GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

GENEL KÜLTÜR VE TARİH => Edebiyat Bölümü => Edebiyatçılarımızın Hayat Hikâyeleri => Konuyu başlatan: sevdaligul - 28 Haziran 2007, 23:44:44

Başlık: Abdülhak Şinasi Hisar
Gönderen: sevdaligul - 28 Haziran 2007, 23:44:44
1883'te İstanbul'da doğdu. 3 Mayıs 1963'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. Romancı. Türkiye'de ilk edebiyat dergilerinden 1882-1883'te yayınlanan Hazine-i Evrak'ın yayıncısı, öykü ve eleştiri yazarı Mahmud Celaleddin Bey'in oğlu. Babası ona hayranlık duyduğu iki şair Şinasi ile Abdülhak Hamit Tarhan'ın adlarını verdi. Çocukluğu Rumelihisarı, Büyükada ve Çamlıca'daki konaklarda geçti. Mürebbiyelerinden Fransızca öğrendi. Tevfik Fikret'ten Türkçe dersleri aldı. 1905'te Mekteb-i Sultani'yi (Galatasaray Lisesi) bitirdi. 1905-1908 arasında Paris'te Siyasal Bilgiler Yüksekokulu'nda öğrenim gördü. Jön Türk hareketine katıldı. 2'nci Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü. 1909'da bir Fransız şirketine memur olarak girdi. 1924'te Reji İdaresi'nde çalışmaya başladı. Balkan Birliği Cemiyeti Genel Sekreterliği yaptı. 1945'te Uluslararası Barış Kongresi'ne katılmak üzere ABD'ye gitti. 1984'ten sonra ölümüne değin sürekli İstanbul'da kaldı. 1921'den sonra "Dergâh" dergisinde "Kitaplar ve Muharrirler" başlığıyla yazdığı eleştirilerle adını duyurdu. Yarın, İleri ve Medeniyet dergilerinde şiirleri, eleştirileri yayınlandı. Cumhuriyet'ten sonra Ağaç, Türk Yurdu, Ülkü ve Varlık dergileriyle, Milliyet ve Dünya gazetelerinde yazdı. İlk romanı "Fahim Bey ve Biz" 1942 Cumhuriyet Halk Partisi yarışmasında üçüncülük ödülü aldı. Bu eser eleştirmenler tarafından "akıcı bir dil ve yetkin bir üslupla kaleme alınmış" diye değerlendirildi. Romanlarında Rumelihisarı, Büyükada, Çamlıca üçgeninde varlıklı, gününü gün eden, sorunsuz insanların yaşamlarını yansıttı. Bu çevrelerin dışındaki yaşamı basit ve aşağı buldu. Fransız edebiyatçılardan etkilendi. Kahramanlarının hepsini dengesiz, gariplikleri olan, içine kapanık, başarısız ve hayalleriyle avunan kişiler olarak kurguladı. Olaylardan çok kahramanlarının duygu ve düşüncelerine öncelik verdi. Şiirsel bir dil ve özgün bir teknik kullandı.