GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

FORUM DİN => Kur'an-ı Kerim => Konuyu başlatan: sevdaligul - 15 Ağustos 2008, 22:17:48

Başlık: Yasin Süresi Turkce Maili
Gönderen: sevdaligul - 15 Ağustos 2008, 22:17:48
(http://www.ortakhatim.com/mukabele/images/439.jpg)

Yasin Suresi

Merhametli, şefkatli Allah'ın adıyla.
1 - Ya, Sin.
2 - Bilgeliklerle dolu Kuran.
3 - Hiç şüphesiz sen gönderilen elçilerdensin.
4 - Dosdoğru bir yol üzerindesin.
5 - Bunu Üstün ve Şefkatli olan indirmiştir.
6 - Babaları uyarılmamış, tamamen habersiz kalmış bir toplumu uyarman için.
7 - Andolsun onların çoğu üzerine o söz gerçekleşmiştir, artık onlar inanmazlar.
8 - Onların boyunlarına çenelerine kadar dayanan prangalar geçirdik. O prangalar yüzünden başları yukarı kalkıktır.
9 - Önlerinden bir set, arkalarından da bir set çekerek onları kuşattık. Artık görmezler.
10 - Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
11 - Sen ancak o Hatırlatıcıya uyan ve görmediği halde Merhametli Olandan korkan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele.
12 - Şüphesiz biz, ölüleri biz diriltiriz ve onların işlerini ve eserlerini biz yazarız. Zaten biz her şeyi apaçık bir kütükte saymışızdır.
13 - Onlara, elçilerin geldiği şu kent halkını örnek ver.
14 - Onlara iki elçi göndermiştik, onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir kişi ile destek vermiştik. “Biz size gönderilen elçileriz.” demişlerdi.
15 - Dediler ki : “ Siz de bizim gibi insandan başka bir şey değilsiniz, Merhametli Olan da hiçbir şey indirmemiştir. Siz yalnız yalan söylüyorsunuz.”
16 - Dediler ki : “ Rabbimiz gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu bilir.”
17 - “Bize düşen yalnız açıkça duyurmaktır.”
18 - Dediler ki : “ Sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlarız ve bizden size acı bir azap dokunacaktır.”
19 - Dediler ki : “Uğursuzluğunuz sizden kaynaklanmaktadır. Size uyarıda bulunulduğu için mi ? Hayır siz sınırı aşan bir topluluksunuz.”
20 - Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey toplumum, elçilere uyun.”
21 - “Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar doğruya iletilmiş kimselerdir.”
22 - “Beni yaratana ne diye kulluk etmeyeyim? Siz de O’na döndürüleceksiniz.”
23 - “Ben O’ndan başka tanrılar edinir miyim ki, eğer Merhametli Olan bana bir zarar dileyecek olsa, ne onların aracılığı bana bir yarar sağlayabilir, ne de beni kurtarabilirler.”
24 - “Bu durumda ben apaçık bir sapıklık içinde olurum.”
25 - “Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım, artık dinleyin beni.”
26 - Ona “Cennete gir.” denilince o da “Keşke benim topulumum da bir bilseydi.” dedi.
27 - “Ki Rabbimin beni affettiğini ve beni ikram edilenlerden kıldığını.”
28 - Ondan sonra toplumunun üzerine gökten bir ordu indirmedik, indirecek de değildik.
29 - Yalnızca korkunç bir gürültü oldu. Ve bir anda sönüverdiler.
30 - Yazıklar olsun o kullara ki onlara bir elçi geldiğinde muhakkak onunla alay ederlerdi.
31 - Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi ve onların bir daha kendilerine dönmediklerini görmezler mi?
32 - Ancak herkes toplandığında, onlar da huzurumuzda hazır bulundurulacaklardır.
33 - Ölü toprak onlar için bir delildir. Onu diriltiriz, ondan taneler çıkartırız da ondan yerler.
34 - Orada hurmalardan ve üzümlerden bahçeler oluşturduk ve ondan pınarlar fışkırttık.
35 - Ki onun ürünlerinden ve kendi elleriyle yetiştirdiklerinden yesinler. Yine de şükretmeyecekler mi?
36 - Yeryüzünün bitirdiklerinden, kendi benliklerinden ve daha bilmediklerinden hepsini eşler halinde yaratan çok yücedir.
37 - Gece de onlar için bir delildir. Ondan gündüzü soyarız da onlar karanlıkta kalırlar.
38 - Güneş de bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu Üstün Olan ve Bilenin takdiridir.
39 - Ay’a da bir takım evrelerle ölçü biçtik. Nitekim o eski ve eğri hurma dalı gibi döner.
40 - Ne Güneş’in Ay’a erişmesi, ne de gecenin gündüzü geçmesi uygun değildir. Her biri bir yörüngede yüzüp giderler.
41 - Soylarını dolu gemilerde taşımamız da kendileri için bir delildir.
42 - Ve onların binmekte oldukları benzerlerini de yarattık.
43 - Eğer dileseydik onları boğardık. Bu durumda ne bir çığlıklarına yetişen olurdu, ne de kurtulabilirlerdi.
44 - Ancak bizden bir merhamet görerek bir süreye kadar yararlandırılmaları için kurtarılmaları istisnadır.
45 - Onlara “Önünüzde ve arkanızda olandan sakının ki merhamet olunasınız.” denilmiştir.
46 - Onlara Rabbinin delillerinden bir delil geldiğinde ondan mutlaka yüz çevirirler.
47 - Onlara “Allah’ın size verdiği rızıklardan verin.” denildiğinde, o inkarcılar inananlara dediler ki : “Allah’ın dilediği taktirde besleyeceği kimseleri biz mi besleyelim ? Gerçekten siz iyice sapıtmışsınız.”
48 - Ve diyorlar ki : “Eğer doğru söylüyorsanız bu tehdit ne zamanmış?”
49 - Çekişip dururken kendilerini yakalayacak korkunç bir gürültüyü beklemektedirler.
50 - Artık ne bir tavsiyede bulunabilirler, ne de ailelerine dönebilirler.
51 - Sur’a üfürülmüştür. İşte onlar mezarlarından Rablerine koşuyorlar.
52 - Dediler ki : “Vay başımıza gelene ! Kim kaldırdı bizi yattığımız yerden? Bu Merhametli Olanın vaat ettiğidir. Demek elçiler doğru söylemiş.”
53 - Sadece korkunç bir gürültü olur. Artık onların hepsi toplanmış olarak huzurumuza getirilmişlerdir.
54 - İşte bugün hiç kimseye en ufak bir haksızlık edilmez ve sadece yapıp ettiklerinizle karşılık görürsünüz.
55 - Cennet halkı o gün sevinç ve mutluluk dolu bir uğraş içindedirler.
56 - Kendileri ve eşleri gölgeliklerde koltuklara yaslanmışlardır.
57 - Orada onlar için meyveler ve istedikleri her şey vardır.
58 - Merhametli Olan Rabden bir de sözlü “Selam” vardır.
59 - Ey suçlular, bugün şöyle ayrılın!
60 - Ey Adem’in çocukları ! Ben sizden “Şeytana kulluk etmeyin” diye söz almadım mı ? Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır.
61 - Bana kulluk edin. Dosdoğru yol budur.
62 - Andolsun şeytan içinizden birçok insan neslini saptırdı. Aklınızı hiç işletmiyor muydunuz?
63 - İşte size söz verilen cehennem.
64 - İnkarınızdan dolayı bugün girin oraya.
65 - O gün ağızlarını mühürleriz. Elleri bize söyleyecek, ayakları yaptıklarına tanıklık edecektir.
66 - Dilesek gözlerini silerdik. Yola çıkarlardı ama nasıl görecekler?
67 - Dilesek onları oldukları yerde dondururduk. Ne ileri gidebilir, ne de geri dönebilirlerdi.
68 - Kime uzun ömür verirsek, yaratılışta onu tersine çeviririz. Hala akıllarını işletmiyorlar mı?
69 - Biz ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da. O yalnızca bir hatırlatma ve apaçık bir Kuran’dır.
70 - Diri olanları uyarması ve inkarcıların üzerine sözün gerçekleşmesi içindir.
71 - Görmezler mi kudretimizle nice hayvanları yarattık da onlara sahip olmaktadırlar.
72 - Onları kendilerine boyun eğdirdik. Bir kısmına binmekte, bir kısmını yemektedirler.
73 - Onlarda kendileri için daha nice yararlar ve içecekler vardır. Hala şükretmiyorlar mı?
74 - Yardım görürler umuduyla Allah’tan başka tanrılar edindiler.
75 - Oysa ki onlar kendilerine yardım edemez. Tam aksine kendileri onlara hizmet eden askerlerdir.
76 - Öyleyse onların sözleri seni üzmesin. Onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da biliyoruz.
77 - İnsan kendisini çok az bir sıvıdan yarattığımızı görmez mi? Şimdi o apaçık bir düşman kesilmiştir.
78 - Kendi yaratılışını unutarak bize bir de örnek veriyor. Dedi ki : “Çürüdükten sonra kemikleri kim diriltecek?”
79 - De ki : “Kim onları ilk başta yarattıysa, onları yine O diriltecek. O, her türlü yaratmayı bilendir.”
80 - O size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da, ondan yakıyorsunuz.
81 - Gökleri ve yeryüzünü Yaratanın, onların benzerlerini yaratmaya gücü yetmez mi? Elbette, O Yaratandır, Bilendir.
82 - Bir şeyi dilediği zaman, ona sadece “Ol” diye emreder ve o da hemen oluverir.
83 - Her şeyin yönetimini elinde bulunduran çok Yücedir ve siz O’na döndürüleceksiniz.