GüLe SeVDaLi BiR GeNçLiK

AŞK VE HAYAT => Hayat ve Yaşam Sahası => Hayata Dair Yazılar => Konuyu başlatan: MAT_ROCK23 - 04 Haziran 2008, 23:01:27

Başlık: Artık ÖLebiLirmiyim....(Van Gogh)...
Gönderen: MAT_ROCK23 - 04 Haziran 2008, 23:01:27
Yakalandığı lenf bezi kanseri nedeniyle sağlık durumu kötüleşen ve

inzivaya çekilme kararı alan Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez,

yakın dostlarına bir veda mektubu gönderdi. Yazarın mektubu, degişik

dillere çevrildi ve internet üzerinden yayına verildi.

İşte usta yazar Marquez'in duygu yüklü veda mektubu:



Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni

ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama

en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve

düşünürdüm.

Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim.

Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye

boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm.

İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır.

Baskaları durduğu zaman yürümeye devam ederdim. Başkaları uyurken

uyanık kalmaya gayret ederdim. Başkaları konuşurken dinler, çikolatalı

dondurmanın tadından zevk almaya bakardım.

Eğer Tanrı bana birazcık can verse, basit giyinir, yüzümü güneşe çevirir,

sadece vücudumu değil, ruhumu da tüm çıplaklığıyla açardım.

Tanrım, eğer bir kalbim olsaydı nefretimi buzun üzerine kazır ve

güneşin göstermesini beklerdim.

Gökyüzündeki aya, yıldızlar boyunca Van Gogh resimleri çizer, Benedetti

şiirleri okur ve serenatlar söylerdim.

Gözyaşlarımla gülleri sular, vücuduma batan dikenlerinin acısını

hissederek dudak kırmızısı taç yapraklarından öpmek isterdim.

Tanrım bir yudumluk yaşamım olsaydı... Gün geçmesin ki,

karşılaştığım tüm insanlara onları sevdiğimi söylemeyeyim. Tüm kadın ve

erkekleri, en sevdiğim insanlar oldukları konusunda birer birer ikna

ederdim. Ve aşk içinde yaşardım.

Erkeklere, yaşlandıkları zaman aşkı bırakmalarının ne

kadar yanlış olduğunu anlatırdım. Çünkü insan aşkı bırakınca yaşlanr.

Çocuklara kanat verirdim. Ama uçmayı kendi başlarına öğrenmelerine olanak

sağlardım.

Yaşlılara ise ölümün yaşlanma ile değil unutma ile geldiğini

öğretirdim.

Ey insanlar! Sizlerden ne kadar da çok şey öğrenmişim. Tüm

insanların, mutluluğun gerçekleri görmekte saklı olduğunu bilmeden, dağların

zirvesinde yaşamak istediğini öğrendim.

Yeni doğan küçük bir bebeğin, babasının parmağını sıkarken aslında onu

kendisine sonsuza dek kelepçeyle mahkûm ettiğini öğrendim.

Sizlerden çok şey öğrendim. Ama bu öğrendiklerim

pek işe yaramayacak. Çünkü hepsini bir çantaya kilitledim. Mutsuz bir

şekilde...

ARTIK ÖLEBİLİRMİYİM...!