Reklamlar
Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: TÜRKLER BARBAR MIDIR? İŞTE EN BÜYÜK CEVABI !!
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 2 cevap var
OkumaGösterim: 1404
Google Özel Arama

Gönderen Konu: TÜRKLER BARBAR MIDIR? İŞTE EN BÜYÜK CEVABI !!  (Okunma sayısı 1404 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    Avicenna

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 742
  • Nerden: Kayip Sehir
  • Rep: +73/-2
  • Cinsiyet: Bay
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
TÜRKLER BARBAR MIDIR? İŞTE EN BÜYÜK CEVABI !!
« : 16 Şubat 2008, 14:51:43 »


 

TÜRKLER BARBAR MIDIR? İŞTE EN BÜYÜK CEVABI

İhtisas için ABD'ye giden Doktor Ömer Muşluoğlu, başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor...


1957 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden
mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden doktor Ömer Muşluoğlu, görev
yaptığı hastanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle
anlatıyor:

Amerika 'ya gittiğim ilk yıllar.. New York'ta Medical Center.........
Hospital'da görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum
takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi işler.. Hastaya o kadar önem
veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine,
tedavisine verilmiyor. Diğer zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum. Bir
hastaya gittim. Yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında.."Kan
vereceğim kolunuzu açar mısınız?" dedim. Adamcağız kanserdi ve aynı
zamanda kansızdı. Kolunu açtım, baktım pazusunda bir Türk bayrağı dövmesi
var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim:

-"Siz Türk müsünüz?"

—Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı.

—Ama ben hâlâ merak
ediyorum. "Peki, bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?"

-"Aldırma öylesine bir şey işte" dedi. Ben yine ısrarla: "Fakat benim için
bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım..."

Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı
halinde

sordu:

-"Siz Türk müsünüz?"

-"Evet Türk'üm..."

İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı.. Anlatmaya başladı:

"Yıl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de.. Orada savaşmak üzere
bütün Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben, Avustralya
Anzaklarındandım. İngilizler bizi toplayıp dediler ki: 'Barbar Türkler
Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı
cephe açmış durumda.. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok
önemlidir.' Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına
katıldık.

Beynimizi yıkayan İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını
Çanakkale'ye sevkediyormuş. Bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler,
orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler.
Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler
suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler geceyi
gündüze çeviriyordu.

Her taaruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında
can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe
şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı
bakımından da fazlaydık. Peki, onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey
neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi
Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer bu barbarlıktan değil,
kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Biz karaya
cıktık.Taarruz edeceğiz, bizi püskürtüyorlar.. Tekrar taarruz ediyoruz,
bizi gene püskürtüyorlar. Tekrar taarruz ediyoruz.. Derken böyle bir
taarruzda başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim.
Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. Nasıl
korktuğumu anlatamam. İngilizler bize Türkleri barbar, vahşi kimseler
olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmıyorlar,
yaralarımı sarmışlar. İyice kendime gelince bu defa çantalarında bulunan
yiyeceklerden ikram ettiler bana. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok
çok azdı. Bu hâldeyken bile
kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu..Dedim ki
kendi kendime:

-'Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar...
Veyahut

isteseler önceden öldürebilirlerdi.. Halbuki beni cephenin gerisine
***ürdüler..' Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı. Bu duygularla
'Yazıklar olsun bana' dedim. 'Böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum,
niye savaşmaya gelmişim?

Bu İngiliz milleti ne yalancıymış, ne kadar Türk düşmanıymış' diyerek
pişman oldum.. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne
yapsam diye düşündüm durdum günlerce.. Nihayet bizi serbest
bıraktılar.

Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak
için koluma bu Türk bayrağı dövmesini yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu
işte.."

Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti:

Talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı
iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarfeden Türkler idi. Şimdi de
Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarfeden bir
Türk... Ne garip değil mi? Avustralya 'dan Amerika'ya gelirken bir Türkle
karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok merhametli
insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum.

Peşinden nemli gözlerle "Bana adınızı söyler misiniz?" dedi. "Ömer"
cevabını verdim. Merakla tekrar sordu: "Peki niçin Ömer ismini vermişler
sana?"

-"Babam müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer
adını vermiş."

-"Senin adın müslüman adı mı?"

Ben -"Evet, müslüman adı" deyince yüzüme
baktı, doğrulmak istedi. Onun yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri
dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: "Senin adın güzelmiş. Benim adım
şimdiye kadar Josef Miller idi, şimdiden sonra "Anzaklı Ömer" olsun."

-"Olsun" dedim.

-"Peki, doktor beni müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?"

Şaşırdım, nasıl da birdenbire müslüman olmaya karar vermişti. Meğer o bunu
hep düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için
gerçekleştirememiş..

-"Tabii" dedim. "Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanın ve
İslâm’ın şartlarını
anlattım, kabul etti. Hem kelime-i şehadet getiriyor,hem de ağlıyordu..
Mırıldandı: "Siz müslümanlar tesbih çekersiniz, bana da bir tesbih bulsan
da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allah'ımı ansam olur mu?"

Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakk'ı zikretmeyi
ihmal etmiyormuş. Hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta
yatağında tesbih çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün
yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti.

-"Beni yalnız bırakma olur mu?" "Ne gibi Ömer
amca?" "Ara sıra gel de bana İslamiyeti anlat!.. Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O
sözleri duydukça kalbim ferahlıyor." O günden sonra her gün yanına gittim,
bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım.

Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum,
hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum. "Doktor Ömer, lütfen 217
numaralı odaya gelin!" Hemen yukarı çıktım. Ömer amcanın odasına
vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi: Sağ elinde tesbih, açık duran
sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca
Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum, kendisine
kelime-i şehadet söylettirdim, o şekilde kucağımda teslim-i ruh
etti...

Bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Yıllar sonra da olsa Müslüman Türk
Milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu. Ne yalan
söyleyeyim, ağladım...


::::::::::::::::::: A L I N T I D I R :::::::::::::::::::::::
Kayip bir sehir,
su ömrüm neye esir,
ne olur yanimda kalsana...

Yalnizim, cok yalinizim,
yardimcim,sirdasim yok,
ne olur sesimi duysana...

    ђ๏Ŧєєz

  • Özel Üye
  • *
  • Avatar Yok

  • İleti: 6692
  • Nerden: eksi25 - Erzurum
  • Rep: +586/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • MSN Messenger - hofeez@sevdaligul.com
    • Profili Görüntüle E-Posta
  • Çevrimdışı
TÜRKLER BARBAR MIDIR? İŞTE EN BÜYÜK CEVABI !!
« Yanıtla #1 : 16 Şubat 2008, 23:28:04 »
Allah bütün Türklerin düşmanlarımıza bile dinimizi ve Türklüğü, Türkleri sevdirebilecek kişiler olmasını nasip etsin. Doktor Ömer'in deidği gibi; ne yalan söyleyeyim, benim de gözlerim dolu dolu oldu.

Emeğine sağlık Avicenna, söyleceyecek fazla söz bulamıyorum...


 Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

    iğneci

  • Sevdalı Üye
  • *****

  • İleti: 1803
  • Nerden: Gezgin
  • Rep: +312/-2
  • Cinsiyet: Bay
    • MSN Messenger - atlantik42@hotmail.de
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
TÜRKLER BARBAR MIDIR? İŞTE EN BÜYÜK CEVABI !!
« Yanıtla #2 : 17 Şubat 2008, 00:48:09 »

Tarihimizde  buna  benzer  sayisiz  örnekler  var.  Aslin da  bu  konunun  ortaya  cikisinin  arkasinda ki  gercegi  söyle  degerlendirmek  gerekir.

        Barbar  Türkler  Emperyalist batının, kendi  yaptigi  saldırılarına haklı bir gerekçe gösterebilmek için Türklere söyledikleri  haksiz bir yakıştırmadir.
   
            Barbar Türkler yakıştırması 15. yüzyıl avrupasında yaşamış  yenilmislerin  çıkardığı bir yakıştırmadır.1453 yılında Istanbulun fethinden sonra hristiyanlığın merkezi düşmüş ve müslümanların eline geçmiş ve onlar için çok büyük kutsal öneme sahip ayosafya kilisesi de cami haline getirilmiştir.
            Hatta hristiyanlarla müslümanları ayıran şehir müslümanların eline geçmiştir ki onlar Istanbulu doğuda müslümanlara karşı bir savunma kalesi olarak görmüşlerdir.Bu ezikliği nasıl kapatacaklırdır?tabi ki müslümanlığı aşağılayıp hristiyanlığın üstünlüğünü vurgulayarak.haremdeki yaşantı,hadımların iğdiş edilmesi,ayosafyanın camiye çevrilmesi onlara göre Fatih'in ve Osmanli  devletinin barbarlığının kanıtlarıdır. Halbu ki ortaçağ avrupasının uygarlığı  daha başkadır.Onlarin  ne kadar uygar ve medeni olduklarını  kurduklari  engizisyon mahkemeleri ile kanıtlamışlardır.. .Haçlı seferleri de onların merhametlerinin bir başka göstergesidir.   Resimlerin Görüntülenmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap
‘TOMURCUK DERDINDE OLMAYAN AGAC ODUNDUR’

AMPULLE KARARAN TEK ÜLKEYiZ. KAHROLUYORUM.
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
23 Yanıt
5053 Gösterim
Son İleti 14 Ekim 2008, 16:27:13
Gönderen: SİMGE
1 Yanıt
1188 Gösterim
Son İleti 26 Mart 2008, 00:16:01
Gönderen: iğneci
1 Yanıt
2254 Gösterim
Son İleti 13 Haziran 2008, 19:01:24
Gönderen: çaki
1 Yanıt
1771 Gösterim
Son İleti 14 Kasım 2009, 19:37:28
Gönderen: @@@kalpsiz@@@
1 Yanıt
1423 Gösterim
Son İleti 17 Ağustos 2009, 09:55:59
Gönderen: ђ๏Ŧєєz

web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.