GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

AŞK VE HAYAT => Hayat ve Yaşam Sahası => Hayata Dair Yazılar => Konuyu başlatan: orkide - 08 Temmuz 2008, 23:11:45

Başlık: SUSKUN
Gönderen: orkide - 08 Temmuz 2008, 23:11:45

 SUSKUN

Ya konusacakken susanlar...?

O geveze ordunun palavradan tozunda bogulanlar...?

Onlar, ki konusma özürlüdürler, tükürük­ler saçarak ve kimi zaman hakarete bulasa­rak cümle cümle üstlerine yagan bu dilbazliga sükutun kalkaniyla direnirler.

Biri diliyle kirbaçladikça lafazanlik atini, digeri gemler dilinin halatini...

Pervasizdir sözcükler; ve suskunlar, lafin zulmünü isittikçe hepten sesten kesilirler.

Inatçi bir çocuk gibi, kimi zaman basini öne egerek, kimi zaman karsisindakinin gö­zünde anlayis bekleyerek, ama her daim sözcükleri bogazinda dügümleyerek bakar ve susarlar.

Siser dilleri agizlarinda; dudaklari isiril­maktan yara olur; yine de çözülmez çenelerindeki mühür...

Çünkü bilirler ki, gürültü ormaninda laf­lar kifayetsizdir ve hiçbir söz, o an sükut ka­dar manali degildir.

Bakislarinin yeterince bagirdigini varsa­yarak ve bunun isitilmemesinden her defa­sinda daha da agir yaralanarak, anlasilmayi beklerler tevekkülle...

Küfrederler ketumluklariyla, yalvarir, haykirir, zulmederler.

Sanirlar ki suskunluklarindaki soyluluk örter, diyememe naçarligini; konusma aczi, konusma azmini bastirir.

Lakin her daim ikrardan sayilir sükut...

Diyebilen, diyemeyenin sessizliginde, ye­ni tüyler eker, tüyü bitmis diline...

Diyemeyen, agzinda dügümlenmis isyan halatlariyla sessizlige gömülür.

Susar, asil düsmani sesmis gibi, dese ölecekmis gibi...

* * *

Ah ses, baltasidir acizin; onu allayip pullayip kah adam kandirmaya, kah fikir buda­maya gider.

Kulagindan çok çalisir agzi; duydugun­dan çok söyler.

Dinlemez karsisindakini, dirdiriyla ezer.

Ve suskunun bir türlü dil vermez agzi; yuttugu laflar agirlasir boga­zinda  zamanla, isyanini ruhunun uçsuz bucaksiz dehlizlerine gömer, içine attikça içi siser.

Iste o zaman kapanir içine... Yillar yili çit çikarmadan, gik demeden, suspus olup yuttugu sözcüklerle he­saplasir içinde, kimseye diyemedikle­rini der kendine, dinler kendini; ken­dinin tek sirdasi, dert ortagi olur.

* * *

Bir deniz kenarinda, bir orman yolunda, bir hastane koridorunda ya da surda burda, kendi kendine konu­san ya da mütevekkil susup oturan birini görürseniz konusun onunla...

Muhtemelen ruhu kanamaya yüz tutmustur çünkü...

Susacakken konusanlarin zulmün­den, konusacakken susmustur.