GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

TV KEYFİ VE GÜNCEL OLAYLAR => Haber ve Yaşam Merkezi => Güncel Haberler ve Olaylar => Konuyu başlatan: iğneci - 31 Aralık 2008, 09:31:51

Başlık: Devlet Kesesinden Savurganlık
Gönderen: iğneci - 31 Aralık 2008, 09:31:51


Devlet Kesesinden Savurganlık


Hükümet, 2009 Bütçesi’nin “Giderler” faslında yüzde 10’luk bir indirim öngördü. Öylelikle yatırım bakanlıklarına ayrılmış olan kaynaklardaki bu zorunlu kısıntı, geniş halk kitlelerinin okul, yol, hastane ihtiyaçlarına yönelmiş beklentilerini de etkileyecektir.

Ekonomideki durgunluğun devletin yatırımlarına da yansımasının işaretlerini görüşmeler sırasında veren Maliye Bakanı Unakıtan, 24 Aralık’ta Meclis kürsüsünde “kamunun üzerine düşen tasarrufu yaptığını” söylüyor, ama özel sektörün bu doğrultuda kendisinden beklenen önlemleri almadığını ileri sürerek şöyle diyordu:

“Söyleye söyleye boğazımda tüy bitti. Herkes ayağımı yorganına göre uzatsın.”

Akıllı bir özel girişimcinin, ayağını yorganından dışarıya çıkartarak bu fırtınalı ortamda buz keseceğine inanmak kolay değil. Bu nedenle öncelikle kamunun malı üstünde oturan politikacıların ve bürokratların hâlâ birer mirasyedi gibi davranmalarının önlenmesi gerekiyor.

Bütçede sözünü ettiğim kısıntı, tasarının yasalaştığı son günde, yani geçen haftanın sonunda, 27 Aralık Cumartesi günü gerçekleştirildi.

Aynı gün akşam saatlerinde Erdoğan ve eşi, Başbakanlığa ait Ata uçağı ile Ankara’dan İstanbul’a uçtular.

Beş yıldızlı protokol saltanatı

Haber kanalları gece yarısına doğru, başta Başbakanlık Müsteşarı olmak üzere Ankara Valisi ile Garnizon Komutanı ve Emniyet Müdürü’nün, Erdoğan ve eşini uğurladıkları haberiyle birlikte, Yeşilköy’de yine “huzuru mutat zevat” tarafından karşılanışını da ekrana getirdiler.

O “mutad zevat” dışında Erdoğan’ı bir de ses sanatçısı karşılamıştı. Başbakan, şarkıcı Cengiz Kurdoğlu’nun oğlunun düğününü onurlandıracaktı!

Aynı haberlerin devamından öğendik ki, Emine-Recep Tayyip Erdoğan’ların Cevahir Otel’deki düğün kutlama ziyaretleri bir, bir buçuk saat kadar sürmüş, Başbakan ile eşi saat 22.30’da yine Ata uçağı ile ve yine aynı mutat zevat tarafından uğurlanarak Ankara’ya dönmüşler.

Öyle tahmin ediyorum ki, Esenboğa’dan kendisini uğurlamak için gelen Başbakanlık Müsteşarı, Ankara Valisi, Garnizon Komutanı ve Emniyet Müdürü, o gidiş-dönüş için geçen beş saatlik süreyi, evlerine gidip istirahat etmek yerine, diken üstünde bir yerlerde doldurarak geçirmeyi yeğlemişlerdir.

İşin, bağrından geldiği “halkın adamı” olduğunu her fırsatta söyleyen Recep Tayyip Erdoğan’ın beş yıldızlı uğurlanma ve karşılanma merakı ile sergilenen saltanat tarafı bir yana.

Bir devlet işi değil, hatta zorla alıştığımız, o TOKİ törenleri ile iç içe yapılan parti toplantılarında bulunmak için düzenlenen geziler de değil, özel bir arkadaşın oğlunun düğününde bulunmak amacıyla ve sadece beş saat için Başbakanlık uçağını uçurmak yanı önem taşıyor.

Tarifeli uçaklara binmek ayıp mı?

Ankara-İstanbul arasında karşılıklı olarak, her gün sadece THY’nin en az altı-yedi seferi var. Haydi özel bir düğünde bulunmak için, kendisinin ve eşinin bilet ücretlerini de cebinden vermek gibi doğal olanı yapmadı da, o işi örtülü ödenek faslına yükletti diyelim.

Ama, sanki Üsküdar’daki konutundan Okmeydanı’ndaki otele geliyormuş gibi Ata uçağına kurulmak, beytülmalın parasından en az 22.000 doların yok olmasına göz yummak açısından ayıp, hatta günah değil mi?

O seyahat tarifeli bir uçak yolculuğu ile yapılamaz mıydı? Zırt pırt Başbakanlık uçağını kullanma alışkanlığını bir yana bırakınız.

Erdoğan çifti, ilk hava yolculuğunu ne zaman ve hangi yaşlarda yaptılar? Onu bizlerle paylaşmayı düşünürler mi?