Reklamlar
Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Stres ve İman İlişkisi......
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 540
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Stres ve İman İlişkisi......  (Okunma sayısı 540 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    halukgta

  • Güzel Üye
  • ****
  • Avatar Yok

  • İleti: 284
  • Nerden: Balıkesir
  • Rep: +84/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Stres ve İman İlişkisi......
« : 20 Kasım 2014, 20:31:10 »


 


Bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu, geçen gün aldığım bir yazının beni çok etkilemiş olmasından kaynaklanan, iddialı bir sözün üzerinde konuşmak olacak. Konuşmadan önce bu sözü sizinle paylaşmak istiyorum. ( STRESE GİRENİN İMANINDAN ŞÜPHE EDERİM) Doğrusu sizlerde okuduğunuzda herhalde önce hadi canım sende demişsinizdir, ben ona benzer bir düşünceye kapılmadım desem yalan olur. Bu sözün sahibi konuyu açıklamaya başladığında, gerçekten bu düşüncesinde ne kadar haklı olabileceğini anladım.

Bizler bu çok iddialı sözün, ne anlatmak istediğini hemen anlayamadığımızın tek nedeni, Kur’an ın rehberliğinden, ışığından yeteri kadar istifade edemediğimiz olduğunu, biraz sonra yazdıklarımı okuduğunuzda sanırım daha iyi anlayacaksınız. Başlık abartılı görünse de, anlatmak istediği konu, Kur’an bütünlüğünde düşünüldüğünde, çok önemli bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorum. Teşbihte hata olmaz diyelim ve anlatılmak istenen amaca bakalım.

Stresin basit tarifi halk dilinde dertlerin, sıkıntıların, karşılaşılan olayların sonucunda, bunların kafaya takılarak üzüntü ve düşüncenin sonucu doğan rahatsızlık olarak tanımlayabiliriz. Şimdide hayatımızda karşılaştığımız olayları ve bu olaylar karşısında takındığımız tavrı düşünelim. Başımıza bir hastalık geldiğinde, onu iyileştirme çabasından çok, onun psikolojik yönünden etkilenip yıkılmıyor muyuz? Hatta bir kısmımız mücadeleyi bırakıp, hastalığımızın iyileşmesini bile engellemiyor muyuz?

Bir kısmımız aile içinde bunalım yaşıyor, bir kısmımız da maddi sıkıntılarla boğuşuyoruz. Bazı insanlar sevdiklerinin ölümüyle yıkılıyor stres e girip, doğruyu düşünme melekesini tamamen yitiriyor. Hangimiz hayatında hiçbir sorunla karşılaşmıyor ki? Hepimiz mutlaka birçok kez, hayatında üzüldüğü ve hiç aklına getirmediği sorunlarla bir anda karşılaşıp onlarla mücadele ediyoruz. Eğer bu mücadele karşısında güçsüz, iradesiz bir ruha sahip olduğumuzda yıkılıyor ve dertlerimizden kurtulmak yerine, derdimize bir dert daha eklemiş oluyoruz. Güçlü bir iradeye sahipsek ve o iradeyi o ruhu daha önce eğitimden geçirmiş isek, bu tür olaylardan en az hasarla çıkıyoruz. Hatta mikrobik hastalıkları düşünün, mikroplar bedenin güçsüz bir anında ortaya çıkıp hastalık bedenimize yerleşmiyor mu? O zaman bu durumda, gerçekten STRESLE İMAN ARASINDA, BİR BAĞ KURMAK YANLIŞ OLMASA GEREK.

Sizlere okuduğum yazınında etkisiyle, vereceğim örnekler hakkında lütfen düşünüp iyi değerlendirme yapmanızı rica ediyorum. Bizler günümüz şartlarında olaylar karşısında, çok fazla etkileniyor ve bundan zarar görüyorsak, acaba hatayı birazda kendimizde aramamız gerekmez mi? Allah Kur’an da bizlere özellikle peygamberlerin hayatından örnekler verip, onlardan kıssadan hisse almamızı ister ve ayrıca ayetleriyle de bunu açıklar. Gerçekten Rabbimiz Kur’an ın söylediği gibi, Hz. Eyüp peygamberin kendisini hastalıkla, malının mülkünün elinden alınması ile evlatlarının ölümüyle imtihan etmiştir. Bakın bu durumdaki bir insanın, daha doğrusu ruhunu eğitmiş bir elçinin yapması gerekeni nasıl yapıyor, hiç isyan etmeden imtihan olduğunun bilinciyle nasıl yalvarıyor dua ediyor Rabbine?

( Enbiya 83: Ve Eyyûb... Rabbine şöyle yakarmıştı: "Dert/zorluk gelip çattı bana; sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin!" diye niyaz etmişti.)

Peki, bizler bu durumlarla karşılaştığımızda neler yapıyoruz? Allah elçisini hastalıkla, mallarını elinden alarak yoklukla, evlatlarının acısını tattırarak acıların en büyüğüyle imtihan ediyor, bizler tüm bu ibretleri unutup, görmezden gelip imtihan oluşumuzun farkında bile olmadan neredeyse birçoğumuz ne diyoruz biliyor musunuz? Allahım bu dertleri neden veriyorsun bizlere diyerek, farkında olmadan isyan ediyoruz.

Allah elçisini, böyle bir imtihandan geçiriyorsa, elbette bizleri de aynı imtihanlardan geçirecektir. Peki, Allah ın resulü bu olaylar karşısında nasıl davranmıştı? Tüm sükûnetini toplayıp, Rabbine yalvararak, SEN RAHMET EDENLERİN EN MERHAMETLİSİSİN, BENİ AFFET DİYE DUA ETMİŞTİ. Bizler ise bir yakınımızı kaybettiğimizde, ya da malımızı mülkümüzü kaybedip iflas ettiğimiz de, neler yapıyoruz bir düşünün. Ya intihar ediyoruz, ya da olayların hiç farkında olmadığımız için, strese girip yapılmaması gereken her şeyi yapıyoruz. Sonuçta bedenimiz buna dayanamayıp hastalanıyoruz.

Düşünebiliyor musunuz Hz İbrahim i, kendisine iman etmeyen babasıyla imtihan eden Allah, bizleri babamızla neden imtihan etmesin? Hz. Lut peygamberi eşiyle imtihan eden Rahman, neden bizleri eşlerimizle imtihandan geçirmesin. Hz. Yusuf u kardeşiyle imtihan eden Rabbimiz, tüm insanları kardeşleriyle en yakınlarıyla, neden imtihandan geçirmesin.

Düşünün lütfen, peygamberimiz Hz. Muhammet e acıların en büyüğü evlat acısını, beş kez tattıran Allah, bizleri bu imtihandan geçirme diyebilir misiniz? Bizlerin Allah ın en güvendiği resuller den bir üstünlüğümüz mü var ki, Hâşâ onların geçtiği imtihandan mesul olmayalım.

Sıkıntıların, üzüntülerimizin hayatımızın bir parçası olduğunu, asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu zorlukların, bizlerin önünde bayır aşağı freni patlamış bir kamyonun lastiğine, durması için atılan engeller olarak görmeliyiz. Akıllı, eğitimli bir şoför yokuş aşağı freni patlayan kamyonunu asla terk etmez, onu nasıl en az hasarla durdurabilirim onu düşünür. Bizlerde böyle yapmalıyız. Hayatımızda karşılaştığımız zorlukların, bizler için bir imtihan olduğunu düşünüp, bu zorluklara teslim olmak yerine, ondan kurtulmanın yollarını aramalıyız.

Başımıza gelen elimizde olmayan, olaylar karşısında sükûnetimizi koruyup, bir imtihandan geçtiğimizi unutmadan, bu imtihanı nasıl kazanacağımızın hesabını yaptığımız takdirde, strese girmeden ya da girdiysek hemen nasıl kurtuluruz bunun yolunu bulmalı ve Rabbin gösterdiği yoldan, akılla çalışıp, zorlukların üstesinden gelmeliyiz. Bana gelen yazının sonunda, bence güzel ve düşündürücü bir söz vardı. Burada anlatmak istenilen bence, yukarıda anlatmak istediğim konunun güzel bir özetidir.

Bir gün Dünyaya ait büyük bir derdin olursa,
Rabbine dönüp:
BENİM BÜYÜK BİR DERDİM VAR DEME.
Derdine dönüp:
BENİM BÜYÜK BİR RABBİM VAR DE.

Sanırım anlatılmak istenen anlaşılmıştır. Derdi veren Allah tır, derdi ya biz istemişizdir yaptıklarından dolayı, ya da Rabbimiz bizleri imtihan ediyordur bunu da bilemeyiz. Allah elbette sebebini bilir, bizlere verilen derdi, kederi düşünerek isyan etmeyelim, hatalarımızı düzeltelim ve asla unutmayalım ki, bizleri bağışlayıcı, affedici, her şeyi bilen ve takip eden BÜYÜK BİR RABBİMİZ VAR.

Bu yazıyı yazmaktaki amacım, her strese girenin imanından şüphe edilmesi gerekir anlamını elbette taşımamaktadır. Çünkü dertte, sevinçte insanlar içindir. Önemli olan derdi başımızdan savmak için de, mutluluğu yaşamak içinde nefsimizi eğiterek hazırlıklı olmamız gerçeğini hatırlatmaktır amacım. Allah her acının, üzüntünün, kederin sonunda bir mutluluk vereceğini söyler. Konumuzla ilgili Mevlana dan birkaç nasihat hatırlatmak istiyorum.

—Sıkıntılı insan, evi yanan ama bundan haberi olmayan kişiye benzer. Çağır onu pencereye konuştur. Ne konuştuğun önemli değil, O konuşurken dumanlar dışarıya çıksın, yeter.

_ Rüzgâr çok zaman, gemilerin istemedikleri istikamette eser. Ama bu gemilerin istedikleri istikamette yol almalarına engel değildir.

Rabbim bizleri zor imtihanlardan geçirme ne olur. Vereceğin derde, zorluğa karşı güçlü ve iman dolu bir yürek ver bizlere. Sen yücesin, ulusun, bağışlayıcısın. Yapacağın imtihanlara karşı nefisimize güç ve sabır ver. Senin her şeye gücün yeter ÂMİN.

Bakara 214: Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş olanların karşılaştıklarının benzeri başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara şiddetler, belalar ve zorluklar gelip çattı; sarsıldılar. Öyle ki, resul ve onunla birlikte inananlar, "Allah'ın yardımı ne zaman?" diye yakarıyordu. HABERİNİZ OLSUN Kİ, ALLAH'IN YARDIMI ÇOK YAKINDIR.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
1364 Gösterim
Son İleti 10 Mart 2007, 18:13:00
Gönderen: BİTANEM
4 Yanıt
1859 Gösterim
Son İleti 27 Eylül 2008, 11:57:31
Gönderen: esmer melek
2 Yanıt
1892 Gösterim
Son İleti 27 Ocak 2009, 02:08:58
Gönderen: PERİ
0 Yanıt
587 Gösterim
Son İleti 06 Nisan 2013, 16:21:04
Gönderen: ulasu61
0 Yanıt
221 Gösterim
Son İleti 04 Aralık 2017, 18:52:07
Gönderen: kevser25

web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.