GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

AŞK VE HAYAT => Hayat ve Yaşam Sahası => Hayata Dair Yazılar => Konuyu başlatan: orkide - 07 Nisan 2008, 21:07:32

Başlık: SUSMAK VE ÖGRENMEK
Gönderen: orkide - 07 Nisan 2008, 21:07:32

Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar
susacaktım.

Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı.
Babam akşamları eve yorgun dönerdi. Ben bütün gün evde sıkılır onun gelişini
iple çekerdim.

Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam
sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazırlanınca annem
çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla.Onlar annemle konuşurken
ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir,
'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!'
derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı
konuşturtmayacaksın babanla?' diye
çıkışır, beni odama gönderirdi.
Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol alırdım.
Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne
istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de bir
odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık' derdim içimden;
ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.
Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon
seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği
önemli birşey varsa
beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip koşup oynamaya
çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım ki susunca babamla
daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye
başladım. Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri
çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam bazen
göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana
kızarak beni artık odama göndermiyordu.
'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu
annem halimi.

Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye
odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum.
Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum.
Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım.' dedi bir gün.
Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden
alırsa ben ne yapacaktım?
Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı
kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur
oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel
olmuş.Bu adam benim herhalde.' dedi.
Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır, bu adam benim,
bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi.
Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim.
Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi.
Heyecanla başladım anlatmaya.Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup
çalışacağım.
Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz bükülecek, komşumuz Ahmet amca ile
Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. Ben işten geldiğimde yorgun olacağım.
Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından
sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde
'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım
'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye.
Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Duyduklarına inanamıyorlardı.
Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar
konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi
Farkında' Olmalı İnsan...Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı

Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti
Yarın Meçhuldür,

O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,
O Da Bugündür