GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

FORUM DİN => Kur'an-ı Kerim => Hadisler => Konuyu başlatan: sevdaligul - 19 Mayıs 2011, 20:34:26

Başlık: Tabiun Döneminde Hadisler
Gönderen: sevdaligul - 19 Mayıs 2011, 20:34:26
TABİUN DÖNEMİNDE HADİSİN DURUMU:

Sahabiler, İslam ülkesinin farklı bölgelerine dağılmışlar ve gittkleri yerlerde insanlara, İslamdan bildiklerini öğretmeye çabalamışlardır. Sahabilerin tamamının ilmi aynı derecede değildi. Bazılarının bildiği şeyleri bazıları bilmiyor, onun bildiği şeyleri de diğerleri bilmiyordu. Bu bakımdan onların öğrencileri olan Tabiun da ilmi ve özellikle hadisleri, hocalarının kendilerine öğrettiği kadar öğrenebiliyorlardı.
Bunun dışında Tabiun alimleri, hadislerin kaynağına ulaşabilmek için, Sahabenin de yaptığı gibi, uzun seyahatlere çıkıyorlardı. Hatta bazen bir tek hadisi asıl kaynağından alabilmek için yüzlerce kilometrelik yolu, aylarca kat ederek, o hadisi nakleden en yakın şahsı buluyor ve hadisin aslını ondan öğreniyorlardı. Hadis için yapılan bu yolculuklara er-Rihle Fi Talebi’l-Hadis (Hadis Araştırma Yolculukları) adı verilmiştir.
Tabiun alimleri, hadis öğrenimi ve naklinin yanında, bunların nasıl yapılacağı konusunda da bazı prensipleri belirlemişler, kimlerden hadis nakledileceğini, hadisin nasıl nakledileceğini vb. konuları tespit etmişlerdir.
Tabiun döneminin en önemli isimlerinden birisi kanaatimizce, Ebu hureyre’nin talebesi Hemmam b. Münebbih’tir. Bu zat, gerek Ebu Hureyre’den ve gerekse başkalarından öğrendiği hadisleri, es-Sahifetu’s-Sahiha adı altında bir kitapçıkta toplamıştır. Bu kitapçık, günümüze kadar muhafaza edilebilmiştir. Farklı nüshalarından istifade edilerek, Prf. Dr. Muhammed Hamidullah tarafından neşredilmiş ve daha sonra dilimize de çevirilmiştir.

HADİSLERİN TEDVİNİ:

Sahabilerden farklı seviyelerde ilim almış olmaları yanında bir de hadis uydurma faliyetlerinin başlaması, artık Tabiun alimlerini, Hz. Peygamber (sav)’den gelen bütün hadisleri bir araya toplamaya sevk etmiştir. Buna Hadislerin Tedvini adı verilmekte ve bu döneme de Tedvin Dönemi denmektedir.
Tedvin, kelime olarak toplamak, birleştirmek anlamlarına gelir. Hadis ıstılahında ise “Hz. Peygamber (sav)’den nakledilen bütün hadislerin belli esaslar dahilinde bir araya getirilmesi” anlamındadır.
Emevi halifesi II. Ömer, yani Ömer b. Abdulaziz, hadislerin, olumsuz şartlar karşısında korunabilmesinin, ancak bunların tedvin edilmesiyle mümkün olduğunu düşünmüş ve valilerine bir talimatname göndererek, bölgelerinde yaşayan hadis alimlerinin bildikleri bütün hadisleri kitaplarda toplamalarını ve kendisine göndermelerini istemiştir. (Bilindiği gibi Ömer b. Abdulaziz, halife olmadan önce, uzun zaman Hadis ilmiyle uğraşmıştır.) Medine’deki valisi olan Ebubekir b. Hazm’e gönderdiği talimatnamede şunlar yazmaktadır; “Hz. Peygamber (sav)’in hadislerini, sünnetlerini, Amra binti Abdurrahman’ın (Hz.Aişe’nin meşhur öğrencisidir) rivayet ettiği hadisleri araştır ve yaz. Çünkü ben ilmin kaybolmasından ve alimlerin ölüp gitmelerinden endişe ediyorum.” Büyük muhaddis İbnu Şihab ez-Zühri de şöyle demiştir; “Ömer b. Abdulaziz bize, sünnetin toplanmasını emretti. Biz de ona (hadisleri) defter defter yazdık. Sonra halife, idaresi altındaki merkezlere, bu defterlerden birer nüsha gönderdi.” Zühri'nin bu çalışmalarını devam ettiren , talebesi İmam Malik b. Enes olmuştur. Onun Muvatta isimli çalışması, günümüze kadar da gelmiştir.
Böylece hadislerin büyük bir bölümü hicri 1. yüzyılın sonlarıyla 2. yüzyılın başlarında tedvin edilerek muhafaza altına alınmıştır. Bundan önce ise özel gayretlerle yazılıyor, ezberleniyor ve naklediliyordu.