GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

FORUM DİN => Din ile İlgili Karışık => Konuyu başlatan: sevdaligul - 03 Haziran 2007, 00:15:29

Başlık: Hz Aişe Annemize Mektup
Gönderen: sevdaligul - 03 Haziran 2007, 00:15:29
HZ AİŞE ANNEMİZE MEKTUP


BAŞÖRTÜSÜYLE BURAYA GİREMEZSİN !” DİYENE: “AL BURAYI BAŞINA ÇAL !” DİYEREK, RABBİNİN RIZASINA HİCRET EDEN MUHÂCİRELERE, MÜCÂHİDELERE, MAZLÛMELERE…

——————————————————————————–

Peygamber, mün`minlere kendi canlarından daha yakındır. Onun hanımları mü`minlerin anneleridir…
..Ahzâb Sûresi, Ayet 6..

——————————————————————————–

” Hz. Aişe Annemize Bir Mektup “
(Allah Ondan Razı Olsun)
Birgün Hz. Aişe annemiz Peygamber Efendimize şöyle demiş:
“Ey Allah`ın Resûlü, bize göre cihad en fazîletli ameldir. Biz kadınlar cihad edemez miyiz ?”
Resûlullah Efendimiz de şöyle cevap vermiş:
“Hayır, siz kadınlar için en faziletli cihad, kabul olunmuş hactır.” (1)

——————————————————————————–

* Annem…
* Buralarda senin yapmak istediğin şey gerçekleşti bak !
* Buralarda cihad eden bir avuç kız var İslam yolunda…
* Bu dava onların omuzlarında artık Anne.
* Onlar teslim olmuyorlar, teslim etmiyorlar kalelerini, sebâtla…
* Erkekler kaçmış yoklar ortada. (*)
* Onlar, objektiflerin, kameraların önünde poz verip gittiler “meclis”lerine…
* Veya hiç çıkmadılar ortaya.
* Suçları büyük, suçumuz büyük, suçum büyük…
* Ama Annem;
* Buralarda senin yapmak istediğin şey gerçekleşti…

* Kızlar ağlıyor okul önlerinde, yollarda…
* Kızlar joplanıyor, hakarete uğruyor…
* Kızlar sürükleniyor, konuşmasınlar diye ağızları kapatılıyor…
* Yine de yılmıyorlar, vazgeçmiyorlar Anne:
* “Ben örtümden, dinimden vazgeçmem, vazgeçemem !” diyorlar.
* Ve açmıyorlar başlarını, teslim olmuyorlar…

* Sizi misal görüyorlar Anne…
* Hani bir zamanlar müşrikler size sadece inancınızdan dolayı boykot uyguladığında,
* Size o çöl ikliminde aylarca ekmek, su vermediklerinde; işkence ettiklerinde,
* Tâ ki sizden olanları, buldukları deri parçacıklarını kemirecek kadar açlığa mahkum ettiklerinde,
* Sebât etmiştiniz, sabretmiştiniz, duâ ve gayret etmiştiniz ya…
* İşte onlar da aynen öyle yapıyorlar Anne…
* “Açmayız !” diyorlar “Başımızı !”,
* “Sonu belli olmayan bir maceraya, karanlığa, dipsiz kuyuya atmayız kendimizi !”
* “Başımızı açtık diye bize okul kapısını açacak düşmanın, “IRZ DÜŞMANININ”, açtığı pis kapı bizim istediğimiz yere açılmaz !” diyorlar,
* “Bugün, başımızı açıp da içeri girersek; sırıtarak bizi içeri alacak “SAPIĞIN”;
* Yarın: “Artık mini etekle geleceksiniz !” demeyeceğinden nasıl emin oluruz ?” diyorlar Anne…
* Ne doğru diyorlar, ne güzel diyorlar Anne…

* Hani senin Sevgilin, müsade edersen bizim de Sevgilimiz, O Yüce Resûl buyurmuş ya:
* “Mü`minin ferasetinden sakının, çünkü o Allah Teâlâ`nın nuruyla bakar.” (2) diye.
* İşte onlar da öyle bakıyorlar Anne…
* O bakış onlara dünya menfaatini değil; Allah`ın rızasını gösteriyor.
* Onlar imanı, tevekkülü biliyorlar Anne; sizin bildiğiniz gibi,
* Yüzlerce Kur`ân ayeti onların kalbine işlemiş, tevekkülü emrediyor onlara:
* “Geleceğimi ırz düşmanlarının, örtü düşmanlarının, din düşmanlarının açacağı pis kapılar değil;
* Emrini yerine getirmeye kâdir olan Yüce Rabbimin açacağı kapılar belirleyecek,
* Güvenilecek varsa yalnızca O`dur !” (3) diyorlar Anne…

* Annem…
* Utanıyorum onların karşısında…
* Onların sebâtı, onların cihadı bizde, erkeklerde, yok artık Anne…
* Bizden bir kısım erkekler baba sıfatıyla: “Kızım aç başını, ben seni boşuna mı okuttum ?” demekle meşguller,
* Sanki sahip oldukları herşeyi onlara Allah vermemiş gibi,
* Ve sanki 45 saniyelik orta şiddetli bir depremle herşeyi onlardan geri alamayacakmış gibi…
* Yine bizden bir kısım erkekler hoca sıfatıyla: “Zarurettir, şimdilik açmak gerek.” demekle meşguller,
* Annem…
* Siz, dört bir yanınızı azgın müşrikler sarmış ve sizi o çöllerde aç, susuz, malsız, mülksüz, hiçbirşeysiz bırakırken neden “zarurete” sığınmamıştınız ?
* Neden: “Hele biraz şunların suyunca gidelim.” dememiştiniz “Zarurete binâen”…
* En tabi haklarınız, yaşamanız için gerekli en doğal şeyler size yasaklanırken,
* Siz neden en ufacık da olsa bir tavize yanaşmamıştınız ?…
* Annem…
* Senin ve bizim Sevgilimiz, O Yüce Resûl “zarureti” bilmiyor muydu?
* O, insanların en güzeli, en akıllısı, ahlâkça en güzeli iken “zarurete sığınmayı” bilmiyor muydu Anne?
* O`na Kur`ân vahyedilip dururken; O`nu Peygamber gönderen, O`nun ve herşeyin Rabbi olan ALLAH “Zaruret var istediklerini yapın.” diye emretmeyi -hâşâ- bilmiyor muydu ?
* İmandı değil mi Annem ayağınızı sabit kılan o zaman, tevekküldü…

* Annem…
* Bir kısım erkekler dedim ya, daha da beterleri var: Hem de müslüman sıfatıyla, hoca sıfatıyla !
* Senin: “O, Resûlullah`ın ahlâkı idi.” (4) dediğin Kur`ân`ı, biliyorlar ki maddeten tahrîf artık imkansız, “manevî tahrîfe” çalışıyorlar.
* Resûlullah`ın açıklamaları, müslümanların ittifak ve uygulamaları dururken,
* Ayetleri kendi heveslerine göre yorumluyorlar:
* “Örtünme olmasa da olur kâbilinden bir teferruatmış, ayetler yanlış anlaşılıyormuş, örtünme emri yokmuş…” gibi birçok şeyler zırvalıyorlar.
* Hele bazıları var ki utanmadan, sıkılmadan;
* Ülkesindeki uygulamayı, yerleşmiş örfü görürken;
* Kendi annesinin, ninesinin, komşu kadınlarının, onu adam sayan öğrencilerinin, Ayşelerin, Fatmaların giyimini bilirken;
* Kalkmış yaranacağı insanlar önünde örtümüze “zevksiz Arap örfü” diyor…
* İslam`a en büyük iftirayı atarken, örtümüze “İslam`a iftiradır” diyor…
* Annem, seni bana Anne olarak tanıtan Kur`ân`a kafa tutarak Sana, benim milletimin kadınlarına, annelerine, hanımıma, kızıma hakaret ediyor…
* Vaay Annem, vay…
* Kör olmuşlar Annem, kör; sağır, düşünme özürlü…
* Hani Rabbimiz buyurmuş ya:
* “Andolsun, biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” (5)
* Nasıl da görmüyor o kör gözler ve nasıl da duymuyor o sağır kulaklar şu ayetleri Annem anlamıyorum:
* “Mü`min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. GÖRÜNEN KISIMLARI HARİÇ, ZİNETLERİNİ AÇMASINLAR. BAŞÖRTÜLERİNİ YAKALARININ ÜZERİNE KOYSUNLAR. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. gibi tâbî kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ZİNETLERİNİ GÖSTERMESİNLER. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler hep birden Allah`a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (6)
* “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına VE MÜ`MİNLERİN KADINLARINA DIŞ ÖRTÜLERİNİ ÜSTLERİNE ALMALARINI SÖYLE. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır esirgeyendir.” (7)
* Bu kadar açık ve ayrıntılı Kur`ân ayetleri dururken, Senin Sevgilinin sözleri dururken, neden başka yollar aramaya girişiyorlar Annem…

* Dediğim gibi Annem,
* Allah`ın nuruyla bakan o mücâhide kardeşlerim sadece gülüp geçiyorlar bu sözlerin sahibi olan “erkek”lere
* Onların korkakça kaçma yolları arayıp çırpınmalarına gülüyorlar.
* Omuzlarında kalan o yükle onlar her an cihad meydanındalar… Yapayalnız… Kimsesiz… Tek başlarına…
* Senin yapmak istediğin gibi Annem…
* Maalesef…
* Suçumuz büyük…

* Annem…
* Senin ve bizim Sevgilimiz, O Yüce Resûl buyurmuş ya:
* “İslam yücedir, onun önüne geçilmez !” (8) diye.
* İşte o mücâhide kardeşlerim de inançlarının, İslam`ın önüne hiçbirşeyi geçirmiyorlar.
* Ne sonu meçhul, karanlık, köhne bir eğitimi; ne bir dünya menfaatini; ne de cahil veya korkak veya satılmış veya hain veya menfaatperest insanların sözlerini; hiçbirşeyi…
* Dedim ya Annem; onlar bir başka bakıyorlar;
* Aynı Senin Biricik Baban, Senin Sevgili`nin en yakın dostu Ebubekir Sıddık`ın (r.a) bütün malını Allah yoluna verip de kendisine:
* “Peki sen ailene ne bıraktın ?” diye sorulduğunda:
* “Onlara Allah ve Resûlünü bıraktım.” demesindeki tevekkülle;
* Ve yine aynı Onun, “Senin şu arkadaşın Muhammed (sav) neler söylüyor duydun mu?” dendiğinde:
* “O söylüyorsa doğrudur” demesindeki imanla…

* Annem…
* Hani sen örtü emri gelince hemen örtünen O dostların, Medine kadınları için onları överek sevgiyle bir benzetmede bulunmuştun ya, (9)
* Şimdi buralara gelip o mücâhide kardeşlerimizi görseydin; şu örtü düşmanlığı, şu Müslüman düşmanlığı, şu İslam düşmanlığı zamanında; onları “tertemiz papatyalara, çiçeklere” benzetirdin,
* Veya belki de benim gibi onlara “Başörtülü Melekler” derdin.
* Annem…
* Bir görsen öyle bir duruşları var ki…
* Bütün güçsüzlüklerine, bütün yalnızlıklarına, bütün narinliklerine rağmen:
* “Gelmeyin üstüme yakarım herşeyi, ben vazgeçmem örtümden, dinimden !” derken öyle bir duruşları var ki…
* Ben erkekliğimden utanıyorum Anne…
* Erkekler sırıta sırıta onlara köstek olurken ben erkekliğimden utanıyorum Anne…

* Hani Senin ve bizim Sevgilimiz O Yüce Resûl buyurmuş ya:
* “Muhacir Allah`ın kendisine yasak ettiklerinden hicret edendir.” (10) diye
* İşte Annem, o mücâhideler de, o muhâcireler de öyle yapıyorlar.
* Aynen sizin inancınız uğruna herşeyden vazgeçip kendi öz yurdunuzu bırakarak hicret etmeniz gibi.
* Aynen sizin iman ve tevekkülle, dönmek üzere gitmeniz gibi,
* “Hakkımızı iâde edecek birileri çıkana kadar erkeklerimiz okusun bakalım.” diyerek.
* “Dışarıda ilmimle hizmet edemeyeceksem, yine Resûlullah`ın sünnetine uyarak benim inancımda bir müslümanla evlenirim; ırz düşmanları çocuğa tenezzül etmeyip kedi-köpek beslerken; ben yuvamda, Ahmedleri, Fatihleri, Ayşeleri, Fatmaları Rabbimin yolunda yetiştiririm !” diyerek.
* Rabbimize ve nurlu yoluna sığınıyorlar,
* O`nun rızasına hicret ediyorlar.

* Yolları açık olsun değil mi Annem,
* Allah onlardan razı olsun,
* Niyetlerinin karşılığını versin,
* Onlara da kendileri gibi salih-salihâ evlatlar versin,
* İki cihanda da azîz ve mutlu olsunlar…
* Allah, buralarda onlara haklarını geri iâde edecek insanlar var etsin…

* Annem…
* Senden ricamız, O Yüce Resûle selâmımızı iletmendir,
* Çünkü O`na buralardan, bu suçlu halimizle doğrudan selam göndermeye yüzümüz yok…
* Ancak Senin aracılığınla gidecek selâmımızı cevaba layık bulmasını umuyoruz;
* Çünkü Sen bizim Annemizsin,
* Çünkü Sen O`nun Sevdiğisin,
* Çünkü Sen, buralarda yıllarca verdiği emeklerin ardından giremediği okulu önünde gözyaşı döken, ama kimseye derdini anlatamayan;
* Sonuçta çareyi Rabbinin nurlu yoluna sığınmakta, O`nun rızasına hicrette bulan
* O mücâhideler, o muhâcireler, o mazlûmeler gibi sen de BİR KADINSIN… … …