GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK
TV KEYFİ VE GÜNCEL OLAYLAR => Haber ve Yaşam Merkezi => Güncel Haberler ve Olaylar => Konuyu başlatan: iğneci - 17 Mart 2008, 12:55:59
-
Kutuplaşma sadece zararlıdır
Tarhan Erdem
17/03/2008 (3759 kişi okudu)
Yeniden çıkmaz dar sokakların keşiştiği yere geldik. Şaşkınlığımızı atıp getirildiğimiz bu yerden bir yerimizi kırmadan çıkabilmeliyiz.
Tabii görev başlıca siyaset adamlarına düşüyor.
Başbakan ilk günlerin heyecanına kapılmamalı, hafta sonunda 'sert üslup belagatı' ile konuşmamalıydı.
Başbakan, beş yıldır 'mağdur rolünü' ve kurulu düzene karşılığını başarıyla sürdürüyor. İlk yıllarda insan haklarının genişletilme adımlarında, bu duruşun yararını gördü. Son iki günde de, haksızlığa uğramış siyaset adamı rolü ve değişim isteyen lider duruşu kalabalıkları duygulandırdı, taraftar sayısını belki artırdı ama, halkın kutuplaşmasını hızlandırdı. Memleket yönetimini de zorlaştırdı.
Başbakanı bu konuşmalara sevk eden İddianame'nin özü şudur: Ak Parti devleti İslamcılık akımı ideolojisinin etkisiyle yönetme eğilimi içindedir.
Yıllardan beri milyonlarca yuttaş, yüzlerce yazar, siyaset adamı ve aydın, iktidarın laiklik dışı eğilimine çeşitli örnekler vermekte, endişelerini dile getirmektedir. Muhalefet endişeli milyonların sözcüsü olamadığı için, endişeler artmaktadır.
Bir kısmı ya da hepsi haksız olabilecek bu iddiaları sayın Erdoğan, hafta sonunda ele almış ama cevaplamamıştır.
Ak Parti'yi yönlendiren ve yakın geleceğimizi etkileyecek bu konuşmalarda iki öğe öne çıkmaktadır: Biri, iddianamenin "milli iradeye karşı atılmış bir adım" olarak tanımlanmasıdır; diğeri de "kimse Ak Partiyi laikliğe karşı olmanın odağı haline getiremez" iddiasıdır.
Erdoğan'ın tanımına göre, Ak Parti'ye verilen 16 milyon 327 bin oy milli iradedir; pekiyi, şimdi soralım: Ak Parti karşıtı partilere oy veren 18 milyon 722 bin seçmen milli irade dışında mı sayılmaktadır? İktidarı eleştirmek milli iradeye karşı olmak değildir, iktidar seçim akşamından gelecek seçim sabahına kadar irdelenir.
Başsavcı kendi anlayışı içinde görevini yapmıştır. Başbakan aynı başsavcının DTP hakkında açtığı dava karşısında da vaziyet alsaydı, bugünkü sözleri tutarsızlıkla malul olmazdı.
Ak Parti'nin laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmesi konusuna gelelim:
Bu ülkede Ak Parti yönetimindeki bazı kişilerin söz ve davranışlarını laikliğe aykırı bulan milyonlarca insan yaşıyor.
Başsavcı ve bu milyonların haksız yanları da haklı yanları da vardır. Başbakan bunları yok saymamalı, demokrasi karşıtları olarak göstermemelidir. Bırakalım yargı ne karar verirse versin.
Ak Parti, endişe duyanları yok sayarak, huzur sağlayamaz; tam tersine huzursuzluğu artırır; hele onları düşman görüp, öyle tanıtmaktan kesinlikle uzak durmalıdır.
Erdoğan'ın Başsavcı'nın iddiaları hakkındaki düşünceleri ve milli irade tanımı, halk huzurunu bozacak ve hükümet politikalarını olumsuz etkileyecek özelliktedir.
Başbakan üç aydır gerginlikten yarar bekler görünüyor. Başbakan meydan okuma havasındaki sert konuşma üslubunu terk etmelidir. Sayın Erdoğan hafta sonundaki sorumsuz tutumunu sürdürürse, yakında halkın iki kutba ayrıldığını görecektir.
Kendisinin söz ve davranışları nedeniyle laiklik endişesine düşenler henüz tam tanımlanmamış bir kutba doğru itilmekte veya çekilmektedir. Son aylarda başlayan kutuplaşma herkese zarar verir! Artacak kutuplaşmanın baş sorumlusu bugünkü Başbakan olacaktır.
Tarhan Erdem arşivi
-
anlamıyorum ,halkın çoğunluğunun desteklediği bir parti için kapatma davası halkın tercihini hiçe saymak demek olmuyor mu?hukuk üstünlüğü tartışılmaz .tamam da....hukuk halka hizmet amaçlı değil mi?
halk biz bu partiyi istiyoruz diyor.
varmı bundan ötesi?
böyle iktidardaki bir partinin kapatılması yönündeki girişimlerin zaten çalkantıda olan ekonomiyi nasıl kötü yönde etkilediğini düşünen yok.
borsa düşmüş yine bugün , gözleri aydın olsun.
-
anlamıyorum ,halkın çoğunluğunun desteklediği bir parti için kapatma davası halkın tercihini hiçe saymak demek olmuyor mu?hukuk üstünlüğü tartışılmaz .tamam da....hukuk halka hizmet amaçlı değil mi?
halk biz bu partiyi istiyoruz diyor.
varmı bundan ötesi?
böyle iktidardaki bir partinin kapatılması yönündeki girişimlerin zaten çalkantıda olan ekonomiyi nasıl kötü yönde etkilediğini düşünen yok.
borsa düşmüş yine bugün , gözleri aydın olsun.
Bir defa su % 46 yi da ikide bir öne sürüp kendimizi aldatmayalim. PERI arkadasim, bu bir genel dogruya dönüstü. Zira bütün hükümetler secim sistemine göre cogunlukla kurulur. Bu hükümette gecerli oylarin yani 16.5 milyonunu almis. 18,5 milyon da bu hükümete oy vermemis. Bu demektir ki % 53,5 muhalefet var. Kimse 47, 47 deyip durmasin. Kaldi ki 47 nin icinde hatiri sayilir vatandas kitleside "sen iktidara geldiginde cumhuriyetin, laikligin, Atatürk Türkiye'sinin temeline comak sok Ülkeyi yabancilara sat, ucan kusa borclan, devletin kurumlariyla catis, itis, kakis" diye oy vermedi. Bunun icin mi verdiniz o kutsal oyunuzu ey oy verenler?
2002 de önceki hükümetten ekonomik acidan cendereye girip bikmis olan halka Is, As vadiyle geldiler. Önceki hükümetin rayina oturttugu ve bunlarin ayni düzeni devam ettirdikleri ekonomiyi asiri borclanarak,(% 300 artti) borc ödemek icin borc alarak, cari acigi arttirip dünyanin hic bir ülkesinde verilmeyen faiz oraniyla yabanci parayi borsaya cektiler, su siralarda ekonomiyi de rayindan cikariyorlar. Herkesin söylemeye basladigi gibi borsa bu gün asiri düsmedi, 1 aydan beri vardi zaten, bu bahanesi oldu. Zamaninda A.N.Sezer - Ecevit arasinda ki Anayasa olayi gibi... Bugün Abd, Avrupa ve Uzak dogu borsalari tepetaklak geldi. Bizim Bas Savcimiz Dünyanin ekonomisini sarsacak kadar güclü mü yoksa?
Gelelim simdi ki duruma;
Bir defa durumu doğru ortaya koyalım ve agiz kalabaligi yapmayalim. Eğer hukuk varsa, salt hukuka ve mevcut kanunlara ve de vicdanına göre bu davayı açmaya mecburdu Bas Savci... Şöyle ki, AKP iktidara geleli beri “laikliğe” karşı, Atatürk Cumhuriyetine karşı kadrolaşma vb. hareketleri, inkâr edilebilir mi? Tehlikenin hep farkındayiz. AKP yüzde 47’nin verdigi sarhoslukla , kusatma rotasında pervasızca ilerledi ve T.C.’nin tabutuna, çiviler çaktı!
Kısacası türbünlerde oynayanlar, İktidara gelmezden önceki sözleri ve iktidara geldikten sonra da, icraatlarıyla yaptıkları, bire bir örtüsüyor. Görünen köye kılavuz istemiyor.
Simdi toplanti üstüne toplanti yapip bir yandan bu yapilan bizim tarlalarimizi bereketlendirmistir diyorlar, öte taraftan Bas Savciyi izole etmeyi, anayasanin parti kapatma maddelerini degistirmeye kalkiyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana tursusu demezler mi?
Artik,geçti borun pazarı...şimdiye kadar aklınız nerdeydi...her zaman olduğu gibi akp ucu kendine dokunduğunda demokrasiyi hatırlıyor...bir dönem iktidardı...47 ile tek başına yine iktidar oldu....neden bekledi...12 eylülün meyvesi asker diktesi anayasayı neden değiştirmek için kılını kıpırtdatmadı...şimdi de anayasa ve yasaların verdiği yetkiyle hareket eden yargıçlar ve hakimlerle kavga ediyor..
Yasalardaki açıklar yüzünden bir teroristi berat ettirmek zorunda kalan hakimi suçlayabilir miyiz...Elbette hayır...
Bassavcı ve anayasa mahkemesi yasaların dediğini yapıyor...
akp anayasasayı değistirseydi ki bu güce sahipti bu krizi yaşamayacaktı...
hazır yeri gelmişken iktidar partisi kapatılamaz...47 alan bir parti dava edilemez görüşleri de ne oluyor... 47 alan kapatılamaz 7 alan kapatılabilir mi demeye getiriliyor...bu çifte standart nedir...
Cidden demokrasi ise derdiniz 47 yi işe karıstırmayın...Karsida % 53 var
47 alsa da hiç bir parti yasaların üstünde olamaz...ne yapar...eğer yasalarda bir yanlış varsa sivil mutabakatı sağlar ve yasaları değiştirerek sorunu çözer...
Yargıyla kavga etmek mahalle kabadayası pozlarına girmek çözüm değildir... Hukuk zorlamalari hep terslikler getiriyor. Isleri gücleri Katikulli, sark kurnazligi ile günlük isi kotarmak. Yapılmak istenen değişikler uygun olabilir ...Ancak akp samimi değil...çok önce elinde yeterli olanaklar varken bu işi neden yapmadı...
Demokrasi canınız yandığında aklınıza gelecek bir şey değildir...tıpkı tramvay olmadığı gibi... istediginde bin istemediginde in.
Sevgilerimle.. . .ico2