Reklamlar
Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Kur'an mı Temel Belirleyicidir, Hadisler mi?
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 564
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Kur'an mı Temel Belirleyicidir, Hadisler mi?  (Okunma sayısı 564 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    halukgta

  • Güzel Üye
  • ****
  • Avatar Yok

  • İleti: 284
  • Nerden: Balıkesir
  • Rep: +84/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
Kur'an mı Temel Belirleyicidir, Hadisler mi?
« : 03 Aralık 2012, 10:42:07 »


 

KUR'AN MI TEMEL BELİRLEYİCİDİR, HADİSLER Mİ?
 
 
Rabbimiz tarih boyunca, çoğu defa birbirine karıştırılan hakla bâtılın arasını açmak üzere, çeşitli dönemlerde insanlar arasından elçiler  seçmiş ve onlara insanların tâbi olmaları gereken ölçüleri vahiy etmiştir. Hz. Muhammed, hidayet önderi olarak seçilen son elçi, ona bildirilen Kur’an vahyi de vahiy halkasının son temsilcisi olmuştur.
 
Hz. Peygamber ve beraberindeki ilk nesil, tüm benlikleriyle, âlemlerin Rabbi yüce Allah’ın insanlığın kurtuluşu için yeryüzüne saldığı son ip (Hablullah) olan Kur’an’a yönelmiş, tasavvur ve şahsiyetlerini onunla inşa etmişlerdir.
 
“Onlara bir ayet getirmediğin zaman: ‘Sen onu derleyip-toplasana' derler. De ki: Ben, yalnızca bana Rabbimden vahyolunana uyarım. Bu, Rabbinizden olan basiretlerdir, iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve bir rahmettir.” (A’râf 7 / 203)  Kur’ani beyanında ve benzeri birçok ayette de ifadesini bulduğu üzere Hz. Peygamber, kendisine vahyolunan Kur’an’a tâbi olmaktan, onun hükümlerini pratize etmekten başka bir şey yapmıyordu.
 
Hz. Aişe validemizin, kendisinden Hz. Peygamber’i anlatmasını talep edenlere “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz? O’nun ahlâkı Kur’an’dı” şeklinde cevap vermesi de, bu gerçeğin ifadesinden başka bir şey değildi.

 
Hz. Aişe, Allah Resulü’nün (a. s.), Kur’an’ın ete kemiğe bürünmüş hali olarak yaşadığını çok iyi bildiği için, Allah Resulü’ne herhangi bir söz nispet edildiğini işittiğinde, hemen o sözü Kur’an’ın süzgecinden geçirir, Kur’an’ın ölçüleriyle örtüşmeyen rivayetleri kesin olarak reddederdi. Bedruddin ez-Zerkeşi’nin kaleme aldığı ve Hz. Aişe’nin Kur’an’a aykırı bulduğu için reddettiği rivayetlerden örneklere yer verdiği “Hz. Aişe’nin Sahabeye Yönelttiği Eleştiriler” adlı kitabı, bu konuda önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır.

 
Hz. Aişe’nin, Hz. Peygamber adına Kur’an’a aykırı sözler uydurulmasına geçit vermeyen, Kur’an merkezli bu titiz tutumu, sonraki dönemlerde Müslümanlar arasında hep yaşatılmakla birlikte, özellikle hicri 2 ve 3. yy’larda hadislerin tedvini sürecinde, hadis rivayetlerinin Kur’an’a arzını önceleyen metin tenkidi yöntemi yerine, sened zincirlerinin incelenmesine dayalı sened tenkidi yönteminin öne çıkarılması, bu alanda Kur’an’ın hakemliğini önemli ölçüde devre dışı bırakan bir gelişme olmuştur.

 
Bu yöntem değişikliğiyle birlikte, hadis rivayetlerinin Kur’an’la örtüşüp örtüşmediği değil, hadis ravilerinin güvenilir olup olmadıkları üzerinde yoğunlaşılmaya başlanmış, bu da gerek farklı fırkaların iyi niyetlerle hadis uydurma tutumunun, gerekse muharref kültürlere mensup kötü niyetli kimselerin Müslüman görüntüsü altında hadis uydurmaya yönelmesinin önünü açmıştır.

 
Bu büyük kırılmaya, bir de Şafii’nin hadisleri de Kur’an gibi vahy ürünü olarak gören ve böylece Kur’an’ın hakemliğini/belirleyiciliğini buharlaştıran yaklaşımının giderek genel kabul halini alması eklenince, hadis kültürü tamamen Kur’an’ın kontrolü dışına çıkartılmış, “yürüyen Kur’an” olan Allah Resulü adına Kur’an dışı bir kültür ve din anlayışı oluşturulmasına zemin kazandırılmıştır.
 
Böylece Kur’an temel belirleyici olmaktan çıkarılmış, hadis rivayetleri Kur’an’a arz edilecek ve hadis rivayetleri Kur’an’la değerlendirilecek yerde, yer yer apaçık Kur’an ayetleri hadis rivayetlerine tâbi kılınmaya çalışılmış, böylece İslam’ın yapısı tamamen ters yüz edilmiştir.
 
Bu söylediklerimizi somut bir örnekle açmak istiyoruz. Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de Hz. İsa’nın akıbeti ile ilgili şu apaçık beyanlarda bulunmuştur:
 
“Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır.
 
O zaman Allah şöyle dedi: Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim.” (Âl-i İmran 3 / 54 – 55)
 
“Ve Allah demişti ki: Ey Meryem oğlu İsa, sen mi insanlara: 'Beni ve annemi, Allah'tan başka iki tanrı edinin' dedin? Hâşâ, dedi, sen yücesin, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybları bilen yalnız sensin, sen.

 
Ben onlara sadece, senin bana emrettiklerini söyledim. Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. Aralarında olduğum müddetçe onlara şahit idim, fakat sen beni vefat ettirince onları gözetleyen yalnız sen oldun. Sen her şeyi görensin.” (Maide 5 / 116-117)
 
Kur’an’da Hz. İsa’nın vefat ettiği, bu şekilde apaçık ifadelerle bildirildiği halde, tarihsel süreçte Ehl-i Kitab’ın muharref kültürünün hadis uydurmacılığı yoluyla Müslümanlar arasında yaygınlaştırılmasıyla, Hz. İsa’nın ölmediği ve kıyamet öncesi yeniden yeryüzüne gönderileceği inançları ortaya çıkmış ve yerleşik hale gelmiştir.
 
Müslümanların bu konudaki inançlarını Kur’an’ın apaçık beyanları yerine, önemli ölçüde kaynağı muharref kültürlere dayanan rivayetler oluşturur olmuştur.
 
Tefsir yazarı Elmalılı M. Hamdi Yazır, “Hak Dini Kur’an Dili” adlı ünlü tefsirinde, Âl-i İmran Sûresi 55. ayeti şu şekilde yorumlamaktadır:
 
“Teveffi kelimesi, ‘vefa’ mastarından alınmış olarak esas lügat ta ‘ıstıfa’ gibi tamamen kabzedip almaktır. Fakat ruh sahiplerine ve bilhassa insanla ilgili olduğu zaman vefat ettirmek, yani eceline yetiştirip ruhunu almak manasında açık ve meşhurdur. Buna göre bir delil bulunmadıkça, başka bir mana ile tevili caiz değildir.

Fakat burada mekir manasıyla ilgisi bulunmak üzere Nisa Suresi’nde “Onu öldürmediler ve asmadılar, fakat (öldürdükleri) kendilerine (İsa’ya) benzetildi” (Nisa 4/154) ayeti onların Mesih Meryem Oğlu İsa Peygamberi öldüremediklerini ve asamadıklarını ve fakat şüpheye düşürüldüklerini açıkça beyan etmiş, Hz. Peygamber’den de: “İsa ölmedi, kıyamet gününden önce size dönecektir” hadisi şerifi de varid olmuş bulunduğundan buradaki ‘seni öldüreceğim’ kelimesinin, az çok zahir dışı bir mana ile tevil olunması gerekmiştir… İslam  inancında İsa vefat etmemiştir ve fakat kıyametten önce vefat edecektir. Demek ki İsa’nın son hali de budur.”
 
Görüldüğü üzere ortada apaçık Kur’ani beyanların bulunduğu bir konuda bile, bu Kur’ani beyanlar yerine konuyla ilgili hadis rivayetleri temel belirleyici kılınmış ve Kur’an’ın apaçık beyanları hadis rivayetleri yönünde tevile tâbi tutulmuştur. Oysa doğrusu, Kur’ani beyanların hadis rivayetlerine göre tevili değil, hadis rivayetlerinin Kur’an’a arzı ve Kur’an’la sağlamasının yapılmasıdır. Başta da belirttiğimiz gibi Hz. Aişe’nin yaptığı tam da buydu.

 
Müslümanlar olarak, yeniden Kur’an’a yönelmek, Kur’an’ı bilgi, akide ve amelimizin merkezine yerleştirmekten başka çıkar yolumuz yoktur. Hz. Peygamber’i ve onun sünnetini doğru anlamak ve muharref kültürlerin sızmalarına karşı sünneti asli haliyle muhafaza etmek de, Kur’an’a yönelmekten ve Kur’an’ı temel belirleyici/hakem kılmaktan geçmektedir. Tarihsel süreçte yaşanan kırılmaları ve alt üst oluşları başka türlü tamir etmek mümkün değildir.
 
[1] Muslim, Salatu’l-Musafirin, 139
[2] Hz. Aişe’nin Sahabeye Yönelttiği Eleştiriler, Bedruddin ez-Zerkeşi, Kitabiyat Yayınları
[3] M. Hamdi Yazır, Hak dini Kur’an Dili, C. 2, Sh. 371–372, 375–376, Azim Dağıtım

Şükrü Hüseyinoğlu



Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
909 Gösterim
Son İleti 23 Nisan 2008, 22:40:26
Gönderen: çoban
0 Yanıt
1006 Gösterim
Son İleti 05 Mayıs 2008, 21:39:12
Gönderen: orkide
0 Yanıt
993 Gösterim
Son İleti 09 Mayıs 2008, 21:57:24
Gönderen: Alpnur
4 Yanıt
1680 Gösterim
Son İleti 30 Haziran 2008, 15:45:06
Gönderen: Felex
15 Yanıt
3987 Gösterim
Son İleti 25 Haziran 2016, 11:45:10
Gönderen: tijentemizlik

web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.