GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

GENEL KÜLTÜR VE TARİH => Tarih Köşesi => Türk Tarihindeki Hükümdarlar => Konuyu başlatan: Avicenna - 18 Eylül 2007, 22:42:46

Başlık: Sultan Abdülhamit Han-ı Sani (RH.)
Gönderen: Avicenna - 18 Eylül 2007, 22:42:46
Osmanlı hanedanının bütün hususiyetlerini taşımaktaydı. Orta boylu, saçı ve sakalı koyu kumral, saçları tepeden dökük, burnu ise Osmanlı hanedanının alametini taşıyan biçimdeydi. Gözleri tahrirli yeşil ile mavi arası ela, etrafı biraz halkalıydı. Bakışları gayet zeki ve hassastı. Kaşları kalın olmayıp, hanedana mahsus bir tipdeydi. Kuvvetli zekasını gösteren alnı açık ve yüksekti. Dudakları, ne kalın ne ince, yüzü beyaz ve pembeliğe meyyaldi. Elleri orta büyüklükte ve biçimli, ayakları da ne küçük, ne büyüktü. Sesi tatlı, kalın ve gürdü. Söz söylerken dinlemek zevki duyulurdu. Fikirlerini ve meramını fevkalade bir ifade ve nezaketle anlatmaya muktedirdi. Çok dinler, az konuşur, kendisiyle konuşanlara saygı telkin eder, herkese karşı nazik davranırdı. Yürürken ve otururken biraz öne doğru meylederdi. Hareketlerinde padişahlık vakar ve halaveti görülürdü.
        Hoşlanmadığı kimselere bile güler yüz gösterir ve sevmediğini belli etmezdi. Karşısındakinin duygu ve düşüncelerini sezmekte mahirdi. Herkesin gönlünü almasını iyi bilirdi. Fevkalade bir zekaya ve hafızaya sahipti. Bir kere gördüğü veya sesini işittiği kimseyi asla unutmazdı. İradesi kuvvetli, fikir ve kararlarında istiklal sahibi, tehşike karşısında metanetli idi. Anne ve babasının veremden vefat etmiş olmaları onu çocuklğundan itibaren temkinli yaşamaya sevketmişti. Her türlü sefahatten uzak dururdu. Sade giyinir, sade bir hayat yaşar, hiçbir hususta alayişten hoşlanmazdı. Vefatına kadar her sabah gusül abdesti almayı itiyat haline getirmişti. Jimnastiğe meraklı. Kılıç ve tabanca kullanmakta mahir idi. Batı kültür ve sanatına aşina idi. Çok iyi marangoz ustası idi. İyi bir hattattı. Çalışmayı sever ve düzenli bir program tatbik ederdi.
         Devlet işlerini her şeyin üstünde tutar ve mühim haberler aldığında uykusundan dahi uyandırılmasını isterdi. Devlet işlerinde değişik karakterdeki kimselerden faydalanmayı iyi bilir ve onlara mizaçlarına uygun hizmetler verirdi. Mühim devlet meselelerinde karar vermeden önce değişik fikirlerdeki devlet adamalarının görüşlerini alır, bazan zıt görüşlü kimseleri huzurunda münakaşa ettirir, sonra kat-i kararını verirdi.
         Sultan II. Abdülhamid Han halifelik makamına yakışır iffet, haysiyet, vakar ve namus timsali bir kimse idi. Dindardı, hayır yapmasını severdi. Kan dökülmesinden asla hoşlanmazdı. Otuz üç yıllık saltanatı süresince imzaladığı ölüm fermanlarının sayısı birkaç taneyi geçmez. Kimsenin rızkına mani olmak istemez. Yurtdışına kaçan veya sürgüne gönderilen siyasi muhaliflerine dahi maaş bağlatırdı.
Başlık: Sultan Abdülhamit Han-ı Sani (RH.)
Gönderen: PERİ - 19 Eylül 2007, 01:42:19
padişahların çoğunun çok yönlü oluşları ve illaki bir el sanatı ile uğraşmış olmarı ne güzel ve de örnek alınacak bir durummuş.yurt dışında sürgünde olan muhaliflerine bile insancıl ve devlet adamı zihniyeti ile yaklaşıp onları maaşa bağlaması takdir edilmeli ki; aklıma şu tezatlık geldi;

osmanlı hanedanın evlatlarının memleketlerinin dışında yaşamaya zorlanmaları bana çok acı geliyor .bu ülkede yaşamak hepimizin olduğu kadarı ile onlarında hakkıdır.