Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - ђ๏Ŧєєz

Sayfa: 1 ... 166 167 [168] 169 170 171
1671
KOÇ (21 Mart-20 Nisan)
Sözünde duramayan, özgüveni olmayan, gıcık şahsiyet. Hayat boyu illa birileri onu iteleyecek. Var ya, bütün ev kuşları, ana kuzuları genelde bu burçtan çıkar. Bunun sevdası bile bir halta yaramaz. Genelde platonik takılır haspam. Yoktur ki cesaret denen şeyin zerresi bunda, gidip de söylesin. Hadi bir mucize oldu zar zor söyledi ve siz de bir halt edip buna uydunuz. Eğer uçarı, hayatla eğlenen, aşkta heyecan arayan bir kişi iseniz bittiniz kuzum siz. Duygusal takılır bu koçlar. Sıkıcı mı sıkıcıdır. Her an ahlanmaya meyillidir. Ona bir şeyi bin kere anlatın anlamaz. Bir de anladım havaları ve sonunda anlattığınız şeyin tam tersine yorumları yok mudur.Deli olursunuz. Soru sorup ne olduğunu anlamaya kapasitesi yetmez. Ama toplum tarafından sevilir. Niye, çünkü kendinden başka kimseye bir zararı yoktur. Öyle hileyi, yalanı becerecek zeka yoktur ki onda. Siz ona fıkra anlatın o gülsün, bir şey anlatın o dinlesin. Başka bir işe yaramaz. Kıskanç, gıcık ve sıkıcıdır.


BOĞA (21 Nisan-21 Mayıs)
Bunun var ya, insan beynini yormaktan başka bir şey yaptığı yoktur. Orda burda arkanızdan atar tutar. Hele de size karşı ilgisi var ve siz ona karşı kayıtsızsanız yandınız demektir. O zaman her şey beklenir bundan. Yerin dibine sokar sizi. Artık saçınızı başınızı mı yolarsınız, sinirden alkole mi başlarsınız, o sizin tercihiniz. Melek yüzlü şeytandır bu boğalar. İntikamcıdır. Hayatta pek bi halt olmazlar. Ailelerinin durumu iyi değilse vay hallerine. Her şeye löp diye konmak isterler. Çok param olsun, en güzel sevgili benim olsun, olsun, olsun, olsun.... Kendini dünyanın merkezi sanır. Sizden çıkarı varsa sizden iyisi yoktur bunlar için. Genelde evde kalmışların burcudur. Ya evlenmezler, ya da geç evlenirler. Zaten kim ne yapsın bu uyuzları. Erkenden mezara sokar sizi. Bunun tek boğalığı burcunun ismidir.  Aslında akreptir bu akrep.


İKİZLER (22 Mayıs-21 Haziran)
Dönek, iki yüzlü, karakter çorbası, tek başına tek bir işe bile yaramayan asalak. Tatlı dilli yılan. Bu var ya, bu, hayatı boyunca onu bunu sömürüp durur. Bol organizasyonlu, bol dedikodulu, fesat mı fesat, defolu tipin tekidir. "Hadi arkadaşlar şunu yapalım..." "Aaa ayıp ettin tabii ki gelirim...." "borcum olsun... " en çok yalanlarından bir kaçıdır. Çok iyi yalan söyler. Gevezedir de. Sır tutamaz. Boştur bunun ağzı. Ayaklı Gazete dedikleri türdendir. Gezsin, tozsun, eğlensin, o kadar. Öyle sıkıya mıkıya gelemez fazla. Laf olsun diye konuşur, evlenmek için evlenir, desinler diye yapar. Bir sözü diğerini tutmaz. Yanında kimse olmayınca da korkağın tekidir. Habire birilerinin , bir şeylerin arkasından konuşur. Onun arkasından konuşur, bunun peşinden konuşur. Ha babam konuşur. Güvenilmez tipin tekidir bu. Ama şeytan tüyü vardır bunlarda. Kendini affettirmeyi iyi becerir. Çabuk kandırır karşısındakini. En dikkat edilmesi gereken burç grubudur.


YENGEÇ (22 Haziran-23 Temmuz)
Kendini akıllı sanan, saftoriğin biridir. Herşeye kolayca inanır. Gidenin ardından asırlarca yas tutar. Bir de bir gün herşeyin iyi olacağına ilişkin paranoyası yok mudur. Gel de çıldırma. Onu dış  görünüşünden daha çok ilgilendiren bir şey yoktur bu dünyada. Birkaç iltifatta yelkenleri suya indiriverir hemen. Bencilin tekidir. Her şeyin en iyisini, en doğrusunu kendisinin bildiğini sanır. Sanki bu dünyaya yüce bir görev için gelmiş gibi davranır. En az bir koç kadar ana kuzusudur bu. Bir de hayat boyu yaslanacağı bir duvar olsun ister. Bir gün melek, bir gün şeytandır. Yani bir türlü çözemezsiniz onu. Sürekli gelgitlerde yaşar. Tehlikelidir. Insanı kolayca avucunun içine alır. Eğer nefretini kazanmışsanız dikkat. Böyle durumlarda öfkesi henüz tazeyken pek çevresinde durmayın. Çünkü o zaman yapmayacağı şey yoktur. İlişkilerinde zordur. Birini severse onu sanki malı gibi sahiplenir, ama gözü de sürekli dışarıdadır. Bu uyuzla dostluk neyse de, aşk asla. Çünkü kaprisleriyle sizi hayatınızdan bezdirir.


ASLAN (24 Temmuz-23 Ağustos)
Bu aslan var ya aslan. Bu komedi şey kendisinin gökten zembille indiğini sanır. Bu ıssız bir adaya düşse, yanında isteyeceği üç şeyden biri aynadır. Kendinde şeytan tüyü olduğunu düşünür. Sanki bu olmasa çevresindeki hiçbir şey düzgün gitmeyecek zanneder. Oysa en büyük yamuk kendisidir. Bunu bir odaya iki gün kapatın kesin ölür. Hele bir de odada ayna yoksa iki gün bile sürmez. Özgürlüğü asla vazgeçemeyeceği şeydir. Saftır aslında bu. Kuş kadar beyni olan bir insan bile bunu kolayca kandırabilir. Öyle ince detaylardan pek anlamaz. Bir yalan söylediğinde ya da gizli bir iş yaptığında kısa sürede kendini ele verir. Çünkü plan yapacak, yaptığı planı doşru düzgün uygulayacak, hadi diyelim uyguladı, saklayıp gizleyecek kadar potansiyel yoktur onda. Sakın bu aslan megolamanına nasıl göründüğünüze dair bir şey sormayın. Çünkü siz kendinizi ne kadar mükemmel hissederseniz hissedin, o olumsuz bir şey bulacaktır. Bu şahsiyetle kavga ettiğinizde, size saldıracağı ilk konu dış görünüşünüz olacaktır. Kilonuzdan tutun da, gözlerinizin şaşılığına, dudaklarınızın inceliğine kadar v.s ne varsa onu fazlasıyla ilgilendirir. Ruh sağlığınız açısından tehlikelidir.


BAŞAK  (24 Ağustos-23 Eylül)
Hemen hemen her şeye kolayca uyum sağlar. Çünkü başka türlü ortam yapamaz, çevre genişletemez. Sırf çevresindekiler eksilmesin diye kendi fikirlerini savunmaktan korkar. Zaten kim karşısında her söylediğine he diyen bir tip istemez ki. Bunun en sinir bozucu huyu, insanlarla konuşurken onların, rahatsız edecek kadar gözlerinin içine dik dik bakmasıdır. Genelde efendi takılır. Ama içten içe her türlü çılgınlığı yapmaya meyillidir. Şıpsevdidir, sessizdir, kuruntuludur ve genelde dalgındır. Sizinle konuşurken çoğunlukla kafasından başka şeyler geçer. Yaptığı iyilikleri en ufacık bir hatanızda her an başınıza kakabilir. Fazla alaturkadır. Ayrıca saplantılı tipin tekidir. Şıpsevdiliğine rağmen birine kafayı taktığı zaman karşısındakini bayana kadar zorlar. ilişkilerinde romantik olmaya çalışır. Ama bir süre sonra can sıkar. İçmeyi pek bilmez. Hele de morali bir şeye bozuksa ki, genelde bir şeye bozuktur, içmeye gidilecek en son kişidir. Hadi iyi niyetiniz size bir halt etti ve gittiniz, o zaman yanınızda onu bir nebze susturmak için bir bant bulundurun. Normalde pek konuşmayı ve diyalog kurmayı bilmeyen bu şahıslar, içtiklerinde yerdeki taşla bile konuşurlar. Onlar için yarın değil, bugün önemlidir. Genelde karakteri oturmamış kişilerdir.


TERAZİ (24 Eylül-22 Ekim)
Mıy mıy terazi, dır dır terazi, ıyy bu var ya bu bıdı bıdı konuşur. Soğuk nevalenin tekidir. Bunu en çok kendisi sever, sonra annesi, sonra varsa teyzesi... sonra, sonra bunu kimse çok sevmez. Canınız sıkıldığında en son arayacağınız kişi olmalıdır. Çünkü sizin ufak bir moral bozukluğunuzu dahi depresyona kadar götürür. Kafasını her şeye takar. Gelgit akıllının tekidir. Bir gün size çok yakın davranır, ertesi gün bir bakarsınız suratınıza dahi bakmıyor. Sırlara, gizemli şeylere çok meraklıdır. Müthiş bir dedikodu deposudur. Kim kiminle ne yapmış, bilmem kim nerde ne etmiş, miş de miş miş... Hemen hemen çoğunu bir yerlerden duyar, görür, bilir. Yapmacık beyinlinin tekidir. Akıllı takılır, takıldığıyla kalır. İnsanı boğan, sıkan bir havası vardır. Başta zor bir ihtimalle de olsa size çekici ve ilginç gelse bile, sonrasında mazoşist değilseniz şayet, kaçacak delik ararsınız. Yemeğe düşkündür. Özentinin tekidir. Çevresi tarafından robot, soğuk ve dengesiz olarak tanınır. Tatminsizdir. Son not olarak, çok fazla dikkate alınacak biri değildir.


AKREP (23 Ekim-22 Kasım)
Çevresine genelde ılımlı ve temiz kalpli havası veren akreplerin, insanları dumura uğratmakta üstüne yoktur. Kuşkucu, kıskanç ve iki yüzlünün biridir. Size ne zaman hangi yüzünü göstereceğini de asla kestiremezsiniz. Bazen şefkatli, sıcak, bazen de saldırgan ve soğuk bir buzdolabı gibi olur. Sizin yüzünüze gülüyor olması, asla size karşı iyi niyetler beslediğinin garantisi değildir. O tam bir tiyatrocudur. Hat safhada bencildir. Bu var ya bu, öyle melun bir şeydir ki, Allah bunun şerrinden düşmanımı bile korusun. Kafaya koydu mu yapar bu. Vücut dilini çok iyi kullanır. Yüz mimikleri en çok olan insan tipidir. Her olaya , her şeye bir mazereti vardır. Çok dikkatli ve akillidir. Avına sinsi sinsi yaklaşır. Eğer çevrenizde bir akrep varsa, bence onunla kesinlikle dost olmaya çalışın. Kıskançlığı yüzünden yapmayacağı şey yoktur bunun. Sürekli ilginin kendisinde olmasını ister. İnsani çileden çıkaracak kadar kendine güveni vardır. Burcunun adi gibi akrebin tekidir. Melek yüzlü şeytan lafı sanki bunun için söylenmiştir.


YAY (23 Kasım-22 Aralık)
Ah sen var ya sen... Düzenbazlar düzenbazı, dedikoducu ve bir o kadar geyik insan. Senin adam olman için kafana taş düşmesi veya birinin başına balyozla vurması falan mı lazım? Nedir bu gevezelik. Bu konuşur, konuşur, çenesi de yorulmaz. Beleşe bayılır. Ben yaptım, ben ettim havaları yok mudur bunun, insanın gırtlağına yapışıp boğası gelir. Heyecan manyağıdır bu. Bağımsızlığına en düşkün burçtur. Duruma, ortama göre anında değişirler. Nabza göre şerbet verirler. Buna gazı verdin mi bir daha tutamazsın. Bir şeyi abartmağa bayılır. En ufacık , en basit olayı bile süsleyip öyle anlatırlar size. Dikkat yoksunudur bu yaylar. Allah bunların sevgililerine de sabır versin. Bir insan ancak bu kadar kaprisli olur dedirtir insana. Bardağın hep dolu tarafını görecek kadar, hayattaki olumsuzluklara gözlerini kapatırlar. Sıkılınca kaçarlar. Eğer sonunda bir çıkarları yoksa, mücadele etmeyi pek sevmezler. Bunların burcunun adı yay değil çakal olmalıymış aslında. Bunlar için hayatta kendilerinden daha önemli hiçbir şey yoktur. Biten ilişkilerinin ardından konuşur, kızdığı arkadaşlarının arkasından atar tutarlar. Bu yüzden pek güven vermezler insana. Daha nasıl güven versin ki, sırf heyecan için yaşayan, dedikoducu tip demedik mi? Bir şey biliyoruz da söylüyoruz herhalde.


OĞLAK (23 Aralık-20 Ocak)
İnatçı keçi seni. Seni gurur budalası, pire için yorgan yakan şapşal seni. Dobralıkla patavatsızlığı bunun kadar karıştıran başkası yoktur şu cihanda. Her an bir siniri krizi geçirmeye müsaittir. Onun için o daha iyi, bu daha kötü gibi bir ayrım genelde yoktur. İki şey arasında kıyas yapamayacak kadar absürt ve gereksiz bir insandır. Bu nedenledir ki, çok mecbur kalmadıkça saçlarınızın yeni şeklini, kıyafetinizde yaptığınız değişikliğin nasıl olduğunu, bu rüküşten veya daha doğrusu bu garip insandan başka birine sorsanız iyi edersiniz. Yani biraz kaz kafalının tekidir. Onun aklı fikri arkadaşlarıdır. Sonra da onlardan yer nanayı , görür Hanya’yı Konya’yı. Özel hayatının didiklenmesinden hiç hoşlanmaz. Sanki kimin umurundaysa, bunun kendi gibi sıkıcı kurallarla boğulmuş özel hayatı. Eğer bir filmi onunla birlikte izleme gafletine düştüyseniz şayet, size durup dururken, oyuncunun en son ne söylediğini sorar. Filmin her sahnesinde yorum yapar, o da olmadı absürt bir şey bulur kafanızı karıştırır. Olmadık yerde güler, olmadık yerde soru sorar. Onu sorar, bunu sorar... Sanki mezar taşına yazdıracak, yıllarca bilmem kimlerin canına tak ettirip öğrendiği onca gereksiz bilgiyi.


KOVA (21 Ocak-19 Şubat)
Görgüsüzün biridir. Yaşantısı boyunca kompleksleriyle hem kendisini hem de çevresindekileri canından bezdirir. Özentidir, ayrıca basmakalıp tipin de biridir. Değişime pek açık olduğu söylenemez. Okul hayatının parmakla gösterilen parlak çocuğu değildir. İş hayatında ise hep kolay işleri tercih eder. Potansiyeli daha fazlasına izin vermez. Olsa da olur, olmasa da olur tipin tekidir. Yemeğe olan düşkünlüğü de ayrı bir mevzudur. Genelde obezler bu burçtan çıkar. Yani yakınınızda bunlardan bir iki tane olması sakıncalı değildir. Genelde sizi kompleksleriyle bunaltır ama onun dışında, diğerlerine göre daha zararsızdır. Yıllar sonra bir anıyı hatırlayıp efkarlanır bu yaylar. Pek nostaljiklerdir. Onu bunu yıllar sonra hatıra olur diye saklamaya bayılırlar. Her ne kadar içlerinden bazıları, ağır abi, hanım ağa gibi bir görüntü çizseler de, hemen hemen hepsi sulu gözlü, duygusal tiplerdir.


BALIK (20 Şubat-20 Mart)
Ah sana ne desem bilmiyorum ki. Saf mısın, salak mısın? Yüz yıl yaşasa, olgunlaşacağına daha da bir çocuklaşır bu. Ona kırılır, buna alınır, küser, kızar.... Ayyyy... İnsanın bunu düşünürken bile içi daralır. Hayatta zaman zaman önüne çıkan fırsatları bir türlü değerlendiremeyen beceriksizin tekidir. Yaşamı boyunca kolay yoldan para bulmayı hayal eder. Zaten uyumadığı anlarda, çok az istisnai durum dışında genelde hayal kuruyordur. Hep çelişkilerle doludur. Bir de sanki hiç olumsuz huyu yokmuş gibi, bir kuru inadı vardır ki... Tam bir karın ağrısı, baş belasıdır. Bunun huyuna, suyuna git, sonra canın ne istiyorsa yaptır buna. Ama bana sorarsan kendin yap daha iyi. Tam bir bunalımdır. Bir şeye moralinin bozulması için nefes alıyor olması bile yeterlidir. Ona sorsan hayatta en büyük acıları bu çekmiştir, gelen buna vurmuştur, giden buna vurmuştur. Ah zavallı daha ne yapsındır ki. Bunun bindiği gemi batar, tuttuğu dal kırılır. Anılarla yaşamağa bayılır. Geçmişinden asla sıyrılamaz. Dış görünüşe çok fazla önem verir. Öyle lider olmak gibi bir kaygısı yoktur, kıyıda köşede kendine bir yer bulsun yeter. Onu mutlu etmek neredeyse imkansız gibidir. Herhangi bir şeye bile hemen sevinebilir, ama asla mutlu olmaz. Şahsiyetsiz, karamsar, olsa da olur ama olmasa acaba daha mı iyi olurdu dedirten tuhaf insanın tekidir.

1672
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

1673
İlginç Resimler / ORİGAMİ (KÂĞIT KATLAMA) SANATI
« : 11 Mart 2007, 20:47:57 »
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

1674
Hayata Dair Resimler / ŞEHİR İÇİ HAVUZLARI
« : 11 Mart 2007, 20:24:27 »
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

1675
Komik Resimler / GARİP VE KOMİK İKİLİLER :)
« : 11 Mart 2007, 20:14:02 »
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

1676
İlginç Resimler / KARTONDAN TABLOLAR
« : 11 Mart 2007, 19:55:56 »
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

1677
Hayata Dair Yazılar / FARKINDA MISINIZ, AY ORADA
« : 11 Mart 2007, 19:42:36 »
İnsanın yüreği çabuk çürür. En çok kendine acı çektirir insan. En iyi tanıdığı kendisidir çünkü. Yaşamının yalancı olmayan tek tanığı kendisidir.

Kendini sever, hem de çok… Bu yüzden soru sorar kendine; yanıt arar. Yapacak o kadar çok şey vardır ki dönmek mümkün olsa geçmişe. Yalandan, kötülükten uzak o düş ülkesine… Yapacak o kadar çok şey var ki şimdiyi eskitmesek, bugünü geçmiş olmadan yaşayabilsek…

Anlatır durur kendini insanlara. İnsanlar ki, o hep en anlayışlı diye düşündüklerimiz. Arkadaşlar, dostlar; hatta bir umar sayıp hiç tanımadıklar…Kendi kendine söyleyemediğin sözleri bazen bir başka ağızdan duymak iyidir. Sadece sen bilirsin; anlatılan senin hikayendir…

Anlattıkça insan kendini, yabancılaşır kendine…

Anlatmak yabancılaşmaktı r biraz. İçimizde gizli, başkalarına sorduklarımızın yanıtları. Bunu bildiğimizden, sorgularken yaşam karşısında benliğimizi; kendimizin en acımasız sorgucusu ve hatta zaman zaman işkencecisi oluruz. Her ne kadar insana insan tarafından yapılan zulme karşı olsak da… İşkenceye en iyi direnen de biziz oysa. Bir yanımız bitip tükenmeyen sorular sorup suçlamalarını sıralar. Yapılan her hata, her başarısızlık, affedilmez bir suça dönüşmüştür artık. Susar diğer yanımız. Hüzne döner, acı çeker. Yanıt vermez, veremez. Susar sadece…

En adil olmayan yargılamadır bu. Hiçbir şey, hiç kimse bizim tarafımızda değil. Herşeyden, hepsinden tecrit edip kendimizi, iç sesimizle başbaşayız…

Kendimizin sorgucusu, tanığı, yargıcı ve infazcısıyız biz.
Yasalar insan yapımıdır. Her insanın, yaşamın genel yasaları yanında kendi özel yasaları vardır.
Karar bu doğrultuda verilir. Bazen hüküm sonrası kırılır kalem. İnfazcı eşliğinde çekilir ceza.

Açığa çıkarmamak gerekir acıyı.
Kendinleyken dilediğin gibi davran. İstediğin kadar acı aynadaki suretine. Ama başkalarının yanında en güçlü sen olmalısın.
Yüreğini yaralamamayı başarabilirsin; dışarıdan bakarsan; soyutlarsan kendini her şeyden, her şeyin gerisinde kalmayı kabullenebilirsen; kendinin, zamanın, ilişkilerin… Uzak durur, seyretmekle yetinirsen tüm olan biteni; yaşamaz, içinde yer almaz, tek seyredersen; yüreğindeki acı çoğalmaz belki.

Sakın acını paylaşmaya çalışma… Acını gözlerine yansıtmaktan sakın! O gözler ki, yaşamın renkleriyle karşılaşmasın..
Görmemek için ölümü, hemen öldür içindeki çocuğu.
Ve kork hata yapmaktan. Öylesine kork ki nefesin kesilsin, hiç başlayamayasın.
Karaya kapat gözlerini; pembeye, maviye, yeşile ve sarıya da…

Kendisi olamayınca inan; her şey, herkes olabiliyor insan.
Güçlüsün sen. Hiç kahkahaya dönüşmeyen ama arandığında yüzünde hep bulunan gülümsemen bu yüzden. Doğruların peşinde koşuyordun; alışık değildin hata yapmaya. Yalanlarla karşılaştın da savruluverdin kuru bir yaprak misali.
Tüm bağlarından kurtulduğunu zannederken kendi zincirlerini oluşturdun; özgürlükten kaçarak hüzün dehlizlerine.

Hep kaçmak… Hazırlıksız yakalanmaktan korkarak. Hüsran, özlem, acı, keder; hüzün renginde ne varsa ördün zindanını. Ve umudu hapsettin içine.

Fiziksel ölümden daha ağırdır; insanın kendi iç dünyasını öldürmesi.
En ağır ceza şu yaşanılası dünyada, susturmaktır kendini. Bağırmamak gidenlerin ardından, haksızlıklara karşı haykırmamak… Yaşarken içini öldürmek, kaçmaktır kendinden. Yaşam alanlarını bir bir bombalayıp kendine ait hiçbir şey bırakmamak, artık kendini unutmak, unutmaya çalışmak…

Sürgün etmek kendimizi içimizden. Hüzne salmak o hep umut dolu yüreğimizi, gülmeye hazır gözlerimizi…

Bazen sevinçten ağlar insan; mutluluktan. Belki hüzünlü ağlayışlarından daha içten. Ki, en güzel gözyaşlarıdır bu dökülen yanaklarından.
Sürgündeki insansa bölünmüştür, kimsesizdir. Hüzünden boğulsa da ağladığı çok nadir. Acı çekmek için çıkmıştır yola. Çekecektir!

Belki mutsuz yaşamına karşı intikam alır kendinden.
En güzeli, en doğruyu ararken kötülüklere arka çıkmaktır bu. Bize hiç yakışmayan. Hiç bizden olmayan…

İnsan doğası gereği hatalarıyla var. Kurgularımız, düşlerimiz, kendimiz için istediklerimiz hep olacak. Hayalgücümüze sınırlar koymak, gerçekleştiremedikler imizden dolayı yılgınlığa kapılmak yanlış.

Samuel Beckett, O, Godotyu bekleyen adam şöyle der:
Hep denedin
Hep yenildin
Bir daha dene
Bir daha yenil
Ama daha güzel yenil

Yaşam bir oyun. Ama önceden yazılmış bir senaryosu olmayan. Doğaçlama yaşarken kimi zaman sürçer dilimiz; hiç düşünmediğimiz sözler dökülür ağzımızdan. Yapmak istediğimiz hareket, kimi kez aşar beden gücümüzü, başaramayız.

Aslolan beyindir, yürektir. Beyindeki düşünme gücü; yürekteki sevgi, umut, cesaret.
Hiçbirşeyin, hiç kimsenin bunları yok etmesine izin vermezken, kendini sürgün etmek hayattan, güzele ulaştırmaz insanı. O aradığı mükemmel olan kilometrelerce uzaklaşır gider.Size ise ardından bakmak kalır....

İnsanın yüreği çabuk çürür.
En fazla kendine acı çektirir insan. En iyi kendini tanır çünkü.

Yaşanılan yüreğe çizikler atmayı sürdürüyor. Derin, uzun çizgiler; hafif küçük sıyrıklar… Hissediyorum, yüreğimin bir yanı çürüyor. Öteki yansa çelik gibi; pırıl pırıl , sağlam; üstündeki pası kazırsam.

Ne yeraltında; ne yeryüzünün doruklarında kendine yer bulamayan rengarenk bir kelebek süzülüyor odama. Gelip kırmızı bir karanfilin üstüne konuyor. Direnç aşılıyor, umudu, geleceği müjdeliyor, düşlerin gerçek olacağı günleri… Gelip tam yüreğimin üstüne konuyor. Açılıyor bir bir goncalar. Bir bağ karanfil oluyorlar kırmızı, tüm sürgünlüğe inat.

Ta uzaklarda bir şeyler kıpırdıyor. Bir aydınlık doğuyor belli belirsiz. Bir yerlerde sabah oluyor mutlaka. Mutlaka şafak söküyor bir yerlerde. Bak, içimizdeki sürgün sürülüyor.

Farkında mısınız? Ay Orada
Yeniden ortaya çıkıyor…

1678
Astrolojik aromatik günlere hoş geldiniz!


Yeni Çağ Uygulamaları adını verdiğimiz sistemin içinde yer alan Güncel Astroloji, salt Hindu kökenli olduğu için ille de kullanılmaya çalışılan Vedic Astroloji’nin özellikle dışarıda tutulması kaydıyla, tüm New Age yani Yeni Çağ akımlarıyla başta Astroloji olmak üzere, örneğin Herbalizm, Aromaterapi, Meditasyon, Yoga, Feng-Shui, Müzikterapi vs.. gibi yöntemlerle bir bütün olarak ele alınmalıdır. Aşağıdaki küçük listede burçlarla ilişkilendirilen bazı bitkileri bulacaksınız. Bunların gerek aromaterapik yani kokusal, gerekse de mutfakta kullanımları işinize yarayacaktır. Aralarında sevmediğikleriniz olabilir ama size yararlı olabileceklerini bilmelisiniz.


KOÇ
Sardunya, zambak, şerbetçiotu, kırmızı biber, kapari, köknar, dikenli bitkiler, devedikeni, hanımeli, pırasa, sarımsak, soğan, hardalotu.

BOĞA
Papatya, ıhlamur, tarçın, mısır, buğday, tüm tahıllar.

İKİZLER
Nergis, orkide, lavanta çiçeği, havuç, yeşil fasulye, at kestanesi, fıstık, mersin ağacı, şalgam, rezene, kuzu kulağı, anason.

YENGEÇ
Yaban gülü, kahkaha çiçeği, kara lahana, marul, turp, adaçayı, dereotu, pirinç.

ASLAN
Ayçiçeği, badem, lavanta, zeytin, papatya, ceviz, safran, nane, pirinç, ıspanak, ısırgan, defne, nane.

BAŞAK
Nergis, düğünçiçeği, unutmabeni çiçeği, şerbetçiotu, fındık, ceviz, kakule, melekotu, kedikulağı, patates, kök lahana, nane, kereviz.

TERAZİ
Nilüfer, muz, mercanköşk, palmiye, papatya, böğürtlen, çilek, üzüm, çan çiçeği, elma ağacı, akçaağaç, hintbiberi, tahıllar.

AKREP
Açelya, ıtır, kaktüs, hatmi çiçeği, hanımeli, soğan.

YAY
Hezaren, karanfil, dut, huş ağacı, kara hindiba, greyfurt, frenk üzümü, sarımsak, tarçın, güvercinotu, zerdeçal, safran, karakafes, turp, soan, pancar.

OĞLAK
Menekşe, malt, soğan, arpa, nane, ayva, sarmaşık, karaağaç, horozibiği, kenevir, nişastalı bitkiler.

KOVA
Çiğdem, menekşe, kimyon, zeytin, armut, orkide, karabiber, acı biber, ıhlamur, kivi, mürver ağacı.

BALIK
Sardunya, gelincik, nilüfer, söğüt, kıvırcık salata, kavun, salatalık, yosun, ıhlamur, enginar, lahana, kabak, şalgam.


Küçük Aromaterapi formülleri


Boğa ve Terazi için
Küvetinize su doldurup bir su bardağı biberiye katarsanız, sinirleriniz uyarılacak ve kafanız berraklaşacaktı r. On dakikalık bir banyo yeterlidir. Olmazsa, bir cezve adaçayı kaynatın, içine iki damla biberiye damlatın ve buharını birkaç dakika içinize çekin. sinirleriniz rahatlayacaktı r.

Yengeç ve İkizler için
Bir çorba kaşığı kaynatılmış bala, bir damla gül yağı damlatın, hemen rahatlatır. Tüm yağlar beyni uyarırlar ve mental gücü tazelerler.

Yay ve Oğlak için
Uzun yolda araba kullananlar için, uygun seçilmiş birkaç damla koku, beynin gri maddesini etkileyip tazeleyecektir, küçücük bir demet fesleğen, uzun yolda bir kabus olabilecek olan uykuya karşı mükemmel bir uyarıcıdır. Bir kaç damla fesleğen yağı, koca bir fincan koyu kahveden çok daha iyi bir uyarıcıdır. Çalışma masanızda da küçük bir fesleğen bulundurabilirsiniz .

Akrep ve Kova için
Mide yanmaları, hepimizin ortak sorunudur. Teşhis edilmiş bir hastalığınız olmadığı halde, mideniz bazen bir lokma yemek yemenize dahi engeldir. Aromaterapi’nin buna da bir yaklaşımı var; ıtır otu yağı mucizeler yaratabilir. Birkaç damlasını kahverengi bir şekere damlatın veya bir kaşık bala katın. Bu metod bugün İtalya´da sayısız doktor tarafından kullanılmaktadı r. Portakal çiçeği yağı da, aynı sorunu gideren bir diğer kaynaktır ve çok etkilidir.

Aslan, Başak ,Balık ve Koç için
Ayaklarımız, her gün tonlarca yük taşırlar, kilometrelerce yol yaparlar. Rahat olsun diye giydiğimiz ama çoğu zaman moda yüzünden, bu yük daha da ağırlaşır. Bayram veya yılbaşı alışverişlerini düşünün. Bir otobüste eve giderken, neredeyse bir saat ayakta durduğunuzu ya da evde veya işyerinde koşturduğunuzu? Eğer ayaklarınızın sesi olsa, ayakkabılarınızı çıkarıp attığınızda, duyacaklarınız hiç de hoş olmayacaktır. Neyse, sihirli yöntemimiz var; hemen bir leğen su kaynatın, içine 6 damla nane yağı damlatın ve yavaş yavaş masaj yapın, yeniden doğduğunuzu hissedeceksiniz.

Tüm burçlar için
Uzun yola çıktığınızda yanınıza küçük birer şişe nane ve lavanta yağı alın, her tür yolculukta, tüm mide rahatsızlıkları nda nane veya lavanta koklamak iyi gelecektir ve de lavanta yağı sakinleştiricidir. Tüm iş yerleri yoğun bir koku karmaşasına sahiptirler. Bunlar üzerinize yapışıp kalırlar, taze havaya ihtiyacınız vardır, dışarıya çıkamayabilir veya pencere açılmıyordur. Ama gülağacı, limon, bergamot veya melissa yağı yeterli olacaktır, içinize çekin, birden kendinizi iyi hissedeceksiniz ve düşünceleriniz berraklaşacaktı r. Tüm bitki yağları antiseptiktirler ve kokularıyla çevremizde yoğun olarak bulunan bakterilere karşı koruyucu bir kalkan oluştururlar.
Bellek zayıflaması “Imsomnia” güncel bir sorundur ve çoğu zaman yaşla ilgili değildir, düşünsel yorgunluğun ve yoğun stresin belirtisidir. Bazı bitkisel yağlar, yararlı olabilirler. Banyonuza birkaç damla lavanta yağı katabilirsiniz veya uyumadan evvel yastığınıza birkaç damla portakal çiçeği yağı damlatın ve koklayarak uyuyun. Hem daha iyi uyuyacaksınız hem de hafızanızın berraklaştığını göreceksiniz. Bellek karışması veya azalması düzenli ya da sağlıklı uyku yetersizliğinden de kaynaklanabilir, hele bir de yorgunsanız daha da artabilir. Kahve ve çukulata gibi ciddi uyarıcılar metabolizmanı n hızını yükseltirler ama uyarırken uzun vadede ritmi azaltabilirler. Mercanköşk bitkisinin yağı da aynı derecede sedatifdir ama portakal veya lavanta kadar hoş bir koku değildir fakat banyonuzda deneyebilir sonra mükemmel bir uyku çekebilirsiniz. Evet, aromatik günlere hoş geldiniz! Eğer bu yağları nereden bulacağınızı merak ediyorsanız, hiç endişelenmeyin çünkü aktarların yanısıra artık yurdumuzda da özellikle bu tür ürünleri satan, mağazalar bulunuyor...

1679
Güvenmek ya da güvenmemek, işte bütün mesele nerede?

Güvendiğimiz dağlara kar yağar, oysa kar beyazdır, huzurdur. Güvendiğimiz dağlara  yağan kar  gridir. Bende gri karışık bu aralar. Gri,Siyahtan biraz da beyazdan çalar rengini, pusludur, istir, kirdir. Siyah daha koyudur ve en dürüst. Neden?

Gökyüzü ile yarışıyordu düşüncelerim, ruhum. Önce grilik nereye çökecekti. Odama elbet. Bana ve hüzün renkli gözlerime. Yine dalmış gitmiştim. Gittiğim yerler yalnızlık. Neden yalnızlık? Zaman zaman en rahat olduğum yer. Kimse kalmak istemese de, en kalabalıkta bile kaçamak yapar. Bir acı saplanır aniden. Gülerken aklına düşüverir; bir aldatılmışlık, o an gözler eğilir, bir şerit hakim olur, geçiverir anılar kısacık. İçinde ne büyük kayıplar vardır. Herkesin vardır. Kimileri için itiraf etmek küçüklüktür. Değildir oysa. Ne zaman nerelerde yitirdim anımsıyorum; güvenimi inancımı.


Anlamaya başladığımda herşeyi. Hissetmeye.
Hiç kimse beceremiyordu aslında bahaneleri. Kandıramıyordu. İnanmış görünmeyi öğrendik, çünkü böyle gerekti. Yoksa herkesi kaybedecektik. Herkes değildi aslında dürüst olmayan; Bazıları, birkaçı. Onların kalmalarına da biz izin veriyorduk -aldanmış görünerek-. Onlar bunun farkında bile değillerdi. Daha az acıyla tutunmak içindi, gülümseyişler. Nasıl davranırsak -belki- öyle olurlardı. Hoş değişmezdi hiçbir insanoğlu.

Olsundu, bazıları biryerlerde anlardı, yaptıklarını, yaptıklarından vazgeçmeleri gerektiğini. Kimileri de bizlerden gidince anlamışlardır başka birilerinde. Başka birileri şanslıydılar.


Cümlelerim düşüyor, yamuk yumuk sözlerim. Anlaşılmak istemiyorum. Anlatmak hiç. Beni, yaşanmışları, acı verenleri, bazılarınızı, birşeyleri anlamaya davet etmeyi çok isterdim. Bundan da uzun zaman önce vazgeçtim. Bir insan yapacaklarını yapmışsa, yaptıklarının acıttığını ona anlatmak kocaman bir sıfırdır. Aslında bilir, ama bilmek işine gelmez.Bunun Bilincinde olsa zaten yapmayacakları şeylerdir degil mi?

Kaybettiginde nasıl olsa anlayacaktır.

Neden söylemekle yorayım ki, onu-beni-bizi.
Güvenmek isteriz çünkü kimyamızda var, herkes birbirine güven duymak ister, bazılarımızın buna daha çok ihtiyacı vardır. Bir insana nasıl güvenilir? Açık sözlü olmasını bekleriz, ihtiyacımız olduğunda yanımızda olmasını isteriz, zaman zaman sorunların üstesinden gelmek için birilerine ihtiyacımız vardır. Çalışırken, severken ve aşkta.
Öyle bir zamandayızdır ki,  yaşam sahnedir. Oyuncular mükemmeli oynar, işte dersin harika bir insan. Güvenirsin. Dostluk başlar, aşk başlar. Tam inancının en kutsal yerinde başından aşağı kaynar sular boşalıverir. Birseylerin ardına saklanmaya başladıgını anladığın andır. Birkaç cümle ile kendini ele verir. Kaybolursun. İnce ince kar başlar yuregine, gri.

Rolunu oyle iyi oynarki yanınızda. Birşeyleri size oyle farklı göstermeye calışır ki.Siz bilirsiniz neyin gercek oldugunu.Saklandı gı gercekleri.Halbu ki bilir digeri, digerinin dediklerinin cogunun dogru oldugunu ama savunma mekanizması, maneviyatı buna izin vermez.Kendini kandırır. Kendine biçtigi bir rolu ve durusu vardır.Buda onun oyunudur ve sizde sessizce dahil olursunuz.Ask için,sevgi için yureginiz için.


Siz Kendinizi sorguladığınızda peki? Aynada kendinle yüzleştiğinizde, ben bunları hakedecek bir insan mıyıma cevabınız kesinlikle hayır ise, o kadar yıpratıcı olur karşılaştığımız haksız yaklaşımlar .

 Aşkı ele alalım, kendi yaşadığımız ya da tanığı olduğumuz sarsılmış ilişkilere bakalım. İlk başta aklımızı çelen ona güven duymak,inanmak kosulsuzca baglanmak değil midir? Bir insan bir insana güvenmek için ondan neler bekler? Söylediği sözlerin yaptıgı davranışların arkasında gozukup kalıyorsa kayıplar başlar.Hani nerde yanınızdamıdır.Arkanı zda kalmaya gittikce başlar, mesafeyi acmayı ince ince işler size.

 Hani tek taraflı aşklar vardır. Bir taraf aşka adanmıştır, diğeri de aşka ait malzemeler için yaşar. Sadece olmuş olması içindir bazı ilişkiler. Onu -alana- elde edene kadardır tüm roller.

Ne kadar kolaydır başka hayatlara misafir olmak, sevgiyle açılmış kapılarda izler bırakırlar. soğuk ve ayaz. Halbuki acılmış o kapı o kadar sımsıcaktırki. gormek istemez.Cunku ona göre kendi hayatı daha sıcak ve samimidir.Aslı nda digerinde gercek bir yaşam vardır,roller yoktur. O hayat sahne değildir. Gercegin ta kendisidir.Hı rlıdır gurludur,canlı dır ama huzur vardır,dinginlik vardır paylaşım vardır.Beklenti yoktur koşulsuzca veriş vardır.Rol yoktur bir seylerin ardına sıgınma,bahaneler  yoktur.Yasam  burda dimdik acık ve nettir.


Ve  gun gelir gerçek aşktan, aşıktan, çok büyük birşey çalarlar sahnedekiler!

Oyunlar oynamaya başlanır,boşvermiş likler,bir seylerin ardına sıgınmalar.Bunları diger taraf görur huzunle gulumser gecer.Der ki içinden;  büyük kayıbını ne zaman farkedeceksin, yitirildiğinde yerine koyman imkansızlıgını algılayabilecekmisin acaba gun geldiginde.. Kendi sahnenin tozunda kaybolup gittiginde mi anlayacaksın.


Ağır günler başlar, herkesten uzak kalınmış günler. Kimileri bunu uzman doktorlar yardımı ile çözmeye çabalar. Beş harfli küçük bir kelime, hayatlarımızda ne büyük bir olgudur aslında.


Sözleri söylemeden düşünmek gerek, uzun cümleler hemen kısalacaksa ve yerine gelmeyecekse susmak gerek. Sırf kendi baharımız için başkalarının mevsimlerini tahmin edemeyeceğimiz şekilde kışa dönüştürmemek gerek. Çalmamak gerek yaşanmışlıkları, yok saymamak gerek. Umursamamak gerek.İşportaya dusurmemek gerek.Bir şeyleri kazanırken,diger tarafı kaybetmemek gerek.

Birde İnsana  en çok da koyan dokunmamaktır, görememektir tum bu olumsuzluklara ragmen.

``Bana söyleyemediğin bir şey varsa, tek başına düşündüğün şeyler varsa, o zaman yüreğinde ne arıyorum ben?`` demiş
 Alain de Botton, Aşk Üzerine yazdıgı kitabında.

Siyah daha koyudur ve en dürüst. Neden?
Çünkü kendidir, sadece siyah.

sevgiyle, sevgimle...

1680
Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

 Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

Sayfa: 1 ... 166 167 [168] 169 170 171
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.