GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK
TV KEYFİ VE GÜNCEL OLAYLAR => Haber ve Yaşam Merkezi => Güncel Haberler ve Olaylar => Konuyu başlatan: iğneci - 26 Ocak 2008, 02:05:43
-
Anayasa'nın 'yalan' maddesi 26 OCAK 2008
ÖYLE anlaşılıyor ki, türban konusu Anayasa’ya girecek.Başbakan, bunu şahsi bir inat haline getirdi.
Elinde yüzde 46.5’lik oy var.
Dolayısıyla bu şahsi inadı, "demokratik kılıfa" uydurabilir.
Benim arkamda yüzde 46.5 yok.
Ama içimde sağduyu var.
İşte o sağduyuya güvenerek şu gördüklerimi son bir defa kayda geçirmek istiyorum.
İsteyen dinler, istemeyen dinlemez.
* * *
Şuna kesinlikle inanıyorum.
Türban konusunu Anayasa’ya sokmadan, pratik yoldan çözmek mümkündü.
Başbakan bu yolu denemedi bile...
Bu çok önemli.
Bunu yapmaması, bende, türban konusunu çözmekten çok, rövanşa çevirmek gibi bir duyguyla hareket ettiği izlenimi yarattı.
İkinci gözlemim şu:
Türbanın Anayasa’ya sokulması, onu "türban özgürlüğü" olmaktan çıkarıp, "türbana anayasal teminat" haline getirdi.
İkisi arasında ne fark var diyenler olabilir.
Çok var.
Çünkü "teminat", dini bir konunun Anayasa’yla teminat altına alınması anlamına geliyor.
Bu haliyle de, ister istemez bir "rejim tartışmasına" yol açacaktır.
* * *
Ama bundan daha önemli bir şey daha var.
Türbana anayasal teminat getirilmesi, siyasi flama haline getirilmiş bu dini simgenin, ilk ve orta eğitime, oradan da devlet dairelerinde çalışma iznine kadar gidecek yeni bir süreci başlatacaktır.
Buna kimse mani olamaz.
"Bugün böyle bir talep yok" denmesine de bakmayın.
O talep daha şimdiden var ve yarın Erdoğan’ın kapısını daha kuvvetli çalmaya başlayacaktır.
Bunları öngörmek için siyasi müneccim olmaya gerek yoktur.
Daha dün TBMM Anayasa Komisyonu üyesi AKP Konya Milletvekili Hüsnü Tuna, hedeflerinin türbanı kamusal alanda da serbest bırakmak olduğunu söyledi.
Bu sürecin sonu, eğitimin ve kamunun her alanında türbanı serbest bırakmak ve böylece Cumhuriyet’in kadın imajını 100 yıl geriye götürmektir.
* * *
Ama son türban tartışmasında en ağırıma giden şey, AKP’nin erkek siyasetçilerinin bunu bizlere ve özellikle de kadınlara, "kadın-erkek eşitliği" kılıfıyla yutturmaya çalışmasıdır.
Bu yaklaşım, büyük bir hipokrisi örneği olarak siyasi tarihimize girecektir.
Anayasalar bir toplumun "dürüstlük metinleri"dir.
Böylesine büyük bir yalanı Anayasa’ya soktuğunuz zaman, yalan Anayasa’nın maddesi haline gelir.
Ben şuna inanıyorum.
Türbanın Anayasa’ya sokulması, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, yıllardır taşıdığı bir "misyon" duygusunun tezahürüdür.
Yani toplumsal değil şahsidir.
MHP de, kendince doğru bildiği bir şeyi yapmaktadır.
Türban son yıllarda mazisinde dini motifler olan siyasetçiler tarafından öylesine kötü şekilde istismar edildi ki, bu kozu onların elinden alıp "siyasi mücadeleyi eşitlemek" gereği ortaya çıktı.
Ama onlara da şunu söylemek isterim.
Dini motifler bir kere istismar edilmeye başladığı zaman bunun sonu yoktur.
Anayasa’nın türban maddesinin kabul edildiği gün bunu hep birlikte göreceğiz.
Nasıl "dindar cumhurbaşkanı seçtirmek" teması insafsızca kullanıldıysa, gündemimize daha birçok yeni dini istismar konuları sokulacaktır.
Bir cumhuriyet, işte böyle rayından çıkarılır...
Liberal aydınların da şunu çok iyi görmesi gerekirdi.
Dini motiflere en masum gibi görünen "özgürlükleri" isteyen Başbakan, nedense aynı hoşgörüyü, "Türbanı Anayasa’ya sokmayın" diye yazı yazan üç beş köşe yazarına gösterememektedir.
Siyasetimizde "dini istismar" yarışı başlamıştır.
Sonumuz hayırlı olsun.
-
Neden bazı kişileri rahatsız ediyor orta öğretimde veya kamu kuruluşlarında örtünün serbest olması? Ne var bunda gocunacak?.. Örtünmek isteyen örtünür kardeşim, bu kadar basit... Daha önce de demiştim, yine diyorum: BU OLAYLARDAN ŞİKÂYET EDENLERİN DURUMU TAMAMEN KUYRUK ACISINDAN İBARET...
-
Hofeez daha ayni yerdesin! Oraya kilitlendin kaldin. Hala aci'dan bahsediyorsun üzerine hic basmak ta istemedigin görülüyor gerceklerin. Dini ve örtüyü son olarak ön plana getiren akp'nin basi Basbakan Ispanya'dan acti konuyu, senin de dedigin gibi 80 lerden beri ortada ve Cumhuriyet'in kurulusundan beride ara sira bu iktidar ve uzantilari tarafinda oy icin dile getiriliyor. Bu duruma göre Kuyrugu aciyanlar belli oluyor. Simdi yerel secimler yaklasiyor her problemi de hallettiler ya(!) Türkiye güllük gülistanlik(!) Ekonomi rayindan cikiyor trenler de hakeza...
Örtünün siyasi ve ekonomik ranti gözlerini dondurmus islam'a hakaret ettiklerinin bile farkinda degiller.
Sosyal refahi arttirma, issizlige cözüm, egitim sorunlari dururken Devletin basindakilerin örtü mesaisinden baska sorunlari kalmadi... Akp'nin ciddi sorunlari oldugu kesin.
Erzurum'lu rahmetli Naim hocaya bir kız öğrenci sormuş hocam bizi türbanla Üniversiteye almıyorlar ne yapalım ? Naim hocanın yanıtı ; kızım türban giyim kuşamdır yani sünnettir siz önce farz olan bilimi ve ilmi , irfanı alın , her farz için birkaç sünnet feda edilebilir diye yanit verir.
Selamlar.
-
Hâlâ acıdan bahsediyorum ve bahsetmeye de devam edeceğim; çünkü bu türban/başörtüsü olayına karşı çıkanların tamamı ileri derecede kuyruk acısı yaşıyorlar. AK Parti veya herhangi bir parti, farketmez; başörtüsü olayı bu ülkede bir sorun hâline getirildi mi? Evet! Bunun da bir şekilde çözmülenmesi gerekiyor. Kaldı ki bunu siyasi rant olarak gören sensin; ben olaya hiç de öyle bakmadım, bakmıyorum. Çünkü öyle olduğunu düşünmüyorum. Bu aslında çok basit bir şey, ama bunu belli kesimler zorla ve inatla sorun hâline getirmeye çalışıyorlar. Oysa azıcık aklı başında düşünseler, daha açık söylemek gerekirse, işlerine gelse böylesi bir şeyin yasak olması gibi bir aptallığın peşinden koşmazlar.
Başka sorunlar varken bazı sorunlar çözüme kavuşturulmasın mı yani? Köstek olan küstahlar rahat dursalar, yani kuyrukları acımasa, yani rantları ellerinden gitmese senin bahsettiğin ve daha önemli gördüğün sorunlar da çözülecektir.
Neden mesele başörtüsü olunca işsizlik, sosyal refah, eğitim, şu, bu öne atılıyor? Kaldı ki başörtüsü eğitim sorunlarının en başında geliyor. İşsizlik ülkemizin en ciddi sorunlarının belki de listebaşı, kabul; ama dininin gereği başını örtmek isteyen insanlar neden eğitimlerini zorla dine aykırı davranmak zorunda bırakılarak devam ettirsinler? O insanların da hakkı yok mu yahu?! Diyeceksin ki kanunlar başlarını açmayı gerektiriyorsa kanunlara uyup başlarını açarak okula gider ve eğitimlerini tamamlarlar; peki bu insanların din özgürlüğü nerede kaldı?
AK Parti'nin değil, bence bu olaylara hep olumsuz bakmakta ısrar eden kişi ve kesimlerin ciddi sorunları var.
Neden başörtüsüne karşı çıkanlar bir türlü diyemiyor ki bu insanlar da bizim vatandaşımız, bunlara ikinci sınıf muamele yapmak demokratik ve lâik sisteme yakışmaz? Demokrasi ve lâiklik diye resmen yırtılıyorlar yahu, bu nasıl demokrasi, bu nasıl lâiklik?..
Naim Hoca olayına gelince...
Ben de onunla aynı şehirliyim, Erzurumluyum. Onu en iyi tanıyanlardan da biriyim. Kendisiyle aynı camide bulunmuşluğum ve muhabbet etmişliğim çoktur. Esasen o hoca değildir, halktan biridir; sadece müftülük ona fahri vaizlik ünvanı vermiştir. Bazen espri amaçlı böyle sözler söylerdi rahmetli, amacı insanları güldürmekti. Yukarıda senin anlattığın fıkra da böyle...
Ama işin aslına gelince, gerçeğin öyle olmadığını sen de çok iyi biliyorsun iğneci. Türban/başörtüsü sünnet değil, Allah'ın kesin emridir; yani farzdır. Aksine ilim öğrenmek sünnettir. Belki de yukarıdaki fıkra(!) sonradan Naim Hoca'ya mal edilmiş de olabilir...
-
Hala kuyruk acisinin elif be sinde takili kaldin ne yazik ki? Zaten isin dogasida böyledir, bir yeri aciyan doktora gider.Kuyrugu aciyan getiriyor sorunu. Nedense sadece dini ve kadinin örtüsünü kafaya takan dinci ve bagnaz düsüncede olan zavallilar beyinlerindeki kilidi kirmakta oldukca zorlaniyorlar, anhtar kiriliyor her seferinde ellerinde.
Alinti: Hofeez'den
"AK Parti veya herhangi bir parti, farketmez; başörtüsü olayı bu ülkede bir sorun hâline getirildi mi? Evet! Bunun da bir şekilde çözmülenmesi gerekiyor. Kaldı ki bunu siyasi rant olarak gören sensin. Ben olaya hiç de öyle bakmadım, bakmıyorum. Çünkü öyle olduğunu düşünmüyorum. Bu aslında çok basit bir şey, ama bunu belli kesimler zorla ve inatla sorun hâline getirmeye çalışıyorlar. Oysa azıcık aklı başında düşünseler, daha açık söylemek gerekirse, işlerine gelse böylesi bir şeyin yasak olması gibi bir aptallığın peşinden koşmazlar"
diyorsun.
Niye farketmezmis? Evet getirildi, getirenin kim oldugunu görmemek, duymamak, konusmamak icin üc maymunu mu oynuyorsun? Kac defa bu hususta parti kapatildi? Herkesin o gözle bakmasini, bakis acini degistirmesini ve gözlük takmasini, okuyor, izliyorsa, sadece ayni türden degil muhalefetten tarafa olanlarinda dediklerine kulak asmasini ve düsünce motorunu calistirmasini öneririm.
Köstebek, Küstahlar Rant sagliyor diyorsun :sev15: Rant üstünlük, kazanc, istifade etmek demek olduguna göre, nasil rant saglamak veya saglamamak bu? Azinliktalar iste,ranti saglayan cogunluk.
Rant saglayanlari nisandan beri izlemedin mi? Dindar Cumhurbaskani gelecek diye secim süresinde yasananlar... secimdeki posetler, kömürler, bas örtüleri, altinlar, paralar meydanlardaki maduru oynayan din simsarlari. Karimin basi örtülü diye beni Cankaya'ya cikarmiyorlar diyenleri unutmadik... Sen bütün bunlar yasanirken bu ülkede degil miydin? Üstelik Erzurum'dan basladilar. Bunlari rant saymiyorsak, ya nedir bu?
Din sömürüsü temiz dini duygulari ipotek altina almak degil de nedir? Sark kurnazligiyla kündeye getirmeyi etik mi buluyorsun? Sen satilmadiysan, kendini bütün pisliklerden koruduysan, bu sorunu yok sayamayiz ki?..Inatla sorun haline getiren, örtü de örtü diyen zip zip ziplayan bagnaz düsünce neyin nesi ya?...
Sendin % 60/70 bizim üniversite de örtülü diyen. O kadari takiyorsa sorun nerede o zaman?Digerleri de dinin geregini yerine getirmiyorlarsa. O zaman örtünmeyenlere mi taktin?
Her koyun kendi bacagindan asilacagina, yarin herkesin kendi yaptiklarindan sorumlu olacagina, ibadette kabahatte kendi amel defterine yazilacagina göre erkeklerin ve fanatik dincilerin cocukluktan basliyarak örtü hususunda ki baskisinin nedeni ne? Anlami ne?
Egtimin en 1. sorununu örtü olarak görmek zavallilik. Dinin geregi olarakta 1. sirada görmek öyle... örtünecek is bitecek öylemi? Yemezler... tokalasmak, diger sosyal yasantilari.. ne olacak eee ne yapalim cagin günün geregi mi diyecegiz bitti, öyle mi?.
Örtülü olanlar arasinda kim bilir ne kadar dünyayi parmaklarinda oynatacak ilim ve bilim alanin da önde gelecek degerler var diye düsündüm su an. Zavallilari okutmuyorlar. Gercekten haksizlik bu(!). Ben hic bir zaman inanarak örtenin karsisinda olmadim. Bende öyle ailede yetistim halen de genis ailem de örtülü örtüsüz dolu. Her iki kesim de kendisi karar verir nasil giyinecegine. Ailemde baski yoktur. Fakat ailenin disinda her iki kesimde baskidan nasibini aliyor. Siddet haric.
Herkes cevresine bakiverse, dolu dinimizin en ön siralarinda yapilmamasi lazim gelen seyler var. Bunlarin gözardi edildigi bir vakia yanlisligi ve edepsizligi görelim artik. Örtüyü örttüm ön yargiyi def ettim, ondan sonrada iyi ettim diyenleri görürüz ve görüyoruz. Yani dinin geregi diye örterek, dinimize en büyük kötülügü yapiyor. Haliyle yasin yaninda kuruda yaniyor.
Gitgide erkek ülkesine doğru, gitgide erkek dinine doğru, erkek haklarını bunca savunan bir dine kadınların sorgusuz sulasiz boyun eğmeleri ciddi manada anlamsız.Islamiyetin hüküm sürdüğü ülkelerdeki kadınların durumu ortada.Peygamber efendimizin kadinlar üzerine söyledigi güzel sözler dururken, bugünki uğraş neyin nesi,kimlerin karanlık oyunu.
Naim Hoca'yi da insanlari güldürmek icin getirilmis biri olarak görülüsü de enteresan. O'nun ince zekasindaki mesaji anladigina da eminim. Ama bu da bir cok sey gibi isine gelmemis.
Alinti:
"Allah'ın kesin emridir; yani farzdır. Aksine ilim öğrenmek sünnettir." Onu ben de biliyorum,
Kesin emridir de; Emre itaat etmiyenler ne olacak?
Bir de örtüyü göstermelik ve yasak savmasi icin takanlar? Takmaya zorlayanlar? Onu da söyleyeyim.
Dünyada erkeklerin ve cevrenin serrine, Ahirette de Allah ile zebanilerin hismina ugrayacak. :sev19:
-
İğneci, bak;
1. Ben neyin ne olduğunu çok iyi görüyorum.
2. Örtünmekle her şey biter diye bir iddiam yoktur, bilâkis bunun ne kadar saçma bir düşünce olduğunun farkındayım. Öyle bir şey de söylemiyorum.
3. Örtüyü serbest hâle getirmek isteyenler sadece örtülü hanım kardeşlerimizin de rahatça eğitim almalarını sağlamaya çalışıyorlar.
4. Örtüyü savunanlarınki mi yoksa örtüye karşı olanlarınki mi bağnazlık? Bunu da tamamen senin yorumuna bırakıyorum. Hoş ne diyeceğin ortada da, yine de bırakıyorum işte...
5. Ben dininin gereğini yerine getirenleri ya da getirmeyenleri konuşmuyorum burada, örten de örtmeyen de kendisi sorumludur. Ben de biliyorum her koyunun kendi bacağından asıldığını. Ben örtü serbest hâle getirilmeli diyorum, herkes örtünmek zorunda bırakılmalı demiyorum; dikkatini çekerim. Lütfen yazdıklarımı tam oku ve tam anla! Örtmeyenlere taktığım falan yok.
6. Ben baskıdan da kesinlikle yana değilim. Dinimizdeki kurallar Allah'ın emirleri, dolayısıyla bu kurallara Allah'ın emirleri olmaları sebebiyle uymka gerekiyor. Eğer birilerinin baskısıyla bunları yaşayacak olursak bu, Allah'a değil de bu baskıyı yapanlara kulluk etmek anlamına gelir. Kaldı ki yazdıklarımda bu söylediklerinle uzaktan yakından ilgisi olan bir tek cümle dahi yok...
7. Örtüyü eğitimin ilk sorunu olarak görmemi sen zavallılık olarak değerlendirmişsin; Sözlerine dikkat etmeye çağırıyorum seni. Ayrıca senin bana böyle bir yakıştırmada bulunman da benden hiçbir şey eksiltmez. diğer taraftan, örtüyü dinin gereği olarak ilk sırada gördüğümü nereden anladın Allah aşkına?! Güldürme beni iğneci...
8. Örtü olayı hâlledilince her şey çözülmüş demektir gibi bir savı savunmuyorum. Elbette ki acil olarak çözülmesi gereken bir sürü sorun var. Ama bu sorunların bir çoğu birbirinden bağımsız. Bundan dolayı da şu sorun dururken bu sorunu çözmenini anlamı ne diye saçma bir düşünceye kapılmak çok banel geliyor bana. Ne kadar sorun çözülürse o kadar iyi değil mi?
9. Ben dinimize aykırı olan bir dolu problem veya hareketin varlığından da haberdarım iğneci, müsterih ol. Yineliyorum, bu tür durumları zaten tasvip etmiyorum. Ben uyduruk şeylerden değil, dinden bahsediyorum.
10. Naim Hoca'nın insanları güldürmesi için getirildiğini söylemedim. Müftülüğün kendisine fahri vaizlik ünvanı verdiğini ve onun da esprili bir konuşma tarzı olduğunu, insanları güldürdüğünü söyledim. Yazdıklarımın bir çoğunu yanlış ya da farklı anlamışsın sanki iğneci. Yoksa bana mı öyle geliyor?
11. Naim Hoca'nın nüktesindeki ince mesajı anladım tabi ki; o kadar kapasitem var ve görmezden geldiğim falan da yok. İşime gelmemesi gibi bir durum da söz konusu değil. Kişisel yorumlar yapma istersen.
12. Örtüyü göstermelik takanları tasvip etmediğimi bilmem ellinci kez mi yoksa yüzüncü kez mi söylüyorum. İstersen yüz ellinci ya da iki yüzüncü kez de söyleyebilirim. BEN ÖRTÜYÜ ALET YA DA ARACI OLARAK KULLANANLARA VE TAKMAYA ZORLAYANLARA ŞİDDETLE KARŞIYIM! Umarım bu konudaki fikrimi yüz birinci söyleyişimde anlayabilmişsinsdir iğneci.
BU KONUYU DAHA FAZLA UZATMAK İSTEMİYORUM. SÖYLEMEK İSTEDİKLERİMİ ANLAYAN BİRİ YA DA BİRİLERİ OLURSA KARŞIMDA DEVAM EDEBİLİRİM. AMA BU ŞEKİLDE OLMAZ...
-
yine siyaset meydanı programındaki gibi yorumlar gelmiş.örtünmenin şeklinde takılı kalıyor sanırım çoğumuz.islamiyetin örtünme anlayışını ülkelerin örtünme kültürleri ile karıştırmamak gerekir.islamiyeti savunalım derken ,bir ülkenin geleneksel giyim tarzını savunur hale düşmeyelim.türbanın anayasa içine dahil edilme hususu oldu bittiye getirilirse ,çok değil 10 yıl sonra ,başörtüsü zorluğu yaşayan bayanlarımız dahada zor durumda kalabilirler gibi geliyor bana.içime öyle doğuyor nedense :sev15:
-
Lozan antlasmasiyla Yedi düvele meydan okunarak cizilen Misak-i Milli sinirlari icinde ki din eksenli (Irakta'ki ic savasa benzer) kargasa yaratilmaya calisanlar, muvaffak oldular. (Ic ve dis mihraklar)
Örtü = Dini +Siyasi Simge = Kaos
Bu basit matemetikte görüldügü gibi; Yasa ciksada cikmasa da istenmeyen olaylarin fitili hem icerden hemde disaridan ateslenmis olarak görüyorum.
Gözünüz aydin, takiyyeci partinin önderliginde Islamin ve Siyasetin dini simgesi örtüyü GIDIK'a baglanmasina karar vererek ülkeyi kaosa sürüklenmenin yolunu acmis oldular. Gazaniz Mübarek olsun.
Görüs ve ön sezilerimde yanilma payim azdir. Zaten görünen köyde kilavuz istemez.
Alinti:Hofeez'den
BU KONUYU DAHA FAZLA UZATMAK İSTEMİYORUM. SÖYLEMEK İSTEDİKLERİMİ ANLAYAN BİRİ YA DA BİRİLERİ OLURSA KARŞIMDA DEVAM EDEBİLİRİM. AMA BU ŞEKİLDE OLMAZ...
Konu'nun Forumda bile tartisilmasinda nokta konulduguna göre. (Hemde forum kurallarina göre büyük harfle yazmanin ne anlama geldigini bile bile.) Kalemlerin susup kiliclarin cekildigi burada bile belli. Cünkü konu dini inanc geregi örtü....
Özümüze ihanet etmiyelim dostlarim.
Cogunlugun kafasinda ne yattigini hepimiz biliyoruz carsaf carsaf haberler de var yeteri kadar...
Cünkü toplum olarak uzlasma kültürü yerine catisma kültürü agirlikli yanimiz daha gelismis. Kisir döngüye degil üretken olmaya mecburuz.
-
Malesef Peri hazimsiziz, iste simdi haberlerde söylüyor, Irakta savas basliyali ingilizlere göre, bir milyon insan ölmüs. Müslüman demiyor.
Inanin Konu örtü degil. Dini simgeyi oya cevirmek, cumhuriyetin laik demokratik rejimin altini oymak. Hemde 85 yillik cumhuriyetin nimetlerinden yararlanarak bunu yapiyorlar.
Cünkü bu zihniyet, kanlimi olsun kansizmi diyenlerin gömlegini degistirmis uzantilari. Simdi aciyan yerlerinin tedavi dönemindeler..
Basbakan güvence veriyor, kanun bile yetmiyor baksaniza, kefil oluyor. Unutulmasin ilk defa okullara bas örtüsü imam hatip okullarinda kiz ögrencilere verildi yalniz din dersinde olmak üzere. Geldigi durum ortada
Son cümleni hayli cömertce kullanmissin 10 yil. o zaman da nasil olacagini düsünmek dahi istemiyorum.
Birde düsündüm ki; Örtü kizlarimiza ve ailelerine tasarruf sagliyor. Hem vakit hem de ekonomik yönden..Sokakta da rahat... Bas yikamak, taramak, kestirmek yok. Kirli temiz farketmez. Ört örtüyü cik disari bitti.
Dis ülkelerin bakislari malum, Iran ohhhh! cekiyor ona kahroluyorum. „Laikler ve genareller kaybetti.“ diyor mansettlerde.
Icimizde ki güya dindarlarla Iran'da ki gazteler agizlari köpürerek dile getiriyorlar bunlari. Bizler her ne kadar konu üzerinde tartimasak ta bu konu temcit pilavi gibi önümüze getirilip duracak. Cünkü zaman zaman bu iktidar tansiyonu devamli yükseltiyor.Zaten is bittimi, sitemizde bir siirin basligi gibi Kördügüme gidiyor.
Bir inat ugruna yarab ne hale getirilmek isteniyor ülkem. :sev15:
-
Ülkemizde bir cok sorun varken gündemi sagolsunlar kilik kiyafet üzerine kuruyorlar. Demokrasi, esitlik, haklar vs. vs. diye bagiran agizlar isine gelmeyen, veya hosuna gitmeyen giyim tarzlarini (ki hosuna gitmek zorundada degildir) simge olarak , gericilik olarak görüyor.
Basta sunu belirtmek istiyorum, ben ne sagcigim ne solcuyum, yani ne akp´liyim ne chp`li. Kaldiki acik konusmak gerekirse AKP´nin iktidara gelmesini istemiyordum (AKP yanlisi arkadaslar lütfen kirilmasinlar).
Ama secimlerde su görüldüki, Demokrasi ugruna canini veren kisiler AKP iktidara gelince hemen karsi ciktilar, Cumhurbaskani secimlerinde kafalari yediler. Neden? Iste Müslüman. Sanki diger Cumhurbaskanlari ve diger iktidarlar gavurdular da, belki de öyledir bilemem. Kendini demokrat diye nitelendiren sahislar sadece hemfikirlerine karsi demokratlar. Karsi fikirderki insanlari ellerinde gelse bu memleketten sürecekler.
ben Demokrasiye inana bir insna degilim cünkü demokrasiyi modern kölelik olarak görüyorum. Benim dogal haklarim bana demokrasi diye yutturuluyor. Kelime itibari ile Halkin Iktidari anlamina gelen Demokrasi kelimesi, manasini ve gerigini yerine getiremiyor. Benim sadece secme hakkin var, hatta hakta degil, zorunluk.
Feministler bas bas bagiriyor, kadin haklari, kadin-erkek esitligi vs. vs. Ama görünen o ki, daha kadinlar kendi aralarinda esitligi saglayamamislar. Feministlerin tek hedefi Aile hayatini yok etmek, yoksa kadin-erkek esitligi hikaye.
Kaldiki erkekler kadin icin calisiyor hep. Bir erkek karisini ve varsa cocugunu gecindirmek icin, onlari rahat ettirmek icin gece gündüz calisiyor. Elbette kara koyunlar vardir tabi, kadini döven, onu asagilayan. Bunlar korkak erkelerdir. Ama bu durumu genellestirmek yalnis olur. Ve tabiki her basini örten bir kadinin da zorla basinin örtüldügünü iddia etmekte yalnis olur. Kimisi gercekten zorla takar, kimi gelenekten ötürü, kimi de inancindan dolayi takar.
Siyasi simge olayi ise bana cok komik geliyor. O zaman Demirelin Foter sapkasi da bir siyasi simge idi (genelde yahudiler takar). Veya Ecevitin taktigi Kasket solculugun simgesi. Mini etek giyen bir kadinin siyasi simgesi nedir? Uzun etek giyenin simgesi?
Tabiki bunlara sacma diyeceksiniz ama isin en kolayina kacmak, siyasi simge deyip gecistirmektir. Acik acik konusan yok, disa iyi görünmek icin basörtüsüne karsi oldugunu, Islamdan hoslanmadigi icin ona karsi oldugunu söyleyen yok.
Örtünmenin Cumhuriyeti, laikligi yokedecek gibi algilamak ne kadar dogru acaba. Yillardar beri millete böyle asilatilmis, dini veya dindar bir kimseyi öcü olarak tanitmislardir ve bundada muvaffak olmuslardir.
Eminim laikligin gercek manasi bilen pek azdir icimizde.
Laiklik demek, din yok demek. Türkiye Laik ama Ramazan ve Kurban Bayrami resmi tatil. Laiklik nedir biliyormusunuz? Laiklik her dine esit davranmak veya hic bir dini kabul etmemek resmiyette. Türkiyede devlete bagli Diyanet kurumu var. Ama laikligin geregi diger semavi dinlerin de Diyanet gibi resmi kurumlari olmasi gerekir. Hristiyan ve yahudilerin dini bayramlari resmi tatil sayilmasi gerekir. Her ilde kilise canlari saat basi calmasi gerekir.
Ama Devlet onlara bir kolaylik getirmis. Bir hristiyan kilisede evlenebilir, bir yahudi havrada evlenebilir ama bir müslümanin camide evlenemsi yasak ve suc. Garip, yazik ama gercek.
Fransada gercek manada laik degil. Fransada Islam dini haric tüm semavi dinler resmi olarak taniniyor.
Ap acik bir islam düsmanligi mevcutken bunlari saklamanin hicbir geregi.
Demokrat dediginiz bir ülkede sapka kanunu, kilik kiyafet kanunu olmasi ne kadar dogru bilemiyorum.
Bir de bir soru, Cumhuriyetci ve Demokrat arasinda fark varmidir??
Bu yorum kimseyi rencide, hakaret etmek degildir. Bu konuya yazan arkadaslarin yazisina bir cevap olarak ta degildir. Sadece sahsi düsüncemi ortaya koymak istedim.
Unutmayin, Birlikten Kuvvet dogar...
-
Avicenna arkadaşım, yazdıklarının tamamına aynen katılıyorum. Ama gel gör ki, bunları işte o demokrasi demokrasi diye bas bas bağıranlara anlatamazsın; bu yazdıklarını sen, ben ve bizim gibi olanlar zaten biliyoruz, asıl bilmesi gerekenlere ise anlatmak imkânsız; çünkü adamlar her şeyi işlerine geldiği gibi algılıyor ve öyle hareket ediyorlar. İslâmiyet adamların gözünü öyle bir korkutmuş ki, aman Allah'ım, müslümanı gördüler mi öcü geliyor diyip kaçacaklar neredeyse geri zekâlılar. Bazen sinirden patlayacak gibi oluyorum, bazen de gülmekten yerlere yatıyorum bu geri zekâlılar yüzünden ya da bu geri zekâlılar sayesinde...
-
fatih altaylı emine şenlikoğlunu konuk etti geçen programına.çok güzel fikirlerinin yanısıra ,sabit fikir anlayışlarının olduğu kanısını bıraktı bende emine hanım.islamiyeti savunmasını bir müslüman olarak haklı buldum.islamın şartları ile beşeri kanunları mükayese etmek yanlış olur.fakat çarşaf ,arap kültürüne aittir.islamın örtünme şekli çarşafmıdır?biraz esnek olmak lazım ,emine hanım siyah çarşaf yerine ,renkli bir manto ile ekrana çıkmış olsaydı keşke,görselliğin sorun olduğu bu dönemde islami kesim biraz esnek olmalıdır.çarşaf yerine yada belli kesimin hedef aldığı giyim şekli yerine az daha ılımlı giysiler tercih edilebilinir.
-
Biliyormusunuz? sizin yazınız, sizin gibi düşünmeyenler tarafından okunur ve okunca rahatsiz olunur. Sizi sadece sizin gibi düşünenler anlayacak ve destek vereceklerdir! Altinda ki yazarina bakilir o kisi tarafindan mimli ise, ya okunmaz ya da seviyesini düsürür (varsa sayet) kisiligine, dil uzatilir.
Bu ülkede kim iktidarsa, kimin gücü varsa “Ben yaparım olur!” tavrını gösteriyor. Herkes demokrat, herkes cumhuriyetin, demokrasinin ve laikliğin bekçisi ve kim ne yaparsa demokrasi adına yapıyor. Ama hemen karşı demokratlar, buna tavır alıyor ve bir kavgadır gidiyor. En kötüsü de kimsenin kimseyi hiç anlamaya ve dinlemeye niyeti olmamasi.
Hasta olan toplumdur. Bu da anlamama ve dinlememe hastalığıdır.
Başörtüsü konusu iktidarın belirlediği çerçevede sonuçlanacak. Bunu herkes gayet açık bir şekilde biliyor. Çünkü kimsenin kimseyi dinlemediği ve anlamadığı bir ülkede işler bu şekilde yürür.
Keşke tek sorun örtü konusu olsa da bir formül bulunarak sorun cözülseydi. Ama ne yazık ki biz her gün bir kavga konusu icat ederiz. Birbirimize sille tokat gireriz.
Ne demokrasi ne de laiklik, medeni olmayan toplumların içine sıgdirabileceği bir rejim degildir. Her ikisinin de en büyük düsmanı bagnazlıktır. Birde bagnaz olmadigini söyledikleri halde hal ve hareketlerinde hic hos görüden eser olmayanlar vardir. Onlarin söyledikleri ile profilleri uyusmaz. Siritir giydikleri gömlek. Hatta kendilerini belli etmez isminden de utanirlar bazen de degistirirler.
Demokrasiyi tehdit eden en büyük tehlike, meclis cogunluguna dayananlarin digerlerine hükmetme bagnazligidir.
Laikliği tehdit eden en büyük tehlike ise, gelenekçi, dinci(fanatik) bir sinifin digerine hükmetme istemesidir. Bu türlü bağnazlığın da hükmederek varlığını sürdürme çabaları oluyor, aksi durum olursa hafakanlar basıyor, saldirgan refleks göstermelerine neden oluyor.
Bağnazlıkların olduğu yerde de anlamama ve dinlememe hastalığı bir humma gibi kisileri ve kitleleri sarar.
Bagnazlik dolu dizgin karanlık çarşafı Türkiye’ nin üzerine örtüyor ve buna seyirci kalan herkes suçludur.
Asil sorumluluk demokratik değerlerin, insan hakları evrensel değerlerinin savunulması bunların kitlelere anlatılmasıdır.
Yazili ve görsel basinda bakiyorum da genellikle örtüsüz kadınların türbanlılardan yana konuşmayi desteklemekte, bunu anlamak mümkün değil! Bu yakinlasmaya o örtülüler de olumlu reaksiyon gösterme erdemligini becerebilseler sorun cözüme yaklasir.
Mesele insanları asgari müstereklerde bir araya getirebilecek bir platform yaratabilmek. Hukuki güvenceler hiç bir anlam taşımıyor. Siyaseten güçlüyseniz, hukuku istediğiniz gibi değiştirmek, uygulamak elinizde. Sahsi ve hukuki garanti ise eskimeyen siyasetcinin deyimiyle fasa fiso...
Yazıklar olsun aşağılık kompleksleriniz yüzünden başımıza gelenlere bakın! Kim ezdi aşağıladı sizi, başörtüsü taktınız namaz kıldınız camiye gittiniz diye?
Bu ülke kadınlarinin bir kismi, inadina başını örtmeyi matah bir ibadet zannetti, cogunluk 1 ton kömür, 2çuval bulgura Cumhuriyet' i sattılar.
Ülkemize sahip çıkmazsak bir avuç takkiyecinin elinde neye dönüşecek ülkem korkuyorum! Korkuyorlar..
Bazı erkek bozuntuları,okullari, işsizliği, ekonominin kötü gidisatını, terörü, hırsızlıgı, yolsuzlugu, yaptıkları ahlaksızlıkları, namussuzluklarını bırakıp kadınların saçlarıyla, namuslarıyla uğraşiyorlar. Bunlar sadece zavallilardir benim gözümde. İşte en çok buna canım yanıyor!
Bayanlar giyinirken "Acaba bu giydiğim bluz günlük hayatın "genel ahlakına uygun mu?” diye düşündüklerini sezer gibiyim.(simdiye kadar öyle olduklarina süphem yokta, bundan sonra 2 defa düsünmeliler.) Bu fikir aniden, bilinçsizce çörekleniverdi zihnime! Su an icime bir korku düstü ki, ben artık örtüsüz kadinlarimizin eskisi gibi "özgür" olamayacaklarini düsündüm.
Kimbilir belki de, üniversitede okuyan iki üç türbanlı kızın kendilerine göre acik giyimli hem cinslerine yan yan bakarak taciz edici tavir almalari ne kadar üzücü.
Ben hayatımda hiç bir kadini giyiminden, türbanından, dolayı hor görmedim cünkü bende öyle yetistigimi söylemistim..... Korkarim bundan sonra ön yargili bakacagim. Ama yinede seviyemi bozmamam gerektiginin bilincindeyim.
Çaresiz kaldık kendi ülkemizde.
Kendi vatanımızda yabancılaştık. Sarıklılar, türbanlılar, mollalar, kara çarşaflılar sardı güzel vatanımı. Parçalanmaya az kaldı. Üniversiteler açılsın olacakları düsünmek istemiyorum. Neler olabilir demeyin. Önce gençlerimizi birbirine kırdıracaklar, sonrada halkı. Bunu idealleri uğruna yapacaklar. Comak soktular ari kovanina...
Bence biz İslamiyetin şeklini almışız; ama ruhunu kavramamışız.
Kur'an da; İcki, Kumar,Zina gibi bütün yasak. Bunun amacı insan neslinin sağlığını, mutluluğunu ve geleceğini korumak içindir. Bütün bu yasaklarda, insan aklına ve mantığına uygun şeylerdir.
Kadının örtünmesinin amacı, dini gerekliligin yaninda, onları erkeklerin kötü arzu ve emellerinden korumak olduğuna göre: kadının kaşı, gözü, gıdigı bakışları sesi erkeği günaha davet eden unsurlar olmayacak, ama saçı olacak bu mümkün mü? Erkek olarak ele alinir yerimiz yok birilerine göre.
Kur'an evrenseldir; ama bazı şeyleri de yaşandığı çağa göre değerlendirme zorunluluğu vardır. Bunu cogumuz bilir ve böyle der.
Kadınların alınıp satıldığı bir dönemde cariye olarak vasıflandırılan bu bayanlarla münasebet serbestken bugün böyle bir uygulama savunulabilir mi simdi? 1,2,3 kadinla kuma yasamak savunulabilirmi?
Sonuç olarak, neyin eğitimi derseniz deyin (Dinin ilimin bilimin toplum olarak eğitilmeye muhtacız.
Etrafınizda bilinçsiz, vurdum duymaz, kaderine razı olan, araştırmayan, kim nereye çekerse oraya giden kadınları gördükçe üzülmüyor ve çıldırmıyormusunuz?.
Akıllarını başka şeylere çalıştırmayan, program program gezip beş para etmez konuların peşinde koşan, üretmekten aciz kadınlar! Tv, lerde ki gibi.
Genç kızlar ise bir güzellik peşine düşmüş gidiyorlar. Gelecekte onları nasıl bir karanlığın beklediğinden habersiz yaşıyorlar. Okuyacakları, araştıracakları en verimli çağlarında bu kadar boş şeylerle uğraşmalarına tahammül edebiliyormusunuz?
Bu kadınlar mücadele etmezse en çok darbeyi kendilerinin yiyeceklerini düsünmüyorlarmi?.
Belki cocuk bile yapmak istemiyorlar bazilari. Geleceğin karanlığından korktuklari için. Belki de inadına bir sürü çocuk yapmak istiyorlardir; Atatürk ilkelerini öğreteceğim, bilinçli, bu karanlığa inat Atatürk gençliğini tekrar ortaya çıkarmak için. Yahut ta etnik cogunlugu yükseltmek icin.
Ne demokrasi ne de laiklik medeni olmayan toplumların içine sığdirabileceği rejimler degillerdir. Her ikisinin de en büyük düşmanı bağnazlıktır.
Demokrasiyi tehdit eden en büyük tehlike, bir kişi, grup ya da sınıfın ötekilere hükmetme bağnazlığıdır.
Laikliği tehdit eden en büyük tehlike ise gelenekçi, (fanatik)dinci bir sınıfın ötekilere hükmetme bağnazlığıdır. Her iki bağnazlığın da hükmederek varlığını sürdürme çabaları var.Bu durumda hafakanlar basıyor derecesinde korkarak refleks göstermelerine neden olmaktadır.
Bağnazlıkların olduğu yerde de anlamama ve dinlememe hastalığı bir humma gibi kisileri ve kitleleri sarar.
Evet, milletçe hakkını arama refleksi gelişmemiş bizlerde. Ne bugün, ne de daha önce yolsuzluklar, adaletsizlikler ve riyakarlık yapan hükümetlerin karşısına çıkıp dürüst, adil ve demokrat bir ülke istiyoruz diye haykiramiyoruz. Ama sarlatanligi benimsiyoruz.
Buna ragmen, bizler umutsuz yaşayamayız. Ve umutsuz değiliz.
Yazimda dile getirdigim pozitif veya negatif elestirilerimin icerisine girenler elbette toplumun tümü icin degildir. Her sepette cürük elmalar vardir.
Avicenna uzun sayilabilecek yazinda, bütün fikirlerine katilmasam da genis acilimli degerlendirmelerin var. Kimileri gibi bir yere saplanip kalmamissin. Yazisma dürüstlügün seviyeli. Tesekkürler.
-
Ben sadece bir tek şey söylemek istiyorum burada: Neden başörtüsüne karşı çıkılıyor? Başı örtülü olan insandan yada baş örtmekten ne zarar görüleceği düşünülüyor da böyle savaş açılmış bu örtüye? Beni çileden çıkaran bu, böylesine ağır bir dil kullanmama sebep olan durum bu. Daha önemli meseleler var diyoruz hepimiz, o zaman başörtüsüne karşı çıkanlar başörtüsünün özgür edilmesini neden kabullenmiyor da onun yerine bunu sorun hâline getiriyorlar? Bunun bağnazlıkla ya da belli bir noktaya takılıp kalmakla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Belli bi noktaya takılıp kalanlar başörtüsünü ne yapıp edip ortadan kaldırmaya çalışanlardır. Takıldıkları tek nokta da örtüdür.
Arkadaşlar kendimizi ve birbirimizi kandırmayalım. Kadınlar başlarını örter veya örtmez, yahut örter ama şöyle örter veya böyle örter, bunlar bizi hiç ilgilendirmez, ilgilendirmemeli. Bunlar tamamen Allah'la kul arasında olan şeylerdir. Bizi ilgilendiren örtünmek isteyenlerin örtüleriyle rahat hareket edebilmeleridir. Ben şahsen bunu savunuyorum, herkesin örtünmesi gibi aptalca bir düşünceyi değil. Ama ne var ki, başörtüsüne karşı çıkanlar örtünen örtünür, örtünmeyen de kendisi bilir demek yerine, örtülüler başlarını kamu kurumlarında illâ örtmeyecekler diye baskı yapıyorlar; bunun için protestolar falan düzenliyorlar. Hani sizin eşitliğiniz, hani insan hakkınız, hani modernliğiniz, hani demokratikliğiniz?.. Her şey işinize geldiği gibi, değil mi?
Ben neye kendimi yoruyorum ki?.. Güneş aynı güneş; ama yaş ağacı iyice canladırırken kuru ağacı iyice kurutur. Sanırım anlaşıldı. Teşekkürler...