GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

SAĞLIK VE EĞİTİM KÖŞESİ => Saglık ve Yaşam Merkezi => Gençlik Yaşam ve Sağlığı Köşesi => Konuyu başlatan: hamarat - 03 Eylül 2007, 11:57:06

Başlık: İnanç Başarının Neresinde
Gönderen: hamarat - 03 Eylül 2007, 11:57:06


Başarı tamamıyla şansa bağlıdır!

 Başarı deyince hepimizin aklına bir tanım gelir. Başarı, üzerinde en çok tanım yapılabilen ender kelimelerden biridir, belki de... Sevgi gibi, aşk gibi. Laiklik gibi, demokrasi gibi. Ama kesin olan ve bütün tanımlarda ortak bir nokta vardır ki, başarı; mutluluk vericidir. Ve herkes bireyler başarmak ister. Itanry David Thoreu bir yerde şöyle demektedir;
“İnsanlar başarmak için doğarlar, başarısızlık için değil.”
 
Peki sizce başarının kaynağı nedir?! Yoksa başarılar birer şanstan başka bir şey değil midir. Earl wilson da öyle diyor! “Başarı mı dedin? Başarı tamamıyla şansa bağlıdır! İnanmazsan başarısız insana sor.”

Başarı ve İnanç
 
 Şüphesiz ki, dini ya da diğer bir takım inançların da başarıya etkisi vardır. Fakat biz burada kişinin başarabileceğine olan inancından başka bir ifadeyle  kendine olan inancından bahsedeceğiz. Çoğunluk başarıya inancın başarının yarısı olduğunu söyler. Bence başarıya inanç, başarının yarısından daha fazladır.
 
Başarabileceğine inan, kişi; fikirler üretir mazeret değil. Çözümler sunar, problem değil. Nasıl yapacağını düşünür, niçin yapamayacağını değil. O şartların oluşmasını beklemez, şartları oluşturmaya çalışır. Fırsatları engel gibi değil, engelleri fırsat gibi görür. O bardağın dolu kısmını görür, boş kısmını değil. Bir köpeğin leşine değil, güzel dişlerine bakar. Onun için her şey bir şey ifade eder. O tereddüt çamuruna batmaz, girişimcidir. C. Lınk’in dediği gibi;
“Kendini yetersiz gören insan tereddüt içinde beklerken, girişimci insan hata yapmaktan korkmadığından daha üstün hale gelir.”

 Hokuz Pokuz!...

 Tabii ki, kuru bir inanç başarılı olmak için yeterli değildir. Dil, “Ben yapabilirim.” Derken içinizden bir ses “Hadi canım sen de!” dememelidir. İnsan her şeyiyle başarabileceğine inanmalıdır.
 
Ayrıca inanmak bir sihirli değnek değildir. İnanmak, bir kıvılcım; bir ateşlemedir. Uzaya fırlatılmak üzere bir roket düşünün. Onu fırlatmak için önce roketi ateşlemelisiniz. Sadece ateşlemekle roketi uçuramazsınız, ama ateşlemeden de uçuramazsınız. Tabii ki, roketin uçmasını sağlayan diğer pek çok sistemler topluluğu vardır. Fakat bu sistemleri roketi ateşlemeden çalıştıramazsınız. Veya bir arabayı yürütmeniz için kontağı çevirmeli ve motoru ateşlemelisiniz. İşte inanç da harekete geçmeniz için sizi ateşleyen bir kıvılcımdır. “Evet, başarmak için inanmalısınız.”

 Vazgeçmeme ve İnanç

 Yurtdışında, alanlarında üstün başarıyı yakalamış insanlarla yapılan bir araştırmaya göre; bu başarılarının altında yatan en büyük etkenin “vazgeçmemeleri” olduğu tespit edilmiştir. Evet başarısızlıklardan yılmama ve vazgeçmeme. Aynen sular gibi...”Mermeri delen suyun gücü değil devamlılığıdır.”
 
Peki biz nelerden vazgeçmeyiz ya da vazgeçmememizin altında ne yatar?! “Kendini adamak” evet, vazgeçmemenin altında kendini adamak yatmaktadır. Eğer bir insan kendini herhangi bir işe adamışsa, her şeyiyle o işe endeksleşecek ve bütün yetenekleriyle o işe konsantre olacaktır. Dolayısıyla vazgeçmeyecektir, çünkü o her şeyiyle kendini adamış ve yolunun kara sevdalısı olmuştur.
 
Peki öyleyse tekrar soruyorum. Hangimiz inanmadığımız bir işe, bir amaca, bir hedefe ya da bir davaya kendini adar!? “Aslında ben terfi edebilecek birisi değilim, ama!, Pazar payımızı genişletmek çok zor ama neyse!, Aslında ben, iyi bir yönetici ya da başarılı bir iş adamı olamam! Dershaneye gidiyorum ama üniversiteyi kazanacağımı sanmıyorum!” gibi inancın olmadığı cümleleri sarf ederek hedeflerinize konsantre olabilir misiniz?! Böylesi düşünceler sizi harekete geçirebilir mi?!
 
Öyleyse vazgeçmemek için inanmalısınız, kendinizi adayabilmeniz için inanmalısınız ve kısaca; başarmak için inanmalısınız!...
Sinan ÇAĞIRAN