Reklamlar
Ayrıntılı Konu Bilgileri
Sayfa BaşlığıKonu: mustafa nazif
Mesaj SayısıMesaj Sayısı: 1 cevap var
OkumaGösterim: 1490
Google Özel Arama

Gönderen Konu: mustafa nazif  (Okunma sayısı 1490 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

    çoban

  • Özel Üye
  • *

  • İleti: 1494
  • Rep: +89/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • AH MİNEL AŞKİ VE HALATİHİ AHRAKA KALBİ ...........
    • Profili Görüntüle
  • Çevrimdışı
mustafa nazif
« : 28 Eylül 2007, 21:51:43 »


 

I.
 
bu şehre yazıyorum bıkmadan; köşebaşlarına, çıkmazlarına, minarelerine ve kubbelerine… bir de insanlarına; ki hayırsız kaç baş taşımaktadır omuzlarında, nereye bile götürdüklerini bilmeden… eziyor yalan yok; yalan ve yok sayıyor umursamadan… mezar taşlarına bakınca eyübün tepesinden, en çok yalnızları düşündüm, en kalabalık olduğum anda… sokaklarım karıştı sonra birbirine, çıkmazlarına çıkmazlar ekledi… kendimi buldum dediğim yerde en çok kendimi kaybetmişim oysa… kubbelerini başıma bir taç gibi çektiğim anda; en çok yıldızlar düştü peşime…

bu şehri düşünüyorum durmadan / ve
duraksız iklimleri soluyorum.
bu şehrin minarelerini yazıyorum,
gökkubbesini çekip başımın üstüne,
yıldızlara semah duruyorum.
eyübün tepesinde yıkılmaz bir baş,
yalnızlık abidesiyim gibi tıpkı.
yani istanbul’da en kalabalık halimle
mezar taşlarına selam dururken,
yok sayıyorum hayatı umursamadan…
 
istanbul’a benziyorum galiba
ve gitgide karışıyor sokaklarım birbirine.
günbatımında batıyor günlerim
ve hiç doğmuyor.
seni düşünürken istanbul;
diyorum ya; karıştı sokaklarım birbirine
ve en çok yıldızlar düştü peşime…
korktum, üşüdüm;
yıldızları görünce çocuk oldum sandım,
yani fi tarihte bir gün,
büyüme hayalleri kurardım.
şimdi ise;
utanıyorum çocukluk düşlerimden…
II.
 
sahi; insan neden ölürdü?… yaşamak için mi?… bilir miydi neden öldüğünü ya da ölürken bilir miydi, neden ölündüğünü…neydi son nefesin ilk nefesten farkı; bilir miydi hiç?… soru sormaya vakit yok belki de, heyhat ki; vakit amansız, umarsız bir hızla ilerlemekte… soruların cevapları, cevapların sorularını aradığı bu başdöndüren alamet içinde, alfabenin bütün harfleri kadar yalnız, bir elif kadar başı dikiz… sorular ve cevaplar arasında, arasında herşeyin ve bir şeyin içindeki her şeyle müsemma; ne kadar girift gelip gitmekte nefesleriniz… sanıyorum ki her yerde varsınız, gölgelerinizden biliyorum sonra: ama gölgeleriniz gidiyor, siz kalmıyorsunuz geride… ve siz gidiyorsunuz; gözlerim takılıyor gölgelerinize…

ölmek için yaşadım, yalan yok
ve yalan yok ki belki de,
doğru olan bir şey yok.
bu sokaklar gibi karışık; her şey,
nasıl da birbirine muhteşem zıtlıkta
ve bir o kadar eş olmakta.
sorular soruyorum cevabını arayan
cevaplar veriyorum insanlara.
 
yani size; omuzları üzerindeki baş,
ayakları üzerindeki beden,
bedenler altındaki ayaklar; sahi
nereye gidersiniz;
nereden geldiğinizi bile bilmeden…
her şeyin içinde muamma bir yokluk.
yani yok olduğunu bilmediğin bir şeyin
içinde yok olmak ki ne acı.
cevaplar her şeyin içinde, sorular
her bir cevabın içinde.
doğurdukça, birbirini doğuran
karanlık iklimlerde; ey insanlık
siz gidiyorsunuz,
gölgeniz bile kalmıyor geride…
III.
                 

 

avucumda kaldı yaşamak… bir el falı gibi tıpkı ama fallarda çıkmayan; her şeyi yaşamak gibi ama her şeyi yaşamış saymamak gibi bir yanı da yok değil… üç aşağı beş yukarı varsaydım sadece… hani nefes almak gibi ama yine de bununla tanımlanamayan bir şeyler gibi… yaşamak diyorum; üç nokta’nın ilerisinde… yaşamak dediğin; ne çok şeyle anlatılır çocuklaktan başlayan, ilk aşkını anlata anlata bitiremeyen ve son aşkını dilinden hiç düşürmeyen… mesela / ve galiba; en sevdiğim yemeği, merhaba ve hoşçakal demeyi, seni seviyorum demeyi ve seni seviyorum demeyi özleyeceğimi… hatta; insanın kendisini dahi özleyeceği aklına gelir miydi… diyorum ya; yaşamak avucumda ve dilimde kaldı… en çok kendime söyledim; "sen ölecek adam değildin" / ve,

yeter miydi yaşamak;
bunca nefesi aldıktan sonra…
ama doymadan kalkmalı sofradan.
yaşamak dediğin;
biraz da tadı damağında kalmalı…
mustafa nazif
Linklerin Görülmesine İzin Verilmiyor. Üye Ol ya da Giriş Yap

    sevdaligul

  • Administrator
  • *

  • İleti: 13121
  • Nerden: Konya
  • Rep: +6511/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • GüLe SeVDaLı Bir GeNç
    • MSN Messenger - sevdaligul@gmail.com
    • Profili Görüntüle GüLe SeVDaLı BiR GeNçLiK
  • Çevrimdışı
mustafa nazif
« Yanıtla #1 : 24 Haziran 2011, 21:26:47 »
kalbine  emegine saglık arkadaşım
Aklımdaki sensin
Fikrimdeki Sen
Sen tekderdimsin
Gülüm Benim


Paylaş delicious Paylaş digg Paylaş facebook Paylaş furl Paylaş linkedin Paylaş myspace Paylaş reddit Paylaş stumble Paylaş technorati Paylaş twitter
 

Benzer Konular

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
0 Yanıt
1027 Gösterim
Son İleti 04 Mart 2007, 14:38:01
Gönderen: lRespecteDl
2 Yanıt
946 Gösterim
Son İleti 31 Ağustos 2007, 21:35:14
Gönderen: cevoş
0 Yanıt
200 Gösterim
Son İleti 16 Ekim 2017, 16:44:47
Gönderen: emlak
0 Yanıt
185 Gösterim
Son İleti 16 Ekim 2017, 16:59:40
Gönderen: emlak
0 Yanıt
261 Gösterim
Son İleti 12 Ocak 2018, 12:39:35
Gönderen: emlak

web hosting Domain Web
İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan sevdaligul.com forum sitemizde 5651 Sayılı Kanun’un 8. Maddesine ve T.C.K’nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. sevdaligul.com hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler sevdaligul@gmail.com  adresi ile iletişime geçilmesi halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde sevdaligul.com  yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş yapacaktır.