GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

TV KEYFİ VE GÜNCEL OLAYLAR => Haber ve Yaşam Merkezi => Güncel Haberler ve Olaylar => Konuyu başlatan: iğneci - 05 Şubat 2008, 00:09:26

Başlık: BENZINLIMI? MAZOTLUMU? ......
Gönderen: iğneci - 05 Şubat 2008, 00:09:26



Benzinli mi, mazotlu mu, türbanlı mı?                                                                                        04/02/2008 (1511 kişi okudu)

Rudolf Christian Karl Diesel, Meksika orijinli Bavyeralı bir anne babadan, 1858'de Paris'te doğdu. 1870'de Alman İmparatorluğu'nun kurulmasıyla, Alman oldu ve Münih Politeknik Üniversitesi'nde okudu. 1913'te mesleğinin zirvesindeyken, 55 yaşında bir deniz yolculuğunda öldü. Ancak ölümündeki gizem hâlâ çözülemedi. Dizel Motoru, Rudolf Diesel icad etti. O dönemde gemi, tren, jeneratör gibi statik işlerde kullanılan buharlı motorlar sadece yüzde 12 yakıt verimliliğiyle çalışıyordu. Diesel'in 1893'te yaptığı ilk dizel motor ise yüzde 26 verimlilik ile çalıştı.
Üstelik, çağdaşları Benz ve Daimler'in motorları gibi petrol/gaz yağıyla değil, yer fıstığı yağıyla çalışıyordu.
1897'de varılan noktaysa, şaşırtıcı bir yüzde 75 verimlilik oldu.
Bugün benzinli motorlar da dizel gibi enjeksiyonlu ama modern dizel motorlardan hala yüzde 25-30 daha az verimli. Okurlar 'benzinli mi, mazotlu mu otomobil alalım?' diye sorarlar.
Motorlarıyla ünlü olan GM'in OPEL Corsa'sını inceleyelim: 1.4/16 V HB tipi motor 90 beygir üretirken, ortalama 100 kilometrede 5.9 litre benzin yakıyor. Corsa'yı aynı performansla götüren 1.3 CDTI motor da, 100 kilometrede 4.6 litre mazot yakıyor.
Benzin 306 YKr, mazot ise 262 YKr olduğuna göre, benzinli Corsa 100 kilometrede 18 YTL, dizel ise 12 YTL yakıyor. Normal bir kimse yılda 15 bin kilometre yapar, yani mazotlu 900 YTL/yıl kârlı. Otomobili beş yılda değiştirecekseniz, toplam 4 bin 500 YTL kârlı olduğunuzu düşünüyorsunuz değil mi? Değil Çünkü iki otomobil arasındaki fiyat farkı zaten 4 bin 400 YTL.
Yerli Renault Clio 1.5 DCI 80/1.2 16 V için, hatta Mercedes için aynı hesap (Çok kilometre yapan, mesela taksi için hesap başka) Ancak dizel moda, insanlar istiyor.
Türbanla üniversite okumak gibi. Diyanet 'farz'lardan biri değil diyor ama bazı tutucu kızlar, 'saç gösterme yasağı isteriz' diye ısrar ediyor. Bu olayın, -pratikte yığınla sorunun yanı sıra-, toplumda kadını 'edilgen', en azından 'farklı' yapacağı kesin.
Yazları gittiğim kasabadaki platonik çocukluk aşkımın başını babası bağlatırdı. Kaçamak buluşmalarımızda, her genç kız gibi 'üniversiteye gideyim çıkartacağım bu örtüyü' diye hayal ederdi. AKP ve MHP'ye göre, bu gayret 'örtüleri yüzünden üniversiteye gidemeyip, yurtdışına giden kızlar' için gösteriliyor.
Biraz mühendislik edip bu kimselerin kaç kişi olabileceklerini hesap ettim. Hesabı 'moda olan çoğunluk istiyor mu?' diye yapmadım çünkü demokrasinin bir kişi dahi olsa, azınlık hakkı koruma rejimi olduğunu ortaokulda öğrettiler. 'Problemler arasında türban ne kadar öncelikli?' diye baktım, 2007'de ÖSYS'ye başvuran 1 milyon 641 bin 403 öğrencinin yüzde 43'ü kız, yüzde 57'si erkek. Bunlardan 273 bin 737 kız ve 352 bin 653 erkek öğrenci sınavı kazanıp yüksek okullara girmiş. Üstelik kızlar yüzde 0.3 daha başarılı.
Bugün, Türk üniversite ve yüksek okullarında okuyan milyon civarında kız öğrenci var. Bunların hepsinin başı açık. 80 yıllık Cumhuriyet hayatımızda, üniversite okuyup mezun olan, olmayan, annemiz, teyzemiz, ablamız, kızımız, bakanımız, başbakanımız, hakimimiz, profesörümüz, pilotumuz var, var kızı var. Milyonlarca.. Bunların hepsi başı açık okudu. Örtüleri yüzünden üniversiteye gidemeyip, yurtdışına giden kızların sayısı ise 'yüzler'le ifade ediliyor. Kiminin zannettiği gibi üniversitede 'inançlar serbestçe' yaşanmaz. 'İnanç' kişiseldir. Eski Yunan'dan günümüze 'sahici' üniversitelerde temel kural 'bilimsellik'tir. Bilim, 'inanç'a karışmaz, inanç da 'bilim'e karışmamalı.
Sayın Başbakan "İyi niyetli eleştiriye açığız ve toplumsal konsensus muvafakatla çözeceğiz" dedi. Buna güvenerek yazıyorum: Konu, kadınları ve üniversiteleri ilgilendiriyor, onlara soran olmadığı gibi, onların kahir ekseriyeti de istenmiyor. Nasıl olacak toplumsal muvafakat? Dini bütün devlet adamından beklenen, herkese Türkçe, anlaşılır bir Kuran edindirip, dinimizi şekilden kurtarmaktır.
Olmazsa, AKP'nin, idda edildiği gibi merkez partisi olamadığı kesinleşecek, hepsi O kadar!..
 


İskender Aruoba arşivi