GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

AŞK VE HAYAT => Hayat ve Yaşam Sahası => Hayata Dair Yazılar => Konuyu başlatan: orkide - 17 Ocak 2009, 00:50:44

Başlık: ÖLÜ COCUKLAR SINIFI
Gönderen: orkide - 17 Ocak 2009, 00:50:44

Ölü Çocuklar Sinifi

Tanik olmak kurban olmaktan daha zor bazen…

Eli kolu bagli oturmak öylece…

Çaresizligin doruguna çikmak…

Gözlerinden süzülen yaslarin yangini söndürmeyecegini bile bile seyretmek alevleri…

Bir çocugun parçalanmis kafatasindan beynini izlemek sonra...

Bitmek bilmeyen bir korku filmini, her seansta daha da artan kanli sahneleriyle ezberlemek…

Gözlerimiz fal tasi gibi açik…

Sinemanin en ön koltugundayiz, üstelik film üç boyutlu…



Sahneler birbirine ekleniyor…

Iki parmagi kopmus bir genç, en fazla 14 yasinda…

Sifa Hastanesi’nin orta yerinde yatiyor.

Parçalanmis elinin sahadet parmagi havada…

Izlemeye devam ediyoruz…

Sessiz tanigiyiz tarihin simdi…

Hastanede yatak kalmadigi için çöp kutusunun yanina yatirilan çocugun son anlarini,

Kanlar içinde çiglik atan bebeklerin aldigi son nefesi,

Ambulanstan indirilirken, parçalanmis bedenine dehsetle bakan genci,

Çocugunu elleriyle kefenleyen anneyi,

Morgda kizlarinin sogumus bedenlerini öpen babayi,

Kardeslerinin ölümünü anlatan 13 yasindaki ablayi,

Ölü sandigi oglunun yasadigini ögrenip yogun bakimda secdeye kapanan kadini,

Çocuk parkinda vurulan pembe tisörtlü kizcagizi izliyoruz sessizce…

Ve sira okul bahçesinde vurulan çocuklara geliyor.



Bakin, siraya girmisler bahçede,

Beden egitimi dersi mi bu?

Neden beyaz giymis hepsi?

Ne sessiz bir sira…

Hiç gürültü yok, oysa okul bahçeleri civil civil olur benim bildigim.

Hababam Sinifi gelir akla okul denince…

Ögretmenler çocuklari siraya sokmak için ugrasir durur…

Yaramazliklarina yaramazlik katar bazilari…

Kizlar uslu, erkekler haylazdir genelde.

Ama bu çocuklar farkli.

“Ölü Çocuklar Sinifi”nin son dersi bahçedeki…

Hayatlarinin son dersi için bir aradalar…

Bu kez ögrenci degil, ögretmen olarak.

Vahsetin ne oldugunu ögretiyorlar beden diliyle…

Acimasizligin…

Gözü dönmüslügün…

Duyarsizligin…

Çaresizligin…

Israil olmanin ve Filistinli dogmanin anlamini ögretiyorlar…

Küçük profesörler onlar…

Açken ölmenin ne oldugunu en iyi onlar biliyor…

Füzelerin binalara düserken nasil ses çikardigini…

Sarapnel parçasinin nereyi daha çok acittigini…

Okul bahçesindeki asfaltin sicak mi soguk mu oldugunu bildikleri gibi…

Özenle taradigi saçlari kana bulanan bir tek onlar var içimizde…

“Çocuklar öldürülmesin, seker de yiyebilsinler” desem kizaralar mi bana…

Sekerin tadini mi sorarlar yoksa?

Iste birinin annesi…

Elleri havada, bir baska soru soruyor...

“Bu çocuklar size ne yapti? Neden vurdunuz bu çocuklari?”

Biz izlemeye devam ediyoruz.



Simdi “Sahidiz Ya Rab”…

Küçük sehitler sinifi son dersten 100 tam puan aldi.

Bizse, bütünlemede geçebilmek için rahmetine muhtaciz bugün…

Hiç olmadigimiz kadar çok…


Semanur Yaman