GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

AŞK VE HAYAT => Hayat ve Yaşam Sahası => Hayata Dair Yazılar => Konuyu başlatan: PERİ - 26 Eylül 2007, 22:49:15

Başlık: EVLİLİKLERDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN YILLAR
Gönderen: PERİ - 26 Eylül 2007, 22:49:15
Çünkü aşk dediğimiz şey bir uyarıcıdan ibaret. Ve tabii ki etkisi de bir süre sonra geçiyor. Araştırmalara göre ideal eş bulunduğunda beyin cinsel çekim ve coşkuyu sağlayan pek çok madde salgılıyor. Ama üçüncü yıldan sonra salgılama giderek azalıyor. Bu yüzden ayrılma ve boşanmalar en yoğun üçüncü yılın sonunda oluyor. Çocuğun doğumu ise bu süreyi ancak 4 yıl daha uzatıyor


 




İlk görüşte aşk... Bir yastıkta kocamak... Birbiri için yaratılmış olmak... Hepsi yalan! Bütün hikâye, biraz psikoloji, biraz kimya. Aşk dediğimiz duygu bir uyarıcıdan ibaret... Ve tabii ki etkisi bir süre sonra geçiyor. Nasıl mı? Psikolog Emre Konuk, ''Araştırmalara göre ideal eş bulunduğunda beyin doğal amfetaminler de dahil olmak üzere pek çok madde salgılıyor ve üçüncü yıldan sonra salgılama giderek azalıyor'' diyor. Yani beyin sizi eskisi kadar heyecanlandırmıyor. Bu yüzden ayrılmalar ve boşanmalar en çok üçüncü yılın sonunda oluyor. Bir bakıyorsunuz amfetamin eksik. Nerede o sevdiğiniz eş? Çözüm, hemen çocuk yapmak! Hadi bir dört yıl da böyle gidiyor. İşte bu noktada kopuş başlıyor. Çiftler ya boşanıyor ya da ''Eyvallah, paşa paşa bu işi sürdürürüm'' diyenler devam ediyor...


Evliliği kendi haline bırakırsan yürümez

 

* Bir evliliğin kötü gideceğini önceden görebilir miyiz?

Bizim de yanıtını aradığımız bir soru bu. Çünkü herhangi bir sorun terapiste yansıdığı zaman bayağı zorlaşmış oluyor. Aşılamaz demiyeyim ama aşılması çok güç hale geliyor. Özellikle karı koca ilişkilerinde... Eşler uzun yıllar problemli bir halde yaşıyorlar. Zihinleri ona göre biçimleniyor. Bu yüzden evliliklerde ilişkiyi toparlamak diğer psikolojik sorunlarda başarılı olmak kadar kolay değil. Bu sorundan yola çıkarak birkaç sene önce bir pilot çalışma yaptık. Orada baktığımız şeyler şunlar. Birincisi ''İyi giden evliliklerle kötü giden evlilikler arasında kişilik özellikleri açısından ne fark var?'' İkincisi de evlenen insanın tarihi. Yani geçmişinde neler olduğu... Çünkü bunları olduğu gibi ilişkilerine yansıtıyor insanlar. Bunların içinde de en önemlisi geçmişinde travmatik olaylar var mı?

 


* Travmatik olaylarda en belirleyici olan ne?

İlk akla gelen taciz. Buna maruz kalmak veya şahit olmak. Sonra evde şiddet var mı? Böyle bir travma geçirildiyse izleri kalabiliyor. Veya daha soft bir travma ama yine de hasar doğurabiliyor; terk edilme. Mesela geçmiş yıllara baktığınız zaman, Almanya'ya çalışmak için giden ailelerin çocuklarını anneanne ya da babaanneye bırakmaları gibi... Eğer çocuk alması gereken ilgiyi, şefkati alıyorsa tabii ki problem çıkmıyor. Ama şartlar bazen o kadar kötü oluyor ki bu sevgi verilemiyor çocuğa. Ve bu durum travmatik sonuçlar doğurabiliyor. Kişi sonraki yıllar bunu ilişkisine yansıtabiliyor. Bir başka risk grubu da şu: Evlilik öyle birşey ki kendi haline bıraktığın vakit kötüye gider. Bir kere evlilik ortam açısından son derece riskli. Özellikle belli bir geçmiş ve belli alışkanlıklarla girdiğiniz zaman, ev bunları daha kötü hale getiren bir yer oluyor. Ev öyle lunapark gibi bir yer değil. Son derece özen gösterilmesi gereken bir yer. Lunaparka eğlenmek için gidersin. Ama bir saat eğlenirsin, iki saat eğlenirsin, 15 gün kalamazsın. Orası bile sıkıcı hale gelir.

 

Başlık: EVLİLİKLERDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN YILLAR
Gönderen: ђ๏Ŧєєz - 27 Eylül 2007, 05:41:19
Bence hem erkek hem de kadın güçlü bir iman sahibiyse ve dinimizin her konuda olduğu gibi evlilik alanında da mevcut olan tavsiyelerine uyulursa bütün sorunlar kendiliğinden ortadan kalkmış olur.

Emeğine sağlık peri, paylaşımın içn teşekkürler...  .ico2