GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK
GENEL KÜLTÜR VE TARİH => Atatürk Bölümü => Atatürkle İlgili Diğerleri => Konuyu başlatan: orkide - 02 Ekim 2007, 21:35:06
-
Atatürk, askeri bir dahi ve iyi bir lider olduğu gibi, aynı zamanda büyük bir devrimciydi. O dönemlerde, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif bir üyesi olabilmesi için, modernize edilmesi çok önemli idi. Mustafa Kemal ülkesindeki yaşamı modernize etmiştir. Atatürk 1924 ile 1938 yılları arasında, insanlarının kurtuluşları ve hayatta kalabilmeleri için yaşamsal öneme sahip olan devrimleri hayata geçirmiştir. Tüm bu devrimler, Türk halkı tarafından büyük bir coşku ile karşılanmıştı.
Harf Devrimi
Atatürk'ün gerçekleştirmiş olduğu en önemli devrimlerden birisi, Arap alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur. 3 Kasım 1928 tarihinde, yeni Türk Alfabesi kabul edilmiştir.
Kıyafet Devrimi
Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar çarşaf giymekten vazgeçerek, modern kadın elbiseleri giymeye başladılar. Erkekler ise fes yerine şapka giymeye başladılar.
Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi
1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir hukuk sistemine ihtiyacı vardı. Atatürk, Şeriat Kanununun yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza yasasının yerine ise İtalyan Ceza Yasasını getirmiştir. Türk Hukuk Sistemi ise tüm çağdaş gereksinimler Çerçevesinde modernize edilmiştir.
Öğrenimin Laikleştirilmesi
19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim sistemleri uygulanmaktaydı. Atatürk İslami eğitim veren medrese sisteminin yeni toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini gördü. Bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması gerekliydi. Böylece, mevcut sistem değiştirilerek 1933 yılında bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.
Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar
Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmıştır. Böylece kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara sahip olacaklar, resmi görevlere atanabilecekler, oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme hakkına sahip olabileceklerdir. Tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.
Atatürk'ün Türk Tarihi ile ilgili Çalışmaları
Kültürel alanda bir tür milliyetçilik anlamındaki yazı devrimi sonrasında, Atatürk tarih konusuna ağırlık verdi ve 1931 yılında Türk Tarih Kurumunu kurdu. Burada, Türkiye Tarihi kapsamlı bir şekilde incelenmekte ve değerlendirilmektedir. Bunların dışında, Yeni Takvim, Ağırlıklar ve Ölçüler, Tatiller ve Soyadı Kanunu gibi diğer birçok devrimler de gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki bazı örnekler arasında 1924 Hafta sonu Yasası, 1925 Uluslararası Zaman ve Takvim Sistemi, 1926 Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu, 1933 Ölçü Sistemleri ve 1934 Soyadı Yasası sayılabilir. 1932 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen yasa gereğince Türkler soyadı aldılar ve Milletin liderine de "Türklerin Babası" anlamına gelen Atatürk soyadı verildi.
Simdi bütün forum üyeleri arkadaslarimi konuyu tartismaya cagiriyorum:
1-Cagimizda bu ilkelere uyuluyor mu? uyuluyorsa ne kadar?
2-Uyulmuyorsa Yurdumuz nereye gidiyor?
-
Bi kere Türk Tarih Kurumu' nun belgeleri ne kadar tarafsız ve doğru bundan bile emin değiliz.Acaba milliyetçilik etkisini arttırmak ve ülkeyi bütünlüğe kavuşturmak için yalan yanlış şeyler yazılmış olabilir mi ?
Diğer devrimler tartışılmayacak ve günümüzde geçerliliği korunan ilkeler "bence".
Şimdi şöyle başlayalım kıyafet devrimi uygulanıyor fakat burda bir türban çelişkisine dikkat çekilmek istenirse kişisel fikrim bir insana şunu giyeceksin şunu giymeyeceksin ( türbanı çıkar, tak) gibi bir şey denmesi insan hakları ve kişisel özgürlükler bakımından yanlış, ama bunun kamuda uygulanması doğru ( Laiklik ilkesi ) yani kıyafet devrimi hala uygulanmakta
Hukuk devrimi de gördüğünüz gibi şeriat yasaları kullanmıyoruz her ne kadar ordunun getirdiği bir "anayasa" ile yaşamak zorunda kalsakta modern hukuk sistemini kullanıyoruz..
Medeni kanunda gayet net kadın-erkek eşitliği hukuksal bağlamda oturmuş durumda fakat hala türk halkının kafa yapısı oturmadığı için siz ne kadar yasaları değiştirsenizde cahil insanları eğitmeden bir yere varamazsınız
Öğretimin Laikleşmesi kısmen doğru fakat ilk ve orta düzey okullarda hala "zorunlu" din dersinin ( hatta İslam dersinin) okutulması laiklikle birebir çelişen bir durumdur. Bu yüzden bu devrimin pek uygulandığını söyleyemiyeceğim.
Şimdi yazının başındaki Türk Tarih Kurumu'na gelicek olursak malesef Atatürk' le ilgili çoğu belge, yazı gibi şeyler yakıldı.. ve bunlar hep münferit olaylar olarak kaldı. Atatürk'ün ölümünden sonra neden belgeler ortadan kayboldu, Atatürk'ün anı defteri sansürlendi, nutuk kısaltıldı neden bu düşünceleri öğrenmememiz istendi.. Kısacası kısmen yalan bir tarih öğreniyoruz.Tarih komisyonunun bir kısmını oturup kağıt kalemle yazdığı bir tarih öğreniyoruz. Bu ne kadar nesnel, ne kadar doğrudur ? Bence hiç..
-
Atatürk , silah arkadaslari ve baldiri ciplak halkiyla, parcalanmis darmadagin edilmis Osmanli imparatorlugundan bir yurt yaratti ve Milli sinirlari cizdi . Sanirim bunun tartisilacak bir tarafi olmasa gerek. 7 düvel tarafindan dize getirilememis ülke, simdi cagdas ülkeler seviyesinin üzerine cikarilmaliydi. Iste o nedenle yeniliklerin yapilmasi gerekliydi. O yenilikler hepsi birer devrimdi.600 yillik Osmanli yasantisinin köklü degisime ugramasi gerekliydi iste yapilanlar buydu.O devirde bir cok devletlerde kadina verilmemis haklar Türk kadinina verildi. (Sirtinda Mehmetcik'e cephane tasiyan Türk kadini bunu coktan haketmisti.) Diger devrimler de hakeza ayni nitelikte idi.
$imdi gelelim yapilan devrimlere uyulup uyulmadigina;
Hepimizin bildigi gibi, takil tokmak sendeleyerek 85 yili geride biraktik.son 5-6 yila gelinceye kadar böyle süregeldi. Ne yazik ki bu devrimleri O zamanlar oldugu gibi simdi de icine sindiremeyenler var.
Yapilan devrimlere uymak istiyenler kadar, ne yazik ki karsit olanlarda var.
$ark kurnazligi, Sadaka kültürü, Hamdolsun söylemleri, hep baskasindan beklemek, üretmeden, tüketmek, bir is yerine gelinceye kadar öpmedik el birakmayip, sonra da kiralligini ilan etmek... Daha bir dolu örnekleri de bulabilirsiniz. Benim verdigim vergi Belediyeler eliyle dagitma da neyin nesi?. Yörük üstünden Kurban kesme denir buna. O kisilerin verdigi oyla benim oyum ayni olamaz.
Laiklik, zorunlu din dersi, hukukta yapilan devrimler, kadin-erkek esitligi, türban, carsaf,takke, fes, malesef kafa yapisi degismedikce de yerli yerine oturmamis durumda.
Sade vatandas kamu kurum ve kuruluslara girdiginde simge teskil edecek sekilde giyim tarzinda olmamasi gerekir.
Elbette dört dörtlük bir ülke yok. Fakat 85 yilda da bu seviyede olmamaliydik.
Ha Yurdumuz nereye gidiyoru da, yillar önce Cem Karaca söylemis;
Bindik bir alametee
Gidiyoz gıyametee
Yol dediğin yol gibi
Ulaşmalı bir yere
Biz dön baba dönelim
Geliyoz aynı yere
Bu döngü kısır döngü
Başı varda sonu yok
Dönüyom dönemiyom
Sonunda bir çıkış yok
Yerel ve genel seçim
Seçin bakalım seçin
Ki dön baba dönelim
Aynı yere gelelim
Çete çeteye çatmış
Çete çete içinde
Battık buruna kadar
Cafer getir peçetee
Nush ile uslanmam ben
Etmeli beni tekdir
Tekdirden anlamazsam
Artık hakkım kötektir
Eskiden adam gibi
Oturur meze yerdik
Şimdi meze yer gibi
Oturup adam yiyoz
O zaman siz buna
Müstehaksınız len!
Hani ahirda bazi hayvanlar vardir At'in yerine baglarsin, O her seferinde salinir Esegin yerine durur. "Te$pihte hata olmaz".
Artik ötesini, berisini herkesin düsünmesi gerekir.
-
o dönemde halk bu köklü yaşam tarzlarının değişimine hazırmıydı?hiç sanmıyorum.bir yanda cephelerde düşmana karşı savaşmış halk , savaşın sonucunda rejimin değişikliğinin şokunu yaşadı.bizim için Cumhuriyetimiz gibisi olamaz elbette. fakat benim anlam veremediğim ;kurtuluş savaşı neye karşı yapıldı.