GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

FORUM DİN => Din ile İlgili Karışık => Konuyu başlatan: sevdaligul - 09 Aralık 2008, 21:47:31

Başlık: Kuran-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde Zaman
Gönderen: sevdaligul - 09 Aralık 2008, 21:47:31
Kuran-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde zaman

İslam, zamanı sonsuzluk olarak anlar ve ifade eder. Kuran ayetleriyle ve
hadislerle insanın yaşadığı hayatın her anından hesaba çekileceği, kendisine
verilen zamanı, hayat sermayesini nasıl harcadığından sorguya çekileceği,
zamanını boşa harcayan ve değerlendiremeyen insanın pişman olacağı
belirtilmiştir. İlk pişmanlık ölüm halinde, ikincisi ise ahirette olacaktır.

“De ki: 'Allah'ın dilemesi dışında, kendim için zarardan ve yarardan (hiçbir
şeye) malik değilim. Her ümmetin bir eceli vardır. Onların ecelleri gelince,
artık ne bir saat ertelenebilirler, ne öne alınabilirler.” (Yunus Suresi,
49)

“Küfredenlere gelince, onlara cehennem ateşi vardır. Hüküm verilmez ki
ölsünler, kendilerinden biraz azabı da hafifletilmez, işte Biz, her nankörü
böyle cezalandırırız. Ve onlar orada şöyle feryat ederler: ‘Ey Rabbimiz,
bizleri çıkar da yaptıklarımızdan başka yararlı bir iş yapalım.’ (Onlara):
‘Ya size orada düşünecek olanın düşüneceği kadar ömür vermedik mi ki? Hem
size Peygamber de geldi. O halde tadın; çünkü zalimleri kurtaracak yoktur!’”
(Fatır Suresi, 36–37)

Zaman kavramının önemini ve değerini, insana verilmiş nimetlerin en büyüğü
olduğunu Allah’ın (cc), Kuran-ı Kerim’in bazı ayetlerinde zamana yemin
etmesinden de anlıyoruz. Asr Suresi’nde Allah, zamana yemin eder.

Hadis-i şeriflere göre; Hz. Muhammed (sav), insanın dört şeyden hesap
vermeden Allah’ın huzurundan ayrılamayacağını ifade etmiştir. Ebu Berse
(ra)’ın anlattığı bu hadise göre şöyle buyrulmuştur: “Kıyamet günü, dört
şeyden sual edilmedikçe, kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz:
‘Ömrünü nerede harcadığından, ne amelde bulunduğundan, malını nerede
kazandığından ve nereye harcadığından, vücudunu nerede çürüttüğünden.”
(Tirmizî, Kıyamet: 1)

Bu Hadis-i Şerifte, insanın zamanını iyi değerlendirmesine, bu değerli
nimetin boşa harcanmaması gerektiğine dikkat çekilerek insana bir nasihat ve
uyarı vardır.

Başka bir Hadis-i Şerifte de şöyle buyrulmuştur: “Beş şeyden evvel beş şeyin
kıymetini bil; İhtiyarlık gelmeden önce gençliğin, hasta olmadan önce
sıhhatin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vaktin
ve ölmeden önce hayatın.” (Buhârî ve Müslim)

Zamanın kıymetini bilmek

Birçok insan bilinçsizce zamanını boşa harcamaktadır. Bunun baş sebebi ise
insanın zaman konusundaki bilgisizliğidir. Zamanın kullanım düzeni kişinin
kendi denetimindedir ve bu da zamanın verimliliğini etkiler. İnsanın yarına
bir garantisi olmadığını düşünürsek, sahip olunan en az şeyin zaman olduğunu
anlayabiliriz.

İnsan, boşa harcadığı zamanları bir araya getirse, hayretler içerisinde
zamanını nasıl boşa harcadığını anlar. Zaman konusunda insanın
bilinçsizliğini İmam Şafii şöyle dile getirir: “Zamana kusur buluruz, oysa
zaman konuşacak olsa utanırız.” Zamanı değerlendirmek ve kazanmak, meşgul
görünmek değil; hedef ve amaçlarımızı, var oluş amacımız doğrultusunda
gerçekleştirmek için zamanı kullanmaktır.

İnsan, zamanını boş yere ve anlamsız eğlence, kurgu ve dedikodular üzerine
kurulu TV programlarıyla boşa harcamamalıdır.

Kuran-ı Kerim’de boş ve faydasız olan her şeyden uzak durulması gerektiği
şöyle anlatılır: “Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.”
(Mü’minun Suresi, 3)

Birçok insan, ömrün kısalığından şikâyet eder. Ömür üzerine şiirler dahi
yazılmıştır. Ömrün kısalığından şikâyet ederek ömrünü boşa harcayan birçok
insan, dünyada hiçbir varlık gösteremeden daha iyi günlerin özlemiyle,
şikâyet ederek göçüp gitmiştir. Şikâyetleri, onların kısa olduğunu
düşündükleri ömürlerini boşa geçirmelerine sebep olmuştur.

Zamanın kısalığından şikâyet edenler, yakınanlar, bu düşüncelerinde
hapsolurken; zamanı değerlendiren, kullanıldıkça genişlediğini kavrayan
insanlar bu ilahi hediyeyi değerlendirebilirler.

Kuran-ı Kerim’de hiçbir şeyin zamana karşı koyamayacağına dikkat
çekilmiştir: “Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, bir süs,
aranızda bir övünme ve daha çok mal ve evlât sahibi olma isteğinden
ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdiği ot, ziraatçıların hoşuna
gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün; sonra da çer çöp
olur. Ahirette ise çetin bir azap vardır. Yine orada Allah'ın mağfireti ve
rızası vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir geçimlikten başka bir şey
değildir.” (Hadid Suresi, 20)

Zaman üzerine söylenmiş ve her biri bir hayat anahtarı olan, asla ‘kulak
ardı’ etmememiz gereken şu sözleri daima hatırlamalıyız:

“İnsanlar, babalarının şöhretinden çok, zamanların siretine (hayat tarzına)
benzerler.” Hz. Ali (ra)

“Zamana kusur buluruz. Oysa zaman konuşacak olsa utanırız.” İmam Şafii
(r.aleyh)

“Medeniyetin sürate verdiği kıymet, vakte verdiği ehemmiyeti ifade eder.”
Peyami Safa

“Zaman insanı değil, armutları olgunlaştırır.” Necip Fazıl Kısakürek
(r.aleyh)


Alıntı