GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK
FORUM DİN => Din ile İlgili Karışık => Soru- Cevap ve Dua Bölümü => Konuyu başlatan: edepli - 03 Haziran 2008, 13:40:31
-
MÜSLÜMAN DİN KARDEŞLERİM SİZCE TÜRBELERDE MUM YAKMAK DİLEK DİLEMEK DOĞRUMU???
-
Bence değil. Ve hatta günah.
-
Türbelerde mum yakmak ve dilek dilemek bence cok yanlistir. Dilek Allah`tan dilenir ve dua Allaha karsi yapilir.Yüce Allah`ta her yerde var olduguna ve bize sah damarimiz kadar yakin olduguna göre tekkelere ve türbelere gitmeye hic gerek yoktur. Yüce Allah ile aramiza araci koymak ta tamamen yanlistir bana göre.
-
batıl inanç bunlar
-
Merhaba arkadaşlar ilk önce şunu söylemeliyim. İslami konuda soru sorarken ve cevap yazarken (sence,bence,sizce,bizce v.s.) terimlerin kullanılması yanlıştır. Çünkü dinin sahibi ve kaidelerini belirleyen Cenab-ı Hak'tır. Efendimiz ise onun elçisidir (yani Hz. Allahın eksik bıraktığı şeyleri tamamlayan değil, onun vahyettiklerini bize açıklayan aracıdır). İslam alimleri ise sadece bu hükümlerin nereden nasıl ortaya çıktığını araştıran kaynağı ile bunu bildiren mümtaz zatlardır. Yani yine başa dönecek olursak tüm hükümler aslında Cenab-ı Hak tarafından herşeyden önce belirlenmiştir. Şimdi bu bilgilere dayanarak tekrar edelim [ İslami konuda soru sorarken veya cevap yazarken (sence,bence,sizce,bizce v.s.) terimlerin kullanılması yanlıştır.]
Türbelerde mum yakmak ve dilek dilemek bence cok yanlistir. Dilek Allah`tan dilenir ve dua Allaha karsi yapilir.Yüce Allah`ta her yerde var olduguna ve bize sah damarimiz kadar yakin olduguna göre tekkelere ve türbelere gitmeye hic gerek yoktur. Yüce Allah ile aramiza araci koymak ta tamamen yanlistir bana göre.
Şimdi gelelim orkide kardeşimizin yazdığına. Doğru dua Allah'a yapılır. Yanlız biz türbelere tekkelere orada yatan zatlardan birşey istemeye gitmiyoruz. Tam tersine onlara hediye götürüyoruz. (Ama zamanımızda oralara orkide kardeşimizin yazdığı gibi işin boyutunu değiştirip orada yatanlardan birşeyler dilemeye gidenler oluyor. Bu ise onları yanlış bilgilendiren veya yanlış anlayışlarından kaynaklanıyor. Doğrusu ise onlara en azından bir Fatiha üç İhlası okuyup hediye etmek ve onları sevindirmektir. Bunu yaptığımızda ise biz bir şey kaybetmemiş olmakla beraber onların sevgisini kazanmamıza neden olur.) Ayrıca Cenabı Hak Mâide suresinin 35. ayeti kerimesinde “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” buyurmuştur. Bu ise orkide kardeşimizin (Yüce Allah ile aramiza araci koymak ta tamamen yanlistir) sözünü ortadan kaldırıyor. Sonuç olarak ; bizler türbelerden birşey dilemeye değil o mübarek zatları Cenab-ı Hak ile aramıza vesile kılarak onların yüzü suyu hürmetine mülkün sahibi olan Cenab-ı Hak'tan istiyoruz.
Umarım aydınlatıcı olmuştur.
-
Sevgili arkadasim hkx, hayir, tam olarak aydinlatici olmadin maalesef. Yazimda "bence, bana göre" kelimelerini konu basligina uygun olsun diye yazdim. Baska türlü algilaniyorsa, hatami kabul ediyorum. Aydinlanmadim, cünkü :Gecmiste ve halen bize ögretilenler, yatirlardan, ölülerden medet ummamamiz yolundaydi ve de öyle.
Diyanet İşleri Başkanlığı, hurafelere karşı halkı bilinçlendirmek amacıyla "21. Yüzyıl Türkiyesi'nde Hurafeler" adı altında hazırladığı kitapta, halkın yanlış bildiği inanışları açıkladı.Ve orada: Cenazenin 7., 40., 52. gecesi ile ölüm yıldönümünde hatim ve mevlit okutmayı, türbe ve yatırlardan medet ummayi, adakta bulunmayi, türbe ziyaretlerinden medet ummayi, hastalara sifa beklemeyi daha pek cok ..hurafe olarak aciklamaktadir.
Benim demem su ki: Dualarimiz, direk Allaha yöneltilmeli, cünkü O, her yerde var. araci koymak sirktir, hurafedir diyor yetkili, bilgili kisiler.
Kaldi ki,türbelerde yatan zatlar da birer insan.(ayricaliklarini yadsamiyorum, yanlis anlasilmasin.)
"O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” buyurmuştur, demek, Onunla arana araci koy, es kos demek degildir kesinlikle. Kur`an-i Kerim`den ögrendik ki islamin 5 sarti vardir. O sartlari yerine getirmektir O`na yaklasmanin yollari.
sevgilerimle.
-
Saygıdeğer arkadaşım orkide yazdığın yazıda, aydınlatıcı olamadığım tarafı çözemedim açıkçası. Çünkü ikimizde aynı şeyi söylüyoruz fakat söyleyiş biçimimiz farklı. Sonradan yazdıklarınız doğru. Fakat yazmış olduğum (Sonuç olarak ; bizler türbelerden birşey dilemeye değil o mübarek zatları Cenab-ı Hak ile aramıza vesile kılarak onların yüzü suyu hürmetine mülkün sahibi olan Cenab-ı Hak'tan istiyoruz.) bu kısmı yanlış anlamanıza sebep olduğunu düşünüyorum. Bu sözü iyi tahlil edersek yanlış anlaşılacak birşey yok. Biz o zatları Allah'a şirk koşuyor olsaydık duamızı onlara yapardık. Fakat biz (Şu mübarek zatın yüzü suyu hürmetine Senden isitiyoruz Ya Rab) dediğimizde şirk koşmamış olmamakla beraber orada bulunan mübarek zatı ayeti kerimede geçtiği şekilde vesile kılmış oluyoruz. Ayrıca islamın beş şartı sadece müslüman olduğumuza delalet eder. İslamın beş şartından başka bildiğiniz üzere imanın da altı şartı vardır. Ayrıca nafile ibadetleride unutmayalım. Bir hadisi kudside Cenab-ı Hak "Kulum farzlarla benim azbımdan kurtulur, nafilelerle da bana yaklaşır." buyuruyor.
Selam ve saygılarımı sunarak hayırlı akşamlar dilerim.
-
Durumu güncel hayattan örneklendirerek düsünelim :
Kendi capinda az da olsa bazi yetkileri olan biri var: o kisi karar verme konumunda.
O kisinin önüne yalniz olarak derdini ve ya problemini anlatmaya gelen biri var.
Bir de, yanina hatiri sayilir birini alip gelen.. Ya da hatirli birinin kartvizitiylele kar$isina gelen var.
Bir de rü$vet vermeye yönelenerek gelen var.
Örnekler cogaltilabilir,(Tehditle, dayilanarak..vs.)
Örnekler cogaldikca da bir dolu insan tipi cikacak ortaya.
Bütün bunlarin aksine, problemini yarim yamalak anlatmaya calisan , temiz duygu ve dü$üncelerle kendi isini aracisiz halletme cesaretini gösterenler...Bunlardan sonuncusu tercih sebebi olmali diye dü$ünüyorum.
Sosyal hayatta bu örneklemelerden kendi isini aracisiz halledilemediginin de bilincindeyim. Lakin;
Allah icin yapacagimiz yaklasimlarda araciya, muma, caputa maputa gerek yok. O Zat'lar ne Allah'ın temsilcisi, ne de Allah'ın halifesidirler. Kur'an'da ne de Peygamberin hadislerinde "Allah'ın halifesi" şeklinde bir ifade geçmemektedir.
Kim nerede ne demi$se ne yazmi$sa beni ilgilendirmiyor. Allah-u teala insana akil vermis. Direksiyon elimizde anlayacagimiz gibi.
Cünkü bu Dünyada yaptiklarimiz ve yapacaklarimiz öbür Dünya icin yapacaklarimiza ve yaptiklarimiza isik tutuyor.
-
Durumu güncel hayattan örneklendirerek düsünelim :
Kendi capinda az da olsa bazi yetkileri olan biri var: o kisi karar verme konumunda.
O kisinin önüne yalniz olarak derdini ve ya problemini anlatmaya gelen biri var.
Bir de, yanina hatiri sayilir birini alip gelen.. Ya da hatirli birinin kartvizitiylele kar$isina gelen var.
Bir de rü$vet vermeye yönelenerek gelen var.
Örnekler cogaltilabilir,(Tehditle, dayilanarak..vs.)
Örnekler cogaldikca da bir dolu insan tipi cikacak ortaya.
Bütün bunlarin aksine, problemini yarim yamalak anlatmaya calisan , temiz duygu ve dü$üncelerle kendi isini aracisiz halletme cesaretini gösterenler...Bunlardan sonuncusu tercih sebebi olmali diye dü$ünüyorum.
Sosyal hayatta bu örneklemelerden kendi isini aracisiz halledilemediginin de bilincindeyim. Lakin;
Allah icin yapacagimiz yaklasimlarda araciya, muma, caputa maputa gerek yok. O Zat'lar ne Allah'ın temsilcisi, ne de Allah'ın halifesidirler. Kur'an'da ne de Peygamberin hadislerinde "Allah'ın halifesi" şeklinde bir ifade geçmemektedir.
Kim nerede ne demi$se ne yazmi$sa beni ilgilendirmiyor. Allah-u teala insana akil vermis. Direksiyon elimizde anlayacagimiz gibi.
Cünkü bu Dünyada yaptiklarimiz ve yapacaklarimiz öbür Dünya icin yapacaklarimiza ve yaptiklarimiza isik tutuyor.
Verdiğiniz misalin bir kısmı aslında güzel ama bakış açımız farklı. Dünyada herhangi bir işimizi herhangi bir yerde yaptırırken birilerinin referansı ile yaptırmaya kalktığımızda daha kolay daha çabuk sonuç alındığını görüyoruz. Bu açıdan yaklaştığımızda Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkıpta bir şey dilediğimizde o işin olmasını istediğimiz için çalışıyorsak sonuçta Allah dostlarını vesile kıldığımızda az önce verdiğim misal gibi netice biran önce hasıl olacaksa bunda herhangi bir sakınca yoktur.
Ayrıca Ehli sünnet itikadına tabi olan kişiler olarak şefaatin hak olduğuna inanıyoruz. Şefaati inkar eden vahhabiler ve diğer sapık mezhepler Hz. Rasülullahın şefaatini inkar ederler. Ve şirk derler. Ama bizim itikadımızda şefaat haktır Allah dostlarını vesile kılmakta onların şafaatine nail olmak için bir vesiledir ve şirk değildir. (Ayrıca toplumumuzdaki mum, çaput v.s. şeyler şer odaklı insanların islam ahlakımızı bozmak için sonradan soktukları batıl davranışlardır. Daha sonrada bu yanlışların kendi yanlışları değilmiş gibi islam ahlakına isnad ettirdikleri ve bu vesile ile yıpratmaya çalıştıkları sistemli faaliyetlerden bazılarıdır. Ve toplumumuzda Ayet, Hadis ve İslam Ulemasının tasdik etmediği bütün herşeyin temeline baktığımızda yahudi fitnesinin bir ürünü olduğu görülecektir. Amaçlarıda islamın mukaddes saydığı MUKADDESATI yıpratmaktır.)
Not: Dini konularda herhangi bir konuyu değerlendirirken kişisel görüş ve anlayışlarımızla olaya yaklaşmaktan ziyade Ayet, Hadis ve Fıkıh kitaplarının ışığında değerlendirme yapmak daha doğru olacaktır. Bizde buraya yazdığımız bilgileri Şerh-i Akaid kitabını referans alarak derledik.
-
Türbelerde mum yakmak hiristiyanlarda yapılan bir ibadettir. Bizler müslüman olarak yakmamalıyız.
-
''Onlar Allah dışında hahamlarını, rahiplerini ve Meryemoğlu İsa'yı ilah edindiler. Oysa onlara sadece tek ilaha, kendisinden başka ilah olmayan ve onların yakıştırma ortaklarından uzak olan Allah'a kulluk etmeleri emredilmişti.'' (tevbe 31)
''allah'a yaklaşmaya vesile arayın'' ayet-i kerimesi; ''araya aracılar koyun'' anlamına gelmez. zaten yazmışınız, ibadetle.