GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

FORUM DİN => Din ile İlgili Karışık => Konuyu başlatan: çoban - 31 Ekim 2007, 20:22:27

Başlık: TEVBE................
Gönderen: çoban - 31 Ekim 2007, 20:22:27
Tevbe, Allah-u Zülcelal' in kullarına açmış olduğu çok büyük bir merhamet kapısıdır. İnsanın pişmanlık duyarak samimi bir şekilde yaptığı bir tevbe, kendisi için kurtuluştur. Onun için Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede: “Ey Müminler! Hep birlikte Allah'a tevbe edin ki, kurtuluşa eresiniz.” (Nur; 31) buyurmuştur.

     İnsan ne kadar ibadet yaparsa yapsın, Allah-u Zülcelal' in hakkını yerine getiremez. Çünkü yapılan taat ve ibadetler dahi insan için sanki bir hata gibidir. Cüneydi Bağdadi (K.S): “Allah-u Zülcelal' e karşı hata olarak secdelerim yeter” demiştir.

   Onun için başında ve içinde tevbe olmayan ibadetin bir değeri yoktur. Akıllı olan her insan, tevbe ile kendisini Allah-u Zülcelal' e sevdirmelidir. Çünkü tevbe, Allah-u Zülcelal' in yanında çok kıymetlidir. Hz. Ali (R.A) demiştir ki; “Allah-u Zülcelal' e en sevimli gelen ses:

   “Ya Rabbi!" diyerek günahlarından tövbe etmek için seslenen kulun sesidir.”

   İnsan, tevbe ederek, yüzünü Rabbine dönmüş ve O' nu hoşnut etmiş olur. Onun için Allah-u Zülcelal bir ayet-i kerimede: “Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah' a dönün” (Tahrim 8) buyurmuştur.

   Peygamber Efendimiz (S.A.V), 'de bir hadis-i şeriflerinde; “Ey insanlar! Allah'a tevbe edin ve O' ndan bağışlanma dileyin. Doğrusu ben, günde yüz defa tevbe ediyorum.” (Müslim) buyurmuştur.

   İnsan tevbe etmekle, Allah-u Zülcelal' i ferahlandırdığı gibi, en büyük düşmanı olan şeytanın da belini kırmaktadır. Rivayet edildiğine göre, şeytan demiştir ki; “Ben günah yaptırmak suretiyle ademoğlunu helak ettim, oda bu günahlardan tevbe etmekle beni helak etti.”

   Buradan da anlaşıldığı gibi, kişi tevbe ederek şeytanın yanından ayrılıp, Rabbine dönerek, hem düşmanını kahretmiş olur, hem de Allah-u Zülcelal' i ferahlandırmış olur.

   Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadis-i şeriflerinde; “Kulunun tevbesi ile Allah' ın hoşnut olması (ve ferahlanması), bir kişinin yiyecek ve içeceği devesi üzerinde olduğu halde, ıssız bir çölde giderken onu elinden kaçırması ve bulmaktan umudunu kesip üzüntülü bir şekilde bir ağacın altına gelerek yan üstü yatarken, işte tam bu esnada devesini yanıbaşında görmesi üzerine, hayvanın yularından yapışarak ve aşırı sevincinden şaşırarak duyduğu sevinçten daha fazladır.” (Buhari, Müslim) buyurmuştur.

   İşte tevbe insan için böyle kıymetli ve kurtarıcı bir ameldir. Bu kıymetli olan ameli terkedip, “Ben ne yaptım ki, tevbe edeyim” demek, çok yanlıştır. Bizim Peygamberimiz (S.A.V), günahtan masum olduğu halde günde yüz sefer (bir rivayete göre de, yetmiş sefer) tevbe ediyordu da, biz ondan daha mı iyi bir haldeyiz?

   Onun için, kendimizi bu kıymetli amelden mahrum etmememiz ve şeytanı kahredip, Allah-u Zülcelal' i sevindirmemiz lazımdır.