GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

TV KEYFİ VE GÜNCEL OLAYLAR => Haber ve Yaşam Merkezi => Güncel Haberler ve Olaylar => Konuyu başlatan: iğneci - 22 Mart 2008, 23:18:12

Başlık: AKP BUNLARDAN SAKINMALI
Gönderen: iğneci - 22 Mart 2008, 23:18:12

AKP bunlardan sakınmalı


AKP parti kapatmayı zorlaştırmak için Anayasa’da ne gibi değişiklikler yapacak? Bundan önce, hukuki bir tartışmaya bakalım: Bir dava görülürken, o davayla ilgili yasalarda değişiklik yapılabilir mi?
Yapılabilir!.. Öcalan yargılanırken, Ecevit hükümeti döneminde, usul ve ceza kanunları değiştirilmedi mi?! Şimdi, 301. maddeden çeşitli davalar görüldüğü halde bu maddenin değiştirilmesi istenmiyor mu?!
Her anayasa değişikliğinde, yargıda davalar, verilmiş kararlar yok muydu?!
Hatta Anayasa Mahkemesi’nin kendisi görmekte olduğu davanın dayanağı olan yasayı iptal ederek, üstelik geriye yürüterek ‘oyun kuralları’nı değiştirmenin örneklerini vermiştir!
Görülmekte olan birkaç davayla ilgili yasal değişiklikler hukuken yapılabilir ama AKP’nin siyaseten asla dokunmaması gereken bazı kurallar vardır.

Asla dokunulmamalı
AKP’nin anayasa değişikliği konusundaki görüşleri henüz kesinleşmemiştir. Ama üç şıktan bahsediliyor:
-  Başsavcının yetkisini kısıtlamak: Mesela Alman Anayasası’ndan esinlenerek, parti kapatma talebini Meclis’in onayına bağlamak gibi formüller. Hemen belirteyim, başsavcının yetkilerini bu aşamada değiştirmeye kalkmak fevkalade yanlış olur, hatta rejimi dinamitleyecek gelişmelere yol açabilir.
-  Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmek: Mesela bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi parlamentonun da Anayasa Mahkemesi’ne üye seçmesini sağlamak... Mahkeme’nin kendisinin de bu yönde reform talebi vardır. Ben de yıllardan beri bu fikri savunuyorum. Ama AKP hakkında kapatma davası açılmışken Mahkeme’nin yapısını değiştirmeye kalkmak affedilmez bir hata olur. Rejimi dinamitleyecek gelişmelere yol açabilir.
AKP ve MHP başsavcının yetkilerine ve Mahkeme’ye bu dava süresince asla dokunmamalıdır.
-  Venedik Komisyonu kriterlerine bakmak: Bu mümkündür çünkü genel bir demokratikleşme adımı olarak görülebilir. ‘Odak’ tanımına ‘şiddet’ unsurunu eklemek gibi, kapatma yaptırımından önce başka ara yaptırımlar getirmek gibi... Bunda da ölçülü davranılmalıdır.

Provokasyon etkisi!
Başsavcının yetkilerini kısmak, Mahkeme’nin yapısını değiştirmek gibi girişimler ‘teknik hukuk’ açısından mümkün ama siyaseten ve hukukun felsefesi açısından mutlak yanlış olur. Tam bir “provokasyon” etkisi yapar.
Savcının yetkilerini ya da mahkemenin yapısını değiştirmek için referanduma gitmek, yanlışı tam bir siyasi “provokasyon”a dönüştürür!
Ben, AKP hakkındaki iddianamenin ideolojik bir zihniyetle hazırlandığını, “ılımlı İslam” gibi komplo teorilerine dayandığını düşünüyorum. Ama bu, Meclis’teki çoğunluğun, “hukuk devleti”nin ruhuna aykırı biçimde “oyun kurallarında” köklü değişiklikler yapmasını haklı kılmaz.
Yargı, yanlış bir karar verirse, bunun tarihi sorumluluğunu yüklenir.
Ama AKP’nin toplumu büsbütün kutuplaştırıp yargıyı da büsbütün tahrik edecek türden köklü anayasa değişikliklerine gitmesi, çok vahim siyasi gelişmeleri tetikleyebilir!
AKP öncelikle toplumun bu kadar gerilip devletin temel erkleri arasında böylesine bir kamplaşma meydana gelmesinde sadece “oligarşi”nin değil, kendisinin de siyasi hatalarını görmeli, dava sürecinin selametle yürümesinin çaresini öncelikle tansiyonu düşürmede aramalıdır.
Her şeyden önce itidal.


t.akyol@milliyet.com.tr