Reklamlar
Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: Herkesin Anlayabileceği Bir Ayırım Noktası
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 0 cevap var
OkumaGösterim: 808
Google Özel Arama

Gönderen Konu: Herkesin Anlayabileceği Bir Ayırım Noktası  (Okunma sayısı 808 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
Herkesin Anlayabileceği Bir Ayırım Noktası
« : 03 Ağustos 2008, 16:36:11 »


 

Allah-u Teâlâ Yâsin sûre-i şerif’inin 21. Âyet-i kerime’sinde:

“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” buyurduğu halde;

Bunlar gerek himmet geceleri, gerek iftar ziyafetleri ve gerekse ayrı ayrı olmak üzere çeşitli toplantılarda tuzaklar tertip ediyorlar. Balığı tutmak için olta attıkları gibi, gelenleri oltaya takıyorlar. Cazgırlar: “Şu kadar şu verdi, şu kadar şu verdi!” diyerek yalan söylüyorlar ve gelenleri utandırıyorlar. Yanında parası olmayanı mahçup etmek suretiyle halka senet imzalattırıyorlar. Bu senetleri günü gelince ödemeyenleri icraya veriyorlar, bir tek evi bile olsa evini, arabasını ve arsasını dahi elinden alarak tahsil ediyorlar. Hiçbir şeyini bırakmıyorlar. Yani halkı kaz yerine koyuyorlar.

İlâh edindikleri adam düzenini böyle kurdu. Bu Âyet-i kerime’yi inkâr etti ve müslümanların kanını böyle emdi. Bu küfürdür, alenen Hazret-i Allah’a karşı gelmektir. Bu adam bu yaptıklarını hangi kaynaktan alıyor. Ben de şimdi onlara küfürlerinin kaynağını soruyorum.

Diğer bir Âyet-i kerime’de şöyle buyuruluyor:

“Resulüm! Onlara de ki: ‘Ben sizden bir ücret istersem eğer, o ücret sizin olsun. Benim ücretim Allah’a âittir. O herşeye şâhiddir.” (Sebe: 47)

Kim ki bunlara para verirse, dahil olursa; Resul-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyor ve iman edenlere duyuruyor:

“Fâsıka ikram eden İslâmiyet’in yıkılmasına yardım etmiş olur.” (Münâvi)

Onlara yardım eden çok iyi bilsin ki İslâm dini’nin yıkılmasına çalışmış olur.

Hadis-i şerif’te:

“Onların dinleri para olacak.” buyuruluyor. (Münâvi)

Kim ki bunlara yardımda bulunursa onlardandır, küfrü hoş gören narcılardandır. Doğrusu, Allah-u Teâlâ’nın kelâmı, Resulullah Aleyhisselâm’ın beyanıdır. Eğrisi de halkın zannıdır. Elhamdülillah müslümanım. Bunun içindir ki bizce makbul olan Hakk’ın kelâmıdır. Cevap vermek isteyenler, önlerine serdiğim bu Âyet-i kerime’lere cevap versinler. Lâf katiyyen kabul edilmez.

Sakın ha! Önünüze sürdüğüm bu Âyet-i kerime’ler Allah kelâmıdır. “Bize münafık veyahut kâfir diyor.” demeyin, bana uluhiyet isnad etmeyin. Ben Hakk Teâlâ’nın aciz, hükümsüz, değersiz bir mahlûkuyum. Hazret-i Allah’ın dostu ile dostum, düşmanı ile düşmanım. İmanın en sağlam kulpu budur.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:

“Amellerin en üstünü Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.” (Ebu Dâvud)

Gayem iman ile küfrü ayırt etmek, Allah-u Teâlâ’nın koyduğu hudutları muhafaza etmek, münafıklara ve kâfirlere fırsat vermemektir.



İnfak Âyet-i kerime’lerini âlet ederek, dini dünyaya tahvil ederek küfre hizmet ettirmek istemem. Zira siz kurduğunuz narcılık dini için çalışıyorsunuz. Ve o dine asker yetiştiriyorsunuz. O fertlerle İslâm dinini yıkmak mı istiyorsunuz? Yıkılması için mi çalıştırıyorsunuz?

İşte size yardımda bulunanlar bu kadar büyük günaha ve vebale düşüyor, vebalde bırakıyorsunuz, bir narcılık dini kurabilmek için.

Amma adil-i mutlak olan Hazret-i Allah kâfirleri cehenneme, münafıkları ise esfel-i safilin’e atacağını beyan buyuruyor. Zira münafıklar içten içe tahribe çalıştıkları için, İslâm dinini içten yıkmaya uğraştıkları için tahribatları daha büyüktür.

Mesela gerçek bir müslüman hiçbir zaman din ve vatan düşmanlarına yardım etmez. Ve fakat müslüman gibi görünen münafıklara aldanıyor, hem soyuluyor, diğer taraftan din ve vatanın düşmanlarına yardımda bulunuyor. Dini ve vatanı yıkılsın diye.

Uyan ey kardeş!

Bunca Âyet-i kerime’leri önüne serdiğim halde halen bu gafletle uyuyacak mısın?

Hadis-i şerif’te:

“İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar.” buyuruluyor. (K. Hafâ)

Dinini ve vatanını müdafaya çalış, düşmanına fırsat verme. Zira biz hep Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif’lerin nûr ışığı altında bunların iç durumlarını görüyor ve göre göre Hazret-i Allah’ın beyanlarını söylüyoruz.



Hülasâ-i kelâm;

“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğru yoldadırlar.” (Yâsin: 21)

Âyet-i kerime’si mucibince kim ki para topluyorsa, doğru yolda olmadığını bu Âyet-i kerime beyan eder. Zira yaratmak da emretmek de Allah’a mahsustur. Emr-i ilâhi böyle iken buna karşı geldiler. Alenen küfürde olduklarını ilân ettiler.

O kadar para topladılar ki, nihayet arzu ettikleri noktaya gelince paralarını muhafaza edemez oldular ve koyacak yer bulamadılar. Allah-u Teâlâ’nın en çok buğzettiği haramlardan birisi fâiz olduğu halde onlar banka kurdular.

“Ey iman edenler! Allah’tan sakınınız. Eğer imanınızda gerçek iseniz, fâizden arta kalanı bırakın almayın. Yok eğer fâizi terketmezseniz, bunun Allah’a ve Peygamber’ine açılmış bir savaş olduğunu bilin.” (Bakara: 278-279)

Âyet-i kerime’lerinde haber verildiği üzere, doğrudan doğruya Hazret-i Allah’a ve Resulullah Aleyhisselâm’a harp ilân ettiler.

Bu nur çıkınca, içyüzlerini açığa vurunca bunların soygunları bitti. Bu para toplama hırsı onları İslâm dininden rahatça çıkardı. Böylece kendilerine tâbi olanları, o masum yavruların hepsini küfrün kucağına attılar.

Bu da yetmiyormuş gibi imanlı talebeleri yavaş yavaş küfre meylettirdiler. Papazlarla anlaştılar, papazları resmen hazret olarak kabul ettiler. “Küfrü hoş görün!” diye milyonlarca müslümanı küfre kaydırdılar. Nitekim papaya yazdığı mektup ve muhtevası gazetelerde neşredildi.

Alenen Hazret-i Allah’a karşı geldi ve küfrü hoş gördü, hoşgörüyü ilân etti ve bütün müslümanları kâfir olmaya dâvet etti.

Ona tâbi olanlar ona uydular, papazlarını hazret olarak kabul ettiler ve onlara tâbi oldular, böylece hepsi birden küfre kaydılar.

Halbuki Hazret-i Allah iman ile küfrü, Hak ile bâtılı kesin olarak ayırmıştır.

Allah-u Teâlâ yahudi ve hıristiyanlarla dost olmayı, onlarla aynı safta bulunmayı, onlarla haşır-neşir olmayı yasaklamış, onlara gösterilecek bir dostluğun kötü neticesini Âyet-i kerime’sinde ihtar buyurmuştur:

“Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zâlimler gürûhunu hidayete erdirmez.” (Mâide: 51)

Emr-i ilâhi böyle iken bu Âyet-i kerime’yi inkâr etmekte ve küfürlerini ilân etmektedirler. Bu inkârın, bu küfrün kaynağı nedir? Bunu hangi kaynaktan alıyorsunuz? Bu Âyet-i kerime’ye göre bu küfür değil midir? Çünkü Cenâb-ı Hakk “Kim onları dost edinirse o onlardandır.” buyurduğu halde, “Bunlar bizim dostumuzdur.” dediler, bu Âyet-i kerime’yi inkâr ettiler ve küfürlerini ilân ettiler. Onlardan olunca onlar da küfür ehli olmuş olmuyor mu?

Bu ilâhî hitap, İslâmiyet’in ilk yıllarından itibaren kıyamete kadar gelip geçecek olan bütün müslümanlaradır.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Ey inananlar! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin! Allah’ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz?” buyuruyor. (Nisâ: 144)

Allah-u Teâlâ’nın emri ve hükmü budur. Bu hükmü kaldırıyorlar. Bu Âyet-i kerime’yi inkâr ediyorlar. Allah-u Teâlâ’nın haklarındaki hükmü ise küfürdür. Her ne kadar küfür diyarına kaçtı ise de, küfür diyarında küfrünü icra ediyor. Türemeleri de arzularını tatbik ediyor.

Halbuki; onlar İslâm’ın ve müslümanların düşmanıdırlar, müslümanların başına daima bir gaile çıkarmaktan ve kötülük etmekten başka bir şey düşünmezler. Dinini terkedip kendilerine tâbi olmadıkça, hiçbir müslümandan memnun olmazlar.

Müslümanlarla savaşmak hususunda tarih boyunca daima dinsizlerden yana olmuşlardır. İki yüzyıl boyunca haçlı seferleriyle İslâm beldelerine saldıranlar onlardır.



Onları dost edinenin onlardan olmasının mânâsı;

Onlara benzemiş, onlardan bir kimse gibi olmuştur. Onların hükmü ne ise, onun da hükmü o olur. O artık İslâm’a değil, onlara ve isteklerine hizmet eder. Netice itibariyle onlardan sayılır, ahirette onlarla beraber haşrolur. Onlardan olandan başkası onlarla dost olmaz.

Allah-u Teâlâ müminlere kâfirleri dost edinmemelerini muhakkak emrettikten sonra, bu emr-i şerif’e uymayanların ise Allah’ın dostluğunu kaybetmekle cezalandırılacağını bildirmektedir:

“Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim bunu yaparsa, Allah ile hiçbir dostluğu kalmaz.” (Âl-i imran: 28)

Allah için sevgi, Allah için buğz imanın en sağlam kulpudur. İmanın tekamülünde en büyük amildir.

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde buyururlar ki:

“Amellerin en üstünü Allah için sevmek, Allah için buğzetmektir.” (Ebu Dâvud)

İnsan bunu ayırdedemezse, ne kadar ibadet ederse etsin dalâlettedir. Allah-u Teâlâ ile arasında çok büyük bir uzaklık meydana gelir, rahmet-i ilâhi’den kovulur.

Kitabullah’ın hükmüne rızâ göstermeyenleri dost edinmenin insanı İslâm hudutları haricine çıkaracağı kesinlikle bilinmelidir. Bir müminin her şeyden önce dininde ve imanında samimi olması gerekir. Küfre rızâ göstermek de küfürdür.

Halbuki Allah-u Teâlâ onlar hakkında:

“Sen onların dinine uymadıkça ne yahudiler ne de hıristiyanlar senden aslâ hoşnut olmazlar.” buyuruyor. (Bakara: 120)

İnsanların birbirlerine tabiatlarının sirayeti, bazı hastalıkların sirayeti gibidir. Bilhassa küfür ve nifak hastalıkları derhal sirayet eder, çünkü insanın tabiatı daima isyana meyillidir.

Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinmeyin.” (Mümtehine: 13)

Allah-u Teâlâ’nın emri ve hükmü budur; “Dost edinmeyin”dir.

“Eğer onlar Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilen Kur’an’a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi. Fakat onların çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Mâide: 81)

Bu Âyet-i kerime’de de Allah-u Teâlâ inananların onları dost edinemeyeceklerini ferman buyuruyor.

“Eğer onlara uyarsanız siz de müşrik olursunuz.” (En’am: 121)

Burada da apaşikâr görülüyor ki onlara meyleden onlardandır. Allah-u Teâlâ onları hidayetten mahrum ettiğini beyan buyuruyor ve iman edenlere duyuruyor.

Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime’lerinde İslâm ile küfrü ayırmış, ayrı ayrı iki zümre olduğunu beyan buyurmuştur. (Hacc: 19)

Müminlerin dostlarını ise Âyet-i kerime’sinde beyan buyurmuştur:

“Kim Allah’ı, Peygamber’ini ve inananları dost edinirse bilsin ki şüphesiz Allah’tan yana olanlar üstün gelirler.” (Mâide: 56)

Diğerlerinin üstünlüğü görünüştedir veya geçicidir.

Allah-u Teâlâ’nın emri ve hükmü budur.




Yahudiler tarihte “Peygamberlerini öldüren kavim” olarak tanınmaktadır.

Nitekim Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadır:

“Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberlerini öldürenlere ve insanlardan adâleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele!

Onların yaptıkları dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onların hiçbir yardımcıları da yoktur.” (Âl-i imran: 21-22)

Yahudiler peygamberlerini böylece haksız yere öldürdükleri gibi, bu zamanın kâfirleri de Allah-u Teâlâ’nın seçkin âlimlerini, nur saçan kandillerini, peygamber vekillerini öldürdüler. Yahudiler peygamberlerini öldürüyorlardı amma peygamber vekillerini de kâfirler öldürdü.

Gayeleri din-i İslâm’ı yıkmak ve yok etmekti.

Hadis-i şerif’te:

“Her kim insanları bir sapıklığa çağırırsa ona uyanların günahları kadar, kendine günah vardır. Bu tâbi olanların günahlarından hiçbir şey eksiltmez.” buyurulmaktadır. (Müslim: 2674)



Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde şöyle buyurmaktadır:

“İnsanlardan kimi de, Allah’a bir yar kenarındaymış gibi kulluk eder.” (Hacc: 11)

Dini samimiyetle kabul etmiş değildir. Dinin bizzat içinde yer almaz. İçten gelerek değil de, belli bir maksat için dindarlık eder. Bir tepenin bir kenarı üzerinde, düşmek tehlikesi ile karşı karşıya kalmış bir vaziyette bulunuyormuş gibi bir halde, şüphe ve kararsızlık içinde ibadette bulunur.

“Eğer kendisine bir hayır dokunursa buna pek memnun olur.” (Hacc: 11)

Kendisine isabet eden bu iyilikler ile tatmin olur, dini üzerinde sebat eder.

“Başına bir belâ gelirse yüz üstü döner.” (Hacc: 11)

İrtidat edip dinden çıkar ve eski kâfirlik haline döner. Çünkü onun dini ulvi bir maksada müstenid değildir. Maddi menfaatler uğrunda her türlü mukaddesatı feda edecek bir tıynettedir.

Müslümanlar arasında müslüman görünseler de, kendi emsalleri ve yandaşları yanında imandan eser görülmez.

Artık bu gibi kimseler, hiç şüphe yok ki:

“Dünyayı da ahireti de kaybeder.” (Hacc: 11)

Dünyadaki kaybı inananların kendisine düşmanlık etmeleri, kâfirlerin ona güvenmemeleri; ahiretteki kaybı ise ebedi olarak cehennemde kalması ile ortaya çıkacaktır. Onun için hiçbir sevap yoktur.

“İşte apaçık kayıp budur.” (Hacc: 11)

Bir benzeri daha bulunmayan apaçık bir ziyandır, tam bir sapıklık, çok büyük bir hüsrandır, zarar eden bir ticarettir.

“O, Allah’ı bırakıp da kendisine fayda ve zarar vermeyecek şeylere tapar.” (Hacc: 12)

Yani dininde karar etmeyen kimse bir takım taştan ve ağaçtan yapılmış putlara tapınır ki, tapınan kimseye o put bir fayda veremediği gibi, tapınmayı terk etse bile herhangi bir zarar vermeye gücü yoktur.

Bunun da tek sebebi; istikametten ayrılmak, dalâlete yönelmektir.

“İşte en uzak sapıklık budur.” (Hacc: 12)

Sapıklık içinde sapıklık, zulmet üstüne zulmettir. Artık ondan öteye bir iflas yoktur.

“O, kendisine faydasından çok zararı olana tapınır.” (Hacc: 13)

Zararı faydasından çok olan kimseler, yoldan çıkmış saptırıcı önderlerdir. Onlara tabi olanlar dünyevi makam ve mevkilerine bakarak, kendilerinden maddi menfaatler umarlar.

Halbuki bunlar:

“Ne kötü bir yardımcı, ne kötü bir arkadaştır.” (Hacc: 13)

Ne fena bir önderdir onların liderleri, ne kötü bir âmirdir onların âmirleri!
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
1 Yanıt
3246 Gösterim
Son İleti 27 Şubat 2011, 23:46:01
Gönderen: sevdaligul
0 Yanıt
465 Gösterim
Son İleti 18 Ocak 2013, 21:09:53
Gönderen: LegendLord
0 Yanıt
217 Gösterim
Son İleti 28 Aralık 2016, 23:44:55
Gönderen: resthit
0 Yanıt
269 Gösterim
Son İleti 10 Ekim 2017, 15:22:53
Gönderen: alpacino0092
0 Yanıt
213 Gösterim
Son İleti 21 Haziran 2018, 21:25:08
Gönderen: BazKriz

web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.