GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

SAĞLIK VE EĞİTİM KÖŞESİ => Saglık ve Yaşam Merkezi => Gençlik Yaşam ve Sağlığı Köşesi => Konuyu başlatan: sevdaligul - 17 Mayıs 2007, 23:59:28

Başlık: Kalp Hastalıklarında Yeni Risk
Gönderen: sevdaligul - 17 Mayıs 2007, 23:59:28
(http://www.ailem.com/images/news/mansetresimleri/et1.jpg)



Son yıllarda Hemosistein adı verilen aminoasit ve kalp rahatsızlıkları arasındaki ilişki dikkati çekiyor. Özelikle et tüketimi ile birlikte vücuda kazandırılan Homosistein’in kanda yüksek düzeyde bulunması, kalp ve damar hastalıklarının erken gelişimine işaret ediyor. Memorial Hastanesi Klinik Laboratuvarlar Bölümü’nden Biyokimya Uzmanı Dr. Nilgün Tekkeşin, kalp hastalıklarında önemli bir risk faktörü olarak görülen Hemosistein ile ilgili bilgi verdi.
İlk olarak 1969’da Dr. Kilmer S. McCully’in bildirdiği ve homosistinüri (kanda homosistein düzeyinin aşırı artması) olarak tanımlanan genetik bir bozukluğa sahip bir bebeğin erken yaşta ölmesi üzerine incelemeler yapılmış ve bu hastanın damarlarında ileri derecede damar sertliği geliştiği tespit edildi. 1990’lara kadar maalesef bu aminoaistin kalp hastalığı ve inme üzerindeki etkisi üzerinde çok durulmadı.
Homosistein'in, birçok biçimde kan damarlarına hasar verdiğini belirten Dr. Nilgün Tekkeşin, "Kan damarlarının iç yüzeyini döşeyen hücrelere zarar verdiği gibi damarların kalınlaşmasına da neden olmaktadır. Ayrıca kanın pıhtılaşma mekanizmalarına da etkiyerek kanın damar içi pıhtılaşmasına dayalı kalp krizi ya da inme riskini artırmaktadır" diyor.

Et Tüketimini Azaltmak Önemli
 
Uzun sağlıklı bir yaşamın anahtarlarından biri ise homosistein düzeyini düşük tutmak. Bu, daha az et tüketerek ve folik asit, B6 ve B12 gibi B vitamini türevlerini içeren besinlerin (Yapraklı yeşil sebzeler ve mercimek gibi hububatlar) günlük beslenmeye dahil edilmesi ile mümkün. B vitamininin, homosisteini tüketen ve kan içersinde seviyesinin düşmesine neden olan enzimlerin etkinliği için gerektiğini söyleyen Dr. Nilgün Tekkeşin, bu vitaminlerin düşük olmasının vücudun daha fazla homosisteini parçalayıp dolaşıma vermesine neden olduğunu ve artık tehlikeli bir birikimin başladığını aktarıyor. Ancak bu gibi gıdaların alınımı ile düşürülen homosistein düzeyi ile kalp hastalığının riskinin kısmen önlenebildiğini belirten Tekeşin, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Beraberinde düzenli egzersizlerle aşırı kilolardan kurtulmak, diabeti ve yüksek tansiyonu kontrol etmek, kötü kolesterol olarak da bilinen LDL düzeyini düşürebilmek ve sigara kullanımını sonlandırmak temeldir."

Basit Bir Kan Testi Yeterli

Kimler kan homosistein düzeyini ölçtürmelidir sorusuna ise net bir öneri yok. Yükselen homosistein düzeyi karşısında tedavi amacıyla alınacak folik asit ve diğer B vitaminlerinin normal dozu ne olmalı konusunda da netleşmiş bir değer bilinmiyor. Bu nedenle kan homosistein düzeyinin bilinmesindeki gerekliliği doktorunuzla paylaşmak en doğrusudur. Homosistein seviyesinin ölçümü özelikle aile geçmişinde kardiovasküler hastalıklar bulunan ancak sigara kullanımı, yüksek kolestrol ve kan basıncı gibi kalp ve damar hastalıkları için ana riskleri bulundurmayan kişilerde oldukça önemlidir.
Homosistein’in basit bir kan testi ile günün herhangi bir anında ölçülmesi mümkündür. Ayrıca homosistein ölçümü için her hangi bir hazırlık yapılması da gerekmemektedir. Uygun takip ve beslenme ile kalp ve damar sistemimize zarar vermesi mümkün homosistein’in bedenden güvenle uzaklaştırılması yoluyla inme ve kalp krizi gibi ölümle sonuçlanabilen hastalıkların önüne geçilmesi mümkündür. Bedenimizin sesine ve günlük ihtiyaçlarına doğru yaklaşım benimsenmesi gereken olumlu bir davranış biçimidir.