GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

EĞLENCE, MUHABBET VE KOMİKLER => Komikler Bölümü => Komik Yazılar => Konuyu başlatan: orkide - 02 Temmuz 2008, 13:35:14

Başlık: SÜMÜKLÜ ET (Azeri lehcesi bir tuhaf :-)
Gönderen: orkide - 02 Temmuz 2008, 13:35:14
 
 
  Sümüklü et       
     
BAKÜ

Azerbaycan Havayollari'na ait uçak, Bakü için alçalmaya basladiginda yanimda oturan Azeri kadin kulagima egilip:
"- Düsüyoruz" diye fisildadi.
Normal kosullarda panik halinde Kelime - i Sahadet getirip birlikte yolculuk yaptigimiz Tarik Akan'la, Nazim Hikmet Vakfi Genel Sekreteri Kiymet Coskun'la ve kameramanimiz Murat Özcan'la hellallesmem gerekiyordu. Ama bu sürprize hazirlikliydim.
Gülümseyerek kemerimi bagladim ve "Evet, düsüyoruz" dedim.
Azeri Türkçesinde "düsme"nin "inmek" anlamina geldigini geçenlerde Istanbul'a gelen bir Azeri dostumuzdan ögrenmistik.
Dostumuz takside "Sakla da düsem" ("Dur da ineyim") deyince taksicinin niye tuhaf tuhaf baktigini anlayamamisti.
   

* * *


Azeri Türkçesi ile Türkiye Türkçesi arasindaki farklar Bakü'ye giden Türkler için en eglenceli konu... Yola çikmadan tavsiyeler basliyor:
"Masin"a yani "arabaya" binerken "Sen konaksin. Kabakta otur" denildiginde etrafta konak veya kabaga dönüsen araba aramayin. Çünkü "konak" (konuk) sizsiniz... "kabak" ise arabanin "ön"ü...
Yemekte biri tabaga bakip garsona "Bu çok sümüklü, geri götür" derse kusmayin. Getirilen et çok "kemikli" demektir.
Arabadakilerden biri "Kiçim agriyor" diye sizlanirsa utanacaginiza "bacagi"ni bir doktora gösterin.
Doktor "Size ahirda bakacagim" dediyse "Bana hayvan demek istedi" diye celallenmeyin, "sonra" bakacak demektir; siranizi bekleyin.



* * *


4 günlük Bakü seferimiz sirasinda biz de benzerlerine tanik olduk:
Mahçup kizlar Tarik Akan'a yanasip "Sizi Tarik Akan'a oksattik" deyince, kimin kime oksatildigini çözmeye çalistik; oysa sadece "benzettik" diyorlardi.
Galatasaray'in Sofya'daki maçini sordugumuzda "Henüz heç - heç" ("sifir sifir") dediler. Bitince beraberlik haberi geldi.
Fener?
"Fener 2 - 1 üttü ve etabi asti."
Otel çikisinda kat görevlisi "Kravatini düzeltiym mi?" diye sorunca kravatimiza davrandik, oysa "kravat"tan kasit, "yatak"ti.
Azeri televizyonunun karsisina oturup fonda Ingilizce, önde Azerice dublajla Amerikan filmi izlemek de ayri alem...
Askerlerine "OK guys" ("Tamam çocuklar") diye bagiran bir komutanin agzindan "Yahsidir usaklar" sözcüklerini duymak ya da "You're right" ("Haklisin") karsiligi "Düz söylüyorsun"u isitmek gerçekten sasirtici...
Ama en güzeli su: Bir yil aradan sonra geçenlerde Istanbul'a gelen Azeri isadami dostumuz fiyatlardaki siçramayi sorunca "Zam geldi" yanitini almis. Kizmis dostumuz:
"- Söyleyin o zamma, bir daha gelmesin buralara" demis.
Meger Azerbaycan'da "muavin"e "zam" denirmis.