Reklamlar

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Konular - BİTANEM

Sayfa: [1] 2 3 ... 23
1
Kaynaşma Alanı / SELAM
« : 18 Kasım 2009, 20:40:47 »
SELAM ARKADAŞLAR

2
Hayata Dair Olaylar / HER ŞEYİ BİLMİYORSUN ?
« : 21 Mart 2008, 07:48:32 »
ülkemizde öyle bir anlayış varki genelde müslümanım deyip geçinen yönetim kadrosunda bulunup laf telalıgını yapanların hali nedense çok görünmeye başladı.haklı oldugu zaman şeriatın kestigi parmak misali elbet burda haklı şeriat kesmiştir.haksız oldugu zamanda allah var peygamber var merhamet iyi ve güzeldir deyip işi kavramışlardır.iyi ve masum insanları hep eziyorlar işinden sogutuyorlar uzaklaştırıyorlar farkında oldukları halde.
her şeyi biliyorum diye.ama hiç bir şey bilmiyor kimsede söylemiyor.unutmaki,koca bir rusya dagıldı,utanç duvarı kalktı 2 almanya birleşti,apo gibi bir insan yakalandı, sadam gibi bir insan yıkıldı.her şeyi biliyorum diye.şimdi soruyorum ne kadar biliyosun

3
Belgeseller / çanakale destanı
« : 17 Mart 2008, 07:32:10 »
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. <a href="http://www.sevdaligul.com/register">Üye Ol</a>&nbsp;ya da&nbsp;<a href="http://www.sevdaligul.com/login">Giriş Yap</a>
Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed'in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed'in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
---------------------------------------
çanakale destanıdır bu

Antik çagdan beri Avrupa ile Asya arasinda bir geçis noktasi pozisyonundaki Gelibolu, 25 Nisan 1915 tarihinde itilaf devletlerinin Istanbul'a ulasmak amaciyla gerçeklestirdikleri saldirilara karsi verilen savunma harbinin zaferle sonuçlanmasiyla GALLIPOLI 1915 adiyla tarihe geçmis ve ÇANAKKALE GEÇILMEZ destaninin gerçeklestigi topraklar olmustur.
Antik dönemlerde Khersonesos olarak adlandirilan yarimadadaki tüm olaylarin odak noktasi olmustur. Kent, tarihi antik adi Hellespont olan Çanakkale Bogazi'ndaki ve yine antik adi Khersonesos olan Gelibolu Yarimadasi'ndaki ilk yerlesime degin uzanir. Kent, Traklar ve Yunan koloni hareketi sirasinda eski Yunanlilar tarafindan ele geçirilmistir. Kentin adinin bu koloniler tarafindan Kallipolis olarak degistirildigi varsayilmaktadir. Daha sonralari Miletos, Foça ve Midilli'den gelen halk tarafindan iskan edildi.
Büyük Iskender M.Ö 336 yilinda kral olduktan sonra Anadolu'ya geçmek için M.Ö. 334 yilinda Gelibolu güzergâhini kullanmistir. Sirasiyla Eski Yunan, Pers, Makedonya, Bergama ve Romalilar'in istilasina ugrayan kent, Romalilar ve Bizans döneminde çok önem kazanmis ve önemli bir liman ve geçit konumuna gelmistir. Kent Bizans döneminde Imparator Jisitinianus zamaninda bakimdan geçirilerek çevresindeki surlar onarilmis, kente erzak depolari yapilmistir. Bu da bölgede bir merkez haline gelmesine neden olmustur. 1190 yilindaki Haçli Seferleri sirasinda Alman Imparatoru Friederich komutasindaki Haçli ordusu Anadolu'ya buradan geçmistir. 1204 yilinda kenti Venedikler, 1235 yilinda Bizanslilar ve son alarak da 1311 yilinda Osmanlilar ele geçirdi.
Bizans döneminde merkezi bir kent görünümüne kavusan Gelibolu, Osmanlilar'in fethinden sonra daha da önem kazanmis ve Türkler'in Avrupa ile iliskilerinden bir merkez olarak kullanilmistir. 1391 yilinda Yildirim Beyazit buraya ilk tersaneyi kurdu ve basina Saruca Pasa'yi Bogaz Muhafizligi Komutani olarak atadi. Iç kale onarildi, harap durumdaki dis kale yikildi, iç liman elden geçirilerek girisine iki kule yapildi ve bu kuleler arasina savunma amaciyla üç adet zincir gerildi.
Kanuni Sultan Süleyman'in padisahligi sirasinda, bin Kaptan Pasalim Eyaleti konumunda olan Gelibolu, sinirlari Inebahti, Midilli, Kocaeli, Karireli, Rodos ve Mizistra sancaklarini içine alacak sekilde genisletildi ve merkez durumuna geldi.
I. Abdülhamit dönemine kadar süren durum, Bogaz Muhafizligi'nin Çanakkale'ye alinmasiyla son buldu ve Gelibolu'nun önemi nispeten azaldi.
1854 yilindaki Kirim savasi sirasinda Osmanli Imparatorlugu'nun müttefiki durumunda olan Ingiliz ve Fransiz askerleri, Kirim'a gitmek için çiktiklari Gelibolu'yu bir üs olarak kullandilar ve harap durumdaki Çimpe Kalesi'ni onarak burasini cephanelik olarak kullandilar. Bu dönemde hayatini kaybeden Frnasiz Askerleri için Gelibolu'nun içinde bir Fransiz Mezarligi bulunmaktadir
 
 
 

TRUVA
Homeros, İlyada Destanı ile günümüz Çanakkale'sinden 32 km uzaklıkta olan Truva'yı ölümsüzleştirmiştir. Truva Kralı Priamos'un oğlu Paris, Afrodit'in kendisine vaad ettiği Helena'yı almak ister. Afrodit'in tavsiyesi üzerine gemiye binip, Amyklai'ye gelir. Burada Menelaos'un Sarayına kabul edilir. Fakat Menelaos'un sarayda olmaması üzerine, Helena kocasının yerine konukları karşılar. Bu ilk görüşmede Helena Paris'e aşık olur ve kendi rızası ile Paris'in yanında yer alarak Truva'ya kaçar. Karısının zorla kaçırıldığını düşünen Menelaos ve ordusu, Helena'yı tekrar geri alma uğruna 10 yıl boyunca Truvalılar'la savaşırlar. Sonuç elde edilememesi üzerine Truva Kalesini ancak bir savaş hilesi ile alabileceklerini düşünür ve savaşı artık bırakıp, evlerine dönecekleri izlenimi yaratırlar. Bunun üzerine Spartalılar, büyük bir "Tahta At" yaparak, Truvalılara hediye olarak sunarlar. Zafer sarhoşu Truvalılar hediyeyi kabul ederek kutlamalara başlarlar. Gece herkes uyuduğunda, tahta ata gizlenen Spartalı askerler atın içinden çıkarak, kaleyi ele geçirirler.
Truva tarihi alanında kazılar 9 şehri, çeşitli şehir duvarı kalıntılarını, tipik ev temellerini, bir tapınak ve tiyatroyu ortaya çıkarmıştır. Sembolik ahşap Truva Atı bu efsanevi savaşı hatırlatır.


 

Çanakkale Savaşları, yüzyılımızın en büyük savaşlarından birisidir. Birinci Dünya Savaşı'nı galip bitirmek isteyen düşman devletler, gemileriyle Çanakkale Boğazı&#8217;nı geçip İstanbul'u almak istiyorlardı.

Osmanlı ordusu, İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı Çanakkale Boğazı'nda aylar süren bir dizi deniz ve kara savaşı yapmıştır.

300.000 askerimizin şehit olduğu bu savaşlar sonucunda, düşman donanmaları ağır kayıplar vererek geri çekilmişlerdir. Çanakkale Savaşlarının denizle ilgili bölümü, 18 Mart 1915 tarihinde, düşman gemilerinin geri çekilmeleriyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, her 18 Mart gününde Çanakkale Savaşlarını anmaktayız.
Çanakkale Boğazını geçmek isteyen İngiliz ve Fransız gemileri, 3 Kasım 1914'de boğazın iki yakasındaki birliklerimize ateş açtılar. Birliklerimizin karşı ateşi ile geri çekilmek zorunda kaldılar. 19 Şubat 1915'de düşman donanması kesin hücuma başladı. Osmanlı ordusunun karşı ateşi ile tekrar geri çekildiler. 18 Mart 1915'de İngiliz ve Fransızlar 16 harp gemisi ile büyük bir hücum daha başlattı. Üç gemisi sulara gömülen düşman donanması, tekrar geri çekilmek zorunda kaldı.

Çanakkale Boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşmanlarımız, topraklarımıza karadan girmeyi denediler. İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bazı sömürge ülkelere ait askerler 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başladılar. Kara savaşları, 9 Ocak 1916 tarihinde son düşman birlikleri de geri çekilene kadar devam etmiştir. 6-7 Ağustos 1915 gecesi Anafartalara yapılan çıkarma harekatını Mustafa Kemal komutasındaki birliğimiz durdurmuştur. 25 Nisan 1915 ve 9 Ocak 1916 tarihleri arasında , yaklaşık sekiz ay boyunca şiddetli kara savaşları olmuştur.

Sevgili arkadaşlar!
Çanakkale Savaşları, Türk Tarihinin belki de en önemli savaşıdır. Daha geniş ve ayrıntılı bilgi sahibi olmak için kaynakları mutlaka okumanızı öneriyoruz. Bugün özgür olarak yaşadığımız bu topraklara çok kolay sahip olmadığımızın bilinmesi gerekir.

Allah bizlere, bir daha böyle bir savaş göstermesin!

 
 
 

--------------------------------------------------------------------------------
 


4
üyelerin yazmış oldugu bir msj kopya edip yazmak yasakmı.bu kopyalama oranı 25/2.varsa böyle bir durum bilelim aynı kelime,sözcük ve cümle kulanmayalım.

5
Şarkı Sözleri / ada vapuru--AYNA
« : 08 Mart 2008, 09:43:45 »
ada vapuru



Sabaha kadar yandı içimde bir ateş
Neleri alıp gitti ne kaldı ahh o günlerden

Rüzgar gibi esip geçtin hayatımdan
Hala heryanımda izlerin var
Rüzgar gibi geçip gittin hayatımdan
Saçlarımda serin bir hüzün var

Bu ada vapurunda sen olmalıydın yanımda
Bir derin sızı kaldı o günlerden hatıra
Bu ada vapurunda sen olmalıydın yanımda
O güzel gözlerin var duyduğum şarkılarda

şiiri

bu sabah bulutsuz yağmur gibiyim yanlızlık çok zormuş tanıdık yüzler gördüm seni sordular hiçbirşey söyleyemedim günahların boynuma bu işkence bu acı nereye kadar gider  bilmiyorum şimdi nerdesin ne yapıyorsun bilmiyorum ama beni sorarsan aşık adam ne yapar ya oturup şiir yazar yada yada  dün gece benim yaptıgım gibi oturup sabaha kadar hüngür hüngür hıçkıra hıçkıra ağlar

Söz-Müzik: Ayna

6
mahur (şenlik dağıldı bir acı)



Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara







atilla ilhan

7
Şarkı Sözleri / ah le yar-ALİŞAN
« : 08 Mart 2008, 09:39:24 »
ah le yar



Sana olan duyguları bir bilebilsen
Anlatabilsem,belki severdin...
İçimdeki hasretini bir duyabilsen
Anlayabilsen,belki benimdin...

Sana sevdiğim diyemem yalan yalan yalan yalan
Vallahi yalan,inan ki yalan
Sen karasevdamsın benim duman duman duman duman
Hasretin tüter,içimde yanan

Ah le yar yar yine başımda sevdan
Ah le yar yar geceler kara zindan
Ah le yar yar bir parçacık canım var
Onu da sen al...

Aklıma düştü gözlerin bir bıçak gibi
Ah silah gibi,cehennem gibi
Söylenmemiş türkümdün sen unutmam seni
Unutmam seni,unutamam ki...

Sana sevdiğim diyemem yalan yalan yalan yalan
Vallahi yalan,inan ki yalan
Sen karasevdamsın benim duman duman duman duman
Hasretim tüter,içimde yanan

Ah le yar yar yine başımda sevdan
Ah le yar yar geceler kara zindan
Ah le yar yar bir parçacık canım var
Onu da sen al...




alişan

8
Şarkı Sözleri / ayrılık hediyesi
« : 08 Mart 2008, 09:35:31 »
ayrılık hediyesi



Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız doğmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benden sana
Ayrılığın hediyesi olsun...
Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun be.. bu son olsun!
Buda benim sana
Ayrılırken muazeretim olsun!
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!.
İşi-gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında sensizliğin
Hiç uyumamış bir ben...
Şimdi dişlerimi sıkıp
Dudaklarıma kanamayı öğrettim
Ki bu kızıl damlalar
Körpe yanağında bir veda busesi olsun
Bu da benden sana
Heba edilmiş bir aşkın
Son nefesi olsun..
Kafamı duvara vurmadan
Tanıyabilmek seni
Beyninin içindekileri anlayabilmek
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece dondurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
Olsun be! ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken şikayetim olsun!




ahmet kaya

9
Aşk Şiirleri / kaldırımlar
« : 07 Mart 2008, 07:24:13 »
1
kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum
Yolumun karanlığa saplanan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık:
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Üstüme camlarını, hep simsiyah dikiyor
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandir.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta,
Ben bu kaldırımların emzirdiği cocuğum.
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin;
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.


Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim,
Örtün, üstüme örtün serin karanlıkları.


Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya;
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

2
Başını bir gayeye satmış kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle sokakların malısın!
Kurulup üzerine bir tahtırevan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!

Bahtın kaldırımlara düştüğü günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş onun gözbebekleri;
Onun taşı erimiş senin kafatasında.

İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var,
Sükût gibi kimsesiz, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var
Onu da ne tarafa olsa götürürsünüz.

Ömrünüz taş olsa da gide gide yorulur,
Bir gün ölüme çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur;
Ne senin anladığın kadar kaldırımları...
3
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekliyen genç, haydi düş peşime, der.

Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsümde alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde, soyunan bir karaltı.

Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşlarımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan...

(1927)
 


10
Hayata Dair Yazılar / hayatın kitabı olsaydı
« : 03 Mart 2008, 07:43:28 »
GönülÜyesi "Bir kitap olsaydı hayatın gönül kütüp hanesinin neresine koyardın?tarih kitaplarının mı,felsefe kitaplarının mı roman mı şiirmi yoksa günlüklerinin arasınamı?göze çarpan bir yerde mi durmasını isterdin ve ya dikkatli bakanların bile göremeyeceği bir yere mi yerleştirirdin onu sık sık açıp okurmuydun hayatın kitabını yoksa sadece ayda yılda bir sadece tozunu silmek içinmi eline alırdın?ve ya büsbütün unutarak onu gönlünün hiç bakmadıgın bir köşesine mi atardın?

peki kitabı eline alan sonuna kadar okurmuydu yoksa hemen sıkılır atarmıydı?en hüzünlü ve en sevinçli anlarında hatta hayatımda ilk kez yaşadıklarım yazısının oldugu yerlerde kagıdın ucunu katlayıp kitabı bırakan bir okuru görsen ne hissederdin?senin için en zor anları gülümseyerek,en mutlu anları acıyarak ve en ilginç anlarıda anlamadan okuyanlara ne derdin okuyup bitirdiklerinde?kararsız olduğun zamanlarda,sonucu yanlış tahmin edenlere ve ya girişecegin işlerde akıl ögretmeye kalkanlara ne derdin?o da az gelirse kendine acıyarak o beyenmediğin anılarını yeniden yaşamak istermiydin?hayatın eser olsaydı,sen en çok hangi bölümleri severdin?hangi sayfalarını yırtıp atmak hangi satırları tekrar tekrar okuyup altını çizmek hangi cümleleri bir daha yaşamak isterdin?ve hayatın kitap olmaktan kitap senin hayatını anlatmaktan memnun olurmuydu birinci ikinci üçüncü ardından dördüncü baskı yaparmıydın yoksa kitaplıkların raflarında yıllarca gereksiz sade bir aşya gibi bırakırmıydın hayat kitabının dış baskısına önem verirmiydin ve ya saman kagıtlarını kendine layık görürmüydün kapagına nasıl bir resim koyardın bir resmi belgemi:gülen düşünen aglayan ve ya sırtını çevirip giden bir potremi olurdu kitabın dış yüzünde kitabına ne isim verirdin yaşadıklarım hatıralarım dogrularım yanlışlarım hayat ne kadar kısaymış ve ya aşk ve nefretlerinin antolojisi mi olurdu adı eserinin? ve her şeyden önömlisi başka kitaplardan ne farkı olurdu fazladan ne anlatırdın farklı olarak neyi vurgulardın neyi söylemeyi gereksiz bulup geçerdin ne ögretirdi okuyana ne ders çıkarırdı en güzel yeri neresi olurdu başlangıcımı ortasımı yolun sonumu hepsimi yoksa hiç birimi hayatın kitap olsaydı o kitabı severmiydin senin baş ucun kitabı olurmuydu konuşurken yazarken hayal ederken onu alırmıydın yoksa görmezdenmi gelirdin inkar mı edrdin utanırmıydın yaşadıklarından hayatın kitap olsaydı hayatı özötlermiydi yahut sayısı bilimeyen seri kitaplardan birimi olurdu ömür sayfalarının

Sayfa: [1] 2 3 ... 23
web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.