GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

GENEL KÜLTÜR VE TARİH => Tarih Köşesi => Türk Tarihindeki Hükümdarlar => Konuyu başlatan: MAT_ROCK23 - 13 Haziran 2008, 22:53:38

Başlık: Yavuz'un kaftanının üzücü sonu
Gönderen: MAT_ROCK23 - 13 Haziran 2008, 22:53:38
Yavuz'un kaftanının üzücü sonu
Vakit kaybını cinayetle eş tutan Yavuz Sultan selim,sekiz ay süren seferinden dönmekte ve yanında çok kıymet verdiği hocası Anadolu kazaskeri İbn Kemal bulunmaktadır..Yavuz hem yol almakta hemde hocasına sorular sorup yeni şeyler öğrenmenin hazzını yaşamaktadır.Bir ara çamurlu bir sahadan geçerken İbn kemal ‘in atı sürçer ve yerden sıçrayan çamurlar Yavuz’un kaftanını kirletir.Büyük alim endişelenir ve başını önüne eğer.Koca Yavuz,kıymetli hocasının edebi ve mahcubiyeti karşısında kızarır ve ilme değer vermenin ifadesi olarak şu altın cümleleri sarf eder=

“Gamkin olmayınız..Sizin gibi bir alimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için ziynetdir,şereftir..” ve kaftanını çıkarıp hizmetkarına uzatırken;”Vasiyetimdir,öldüğüm zaman bu kaftanı sandukamın üzerine koysunlar”diye emir buyurur..

İşte ilmi tebcid etmenin en yüksek örneği..!Hakikaten padişah vefat edince vasiyet yerine getirilmiş ve mezkür kaftan asırlarca Selim Han’ın sandukasını süslemiştir.Fakat ne yazık ki türbelerin kapatılmasına dair çıkartılan kanunla,bütün atalarımızın,velilerimizin,şanlı kumandanlarımızın ve alimlerimizin türbeleriyle beraber halen şu üzerinde oturduğumuz toprakları feth eden ve yirmibeş milyon kilometrekarelik bir arazide altı asır devam eden bir cihan imparatorluğunu kuran ulu ve mübarek padişahlarımızın türbeleride kapatılmış ve senelerce ihmal edilerek kasten birer harabe ve virane olmaları istenmiştir…

Sonradan tarihi kıymeti haiz(!) bazı türbeler tekrar açılırken Selim Han ’ın türbesi de açılır.Türbenin açılışında bulunan Sultan Selim Camii vaizlerinden bir zat aynen şunları söylemektedir =

“Hünkar’ın türbe kapısını zorla açabildik.Kapı açıldığı zaman kendimi tutamayarak ağlamaya başladım.Çünkü gördüğüm manzara karşısında ağlamaktan başka elimden ne gelirdi ki…Mübarek sandukaları yarı yerine kadar güverecin pisliği ile dolu idi.Sandukanın üzerindeki meşhur çamurlu kaftan çürümüş,lime lime olmuştu”