Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - Sut@nesi

Sayfa: 1 ... 200 201 [202] 203 204
2011
Aşk Hikâyeleri / Bir Aşk Masalı
« : 03 Mart 2007, 17:04:49 »
Binlerce renk renk çiçeğin açtığı, bitkilerin bittiği, sürü sürü kuşların geçtiği, pırıl pırıl suların aktığı, çeşit çeşit hayvanların barındığı bir dağın yamacında güzeller güzeli Dilara adında bir kız yaşarmış. Her sabah kalkar huzur ve esenlik içinde türküler, şarkılar söylermiş… Kiraz dudaklarından tane tane mutluluk dökülürmüş yamaçlara…

Dilara her sabah uyandığında dağlara bakıp yüreğini bin çeşit renkle nakış nakış işler, güneşin rengiyle sevgisini, umudun mavisiyle umudunu süsler, çağlayan sulara, esen rüzgarlara bakıp bakıp sevinç pırıltılarını serpermiş gözlerinden…

Henüz bakir doğası insanlar tarafından kirletilmemiş, bozulmamış; yalanın, dolanın, kokuşmuşluğun hiç uğramadığı bir yermiş burası... Dilara’nın sevgisi yeryüzündeki çiçeklerin renkleri gibiymiş… Baharın sevgilisi, nisanın ilk aşkı, masumluğun sultanı, suların saflığıymış Dilara’nın güzelliği…

Nisanın ilk gözağrısıymış Dilara… Baharın ilk öpücükleri değdimi narin kirpiklerine, uyanıverirmiş tüm çim – çiçek, börtü - böcek..

Hoyrat rüzgarlar inzivaya çekildiğinde, bahar rengi ılık ılık meltemler sararmış ince belini Dilara’nın, incecikmiş yüreği de tıpkı beli gibi… İpekten teni varmış, gün ışıdımı pırıltılar dans edermiş saçlarında, pırıl pırıl suların üzerine vuran güneş ışıkları gibi…

Dilara her sabah erkenden kalkar çiçeklerle koklaşır, laleleri okşar, kuşlarla, kelebeklerle konuşur, dağ tepe demeden güneşe gülümseyerek mutlu bir şekilde kuzularının peşinde dolaşır dururmuş... Her seher bereket tohumları ekilirmiş dağların doruklarına, umut umut yeşerip halaya dururmuş çiçekler her bahar Dilara’nın güzelliğinde...

Bir gün hiç beklemediği bir anda karşısına genç bir adam çıkıvermiş, şiirler okumuş ay ışığında, şarkılar söylemiş, masallar anlatmış Dilara’ya. Sık sık buluşmuşlar... Sevdalanmış sonra Dilara, bırakmış kendini kollarına genç adamın hiç bir kötülük düşünmeden, başlamış rüyalarda, masallarda yaşamaya...

Çiçekleri, kuşları, kelebekleri bırakıp gece gündüz genç adamın hayaliyle yaşamaya başlamış... Sevdası yeryüzüyle, gökyüzünün sevdası kadar büyük; suyla, çiçeğin aşkı kadar da masum ve temizmiş... Sonra sevdasını açmış büyüklerine Dilara, hoş karşılamışlar kızlarının sevdasını, evlenmelerine izin vermişler... Davul zurna eşliğinde üç gün üç gece düğün olmuş, halaylar çekilmiş, inlemiş dağ taş...

Bir seher vakti uyandığında canından bir parça eksilmiş gibi irkilmiş Dilara. o canı gibi sevip bağlandığı adam buralardan sıkıldığını, kendisini unutmasını isteyip bir kağıt parçası bırakarak çıkıp gitmiş... Oysa aynı adam her sabah uyanır uyanmaz “sen dünyanın en güzel varlığısın, seni ölümüne seviyorum”diye övgüler dizermiş Dilara’nın gözlerinin içine bakarak... O zaman bütün yeryüzü, gökyüzü Dilara’nın olurmuş...

Çünkü dünyada ki; tek güzel Dilara değilmiş, her yerde kandırılacak dünya güzeli yüzlerce Dilara bulunurmuş yüzsüzler, yalancılar, sahtekarlar için...

O gün ilk kez ağlamış Dilara, mavi mavi pınarlar akmış gözlerinden. Ceylan gözleri o gün ilk kez üzgün bakmış dağlara... Aylarca belki döner umuduyla uçan kuştan, esen yelden haber beklemiş, dalgın dalgın bakmış sulara... Ama ne gelen olmuş ne de giden...

Huzuru ile beraber mutluluğu, sevinci de parçalanmış. Daraldıkça çıkıp bir dağ başına yankılı kayalara haykırmış içindeki ateşi... Bazen sessizce solumuş bir hazan yaprağı gibi, içi kanamış her baktığında dağların doruklarına... Gözpınarlarından akan damlalar bir nehir gibi süzülerek Munzur suyunun esrarengizliğine karışmış.... Kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi uçmak istemiş masmavi gökyüzüne ama uçamamış...

Uçuşan düşlerini önüne katıp götürmüş yüreğindeki fırtına, geride bir kırık ömür, yorgun gecelere asılı birkaç tebessüm kalmış yalnızca.

Bir hazan çiçeği gibi solmuş günden güne Dilara. Derin okyanuslar dökülmüş yapraklarından her ağladığında.. Sevdanın kor yangını düşmüş yüreğine bir kez…

Bir zamanlar tan kızıllığı yamaçlara vurduğunda rüzgarın şarkısını söylermiş, dağlar, pınarlar, kayalar Dilara’nın yüreğinde. Bir dağ çiçeği gibi yaprağına sığınırmış üşümemek için Dilara... Ama artık suskunmuş dağlar…

Yağmurun gözyaşlarına karıştığı bir gece dönmüş yüzünü ve bırakmış kendini kayalardan aşağı ölmek istemiş Dilara...

Yalancıların, sahtekarların, acıların var olduğu bir dünyada yaşamak istememiş...

Bütün çiçekler kendi dillerince konuşmuş, üzüntülerini haykırmış dağlara… Ağlamış rüzgarlar; Bir tek laleler boyun büküp susmuş Munzur’da… Yüreğini açıp ses vermemişler… Suskunluğunda saklamışlar sırlarını, sevgileri söyleyemeyecekleri kadar çok şey anlatmış dağlara… Bu yüzdendir ki; Munzur’da bütün laleler boynu büküktür… Hep narin, ince, suskun ve asil durur…

Sonra zaman geçmiş, gözyaşları betonlaşmış, çiçekler kokusunu yitirmiş, o güzelim dağlar kötülüklere esir düşmüş... Kayalar ağlamaya başlamış her gece... Ay ve yıldızlar doğmamış bir daha o kayaların üstüne, kuşlar uçmamış, her gece rüzgar esmiş çığlık çığlığa. O gün bu gündür ‘Çığlık kayası’ olarak kalmış ismi...

O günden bu güne sevginin, masumluğum,
temizliğin timsali olarak hala onun sevgisi konuşulur oralarda. Kimi kez onu “Çığlık kaya”nın başında sevgilisini seslerken geyiklerin içinde görüldüğünü söylerler, kimileri bir pınarın başında geyiklere su içirirken.

Herkes yok olmuş, yalan olmuş, masal olmuş ama o hep var olmuş, dünya döndükçe de var olacak dağlar kızı Dilara...
İşte böyle olmuş, böyle anlatılmış yıllar yıllı bu dağ masalı...

Bir dağ başıydı sevdası
sevdalanmıştı bir kez Dilara
kardelenler kadar aktı sevdası
kar kadar masum ve temiz
ve de,
sevmişti bir kez delicesine...

Ve sonunda terk edildi
sevgi bilmezlerce
bir sevda sözü geride kaldı
bir de dağ gibi sevdası
bakamadı kimsenin yüzüne Dilara
vefâ sözü, sevdâ sözü yalan oldu
hergün çıkıp yükseklere
gidenin yoluna baktı
belki gelir diye
bir soluk resim elinde
gelenden geçenden
sual etti sevdiğini
sonunda, tükendi umudu
dayayıp rüzgarlara başını
ateşlere bağrını verip
bıraktı kendini kayalardan aşağı...

kara haber çabuk ulaştı obalara
dağlara kor düştü
ölüm vurdu hançerini
kutsal aşkın yüreğine

Sevgisi efsane oldu
sevgisi destan oldu
dolaştı dilden dile

Yıllar yılları kovaladı
mevsimler mevsimleri
herkes unutuldu
bir dilara unutulmadı
bir de sevdası...


2012
Adam akşam iş çıkışı eve gitmek üzere yola çıktı.
İşyeri ile dolmuş duraklarının arası çokta uzak sayılmazdı.
Paltosunun cebinden bir sigara çıkardı yaktı.
Derin bir nefes çekti ve yürümeye başladı.
Akşam trafiği heryer karışık, sıkışıktı.Kısa bir zaman sonra dolmuş duraklarına vardı.
Köşede seyyar bir balık çı bağırıyordu .Hadi istavrit 500, istavrit 500. Adam düşündü akşama balık yemek iyi olurdu
Hem kızıda eşide çok severdi balığı.Kendide bayılırdı doğrusu
evde o sıcacık neşeli ortamda balık ziyafetine.
Kardeş ver bakalım dedi 1 kilo istavrit.Balıkçı beyim dedi;
1,5 olmazmı? Adam gülümsedi belki param yok dedi.
Balıkçı bunun üzerine canın sağolsun beyim dedi canın sağolsun .Balıkçı balıkları tartarken tezgaha adamın yanına yaşlı bir teyze geldi .Üzeri başı halini anlatırcasına eski , püsküydü.Evlat dedi banada balık alırmısın?
Tabi dedi teyzeciğim adama seslendi balıklar 3 kilo oldu bir bana 2 teyzeye tart bakalım.
Balıkçı balıkları poşetlere koyarken teyze dedi adam ekmeğin varmı senin. Yaşlı kadın sessiz kaldı önce sözler çıkmadı ağzından sanki bir an takıldı .. Yok evladım dedi zorda olsa
Adam dur dedi teyze az bekle .
Koştu adam bir çırpıda o yoğun trafiğin içinden sıyrıkdı markete girdi 4 tane ekmek aldı.
Aynı hızla geri döndü ekmekleride balıkları almış olan yaşlı teyzeye verdi. Sordu sonra teyzeciğim başka bir ihtiyacın varmı? Kadın elini yırtılmaya yüz tutmuş kimbilir kaç yıllık olan pardesösünün cebine attı adamın gözlerine baktı, utanıyordu, eziliyordu ve elinde olmadan bun u belli ediyordu.
Adam gülümsedi o ne teyzeciğim bir bakayım dedi.
Kadın cebinden bir ilaç şişesi çıkardı evladım dedi birde şu gözdamlam var dedi alamıyorum 2 ay oldu.
Ver dedi adam teyzecim sen az daha dur bakalım burada .
Tüm bunlar gerçekleşirken balıkçı şaşkın gözlerle olan biteni izliyordu ve duygulanıyor bir garip oluyordu.
Tezgahında her zaman ilişik duran tabureyi aldı otur dedi teyze o aslan parçası gelene kadar , kadın sağol evladım dedi oturdu.Eczaneye girdi adam bu ilaçtan varmı dedi ..
Eczacı evet efendim dedi raftan aynı şişeden bir ilaç aldı verdi.
Bu defa acele etmedi adam çünki karşıkaldırımdaki teyzenin balıkçının taburesinde oturduğunu görmüş rahatlamıştı.
İçinden ah be dedi ah yurdum insanı.
Verdi ilacı teyzeye bu defa sormadı ne var başka eksiğin diye elini cebine attı ne kadar parası varsa verdi yaşlı kadına
öptü elini bindirdi bir dolmuşa evine uğurladı .Kadın dua ediyordu adama ALLAH Razı olsun evladım diye ve ağlıyordu yanağından akan yaşlar o eski pardüsenin omuzlarına düşüyordu ama mutluydu.
Adam tam dolmuşa yönelecekken durdu ve balıkçıyla gözgöze geldiler. Bu olaylar olurken balıkların parasını vermeyi unuttmuş dahası tüm parasını yaşlı kadına vermişti.
Balıkçı gülümsedi hadi abi uğurlar olsun.
Konuşmaya gerek yoktu durum meydandaydı, konuşmadan anlaştılar.
İyi akşamlar diledi adam dolmuşa yönelirken güleç bir yüzle ,bir kaç adım daha attı yine durdu.
Cebinde ne dolmuşa binecek ne eve ekmek alacak parası vardı. Düşündü şükretti haline zaten şunun şurası evide en fazla yaya olarak 30 dk tutardı.Hafiften bir yağmur ciselemeye başlamıştı. Sakin adımları hızlandı , hızlandı, hızlandı.Köşedeki telefon kulübesinin önünde durdu .Cüzdanından pek fazla kontörü kalmamış telefon kartını çıkardı , Çevirdi tuşları kızı çıktı karşısına hadi babacığım neredesin diyordu meraklı meraklı.
Adam yavrum dedi geliyorum annene söyle bu akşam balık yiyeceğiz.Kız olur babacığım dedi hadi çabuk gel.
Adam tekrar eve yöneldi yağmurda artmıştı.
Sıkı sıkı tuttu balık poşetini ,bir eliyle rüzgarda uçuşan paltosunun yakasını kavradı yürüdü ,yürüdü.
Durdu yine kafasını göğe kaldırdı ALLAH'ım dedi sana şükürler olsun.
Ne olur Bana bu gücü hep ver diye dua ederken, duygulandı , mahsunlaştı, yanağından akan yaşlar caddelerde akıp giden yağmura karıştı.......

       

2013
Aşk Hikâyeleri / Sevginin gözyaşları
« : 03 Mart 2007, 16:54:33 »
Delikanlı yiyecek bir şeyler almak Burger King standına yaklaşınca, standın
arkasındaki bir kız dikkatini çekti. Siyah saçlı,beyaz tenli genç kız,
müşterilerine siparişlerini verirken daima güleryüzlü, sıcacık bir şekilde
hizmet veriyordu. Nur yüzlüydü. Delikanlı bu kızdan çok etkilenmişti. Neredeyse
ilk bakışta aşık olunabilecek bir kızdı. Yaşı olsa olsa 17-18 idi. Siparişleri
yetiştirebilmek için bir o yana, bir bu yana koşuşturuyordu. Bu arada yüzündeki
gülücükler hiç eksik olmuyordu.

Delikanlı standa iyice yaklaştı. Özellikle de genç kızın olduğu standa
gelmişti. Genç kız ona siparişini sorduğunda, elindeki kağıdı ona doğru uzattı.
Kağıda ne almak istediğini yazmıştı: "Bir Tavuk Burger menü, Sprite, bir ketçap
ve bir acı sos istiyorum, lütfen." Genç kız delikanlıya biraz buruk ama
yüzündeki gülümsemeyi hiç kaybetmeden "-Hemen efendim" dedi. Ardından da
"150.000TL fark ödeyerek büyük seçim ister misiniz?" diye sordu. Delikanlı ise
"Hayır" anlamında başını salladı. Kredi kartını uzatıp hesabını ödedi.
Siparişlerini alıp uzaklaşırken "Teşekkür ederim" misali bir gülücük attı kıza.
Tavuk Burgerini alıp masasına giderken, arkasına baktığında, genç kızın tatlı
bir gülümsemeyle arkasından bakmakta olduğunu farketti. Belli ki kendisi sıradan
bir müşteri olmamıştı. O gün yemeğini yerken,genç kızla bir iki defa göz göze
geldi. Her ikisi de bundan gayet hoşnut olmalıydı ki, birbirlerine bakarlarken,
yüzlerindeki gülümseme hiç eksik olmamıştı.

Delikanlı akşam eve döndüğünde aklı genç kızda kalmıştı. Göğsündeki plakadan
kızın adının Selma olduğunu öğrenmişti. Aslında delikanlı konuşabiliyordu,ama
neden böyle bir şey yaptığını da anlamamıştı. Yine de hiç renk vermemiş, bu oyun
hoşuna gitmişti. Sanırım Selma'dan hoşlanmıştı.

Aradan iki gün geçmişti. Tekrar Bakırköy-Galleria'ya gitmiş ve yine elinde
bir kağıtla doğruca Burger King'e gitmişti. Bu sefer kağıdın başına "Merhaba
Selma" demeyi unutmamıştı. Selma'nın olduğu kasaya gitti ve gülümseyerek kağıdı
ona uzattı. Genç kız onu gördüğünde hayli sevinmiş bir halde kağıdı aldı;
"Merhaba, hoş geldiniz" diyerek siparişini hazırlamaya koyuldu. İki gün önceki
durumu arkadaşlarına anlatmış olacaktı ki, herkes onlara bakıyordu. Siparişi
hazır olunca, tekrar kredi kartını uzattı ve hesabı ödedi. Selam vererek oradan
ayrılıp, masalardan birine oturdu. Bu durumun gün geçtikçe hoşuna gitmeye
başladığını farketti. Gerçi daha önce aynı yerden alışveriş yapmıştı ama
Allah'tan kimse bunun farkına varmamıştı.

Bir yandan sevinirken,diğer yandan genç kıza karşı dürüst olmadığını
üzülmüştü. Aslında kötü bir niyeti yoktu. "Bakalım nereye kadar sürecek" diyerek
bunu devam ettirmeye karar verdi. Galleria evine yakın olduğu için sürekli oraya
gidiyordu.

Bu durum iki hafta bu şekilde sürdü. Ama artık sipariş için kağıt uzatmasına
gerek kalmamıştı. Selma'yı gördüğünde, doğrudan onun yanına gidiyordu. Selma da
sanki onu beklermiş gibi, karşısında onu görünce birden gözleri parlıyor, hemen
"Hoş geldin" diyordu. Delikanlının kağıdı uzatmasına fırsat vermeden "Bir tavuk
Burger menü, normal seçim, sprite, ketçap ve acı sos...; hemen hazırlıyorum." Bu
durumdan her ikisi de çok memnun görünüyordu. Delikanlı kısa zamanda Burger
King'de tanınan biri haline gelmişti.

O gün siparişini aldığında genç kıza bir kağıt uzattı ve oradan ayrıldı.
Masalardan birine oturduğunda, Selma'nın küçük not kağıdını okuduğunu gördü:

"Özür dilerim Selma. Beni lütfen yanlış anlama. Eğer yemek paydosun
varsa,biraz beraber oturabilir miyiz? Bu teklifimi kabul edersen çok mutlu
olurum."

Selma notu okuduktan sonra Emre'ye bakarak "Evet" anlamında başını salladı.
Eliyle de "Yarım saat sonra" diye işaret yaptı. Bunu gören Emre çok sevinmişti.
Kısa bir süre sonra da Selma'nın kendisine doğru geldiğini görünce, eli ayağının
birbirine dolandığını hissetti. Çok heyecanlanmıştı. Nasıl davranacağını
bilemiyordu. Her ne kadar bu oyunu kendisi başlattıysa da, işin buralara
varabileceğini tahmin etmemişti. "Acaba nasıls davransam" diye düşündü. Selma o
kadar tatlı, o kadar sıcakkanlı biriydi ki, onu kesinlikle kırmak, üzmek
istemiyordu. Yine de şimdilik hiçbir şey açıklamamaya karar verdi. Selma gelip
de yanına oturduğunda, 'ağzımdan bir şey kaçırırım' diye çok korkuyordu. Umarım
kendisini tanıyan biri çıkmazdı. Bu arada selma gelmeden cep telefonunu da
kapatmış ve saklamıştı.

Fazla zamanı yoktu genç kızın. Şefinden ancak yarım saat için izin
alabilmişti. Masanın üzerine kağıt kalem koymuştu Emre. Genç kız konuşarak biraz
kendisinden bahsetti. 18 yaşına yeni girmişti. Üniversite sınavına
hazırlanıyordu. Dersane parasını ödeyebilmek ve ailesine yük olmamak için de
burada çalışıyordu. Fındıkzade'de oturuyordu. O da delikanlı gibi sigara
içiyordu. Birer sigara yaktılar. Delikanlı kağıdı, kalemi alıp kendisiyle ilgili
bir şeyler yazmaya başladı. 25 yaşındaydı, üniversiteden mezun olalı birkaç yıl
olmuştu. Genç kızın üniversiteye hazırlandığını öğrenince, belki yardımcı
olabilirim diye düşündü. Ancak daha sonra bunu açıklamaktan vazgeçti. Öyle ya,
konuşamıyordu. Ona nasıl yardımcı olabilirdi ki! Bu yüzden üniversite mezunu
olduğundan bahsetmedi. Yazdığına göre herhangi bir yerde çalışmıyordu.

Bu şekilde yaklaşık yarım saat konuştuktan sonra, Selma kalkması
gerektiğini söyledi. İki gün sonra Pazar günü tekrar buluşmak üzere ayrıldılar.
Aslında bir işi vardı ve o gece de işe gidecekti. Birkaç yıldır turistik bir
otelde çalışıyordu.

Pazar günü buluştuklarında delikanlı durumu açıklamaya karar verdi. Günden
güne ondan hoşlanmaya başlamıştı ve bu yüzden onun duygularıyla oynamak
istemiyordu. Çünkü bu durum ileride daha kötü sonuçlar doğurabilirdi. Hem daha
ne kadar saklayabilirdi ki! Ya da neden saklama gereği duysun. Artık arkadaş
olmuş,çıkıyorlardı. Ayrıca kendisi henüz söyleyemeden, Selma bu durumu
başkasından öğrense; işte o zaman çok kötü olurdu.

Kışın en soğuk günleri yaşanıyordu. Delikanlı arabasına binip, Selma'yla
buluşacağı yere erkenden gitti. Bu soğukta onu bekletmek istemiyordu. Oraya
vardıktan kısa bir süre sonra Selma da geldi. İlk defa biniyordu Emre'nin
arabasına. Kağıt kalem her zamanki gibi hazır duruyordu. Sinemaya gitmeye karar
vermişlerdi. Sinemada "Meet Joe Black" isminde, Brad Pitt'in oynadığı bir film
gösterimdeydi. Filmi izlerken Emre genç kızın ellerinden tuttu. Selma da başını
Emre'nin omuzuna koymuş,bu şekilde filmi izliyorlardı. Tam üç saat sürmüştü
film. Sinemadan çıkarlarken hava biraz kararmıştı. Saat henüz dörttü ama günler
o kadar kısaydı ki! Çok duygusal ve güzel bir filmdi. Her ikisi de filmi çok
beğenmişlerdi. Filmin etkisiyle öyle mutlu görünüyorlardı ki, eve dönene kadar
hiçbir şey konuşmadılar, yazmadılar. Emre de bu güzel anı bozarım korkusuyla
yine hiçbir şey açıklayamamıştı. Tam o sırada delikanlının cep telefonu mesaj
sinyali verince, yüzü sapsarı olmuştu. Onu arabanın torpido gözünde unutmuştu.
Neyse ki sadece mesaj gelmişti. "Ya telefon çalsaydı" diye düşündü. Selma
Emre'nin telefonunu görünce, o da çantasından bir telefon çıkardı. Telefon
ablasına aitti. Artık eve varmışlardı. Birbirlerine telefon numaralarını
verdiler. Mesaj göndereceklerdi. Vedalaşıp ayrıldılar. Daha arabadayken ilk
mesaj gelmişti: "Seni özledim." Dışarıdaki buz gibi havayı ısıtan sıcacık bir
mesajdı bu.

Tarih 14 Şubat 1998; yani Sevgililer Günü. Emre ve Selma tanışalı iki buçuk
ay olmuştu. Ve genç kız hala onun konuşabildiğini bilmiyordu. Bu şekilde tam iki
buçuk ay geride kalmış, birbirlerine öyle bağanmışlardı ki! Kah cep telefonuyla
birbirlerine mesaj yolluyorlar, kah ellerinde kağıt kalem anlaşıyorlardı.

İki buçuk ay önce, belki de bir muziplik olarak başlayan oyun sayesinde,
bugün birbirlerini çok seven ve her ne olursa olsun ayrılmamaya karar veren iki
sevgili olmuşlardı. Ve delikanlı bu süre içerisinde, bu oyunu biraz da
'Selma'yı kaybederim ' korkusuyla açıklamaya korkmuş, bugünlere kadar
gelmişlerdi.

O gün sevgililer günüydü. Her sevgili gibi onlar için de çok önem
taşıyordu. Kış olmasına rağmen hava o gün çok güzeldi. Kendilerini hemen şehrin
gürültüsünden uzak, kırlarda bir ağacın altına attılar. Güneş ara sıra
bulutların arasından parlayarak ortaya çıkıyor, sanki onları ısıtmak istercesine
çabalıyordu. Ancak onlar zaten birbirlerine sarılarak ısınıyorlardı. Her ikisi
de Sevgililer Günü için hediye almışlardı. Selma üzerinde "Seni Seviyorum"
yazılı, kalp şeklinde kırmızı bir yastık almıştı. Arabasına koymasını istemişti.
Emre ise, camdan yapılmış şeffaf, içinde kurutulmuş kırmızı bir gül bulunan kalp
şeklinde bir biblo almıştı. Yanına da duygularını ifade eden bir mektup
koymuştu:

"Sevgilim,
Şu anda o kadar mutluyum ki, bunu ifade edebilmem mümkün değil. Aslında bir o
kadar da endişeliyim. Bu mutluluğu bozacağımdan korkuyorum. Sana nasıl
anlatacağımı bilemiyorum.(Mektubu okudukça genç kızın yüzünde gittikçe
şakınlaşan bir ifade beliriyordu.) Öncelikle senden özür dilemek istiyorum.
Umarım beni anlarsın. Ne olursa olsun,benim için ne kadar değerli olduğunu
bilmeni istiyorum. Seni işyerinde ilk kez gördüğüm gün, öylesine tatlı duygular
içerisine girmiştim ki, o gün ne yapacağımı şaşırmıştım. Sanırım ne olduysa bu
şaşkınlığım yüzünden oldu. Belki hayatım boyunca normal bir şekilde
yapamayacağım bir şeyi, sırfa sana yakın olabilmek için bu yolla yapma
cesaretine girdim. Şu anda, bu okuduklarından bir şey anlamamış bir şekilde
yüzüme şaşkın şaşkın baktığını tahmin edebiliyorum. Ama ina ki hiçbir kötü
niyetim yoktu. Amacım ne seninle oyun oynamaktı,ne de duygularını incitmek. Her
geçen gün sana ne kadar yakınlaştıysam, sana ne kadar bağlandıysam, içimde de o
kadar yoğunlaşan bir korku oluştu. Çünkü seni gerçekten kaybetmekten korktum.
Ama artık benim için de,senin için de böyle bir haksızlığa dayanamıyorum. Bana o
kadar sevgi dolu yaklaştın ki, hep bu sevgine layık olmaya çalıştım. Senden her
ayrılışımda, her tarafta gülümseyen yüzünü, gülen gözlerini gördüm. İşte ben de
bu gülen gözlerde ve seven kalbinde kaybettim kendimi. Şimdi kendimi bulabilmem
için lütfen yüzüme bak."

Selma, okuduğu mektuptan bir şeyler anlamaya çalışırcasına Emre'nin yüzüne
baktı. Emre Selma'nın ellerini avuçlarına alıp, tüm cesaretini toplayarak genç
kıza:

" Seni seviyorum Selma, seni çok seviyorum. Sevgililer Günün kutlu olsun."
der. Az önceki şaşkınlığı iki kat artan Selma, ne yapacağını, ne diyeceğini
bilmez bir halde Emre'nin yüzüne bakakalır. Emre konuşabilmektedir. Bir an
ellerini Emre'nin avuçlarından çekmek istese de bunu başaramaz. Tam ağzını açıp
bir şey söylemeye yeltenir ki, Emre parmağıyla onun dudağına dokunup, bir şey
söylemesini engeller. Ancak, genç kızın, o her zaman gülen gözlerinden iki damla
gözyaşının akmasına engel olamaz; şaşkınlığın, mutluluğun, sevginin
gözyaşlarına... Birbirlerine sımsıkı sarılarak arabaya doğru yönelirler.

2014
Komik Yazılar / Bakteri Diyalogları
« : 03 Mart 2007, 16:46:57 »
-ne var lan? ne istiyon gene...
-olm sus, sessiz konuş...çaktırmadan yukarı bak..
-ne var lan yukar...hasss...
-yaa. izliyolar olm, mikroskop bu..
-e napcaz..
-bölünüp ikiye ayrılalım, izimizi kaybettirmeye çalışalım.
-hadi bakalım...
-hobaaa..

-------------------------------------------

-alo nurettin,gel kocum bira mayaliyoruz hikmettinlerle
-vay bre kafirler, bekleyin..

-------------------------------------------

- hamza dayı, yengeyi nutrettin in klonuyla görmüşler...
- neaaa? parçalarım ulan çekirdeğini, nerde o?
- aha şu değil mi?
- yaw o bizim hanımın 4 nesil klonu. yetişkin bir bakteri o.
- sorun yok o zaman, hadin bölünüp okey oynayalım.
- ama bu sefer plazmalar senden.
- ayıpsın abi...

-------------------------------------------

- naber lan ibibik!
- saygılı ol... mitoz geçirerek seni ben ürettim!
- hadi len... asıl ben seni!
- ama ama ama...

-------------------------------------------

- hnkkkkhhh!!!
- abi noluyo?
- hnnnhhhhh!!
- iyi misin abi?
- ya kabız olmuşum da, mitoz geçiremiyorum

-------------------------------------------

geceyarısı:
-kız neriman, hişşt kııs, bölünsene fantezi yapalım, ha?

-------------------------------------------

-musteri bakteri: bardaki herkese benden bi içki
-geri kalanlar: Alllaaah bölünün...

-------------------------------------------

- ulan bölün dur, bi gün de hayatın anlamı nedir diye düşündünüz mü ?
- sus bi yav bölünmeye devam et

- Nusret abi az ilerde ağzına layık protein molekülü gördüm abi
+ Eywallah koçum dur hemen koful oluşturayım

- Kız Naciye koca bulun mu kız? Kikir de kikir
+ Ya bulsak nolcak yine mitoz bölüncez

- Kanka öyle bir hatun yaptım ki bir Endoplazmik Retukulüm ü var of diyorum sana
+ Mitokondrileri de büyük mü bari
- Ele geliyor abi işte bıngıl bıngıl
+ Nasıl yani ele geliyor? El de ne ki


-------------------------------------


-abi kavga var
-tamam koç, bölünüp geliyorum hemen

-nan olm kosun kosun ayse hanım teyzeler sut koymuşlar dışarı yiyelim
-yok nan geçen bizim ahmetlerin sulale gitti hepsi orda yoğurt oldular walla

Sercan abi,ablam telefona gelemez,şu an bölünüyo..
-hiii..niye söyledin,öldürcem seni!

-abi okeye dördüncü lazım
-nabiim,bölün..

-Ulan yine yanlış adamı yakaladınız
-buda mı klon çıktı komserim,of yaa bu kaçıncı..

-içinizdeki güce inanın atomcuklar!
-nasıl yani?
-sizdeki o çekirdeğin içinde öyle bir güç varki,açığa çıktımı dünyayı sarsar.Kendine güven..
-hadi len ordan..

-hmm..adın mandrake demek..ne yaparsın
-ikiye bölünebilirim
-hadi len ordan..


HMCK nın vücuduna giren bakteriler....
1- abi biz bu vücuda girdik ama iyi mi yaptık bilmiyorum
2- keyfini çıkar olm hergün alkolümüz sigaramız geliyor patates kızartmamız geliyor daha ne??
1- onu diyorum abi işte pek sağlıklı bir yaşam değil pek ayık gezmiyoruz hergün alkol...

2015
Komik Yazılar / Bir Delinin mal beyanı.....
« : 03 Mart 2007, 16:42:39 »
1-Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen
2-Gökyüzünde bi bulut
3-Bitliste beş minare
4-Bir yazlık biri kışlık iki platonik sevgili
5-Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigaraiçilen beyaz duvarı
6-Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü
7-Palandökende bi palan, iki döken
8-Kostamonu da üç kasto
9-Üç fay hattı
10-Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma
11-Dünyada mekan
12-Ahirette iman
13-Denizde kum
14-Uzayda yerçekimsizlik
15-Bi çuval gazoz kapağı
16-Bi kiprit kutusu sigara izmariti
17-Onsekiz saç biti
18-Biri ingilizce 6 adet küfür
19-Yirmi tane boş naylon poşet
20-Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht
21-Bi sürü saç sakal, kıl, tüy, yün
22-Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank
23-Bi ayakkabı çekeceği
24-Üç don lastiği
25-İki büyük taş kütlesi
26-Bir adet ağaç gölgesi
27-Üç kuş kanadı sesi
28-Bi sürü kedi köpek
29-Bi marmara denizi
30-Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci
31-Her aksam karıştırılan dört çöp bidonu
32-Çalip çalip kaçılan beş melodili apartman zili
33-Nakit 15 lira
34-Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür

2016
Aşk Şiirleri / Ben Seni Neden mi sevdim?
« : 03 Mart 2007, 16:37:34 »
Ben seni bir okyanusun derinliginde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci   

Ben seni soguk ve yagmurlu bir günde
Seni düsünürken gülüsündeki sicakligin içime dolup da
Beni sardigi bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun,siyah saçlarin yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye degil
Fikirlerinle,konusmandaki güzelligin
ve
benim o kor halde yanan yüregimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atisimda vücudumun dört bir kösesine yayildigini
Beni sardigini her nefes alisimda cigerlerime isledigini bilerek sevdim
Seni kis gecelerinin o soguk yataginda birlikte uyuyup beni isittigin
Yaz sicaginda uyuyamayip sikintilarim oldugun
Ve rüyalarimda bulustugumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanimin kaynadigi
Kalbimin yerinden firlayacagini hissettigim anlarda
O islak dudaklarinla beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki bos ve degersiz geçen dakikalarda
Kayip zamanlarimizda,seni arayip bulamadigim
Çaresizlik içinde oldugum,içki sofralarini dost bildigim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramizdaki kilometreler nasil çoksa
Bende seni o kadar yogun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan atesin ile
Zihnimde olusan hayallerin o ay parçasi çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki isiltiyi görecegim anlari beklerken
Kalbimin yanip tutustugu anlarda
Gelip o bu atesi alevlendirerek
Bana sarilarak beni sevdigini söyleyecegin anlari düsünerek sevdim

Korkuyorum!
Hakkettigin mutlulugu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiginden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layik olduktan sonra baskalari tarafindan o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandim derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramizdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kirmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaslarini daha fazla akitmaktan korkuyorum.

Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten ...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlis anlasilmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarinda yalniz kalmaktan korkuyorum.
Dostluguna doyamadan uluorta yalniz kalmaktan korkuyorum.
Yüregimdeki o ince sizinin bir gün çogalmasindan ve beni sarmasindan korkuyorum.
Sevgi denen güzelliginin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostlugun ölüp yerine nefretin yesermesinden korkuyorum.

Korkuyorum evet;
seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kiyamiyorum uzaktan seyrediyorum çünkü;
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yasadigin mutlulugu huzuru sana yasatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasini verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyasindan baska bir sey birakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten degil;
dostlugunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve degerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum ...

ÇÜNKÜ; BEN iLK DEFA SEViYORUM...


Atilla İLHAN

2017
Aşk Şiirleri / yeminli misin???
« : 03 Mart 2007, 16:34:43 »
Simdi git..
Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik..

Say ki, gece mektuplarini, en güzel ask siirlerini beraber ezberlemedik..
Say ki, sevda trenini kaçirdigim durakta bir süre beraber beklemedik..
Sen git..
Ben gelemem bu yürekle..
Ya da kal..
Eylül yagmurlarini bekle..

Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Saçlarima ak düsmemis halimle..
Sen yaslardayken..
Onsekizimde, yirmimde..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kaldirimlarin islak ve temiz haliyle..
Yasli yüzüm delikanli yüregimle..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Asksiz geçen onca yili yakacagim..
Sevda alevinde kendi ellerimle...

Simdi git..
Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik..
Say ki, oturup konustugun yasli ve yabanci bir adamdi..
Ve sevdadan hiç söz etmedik..
Say ki, hiç gülmedik..
Ayni seyleri sevmedik..
Ve yagmurdan sonra beraber yürümedik..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Kimse bilmeyecek, herkesten gizleyecegim..
Yagmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..
Seninle gökkusaginin altindan geçecegim..
Seni yagmurdan sonra sevecegim..
Ve seni sevdigimi kimseye söylemeyecegim..
Belki bu dünya gözüyle gördügüm son yagmur olacak..
Islak kaldirimlarda sirilsiklam yürüyecegim..
Ben seni yagmurdan sonra sevecegim..
Ve bir gün ölürsem yesil gözlerinde ölecegim.....




Ugur Arslan


2018
Aşk Şiirleri / Ben Artık Gidiyorum
« : 03 Mart 2007, 16:29:36 »
Sana simsiki sarilmak istiyordum...
Ah bir görsem,
bitirsem icimdeki özlemini bu kadar zor gelmeyecekti senden,
sevginden vazgecmek...
Nasil olsa aliskinim ya seni görmemeye,
galiba böyle de basarabilirim...

Neler yazmak istiyorum sana bir bilsen,
tek yapabildigim yazmak oldugundan yine yaziyorum iste!
Seni daha önce de yazmistim ama bu kez bir daha yazmamak üzere,
seni beynimde,
icimde bitirerek yaziyorum, yada bitirmek isteyerek...
Ne kadar sürer bilmiyorum ama ben senden, sevginden vazgecmek istiyorum.

Dünyalari etrafinda döndürmek isteyen bir kalbi bilerek isteyemezdim.
Kendimden ve senden habersiz "bir tanemmm" olmustun sen...
Öyle ya; Sen bir taneydin; Esin benzerin yoktu yeryüzünde,
Yoktu Senin Kadar Güzel Güleni!

Ne kadar gerceksen o kadar yalandin...
Ve ben her seferinde en bastan basladim...
Yeniden bir sondayim ama bu kez yeniden baslayacak gücüm yok...
Ben senden vazgecmek istiyorum!

Herkes gibi biri olmani yada hic kimse olmani istiyorum...
Sesini duymak icin telefonlara sarilmaktan vazgecmek,
ismini duydugumda icimin titreyip,gözlerimin dolmasindan kurtulmak istiyorum...
Senin benim icin herhangi biri olman ne kadar zor bir bilsen...
Zaten kolay olan ne vardi ki benim icin;
Sanki seni öldürmemle sevmem arasinda hicbir fark yoktu....
Ve ben hep sevgim yüzünden cezaliydim...
Hic sonu olmayan bir yolda seninle yürümek,
yeni cikan filmleri birlikte izlemek,
saatlerce sana sarili kalmak,
sadece ama sadece bir kez olsun sana sarilip uyumak,
bir sabah gözlerimi actigimda yanimda seni bulmak isterken,
sen sevgimle utanmami sagladigin icin galiba gercekten "bir taneydin"!

Iste bu yüzden imkansizligina hep inandim!
Ben yalniz kalip seni düsünmeyi deli gibi sever oldugumda,
sen benim her seyim oldugunda ben senin icin hic yoktum...
Bu yüzden yalnizliklarim, aglamalarim,
özlemlerim canini hic acitmadi.
Benim tarafimdan sevilmek belki de hayatinda önemseyecegin en son seydi...

Keske kendi dünyamda bir zamanlar seni sevdigimden hic bahsetmeseydim
Sen beni hic sevmedin!
Ben Seni Seviyorum dedigimde Seni Seviyordum!
Ben Seni Özlüyorum dedigimde Seni Özlüyordum.
Ben Senin Icin Ölürüm Dedigimde ben senin özleminden zaten ölüyordum...

Ve Ben Simdi Senin Hayatindan Gidiyorum!

Ben Kaybettim...
Sen Kazandin!
Artik sesimi duymayacaksin...

Sana simsiki sarilmak istiyordum,
kokunu icime yillarca bana yetecek kadar cekerek, sana simsiki sarilmak istiyordum....


Gelmedin!

Gelsen yapabilir miydim bilmiyorum...Ben artik gidiyorum...

2019
Aşk Şiirleri / Seni Arıyorum
« : 03 Mart 2007, 16:25:51 »
Şimdi bir an dönerek gerilere, hani
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan
Ellerimi bırakıp, sevecen ellerini
Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan
Seni arıyorum.

Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle
Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor
Şimdi baş başayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettiğin o ben, can veriyor
Seni arıyorum.

Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı
Baştan başa bir gül bahçesiydi ortalık
Renkler ya mavi, ya pembe, ya beyazdı
Oysa şimdi ne yana baksam karanlık
Seni arıyorum.

Varsın ama yoksun. yanımdasın, değilsin
Gözlerim boşuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha görebilmek için
Daldırıp ellerimi benden içeri
Seni arıyorum.

Ellerim içimde bir kan golüne batıyor
Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi.
Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni arıyorum.

Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak
Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum
Yine de son bir ümit kırıntısıyla, bak
O, her şeyi yitirdiğim anda bulduğum
Seni arıyorum.




Ümit Yaşar Oğuzcan

2020
Aşk Şiirleri / Yeterki Sen İste Yar
« : 03 Mart 2007, 16:22:17 »
yeterki sen iste yar
Bak!
Ben geldim...Herşeyi Göze aldım da geldim.
Kalbimin sesiyle tüm benliğimle,
uzak diyarlardan geldim...

yaktığın ateşle yanmaya,
göğsüne dayanıp yatmaya,
hayata seninle yaşamaya geldim...

haydi tut ellerimden...
sevdamızı dağlara yazalım hecelerce,
aşkımızın resmini çizelim semaya
Coşturalım yüreklerimizi nehirlerce.
kaçalım buralardan uzak diyarlara
Düşler diyarında kaybolalım çılgınlarca...

Geldim işte gönül yaram hazırım...
İsterse zindanlara atsınlar,
ölüme mahkum kılsınlar.
Zincirlere Vurup işkencelr yapsınlar,
Okyanusun derinliklerine atsınlar

Ne çıkar?


Darağacına sehpamı kursunlar
boynuma yağlı urganı vursunlar.
Çarmığa gerip nişan alsınlar
Mavzer ile kurşuna dizsinler

Ne yazar?


**Ölümden öte yol varsa söyle yar söyle!
Yollarına kurban olurum**
Yeterki sen iste yar. Sen iste....

Sayfa: 1 ... 200 201 [202] 203 204
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.