GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

TV KEYFİ VE GÜNCEL OLAYLAR => Haber ve Yaşam Merkezi => Güncel Haberler ve Olaylar => Konuyu başlatan: iğneci - 16 Mart 2008, 18:53:24

Başlık: MAHKEMEDE DEGIL SANDIKTA HESAPLAS
Gönderen: iğneci - 16 Mart 2008, 18:53:24



 Mahkemede değil sandıkta hesaplaş

AKP’nin kabahatleri saymakla bitmez...

Mesela... Kendileri gibi yaşamayanlara güvence veremediler... Bir "merkez partisi" gibi davranmayı başaramadılar... Değişimlerinin hikáyesini anlatmaktan ısrarla kaçındılar...

Mesela... YÖK Başkanlığı’ndan tutun da Rize Tapu Kadastro Müdürlüğü’ne kadar, her pozisyon için "İlle de camiadan olsun" tavrını benimseyerek, bir "getto partisi" gibi hareket ettiler...

Mesela... Cumhurbaşkanlığı makamını bir fetih makamı olarak gördüler... Zafer peşinde koşup, "eşi türbanlı eski bir Milli Görüş mensubu"nu Köşk’e çıkararak sistemin sigortasını attırdılar.

Mesela... Türban özgürlüğü konusunda gösterdikleri cevvaliyetin onda birini bile başka özgürlükler konusunda göstermediler... Türban sorununu ise "kanırtarak" çözmek gibi bir yola girdiler... Sonuçta olayı mahkemelik hale getirdiler.

Mesela... Tahammülsüzlük yaptılar... Haklarında olumsuz eleştiriler yazan gazetecilerin isimlerinin üstünü çizdiler... Buna karşılık cepheleşmeyi körükleyen, halkı açıkça tahrik eden yayın organlarının yetkililerini uçaklarında el üstünde tuttular...

Mesela... AB konusunda hız kestiler... Her türden üslupsuzluklara imza attılar...

Dediğim gibi, AKP’nin kabahati çoktur...

Ancak...

Bütün bu kabahatleri sıraladıktan sonra "AKP çoktan kapatılmalıydı" mı diyeceğiz?

Ya da...

Bütün bu kabahatlerin toplamından "parti kapatma davası iddianamesi" için yeterli malzeme çıkar mı?

Eğer "Evet, çıkar" diyorsak...

O zaman şu soruların da yanıtını vermeliyiz: Refah Partisi ile AKP arasında hiç mi fark yok? Erbakan ile Erdoğan aynı mı? Saadet Partisi neden AKP’ye var gücüyle yüklendi, yükleniyor?

Ayrıca...

Siyasi partilerin kabahatleriyle ilgili hesaplaşma alanını da belirlemeliyiz... Hesaplaşma alanı mahkeme salonları mı, seçim sandıkları mı?

Eğer, "İyi ama bu halk, bütün bu kabahatlerine rağmen AKP’ye oy yağdırıyor kardeşim... Ne yapalım?" diyorsanız...

O zaman...

Partiyi kapatmak yerine halkın kapatılması daha sonuç alıcı olabilir.

Kapatma davası notları

Eğer iddialar doğruysa Cüneyd Zapsu’nun o meşhur ve münasebetsiz "Don / türban" açıklaması da "iddianame"ye girmiş... Bence Zapsu’nun yaptığı o açıklama, parti kapatma davasının delili olamaz... Olsa olsa Zapsu’nun terbiye özürlü oluşunun kanıtı olur.

Abdüllatif Şener, yani namı diğer "Latif Abi", kapatma davası üzerine hareketlenmiş... Kapatma davasına hafiften yeşil ışık yakan açıklamalar yapıyormuş... Buradan kendisine Şeyh Edebali üslubuyla nasihat etmek isterim: Ey oğul! Şövalyelik ve centilmenlikten ayrılma... Mesut Yılmaz’ın akıbetini anımsa!

Bazı CHP’liler, "AKP mahkemeye güvensin" diye açıklama yapıyorlarmış... Herkesin "saçmalık" dediği "367" meselesinde "Yüce Mahkeme"nin verdiği kararı gören AKP’lilerden böyle bir istekte bulunmak, kelimenin tam anlamıyla zulümdür.

Egemen Bağış için de siyasi yasak isteniyormuş... Parti içindeki "laik kanat" lideri Bağış, laiklik karşıtı faaliyetlerin körüğü olmakla suçlanıyor... Tanrım! Sen aklıma mukayyet ol!

Siyaset biliminde "Vurarak güçlendirmek" diye bir teori var mı bilmiyorum... Ama bildiğim bir şey var: Bu AKP denilen parti vuruldukça güçlenen bir parti... Bakalım bu son yumruğun güçlendirme derecesi yüzde kaç olacak? Yerel seçimi bekliyoruz...

Bazıları "Her şey türban konusunda atılan adımlarla başladı" diyor... Ben de merak ediyorum: Türban konusundaki adımları iki parti, yani AKP ve MHP atmıştı... Kabak neden sadece AKP’nin başına patlıyor?

Tayyip Erdoğan’ın Türk siyasetinde "mağdur" değil de "mağrur" olarak algılanabileceği bir zaman gelmeyecek mi? Acaba yargı ve asker, o zamanın gelmesi konusunda biraz yardımcı olabilir mi?

AKP yargılanıyor... DTP yargılanıyor... MHP türbandan sabıkalı... DSP Lideri Zeki Sezer, "Sadece laiklik ve Atatürk diyerek olmaz" diyor... O zaman soralım: Bütün bunlardan neden "tek başına CHP iktidarı" çıkmıyor...

Davayı Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya açtı ama bence işin kaymağını "Refah Partisi’ni kapattıran savcı" olarak bilinen Vural Savaş yiyor... Bence hakkıdır...

Tayyip Erdoğan bir "14 Mart günü" kabinesini kurmuş... Başsavcı da bir "14 Mart günü" kapatma davasını açtı... Acaba bu kesişmeye bakarak, "takdiri ilahi" yorumunu yaparsak bizi de kapatırlar mı?
[/size]

ahmethakan@hurriyet.com.tr