Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - çoban

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 64
41
Aşk Şiirleri / Ayşen...
« : 27 Nisan 2008, 01:01:01 »
İklimler çileme çare bulmuyor.
Mevsimler halimi sormuyor Ayşen...
Sakiler derdime derman olmuyor.
ŞarkIlar yaramI sarmIyor Ayşen...

İlkbahar, yaz derken hazanım soldu.
Murada ermeden miyadIm doldu.
Kalb gözüm, ellere bakar kör oldu.
Senden başkasını görmüyor Ayşen...

Hasretin tüketti bütün varımı,
Seraba döndürdü hülyalarımı,
Ne kadar süslesen rüyalarımı,
Sabahlar hayıra yormuyor Ayşen...

Ağlarsan, matemin yağar geceme,
Gülersen, mehtabın doğar geceme, ;
Lale devri geldi gönül bahçeme,
Senden gayri çicek girmiyor Ayşen...

Kapattın gönlümün sevinç yönünü,
Ümidim görmüyor sensiz önünü,
Takvimler bilmiyor dönüş gününü,
Saatler vuslatI vurmuyor, Ayşen...

Feleğe isyanım arttı gitgide,
Gençliğim su gibi aktı gitti de,
Ömrümü ellere sebil etti de,
Bana bir damlanı vermiyor Ayşen...

Ardından çilemem, çağlamam diye,
Yas tutup karalar bağlamam diye,
Kaç kez and içtiler ağlamam diye,
Gözlerim sözünde durmuyor Ayşen...

Ey alev yanaklım, volkan dudaklım,
Ne bir yalanım var, ne gizlim, ne de saklım,
Her şeye erdi de zavallı aklım,
Seni unutmaya ermiyor Ayşen...

Dostlarım namıma Ferhat dese de,
Ruhum aşk elinden imdat dese de,
Kör şeytan resmini yırt at dese de,
Ellerim bir türlü varmıyor Ayşen

                                            CEMAL SAFİ

42
Aşk Şiirleri / GÖNÜL........
« : 27 Nisan 2008, 00:53:09 »
Ben sana uymazsam ağrımaz başım,
Sayende gülecek yüzüm yok gönül.
Nereyi yıkmadı benim gözyaşım,
Nerede hıçkırık izin yok gönül.

Yeni bir afet mi girdi düşüne?
Hadi Allah versin çek git işine,
Bir fettan gözlünün düşüp peşine,
Derbeder olmaya luzüm yok gönül.

Ne bana cilve yap, ne yalvar yakar,
Yerimde kim olsa usanır bıkar,
İstersen karşıma huriler çıkar,
Vallahi billahi gözüm yok gönül.

Son diye söz verdin her seferinde ,
Vefa yok ,ne Aynur, ne Ayfer’inde,
Hayırsız Nur’unda Nilüfer’inde,
Emelim ,özlemim, arzum yok gönül .

Seni çöle çevirmeye mahkumum,
Ne bir gülüm olsun, ne bir zakkumum,
Çoktandır başladı ,yaprak dökümüm,
Takvimde baharım,yazım yok gönül.

Nerede görülmüş ,güldüğüm nerde,
Nerede başımı sokmadın derde,
Her aşkta hüsranla kapandı perde,
Artık o tarakta bezim yok gönül.

Kapandı sevdanın dönemi bence,
Kalmadı Leyla’nın önemi bence,
Gene mi özendin gene mi gence,
Sana söyleyecek sözüm yok gönül.

                                        CEMAL SAFİ 

43
Din ile İlgili Karışık / Ayakkabinin Çamuru
« : 24 Nisan 2008, 23:16:20 »
Bâyezîd-i Bistâmî  Hz yağmurlu bir havada Cumâ namazına gitmek için evinden çıktı. Sağnak hâlde yağan yağmur, yolu çamur hâline getirmişti. Yağmur bitinceye kadar bir evin ihâta duvarına dayandı. Çamurlu ayakkabılarını duvarın taşlarına sürerek temizledi. Yağmur yavaşlayınca câmiye doğru yürüdü. Bu sırada aklına bir mecûsînin duvarını kirlettiği geldi ve üzülerek;

"Onunla helâlleşmeden nasıl Cumâ namazı kılabilirsin? Başkasının duvarını kirletmiş olarak nasıl Allahü teâlânın huzûrunda durursun?" diye düşündü ve geri dönüp o mecûsînin kapısını çaldı.

Kapıyı açan mecûsî;

"Buyrun bir arzunuz mu var?" diye sorunca;

"Sizden özür dilemeye geldim." dedi.

Mecûsî hayretle;

"Ne özrü?" diye sordu. O da;

"Biraz önce duvarınızı elimde olmadan çamurlu ayakkabılarımı temizlemek maksadıyla kirlettim. Bu doğru bir hareket değil. Yağmurun şiddeti bu inceliği unutturdu." deyince,

Mecûsî hayretle;

"Peki ama ne zararı var? Zâten duvarlarımız çamur içinde. Sizin ayağınızdan oraya sürülen çamur bir çirkinlik veya kabalık meydana getirmez." dedi.

Bâyezîd-i Bistâmî Hz;

"Doğru ama, bu bir haktır ve sâhibinin rızâsını almak lâzımdır." dedi.

Mecûsî;

"Size bu inceliği ve insan haklarına bu derece saygılı olmayı dîniniz mi öğretti?" diye sorunca;

"Evet dînimiz ve bu dînin peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm öğretti." dedi.

Mecûsî;

"O hâlde biz niçin bu dîne girmiyoruz?" diyerek kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu.

Güzellik bir nimettir.Nimete şükredilirse,manen ziyadeleşir.Şükredilmezse degişir,çirkinleşir.

44
Din ile İlgili Karışık / BU AKŞAM HİNDİSTANDA
« : 24 Nisan 2008, 23:07:01 »
Hz. Süleyman'ın sarayına kuşluk vakti saf bir adam telaşla girer. Nöbetçilere, hayati bir mesele için Hz. Süleyman'la görüşeceğini söyler ve hemen huzura alınır. Hz. Süleyman (a.s) benzi sararmış, korkudan titreyen adama sorar:

- Hayrola ne var? Neden böyle korku içindesin? Derdin nedir? Söyle bana...
Adam telaş içinde:
- Bu sabah karşıma Azrail (a.s) çıktı. Bana hışımla baktı ve hemen uzaklaştı. Anladım ki, benim canımı almaya kararlı..
- Peki ne yapmamı istiyorsun?"

Adam yalvarır:
- Ey canlar koruyucusu, mazlumlar sığınağı Süleyman! Sen her şeye muktedirsin. Kurt, kuş, dağ, taş senin emrinde. Rüzgarına emret de beni buradan ta Hindistan'a iletsin. O zaman Azrail ( a.s) belki beni bulamaz. Böylece canımı kurtarmış olurum. Medet senden!

Hz. Süleyman, adamın haline acır. Rüzgarı çağırır ve:
- Bu adamı hemen al. Hindistan'a bırak!" emrini verir.
Rüzgar bu... Bir eser, bir kükrer. Adamı alır ve bir anda Hindistan'da uzak bir adaya götürür.
Öğleye doğru Hz. Süleyman, divanı toplayarak gelenlerle görüşmeye başlar. Bir de ne görsün, Azrail (a.s.) da topluluğun içine karışmış, divanda oturmaktadır. Hemen yanına çağırır:

- Ey Azrail! Bugün kuşluk vakti o adama neden hışımla baktın? Neden o zavallıyı korkuttun?" der.

Azrail (a.s) cevap verir:
- Ey dünyanın ulu sultanı! Ben, o adama öfkeyle,hışımla bakmadım. Hayretle baktım. O yanlış anladı. Vehme kapıldı. Onu, burada görünce şaşırdım. Çünkü Allah (cc) bana emretmişti ki:

- "Haydi git, bu akşam o adamın canını Hindistan'da al!" Ben de bu adamın yüz kanadı olsa, bu akşam Hindistan'da olamaz. Bu nasıl iştir, diye hayretlere düştüm. İşte ona bakışımın sebebi bu idi.

45
Karışık Fıkralar / Sen Ford minibüsü bilir misin??
« : 23 Nisan 2008, 22:56:32 »
Adamın birisi şehirlerarası yolcu taşımacılığında kullanmak üzere Ford minibüs satın alır. İlk sefere çıkacağı gün çok heyecanlıdır. Yolcuları tepelemeye doldurur ve yola
çıkar. Fakat minibüsü öyle hızlı kullanmaktadır ki minibüsün en arka koltuğunda oturan 60 yaslarında bir ihtiyar amca şoföre:

-"Yavrum biraz yavaş gitsene kaza yapacaksın."

Deyince şoför heyecanla,

-"Beybaba sen Ford minibüsü bilir misin?"der.

İhtiyar adam Hayır bilmiyorum" deyince şoför:

—O zaman otur yerine bir daha isime karışma" der.

Neyse seyahat bu şekilde devam eder. İleride keskin bir virajdan 120 Km hızla dönünce uçuruma yuvarlanmaktan son anda kurtulurlar. Bu arada minibüsteki yolculardan orta sıralarda oturmakta olan orta yaşlı bir kadın:

-"Şoför bey rica ederim yavaş git, evde çoluk çocuğumuz bekliyor" deyince şoför kadına

–"Abla sen Ford minibüsü bilir misin?" deyince kadın :

-"hayır nereden bileyim" der. Şoför bunun üzerine:

-" O zaman sus, bana müdahale etme" der. Yola devam ederler. Artik minibüs öyle süratli gitmektedir ki herkesin yüreği ağzında şoförün insafa gelmesini bekler. Şoförün sağında oturan adam dayanamayıp:

-"Şoför Bey, yavaş gitsene canına mı susadın" deyince şoför:

-"Abı sen Ford minibüsü bilir misin?" deyince, adam:

-"Evet ulan biliyorum ne olacak! Der.

Bunun üzerine şoför heyecan içerisinde

-"İyi o zaman çabuk söyle bunun freni nerede?

46
Karadeniz Fıkraları / sampuan
« : 23 Nisan 2008, 22:48:50 »
Temel dus almaya girer, sampuani saçlarina bosaltip ovalamaya baslar.
Sirtini keselemeye gelen annesi sorar :
- Oglum kafani islatmiyacak misin ?..
Temel cevap verir :
- Yok anne bu sampuan kuru saçlar icinmis !..

47
Karadeniz Fıkraları / Ula amma meraklısın haa?...
« : 23 Nisan 2008, 22:45:19 »
Temel’le Dursun uçaktan atlayacakmış...
5 bin metreden kendilerini aşağı bırakmışlar, Dursun başlamış;
-Açalım mı paraşütleri?...
-Bekle biraz...”
Bin metre kala Dursun yine sormuş;
-Açalım mı paraşütleri?...
-Bekle biraz...”
500 metre kala Dursun;
-Açalım mı paraşütleri?...
-Bekle biraz...”
100 metre kala Dursun son kez;
-Açalım mı paraşütleri?...
-Ula amma meraklısın haa?... Ha şurası geldik zaten...

48
Karışık Fıkralar / temel bu......
« : 23 Nisan 2008, 22:40:26 »
Jetonla çalışan kola makinalarının yaygın olduğu dönemde,
İdris Temel'i bir kola makinasının başında, habire jeton atıp kola alırken görür, yanına gider,
Temel'e:
-"Yahu ne yapacaksin bu kadar kolayı?" der.
Temel İdris'i azarlar: -"Sus be uşağum, şansim yaver gidiyi zaten,
her attiğimda kola düşireyrum!"

49
BÜLBÜLÜN GÜLE MUHABBETİ NE ZAMAN BAŞLADI?

Hz. İbrahim’in, Nemrud tarafından ateşe atıldığını, ehlî ve vahşî hayvanlar dahi, Allâh Teala'nın ihsan ettiği bir his ile idrak etmiş oldukları için, onlar da ağlamakta, feryad etmektedirler.
İşte bülbül ağlıyor... ve ortasının gülistan oluşundan bî-haber, etrafı hâlâ kor ve alev halindeki büyük ateşe doğru koşuyor. Cenab-ı Hak Cebrail’e (a.s.) emrediyor:

- Ey Cebrail koş, Nemrud'un ateşine doğru uçan bülbülü tut, ne istiyor, sor.

Cibrîl yetişiyor, ateşe varmak üzere olan bülbülü tutuyor ve soruyor:

- Küçük kuş, burada işin ne? Bülbül ağlayarak cevap veriyor:

- Allah'ın Halîl'ini (dostunu) ateşe attılar; madem ki ben onu kurtarmaya kadir değilim, bari ben de onunla beraber yanayım, diyorum.

Cebrail aleyhisselam bülbüle:

- Gel, diyor ve İlahî tecelliyi ona gösteriyor... Bülbül şimdi ne yapsın?.. Feryadı dinmiştir. Sevincinden mesttir. Dili tutulmuştur. Kıyamete kadar böyle kalabilir. Cenab-ı Hak Cibrîl'e yine emir veriyor:

- Bülbüle söyle: Benden ne dilerse, şimdi dilesin.

- İste bülbül, Rabbinden, ne isteyeceksen iste!..

Bülbül dile geliyor:

- Ben, diyor, kendimi bildim bileli, Rabbimin zikri ile meşgulüm. İşittim ki, Rabbimin bin bir güzel ismi varmış; ama ben, sadece yüz birini biliyorum. Diğer dokuz yüzünü de öğrenmek isterim.

Bülbülün dileği, derhal kabul edilmiş, bilmediği Esmâ-i Hüsnâ'yı da hemen öğrenivermiştir... Ve şimdi bülbülün vazifesi var: Cibrîl bülbülü alıyor; nârın, nûr olduğu yere, Hazret-i İbrâhim'in bulunduğu gülistana koyuyor ve ona ırmağın kenarındaki gül ağacını göstererek;

- Bülbül, diyor, senin yerin burası.

Bülbül, güle konmuştur. Ötüyor... ötüyor... ötüyor...
***

İşte bülbülün güle muhabbeti böyle başlar.

Şimdi o, her seher vakti konacak bir gül dalı bulur, öter, öter, öter... Baygın düşünceye kadar...

Bülbülün seher vaktindeki bu hali, gafiller uyurken, uyanık aşıklarla beraber, binbir Esmâ-i Hüsnâ'yı zikredişidir.

Eğer siz; seher vakti, bülbül ile beraber uyanmış da secdede iseniz, onun sizi zikirde geçmeğe çalıştığını duyarsınız.

Yok, eğer o sizden daha evvel uyanmış, pencerenizin önündeki güle konmuş ötüyor da; siz onun nağmeleriyle uyandı iseniz, biliniz ki o, sizin kalbinizdeki gaflet külünü eşelemekte, oraya kendisinin küçücük kalbindeki büyük aşk ateşinden bir kıvılcım sıçratarak, ruhunuzu tutuşturmak istemektedir.

50
Din ile İlgili Karışık / ABDEST DUALARI
« : 21 Nisan 2008, 22:33:18 »
ABDEST DUALARI

ABDESTE BAŞLARKEN;



"Bismillâhilazim velhamdülillâhi alâ dinil islâm."
Allah'ın (cc) ismini zikrederek başlarım. İslam dini üzere kıldığı için; hamd Allah'a (cc) mahsustur. O'na hamdederim.

AĞIZA SU VERİRKEN;



"Allahümme enni alâ tilâveti'l Kur'ân-i ve zikrike ve şükrüke ve hüsnü ibadetike."
Allah'ım, Kur'an-ı Kerim'i okumada, seni zikretme, sana şükretme ve sana en güzel şekilde kulluk etmede inayetini istirham ederim.

BURUNA SU VERİRKEN;


"Allahümme erihnî rayihate'l cenneti ve'r-zükni min neimihâ."
Allah'ım, Beni cennetin rahiyası ile rahiyalandır, ve cennet nimetlerinden beni rızıklandır.

YÜZÜ YIKARKEN;


"Allahümme beyyız vechî binûrike yevme tebyezzu vücûhûn ve tesveddü vücûh."
Allah'ım. Bir kısım yüzlerin ağarıp nurlandığı, bir kısım yüzlerin ise karardığı gün; benim yüzümü nurlandır. ağart.

SAĞ ELİ YIKARKEN;


"Allahümme a'tınî kitabî biyemini ve hâsibni hasâben yesira."
Allah'ım. Kitabımı (amel defterimi) sağ elime ver ve benim hesabımı kolaylaştır.

SOL ELİ YIKARKEN;


"Allahümme lâ tu'tunî kitabî bişimâli velâ min verâl zahri."
Allah'ım. Kitabımı (amel defterimi) sol elime verme. Ve arkamdan da verme.

BAŞI MESHEDERKEN;


"Allahümmec'alni minellezine yestemlûnel kavle feyettebiûne ahseneh."
Allah'ım. Beni hak sözü dinleyenlerden ve onun en güzeline tabi olanlardan eyle.

BOYUN MESHEDİLİRKEN;


"Allahümme a'tik unukî rakabetî mine'n nâri."
Allah'ım. Boynumu cehennem ateşinden azad buyur.

AYAKLARI YIKARKEN;


"Allahümme sebbit kademeyye ale's sırâtı yevme tezillu fîhi'l-akdâm."
Allah'ım. Sırat Köprüsü'nden ayakların kaydığı günde, benim ayaklarımı kaydırma; sabit eyle.

ABDESTTEN SONRA;


"Allahümmec'alnî mine-t-tevvâbîne vec'alnî minel-mütetahhirîn."
Allah'ım beni tevbe eden ve günahlardan temizlenen kullarından eyle.

Sayfa: 1 ... 3 4 [5] 6 7 ... 64
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.