GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

TV KEYFİ VE GÜNCEL OLAYLAR => Haber ve Yaşam Merkezi => Güncel Haberler ve Olaylar => Konuyu başlatan: iğneci - 26 Ocak 2008, 02:05:43

Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: iğneci - 26 Ocak 2008, 02:05:43

 Anayasa'nın 'yalan' maddesi      26 OCAK 2008


ÖYLE anlaşılıyor ki, türban konusu Anayasa’ya girecek.Başbakan, bunu şahsi bir inat haline getirdi.

Elinde yüzde 46.5’lik oy var.

Dolayısıyla bu şahsi inadı, "demokratik kılıfa" uydurabilir.

Benim arkamda yüzde 46.5 yok.

Ama içimde sağduyu var.

İşte o sağduyuya güvenerek şu gördüklerimi son bir defa kayda geçirmek istiyorum.

İsteyen dinler, istemeyen dinlemez.

* * *

Şuna kesinlikle inanıyorum.

Türban konusunu Anayasa’ya sokmadan, pratik yoldan çözmek mümkündü.

Başbakan bu yolu denemedi bile...

Bu çok önemli.

Bunu yapmaması, bende, türban konusunu çözmekten çok, rövanşa çevirmek gibi bir duyguyla hareket ettiği izlenimi yarattı.

İkinci gözlemim şu:

Türbanın Anayasa’ya sokulması, onu "türban özgürlüğü" olmaktan çıkarıp, "türbana anayasal teminat" haline getirdi.

İkisi arasında ne fark var diyenler olabilir.

Çok var.

Çünkü "teminat", dini bir konunun Anayasa’yla teminat altına alınması anlamına geliyor.

Bu haliyle de, ister istemez bir "rejim tartışmasına" yol açacaktır.

* * *

Ama bundan daha önemli bir şey daha var.

Türbana anayasal teminat getirilmesi, siyasi flama haline getirilmiş bu dini simgenin, ilk ve orta eğitime, oradan da devlet dairelerinde çalışma iznine kadar gidecek yeni bir süreci başlatacaktır.

Buna kimse mani olamaz.

"Bugün böyle bir talep yok" denmesine de bakmayın.

O talep daha şimdiden var ve yarın Erdoğan’ın kapısını daha kuvvetli çalmaya başlayacaktır.

Bunları öngörmek için siyasi müneccim olmaya gerek yoktur.

Daha dün TBMM Anayasa Komisyonu üyesi AKP Konya Milletvekili Hüsnü Tuna, hedeflerinin türbanı kamusal alanda da serbest bırakmak olduğunu söyledi.

Bu sürecin sonu, eğitimin ve kamunun her alanında türbanı serbest bırakmak ve böylece Cumhuriyet’in kadın imajını 100 yıl geriye götürmektir.

* * *

Ama son türban tartışmasında en ağırıma giden şey, AKP’nin erkek siyasetçilerinin bunu bizlere ve özellikle de kadınlara, "kadın-erkek eşitliği" kılıfıyla yutturmaya çalışmasıdır.

Bu yaklaşım, büyük bir hipokrisi örneği olarak siyasi tarihimize girecektir.

Anayasalar bir toplumun "dürüstlük metinleri"dir.

Böylesine büyük bir yalanı Anayasa’ya soktuğunuz zaman, yalan Anayasa’nın maddesi haline gelir.

Ben şuna inanıyorum.

Türbanın Anayasa’ya sokulması, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, yıllardır taşıdığı bir "misyon" duygusunun tezahürüdür.

Yani toplumsal değil şahsidir.

MHP de, kendince doğru bildiği bir şeyi yapmaktadır.

Türban son yıllarda mazisinde dini motifler olan siyasetçiler tarafından öylesine kötü şekilde istismar edildi ki, bu kozu onların elinden alıp "siyasi mücadeleyi eşitlemek" gereği ortaya çıktı.

Ama onlara da şunu söylemek isterim.

Dini motifler bir kere istismar edilmeye başladığı zaman bunun sonu yoktur.

Anayasa’nın türban maddesinin kabul edildiği gün bunu hep birlikte göreceğiz.

Nasıl "dindar cumhurbaşkanı seçtirmek" teması insafsızca kullanıldıysa, gündemimize daha birçok yeni dini istismar konuları sokulacaktır.

Bir cumhuriyet, işte böyle rayından çıkarılır...

Liberal aydınların da şunu çok iyi görmesi gerekirdi.

Dini motiflere en masum gibi görünen "özgürlükleri" isteyen Başbakan, nedense aynı hoşgörüyü, "Türbanı Anayasa’ya sokmayın" diye yazı yazan üç beş köşe yazarına gösterememektedir.

Siyasetimizde "dini istismar" yarışı başlamıştır.

Sonumuz hayırlı olsun.
 


Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: ђ๏Ŧєєz - 26 Ocak 2008, 11:41:50
Neden bazı kişileri rahatsız ediyor orta öğretimde veya kamu kuruluşlarında örtünün serbest olması? Ne var bunda gocunacak?.. Örtünmek isteyen örtünür kardeşim, bu kadar basit... Daha önce de demiştim, yine diyorum: BU OLAYLARDAN ŞİKÂYET EDENLERİN DURUMU TAMAMEN KUYRUK ACISINDAN İBARET...  
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: iğneci - 27 Ocak 2008, 20:41:07
Hofeez daha ayni  yerdesin! Oraya  kilitlendin  kaldin. Hala aci'dan bahsediyorsun   üzerine  hic  basmak ta  istemedigin görülüyor  gerceklerin. Dini  ve  örtüyü  son  olarak  ön plana  getiren  akp'nin  basi  Basbakan  Ispanya'dan  acti konuyu,  senin de  dedigin gibi  80 lerden  beri  ortada  ve  Cumhuriyet'in kurulusundan  beride  ara  sira  bu iktidar  ve  uzantilari  tarafinda  oy  icin  dile getiriliyor. Bu duruma  göre Kuyrugu  aciyanlar  belli  oluyor. Simdi  yerel secimler yaklasiyor  her  problemi de  hallettiler ya(!) Türkiye  güllük  gülistanlik(!) Ekonomi  rayindan cikiyor  trenler de hakeza...

Örtünün  siyasi ve ekonomik ranti gözlerini dondurmus islam'a hakaret ettiklerinin bile farkinda degiller.
Sosyal  refahi  arttirma,  issizlige  cözüm,  egitim  sorunlari  dururken  Devletin basindakilerin  örtü  mesaisinden  baska  sorunlari  kalmadi... Akp'nin   ciddi  sorunlari  oldugu  kesin.

Erzurum'lu rahmetli Naim hocaya bir kız öğrenci sormuş hocam bizi türbanla Üniversiteye almıyorlar ne yapalım ? Naim hocanın yanıtı ; kızım türban giyim kuşamdır yani sünnettir siz önce farz olan bilimi ve ilmi , irfanı alın , her farz için birkaç sünnet feda edilebilir  diye  yanit  verir.
Selamlar.
 
 


 

 
 
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: ђ๏Ŧєєz - 27 Ocak 2008, 22:53:24
Hâlâ acıdan bahsediyorum ve bahsetmeye de devam edeceğim; çünkü bu türban/başörtüsü olayına karşı çıkanların tamamı ileri derecede kuyruk acısı yaşıyorlar. AK Parti veya herhangi bir parti, farketmez; başörtüsü olayı bu ülkede bir sorun hâline getirildi mi? Evet! Bunun da bir şekilde çözmülenmesi gerekiyor. Kaldı ki bunu siyasi rant olarak gören sensin; ben olaya hiç de öyle bakmadım, bakmıyorum. Çünkü öyle olduğunu düşünmüyorum. Bu aslında çok basit bir şey, ama bunu belli kesimler zorla ve inatla sorun hâline getirmeye çalışıyorlar. Oysa azıcık aklı başında düşünseler, daha açık söylemek gerekirse, işlerine gelse böylesi bir şeyin yasak olması gibi bir aptallığın peşinden koşmazlar.

Başka sorunlar varken bazı sorunlar çözüme kavuşturulmasın mı yani? Köstek olan küstahlar rahat dursalar, yani kuyrukları acımasa, yani rantları ellerinden gitmese senin bahsettiğin ve daha önemli gördüğün sorunlar da çözülecektir.

Neden mesele başörtüsü olunca işsizlik, sosyal refah, eğitim, şu, bu öne atılıyor? Kaldı ki başörtüsü eğitim sorunlarının en başında geliyor. İşsizlik ülkemizin en ciddi sorunlarının belki de listebaşı, kabul; ama dininin gereği başını örtmek isteyen insanlar neden eğitimlerini zorla dine aykırı davranmak zorunda bırakılarak devam ettirsinler? O insanların da hakkı yok mu yahu?! Diyeceksin ki kanunlar başlarını açmayı gerektiriyorsa kanunlara uyup başlarını açarak okula gider ve eğitimlerini tamamlarlar; peki bu insanların din özgürlüğü nerede kaldı?

AK Parti'nin değil, bence bu olaylara hep olumsuz bakmakta ısrar eden kişi ve kesimlerin ciddi sorunları var.

Neden başörtüsüne karşı çıkanlar bir türlü diyemiyor ki bu insanlar da bizim vatandaşımız, bunlara ikinci sınıf muamele yapmak demokratik ve lâik sisteme yakışmaz? Demokrasi ve lâiklik diye resmen yırtılıyorlar yahu, bu nasıl demokrasi, bu nasıl lâiklik?..

Naim Hoca olayına gelince...

Ben de onunla aynı şehirliyim, Erzurumluyum. Onu en iyi tanıyanlardan da biriyim. Kendisiyle aynı camide bulunmuşluğum ve muhabbet etmişliğim çoktur. Esasen o hoca değildir, halktan biridir; sadece müftülük ona fahri vaizlik ünvanı vermiştir. Bazen espri amaçlı böyle sözler söylerdi rahmetli, amacı insanları güldürmekti. Yukarıda senin anlattığın fıkra da böyle...

Ama işin aslına gelince, gerçeğin öyle olmadığını sen de çok iyi biliyorsun iğneci. Türban/başörtüsü sünnet değil, Allah'ın kesin emridir; yani farzdır. Aksine ilim öğrenmek sünnettir. Belki de yukarıdaki fıkra(!) sonradan Naim Hoca'ya mal edilmiş de olabilir...
 
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: iğneci - 28 Ocak 2008, 21:52:23
         Hala  kuyruk acisinin  elif be sinde takili kaldin  ne yazik ki? Zaten  isin  dogasida böyledir,  bir yeri aciyan doktora gider.Kuyrugu aciyan  getiriyor sorunu. Nedense  sadece  dini ve  kadinin  örtüsünü kafaya  takan  dinci  ve  bagnaz  düsüncede  olan  zavallilar  beyinlerindeki  kilidi  kirmakta  oldukca  zorlaniyorlar, anhtar  kiriliyor  her  seferinde  ellerinde.

Alinti: Hofeez'den
 
"AK Parti veya herhangi bir parti, farketmez; başörtüsü olayı bu ülkede bir sorun hâline getirildi mi? Evet! Bunun da bir şekilde çözmülenmesi gerekiyor. Kaldı ki bunu siyasi rant olarak gören sensin.  Ben olaya hiç de öyle bakmadım, bakmıyorum. Çünkü öyle olduğunu düşünmüyorum. Bu aslında çok basit bir şey, ama bunu belli kesimler zorla ve inatla sorun hâline getirmeye çalışıyorlar. Oysa azıcık aklı başında düşünseler, daha açık söylemek gerekirse, işlerine gelse böylesi bir şeyin yasak olması gibi bir aptallığın peşinden koşmazlar"
diyorsun.


        Niye  farketmezmis? Evet  getirildi, getirenin  kim oldugunu   görmemek, duymamak, konusmamak  icin   üc maymunu mu  oynuyorsun? Kac  defa   bu  hususta  parti  kapatildi? Herkesin  o gözle  bakmasini, bakis  acini  degistirmesini  ve  gözlük   takmasini,  okuyor, izliyorsa, sadece  ayni  türden  degil  muhalefetten  tarafa  olanlarinda  dediklerine  kulak asmasini  ve düsünce  motorunu calistirmasini  öneririm.
        Köstebek, Küstahlar  Rant  sagliyor diyorsun  :sev15:  Rant  üstünlük, kazanc, istifade  etmek   demek  olduguna  göre,  nasil  rant  saglamak veya  saglamamak  bu?  Azinliktalar  iste,ranti  saglayan  cogunluk.
         Rant  saglayanlari  nisandan  beri  izlemedin mi? Dindar  Cumhurbaskani  gelecek  diye secim  süresinde  yasananlar... secimdeki  posetler, kömürler, bas örtüleri,  altinlar, paralar  meydanlardaki  maduru  oynayan  din  simsarlari. Karimin  basi  örtülü  diye  beni  Cankaya'ya  cikarmiyorlar  diyenleri  unutmadik... Sen  bütün  bunlar  yasanirken  bu  ülkede  degil miydin? Üstelik  Erzurum'dan  basladilar. Bunlari  rant  saymiyorsak,  ya nedir bu?     
         Din  sömürüsü  temiz  dini duygulari  ipotek  altina  almak  degil de nedir? Sark  kurnazligiyla  kündeye  getirmeyi  etik mi  buluyorsun? Sen  satilmadiysan,  kendini  bütün  pisliklerden  koruduysan, bu  sorunu yok sayamayiz ki?..Inatla  sorun  haline  getiren,  örtü de  örtü  diyen zip zip ziplayan bagnaz düsünce  neyin nesi ya?...

        Sendin   % 60/70  bizim  üniversite de  örtülü diyen. O kadari  takiyorsa  sorun  nerede  o zaman?Digerleri de  dinin  geregini  yerine  getirmiyorlarsa. O zaman  örtünmeyenlere mi taktin?
          Her koyun  kendi bacagindan asilacagina, yarin  herkesin kendi  yaptiklarindan  sorumlu  olacagina, ibadette  kabahatte  kendi  amel defterine  yazilacagina  göre  erkeklerin ve  fanatik  dincilerin  cocukluktan  basliyarak  örtü  hususunda ki  baskisinin  nedeni  ne? Anlami ne?

         Egtimin  en 1. sorununu  örtü  olarak  görmek  zavallilik. Dinin  geregi olarakta  1.  sirada  görmek  öyle... örtünecek  is  bitecek  öylemi? Yemezler... tokalasmak,   diger sosyal yasantilari.. ne  olacak  eee  ne  yapalim  cagin  günün geregi mi  diyecegiz   bitti,  öyle mi?.   
         Örtülü  olanlar  arasinda  kim  bilir  ne kadar  dünyayi   parmaklarinda  oynatacak ilim ve   bilim  alanin da  önde  gelecek  degerler var diye  düsündüm su an. Zavallilari  okutmuyorlar. Gercekten  haksizlik bu(!).       Ben  hic  bir zaman  inanarak  örtenin  karsisinda  olmadim. Bende  öyle ailede yetistim  halen de  genis  ailem de  örtülü  örtüsüz  dolu. Her iki  kesim de   kendisi  karar  verir nasil giyinecegine. Ailemde  baski yoktur.  Fakat  ailenin  disinda  her iki  kesimde  baskidan  nasibini  aliyor. Siddet  haric.

            Herkes cevresine  bakiverse,  dolu  dinimizin  en ön  siralarinda  yapilmamasi  lazim  gelen seyler  var.       Bunlarin  gözardi  edildigi bir vakia   yanlisligi ve edepsizligi  görelim artik. Örtüyü  örttüm  ön  yargiyi  def  ettim, ondan sonrada  iyi  ettim  diyenleri görürüz  ve görüyoruz. Yani  dinin  geregi diye  örterek,  dinimize  en  büyük  kötülügü yapiyor. Haliyle  yasin  yaninda  kuruda yaniyor.

         Gitgide erkek ülkesine doğru, gitgide erkek dinine doğru, erkek haklarını bunca savunan bir dine kadınların sorgusuz sulasiz boyun eğmeleri ciddi  manada anlamsız.Islamiyetin hüküm sürdüğü ülkelerdeki kadınların durumu ortada.Peygamber efendimizin  kadinlar  üzerine  söyledigi  güzel  sözler  dururken, bugünki uğraş neyin nesi,kimlerin  karanlık oyunu.

         Naim Hoca'yi da  insanlari güldürmek  icin  getirilmis  biri  olarak  görülüsü de enteresan. O'nun  ince  zekasindaki  mesaji  anladigina da eminim. Ama  bu da  bir cok  sey gibi  isine  gelmemis.

Alinti:

         "Allah'ın kesin emridir; yani farzdır. Aksine ilim öğrenmek sünnettir."  Onu ben de biliyorum,

         Kesin emridir de; Emre  itaat  etmiyenler  ne  olacak?
         Bir de örtüyü  göstermelik  ve yasak  savmasi  icin  takanlar? Takmaya  zorlayanlar? Onu da  söyleyeyim.
         Dünyada  erkeklerin  ve cevrenin  serrine,  Ahirette de  Allah  ile  zebanilerin  hismina  ugrayacak. :sev19:
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: ђ๏Ŧєєz - 28 Ocak 2008, 23:10:32
İğneci, bak;

1. Ben neyin ne olduğunu çok iyi görüyorum.

2. Örtünmekle her şey biter diye bir iddiam yoktur, bilâkis bunun ne kadar saçma bir düşünce olduğunun farkındayım. Öyle bir şey de söylemiyorum.

3. Örtüyü serbest hâle getirmek isteyenler sadece örtülü hanım kardeşlerimizin de rahatça eğitim almalarını sağlamaya çalışıyorlar.

4. Örtüyü savunanlarınki mi yoksa örtüye karşı olanlarınki mi bağnazlık? Bunu da tamamen senin yorumuna bırakıyorum. Hoş ne diyeceğin ortada da, yine de bırakıyorum işte...

5. Ben dininin gereğini yerine getirenleri ya da getirmeyenleri konuşmuyorum burada, örten de örtmeyen de kendisi sorumludur. Ben de biliyorum her koyunun kendi bacağından asıldığını. Ben örtü serbest hâle getirilmeli diyorum, herkes örtünmek zorunda bırakılmalı demiyorum; dikkatini çekerim. Lütfen yazdıklarımı tam oku ve tam anla! Örtmeyenlere taktığım falan yok.

6. Ben baskıdan da kesinlikle yana değilim. Dinimizdeki kurallar Allah'ın emirleri, dolayısıyla bu kurallara Allah'ın emirleri olmaları sebebiyle uymka gerekiyor. Eğer birilerinin baskısıyla bunları yaşayacak olursak bu, Allah'a değil de bu baskıyı yapanlara kulluk etmek anlamına gelir. Kaldı ki yazdıklarımda bu söylediklerinle uzaktan yakından ilgisi olan bir tek cümle dahi yok...

7. Örtüyü eğitimin ilk sorunu olarak görmemi sen zavallılık olarak değerlendirmişsin; Sözlerine dikkat etmeye çağırıyorum seni. Ayrıca senin bana böyle bir yakıştırmada bulunman da benden hiçbir şey eksiltmez. diğer taraftan, örtüyü dinin gereği olarak ilk sırada gördüğümü nereden anladın Allah aşkına?! Güldürme beni iğneci...

8. Örtü olayı hâlledilince her şey çözülmüş demektir gibi bir savı savunmuyorum. Elbette ki acil olarak çözülmesi gereken bir sürü sorun var. Ama bu sorunların bir çoğu birbirinden bağımsız. Bundan dolayı da şu sorun dururken bu sorunu çözmenini anlamı ne diye saçma bir düşünceye kapılmak çok banel geliyor bana. Ne kadar sorun çözülürse o kadar iyi değil mi?

9. Ben dinimize aykırı olan bir dolu problem veya hareketin varlığından da haberdarım iğneci, müsterih ol. Yineliyorum, bu tür durumları zaten tasvip etmiyorum. Ben uyduruk şeylerden değil, dinden bahsediyorum.

10. Naim Hoca'nın insanları güldürmesi için getirildiğini söylemedim. Müftülüğün kendisine fahri vaizlik ünvanı verdiğini ve onun da esprili bir konuşma tarzı olduğunu, insanları güldürdüğünü söyledim. Yazdıklarımın bir çoğunu yanlış ya da farklı anlamışsın sanki iğneci. Yoksa bana mı öyle geliyor?

11. Naim Hoca'nın nüktesindeki ince mesajı anladım tabi ki; o kadar kapasitem var ve görmezden geldiğim falan da yok. İşime gelmemesi gibi bir durum da söz konusu değil. Kişisel yorumlar yapma istersen.

12. Örtüyü göstermelik takanları tasvip etmediğimi bilmem ellinci kez mi yoksa yüzüncü kez mi söylüyorum. İstersen yüz ellinci ya da iki yüzüncü kez de söyleyebilirim. BEN ÖRTÜYÜ ALET YA DA ARACI OLARAK KULLANANLARA VE TAKMAYA ZORLAYANLARA ŞİDDETLE KARŞIYIM! Umarım bu konudaki fikrimi yüz birinci söyleyişimde anlayabilmişsinsdir iğneci.

BU KONUYU DAHA FAZLA UZATMAK İSTEMİYORUM. SÖYLEMEK İSTEDİKLERİMİ ANLAYAN BİRİ YA DA BİRİLERİ OLURSA KARŞIMDA DEVAM EDEBİLİRİM. AMA BU ŞEKİLDE OLMAZ...
 
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: PERİ - 30 Ocak 2008, 18:12:45
yine siyaset meydanı programındaki gibi yorumlar gelmiş.örtünmenin şeklinde takılı kalıyor sanırım çoğumuz.islamiyetin örtünme anlayışını ülkelerin örtünme kültürleri ile karıştırmamak gerekir.islamiyeti savunalım derken ,bir ülkenin geleneksel giyim tarzını savunur hale düşmeyelim.türbanın anayasa içine dahil edilme hususu oldu bittiye getirilirse ,çok değil 10 yıl sonra ,başörtüsü zorluğu yaşayan bayanlarımız dahada zor durumda kalabilirler gibi geliyor bana.içime öyle doğuyor nedense  :sev15:
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: iğneci - 01 Şubat 2008, 01:05:13
Lozan  antlasmasiyla   Yedi  düvele   meydan  okunarak  cizilen  Misak-i  Milli  sinirlari  icinde ki  din  eksenli  (Irakta'ki   ic  savasa  benzer)  kargasa  yaratilmaya  calisanlar,  muvaffak   oldular. (Ic ve  dis  mihraklar)

 Örtü = Dini +Siyasi Simge = Kaos

Bu basit matemetikte görüldügü gibi; Yasa ciksada cikmasa da   istenmeyen  olaylarin  fitili  hem  icerden  hemde  disaridan ateslenmis  olarak  görüyorum.

Gözünüz  aydin, takiyyeci  partinin   önderliginde   Islamin  ve Siyasetin dini  simgesi  örtüyü GIDIK'a  baglanmasina  karar  vererek  ülkeyi  kaosa  sürüklenmenin  yolunu acmis oldular. Gazaniz  Mübarek  olsun.

Görüs  ve  ön  sezilerimde   yanilma payim  azdir. Zaten  görünen  köyde   kilavuz  istemez.

Alinti:Hofeez'den

BU KONUYU DAHA FAZLA UZATMAK İSTEMİYORUM. SÖYLEMEK İSTEDİKLERİMİ ANLAYAN BİRİ YA DA BİRİLERİ OLURSA KARŞIMDA DEVAM EDEBİLİRİM. AMA BU ŞEKİLDE OLMAZ...  
 
Konu'nun   Forumda  bile  tartisilmasinda  nokta konulduguna göre. (Hemde  forum  kurallarina   göre  büyük  harfle  yazmanin  ne  anlama   geldigini  bile  bile.) Kalemlerin  susup   kiliclarin  cekildigi  burada bile  belli. Cünkü  konu  dini  inanc  geregi  örtü....
Özümüze  ihanet  etmiyelim  dostlarim. 
 Cogunlugun  kafasinda  ne  yattigini  hepimiz  biliyoruz  carsaf  carsaf  haberler de  var  yeteri kadar...
Cünkü  toplum  olarak  uzlasma  kültürü  yerine   catisma  kültürü  agirlikli  yanimiz  daha  gelismis. Kisir  döngüye degil  üretken  olmaya  mecburuz.


Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: iğneci - 01 Şubat 2008, 01:59:28
Malesef  Peri   hazimsiziz,   iste  simdi haberlerde söylüyor, Irakta   savas  basliyali  ingilizlere göre,  bir  milyon   insan   ölmüs.   Müslüman  demiyor.
Inanin   Konu  örtü  degil. Dini  simgeyi   oya   cevirmek, cumhuriyetin  laik  demokratik rejimin  altini  oymak.  Hemde   85  yillik  cumhuriyetin   nimetlerinden  yararlanarak  bunu yapiyorlar.
Cünkü  bu zihniyet,  kanlimi  olsun  kansizmi  diyenlerin  gömlegini  degistirmis  uzantilari. Simdi  aciyan  yerlerinin  tedavi  dönemindeler..

Basbakan   güvence veriyor,  kanun  bile  yetmiyor  baksaniza, kefil  oluyor. Unutulmasin  ilk   defa okullara  bas   örtüsü  imam  hatip   okullarinda kiz  ögrencilere  verildi  yalniz  din  dersinde   olmak  üzere.  Geldigi  durum  ortada 

Son   cümleni  hayli  cömertce  kullanmissin  10 yil.   o zaman da   nasil  olacagini  düsünmek  dahi istemiyorum.

Birde düsündüm ki; Örtü kizlarimiza ve ailelerine tasarruf sagliyor. Hem  vakit  hem de ekonomik yönden..Sokakta da rahat... Bas yikamak, taramak, kestirmek yok. Kirli temiz farketmez. Ört örtüyü cik disari bitti.

Dis  ülkelerin  bakislari  malum, Iran  ohhhh!  cekiyor  ona kahroluyorum. „Laikler  ve  genareller  kaybetti.“ diyor  mansettlerde.
Icimizde ki  güya   dindarlarla   Iran'da ki  gazteler  agizlari  köpürerek  dile getiriyorlar  bunlari.  Bizler  her  ne kadar  konu  üzerinde  tartimasak ta   bu  konu  temcit  pilavi  gibi  önümüze  getirilip duracak. Cünkü  zaman  zaman   bu  iktidar   tansiyonu   devamli  yükseltiyor.Zaten  is  bittimi,  sitemizde bir siirin  basligi gibi  Kördügüme  gidiyor.

Bir inat  ugruna yarab  ne  hale  getirilmek  isteniyor  ülkem. :sev15:
 
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: Avicenna - 01 Şubat 2008, 11:03:14
Ülkemizde bir cok sorun varken gündemi sagolsunlar kilik kiyafet üzerine kuruyorlar. Demokrasi, esitlik, haklar vs. vs. diye bagiran agizlar isine gelmeyen, veya hosuna gitmeyen giyim tarzlarini (ki hosuna gitmek zorundada degildir) simge olarak , gericilik olarak görüyor.
Basta sunu belirtmek istiyorum, ben ne sagcigim ne solcuyum, yani ne akp´liyim ne chp`li. Kaldiki acik konusmak gerekirse AKP´nin iktidara gelmesini istemiyordum (AKP yanlisi arkadaslar lütfen kirilmasinlar).
Ama secimlerde su görüldüki, Demokrasi ugruna canini veren kisiler AKP iktidara gelince hemen karsi ciktilar, Cumhurbaskani secimlerinde kafalari yediler. Neden? Iste Müslüman. Sanki diger Cumhurbaskanlari ve diger iktidarlar gavurdular da, belki de öyledir bilemem. Kendini demokrat diye nitelendiren sahislar sadece hemfikirlerine karsi demokratlar. Karsi fikirderki insanlari ellerinde gelse bu memleketten sürecekler.
ben Demokrasiye inana bir insna degilim cünkü demokrasiyi modern kölelik olarak görüyorum. Benim dogal haklarim bana demokrasi diye yutturuluyor. Kelime itibari ile Halkin Iktidari anlamina gelen Demokrasi kelimesi, manasini ve gerigini yerine getiremiyor. Benim sadece secme hakkin var, hatta hakta degil, zorunluk.
Feministler bas bas bagiriyor, kadin haklari, kadin-erkek esitligi vs. vs. Ama görünen o ki, daha kadinlar kendi aralarinda esitligi saglayamamislar. Feministlerin tek hedefi Aile hayatini yok etmek, yoksa kadin-erkek esitligi hikaye.
Kaldiki erkekler kadin icin calisiyor hep. Bir erkek karisini ve varsa cocugunu gecindirmek icin, onlari rahat ettirmek icin gece gündüz calisiyor. Elbette kara koyunlar vardir tabi, kadini döven, onu asagilayan. Bunlar korkak erkelerdir. Ama bu durumu genellestirmek yalnis olur. Ve tabiki her basini örten bir kadinin da zorla basinin örtüldügünü iddia etmekte yalnis olur. Kimisi gercekten zorla takar, kimi gelenekten ötürü, kimi de inancindan dolayi takar.
Siyasi simge olayi ise bana cok komik geliyor. O zaman Demirelin Foter sapkasi da bir siyasi simge idi (genelde yahudiler takar). Veya Ecevitin taktigi Kasket solculugun simgesi. Mini etek giyen bir kadinin siyasi simgesi nedir? Uzun etek giyenin simgesi?
Tabiki bunlara sacma diyeceksiniz ama isin en kolayina kacmak, siyasi simge deyip gecistirmektir. Acik acik konusan yok, disa iyi görünmek icin basörtüsüne karsi oldugunu, Islamdan hoslanmadigi icin ona karsi oldugunu söyleyen yok.

Örtünmenin Cumhuriyeti, laikligi yokedecek gibi algilamak ne kadar dogru acaba. Yillardar beri millete böyle asilatilmis, dini veya dindar bir kimseyi öcü olarak tanitmislardir ve bundada muvaffak olmuslardir.

Eminim laikligin gercek manasi bilen pek azdir icimizde.

Laiklik demek, din yok demek. Türkiye Laik ama Ramazan ve Kurban Bayrami resmi tatil. Laiklik nedir biliyormusunuz? Laiklik her dine esit davranmak veya hic bir dini kabul etmemek resmiyette. Türkiyede devlete bagli Diyanet kurumu var. Ama laikligin geregi diger semavi dinlerin de Diyanet gibi resmi kurumlari olmasi gerekir. Hristiyan ve yahudilerin dini bayramlari resmi tatil sayilmasi gerekir. Her ilde kilise canlari saat basi calmasi gerekir.
Ama Devlet onlara bir kolaylik getirmis. Bir hristiyan kilisede evlenebilir, bir yahudi havrada evlenebilir ama bir müslümanin camide evlenemsi yasak ve suc. Garip, yazik ama gercek.
Fransada gercek manada laik degil. Fransada Islam dini haric tüm semavi dinler resmi olarak taniniyor.

Ap acik bir islam düsmanligi mevcutken bunlari saklamanin hicbir geregi.

Demokrat dediginiz bir ülkede sapka kanunu, kilik kiyafet kanunu olmasi ne kadar dogru bilemiyorum.
Bir de bir soru, Cumhuriyetci ve Demokrat arasinda fark varmidir??

Bu yorum kimseyi rencide, hakaret etmek degildir. Bu konuya yazan arkadaslarin yazisina bir cevap olarak ta degildir. Sadece sahsi düsüncemi ortaya koymak istedim.

Unutmayin, Birlikten Kuvvet dogar...
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: ђ๏Ŧєєz - 01 Şubat 2008, 15:18:59
Avicenna arkadaşım, yazdıklarının tamamına aynen katılıyorum. Ama gel gör ki, bunları işte o demokrasi demokrasi diye bas bas bağıranlara anlatamazsın; bu yazdıklarını sen, ben ve bizim gibi olanlar zaten biliyoruz, asıl bilmesi gerekenlere ise anlatmak imkânsız; çünkü adamlar her şeyi işlerine geldiği gibi algılıyor ve öyle hareket ediyorlar. İslâmiyet adamların gözünü öyle bir korkutmuş ki, aman Allah'ım, müslümanı gördüler mi öcü geliyor diyip kaçacaklar neredeyse geri zekâlılar. Bazen sinirden patlayacak gibi oluyorum, bazen de gülmekten yerlere yatıyorum bu geri zekâlılar yüzünden ya da bu geri zekâlılar sayesinde...  
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: PERİ - 01 Şubat 2008, 17:58:04
fatih altaylı emine şenlikoğlunu konuk etti geçen programına.çok güzel fikirlerinin yanısıra ,sabit fikir anlayışlarının olduğu kanısını bıraktı bende emine hanım.islamiyeti savunmasını bir müslüman olarak haklı buldum.islamın şartları ile beşeri kanunları mükayese etmek yanlış olur.fakat çarşaf ,arap kültürüne aittir.islamın örtünme şekli çarşafmıdır?biraz esnek olmak lazım ,emine  hanım siyah çarşaf yerine ,renkli bir manto ile ekrana çıkmış olsaydı keşke,görselliğin sorun olduğu bu dönemde islami kesim biraz esnek olmalıdır.çarşaf yerine yada belli kesimin hedef aldığı giyim şekli yerine az daha ılımlı giysiler tercih edilebilinir.

Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: iğneci - 02 Şubat 2008, 05:20:41
 Biliyormusunuz? sizin yazınız, sizin gibi düşünmeyenler tarafından okunur  ve okunca  rahatsiz olunur. Sizi sadece sizin gibi düşünenler anlayacak ve destek vereceklerdir! Altinda ki yazarina bakilir  o  kisi tarafindan   mimli ise,  ya  okunmaz  ya da  seviyesini   düsürür  (varsa  sayet) kisiligine, dil  uzatilir.
 
Bu ülkede kim iktidarsa, kimin gücü varsa “Ben yaparım olur!” tavrını gösteriyor. Herkes demokrat, herkes cumhuriyetin, demokrasinin ve laikliğin bekçisi ve kim ne yaparsa demokrasi adına yapıyor. Ama hemen karşı demokratlar, buna tavır alıyor ve bir kavgadır gidiyor. En kötüsü de kimsenin kimseyi hiç anlamaya ve dinlemeye niyeti olmamasi.
     
 Hasta olan toplumdur. Bu da anlamama ve dinlememe hastalığıdır.

Başörtüsü konusu iktidarın belirlediği çerçevede sonuçlanacak. Bunu herkes gayet açık bir şekilde biliyor. Çünkü kimsenin kimseyi dinlemediği ve anlamadığı bir ülkede işler bu şekilde yürür.
 
Keşke tek sorun örtü  konusu olsa da bir formül bulunarak sorun cözülseydi. Ama ne yazık ki biz her gün bir kavga konusu icat ederiz. Birbirimize sille tokat gireriz.
 
Ne demokrasi ne de laiklik, medeni olmayan toplumların içine sıgdirabileceği  bir  rejim  degildir. Her ikisinin de en büyük düsmanı bagnazlıktır. Birde  bagnaz  olmadigini  söyledikleri  halde  hal ve  hareketlerinde  hic  hos görüden  eser  olmayanlar vardir. Onlarin  söyledikleri ile profilleri  uyusmaz. Siritir giydikleri  gömlek. Hatta  kendilerini  belli etmez  isminden de utanirlar  bazen de  degistirirler.
 
Demokrasiyi tehdit eden en büyük tehlike, meclis  cogunluguna  dayananlarin digerlerine  hükmetme  bagnazligidir.
 
Laikliği tehdit eden en büyük tehlike ise, gelenekçi, dinci(fanatik) bir sinifin digerine hükmetme  istemesidir. Bu  türlü bağnazlığın da hükmederek varlığını sürdürme çabaları oluyor, aksi durum  olursa hafakanlar basıyor,   saldirgan refleks göstermelerine neden oluyor.
 
Bağnazlıkların olduğu yerde de anlamama ve dinlememe hastalığı bir humma gibi kisileri  ve  kitleleri sarar.

  Bagnazlik  dolu dizgin karanlık çarşafı Türkiye’ nin üzerine örtüyor ve buna seyirci kalan herkes suçludur.

Asil sorumluluk demokratik değerlerin, insan hakları evrensel değerlerinin savunulması bunların kitlelere anlatılmasıdır.
 
Yazili  ve görsel basinda bakiyorum da genellikle örtüsüz  kadınların türbanlılardan yana konuşmayi   desteklemekte,  bunu  anlamak mümkün değil!  Bu  yakinlasmaya  o örtülüler de olumlu reaksiyon   gösterme   erdemligini  becerebilseler  sorun   cözüme  yaklasir.


Mesele insanları asgari  müstereklerde  bir araya getirebilecek  bir platform yaratabilmek. Hukuki güvenceler hiç bir anlam taşımıyor.  Siyaseten güçlüyseniz, hukuku istediğiniz gibi değiştirmek, uygulamak elinizde. Sahsi  ve hukuki  garanti ise   eskimeyen  siyasetcinin  deyimiyle  fasa  fiso...

Yazıklar olsun aşağılık kompleksleriniz yüzünden başımıza gelenlere bakın! Kim ezdi aşağıladı sizi, başörtüsü taktınız namaz kıldınız  camiye  gittiniz  diye? 

Bu ülke kadınlarinin  bir kismi, inadina başını örtmeyi matah bir ibadet zannetti, cogunluk 1 ton kömür, 2çuval bulgura Cumhuriyet' i sattılar.
 
  Ülkemize sahip çıkmazsak  bir avuç takkiyecinin elinde neye dönüşecek ülkem korkuyorum! Korkuyorlar..

Bazı erkek bozuntuları,okullari,  işsizliği, ekonominin kötü gidisatını, terörü, hırsızlıgı, yolsuzlugu, yaptıkları ahlaksızlıkları, namussuzluklarını bırakıp kadınların saçlarıyla, namuslarıyla uğraşiyorlar. Bunlar  sadece  zavallilardir  benim  gözümde.  İşte en çok buna canım yanıyor!
 
Bayanlar giyinirken  "Acaba bu giydiğim bluz günlük hayatın "genel ahlakına uygun mu?” diye düşündüklerini  sezer  gibiyim.(simdiye kadar  öyle olduklarina  süphem  yokta, bundan sonra  2  defa  düsünmeliler.) Bu fikir  aniden, bilinçsizce çörekleniverdi zihnime! Su  an  icime  bir  korku düstü ki, ben artık  örtüsüz   kadinlarimizin  eskisi  gibi "özgür" olamayacaklarini  düsündüm.
 
Kimbilir belki de, üniversitede  okuyan  iki üç türbanlı kızın kendilerine   göre  acik   giyimli    hem cinslerine   yan  yan  bakarak  taciz  edici  tavir  almalari  ne kadar  üzücü.

Ben   hayatımda hiç bir kadini  giyiminden, türbanından, dolayı   hor  görmedim  cünkü  bende  öyle  yetistigimi  söylemistim..... Korkarim bundan sonra   ön yargili  bakacagim. Ama  yinede   seviyemi   bozmamam  gerektiginin  bilincindeyim.
 
Çaresiz kaldık kendi ülkemizde.
 
Kendi vatanımızda yabancılaştık. Sarıklılar, türbanlılar, mollalar, kara çarşaflılar sardı güzel vatanımı. Parçalanmaya az kaldı. Üniversiteler açılsın olacakları  düsünmek  istemiyorum. Neler olabilir  demeyin. Önce gençlerimizi  birbirine kırdıracaklar, sonrada halkı. Bunu idealleri uğruna yapacaklar. Comak  soktular  ari kovanina...
 
Bence biz İslamiyetin şeklini almışız; ama ruhunu kavramamışız.
 
Kur'an da; İcki, Kumar,Zina  gibi bütün yasak. Bunun  amacı insan neslinin sağlığını, mutluluğunu ve geleceğini korumak içindir. Bütün bu yasaklarda, insan aklına ve mantığına uygun şeylerdir.
 
Kadının örtünmesinin amacı, dini  gerekliligin  yaninda,  onları erkeklerin kötü arzu ve emellerinden korumak olduğuna göre: kadının kaşı, gözü,  gıdigı  bakışları sesi  erkeği  günaha davet eden unsurlar olmayacak, ama saçı olacak bu mümkün mü? Erkek  olarak  ele  alinir  yerimiz yok  birilerine göre.
 
Kur'an evrenseldir; ama bazı şeyleri de yaşandığı çağa göre değerlendirme zorunluluğu vardır. Bunu  cogumuz  bilir  ve  böyle der.
 
Kadınların alınıp satıldığı bir dönemde cariye olarak vasıflandırılan bu bayanlarla münasebet serbestken bugün böyle bir uygulama savunulabilir mi  simdi?  1,2,3  kadinla kuma  yasamak  savunulabilirmi?
 
Sonuç olarak, neyin eğitimi derseniz deyin (Dinin  ilimin  bilimin  toplum olarak eğitilmeye muhtacız.
 
Etrafınizda  bilinçsiz, vurdum duymaz, kaderine razı olan, araştırmayan, kim nereye çekerse oraya giden kadınları gördükçe  üzülmüyor ve çıldırmıyormusunuz?.
 
Akıllarını başka şeylere çalıştırmayan, program program gezip beş para etmez konuların peşinde koşan, üretmekten aciz kadınlar! Tv, lerde ki gibi.
 
Genç kızlar ise bir güzellik peşine düşmüş gidiyorlar. Gelecekte onları nasıl bir karanlığın beklediğinden habersiz yaşıyorlar. Okuyacakları, araştıracakları en verimli çağlarında bu kadar boş şeylerle uğraşmalarına tahammül edebiliyormusunuz?

Bu kadınlar mücadele etmezse  en çok darbeyi  kendilerinin   yiyeceklerini  düsünmüyorlarmi?.
 
Belki  cocuk bile yapmak istemiyorlar  bazilari. Geleceğin karanlığından korktuklari için. Belki de inadına bir sürü çocuk yapmak istiyorlardir; Atatürk ilkelerini öğreteceğim, bilinçli, bu karanlığa inat Atatürk gençliğini tekrar ortaya çıkarmak için. Yahut ta  etnik  cogunlugu  yükseltmek  icin.

Ne demokrasi ne de laiklik medeni olmayan toplumların içine sığdirabileceği rejimler  degillerdir. Her ikisinin de en büyük düşmanı bağnazlıktır.
 
Demokrasiyi tehdit eden en büyük tehlike,  bir kişi, grup ya da sınıfın ötekilere hükmetme bağnazlığıdır.
 
Laikliği tehdit eden en büyük tehlike ise gelenekçi, (fanatik)dinci  bir sınıfın ötekilere hükmetme bağnazlığıdır. Her iki bağnazlığın da hükmederek varlığını sürdürme çabaları  var.Bu  durumda hafakanlar basıyor derecesinde korkarak refleks göstermelerine neden olmaktadır.
 
Bağnazlıkların olduğu yerde de anlamama ve dinlememe hastalığı bir humma gibi kisileri  ve kitleleri sarar.
    
Evet, milletçe hakkını arama refleksi gelişmemiş bizlerde. Ne bugün, ne de daha önce yolsuzluklar, adaletsizlikler ve riyakarlık yapan hükümetlerin karşısına çıkıp dürüst, adil ve demokrat bir ülke istiyoruz  diye  haykiramiyoruz. Ama  sarlatanligi  benimsiyoruz.

Buna ragmen, bizler umutsuz yaşayamayız. Ve umutsuz değiliz.

Yazimda  dile  getirdigim  pozitif  veya  negatif  elestirilerimin  icerisine  girenler  elbette  toplumun  tümü  icin  degildir. Her  sepette  cürük  elmalar  vardir.
 
Avicenna  uzun  sayilabilecek  yazinda, bütün  fikirlerine  katilmasam da  genis  acilimli  degerlendirmelerin  var. Kimileri  gibi   bir  yere   saplanip  kalmamissin. Yazisma  dürüstlügün  seviyeli. Tesekkürler.

 
Başlık: ANAYASANIN YALAN MADDESI
Gönderen: ђ๏Ŧєєz - 03 Şubat 2008, 20:05:27
Ben sadece bir tek şey söylemek istiyorum burada: Neden başörtüsüne karşı çıkılıyor? Başı örtülü olan insandan yada baş örtmekten ne zarar görüleceği düşünülüyor da böyle savaş açılmış bu örtüye? Beni çileden çıkaran bu, böylesine ağır bir dil kullanmama sebep olan durum bu. Daha önemli meseleler var diyoruz hepimiz, o zaman başörtüsüne karşı çıkanlar başörtüsünün özgür edilmesini neden kabullenmiyor da onun yerine bunu sorun hâline getiriyorlar? Bunun bağnazlıkla ya da belli bir noktaya takılıp kalmakla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Belli bi noktaya takılıp kalanlar başörtüsünü ne yapıp edip ortadan kaldırmaya çalışanlardır. Takıldıkları tek nokta da örtüdür.

Arkadaşlar kendimizi ve birbirimizi kandırmayalım. Kadınlar başlarını örter veya örtmez, yahut örter ama şöyle örter veya böyle örter, bunlar bizi hiç ilgilendirmez, ilgilendirmemeli. Bunlar tamamen Allah'la kul arasında olan şeylerdir. Bizi ilgilendiren örtünmek isteyenlerin örtüleriyle rahat hareket edebilmeleridir. Ben şahsen bunu savunuyorum, herkesin örtünmesi gibi aptalca bir düşünceyi değil. Ama ne var ki, başörtüsüne karşı çıkanlar örtünen örtünür, örtünmeyen de kendisi bilir demek yerine, örtülüler başlarını kamu kurumlarında illâ örtmeyecekler diye baskı yapıyorlar; bunun için protestolar falan düzenliyorlar. Hani sizin eşitliğiniz, hani insan hakkınız, hani modernliğiniz, hani demokratikliğiniz?.. Her şey işinize geldiği gibi, değil mi?

Ben neye kendimi yoruyorum ki?.. Güneş aynı güneş; ama yaş ağacı iyice canladırırken kuru ağacı iyice kurutur. Sanırım anlaşıldı. Teşekkürler...