş implantları, günümüze kadar hem materyal hem de teknik özellikleri sürekli geliştirilerek artık günlük protetik tedavilerimizde sıklıkla tercih edilen ve doğal dişlere en iyi alternatif olmuş bir tedavi şeklidir. Geleneksel köprü ve protezlere göre en önemli üstünlüğü, diğer dişlere zarar vermeden ve onlardan destek almadan çene kemiğine yerleştirilebilmeleri ile daha iyi konuşma ve çiğneme fonksiyonu sağlaması ve ağız ve yüzünüze de doğal bir görünüm sağlayacaktır.

İmplantoloji alanındaki tedavi seçenekleri çok çeşitli olup, kısa sürede gerçekleştirilen basit bir immediyat implantasyon işleminden (dişi çeker çekmez yerine implant yerleştirilmesi), yaygın bir sert ve yumuşak doku ilavesi ile sabit bir implant destekli protez yapımına kadar geniş bir uygulama alanı vardır.

Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde implant muayeneniz ücretsiz olarak yapılır ve sizin için en uygun tedavi şekli veya alternatif tedaviler avantaj ve dezavantajlarıyla size detaylıca açıklanır. İmplant konusunda deneyimli uzman hekimlerimiz implant tedavisinin size yararlı veya uygun olduğuna kanaat getirmişse bu tedavi uygulanacaktır; aksi takdirde alternatif başka bir tedavi ya da protez şekli önerilecektir.İmplantta uzun süreli başarı, kişinin genel sağlık durumu, çene kemiği ve dişetinin yeterli ve sağlıklı olması ve düzenli ağız bakımı gibi kişiye bağlı faktörlerle ilgili olduğu gibi; doğru tedavi planlaması, hekimin yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olması, kaliteli ve yeterli bir ekipman ve implant markası ile çalışma gibi hekimi ilgilendiren faktörlere de bağlıdır.

Doğru planlama, yeterli bilgi, tecrübe ve ekipmanla uygulandığında diş implantları, hasta ve hekim açısından son derece başarılı sonuçlar verebilen bir tedavi şeklidir.

4
Diş teline alternatif tedavi
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Diş Hekimliği Fakültesi'nde dişlerdeki estetik bozukluğa, 'diş teli' yerine 'invisalign' adı verilen şeffaf malzemeyle son veriliyor

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

SDÜ Diş Hekimliği Fakültesi’nde, çocukluk döneminde başlayan diş bozukluklarının tedavisinde kullanılan ’invisalign’ (şeffaf plak) yöntemi tüm sorunları ortadan kaldırıyor. SDÜ Diş Hekimliği Fakültesi’nde geçen ağustos ayında uygulanmaya başlanılan ’invisalign’ yönteminde kullanılan şeffaf malzeme ağızda görünmediği için hasta kendisini daha rahat hissediyor. Kimse tedaviyi fark etmediği gibi, hasta da daha rahat konuşuyor ve gülüyor.
SDÜ Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ruhi Nalçacı, ’invisalign’ yönteminin yetişkinlerde ve gençlerde çapraşık dişlerin tedavi sürecinde kullanıldığını belirtti. Yeni tedavi yöntemiyle birlikte diş teli uygulamasının sona ereceğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Nalçacı, diş tellerinin estetik açıdan hoş görünmediğini, pek çok kişinin tedavi boyunca konuşurken ya da gülerken ağzını açmamaya özen gösterdiğini söyledi.
NEREDEYSE GÖRÜNMEZ TEDAVİ
’Eğri’, ’çapraşık’ ya da ’aralık’ diş gibi pek çok ortodontik problemin tedavisinde kullanılan yöntemin en önemli özelliğinin dişlere takılan malzemenin tamamen şeffaf olması ve neredeyse hiç fark edilmemesi olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Nalçacı, "Diş tedavisi olduğunuzu kimse fark etmiyor. Tedavi sonrasında olduğu kadar tedavi sürecinde de hasta rahat gülebiliyor. Metal ya da keskin kenar içermediğinden kullanımı gayet konforlu ve alerjiye neden olmuyor. Güzel bir gülümseme için ’invisalign’ çok ideal ve rahat bir tedavi yöntemi" diye konuştu.
KALIP PLAKLAR HAZIRLANIYOR
Tedavi sürecinin 9 ile 18 ay arasında değiştiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. Nalçacı, "Hastamızın ağız ölçülerini alıyoruz. Bu ölçüler 3 boyutlu olarak bilgisayara aktarılıyor. Ölçüler yurtdışında anlaşmalı firmalara gönderilerek şeffaf diş kalıpları hazırlanıyor. Bu kalıplar hastaya takılarak tedaviye başlanıyor" diye konuştu.
GÖZLE GÖRÜLÜR İYİLEŞMEYİ FARK EDİN
Yrd. Doç. Dr. Nalçacı, 3 boyutlu bilgisayar sistemi sayesinde tedavi öncesi, sırasında ve sonrasında dişteki iyileşmenin yakından takip edilebildiğini kaydetti. Tedavi sonunda dişlerinin nasıl bir görünüm alacağını daha tedavi başlamadan hastanın görme şansı bulunduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Nalçacı, "Bu sistemi üniversitemizde yaklaşık 1 ay önce uygulamaya başladık" dedi.
TEDAVİ MASRAFLARINI DEVLET KARŞILAMIYOR
18 yaş altı hastaların diş tedavi masraflarının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılandığını aktaran Yrd. Doç. Dr. Nalçacı, "Hastaya tedavi sürecinde kullanılacak materyaller sağlanmakta. Ancak hasta 18 yaşından büyükse ortodontik tedavi için bir miktar para yatırması gerekiyor" diye konuştu.
Mehmet ERÇAKIR/ISPARTA, (DHA)


Alıntı: Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

5
“İmplant Dişe Alternatif Bir Tedavi Değil Dişsizliğin Tedavisidir!” Dt. Efe Çelebi [Röportaj]
25 Ekim 2013
Doktorburada.com Sordu, DentGroup Estetik Diş Hekimlerinden Dt. Efe Çelebi Yanıtladı

1

Çocukluğunu babasının muayenehanesinde koşuşturarak geçiren Efe Çelebi; diş hekimliği mesleğine yeni bir vizyon kazandırma çabasıyla Dr.Cihan Çapan ile kafa kafaya verir ve Bağdat Caddesi’nde “DentGroup”u kurar. DentGroup; 6 yılda Bijen Muhit’in katılmasıyla önce DentGroup Göztepe, Neşve Çetin Kayabaşoğlu’nun katılmasıyla DentGroup Kids ve en son Dr. Tuğrul Saygı ve Dt. Kerem Adalet’in eklenmesiyle DentGroup Ataşehir olmak üzere 4 şubeye ulaşır. 2014’te 5. şubesi ile Maslak’ta hizmet verecek olan DentGroup Bağdat Caddesi şubesinde Estetik Diş Hekimliğini yürüten Efe Çelebi ile son zamanların en çok konuşulan konularından implantı ve diş estetiğini konuştuk. Efe Çelebi; implantın çok pompalandığını, aslında alternatif bir diş tedavisi değil; aksine, dişsizliğin yani kaybedilen dişin tedavisi olduğunun altını çizdi. Ve implanta giden sürecin eskiye oranla bugün çok daha uzun olduğunu; son raddede dişi kaybetmek yerine ondan nasıl faydalandıklarını anlattı. İmplant korkusu olanlar için; bir önemli bilgi daha verdi. Bilmeyenlere duyurulur! İmplantın sadece ve sadece 10 dakikada takıldığını söyledi. Yani o kadar da korkulacak bir tarafı yokmuş. Dr. Efe Çelebi’ye soralım…

Diş implantı nedir?

Kayıp veya eksik dişin yerine koyulan bir yapay köktür implant. Malzemesi titanyumdur. Bazı yüzey kaplamaları sayesinde kemiğe daha çabuk entegre olur.

“Kaybedilen dişte kemik kaybı en hızlı ilk 1 yıl içinde oluyor!”

Ağızda kemik kaybı neden ve hangi durumlarda oluşur?

Doğal dişlerimizi kaybettiğimizde başlıyor. Diş olmadığı zaman kemik yavaş yavaş kendini eritiyor. Travmatik bir şekilde diş oradan uzaklaştırılırsa veya darbe olmuşsa da kemikte erime olabiliyor. Bu seneler geçince daha da artıyor. Ortaokul çağında diş kaybedilmişse 30’lu yaşlara gelince o dişin yerine implant koyacak kemik kalmamış olabilir. Diş kaybını zaman geçmeden telafi etmek gerekiyor. Kemik kaybının yüzde 40-50’si ilk 1 yıl içinde oluyor. Bu yüzden kaybın yerine hemen bir implant koymak lazım ki kemiği koruyalım.

Dişin kaybedileceği kesinleşmişse diş alındığı anda kemik kaybını minimalize etmek için o anda da implant konabiliyor.

3

Kemik kaybı daha çok kimlerde görülüyor?

Kemik kaybı kişiden kişiye göre değişebiliyor. Öyle ki süngerimsi bir kemik yapısına sahip olduğu için kemiğin büyük bölümünü kısa zamanda kaybeden de var. Bazılarında ise kemiğin büyük bölümü kısa zamanda, sanki hiç diş kaybedilmemiş gibi korunabiliyor. Bunların hepsi genetik faktörler.

Bunun yanı sıra sigara ya da beslenme alışkanlıkları gibi çevresel etkiler de söz konusu. Bazı sistemik hastalıkları, örneğin; şeker hastalığı, osteoporoz ve menopoz gibi kemik erimesini hızlandıran faktörleri de eklemekte fayda var.

“İmplant değil de köprü yaptırırsanız kısmen 2 dişi daha kaybetmiş olursunuz!”

İmplant son nokta mı; diş kayıplarında önerilen tek tedavi yöntemi mi?

İmplantın gerçekten uygulanmaya başlaması çok uzak değil; 5-10 yıllık bir ömrü var. Çok yüksek maliyetler olduğu için daha öncesinde çok erişilir değildi. Birincil tercihimiz her zaman implant. Çünkü bir dişinizi kaybettiğinizde köprü yaptırırsanız eğer kısmen iki dişi daha kaybetmiş oluyorsunuz. Dişe gereksiz yere işlem yapmamak lazım; her yapılan işlem dişin ömrünü azaltıyor. Köprü tabii ki ikinci tercihimiz. Hareketli protezler var; eğer kişinin sabit dişi yoksa ağzında eskiden beri damak diye bilinen protezler yapılabiliyor. İmplantın yapılmasına engel varsa köprü ve hareketli protezleri ikincil tercihler olarak öneriyoruz.

İmplant her tür hastaya uygulanabilir mi; hangi durumlarda implant uygulanmaz? Yapılmasına ne gibi engeller olabilir?

Hastanın sistemik hastalıkları varsa önermiyoruz… Bizim en çekindiğimiz hastalar şeker hastaları. Doku iyileşmesi bu hastalarda çok geç meydana geliyor. Bizim ilk hedefimiz orada iyi bir kemik ve diş eti iyileşmesinin gerçekleşmesi yönünde. Bu yüzden şeker hastalarına daha çekinceli yaklaşıyoruz. Ama kontrol altında tutulan şeker hastalarında bir sorun yok, rutinde yapıyoruz.

İkinci bir engel ise; hastada yoğun kemik erimesi probleminin olması… İmplanttan önce hastaların mutlaka 3 boyutlu kemik grafisi alınıyor. Bu grafiler kemiğin derinliği, kalınlığı ve yoğunluğu hakkında bize bilgi veriyor.

Kişinin implant sürecinden korkusunun implant yaptırmaya engel olduğu durumlar da söz konusu. Bu tip hastalar için de çeşitli yöntemlerimiz var; örneğin bazı hastalara gülme gazı verilerek hastanın rahatlamasına yardımcı olunuyor.

“Eskiden çivi çakar gibi çakılıyordu bugün ise bir implant 10 dakikada takılabiliyor!”

Neden implanttan korkuluyor?

Tabii, eskiden implant çakmak gibi bir deyim vardı; bu da travmatik bir sonuç doğurabiliyordu. Eskiden küçük bir yuvaya daha kalın bir implant bildiğiniz duvara çivi çakar gibi çakılıyordu. Ama artık bugün öyle değil; anesteziler çok rahat, cihazlar konforlu. 10 dakika içinde bir implantı yumuşakça yerleştirebiliyorsunuz.

10 dakikada gerçekten bitiyor mu?

İmplantın vakit alan kısmı sterilizasyon, anestezi ve dikişlerin kapatılması kısmıdır. İmplantın yerleştirilmesi gerçekten 10 dakikadır. Sistemler dünyada artık çok geliştiği için yaptıran hastalar çok konforlu karşılıyorlar; “Bu kadar pratik olduğunu bilseydim seneler evvel yaptırırdım” diyenler oluyor. Sonraki bakım ve uyum çok kolay geçiyor. Bugün implant bir dolgu yapmaktan farksız bir işlem haline geldi.

“Kemik yetersizliği aşırı olan hastalara implant önermiyoruz!”

Komplikasyonları oluyor mu? Ne tür komplikasyonlarla karşılaşabiliyorsunuz?

Kemik yetersizse, kemiğin çapını, yoğunluğunu artırmak gerekebilir. Ekstra işlemler hastayı biraz daha yorabiliyor. Bu da iyileşme döneminin uzamasına neden olabiliyor.

4

Kemik yetersizliği olanlarda uygulanmıyor mu?

Kemik belli bir eşiğin altındaysa yapılamıyor. Bu seviye genellikle 70-80 yaş üstü. 30 senedir dişsiz, kemik üstüne bir işlem yapılamayacak kadar güçsüz bir hale gelmişse implant yapmıyoruz. Bazı vakalarda ise kemik erimiş olsa bile mini implant yapılabiliyor.

İmplant 70 yaş üstünde çok tercih ediliyor mu?

Evet tercih ediliyor. Hareketli bir protezin sıkıntısını yaşadıkları için sabit bir dişin konforuna çok ihtiyaç duyuyorlar.

İmplant için en az kaç yaşında olmak gerek?

Çene gelişimi tamamlandığı için 18 yaş sonrasında yapıyoruz. Ama bazı hastalarda bu gelişim tamamlanmamış ise gecikme söz konusu olabiliyor.

“Sigara kullanımı ne kadar fazla ise implant kaybı da o kadar sık oluyor!”

Sigara kullananlara implant uyguluyor musunuz? Sigaranın olumsuz etkileri oluyor mu?

Sigara kullanımının yoğun olması iyileşmeyi olumsuz etkiliyor. Bunda “10 sigara içiyorsa yapılır, 15 sigara içiyorsa yapılmaz” diye bir sınır yok. Ama şu biliniyor; sigara kullanımı ne kadar fazla ise implant kaybı da o kadar çok görülüyor. Bizim tercihimiz kişinin hiç sigara kullanmaması. Ama birçok sigara kullanan kişi implant yaptırıyor ve kullanıyorlar da. Biz uyarıyoruz; “İmplantın ömrünü uzatmak için ağız hijyenimizin olması lazım; sigarayı ne kadar bırakırsanız o kadar ömrü uzun olur” diyoruz. Bir kalp doktorunun tavsiyesiyle aynı. En kritik dönem ilk 1 haftalık dönemdir. İmplantın üzerindeki diş eti tam kapanmamıştır, dikişler daha çok tazedir. En azından şöyle bir ricamız var “1 gün hiç içmeyin, 1 hafta boyunca da ne kadar az içerseniz o kadar az için.”

“Sigara dişi ağızda tutan dokuları bozuyor ve sağlam dişleri öldürüyor!”

Söz sigaradan açılmışken sigaranın genel olarak diş sağlığına zararlarını da anlatır mısınız?

Birkaç ayrı yönü var sigara zararının. Birincisi yüksek ısı. Bu yüksek ısı dişlerde çok fazla değil belki ama diş etlerinde yüksek hasar meydana getiriyor. İkincisi tabii ki içindeki kimyasallar. Kimyasallar ön bölgede diş etlerine zarar veriyor. Üçüncüsü estetik sıkıntı yaratıyor. Sigaranın gazı dişin yüzeyindeki tümüllerden içeri giriyor ve dişin içine işleyen bir renk halini alıyor. Beyazlatma burada devreye giriyor, dişin içine işlemiş rengi açmaya yarıyor. Ama yine de dişin 10 sene önceki rengine ulaşmak mümkün olmuyor. Sigara en çok zararı da diş etlerine veriyor. Diş eti deyip geçmemek lazım, o kadar önemli ki. Diş etlerinde enfeksiyona, ödeme neden olabiliyor. Dişi ağızda tutan dokuları bozuyor ve sapasağlam dişi kayba kadar götürüyor.

“Unutmayın, her zaman doğal dişiniz implanttan daha değerlidir!”

Bir dişin implanta giden hikayesini anlatır mısınız?

Aslında bu uzun bir hikaye. Eskiden kısa bir hikayeydi. Artık çok nadir diş çekimi oluyor. Bağdat Caddesi kliniğimizde bütün bir sene boyunca sadece 60 tane diş çekilmiş. Ayda 2 bin hastadan bahsediyorum; demek ki  ayda 5 diş çekimi dişlerin gerçekten de ağızda tutulduğu anlamına geliyor.

İş küçük bir çürükle başlıyor. Çürüğe dolgu yapılıyor, ama yine kurtarmıyorsa kanal tedavisi yapıyorsunuz. Diyelim hasar gördü kırıldı, bu sefer kaplama yapıyorsunuz. Kaplamadan sonra komple üstü kırıldı diyelim bu sefer kalan köklerin içine bazı fiber temeller koyuyorsunuz; bu postların üzerine tekrar kaplama yapıyorsunuz. Diş eti çekilmesi olursa ve tekrar çürürse de tekrar orada tutmaya çalışıyoruz. İşte bu son nokta. Biz genellikle eskiden çekilmiş dişlere veya dışarıda çekilmiş dişlere implant tedavisi uyguluyoruz. İmplant dişe alternatif bir tedavi değil, dişsizliğin tedavisi. Birçok hasta ‘’Dişlerimi çekin bana implant yapın” diyerek gelebiliyor. Ama biz “Bakın biz bu dişi kurtarıp şu tedavileri yaparsak o zaman zaten o sağlıklı dişe kavuşacaksınız. Her zaman doğal dişiniz implanttan daha iyidir” diyoruz. İmplantı biz doğal dişten daha iyi olduğu için değil, diş olmadığı için yapıyoruz.

Günümüzde implant çok fazla abartılıyor. Sebebi; dünyada 1 500 tane implant firması var, yani korkunç bir rekabet  söz konusu. Kar marjı firmalar için çok yüksek. Aslına bakarsanız titanyum bir vida, sanayide bir torna tezgahında bile 5-10 dolara yapılabilecek bir işlem.

Merdiven altı firmalar var mı, implant üreten?

Neyse ki o kadar kötü bir durum yok. Çok ucuz implantlar bile temel kriterlere sahip. Nedir bu; mesela titanyum. Zaten titanyum olmazsa imkanı yok ağızda tutamazsınız, 1 hafta sonra vücut dışarı atar.

“İmplantın sırrı doku dostu malzemede ağız onu kendinden zannediyor!”

Titanyumun özelliği nedir?

Titanyum doku dostu bir malzeme. Doku, yüzeyi nötr algılıyor ve onu atmak için ona saldıracak hücreler, alyuvarlar göndermiyor, yani doku bu maddeyi kendinden zannediyor. Çelik, nikel vs. başka ne koyarsanız koyun bir şekilde vücudunuz reaksiyon gösterir ve kabul etmez. Bu maddeyi protez uzmanları keşfetmiş. İlk kez protezciler titanyum bir vida uyguladığında koydukları vidayı çıkaramamışlar, bakmışlar anında kemiğe kaynamış. Şu anda ise buna benzer bir madde olan zirkonyum üzerinde de benzer çalışmalar sürdürülüyor.

Türkiye’de üretiliyor mu?

5 sene öncesine kadar tamamı ithaldi. Şu an 3-4 firma var yerli üretim yapan. Ama implantta 10 senelik 20 senelik başarılar isteniyor. Uzun dönem takip gerektiriyor. Yerli implantın birincil nedeni tabii ki daha ucuz olması. Biz kullanmıyoruz şu an kliniğimizde ama başarı takibini yapıyoruz. Çok anormal bir teknolojisi yok. Aslına bakarsanız ARGE çalışmaları ve takiplerle ülkemizde de başarılı olunacağını düşünüyorum.

“İmplant üst düzey bir ağız bakımı olmazsa kaybedilebilir!”

İmplantın belli bir kullanım süresi var mı? Hangi koşullarda kaybetme riski yüksek?

Bir ömrün sonuna kadar durması maksadıyla yerleştiriliyor. Titanyum insanın doğal dişi gibi çürümez. Fakat bir implant da bir diş eti rahatsızlığı yüzünden kaybedilebilir. Burada çevre dokularının sağlığı önemli. Hem kullanana hem diş hekimine büyük görevler düşüyor. Siz ne kadar iyi bir bakım yaparsanız yapın mutlaka düzenli bir diş hekimi bakımı şart. İyi bir diş fırçalama tekniği, sıklığı, ağız gargaraları ve ara yüz temizleyici uygulamalarından oluşan üst düzey bir bakım şart. Kişinin “Kendi dişime böyle bakmıyordum implanta neden böyle bakayım” deme lüksü yok. Sabah 2 dakika, akşam 2 dakika hadi fazla koyalım 10 dakikalık bir bakım ömür boyu dişleri garanti altına alacak, hatta sizde implanta bile gerek duyurmayacaktır.

“Diş boşlukları yüz yapısında asimetrilere neden olabilir!”

İmplant yaptırmayıp, kaybettiğimiz dişin yerini boş bırakırsak başımıza neler gelebilir?

Hayati bir durum var diyebiliriz. Çok dikkatli bakarsanız kişinin yüzünde bile hangi tarafta diş boşluğu olduğunu anlayabilirsiniz. Çünkü çok yemek yediği tarafın kası daha güçlüdür, gelişir ve yüzünde asimetri oluşmaya başlar. İmplantla olmasa bile ağız sağlığının devamı için diş boşluğunun mutlaka kapatılması gerekiyor.

Peki diş estetiğine gelelim. Neler dişlerimizi güzel gösterir?

Dişlerin rengi. Dişlerin şekli, dizilişi, diş etlerinin sağlığı, dişlerin ağızla ve gülüşle olan uyumu.

Diş estetiğimizi nasıl koruruz?

Çok basit olarak sigara, çay, kahve kullanımını azaltarak. Düzenli ağız bakımı; hekime ağız bakımı yaptırılması. Beyazlatma yaptırılabilir. Çarpık dişler ortodontik bir tedaviyle estetiğe kavuşturulur. Koruyucu tedavi uygulamalar var. Porselen lamine kaplamalar mesela.

Ömrü ne kadar peki?

Bu kişinin biraz dikkatiyle uzun seneler kullanması anlamına gelir. Diş sağlığını da korumuş olursunuz.

“İnternette satılan lazer beyazlatmalar güvenli değil, itibar etmeyin.”

Beyazlatmayla ilgili de tartışmalar var.

Hekimlerin uyguladığı yöntemlerin hiçbir zararı olmadığı dünya otoritelerince de onaylanmıştır. Beyazlatma güvenli bir sistem. Tabii ki bu yöntem ehli kişilerce uygulanmalıdır. İnternette, fırsat sitelerinde bireylerin kullanımlarına yönelik ne olduğu belli olmayan ürünler var. 20 liraya lazer beyazlatma gibi. Bunlara itibar etmemek lazım.

Doktorburada.com ekibi olarak DentGroup Estetik Diş Hekimi Dt. Efe Çelebi’ye bize zaman ayırdığı için çok teşekkür ediyoruz.

Alıntı:Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

6
Osmanlı Tarihi / Osman Bey Dönemi
« : 01 Şubat 2014, 23:25:52 »
OSMAN BEY DÖNEMİ (1281–1326)
DÖNEMİN ÖNEMLİ OLAYLARI
Osman Bey,babası Ertuğrul Gazi’nin 1281’de vefat etmesi üzerine Osmanoğulları Beyliği’nin başına geçmiştir.Beyliğin ilk devirlerinde
Kastamonu Uc beyliklerinden Çobanoğulları’na bağlı bir sancak beyi durumunda idi
1. Karacahisar’ı (1288)Bizans’tan almış, bu başarısından dolayı Türkiye Selçuklu Sultanı tarafından Uc beyliğine atanmıştır.
2. Bilecik, Yarhisar’ı fethetti (1298).
3. Köprühisar ve Yenişehir’i fethetti (1300)
NOT: Yenişehir’i devletin merkezi yaptı.
AÇIKLAMA: Yapılan bu fetihler sonunda Bizans’ın Bursa ile İznik arasındaki kara ulaşımı kontrol altına alındı.
4. Bizans Tekfurlarını 1302 tarihinde KOYUNHİSAR (BAFEON) SAVAŞI ile yendi.
Koyunhisar Savaşı’nın sebebi: Osmanlıların İzmit'i kuşatması üzerine Bizans imparatorunun Bizans Tekfurları ile anlaşarak Osmanlılar
üzerine yürümesi.
Sonucu: Mudanya fethedilmiş, Bursa kuşatılmıştır.
Önemi: 1302 Koyunhisar Savaşı,Bizans ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk savaştır.
DEVLET TEŞKİLATI ALANINDAKİ GELİŞMELER
ü Devlet aşiretten beylik konumuna geçmiştir.
ü İlk Osmanlı parası (bakır para) basılmıştır.
ü İlk Kadı atandı. İlk Kadı Dursun Fakih’tir.
ü İlk Osmanlı vergisi (Pazar vergisi=bac) uygulanmıştır.
Osman Bey, babası Ertuğrul Gazi’den AŞİRET REİSLİĞİ devralmış, oğluna bir UÇ BEYLİĞİ bırakmıştır.
OSMAN BEY DÖNEMİ İLE İLGİLİ BİRKAÇ ÖNEMLİ NOT
Ø İLK Osmanlı Padişahı OSMAN BEY(1281-1326)’dir.
Ø Osmanlıların İLK Başkenti SÖĞÜT dür.Daha sonra Yenişehir,Bursa,Edirne ve İstanbul
Ø Osmanlı tarihinde ilk savaş,1284 yılında Bizans tekfurlarıyla yapılan Ermeni Beli savaşıdır.
Ø Osman Beyin ele geçirdiği ilk kale Kolca Hisar Kalesi’dir (1285).
Ø Osman Beyin ilk askeri anlaşması 1306 yılında Ulubad Tekfuru ile yapılan anlaşmadır.
Ø İlk fethedilen ada, 1308 yılında alınan İmralı Adası’dır.
Ø İLK Osmanlı parası (bakır para) Osman Bey döneminde bastırılmıştır.
Ø Osmanlıda İLK KADI Osman Bey döneminde atanan Dursun Fakih’tir.
Ø İLK Osmanlı vergisi (Pazar vergisi=bac) Osman Bey uygulanmıştır.
Ø Osmanlılarda İLK maden işletmeciliği Bilecik’in fethiyle Osman Bey döneminde başlamıştır.

7
Osmanlı Tarihi / Osmanlı Devletinin Büyüme Sebepleri
« : 01 Şubat 2014, 23:24:43 »
OSMANLI DEVLETİ'NİN KISA ZAMANDA BÜYÜMESİNİN SEBEPLERİ
ü Merkeziyetçi bir devlet anlayışına sahip olması (Ülke diğer Türk devletlerinden farklı olarak hanedan üyeleri arasında bölünmemiştir.)
ü Bir UC BEYLİĞİ olması (Gaza sebebiyle diğer beyliklerden destek görmüştür, beylikler arasındaki mücadeleye başlangıçta katılmamıştır.)
ü Bizansın (tahta kavgaları vb.),Balkanların (mezhep çatışmaları vb) ve Anadolu’nun (beyliklerin mücadelesi vb.)karışıklık içinde bulunması.
ü Sürekli doğudan gelen Türkmen göçleriyle nüfusunun ve askeri gücünün artması2
ü Osmanlı Devlet adamlarının yetenekli olması (ehliyet ve liyâkat prensibi)
ü Fethedilen yerlerde Türkleştirme politikasının izlenmesi
ü Başlangıçta Anadolu beylikleri ile mücadele etmemeleri
ü Ahilerin, şeyhlerin,erenlerin desteğini almaları.
ü Takip ettikleri mükemmel İSKAN siyaseti (istimalet politikası-yerleştirme siyaseti)
ü İngiltere ile Fransa arasında yapılan Yüzyıl Savaşları (1337-1453) ‘nın etkisi,
Ahi Teşkilâtı : Ahilik,12.ve 13.yy’da Anadolu’da İslâmi kurallar çerçevesinde,sosyal dayanışmayı ve üretimde kontrolü sağlayan esnaf
meslek örgütüdür.Her meslek ve sanat örgütlenmesinin kendi içinde küçükten büyüğe doğru sıralanması sonucunda Ahi teşkilâtı
oluşmuştur.Ahilik teşkilâtının sağladığı yararlar şunlardır;
· Cihad anlayışının yaygınlaşması,
· Anadolu’nun Türkleşmesi,
· Zaviyeler kurarak sınırların ve yolların güvenliğinin sağlanması,
· Haksız rekabeti önleyerek halkın korunmasını sağlamıştır.

8
Komik Karikatürler ve Animasyonlar / En Güzel Tektaş
« : 27 Ocak 2014, 21:08:21 »
En güzel tek taş bu çok beyendim

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

9
Boyama Sanatları / Ahşap Boyama Teknikleri Video
« : 17 Ocak 2014, 20:59:46 »



Sprey Boyama Sanatı‎ Video

kagıt doku tekniği Ahşap boyama Teknikleri

10
Boyama Sanatları / Kagıdın Boyanmaya Hazırlanması
« : 17 Ocak 2014, 20:53:21 »
KÂĞIDIN BOYANMASI HAZIRLANMASI:

KÂĞIDIN BOYANMASI:
Ham kâğıtlar istenirse evvela bitkisel boyalarla, kırmızı, yeşil, mavi, siyah, pembe renklere boyanır. Boyama işi şöyle yapılır: Renk elde edilmek istenen bitki toplanır, derin ve genişçe bir kaba konarak bir miktar şapla, suda kaynatılır. Bir müddet sonra, bitkinin rengini alan su, başka bir kaba boşaltılır. Kâğıtlar renkli suya bir bir batırılarak banyo usulü ile boyanır; ayrı ayrı kurumaya bırakılır. Bazı yazma eserlerde, yaprakların orta kısmıyla kenar kısımları ayrı renkte boyanır; bu tarz boyamaya akkâse denir.
Renk bilgisi ve zevki fevkalade gelişmiş olan Osmanlı Türklerinde, kağıt boyamada kullanılan bitkilerden bazıları şunlardır:
Kına: Bir miktar su içine konarak kaynatılır, “Hünnap” rengi olur.
Nohut: Bu bitkinin unu suda kaynatılır ve adını kendisinden alan “nohudi” renk elde edilir.
Soğan: Dış kabukları şapla kaynatılarak kırmızımtırak, gayet güzel bir renk elde edilir.
Kurt Kulağı: Safran ve şap su içinde kaynatılarak yeşil renk elde edilir.
Badem Yaprağı: İlkbaharda toplanan bu yapraklar, 3- 10 gram şap ile bir miktar su içinde kaynatılarak altın sarısı, güzel bir renk elde edilir
Ceviz ve Yaş Nar: Kabukları birlikte su içinde kaynatılarak, kahverengi elde edilir.
Menekşe Yaprağı ve Mürver Çiçeği Tohumu: birlikte dövülür ve güzelce sıkılıp suyu şapla kaynatılır, menekşe rengi elde edilir.
Ayrıca, cehri boyası su ile kaynatılarak sarı renk elde edilir.
KÂĞIDIN AHARLANMASI (TILA):
Ahar, yazı yazarken olabilecek hataların düzeltilmesinde silintinin belli olmaması ve iz bırakmaması için kâğıdın üzerine sürülen bir sıvıdır. Bu sayede ham ve pürüzlü kâğıtlar yazıya elverişli hale gelir. Üzerine bir defa ahar sürülmüş kâğıda tek aharlı, iki defa veya daha fazla ahar sürülmüş kâğıda da çift aharlı kâğıt adı verilir.
Kâğıt ıslahında ekseriya, yumurta veya nişasta aharı tatbik edilmiştir.
a) Yumurta Aharı: Taze ördek veya tavuk yumurtasının beyazı bir kâseye alınır. Yumruk büyüklüğünde bir şap parçasıyla yumurta akı kesilinceye kadar çalkalanır. Birkaç saat bekledikten bu köpüren malzemenin altında sabunlu suya benzeyen bir sıvı oluşur. Altta biriken bu sıvı, sünger veya tülbent sarılmış bir parça pamukla kâğıda sürülür. Ve gölgede kurutulur.
Tuğrakeş İsmail Hakkı Bey”in bizzat tarif ettiği ahar usulü şöyledir: “Şekersiz olarak muhallebi tarzında pişirilmiş nişasta gayet ince süngerle kâğıdın her iki yüzüne sürülür. Sonra kâğıt İpte kurutulur. Bundan sonra yumurta akı az miktarda şapla çalkalanarak köpürtülür. Bu suretle köpürtülen yumurta akı, bir müddet haliyle bırakılır. Köpükler tamamen sönüp zeytinyağı şeklini alınca nişasta sürülmüş ve kurutulmuş kâğıt üzerine ince süngerle bu yumurta akından sürülüp yine kurutulmaya bırakılır. Kağıt kurutulduktan sonra, evvela saplı mühre ile sonra billur mühre ile parlatılır.”
b) Nişasta Aharı: Bu tarz aharın yapımında buğday nişastası kullanılır. Önce soğuk suda eritilen nişastaya, bir miktar jelâtinle kaynar su ilave edilir. İyice piştikten sonra süzülür ve kâğıt üzerine sürülür.
Ahar, yazının ve kâğıdın cinsine göre yapılır. Mushaf yazmak için hazırlanan kâğıtların her iki tarafına da ince bir ahar çekilir. Çok tashih ve emek isteyen celi yazıların kâğıtlarının, yalnız bir tarafı birkaç kat kuvvetlice aharlanır.
Özellikle ta”lik kıt”alar için hazırlanan kâğıtların, aharlanmasına daha da özen gösterilmelidir. Kâğıdın aharlanması hat sanatında ayrı bir ustalık ister.
KÂĞITLARIN MÜHRELENMESİ:
Kağıda aharı iyice yedirmek, yüzündeki pürüzleri gidermek ve ilerde çatlamasını önlemek için cam veya çakmaktan yapılmış mühre ile kağıtlar mührelenir.
Aharlanmış mührelenecek kâğıtlar, ıhlamur ağacından yapılmış yekpare, ortası çukurca mühre tahtası, Pesterek üzerine konur. Mührenin hareketini kolaylaştırmak için kuru sabun sürülmüş bir çuha, kâğıt üzerinde gezdirilir. Daha sonra çakmak veya cam mühre muhtelif yönlerde kâğıt üzerinde kuvvetle hareket ettirilir. Böylece mührelenen kâğıtlar üst üste sıralanır. Üstüne de bir ağırlık konarak, kullanılmak üzere en az bir yıl bekletilir. Ancak günümüzdeki kâğıtların kaliteli olması nedeniyle bu kadar uzun süre beklemeye gerek yoktur. Yapıldığı maddeye göre mühre çeşitleri şunlardır: a) Böcek Mühre: Deniz böceği kabuğundan yapılır.
b) Billur Mühre: Kaz yumurtası şeklinde camdan yapılan mühredir.
c) Çakmak Mühre: Çakmak taşından yapılan mühredir. Çakmak taşı, saplı bir tahtanın ortasına yerleştirilmiştir.
d) Zer Mühre: Sert akikten yapılan bu mühre, yaldız ve altın parlatmada kullanılır.
MİSTAR:
Kâğıda satır çizmeye yarayan bir alettir. Üzerinde sıra sıra muntazam ibrişim gerili bir mukavvadan ibarettir ki, yazılacak yazıya göre kâğıtlar, parmak yardımıyla üzerine bastırılarak kabartma çizgiler meydana getirilir. Böylece sayfalar arasındaki satır düzen ve ahengi sağlanmış olur.


Alıntı

Sayfa: [1] 2 3 ... 1281
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.