GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

EĞLENCE, MUHABBET VE KOMİKLER => Fıkralar Bölümü => Karışık Fıkralar => Konuyu başlatan: iğneci - 16 Şubat 2008, 00:13:14

Başlık: PISIRIK
Gönderen: iğneci - 16 Şubat 2008, 00:13:14
 
Pısırık
 


Geçenlerde, çocuklarımın mürebbiyesi Yulya Vasilyevna’yı çalışma odama çağırdım. Kendisiyle hesaplaşmam gerekiyordu.

- Oturunuz Yulya Vasilyevna, dedim. Sizinle hesaplaşalım. Herhalde paraya ihtiyacınız vardır. Ama siz öylesine naziksiniz ki, kendiliğinizden paranızı istemezsiniz!.. Neyse biz sizinle ayda otuz rubleye sözleşmiştik...

- Kırk rubleye.

- Hayır otuz rubleye... Bende yazılıdır. Ben her zaman mürebbiyelere otuzar ruble veririm. Bende iki aydır çalışıyorsunuz.

- İki ay beş gün.

- Tam iki ay. Bende öyle yazılı... Bu hesapça size altmış ruble ödemem gerekiyor. Dokuz pazarı bundan çıkarınız. Çünkü siz Pazar günleri ders vermez, sadece Kolya ile gezmeğe çıkarsınız! Sonra üç de yortu var.

Yulya Vasilyevna öfke ile parladı, robunun kırmalarını çekiştirmeğe başladı, ama bir kelime bile söylemedi.

- Üç yortu.. Demek ki on iki ruble çıkaracağız! Kolya dört gün hastalandı, ders yapılamadı. Siz, yalnız Varya’ya ders verdiniz. Üç gün de sizin dişleriniz ağrıdı. Bu yüzden de eşim, öğleden sonraları ders yapmamanıza izin verdi. Böylece bu da yedi gün eder. Bunu altmıştan çıkarırsak kırk bir ruble kalır... Değil mi?

Yulya Vasilyevna’nın sol gözü kızardı ve yaşla doldu. Çenesi titremeğe başladı. Sinirli sinirli öksürdü, burnunu çekti, ama, bir kelime söylemedi.

-Yeni yıl arifesinde, tabağı ile birlikte çay bardağını kırmıştınız. Bunun için de iki rublenizi keseceğim. Gerçi bu çay bardağı daha çok eder, aile yadigarıdır. Ama neyse, bunu Allah’a havale ediyorum. Biz hangi işte kazık yemedik ki! Sonra, sizin dikkatsizliğiniz yüzünden Kolya ağaca çıkmış, ceketini yırtmıştı. Bunun için de on rublenizi keseceğim. Ha, bir de şu var, hizmetçi, yine dikkatsizliğinizin bir sonucu olarak Varya’nın kunduralarını çaldı. Bütün bunlara sizin göz kulak olmanız gerekirdi. Siz aylık alıyorsunuz! Neyse bundan da beş rublenizi kesiyorum. On Ocak günü benden on ruble almışsınız!

Yulya Vasilyevna fısıltı ile:

- Hayır, almadım, dedi.

- Ama bende yazılı!

- Peki, öyle ise...

- Kırk bir rubleden yirmi yedi çıkarırsak on dört kalır.

Kızın iki gözü de yaşla doldu. Uzun, güzel burnunu ter damlacıkları kapladı. Zavallı kız! Titrek bir sesle:

- Ben yalnız bir sefer, o da eşinizden olmak üzere, üç ruble para almıştım. Bundan başka almadım.

- Öyle mi? Bak bu üç ruble bende yazılı değil! on dört rubleden bu üç rubleyi de çıkarmam gerekiyor. Bu hesapça benden on bir ruble alacağınız kalıyor. Buyurunuz, paranızı alınız! Üç... üç... üç... bir ve bir buyurunuz!

Ona on bir rubleyi uzattım. Kızcağız parayı aldı ve titreyen parmaklarıyla cebine koydu:

- Mersi, dedi.

Ben yerimden fırladım, odanın içinde dolaşmağa başladım. Adeta tepem atmıştı.

- Bu mersi de niçin? Diye sordum.

- Aldığım paralar için.

- Ama ben sizi soydum, soğana çevirdim. Düpedüz paranızı çaldım. Bu “Mersi” de ne oluyor?

- Çalıştığım başka yerlerde bunu da vermezlerdi.

- Vermezlerdi, ha? Çok tabii... Ben şaka ettim. Size çok iyi bir ders verdim. Size, hakkınız olan bütün paranızı, seksen rublenizi vereceğim! İşte paranızın hepsi şu zarfın içinde duruyor. Ama, insan bu kadar da pısırık olabilir mi? Niye isyan etmiyorsunuz? Niçin protesto etmiyorsunuz? Niye susuyorsunuz? Bu dünyada insanın dişli olmaması mümkün mü? İnsan böyle pısırık olabilir mi?

Kızcağız boynunu bükerek gülümsedi. Ben onun yüzünde “olabilir!” karşılığını okudum.

Kendisine verdiğim bu sert dersten ötürü ondan özür diledim, ve onun büyük şaşkınlığı arasında, kendisine kesintisiz, tastamam, seksen rubleyi verdim. Kızcağız ürkek ürkek teşekkür etti ve çıktı. ben de, onun arkasından bakarak düşündüm: şu dünyada güçlü olmak ne kadar da kolaymış!

 
Anton ÇEHOV