GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

HOBİLERİMİZ VE EL SANATLARI => Hobiler => Diğer El Sanatları ve Hobiler => Konuyu başlatan: sevdaligul - 27 Aralık 2007, 20:39:03

Başlık: Dokumacılık
Gönderen: sevdaligul - 27 Aralık 2007, 20:39:03
(http://www.kultur.gov.tr/TR/resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=102587&RESIMISIM=32.jpg)

İnsanoğlunun varolduğu tarihten günümüze kadar uygarlık el sanatlarıyla içiçe yaşamıştır, yaşamaktadır. İnsanlar gittikleri, egemen oldukları bölgelerde kendine özgü sanatlarını, bu sanata ilişkin kültürlerine de beraberlerinde götürmüşlerdir.

Türkler de tarihin her devresinde, dünya uygarlığına değerli sanat eserleri armağan etmiş bir ulustur. Türk kültürünün en büyük özelliği binlerce yıl boyunca Orta Asya'dan, Orta Avrupa'ya uzanan geniş bir bölgede etkili olması ve bu bölge kültürlerinden etkilenmesidir. Gerek önceki yerleşimlerinde, gerekse Anadolu'da kurdukları medeniyetler dolayısıyla büyük bir kültür birikimlerinin olması, onu gittikleri yere götürmeleri, Anadolu'nun sanat, kültür merkezi olarak tanınmasında önemli etken olmuştur. Yine Anadolu'nun sanat hazineleri ile dolu olması, Asya'yı, Avrupa'ya bağlayan bir köprü özelliğindeki coğrafi konumu da önem arz etmektedir.

Anadolu'ya gelişte konar-göçer özellikler taşıyan Türkler'in hayvancılık ve tarımla uğraştıkları bilinmektedir. Günümüzde çeşitli nedenlerden dolayı azalan hayvancılık, tarımda uygulanan sınırlı ekimler (kendir, kenevir gibi), yaşanan hızlı göç olgusu, değişen yaşam şartları, hızlı nüfus artışı, üreticilerin yeterince desteklenmemesi, sentetik ürünlerin ortaya çıkması gibi nedenlerden dolayı geleneksel sanatlarımızda hızlı bir kayıp gözlenmektedir.

Ahlat halk sanatları da, bu hızlı değişim sürecinden olumsuz etkilenmiş yörelerimizdendir. Geçmişten günümüze ulaşabilen halk sanatları, toplumun yapısına göre oluşmuş, yerel özellikler gösteren, etnografik değer kazanmış; çoğu sanatsal boyutta ve işlevsel olan, halk tarafından üretilen, kullanılan, alınıp satılan, üretimi bugün gelir getirebilen, kültürel özellik taşıyan ürünlerdir.

Dokuma; eğirme veya başka yollarla iplik haline getirilerek veya elyafı birbirine değişik metotlarla tutturularak bir bütün meydana getirme yoluyla elde edilen her cins kumaş, örgü, döşemelik, halı, kilim, zili, cicim, keçe, kolan vb.dir.

Geleneksel halk sanatlarımızdan dokumaların hammaddeleri yün, tiftik, pamuk, kıl ve ipekten sağlanmaktadır. Dokumacılık, yapım teknikleri, kullanılan araçlara göre; mekikli, kirkitli, mekiksiz olarak üç grupta incelenebilir.

Mekikli dokumalar gücüler yardımıyla gruplar halindeki çözgüler arasında oluşturulan aralıktan, atkı ipinin mekikle geçirilmesi sonucunda elde edilen düz yüzeyli dokumalardır.

Ahlat'ta eskiden yünden, günümüzde yün, orlon, söküntü iplerden yapılan dokumalar, genellikle namazlık, mafraş ve yolluklar, mekikli dokumalardır.

Namazlık : Haziran sonunda, ilkbahar kırkımından elde edilen yünler, çeşmede soğuk suyla yıkanıp, güneşte kurutulmaktadır. Kuruyan yünler, elde didilerek demir dişli tarakla taranmakta; filte yapılıp, teşi ile eğrilmektedir. Eğrilen ipler iki kat bükülerek tezgaha uzatılmaktadır.

Namazlık ipleri, sipariş veren tarafından eğrilip getirilmektedir. Bir namazlık için 70 çift/çüt beyaz, 40 çift/çüt siyah ip uzatılmaktadır. Dokumanın başlangıç yeri genellikle koyu renkte birkaç sıradır. 100-150 adet çift gücülü, 3 ayakçalı/ayahçalı olan tezgahta masuralara sarılan renkli ip mekiği takılarak, pedalların sırasıyla basılıp kaldırılmasıyla dokuma yapılmaktadır.

Yörede, genellikle çeyiz için dokutulan namazlık, 1 kg, yünden dokunmakta ve iki renk olması tercih edilmektedir. Hazır alının paket boyalarla istenilen renklerde ipler, dokuyucu tarafından boyanmaktadır. Renkler ayrı kazanlarda kaynatılıp, ipler kuru olarak çile halinde boyaya atılmaktadır. Yaklaşık 20 dakika kaynadıktan sonra ateşten alınıp, bir gece boya içinde bekletilmektedir. Ertesi gün soğuk su ile durulanıp, güneşte kurutulan ipler dokumaya hazır hale gelmektedir. Boyama esnasında boyanın akmaması, sabitleşmesi amacıyla içine yaklaşık bir yemek kaşığı şap/şeb ve tuz atılmaktadır.

Çok eskiden beri dokunan ve kullanımı devam eden namazlıklarda, hâlâ aynı motifler kullanılmaktadır. Mihrap kısmına minare, yüzeyde yer alan renkli çubuklara cığız, yanlardaki koyu renk çubuklara nişan denilmektedir. Yüzeyi tamamen desenli olanlar “Karyağdılı”, “yerli” gibi isimler almaktadır.

Eni dar olan dokuma, ortadan dikilerek bütün hale getirilmektedir. Eskiden karışla belirlenen, günümüzde metreyle ölçülen namazlığın boyu yaklaşık 1.50-2 m.dir. Tezgahtan çıkarıldıktan sonra alt ve üst uçları 6 sağ, 6 soldan alınan iplerle örülmektedir. Dokuyucu tarafından yapılan bu saçaklar “namazlık başı” olarak adlandırılmaktadır.

Çeyiz içi yörede en az bir adet dokutulan namazlığın, siyah-beyaz renklisi kaynataya, yeşil-pembe geline, al-siyah damada verilmekte; istek doğrultusunda 4-5 adet olabilmektedir.

Yılın her ayı dokunabilen namazlıklar, dokuyucuların tam gün yapabildiği sürece, bir gün bitmekte ve dokuyucu kg. başına ücret almaktadır.

Mafraş/Mafranş : Günümüzde Ahlat'ta hâlâ yolluk ve somya örtüsü olarak mafraş kullanımı devam etmektedir. Yörede dolaplı (kareli) adı verilen nakışlı mafraşda beyaz-sarı, beyaz-yeşil, yeşil-al, yeşil-pembe vb. renkler tercih edilmektedir. Yan yana gelen ayrı renk kutucuklar, yanlarda, alt ve üstte bir sıra tek renk atılarak birbirinden ayıran hat oluşturulmaktadır. Mafraş, yolluk da tek parça, somya ve yatak üstünü örten örtüde yanyana dikilerek istenilen genişlikte olabilmektedir.

(http://www.kultur.gov.tr/TR/resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=102587&RESIMISIM=33.jpg)

Kilim / Yemeni : Atkı ipliklerinin çözgü iplikleri arasından bir alt, bir üst geçirilmesi, sıkıştırılması ile çözgü ipliklerinin gizlendiği atkı yüzlü dokumadır. Dokuma tekniklerine göre; renkler arasında çözgü aralığı oluşan kilim, çözgü aralıklarının yok edildiği kilim (tek kenetleme, çift kenetleme, çapraz dikişli, atkıları tek çözgü üzerinden döndürerek dokuma), renkler arasında çözgü aralıklarının yok edildiği kilim, desen çevresi çerçeveli kilim, sarma çerçeveli kilim, eğri atkılı kilim, atkılar arasında renkli iplik ilavesiyle kilim dokuma gibi çeşitlilik göstermektedir.

Yörede evde bir odaya kurulan kilim tezgahında genellikle kışın dokuma yapılmaktadır. Sipariş veren tarafından, yaptırılacak oda boyutuna göre en, boy ölçüsü alınıp, ip ve desen getirilmektedir. Kırmızı, siyah, beyaz, yeşil en çok kullanılan renklerdir. Yörede yaklaşık 10-15 desen/ motif kullanılmaktadır. Üç göllü, çift gül, tabla, kertik, alma, tepsi, nik, bebek, tarak, çakmak, makas, tırmık vb. isimleri hatırlanan desen/motiflerdir. Boyanan ipler jik/masura haline getirilmektedir. Biri usta olmak üzere 4-5 kişi kilimi dokumaktadır. Dokumanın başlama yeri dört parmak genişliğinde düz dokunmaktadır. Genellikle kırmızı veya diğer renkler kullanılmakta ve “alem” adı verilmektedir. Motif aralarında oluşan boşluklar kırmızı ip ile, “denleme” adı verilen örgü ile (bir sağdan bir soldan alınarak) örülmektedir. (Otluyazı köyü)

Kilim namazlık 1.50-2 m. boyunda yapılmaktadır.

Otluyazı köyünde berkun/cecim de yapılmaktadır. Yardımlaşarak yapılan dokumanın parasını dokuyucu almakta, komşular yardım etmekte fakat para almamaktadır.

Alakır köyünde namazlık ve yer yaygısı olarak kilim dokunmaktadır. Üç kişinin yardımlaşarak yaptığı dokumada, biri motifi bitirince diğer dokuyucu yanından öbür motife devam etmektedir. Kilim namazlığın çözgüsü 30 çifttir. Alakır köyüne kilim tezgahı ve örneklerin Nazik köyünden geldiği ve sipariş verildiği belirtilmektedir.

Halı : Pamuk, kıl, ipek, yün ipliklerinin halının boyuna yan yana dizilmesinden meydana gelen çözgü iskeletinin her çift teline yün, ipek, floş iplerinin değişik tekniklerle, ilme bağlanıp, üzerine atkı ipliği kirkitle sıkıştırılmak suretiyle dokunan havlı yüzlü dokumadır. Halı imalinde atkı sayısı iki veya üçtür. Yurdumuzda genellikle iki sıra atkı kullanılmaktadır. Halı dokumalarda genellikle iki tip düğüm görülmektedir.

1. Türk Düğümü (Gördes Düğümü-Çift Düğüm-Kapalı İlme) : Manisa'nın Gördes kazasında kullanıldığından bu ismi almıştır, yurdumuzda hâlâ halı dokumalarda kullanılmaktadır. Dünya literatürüne de Türk düğümü olarak geçmiştir.

2. İran Düğümü (Sine ilmesi-Tek düğüm-Açık İlme) : Batı İran'daki bir yöreden adını alan Sine düğümü, İran düğümü olarak bilinmektedir. Bu düğümde, iplik yalnızca çözgü çiftinin önündeki teline bağlanıp, diğer çözgünün arkasından geçirilip aşağı doğru çekilerek sıkıştırılmaktadır.

Araştırma sırasında Otluyazı köyünde tespit edilen dokuyucu, halıyı Ağrı'da gelininden öğrenmiştir. Ahlat'a gelin olarak geldiğinde yapacak işi olmadığını, 500-600 koyun beslediğinden yünleri değerlendirmek amacıyla, gördüğü kadarıyla tezgahını kurarak dokumaya başladığını belirtmiştir. Dokuduğu halıları kendi evinde kullanmak üzere ve kızlarına çeyiz olarak yapmıştır. İple odanın en ve boy ölçüsü alınıp, bu ölçüye göre çözgü tezgahın ağaçlarına uzatılmaktadır (yaklaşık 200-300 çift tel, ağaca dizilmektedir). Halının ilk başlama yeri 5-6 sıra, kaynak kişinin tabiriyle, gül bitene kadar düz dokunmaktadır. Tezgahın ortasına örnekleri döken/yapan kişi ve iki, üç imecinin de kıyıları/gırakları doldurmasıyla, dokuma 40 gün veya 1.5 ayda bitirilmektedir. Araya atılan argaçlar, ince saç teli kalınlığında eğrilmektedir. 2 sıra argaç, 2 sıra düğüm atılıp, makasla kesilerek düzeltilmektedir. Halının kıyıları/gırak, bordürler, yelen, göbeği; göl olarak adlandırılmaktadır. Yörede ipler paket boya ile renklendirilmekte ve doğal renkler (beyaz, kahverengi, mor veya beyaz-kahve karıştırılarak kırçıllı) kullanılmaktadır. Taban/zemin doğal renk ise “goyun beli halı” olarak adlandırılmakta fakat göbeği/gölü renkli iple dokunmaktadır. Halı bir başka halının örneğine bakılarak yapılmaktadır. Yine yörede sadece renkli iple dokunanlar genellikle “Kars örneği” olarak adlandırılmaktadır. Kaynak kişiden alınan bilgiye göre, köy öğretmenin eşinin elinde bulunan örnek beğenildiği için aynısı dokunmuş, böylece bu halı ortaya çıkmıştır. Dokuyucu, dört kızı ve bir oğluna öğretmiştir. Kızları evlendikten sonra dokumamış, yalnız bir kızının Gebze'de halen Hereke halı dokuduğunu belirtmiştir. Evde 8-9 halı, 12 yastık tespit edilmiştir. Yastık örneğini bir at heybesinin örneğinden aldığını söylemiştir. Halı/haliçe, yere çakılan dört kazıktan oluşan yer tezgahında dokunmaktadır. Genellikle oda boyutuna göre alınan ölçü ile çözgü/firit hazırlanıp, tezgaha uzatma/dökme gerçekleştirilmektedir. Halının başlangıç sıralarına ağız adı verilmekte, genellikle siyah ve kırmızı renk tercih edilmekte ve 10-15 sıradan oluşmaktadır. Halı bitirildikten sonra saçak/raşşi yapılıp, başları açılmasın diye dikilmektedir.

Haliçenin boyu yaklaşık 3-3.5 m., eni 2-2.5 m., namazlığın boyu, 1.5 m., eni 1 m., yastığın boyu 1 m., eni yarım metredir.

En çok kullanılan desenler semaver tipi, etrafı şırıg modeli, İstanbul yolu modeli, sıfra/sofra modeli, ağaç tipi gibi halılarda çapi, kedi ayağı, şırıki nik (koç boynuzu), gul dizleri / gul dizi, çiçek, ağaç yaprağı, çakmak niki v.b de en çok görülen motiflerdir (Güzelsu köyü).

(http://www.kultur.gov.tr/TR/resimgoster.aspx?DIL=1&BELGEANAH=102587&RESIMISIM=34.jpg)


Cicim : Çözgü, atkı iplikleri arasına renkli desen iplikleri atılarak sıkıştırılmak suretiyle meydana getirilen dokuma türüdür. Cicim atkı yüzlü veya bez ayağı tekniğiyle dokunmaktadır. Desen ipinin atılış şekline göre iki veya üç atmalı cicim çeşitleri görülmektedir. Cicim dokuma ile, heybe, sofraaltı, gelin çuvalı, hurç, minder, divan örtüsü, tandır örtüsü, namazlık, yaygı, yastık v.b yapılmaktadır.

Köyde eskiden çok sayıda dokuyucu olduğu; siyah, pembe, beyaz renklerde dolaplı/kareli olan cicimin de dokunduğu, ancak günümüzde bir kişinin dokumaya devam ettiği belirtilmiştir. Cicimin uzatması yaklaşık 5 m., eni göz kararı iki karış, üç parmak olmakta, dokunduktan sonra dört parça yan yana dikilerek kullanılmaktadır. Motifler/desenler, iki alt iki üst geçirilmektedir. Semaver ve çiçek en çok kullanılan ve hatırlanabilen motiflerdir. Cicimden namazlık da dokunmakta ve kız çeyizine yapılmaktadır. Namazlık iki parçanın birbirine dikilmesi ile eni 2, boyu 2.5-3 metre olmaktadır (Otluyazı köyü-Güzelsu köyü)

Zili/Sili : Her desen ipliği kendi desen alanında, enine üç üstten bir alttan atlayarak geçirilmektedir. Kalın, kaba görünümlü zilinin çözgüsü, genellikle kıldan hazırlanmaktadır. Zili dokumalar, çeşitli çadır eşyası, ekin çuvalları, minder, yastık, yaygı gibi dokumalarda tercih edilmektedir.

Dokuma özelliklerine göre; düz, çapraz, çerçeveli, damalı zili gibi çeşitleri bulunmaktadır.

Güzelsu köyünde zili dokunduğu belirtilmiştir. Kullanılan modele/motiflere göre tersten dokunan zili, iki - dört - beş ipin altından geçirilerek dokuma yapılmaktadır. Fare dişi, kespik nik, kertik, çubuk, böbrek yine hatırlanabilen motiflerdir. Eni 1 metre olan zililerin boyu yaklaşık 4 - 4.5 metre olmaktadır. Köyde eskiden kilim dokunduğu, yer yaygısı yanında yastık ve namazlık da yapıldığı belirtilmiştir. Yastık dokunurken (halı, kilim, cecim, zili), dokuma bitirildikten sonra düz devam edilip arkasına dikilmektedir. İki yüzü birleştiren dikişe kaytan denilmektedir. Alakır köyünden Uludere köyüne gelin gelen ikinci kaynak kişimiz, 10 yaşında dokuma öğrenmiştir. Evde annesi, yengesi ve kız kardeşleri ile dokuma yaptıklarını, annesi hastalandığı için iki senedir yapamadığını, yengesi ve kardeşlerinin hala dokuduğunu belirtmiştir. Köyde halen halı yapılmaktadır. Halının başlangıç sırasına “şüttük” denilmekte ve genellikle beyaz veya siyah renkle 10-20 sıra dokunmaktadır. Hazır boya ile boyanan siyah, koyu kırmızı, sarı, açık kırmızı, pembe, kül rengi vb. renkler tercih edilmektedir. Bir sıra düğümden sonra iki sıra argaç kirkitle yerleştirilip, tekrar düğüm atılıp, yine iki sıra argaç atıldıktan sonra biç / pij / kirkit / kerkitle iyice düğümler sıkıştırılmakta; elle düğümler çekilip makasla da kesilip düzeltilmektedir. Halının kıyısının düzgün durması için çift kat iple örülmektedir. Bordüre “çınar” adı verilmektedir. Pervek, göl, gül kaynak kişinin hatırlayabildiği motif adlarıdır. Halı yastık 20-25çift, namazlık 30 çift çözgüden oluşmakta; iki kişi dokuduğunda ve tam gün çalışılırsa iki günde bitirilmektedir.

Genellikle kışın dokuma yapıldığı, dokuma hazırlıklarının ilkbahar kırkımıyla başladığı belirtilmektedir. Köyde büyük halı satışının olmadığı, namazlığın, çeyiz olarak dokutulduğu, ayrıca köye gelen tüccarlar tarafından alındığı belirtilmektedir.

Uludere köyünde, nakışsız çul dokumadan heybe/hayba dokunmaktadır. Çubuklu, yere sermek için yolluk yapıldığı da belirtilmektedir. Kırmızı, siyah, beyaz vb. renklerin tercih edildiği heybelere, genellikle tahıl, erzak konmaktadır.

Çorap:

İlçe'de tek renk ajurlu, genellikle köylerde tercih edilen renkli nakışlı yün çoraplar; günümüzde en az 10 çift/çüt spor çorap (kısa boğazlı), 15 çift/çüt patik şeklini almıştır. Spor çorapların bilek boyu yaklaşık dört parmak uzunluğundadır. Erkeklere yapılan dizleme diz altına kadar çıkmaktadır.

alıntı