GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

AŞK VE HAYAT => Aşk Yeri => Aşk Sözleri ve Aşka Dair Herşey => Konuyu başlatan: sevdaligul - 23 Ekim 2008, 21:04:15

Başlık: Başlıksız
Gönderen: sevdaligul - 23 Ekim 2008, 21:04:15
Başlıksız çünkü başı çok ötelerde kaldı. İnsanlığın yaratıldığı ilk zamanda.....
 
Bilmezdim bu kadar acı vereceğini aşk denen illetin. Hep okurdum, duyardımda inanmazdım. Gülerdim ağlayanlara, başkası için insan kendini bu kadar harap edermi derdim. Yalan gelirdi bana sevdalar, Mecnun ve Leyla, Aslı ile Kerem benim için hep bir masaldı yalan olan. Bilirdim severken sevilmediğini insan oğlunun, bilirdim sevildiğimizde sevmediğimizi.
Oyundu benim için hayat, oyuncaklarımdı Ay ve Güneş. Mutluydum huzurluydum kendi dünyamda. Öyle bir dünyam vardıki her yer, her şey bembeyaz tertemiz safdı. Bilmezdim; anlatırlardıda anlamazdım inanmak istemezdim biz insanların yaratılan en acımasız varlık olduğunu. Sanki yeryüzüne yıkım için gelmiş gibi, her güzel şeyi kirletip bozduğumuzu çökerttiğimizi harap ettiğimizi anlayamazdım.
Sanırdımki her insan iyi güzel temiz. İnanırdım, güvenirdim insanlara. Benim için kadın erkek, iyi kötü, melek şeytan yoktu. Herkes, her canlı benim için kutsaldı. Annem gibi kutsal, vatan gibi değerli, canını vermeğe değerdi.
Bir gün bu beyaz dünyamda bir pencere açıldı. Baktım her küçük çocuğun yapacağı gibi merakla dışarıya. Merak ve birazda kuşkuyla. Dışardaki hayat biraz farklıydı benim dünyamdan. Birazmı dedim  tam tersiydi demek daha doğru. Canlı renkler vardı o dünyada, albenili bir hayat akıp gidiyordu bir düzene uymuş. Kapıldım çocuk aklımla yıktım beyaz dünyamın duvarlarını, adımımı attım bu bilmediğim dünyaya. Arkamda bıraktığım şeylerin farkında olmadan hemde.
 
Önce beni sıcak karşıladı bu renkli dünya, bağrına bastı. İyice alıştım bu renklere, nerden bilirdimki bana tuzaklarının olduğunu. Bir gün aniden renkli dünya sarsılmaya başladı. Çatlamaya, gökkubbesi parça parça başıma yıkılmaya başladı. Renkler kayboldu asıl rengi ortaya çıktı bu dünyanın, kurşuni, gri bir rengi vardı. Ya düzene ayak uydur yada bir kar tanesi gibi eri diyordu bu gri dünya. Korktum her çocuk gibi, sığınmak istedim çevremdeki insana. Sarılmak korunmak istedim, küçük bir çocuktum başka ne yapabilirdimki!
Sanırdımki herkes güvenilir, hep iyiler vardır yaşamda. Oysaki iyiler kadar, hatta daha fazla kötü insanlarda varmış, bir çocuk nerden bilebilirki bunu? Anladım en sonunda, gerçek yüzünü gördüm renkli dünyanın. Aslında o albenili renkli görünüşü bir yalanmış, o gülen yüzler bir maskeymiş. Maske düştü gerçekler ortaya çıktı, ve ben beyaz dünyamın değerini anladım. Dönmek istedim geri ama yolu bulmam çok zordu. Vazgeçtimmi hayır savaştım, ölümüne kadar gözyaşımın son damlasına kadar savaştım. Ve o beyaz temiz dünyama geri döndüm.
Döndüm evet peki ne buldum. Benim dünyam harabeye dönmüş, acımasız eller bir bir yıkmış duvarlarını, beyazlıklara siyah yazılar yazmışlar. Güneşimi söndürmüşler, Ay ise alınmış gökyüzünden bir çöp gibi atılmış bir köşeye. Artık beyaz bir dünyam yok, Ay ve Güneşimde. Beyaz gökyüzümde yıldızlar parlamıyor eskisi gibi, karanlık her yer. Beyaz duvarlarım çoktan yerdeki kalıntılarla karışmış kaybolmuş.
Artık bende bir çocuk değilim, büyüdüm. Renkli dünyada yerimi aldım, düzene uydum. Biliyorum şimdi insanların, bizlerin iyi olmadığımızı. Bende kötü olacağım yakında. Değişimin başladığını hissedebiliyorum. Belki çoktan diğerlerine benzerdim, ama içimdeki bir şey beni alıkoyuyor her nedense. Belki o beyaz dünyamın anıları, belki de içimde hala küçük bir çocuk var. Kim bilir günün birinde bu pisliğe bir dur diyecek birileri çıkar ve başka küçük çocukların beyaz dünyalarının yıkılmasına engel olur. İşte o zaman ben huzur bulurum, bilirsem hala iyiler var, bilirsem iyilerinde kazanmak için bir şansları var işte o gün benim doğum günüm.
keşke hiç büyümeseydim..