Reklamlar
Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Kuran ı Kerimde Davet
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 979
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Kuran ı Kerimde Davet  (Okunma sayısı 979 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Kuran ı Kerimde Davet
« : 02 Aralık 2010, 21:57:24 »


 

KURAN'I KERİM'İN DAVETİ

Aşağıdaki gerçeği gün ışığına çıkarmak için, eski kavimlerin inanç ve düşünce tarzlarım, yukarıdaki sahifelerde yeterince ele almıştık. Kur'an-ı Kerim'in, en eski devirlerden kendi zamanına gelinceye kadar zulüm, sapıklık ve akide bozukluğu ile ayıpladığı bütün milletler, Allah'ın varlığını veya Allah'ın mutlak mânâda ilâh ve rab olduğunu kabul etmez değillerdi. Hepsinin müşterek yanlışlıkları, rab kelimesinin, Kur*an ve lügatten deliller getirerek bu bahsin ilk satırlarında sınırladığımız beş mânâsını, birbiriden zıt iki kısma ayırmalarından ileri gelmektedir.

Tabiat-üstü bir düzenle insanların terbiyesini, ihtiyaçlarım gidermeyi, onları koruyup gözetmeyi üstlenen anlamındaki "rab" kelimesinin kendilerince daha değişik bir anlamı bulunuyordu. Onlar, her ne kadar bütün gerekliliğiyle Allah-u Teâlâ'nın en üstün Rableri olduğuna inanıyorlarsa da, rûbûbiyette O'na melekleri, cinleri, gizli kuvvetleri, yıldızları, gezegenleri, peygamberleri, velileri ve ruhanî önderleri ortak koşmaktan çekinmiyorlardı.

Emredip yasaklayan, yüce egemenlik sahibi, doğruluk ve hidayetin, kanun ve yasamanın kaynağı, devlet ve ülke hâkimi, toplumun ve medenî hayatın merkezi anlamında "rab" kelimesine gelince: Bu anlamdaki "rabbi da değişik anlamlarda kullanıyorlardı.

Bu mefhum gereğince, ya insanın doğrudan doğruya Allah'tan gayri Rab olduğuna inanıyorlar veya Allah'ın Rab olduğuna nazarî bir şekilde inanmış olmakla beraber, siyâsî ve medenî ahlak işlerinde bu varlıkların rûbûbiyetine teslimiyet gösteriyorlardı. İşte tarihin, ilk anından beri, peygamberlerin yıkmak için devamlı olarak gönderildikleri asıl yanlışlık budur. Bunun için de, son olarak Cenab-ı Hak, Hz. Muhammed (sa)'i gönderdi. Peygamberlerin hepsinin daveti şudur: Kelimenin bütün mânâsı ile Rab birdir. Bunun başka alternatifi yoktur. O da, isimleri mukaddes olan Allah-u Teâlâ'dır. Rûbûbiyet ise parçalanmayı kabul etmez. O'nun parçalarından birisi, hangi yoldan olursa olsun Allah'tan başkasına ait olamaz. Bu kâinatın nizâmı, -aslı ve merkezi ile- en sağlam bağlarla biri birine bağlıdır; onu tek olan Allah yaratmıştır. O'na, her türlü müracaatların tek kaynağı olan Allah hükmeder; ondaki bütün selahiyet ve hükümranlığa ortaksız ve benzersiz olan Allah maliktir. Bu nizamın yaratılmasında Allah'tan başkasının müdâhalesi yoktur. O'nun sevk ve idaresinde Allah'la beraber ortak olan, izzet ve saltanatında O'na denk olan tek kimse yoktur. Allah-u Teâlâ merkezi hükümranlığının tek sahibidir. Bu bakımdan O, tek başına tabiat üstü aleminin Rabbi olduğu gibi ahlak, siyaset ve medeniyet işlerinde de Rabdir, mabuddur. Ruk'u ve secdenizde yöneleceğiniz varlıktır. Duanızın yöneleceği yer, tevekkülünüzün dayanağıdır ve bu durum, bu tek ilâhın ilâhlığının özelliğidir. Bunu için, bu "rab" anlamlarının hiçbirine göre, yaratıklardan hiçbir şeyi Allah'a ortak (şerik) koşmak mümkün olmadığı gibi, bu anlamlardan birini diğerinden ayırmak da mümkün değildir.

Kuran'ın, bu davetini yaparken takip ettiği üslup ise aşağıdaki ayetlerde görülmektedir:

"Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş üzerinde hükümran olan Allah'tır. Kendisini durmayıp kovalayan gündüze geceyi O bürüyüp örter. Güneşi, ayı, yıldızları -hepsi de emrine ram olarak- yaratan O. Haberin olsun ki, yaratmak da, emretmek de O'na mahsus. Alemlerin Rabbı olan Allah'ın şanı ne kadar yücedir" (Araf, 54).

"De ki: Size gökten ve yerden rızık veren kim? O kulaklara ve gözlere mâlik olan kim? Ölüden diriyi kim çıkarıyor; diriden ölüyü kim çıkarıyor? işi kim tedvir ve idare ediyor?" Derhal diyecekler ki: "Allah." De ki: O halde, O'nun ikabından sakınmaz mısınız? İşte bunları yaratan sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Artık haktan sonra sapıklıktan başka ne kalır? O halde nasıl olup da (bunca delillere rağmen) imandan, döndürülüyorsunuz" (Yûnus; 31,32).

"Gökleri ve yeri hakkın ikamesine sebep olarak yarattı O. Geceyi gündüzün içine bürüyüp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıyor. Güneşi, ayı musahhar kıldı. Her biri muayyen bir vakit için akmaktadır... işte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk O'nun, O'ndan başka hiç bir ilâh yok. Böyle iken siz nasıl olup da döndürülüyorsunuz?" (Zümer, 5,6)

"Allah sizin için, içinde dinlenesiniz diye geceyi, görüp işlemenize vasıta olarak da gündüzü yaratandır".

"İşte Rabbiniz olan, her şeyi yaratan Allah budur. O'dan başka hiç bir ilâh yoktur. O halde nasıl olup da döndürülüyorsunuz?"

"Allah sizi fâideniz için yeri bir karargâh, göğü bir bina yapan size suret veren, sonra suretlerinizi güzelleştiren en temiz ve güzel şeylerden sizi rızıklandırandır. İşte Rabbınız olan Allah budur. Bütün âlemlerin Rabbı yücedir. O dâimi yaşayandır. O'ndan başka hiç bir ilâh yoktur. O halde O'na, dininde ihlas erbabı olarak dua edin" (Mümin, 61-65).

"Allah sizi topraktan yarattı" (Fâtır, 11).

"O geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içerisine sokar. Güneşi, ayı emre amade etmiştir. Her biri belirli bir müddet için akıp gidiyor, işte bunları yapan Allah'tır; sizin Rabbinizdir. Mülk O'nundur. O'nu bırakıp taptıklarınız ise bir hurma çekirdeğinin zarına bile mâlik olamazlar. Eğer onlara dua ederseniz, duanızı işitemezler. İşitseler bile size cevap veremezler. Kıyamet gününde de onlar, sizin müşrikliğinizi tanımayacaklardır" (Fâtır, 13, 14).

"Göklerde ve yerde ne varsa, O'nundur. Hepsi de O'na boyun eğicidirler" (Rûm, 26).             

"O, size kendi nefislerinizden bir örnek getirdi. Sizi mıhlandırdığımız şeylerde sağ elinizin mâlik olduğu kölelerden ortaklarınız olmasını ister de bu hususta siz onlarla eşit olur, onları kendinizi saydığınız gibi sayar mısınız? İşte biz âyetleri, aklını kullanacak bir kavim için, böyle açıklarız. Hayır, o zulmedenler bilgisizce kendi hevalarına tâbi oldular" (Rûm, 28-29).

"O halde, sen yüzünü bir muvahhid olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir ki O, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışına hiç bir şey bedel olamaz. Bu, dimdik ayakta duran bir dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler" (Rûm, 30).

"Müşrikler, Allah'ı hak ve lâyık olduğu şekilde takdir etmediler. Halbuki kıyamet günü yeryüzü, toptan ancak O'nun bir kabzasıdır. Gökler de, O'nun sağ eliyle toplanıp dürülmüşlerdir. O, müşriklerin kendisine katmağa devam ettikleri ortaklarından münezzehtir, çok yücedir" (Zümer, 67).

"Demek bütün hamd, hem göklerin Rabbı, hem yerin Rabbı, Allah'ındır. Göklerde de yerde de, büyüklük ancak O'na mahsustur. O, mutlak kadirdir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir" (Casiye, 36-37).

"O göklerin, yerin ve onların arasında ne varsa hepsinin Rabbi'dir. O halde sen, O'na kul-lak et ve kulluğunda da iyice sebat et. Hiç, ismi O'nunla birlikte anılmaya değer bir başkasını tanıyor musun?" (Meryem, 65).

"Göklerin ve yerin bilinmeyenleri Allah'ındır. Her şey O'na döndürülür. Öyle ise O'na ibâdet et; O'na güvenip dayan" (Hûd, 123).

"O doğunun da, batının da Rabbidir. O'ndan başka hiç bir ilâh yok. O halde güvenecek ve dayanacak olarak O'nu tut" (Müzzemmil, 97).

"Hakikat şu tevhit ve İslam dini, bir tek din olarak, sizin dininizdir. Ben de sizin Rabbinizim. O halde başkasına değil, bana kulluk edin. (Yahudiler, Hıristiyanlar) aralarında, din işlerinde fırka fırka oldular. Bununla beraber hepsi, yine ancak bize dönücüler" (Enbiyâ, 92-93)

"Rabbinizden size indirilen (Kur'an-ı Kerim)e uyun; ondan başkalarını veliler edinip de uymayın" (Araf, 3)

"De ki: Sığınırım insanların Rabbine, insanların yegâne mâlikine, insanların mabuduna" (Nâs, 1-3)

"Artık kim, Rabbine kavuşmayı ümid ve arzu ediyorsa güzel bir amel işlesin ve Rabbine ibâdette hiç bir kimseyi ve hiç bir şeyi ortak tutmasın" (Kehf, 110)

Bu âyetleri tertiplediğimiz sıra ile okuyunca, şu hususlar açıkça belirir ki, Kur'an-ı Kerim rûbûbiyeti hakimiyet ve mülkün eş manâlısı (soverignty) kabul ediyor. Ve bize Rabbin şu kâinatın mutlak ve ortaksız tek hakimi, mâliki olduğunu bildiriyor.

Bu itibarla O, bizim Rabbimizdir. Bütün alemin Rabbidir, terbiye edicimiz ve ihtiyaçlarımızı giderendir.O kefilimiz, koruyucumuz ve vekilimizdir.İtaat etmek, toplumsal hayatımızda değerli ve sağlıklı bir yöntemle dayanak teşkil eden sağlam bir fıtri temeldir. Merkezî şahsiyetiyle olan bağlantı sonucudur ki, değişik fert ve gruplar ümmetin düzenine katkıda bulunurlar.
Biz de dâhil, bütün yaratılmışların kulluğuna, itaatine, boyun eğmesine lâyık yegâne varlık O'dur.O, bizim ve her şeyin sahibi, efendimiz ve hakimimizdir.

Araplar ve bütün dönemlerin cahiliyet halkı, rûbûbiyetin bu toplayıcı anlamını parçalara bölüp değiştirmekle hata ettiler. Bugüne kadar da hata etmekte devanı ede gelmekteler. Sonunda da zan ve vehim onları, rûbûbiyetin beş çeşidinin de çeşitli şahıslara ait olduğu fikrine götürdü. Hatta bunun bilfiil o zatlara ait olduğuna da inanır oldular. Kur'an geldi de, ikna edici kuvvetli delilleriyle rûbûbiyete ait az veya çok herhangi bir hususun, elinde hükmetme selahiyeti olan başka birine ait olamayacağını tespit etti. Bizzat bu nizâmın kendisi, rûbûbiyetin bütün çeşitlerinde, bu nizâmı, yarattığı varlıklara hediye eden Allah'a ait olduğuna açık bir delildir.

Bunun için kim bu nizâmın içinde yaşadığı halde, hangi şekliyle olursa olsun, rûbûbiyetin bir kısmının
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
6783 Gösterim
Son İleti 11 Nisan 2007, 09:48:42
Gönderen: BERAT
0 Yanıt
1192 Gösterim
Son İleti 28 Mayıs 2011, 19:05:33
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
1288 Gösterim
Son İleti 17 Nisan 2012, 22:48:58
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
993 Gösterim
Son İleti 15 Mayıs 2013, 21:14:26
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
847 Gösterim
Son İleti 05 Temmuz 2013, 09:08:26
Gönderen: sevdaligul

web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.